KARANLIK SIRLAR

By KarTanemm06

133K 10.2K 2.3K

"Kaşınıyorsun kızıl!!" "Kaşısana" "Benim kaşımam kimseninkine benzemez izi kalır haberin olsun!" Söyledikleri... More

..TANITIM..
1.Bölüm《Kaçış》
2.Bölüm《Boncuk göz》
3.Bölüm《Arkadaş》
4.Bölüm《Yarasa》
5.Bölüm《İşkence》
6.Bölüm《İntikam》
7.Bölüm《Hare》
8.Bölüm《Izdırap》
9.Bölüm《Geçmiş》
10.Bölüm《Dengesiz》
...Karakterler...
11.Bölüm《Ölüm》
12.Bölüm《Bahadır》
13.Bölüm《Vaveyla》
14.Bölüm《Doğu》
15.Bölüm《Katil》
16.Bölüm《Sessiz Çığlık》
17.Bölüm《Özgürlük》
18.Bölüm《Savaş》
19.Bölüm《Nefret》
20.Bölüm《Kaza》
21.Bölüm《Anne》
22.Bölüm《Belirsizlik》
23.Bölüm《İlk adım》
24.Bölüm《İlk aşk》
25.Bölüm《Affetmek》
26.Bölüm《Gözler》
27.Bölüm《Helena》
28.Bölüm《Biz Kimiz? 》
29.Bölüm《Hayal kırıklığı》
30.Bölüm《Lanet》
31.Bölüm《Heyecan》
32.Bölüm《Davetsiz misafir》
34.Bölüm《Örümcek》
35.Bölüm《Kaçırılma》
36.Bölüm《Ameliyathane》
37.Bölüm《Terör》
38.Bölüm<<Yolculuk>>
39.Bölüm<<Teslim oluş>>
40.Bölüm<<Batak>>
41.Bölüm<<Silüet>>
42.Bölüm<<Ölüm Haberi>>
43.Bölüm <<Kargaşa>>
44.Bölüm<<Geçmişin izleri>>
45.Bölüm<<Kızıl Gelin>>
46.Bölüm<<Uyanış>>
47.Bölüm<<Yeşiller>>
48.Bölüm<<Mutlu saatler>>
49.Bölüm<<Tugay>>
50.Bölüm<<Küçük umutlar>>
51.Bölüm<<Soğuk>>
52.Bölüm<<Göz Yaşları>>
53.Bölüm<<İntihar>>
54.Bölüm<<11 Çocuk>>
55.Bölüm<<Ölüm Kokusu>>
56.Bölüm<<Annemiz...>>
57.Bölüm<<Seni Seviyorum>>
58.Bölüm<<Saf canilik>>
59.Bölüm{Korku}
60.Bölüm{Eray}
61.Bölüm{Utku}

33.Bölüm《Cehennem》

1.4K 135 14
By KarTanemm06

Multimedya; Buğlem

Keyifli okumalar☺☺

"Sizde nereden çıktınız!?"

Helena öne atılarak dehşetle onlara bakarken bende olanlara anlam veremiyordum. Bu klon saçmalığını onların bildiğini bana söylememişti. Belkide oda bilmiyordu bunu. Kafam allak bullak olunca karşımdaki üç çift mavi göze bakakaldım. Göz renklerimiz görüntülerimiz ful aynıydı. Ortada ki sert duran yüzün saçları griydi. Bu Alexandra olmalıydı. Helenanın yerinde resimlerine baksam da şimdi karşımda canlı kanlı durmaları beni dehşete düşürüyordu. Alexsandranın yanındaki pembe kısa saçlı kız Layla olmalı ve son kalan kişi de gözlüklü dahi olan Eliza!

"Bizi buldular!"

Layla ifadesizce bize bakarken dehşetin sinsi kokusu etrafa yayıldı. Bizden önce onları bulmuşlardı. Peki ama o zaman burada ne işleri vardı. Onların elinde olmaları gerekmiyor muydu!

"Hala nasıl buradasınız o zaman!"

"Önce bizi içeri davet etmeyecek misiniz!?"

Savaşın elini tutup sıkarken bana bakan gözlerine gözlerimi kapatarak cevap verdim. Beni anlayıp geri çekildiğinde onlara yol açtık. Birer birer içeri girip kapıyı kapattılar. Helena arkalarından kaşları çatık bir şekilde bakıyordu. Bir şeylerden şüphelendiği belliydi. Bende şüpheleniyordum. Onları buldularsa bırakmamaları gerekiyordu.

