ASGARTE (1-2) (Durdurulmuş Du...

By Oguz_Han51

196K 15.5K 2.7K

Kapak Yapımı:Atom_Yayinevi Hep ünlü olduğumu düşündüm,hep güçlüyüm sandım,ne kadar yanılmışım,ne kadar çabukt... More

ÖNSÖZ
GİRİŞ
Bölüm 1 - Abim Size Göstericek
Bölüm 2 - Doğum Günü
Bölüm 3 - Düello
Bölüm 4 - Gregor Adına
Bölüm 5 - Öfke
Bölüm 6 - Aralıksız Çalışma
Bölüm 7 - Alışveriş
Bölüm 8 - Sen!
Bölüm 9 - Yeni Arkadaş
Bölüm 10 - Yolculuk (1)
Bölüm 11 - Yolculuk (2)
Özel Bölüm - YARADILIŞ
Bölüm 12 - Tuhaf Adam
Bölüm 13 - Benliğe Dönüş
Bölüm 14 - Saldırı!
Bölüm 15 - Meditasyon (1)
Bölüm 16 - Meditasyon (2)
Bölüm 17 - Meditasyon (3)
Bölüm 18 - Quantrau'ya Dönüş (1)
Bölüm 19 - Quantrau'ya Dönüş (2)
Bölüm 20 - Quantrau'ya Dönüş (3)
Bölüm 21 - Trion ve Leon
Bölüm 22 - Uyanış
Bölüm 23 - Eskisi Gibi
Bölüm 24 - Takım Çalışması
Bölüm 25 - Eski Efsane
Bölüm 26 - Eski Efsane (2)
Bölüm 27 - Dronidas Anıtı
Bölüm 28 - Tron'un Hisleri
Bölüm 29 - Özgürlük
Bölüm 30 - Ayrılık
Bölüm 31 - Sözde Han
Bölüm 32 - Sözde Güç
Bölüm 33 - Baltacı Antholos
Bölüm 34 - Senin İçin Gelmedim!
Bölüm 35 - Bunun İçin Değer Mi? (Tam Bölüm)
Bölüm 36 - Güç Testi
Bölüm 37 - Güç Testi (2)
Bölüm 38 - Küçük Kardeş
Bölüm 39 - Dünyamıza Hoşgeldin!
Bölüm 40 - Yeşim Ejderhaları
Bölüm 41 - Yeni Arkadaşlar
Bölüm 42 - Yeni Arkadaşlar (2)
Bölüm 43 - Ders Zamanı
1. Kitap Finali - Aile Katliamı!
Asgarte 2. Kitap Bölüm 1 - İdam
Wattpad e olan inancım
Asgarte 2. Kitap Bölüm 2-Kovalamaca
Asgarte 2.Kitap Bölüm 3 - Kaçışa Devam!
Asgarte 2.Kitap Bölüm 4 - Burası Çok Tanıdık
Asgarte 2.Kitap Bölüm 5 - Uzun Zaman Oldu
Asgarte 2. Kitap Bölüm 6 - Ormandaki Lanetlenmiş! (1)
Asgarte 2.Kitap Bölüm 7 - Başımız Belada Olabilir!
Asgarte 2. Kitap Bölüm 8 - Tanrıların Yanından!
Asgarte 2.Kitap Bölüm 9 - Ölüm Sadece Ölümdür!
