Julietta

By blacklove2022

405K 15.7K 8.1K

Çıkmaz bir sokak gibiymiş demek ki AŞK insan bir kere gönül verdi mi geri dönüşü mümkün olmuyormuş. More

TANITIM
Bölüm 1
Bölüm 2
Çarpışma
Fena Çarpıldım
Ceza
Zihnime Kazındın
Davet
Ay Işığı
Eşsiz Bir Tablo
Bölüm 12
Rüya Gibi 1
Rüya Gibi 2
Rüya Gibi 3
Rüya Gibi 4
Kevın'dan Uzak Dur
Çiftlik 3
Kevın'ın Sevgilisi
Kurt ve Kuzu
Panik Atak
Rebeka
Taş Kalpli
Sen Benimsin
Özgürlüğe İlk Adım
Yeni Başlangıç
Selam Bebeğim
Aşkın İki Yüzü
Yardım Eli
Cooper Brown
1. Kitap Final
2. Kitap Özgürlük (Kutlama 1)
Kutlama 2
Günaydın Bay Kevın
Hadi Bebeğim
Arzuyu Aşk İle Karıştırmak
Yıldızların Altında
Kevın Ve Olivia
Kevın'ın Odasında
Kahve İçin
İş Yemeği
YAKINLAŞMA
Kıskançlık
Muhteşem Öpücük
Olan Oldu
Yıldızların Altında
Kıskandırma Oyunu
Sıcak Saatler 1
Sıcak Saatler 2 (+18)
Gece Kulübü (İtiraflar)
Asansör
Şeytan Üçgeni
Ateşli
Sürpriz Doğum Günü
Arthur'un Hesabı
Bayan Brown
Güle Güle Olivia
Randevu
Seninle Bir Ömür
Meleğim +18
Aşk Sahoşu +18
Aleksander Jones
Ben Senin Öz Babanım
Kırık Kalpler
Ceza
Güzel Günler
İki Baş Belası (Sofia ve Olivia)
Aleksander Jones'un Hikayesi
Reklam Yıldızı

Seni Seviyorum

557 55 14
By blacklove2022

Keyifli Okumalar...

Sonumu kabullenerek aralık olan kapıyı ittim ve odaya girdim. Kevın kendini işine vermiş bir halde masasın da oturuyordu. Üzerindeki takım elbiseyle vahşi ve ateşli bir enerji yayıyordu etrafına. Beni görünce duruşunu hiç bozmadı sadece bakışları biraz değişir gibi oldu, bana anlatmadığın daha neler var der gibiydi o laciverte dönmüş gözleri. Kapıyı kapatarak onun uzağında ve karşısına gelecek bir şekilde durdum. Sanırım bu kadar mesafe yeterliydi.

"Beni görmek istemişsin?"

Sorum üzerine elindeki kalemi bırakıp yavaşça doğrularak ayağa kalktı ve bana doğru yürümeye başladı. Attığı her bir adımda zapt etmeye çalıştığım yoğun duygularla tek kelime etmeksizin sadece ona baktım. Karşımda ve oldukça yakınımda durdu. Bu kadar yakın olması bedenimde alarm zillerinin çalmasına neden oluyordu. Bu kesinlikle iyi değildi.

"Bana neden kutlama yaptığınızı söylemedin?" Yüz hatları ve sesi az önceki gibi sertti. Gözlerimi kaçırma ihtiyacı hissettim ve kısacık bir an yan tarafta duran deri koltuğa baktım. Benim üzerimde bu derece baskın olması hiç adil değildi.

"Sen görüntüye bakarak hüküm verdin, bunda haksız sayılmazdın. Suçluydum ve bunu kabullendim. Durum sadece bundan ibaret. Sorun yok yani..." Rahatlığım ve sözlerim karşısında çenesinin seğirdiğini fark ettim.

"Bence sorun var Julietta." Ellerini pantolonun ceplerine soktu ve etrafımda ağır adımlarla yürümeye başladı. Onun keskin bakışları üzerimdeyken ve bana bu kadar yakınken doğru dürüst düşünemiyordum bile.

