30- DUŞ

32.4K 2.7K 858
                                    

İstanbul'da yıllar önce birkaç aylık konaklamalarım olmuştu, bazen tatile bazen de iş için geliyordum. Aileme göre burası zihniyetsiz bir şehir olduğu için burada yaşamama asla izin vermezlerdi.

Hurda bir arabayla bu şehire giriş yaptığımız an hayatımdaki en önemli parçayı Doğu bölgesinin en yobaz ilçelerinden birinde bırakıp, adımı değiştirmişcesine pirüpak bir şekilde gelmiştim. Tabi ne kadar olabilirse. Kalbimdeki ağırlık bunun tersini haykırıyordu.

Geldiğimiz ev konağın yanından bile geçmezdi, zaten bir ev gibi de hissettirmiyordu. İçinde eşyalar vardı, dolap bile doluydu. Salon dışında iki oda, ufak bir mutfak ve banyo tuvalet vardı.

Diğer evden aldığı kıyafetleri spor çantasının içinden seçip bir ince boğazlı kazak ve siyah kot pantolon çıkardım. İkimizin ortak kıyafetleriydi, yenisini alana kadar. İç çamaşırıda çıkarıp tek elimde tuttuğum kıyafetin üzerine koydum.

Dolabı açtığımda üç tane havlu olduğunu fark ettim, beyaz işlemeli havluyu tutup burnumu yaklaştırdım. Deterjan kokuyordu, en azından başka biri kullandıysada yıkayıp koymuştu.

Onu da kıyafetlerin yanına ekleyip odadan çıktım, evin içi sessizdi ve geçtiğim koridor bile bana yabancıydı. Sıkıntılı bir nefes alıp salona girdim, İso o sırada masaya oturmuş, iki silahı düz bir şekilde önüne koymuş ve sakince sigarasını içiyordu.

"Duşa giriyorum." dedim beni duyuyor mu diye kontrol ederken, gözlerini daldığı yerden çekmeden kafasını salladı.

Birkaç saniye onu izleyip ardından banyoya ilerledim, ışığını açıp temiz banyoya girdiğimde elimdeki havlu ve kıyafetleri dolabın içine sıkıştırdım.

Bedenimi banyonun aynasına çevirip gömleğimin düğmelerini çözerken aynadaki aksime bakıyordum, daha doğrusu gözlerimiz kinle birleşmişti. Aynadaki adam, benden nefret ediyordu.

Gömleği bir çırpıda çıkarıp gözlerimi aksimden çekip pantolonumun kemerini söküp kenara koydum ve baksırım ile beraber çıkarıp yanına bıraktım. Çırılçıplak olduğum an hiç beklemeden duşakabine ilerledim, sürgülü kapağını açıp içeri girdim ve kapatmadan suyu açtım.

İlk başta soğuk daha sonra da ılık su yukarıdan akarken umursamadan suyun altına geçtim, gittikçe sıcaklaştığında gözlerimi kapattım. İşte şimdi birazda olsa huzurlu hissediyordum.

Elimi vücudumda gezdirirken saçlarımı geriye atıp gözlerimi açtım ve raflarda duran markalı şampuanı elime alıp bolca sıktım. Saçımı köpürtürken gelen yoğun koku beni boğacak gibi olsa da umursamadım.

Kendimi duruladığım sırada sesler duyduğumda banyonun içine baktım, İso içeri girmiş yanıma geliyordu, gözleri benimle buluşurken sakin duruyordu.

"Seni yıkamaya geldim." dedi gömleğinin düğmelerini çözerken.

"Kendim yıkanabilirim." dedim garipseyerek, sevişmek istiyorsa direkt söyleyebilirdi.

Beni dinlemedi, gömleğini çıkarıp benimkilerin yanına gönderdi. Daha sonra pantolon ve baksırınıda çıkarıp tamamen çıplak kaldı. Duşakabine girdiğinde ona yer açtım.

Suyun altına girip ıslandı, az önce bıraktığım şampuan kutusunu sakince eline alıp benim aksime daha az döktü. Suya çok değmediğim yerde bana yaklaştı ve şampuanı saçlarıma sürdü. Boyum ondan çok hafif kısaydı ve eli saçıma rahatça erişebiliyordu.

Şampuanı nazikçe saçımda yaydı ve köpükledi, sakince onu izliyordum. O işine odaklanmıştı. Masaj yapar gibi saçımı yıkadıktan sonra eli yavaş yavaş vücuduma indi, sakince onu izliyordum.

"Çok garip, değil mi?" diye sordu eli kendiliginden varolan karın kaslarımda gezinirken. "Aşık olmak, sevmek."

"Evet garip, sen bilmezsin." dediğimde işine yoğunlaşmışken güldü, uzun zaman sonra güldüğünü görüyordum.

Bir şey demedi ve eğilip karnımda en huylandığım yere küçük bir öpücük kondurdu. Elimi kaldırıp kafasına koyacekken kendimi zor tuttum.

Daha sonra biraz daha aşağı inip kasığımı öptü. Eli ince bir çizgi halinde morarmış bacağımı bulduğunda vücudum titredi. Orayı okşadıktan sonra vücudunu dikleştirdi.

Yukarıdan gelen su saçımdaki şampuanı temizlerken benden sıçrayan sular ona değiyordu. Yaklaşıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı ve hiç beklemeden alt dudağımı diliyle ezdi.

Saniyeler sonra ona karşılık verdiğimde belimden sıkıca kavrayıp kendine çekti. Elim otomatik olarak koluna giderken o öpmeye devam ediyordu. Belimi okşarken dudaklarını çekti, şimdi ikimizin arasından yukarıdan gelen su geçiyordu.

"Akşama dışarıda bir şeyler yiyelim, olur mu?" diye sorduğunda kaşlarımı çatmamak için kendimi zor tuttum ama kafamı salladım.

"Olur."

Birkaç saniye bakıp ardından dudağımın kenarından öptü.

Daha sonra yeniden şampuanı eline alıp bu sefer kendi saçına döküp kendisini de yıkadı. Onun bu sakin halinden gözlerimi zorla alıp durulandım, o da bana yetişti.

İkimiz beraber duştan çıkarken havluyu alıp kendisini duruladı, ardından bana uzattığında ona bakmadan havluyu aldım.

"Üzerimi giyiniyorum, sonra çıkarız." dedi kapıya yürürken.

"Tamam.

O çıktığında az önce olanları düşünerek üzerimi giyinmeye başladım.

İso'nun ruh haline yetişemiyordum, bu da beni geriyordu.

BİRADER Where stories live. Discover now