Asgarte 2. Kitap Bölüm 10 - Bir Daha Düşün!
Yeni Kurgum
Asgarte 2. Kitap Bölüm 11 - Hatırlamıyorum!
Asgarte 2. Kitap Bölüm 12 - Yolculuk Başlıyor
Asgarte 2.Kitap Bölüm 13 - Sınır Şehri Toriana
Asgarte 2. Kitap Bölüm 14 - Mazi (1)
Mutlaka Okuyun
Asgarte 2. Kitap Bölüm 15 - Mazi(2)
Asgarte 2. Kitap Bölüm 16..?
Ses Deneme 1...2...3...
Asgarte 2.Kitap Bölüm 17 - Hilekâr
Asgarte 2.Kitap Bölüm 18 - Bedeli Ödenmemiş Suçlar
Asgarte 2.Kitap Bölüm 19 - Sıradaki Durak
Asgarte 2.Kitap Bölüm 20 - Eski ve Yeni
Asgarte 2.Kitap Bölüm 21 - Güç Testi
Asgarte 2.Kitap Bölüm 22 - Güç Testi Başlıyor
Asgarte 2.Kitap Bölüm 23 - İki Gekies'in Savaşı
Bölüm Bölüm Bölüm
Asgarte 2.Kitap Bölüm 24 - Beni Küçümseme!
Asgarte 2.Kitap Bölüm 25 - Son Yenilgi
Asgarte 2.Kitap Bölüm 26 - Yol Ayrımı
3.Kitaba Yaklaşırken Prolog Tadında Bilgiler
Özel Bölüm 2 - Genç Dahiler
Asgarte 2.Kitap Bölüm 27 - Ateş Ruhu
Asgarte 2.Kitap Bölüm 28 - Konuşmak İsteyen Tanrı
Asgarte 2.Kitap Bölüm 29 - Tron'un Durumu
Asgarte 2.Kitap Bölüm 30 - Duygusal Çöküş
Asgarte 2.Kitap Bölüm 31 - 60 Saniye
Asgarte 2.Kitap Bölüm 32 - Kimsin Sen?
Asgarte 2.Kitap Bölüm 33 - İç Savaş!
Asgarte 2.Kitap Bölüm 34 - Ziyafetin Sürprizi
Asgarte 2.Kitap Bölüm 36 - Kargaşa
Asgarte 2.Kitap Bölüm 37 - İhanet
Ufak Bir Soru
Asgarte 2.Kitap Bölüm 38 - Bugün Efsaneleşeceğim!
Asgarte 2.Kitap Bölüm 39 - Bire Karşı Bin (1)
Asgarte 2.Kitap Bölüm 40 - Bire Karşı Bin (2)
Asgarte 2.Kitap Bölüm 41 - Bire Karşı Bin (3)
Asgarte 2.Kitap Bölüm 42 - Teke Tek
Yeni Platform Arayışı ve Wattpad
Son Durumlar ve Dönüş Tarihim
Asgarte 2.Kitap Bölüm 43 - Dostumun Dostu
Asgarte 2.Kitap Bölüm 44 - Sandığın Kişi Değilim
Asgarte 2.Kitap Bölüm 45 - Kuzey Karışıyor
Asgarte 2.Kitap Bölüm 46 - Sürgün Vasal ve Hain Kral
Asgarte 2.Kitap Özet ve Analiz