"Eğer bana kutlamanızın nedenini söylemiş olsaydın..." Başımı kaldırıp gözlerine baktım. Mavilikleri gördüğüm anda kalbim kontrolsüz bir hızla atmaya başladı.

"Hiç bir şey değişmezdi Kevın." diyerek sözünü kestim ve ona karşı çıktım, duygularımı belli etmemeye çalışarak. Oysa ki onun yakınlığından dolayı aklım bulanıyor kokusu başımı döndürüyordu. Bunu bilinçli yaptığına yemin edebilirdim. Beni zor durumda bırakmaktan zevk alıyor gibi keyifli görünüyordu. En mantıklı seçenek bir an önce bu odadan çıkıp gitmemdi.

"Şimdi izninle işimin başına dönmem gerekiyor."

Kestirip atmak istedim ve ondan karşılık beklemeden kapıya doğru dönerek birkaç adım attım. Kevın ileri doğru atıldı ve beni bileğimden yakalayarak kendine doğru çekti. Beni bulan bakışları öfke ve tutkunun oluşturduğu harika bir karışımla alevlenmişti. Çaresizce onun gözlerinde hapsolmuşken, içinde bulunduğu ruh halini çözmeye çalıştım ama bu konuda pek başarılı olduğum söylenemezdi.

"Julietta." dedi dişlerinin arasından, uyaran ses tonuyla.

"Beni kızdırmaktan zevk mi alıyorsun?"

O kadar yakındık ki bedenlerimiz birbirine değiyordu ve en az benim kadar Kevın'ın da bundan etkilenmiş olduğunu gözlerinde kümelenen harelerden anlamak mümkündü. Delicesine çarpan kalbimin uyumuyla, hızlanan nefesim kulaklarımda uğulduyordu o anda. Varlığının üzerimde yarattığı his çok fazla yoğundu. Ne yazık ki buna engel olamıyordum. Kalbime de bedenime de söz geçiremiyordum söz konusu Kevın olduğunda. Alevlenen ortamı sakinleştirmek ve kendimi savunmak için çenemi yukarıya kaldırdım.

"Elbette hayır. Sadece daha önce benden istediğin gibi gözüne batmamaya çalışıyorum." Beni bu işyerinde görmek istemediğini söylediği gün net bir şekilde hafızamda tazeliğini koruyordu.

"Bugün duruşman olduğunu bana neden söylemedin?" Konuyu değiştirmesi akıllıcaydı. Bakışları dudaklarımdayken onları aralayıp cevap vermek oldukça güç oldu benim açımdan, bu yüzden kısık ve gergin bir ses tonuyla konuşmak zorunda kaldım.

"Gereksiz bir bilgi ile seni meşgul etmek istemedim. İş yerinde görmek istemediğin bir kadın hakkında önemsiz bir konuydu bu." Sözlerim onun kaşlarının çatılmasına ve burnundan bir boğa gibi öfkeli bir nefes vermesine neden oldu.

"Çalışanlarımın sorunları beni her zaman ilgilendirir." Yavaşça bileğimi bıraktı ve benden birkaç adım uzaklaştı. Aramıza mesafe koyunca biraz olsun rahat bir nefes alma imkanım olmuştu ama diğer yandan hissettiğim o berbat yoksunluk hissi yine çöreklenmişti yüreğime. Onun yakınlığı ve varlığı ihtiyacım olan ilaç gibiydi.

"Bütün çalışanlarınla ilgilenmen ne kadar düşünceli bir davranış." Kafası karışmış gibi bir an bocaladı.

"Ben ilgili bir patronum." Büyüleyici bir gülümsemeyle kıvrıldı dudakları. Ah Bay yaramaz yine oyun başındaydı.

"Herhangi bir şeye ihtiyacın olursa ben buradayım. Her konuda yardımcı olmaya hazırım çok değerli çalışanım." Yüzündeki gülümsemesi kesinlikle edepsiz bir sırıtıştı. Boğazımı temizlemek zorunda kaldım ama yine de elimden geldiğince kendimi ifade etmeye çalıştım.

