10- ERKEKLİK GURURU

50.3K 3.2K 1.1K
                                    

Kapının önünde sigara içerken baharatcıda kasanın önünde durmuş, şehrin milletvekili gibi gelen geçene selam verip ağır abi gibi konuşan İso'yu izliyordum.

Bugün ikimizde işten erken çıkmıştık ve konaktan gelen fermana göre birçok baharat ve mutfak malzemesi almamız gerekiyordu. Evde çalışanların ne bok yediği hakkında hiçbir fikrim yoktu.

"Selamün aleyküm Apo." yanımdan geçen tanıdığım adama sigara dumanını içime çekerken kafamla selam verdim.

"Aleyküm selam."

Aşiret ağasının, herhangi bir aşirete mensup olmayan damatları olarak bulunduğumuz yerde oldukça tanınıyorduk. Tabi İso biraz daha köklü bir aileye sahipti, aşiret olmasa bile ailesinin sözü Hakkari'de oldukça geçiyordu. Benim ailem ise Osmaniye'nin kendine münhasır, İslam aşkıyla bütünleşmiş bir aileydi.

Ben eşimle buradaki bir fabrikada yönetici olarak çalışmaya geldiğimde rastgele tanışmışken, İso ailelerin misafirliğinde Ayla'yi görüp begenmesi ile tanışmışlardı. Biz onlardan bir ay önce evlenmiştik ve şu an ortalama altı aydır evliydik.

Millet bizden çocuklar isterken ben daha karımın hazır olmaması nedeniyle onu hamile bırakamıyordum. Muhtemelen doğum kontrol hapı kullanıyordu. O kadar meniye hap nasıl etkisiz hale gelmiyordu bilmiyordum.

Bir derin nefes daha aldığım sırada İso elinde iki büyük poşetle baharatcıdan çıktı. Sağına soluna bakıp uzunca boyuyla yanıma gelip poşetleri bana uzattı.

"Alacaklarımız bu kadardı değil mi?" dediğinde poşetleri boşta kalan elime aldım.

"Aman ne bileyim, siktir et eksik kalırsa kayınçolar alır." dedim arka kapıyı açıp poşetleri koyarken.

"Niye arkamızdan iki iş yapılsın oğlum, aramadılar mı sana liste?" dedi İso, bıkkın bir nefes aldım.

"Hayır, o hızlı konuşan kız söyledi aklımda tutanları sana dedim."

"Tövbe estağfurullah." dedi sakin ses tonuyla.

"Hadi bin, bin." dedim ön koltuğu açıp otururken.

O da arabanın önünden dolanıp sürücü koltuğuna geçti, arabayı çalıştırdığında trafiğe karıştık. Gömleğimin bir düğmesini fazla sıcak olduğu için açtım, İso'nun bakışları bana kaydı.

"Azdın mı lan yine?" diye sordu yamuk bir sırıtış ile.

"O kadar da değil la." ceketimi çıkarıp arkaya uzattım, o sırada İso'ya çok yakın durduğumu fark edip gömleğinin üzerinden erkek memesi olduğu belli olan göğsüne yaklaşıp hafifçe ısırdım.

Bunun karşılığında ise enseme bir tokat yedim.

"Salak, gören olacak." dedi beni kendinden uzaklaştırırken.

"Tamam, evde yaparım." gülerek oturduğum yere yayıldım.

"Siktir lan." dedi İso, sağ eliyle direksiyonu çevirirken ara mahalleye girdik.

Bir süre sessizlik oldu, bu sessizliği bozan ise onun sesiydi.

"Vicdan azabı çekiyorum." dedi birden, kaşlarımı çatıp ona baktım.

"Niye?"

"Ne niyesi oğlum? Hem karılarımızı aldatıyoruz, hem de ben aileme ihanet ediyorum." bunu söylediği anda içime bir öküz oturdu.

"Aldatma oluyor değil mi?" diye sordum emin olmak için.

"Evet amına koyayım oluyor tabi, üstüne üstlük bir de erkekle." dedi yüzünü buruşturup. O söyleyince ben de yüzümü buruşturdum.

"Harbiden yav erkek ne? Bu kadar mı gözümüz döndü?" diye yaptıklarımızı sorguladım. Yeni yeni aydınlanma yaşıyorduk.

"Kendimden midem bulanıyor." dediğinde kafamı yana çevirip yüzüne baktım.

"Abartma piç." dediğimde bana döndü, gözleri dolu doluydu. Afalladım, noluyordu lan?

"Oğlum geçen gün banyoda yaptığın şey nedense beni çok utandırdı, erkeklik gururum böyle beni aldı duvardan duvara çarptı."

Deliğine parmağımı sokmamdan bahsediyordu.

"Tamam lan ağlama, bir daha yapmam."

"Yapma," dedi sinirle, "Ve ağlamıyorum dangalak. Garip hissediyorum."

"Bayılma, bayılma. Tamam." dedim.

"Zaten Filiz ve Ayla'ya yazık." diye diretti.

"Haklısın." dedim, buna söyleyecek başka bir şeyim yoktu.

Haklıydı, daha fazla yanlış yola girmeden bildiğimiz yoldan sapmayacaktık.

BİRADER Where stories live. Discover now