Asgarte 2.Kitap Bölüm 35 - Issız Karanlığın İçindeki Yalnız Beden

418 39 14
By Oguz_Han51

Asgarte 2.Kitap
Bölüm 35 - Issız Karanlığın İçindeki Yalnız Beden

"Neden buradasın?"

Karanlığın içindeki ses sakince sordu.

"Dinlenmek istiyorum."

Yerde yüz üstü yatan genç sakince cevapladı.Issız karanlığın ortasında öylece yatıyordu.Sürekli kendisine sorular soran ses dışında bu karanlıkta yapayalnızdı.

"Neden dinlenmek istiyorsun?"

Ses yeniden sordu.

"Çünkü yorgunum."

Genç, istifini bozmadan uzanmaya devam etti.Sesinden, hayattan bıkmışlığı belli oluyordu.Belki de yaşamak zor geliyordu.

"Neden yorgunsun?"

Ses yine sordu.

"Yaşamaktan,önüme koyulan hedeflerden,kaçmaktan ve kovalamaktan bıktım.Artık dinlenmek istiyorum."

Genç başını yana çevirerek etrafını saran karanlığa baktı.Burada hiçbir şey yoktu.Ne acı,ne mutluluk,ne kaçan ne de kovalayan...

"Peki."

Ses sakince konuşmayı bitirdikten sonra sustu ve kayboldu.Gençse sırtüstü dönmüş ve yukarıya bakmıştı.Burada bir gökyüzü yoktu.Sadece karanlık vardı.

"Onunla konuşmak bana hiç iyi gelmiyor."

Genç,elinde bir ateş oluşturdu ve dikkatle ona baktı.

"Sen ne düşünüyorsun Ateş Ruhu?"

Sakince elindeki ateşe sordu.

"Ne hakkında Tron?"

Ateş Ruhunun sesi meraklı geliyordu.

"Burada olmam hakkında."

Tron doğrularak oturur pozisyona geldi.Elindeki ateşe pür dikkat bakıyordu.

"Aradığın şeyi bulmaya çalıştığını biliyorum Tron.Yine de bütün her şeyi Ron'un omuzlarına bırakıp gitmemen gerektiğini düşünüyorum.Onu bu işe asla bulaştırmamalıydın."

Tron avucundaki ateşi öfkeyle yok etti.

"Bunu isteyerek yaptığımı mı sanıyorsun?Ya da bunu ona zorla yaptırdığımı?Herkes kendi istediğini yapıyorken ben neden yapmayayım?"

Tron öfkeli ama aynı zamanda üzüntülü bir şekilde yakındı.Sürekli aynı kelimeler kullanılıyor ve aynı şeyler söyleniyordu.

"Bana yol göstermenize ihtiyacım yok!Sadece elimden tutan birini istiyorum."

Tron'un sözleri tam anlamıyla hissettiklerini yansıtıyordu.

"Bir Gekies olduğunu unutmuşa benziyorsun aptal!"

Tron arkasından gelen sesle birlikte oraya döndü.Karşısında Lin vardı.

"Senin burada ne işin var!"

Tron öfkeyle ona bakıyordu.

"Gerçekten çok yazık."

Lin iğrenir bir ifade ile Tron'a baktıktan sonra arkasına dönerek karanlığa doğru yürüdü ve ortadan kayboldu.

"Neyin yazık olduğunu söyleyeyim mi?Bu hayatın kendisine çok yazık.Hatta bu dünyanın kendisine çok yazık.Hatta tanrıların hepsine çok yazık!"

Öfkeyle bağırdı.Kimse onu anlamıyordu.Sanki herkes ona karşıydı.

"Öfken seni kontrol ediyor gibi Tron."

Tron duyduğu sesle irkildi.Bu sesi daha önce de duymuştu.

"Gregor?"

Arkasını döndüğü zaman büyük bir şaşkınlık geçirdi.Karşısında Gregor'u görmeyi beklemiyordu.

"Öfkeyle hareket etmen sana hiçbir şey kazandırmayacak."

Gregor büyük bir sakinlikle konuşuyordu.Öte yandan Tron bir hayli öfkeliydi ve sakin kalamıyordu.

"Öfkemle hareket etmemek için burada yalnız başımayım zaten!"

Tron yaptığı şeyin doğru olduğuna inanıyordu.Bu yüzden kimsenin onu durdurmaya çalışmasını istemiyordu.

"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun?Yoksa kendini böyle düşünmeye mi zorluyorsun?"

Gregor birkaç adım atarak Tron'a yaklaştı.

"Benim hakkımda ne biliyorsun ki?"

Tron'un dedikleri üzerine Gregor yüzünü yumuşattı ve şefkatle Tron'a baktı.

"Gençken olduğum gibisin Tron.Kararlısın ama bir o kadar da kırılgansın.Yürüdüğün yolda biri elinden tutmazsa, her an yolda karşılaştığın bir engel yüzünden durabilirsin."

Gregor nasihat verircesine konuşuyordu ama Tron onu dinlemiyordu bile.