"Bunu aklımda bulunduracağım. Şu an ihtiyacım olan tek şey işime adapte olmak ve benden istenilenleri eksiksiz bir şekilde yerine getirmek. Cooper'ın bana olan güvenini boşa çıkarmak istemiyorum. Ayrıca anneme bakmak için bu işe ihtiyacım var." Bakışlarımı kaldırdım yumuşak ve anlayışlı gözlerini yüzüme dikmişti. Az önceki Kevın'dan eser yoktu.

"Umarım bundan sonra her şey gönlünce olur." Az öncenin aksine daha ılımlı bir adam vardı karşımda. Burada işe başladığım günden beri onu ilk defa bana karşı böylesine anlayışlı görüyordum. Bakışlarında gördüğüm ciddiyet ve dürüstlük karşısında bocalamıştım.

"Teşekkür ederim." Karmakarışık bakışlarını gözlerime dikmişken ne düşündüğünü bilmek oldukça güçtü. Kendimi onun büyüsünden koparıp zorlukla konuştum.

"İzninizle Bay Kevın." dedim ve aceleyle ardıma bile bakmadan çıktım odadan. Masama geçtiğimde cep telefonum çalıyordu. Ekranda Ayda'nın adını görünce üzerimdeki gerginlik yok olarak yerini gülümsemeye bıraktı.

"Selam Ayda."

"Ya Juli nerelerdesin? Bu seni dördüncü arayışım." Gülümsedim.

"İyi haberi senin ağzından duymak için sabırsızlanıyorum. Ne olur bana her şeyin sorunsuz bir şekilde bittiğini söyle." Boşanma olayını soruyordu.

"Tam da söylediğin şekilde oldu arkadaşım. Artık özgür bir kadınım." Kevın aklımı bulandırdığı için hala zihnim onunla meşguldü, bu nedenle biraz dalgınca yanıtladım Ayda'yı onun bunu fark etmeyeceğini umuyordum. Telefonun ucunda bir çığlık koptu o kadar yüksekti ki kulağımdan uzaklaştırmak zorunda kalmıştım.

"Bu harika haberi mutlaka kutlamamız gerek. Akşam için plan yapmalıyız canım. Özgürlüğünün resmileştiği bu gece özel olmalı senin için." Ne kadar da düşünceliydi. Onun bu hassasiyeti ve ilgisi karşısında duygulanmıştım. Arthur'dan ayrıldıktan sonra Tanrının bir yardım eli gibi etrafım iyi insanlardan oluşan bir duvarla çevrelenmişti. Geçmişteki şanssızlıklarımın aksine artık kendimi şanslı hissetmeye başlamıştım.

"Ah Ayda... Üzgünüm ama ben bu akşam için Betty'ye söz verdim."

"Hiç problem değil canım. Bizde başka bir zaman kutlarız. Önemli olan senin bu geceyi ne şekilde olursa olsun keyifli geçirmen." Ayda ile havadan sudan sohbet ettikten sonra telefonu kapadığımda biraz daha hafiflemiş hissediyordum. Neyse ki sonraki saatler normal bir seyirde geçmiş ve hiçbir problem yaşamamıştım işyerimde. Çıkış saatine az bir zaman kala Abigail ile çene çaldık.

"Bu akşam Betty ile gece kulübüne gidip eğlenmek istiyoruz. Önerebileceğin bize uygun bir yer var mı?" Gözlerini kısarak kısa bir an hafızasını yokladı.

"Tam adamına sordun canım, kocamın samimi olduğu bir arkadaşının gece kulübü var, onu ararsam kulübe girmeniz için yardımcı olacaktır. İnan bana çok seçkin ve harika bir yerdir." Bunu duyduğuma sevinmiştim.

"Bu harika olur."

"Belki bu gece orada genç, yakışıklı ve zengin bir sevgili bulabilirsin. Hı ne dersin?" Bana göz kırptı. Buna karşılık gözlerimi devirdim.

