Asgarte 2. Kitap Bölüm 14 - Mazi (1)

1.1K 89 13
                                    

Asgarte 2. Kitap
Bölüm 14 - Mazi (1)

"Bununla beraber 53. Lanetli Yaratık oluyor."Engel baltasını dev akrebin kafasından çektiği gibi yeşil renkli kan etrafa sıçradı.Baltasını sağa savurarak üzerindeki kanları karla kaplı yere sıçrattı.Birkaç damla kan dışında baltasında kan kalmamıştı.

"Sen buralarda olmayınca birçoğu sınırı geçmiş anlaşılan.Geçenlerde bizim yakınımızda bile bir tane varmış."Engel yavaşça Antholos'a yaklaşırken, gözlerindeki parlamayla Antholos arkasını döndü."Ciddi misin?O kadar derine indiler demek."Antholos sakalını sıvazlarken sonunda Engel yanına varmıştı."Neyse ki Tron ile Emilia onu öldürerek iyi bir iş başardılar."Engel övünerek bunu anlatırken Antholos kulaklarına inanamadı."Sadece ikisi bir Lanetli Yaratığı mı yendiler?"

Engel uzakta batan güneşe bakarken ikisinin yolculukta neler yaptığını düşünüyordu.Şu an kendi durumunu düşünmesi daha iyi olacak olsa da kendileri için endişelenmiyordu."Neden bu kadar şaşırdın?"Engel başını Antholos'a çevirince düşünceli ifadesini gördü."Gereksiz bir şekilde endişelendiysen bence kendi durumuna odaklan.İkisi başlarının çaresine bakacak güçteler."

Antholos karşısındaki ormanlık alana doğru ilerlerken Engel'a baktı."Tron'un o yaratığı tek başına halledebilecek güçte olması lazımdı! Endişelendiğim nokta bu işte.Ayrıca burası bana kötü anıları çağrıştırıyor, artık gitmeliyiz."

Birkaç Yüzyıl Önce...

"Hey Antholos!"Gözlerindeki sevinç dolu parlamayla Antholos'a doğru koşan genç asker birkaç adım sonra Antholos'un yanına vardı.

"Mutlu görünüyorsun Alen."Antholos gülümseyerek heyecanlı Alen'a baktı.Her zaman olduğu gibi neşeliydi ve bu neşesi Antholos'u da neşelendiriyordu."Sonunda ordudan ayrılıp sevdiğim kız ile evlenmeye gidiyorum!"Alen bu sözlerden Antholos'un sevineceğini düşünmüştü ancak tam tersi olmuştu."Demek sadece ben kaldım."Yüzü düşen Antholos etrafına baktı.Etrafında onbinlerce yabancı tanıdık vardı.Güvenemeyeceği onbinlerce dostuna bakıyordu."Hadi ama Antholos!Sende hayatının sonuna kadar orduda kalmayı düşünmüyorsun değil mi?"Antholos neredeyse kırk yıldır ordudaydı ve savaşmaktan başka bir şey bildiği yoktu.Orduda bulunan çoğu kumandan ondan daha az kıdemliydi.Böyle bir durumda ne yapacağını bilmiyordu.

Antholos tanımadığı dostlarının ortasında ilerlemeye başladı.İlk arkadaşı ordudan ayrıldığı zamandan beri bir gün bu anın da geleceğini biliyordu."Hayatımın sonuna kadar savaşmaktan başka ne yapmamı önerirsin?"Antholos durup Alen'a baktı.Hala gençti ve yakışıklıydı.Güçlü olması ve on yıldır orduda olması ona bir miktar şöhrette getiriyordu.Yeterince para da biriktirdiği için bir han açmayı ve ailesinin yanına dönüp aşık olduğu kızla evlenmekte istiyordu.Onun ordu dışında yapacağı bir sürü şey ve bunları yapabilecek gücü vardı.Öte yandan Antholos savaşmaktan başka hiçbir şey bilmeyen biriydi.

Alen bu umutsuz havanın baskısı altında ezilmeye başladı.Antholos gerçekten de bu hayatta savaşmaktan başka bir işe yaramayan birisiydi."Benimle gelebilirsin!Açacağım handa hep beraber çalışırız, hatta biriyle evlenip kendi aileni bile kurabilirsin.İstemezsen kendi hanını bile kurabilirsin, hatta benimkinden bile büyük olur."Antholos yüzünü çevirmekle yetindi.Tek bildiği savaşmakken nasıl olurda bir han açıp orada rahat edebilirdi ? İnsanlara hizmet etmek ona bir şeyleri öldürürken verdiği zevki kesinlikle veremezdi."Bu kadar yeter Alen.Gidiyorsan buna yapabilecek bir şeyim yok.Diğerleri gideli üç yıl olduğu için bir gün senin de gideceğini unutmuşum.Hazırlıksız yakalanmam senin suçun değil.Kendimi hazırlamayı unutmuş olmam benim suçum.Tek diyebileceğim, ordu seni unutmayacak."Antholos yoluna devam ederken Alen sadece arkasından bakabildi."Antholos."

ASGARTE (1-2) (Durdurulmuş Durumda)Kde žijí příběhy. Začni objevovat