"Ölmeden önce yaptıkları için babana teşekkür bile edemediğin oldu mu?Ona daha öncesinde söylenmemesi gereken şeyler söyleyip,kalbini kırdığın, ama aslında bunların hiçbirini hak etmediğini,o öldükten sonra öğrendiğin oldu mu?Bunca yıldır annene nefretle bakıp, aslında tapındığın tanrıların anneni böyle bir şeye terkettiğini öğrendin mi?Senin hiç böyle büyük pişmanlıkların oldu mu?"

Tron,hala anlamadığını düşündüğü Gregor'a üstten üstten konuşmaya devam etti.

"Tahmin edemeyeceğin kadar çok pişmanlıklarım oldu,telafi edilemeyecek büyük hatalar yaptım,bir sürü insanı tek sözümle ölüme gönderdim, hatta kendi arzularım yüzünden yapılmaması gereken büyük hatalar yaptım.Yine de şu an burada duruyorum.Belki kusursuz bir canlı olarak karşında değilim ama, yaptığın hataları anlayan bir insan olarak buradayım."

Gregor içten bir şekilde konuşmaya devam etti.Tron onun böyle hatalar yapmadığına ve hiç acı çekmediğine kendini o kadar inandırmıştı ki, dediklerini dinlemiyordu bile.

"Yalnız kalacağım."

Tron arkasını dönerek yürümeye başladı.Gregor ise karanlıkta kaybolmuştu.

"Hala aynı korkak ufaklıksın demek."

Tron karşısında gördüğü kişi ile birlikte oldukça şaşırdı.Bu dokuz yaşındayken dövüştüğü Kevın Nxsis'in kendisiydi.En son onu gördüğü zaman ki gibi duruyordu.

"Burada ne işin var?"

Tron umursamazca ama biraz da meraklı bir şekilde sordu.

"Eski rakibimin halini görmek istedim.Doğrusu eskiden daha cesur görünüyordun.Şimdi seni böyle görünce, sana olan ilgimi kaybettim."

Bu kelimeler Tron'u zerre gücendirmiyordu.Sonuçta onu dinlemesi için hiçbir sebep yoktu.Şu an karşısına çıksaydı onu çok kolay bir şekilde alt edebileceğine inancı tamdı.

"Git buradan ufaklık.Burası sana göre bir yer değil."

Tron bu sefer sağ tarafa doğru ilerlemeye başladı.Şimdi de Kevın karanlığın içinde kaybolmuştu.Tron ise karanlığın içinde başıboş bir şekilde yürümeye devam ediyordu.

"Tron?"

Tron tanıdık gelen ama sahibini hatırlayamadığı ses ile durdu.Bu ses bir yerlerden tanıdık geliyordu ama kim olduğunu hatırlayamıyordu.

"Sensin değil mi?"

Arkasını dönünce gözlerinden birkaç damla yaş süzüldü.Arto karşısındaydı ve kendisine bakıyordu.

"Arto?"

Tron ileri doğru birkaç adım atarak elini Arto'ya uzatmıştı ki, Arto karanlığın içinde kaybolmuştu.

"Arto?"

Tron kaybolan Arto'yu bulmak için etrafına baktı ama kimseyi göremiyordu.

"Arto?"

Karanlığın içinde bağırarak koşturmaya başlamıştı.Eski dostuna şu an çok ihtiyacı vardı.Onu bulmak istiyordu.

"ARTO!"

Son gücüyle bağırdı ama kimse yoktu.Arto gitmişti ve geri dönecek gibi durmuyordu.Önce dizlerinin üstüne çöktü ardından ise yüzüstü uzandı.

Gözlerini kapamış tam uyuyacakken, biri narince başını kaldırarak yumuşak bir şeyin üstüne koydu.Tron gözlerini açtığı zaman gözyaşlarına boğulmuştu.Emma gülümseyerek ona bakıyordu.Başını narin bir şekilde kaldırıp dizlerinin üstüne koymuştu.

"Hadi dinlen,Tron."

Emma gülümseyerek Tron'a bakıp, saçlarını okşuyordu.Tron gözlerini kırptıktan sonra son kez Emma'nın gülen yüzüne baktı.Ardından ise uyuyakalmıştı.