"Hayatımda bir sevgiliye yer olduğunu düşünmüyorum. Hele de boşanmamın gecesinde..." Üstelik aklımda Kevın varken bunu yapamazdım. Kalbim tamamen onunla doluydu bir başkasına yer yoktu orada.

Bu gün Cooper'ın dışarıda halletmesi gereken işleri olduğu için, gün boyunca onu hiç görmedim. Kevın da neredeyse odasından hiç dışarı çıkmadı. Çıkış saatimde asansöre bindiğimde gözüm tam karşımda bulunan Kevın'ın odasının kapısında takılı kaldı. Asansör kapanıncaya kadar o kapının açılmasını ve son kez Kevın'ı görebilmeyi diledim ama bu gerçekleşmedi ve çelik kapı hüzünlü yüzüme eşlik edercesine üstüme kapandı. Binadan çıktığımda bir an önce eve gidip hazırlanmak için can atıyordum, Banu ve beni çılgın bir gece bekliyordu nede olsa. Hızlı adımlarla durağa doğru ilerliyordum ki arkamdan birinin bana seslenmesiyle olduğum yerde donup kalmam bir oldu.

"Selam Julietta."

Karnımda bir girdap gibi dönen panik, göğsüme doğru yükselip ağzıma ulaştı. Ardından beynimde çığlıklar yükseldi. Tanrım bu olamaz hem de daha ilk günden. Kalp atışlarım normalin üzerine çıkmış korkuyu bütün iliklerimde hissetmemi sağlamıştı. Duyduğum o ses ve gelip önümde duran erkek ayakkabıları hiç de yabancı değildi bana. Yavaşça başımı yukarı kaldırdım ve Arthur'usn keskin yeşillikleri ile karşılaştım. İçimden arkamı dönerek bütün hızımla koşma isteğini bastırmaya çalışırken tekrar konuştu.

"Demek burada işe başladın?" Gözü az önce çıktığım uzun binadaydı.

"Evet" dedim ciddi görünmeye dikkat ederek ve ardından ekledim.

"Eğer düşündüğün gibi Cooper ya da Kevın ile bir ilişkim olsaydı onların işyerinde çalışmaz, yataklarını süslüyor olurdum. Değil mi?" Bunu onun gözlerinin içine bakarak söylemiştim, bana yaşattığı onca şeyi titreşen gözbebeklerimde görsün istiyordum. Suçunu bilen biri gibi başını aşağı yukarı salladı. Kısa bir sessizlik oldu aramızda. Söyleyeceklerini bir an önce söylemesini ve hayatımdan çekip gitmesini istiyordum oysa oldukça dalgın bir hali vardı.

"Bugün konuşmam için bana hiç fırsat vermedin." Yüzünden bir acı dalgası geçerken, sesi her zamanki otoriterliğinden oldukça uzaktı. Soğukkanlılığımı yitirmemeye çalıştım, beni tekrar kontrolü altına almasına izin vermeyecektim.

"Çünkü konuşacak bir şey kaldığını düşünmüyorum" dedim ani gelen bir cesaretle. Beni duymamış gibi devam etti.

"Bugün sana sunduğum nafakayı kabul etmeliydin Julietta."

Nafaka ona olan bağlılığımın devam etmesi anlamına geldiği için özellikle kabul etmemiştim. Arthur uyanık bir adamdı ve biliyordum ki bunu bilinçli bir şekilde planlamıştı. İpleri tamamen koparmamış olacak ve böylece aramızdaki bağı koruyacaktı bu nafaka. Bu sayede ona olan mahkumiyetim ve minnettarlığım devam edecekti.

"Buna gerek olduğunu düşünmediğim için kabul etmedim."

"Nasıl gerek olmaz." diye itiraz etti. Ses tonu hafif yükselmişti, bu beni biraz ürküttü.

"Zor durumda olduğunu görebiliyorum. Sana destek olmama izin vermeliydin." Onun elinde kukla kalmam içindi bütün bu uğraşları. Arthur'dan ölesiye korksam da bu duyguların bana geri adım attırmasına izin vermeyecek ve özgürce konuşacaktım.

