25- HERKES BİLİYOR

31.2K 3K 1.6K
                                    

Sizi öldüreceklekler...

Beynimin içinde dönüp duran bu iki kelime, sekiz hece, on dokuz harf hayatımın bitmiş olduğunun bir habercisiydi. Bugüne kadar ölüm riski elbette aklıma gelmişti ama bir hurafe gibi 'bizi öldürürler' diyordum, gerçeklik ile kötü bir düşünce arasında gidip geliyordu. Ama onun ağzından duyduğumda gerçeklik ile yüzleşmiştim.

Onlarca kişi boğazımı sıkmış, konuşmamı engelliyormuş gibi uzunca bir süre konuşamadım. Öylece ikisinin korku dolu yüzüne baktım. Kasvetli gecenin gergin havası ise tüm odaya yayılmış gibiydi. Soğuk olmamasına rağmen vücudum titriyor, kaslarım geriliyordu.

"Nasıl," diye sordum konuşacak gücü kendimde bulduğumda. "Neden?"

İso söylediğim kelimeleri dikkatle dinleyip ardından çekingen ifadesiyle Ayla'ya döndü, ikisinin kaçamak bakışları bir şokun daha habercisi gibiydi.

"Biliyorlar," dedi İso gözlerini ondan kaçırırken. "Bizi."

"Neyimizi biliyorlar? Zaten ailemizi ve bizi tanıyorlar, çalıştığımız iş belli-" diye salağa yatmaya çalışırken İso lafımı böldü.

"Apo," dedi imayla. "Kendini yorma."

İkimizin sevgili olduğunu, karılarımızı aldattığımızı öğrenmelerini tamamen kabul ettiğimde yüzüm düştü. Sadece ikimiz biliyorken daha az kötü geliyordu, şimdi ise utandığımdan karşımda duran kadının yüzüne bakamıyordum.

Uzunca bir süre sessizlik oldu, belki bu birkaç saniyeydi ama bu gergin odada yıllar gibi geçmişti.

"Nasıl öğrendiniz?" diye sordum kabullenmiş, üzgün bir sesle.

"Efe söyledi." dedi Ayla bomboş bir ses tonuyla. Üzgün tavrım anında kaybolurken sinirle kafamı kaldırdım.

"Pezevenk işte, bak söylemiş." dedim sinirle, elimi enseme koyup sinirle başka yöne döndüm.

"Bir çocuğa güvenmemem gerekiyordu." İso kendi kendine kızıyordu.

"Bunları sonra konuşursunuz, şimdi buradan kacmanız gerekiyor." dedi Ayla, bakışlarımı ona çevirdim.

"Niye? Bu gece mi-" daha sözümü tamamlamadan kafasını salladı, kaşlarım çatıldı.

"Filiz'in haberi var mı?" diye sordum biraz çekinerek.

"Var." dedi Ayla, "Çalışanlar hariç herkes biliyor."

Filiz'in bu gece öleceğimi bilmesine rağmen gülümseyerek beni öpmesi ve arkasını dönüp uyuması tüylerimi ürpertti. Bu derece mi kafayı yemişlerdi?

"Babası da biliyormuş, o yüzden bu geçe akşam yemeği düzenlemiş." dedi İso düz bir sesle.

"Vay orospu çocuğu, İbrahim Paşa gibi bogduracaktı bizi." diye yükseldim, Ayla ile göz göze gelince elimi hafifçe kaldırdım. "Kusura bakma."

"Şimdi nereden kaçabiliriz?" diye sordu İso kendi aklındaki sorulara cevap ararken.

"Ben size göstereceğim ama acele etmeniz gerekli." dediğinde İso kafasını salladı.

"Tamam." dedi giysi dolabına ilerlerken.

Dolabı açarken kendi kendine bir şeyler söyleniyordu, içinden iki mont çıkarıp ardından kenardan bir silahı alıp beline yerleştirdi. O sırada Ayla ile göz göze geldik, silah bize ne kadar yakınsa bir o kadar da uzaktı. İso dolabı kapatıp yanımıza geldi ve siyah montunu bana uzattı.

"Giy şunu."

Göz ucuyla bakıp montu elinden aldım ve ardından üzerime giyindim, o sırada Ayla kapıya ilerledi. O bizden daha sakindi, sanki uyarısını yaptıktan ve vicdanını rahatlattıktan sonra bize ne olacağı umrunda değildi. Ona kızamıyordum.

Kapıyı açıp etrafına bakındığında eliyle bizi yanına çağırdı, İso son kez etrafına bakıp bana gitmem için işaret verdi ve yürüdü. Onlara uyum sağlayıp karanlık koridora çıktım, evin misafir odasına ilerledik. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu.

Misafir odasına girdiğimizde temiz koku burnuma yayıldı, Ayla direkt balkon kapısına yöneldi. Kapıyı açtığında gecenin ayazı yüzümüze vurdu.

"Buradan ineceksiniz, arka tarafta hiçbir adam yok. Hızlı olursanız yakalanmadan kurtulursunuz." dediğinde ikimizde kafamızı salladık. Ardından gözleri ikimizin üzerinde gezindi, bir şey daha söyleyecekti ama çekiniyordu sanki.

"Söyle." dedi İso cesaret verir gibi. Ayla alt dudağını ısırıp, balkonun korkuluğunu tuttu.

"Ailenizle iletişime geçmeyin," dediğinde kaşlarım çatıldı. "Onlarında haberi var, öleceğinizden."

Gözlerim irileşti, bu söylediği yıkılan bedenime bir daha daha vurulmuş gibi beni darmaduman etmişti. İso'da benim gibiydi ama şoktan kurtulması kısa sürdü.

"Tamam." dedi, sesinden ne düşündüğünü anlayamıyordum.

Ayla kafasını salladığında ikisi arasında kısa bir bakışma oldu, İso özür dilermiş gibi baktı ama Ayla'nın ne düşündüğünü bilmiyordum. Bomboş bakıyordu.

"Teşekkür ederim," dedi İso birden. "Hakkını helal et."

Ayla sadece kafasını salladı, bir şey demedi.

"Hadi." dedi İso bana, gözlerini ondan çekti. O balkondan inmek için hareketlendiğinde olayın şokundan çıktım ve ona uyum sağladım.

İlk başta o balkondan aşağı inerken onu bekledim, o tamamıyla aşağı ulaştığında ben de balkon korkuluğuna elimi koyup aşağı inmek için bir hamle yaptığımda Ayla'nın sesini duydum.

"Dikkatli ol." dedi ama sanki balkondan atlatacağım için değil, her şey için bunu demişti. Garipseyerek yüzüne baktığımda kafasını salladı. "Dikkatli ol abi."

"Apo, hadi." diye aşağıdan fısıldayan adamın sesi geldi.

Ayla ile kısa bir bakışmanın ardından yutkundum ve kafamı sallayıp önüme döndüm. Boyumuz uzun olduğu için kolayca aşağıya ulaşırken ayaklarım toprak zeminle buluştuğu an İso kolumdan tuttu.

"Hızlı ol." dedi etrafına bakıp beni kendisi ile beraber çekerken.

"Tamam."

İkimiz iki büklüm bir şekilde bahçeden çıkarken istemsizce kafamı çevirip balkonda bizi izleyen Ayla'ya döndüm. Bakışları İso'nun üzerindeydi.

İso'nun hareketleri hızlanınca ona döndüm ve beni yönlendirmesine izin verdim.

Normalde korkmam gerekirken İso yanımda olduğu için korkudan eser kalmamıştı yüreğimde.

BİRADER Where stories live. Discover now