Emma ise Tron uyuduktan hemen sonra kaybolmuştu.Tron yine karanlıkta bir başınaydı.

Issız karanlığın içindeki yalnız beden öylece uyuyordu.Kimsesi olmadan, tek başına...

Alucard Krallığı Başkenti
Kronosos Şehri...

"Dornez Şehrine haber iletildi mi?"

Kral Ardmore gergin bir şekilde sordu.Generalleri ile birlikte, kurulan masanın üzerinde savaş planlarını hazırlıyorlardı.

"İletildi efendim.Yaklaşık 1000 kadar askerle saldırıya katılacaklar."

Uzun sarı saçlı ve sakallı,yeşil gözlü bir general kendinden emin bir şekilde konuştu.

"Kutsal Ejderha Tarikatı ile konuştunuz mu?"

Kral Ardmore hiç bekletmeden diğer bir sorusunu sordu.Toplayabileceği en güçlü orduya ihtiyacı vardı.

"Saldırıya katılmayı veya herhangi bir yardım göndermeyi reddettiler.Kızınızı casus olarak gönderdiğinizi ve bir Kutsal Ejderha Tarikatı mensubu olan Tron Ulukurt'u komplo ile yakalattığınızı düşünüyorlarmış."

Siyah uzun saçlı general sözlerini bitirdikten sonra gözlerini açarak mor gözlerini açığa çıkardı.Umursamaz bir şekilde konuşmuştu.

"Bu aptallar tehlikenin farkında değil mi!?"

Masanın en uzak köşelerinde oturan bir general panikle ve öfkeyle konuştu.

"Onurlu bir tarikat olduklarından böyle diyeceklerini tahmin etmeliydik."

Bir başka general içten içe pişman olmuş gibi konuştu.

"Bütün kıta tehlikede olmasına rağmen öylece duramazdık.Onu yakalayıp idam etmemiz gerekiyordu."

Bir başka general yaptıklarından dolayı pişmanlık duymadan haklıymış gibi konuştu.

"Sonucunda çocuğu elimizden kaçırdık ve şimdi nerede olduğunu bile bilmiyoruz."

Mor gözlü general yeniden umursamaz bir şekilde konuşmuştu.

"Ne demeye çalışıyorsun?"

Kral Ardmore sonunda araya girmişti ve bu generalden hesap sormak ister gibi olmuştu.

"Alhambra Kalesinin düşmesi, Kutsal Ejderha Tarikatının yardım etmeyeceğini söylemesi ve prens ile prensesten haber alınamaması.Bunların hepsi tesadüf mü merak ediyorum."

Mor gözlü general dirseklerini masanın üzerine koyarak parmaklarını birleştirdi ve çenesine dayadı.Masadaki diğer generallerin tepkisinin ne olacağını düşünüyordu.

"Kutsal Ejderha Tarikatının bize ihanet ettiğini mi söylemeye mi çalışıyorsun?"

Kral Ardmore şüpheci bir şekilde sordu.Generalin dedikleri merak uyandırıcıydı.

"İhanet ettiğini söylemiyorum.Demek istediğim bir şeyleri bizden daha iyi bildikleri."

Kral Ardmore başını sallayarak onayladı.Generaline katıldığı belli oluyordu.

"O zaman ne yapacağız?Onları zorlayamayız."

En başta konuşan sarı saçlı general söze girdi.Her ne kadar varsayımlarda bulunuyor olsalarda onları yargılayabilecek durumda değillerdi.

"Onları zorlayacak falan değiliz Lord Doreth.Onlardan kibarca yardım isteyeceğiz!"

Mor gözlü general aklında bir plan varmış gibi konuşunca, bu durum kralın dikkatini çekmişti.

"Bir planın var anlaşılan Lord Reggio."

Kral Ardmore meraklı bir şekilde sordu.En güvendiği generallerinden biri olan Reggio genelde yanılmazdı.Bazı tuhaf alışkanlıkları olmasına rağmen zeki ve güçlü biriydi.Tek sorunu genç olmasıydı.Fikirleri bazen uygulanabilir olmuyordu.