"En başında olması gerektiği gibi davranıyorum Arthur. Benim kimsenin yardımına ve acımasına ihtiyacım yok. Bunun üstesinden tek başıma gelebilirim."

Bu sözleri benden duymayı beklemediğini şaşkın bakışlarından anlayabiliyordum. Nede olsa onun gözünde ben, kendine güveni olmayan, onsuz bir şey yapamayan, muhtaç bir kadındım. Kısa bir an duraksadı, göz göze geldiğimizde oldukça bitkin ve hüzünlü olduğunu gördüm. Oysa Arthur'la tanıştığımızdan beri ilk defa bu şekilde görünüyordu. O sarsılmaz görüntüye sahip Arthur'du çünkü. Ondaki bu büyük değişim beni derin düşüncelere sürükledi.

"Bunu yapabileceğini biliyorum. Sen her zaman güçlü bir kadın oldun." Vay canına.

"Otobüsüm gelmek üzere." dedim sözlerinin benim üzerimde hiçbir etkisi olmadığını ima edercesine.

"Lütfen Julietta" dedi yalvaran bir sesle. Bu beni duraksattı. İlk defa bu ses tonuyla tanışıyordum.

"İçimde birikenleri paylaşmama izin ver. Sana söylemek istediğim o kadar çok şey var ki... Biliyorsun ben duygularımı içimde gizlice yaşayan bir adamım. Keşke sana bunları daha önce söyleme cesaretim olsaydı."

Sesindeki pişmanlık düşüncelerimi alt üst etti ama yine de onu durdurmak istedim devam etmesini istemiyordum, bu bana oldukça acı veriyordu. Son anda bundan vazgeçerek dinlemeye karar verdim ne de olsa sözünün kesilmesinden asla hoşlanmaması beynime kazınmış ve bu şekilde etkisini göstermişti. Yine de korkularıma kulak vererek bana vurmasına karşı tetikte bekliyordum.

"Seni çok özlüyorum. Zihnime bir parazit gibi yerleşmişsin Julietta. Öyle ki tüm benliğime yayıldın. Çıkarıp atamıyorum seni." Bakışlarımı kaçırdım çünkü her zaman ki gibi bana kendimi suçlu hissettirmeyi başarmıştı. Bu duygudan nefret ediyordum. Çocukluğum boyunca annem, evliliğim boyunca da kocam bu kötü duyguyu bol bol hissettirmişti bana.

"Bunları konuşmanın bir anlamı olduğunu düşünmüyorum. Aramızdaki her şey bitti Arthur. Lütfen bunu kabul et ve olması gerektiği gibi ikimiz de hayatlarımıza devam edelim." Kısa bir an gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı, sakinleşmeye çalışıyor gibiydi.

"Edemiyorum." dedi dürüst bir şekilde. Tuhaf bir şekilde çektiği acı yüzünden okunabiliyordu.

"Çok pişmanım. Keşke zamanı geri alabilme gücüm olsaydı. Seni mutlu etmek için ne gerekiyorsa yapardım. Kahretsin sana layık biri olabilirdim Julietta. Evliliğimiz çok daha iyi olabilirdi." Bu defa bakışlarını kaçıran o oldu. Bu beni bir hayli şaşırttı.

"Sana hak ettiğin mutluluğu sağlayabilirdim güzelim. Şu an ki zor durumda olmanın tek suçlusu benim." Üzgün görüntüsü ve söyledikleri karşısında ne düşüneceğimi bilemez bir halde ona öylece baktım.

"Arthur."

"Seni çok seviyorum."
Aman Tanrım bunu ondan ilk defa duyuyordum.
 
Gelecek Bölümde Görüşmek Üzere

Continue Reading

You'll Also Like

372K 24K 24
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
7.3M 420K 84
Sevdiği çocuk yerine yanlışlıkla okulun serserisine yazan Ece, başına çok büyük bir bela aldığını fark ettiği an onu engeller. Fakat her şey için ço...
2M 75.8K 60
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
298K 6K 18
Aşk her şeye galip gelebilir mi?