"Ufak bir kıvılcım bazen büyük bir ateşe dönüşür.Ufak bir çağrıda bulunursak, eminim vatansever bir topluluk orduya katılmak isteyecektir."

Lord Reggio'nun planı basit ama etkili gözüküyordu.Yine de gelecek kişilerin genç ve dikkatsiz gençlerden oluşacağı öngörülebiliyordu.

"Sonuçta ellerindeki genç potansiyelleri göndermek istemeyip, onların yerine istediğimiz birliği bize vermeyi kabul edeceklerdir."

Lord Reggio sözlerine bu şekilde devam edince çoğu kişi ikna olmuştu.

"Basit ve etkili bir plan olmuş Lord Reggio.Senden beklenmeyecek derecede basit bir plan."

Konuşmanın en başından beri sessiz kalmış olan Mareşal Hearter sonunda sessizliğini bozmuştu.

"Planın basit olmayan kısmı, savaş alanında kendini gösterecek."

Lord Reggio soğukkanlı bir şekilde cevaplamıştı.Asker toplamak işin en kolay yanıydı.Asıl zor olan kısım, bilinmeyen bir düşmanla savaşmaktı.

Ortam yeniden gerilmeye başlamıştı ki kapı aniden açıldı.Bu hareketten dolayı saldırıya uğradıklarını düşünen generaller olmuştu ki, korkuları yersiz çıktı.Kralın çağırdığı Alyssa ve Grien içeri girmişti.

"Bu ne saygısızlık böyle!"

Bir general öfkeyle bağırdı.Belli ki bundan dolayı çok korkmuştu.

"Asıl bu ne saygısızlık Lord Grim.Kralın dururken hesap sormak sana mı kaldı?"

Kral Ardmore sakin ama tehditkar bir şekilde konuştuktan sonra, Lord Grim adeta kedi yavrusuna dönmüştü.

"Özür dilerim, Kral Ardmore."

Lord Grim başını önüne eğerek yerine otururken, Kral Ardmore, eliyle büyücülerin gelmesini işaret etti.

İki büyücü de beyaz pelerin ve kapüşonları arasında kaybolmuştu.Neye benzediklerini görmek imkansızdı.

"Bir şeyler öğrenebildiniz mi?"

Büyücülerden daha kısa olanı ve muhtemelen kadın olanı başını yukarıdan aşağıya doğru sallayarak cevapladı.

"Neler öğrendiğinizi anlatın o zaman."

Kral meraklı bir şekilde beklemeye başladı.Bir hayli karışık bir durum olan, Alhambra Kalesi işgalinin, nasıl gerçekleştiği hakkında, sonunda bir şeyler öğrenebileceklerdi.

"Aslında duyunca bayağı şaşıracaksınız.Bu yüzden size söyleyeceklerimizin tamamen gerçek olduğunu baştan söylemek istiyorum."

Demin başını sallayan kişi konuştuğu zaman Alyssa olduğunu anlamış oldular.Kapüşonun içinde tatlı bir ses geliyordu.

"Bütün bunlara sebep olanlar, birkaç düzine haydut ve başlarındaki Büyük Patron denilen kişi.Haydutlar arasında göze çarpan bir kişi bile yok.Ancak, Büyük Patron denilen kişinin oldukça güçlü olduğunu biliyoruz.Tam gücünü göremedik ama, gördüğümüz kadarıyla, burada bulunan birkaç kişi dışında herkesle rahatça boy ölçüşebilir."

Alyssa sözlerini bitirdikten sonra, Grien konuşmaya başladı.

"Prenses Eleonora ve Lord Gareth'e pusu kurduklarını gördük.Askerler, karşılarındaki kişiden öyle korkmuşlar ki akıllarını kaçırmışlar.Bir askerin diri diri yakılması buna sebep olmuş sanırım.Ardından ise bir dakika içinde Lord Gareth'i, ondan sonra ise Prenses Eleonora'yı kolayca yakaladığını gördük.Gördüğümüz kadarıyla düşmanımız pelerinliydi ve kapüşonu yüzünden, yüzü görünmüyordu.Yani kim olduğu hakkında bir bilgimiz yok."

Grien sözlerini bitirince, Alyssa yeniden söze başladı.

"Yine de prensesle konuşurken, sürekli bir arkadaşından bahsediyordu.Yanılmıyorsam, prenses bu arkadaşının Tron Ulukurt olduğunu söylüyordu."

Alyssa sözlerini bitirince masada büyük bir şaşkınlık ortaya çıktı.Tron Ulukurt'un böyle bir işte parmağı olabilir miydi?

"Anlaşılan tanrılar haklıymış.O çocuk gerçekten de felaketi getirecek!"

Generallerden biri öfkeyle konuştu.O çocuğu vaktinde idam etmeleri gerekiyordu.

"Onu içeri kapatıp,idam edeceğimizi söylediğimiz için intikam arıyor olmasın?"

Lord Reggio soğukkanlı davranıyordu.Tron ismi onu şaşırtmamış gibi duruyordu.

"Onunla empati mi kurmaya çalışıyorsun?"

Kral Ardmore şaşırmıştı.En iyi lordlarından biri düşmanla empati kuruyordu.

"Empati falan kurmaya çalıştığım yok.Ben sadece olanı söylüyorum Kral Ardmore."

Lord Reggio çekinmeden konuşuyordu.Kral'ın ona öfkelenmesi umrunda gibi gözükmüyordu.Öte yandan diğer lordların bakışları kendisine karşı bir hayli değişmişti.

"Belki de böyle bir toplantı için fazla toysunuzdur, Lord Reggio."

Kral Ardmore sakince onu toplantıdan kovmuştu.

"İzninizle, Kral Ardmore."

Lord Reggio mesajı aldığı için sakince yerinden kalktı ve salonu terketti.Burada yeri yok gibiydi.

"Bu tür toplantılar için daha tecrübeli olması gerekiyor anlaşılan."

Kral Ardmore ellerini birleştirdikten sonra masaya baktı.Artık düşmanlarını tanıyordu.

---------------------------------------------------------

Cüzdanımı kaybetmiştim ve bölüm günleri aksayacak diye korkmuştum ancak öyle bir şey olmadı.

Yaklaşık olarak 33 saat kayıp olan cüzdanımı yoğun arama çalışmalarım sonucunda buldum.Dört sefer arkasına, üç sefer altına baktığım koltuğun altına son bir kez daha bakayım dedim.Gözlerime inanamadım.Hayır o kadar yer varken koltuğun altında çıkıyor.Bu da yetmiyor halının altına girip gizleniyor.

Bölümler aksayacak olsaydı cidden kötü olurdu bu arada.Bir form tutturmuşken, ara vermiş olsaydım.Yine uzun bir zaman kaybolabilirdim.

Her neyse şimdilik bu kadar yeter.Perşembe günü görüşürüz.Kendinize iyi bakın.

*****
1814
*****

Continue Reading

You'll Also Like

1.8M 98.2K 50
Zengin, şımarık ve akıl almayacak derecede çılgın olan Pera verdiği büyük parti sonucu kendini dedesi ve babaannesinin yaşadığı köyde, çiftlik evinde...
194K 15.9K 41
Av oyunlarını bilir misiniz? Hani bir ormana hayvanları salarlar, en hızlı avcıyı bulabilmek için. Avcılar için bir zevk ve güç gösterisi olan bu oyu...
72K 2.7K 13
"Seni çok seviyorum Çavê Şîn. Seninle gözlerimi açıp kapatacak kadar. Seninle doğup ölecek kadar. En çokta o mavi gözlerine aşık oldum."
274K 18.6K 32
"Sakın onun adını anma." "Neden?" "Eğer yaparsan sana sonsuza kadar sahip olur." ~~~~ "Büyü zayıflıyor Aria. Sen ölmek istesen bile o buna izin verme...