Bizde arkalarından içeri girdiğimizde onları üçlü koltukta yan yana otururken buldum. Gerçekten de her şey iyice karman çorman oluyordu. Klon meselesini nasıl öğrenmişlerdi ki bunlar. Savaşla karşılarındaki koltuğa otururken Helenada Utkunun yanına gidip oturdu. Utkunun tepkisi fazla donuktu. Her şeyi biranda öğrenmesine karşı fazla normal davranıyordu.

"Burayı nasıl buldunuz?"

Üçünün de gözleri bana dönerken kararlı duruşları vardı. Karşımda kendimden başka dört kişi vardı ve ben buna doğru düzgün şaşıramıyordum bile. Her şey o kadar üst üste geldi ki, olanlar karşısında nasıl tepki vereceğimi şaşırmıştım.

"Bizimle gelmeniz gerekiyor!"

"Nereye?"

Layla da  fark ettiğim bir detay vardı. Alexandra ve Elizaya karşı Laylanın bir şeylerden çekindiğini görebiliyordum. Uçları pembeye boyanmış kısa saçları yüzüne düşüyordu. Sanki bilerekten yüzünü kapatması için başını eğiyordu. Diğerlerine nazaran Layla çok çekinik ve utangaçtı. Eğer bende bir şeyden dolayı çekinip utansam nasıl gözükeceğim biliyordum artık.

"Onlara... Gitmemiz gerek!"

Alexandranın dediğiyle kaşlarım hızla çatılırken "Siz delirdiniz mi!" diye sertçe çıkıştım. Bu dedikleri şey mantıklı değildi. Bizi resmen ölüme götürdüklerinden haberleri var mı acaba!

"Olacak olanları biliyoruz Buğlem. Ama bizi de anlaman lazım .Ailemiz ellerinde. Onları kurtarmak için başka çaremiz yok!!"

Eliza gözlüklerini düzelterek bana baktığında Helenanın onun hakkında söyledikleri aklıma geldi. Bilim dünyasında çok iyi başarıları olmasına rağmen bu konuda böyle mantıksızca davranmasını garipsedim.

"Bize önce baştan beri olanları anlatın!"

Helena sertçe onlara bakarken şaşırmadım desem yalan olurdu. Onları bu kadar bulmak isterken şuan karşısında olmalarına sevinmiyordu bile. Sanki bir şeylerden kuşkulanıyor gibi bir hali vardı.

"Üçümüzde birbirimizden ve olanlardan habersiz yaşıyorduk. Bir gün eve gittiğimde evde onları gördüm. Elsa Hanım ve bir sürü adam eve doluşmuştu. Evin çevresindeki adamlarda cabasıydı. Eve gittiğimde ailemi görememiştim.Sonra onlar ailemi aldıklarını ve olanları anlattıklarında dehşete kapılmıştım. Ne yapacağıma dair bir planım yoktu. Bir andan bir klon olduğumu ve benden dört tane daha olduğunu öğrenmiştim. Ailemi kurtarmak için diğerleriyle birlik olup sizi almamız ve onlara gitmemiz gerekiyordu. Elsa hanım bana olacakları anlatırken bir anda kapıdan girenleri görmemle şoka uğramıştım. İşte ilk defa diğer iki kardeşimi de görmüştü. Alexandra ve Layla. İkisini de adamlar kollarından tutmuş eve sürüklüyordu. Zaten bizi o ülkelere gönderen onlardı. Böylece elle koymuş gibi Alexandra ve Laylayı da ülkelerin de bulup adamlarına aldırtmıştı. Üçümüzü bir araya toplayan da onlardı. Ailemizin ellerinde olduğuna dair fotoğraf gösterdiler bizlere ve eğer onları almak istiyorsak da sizi de alıp onlara gidecekmişiz. Bize bu evi gösteren de onlardı zaten"

Dedikleriyle şaşkına düşmüş şekilde birbirimize bakıyorduk. Resmen kurtarmaya çalıştığımız kişiler bizi ölüme sürüklemek istiyordu! Anlattıkları şeyler kulağa mantıklı gelmiyordu. Cevaplanmamış daha bir sürü soru vardı. Anlattıklarında açık bulmak çok basitti. Mesela eğer onları bulup bir araya getirmişse bizi niye kendileri almadı. Neden kardeşlerimizden böyle bir şey istedi. Sonuçta onlara ihanet edip bizimle beraber de olabilirlerdi. Kafam allak bullak olmuşken elimi saçlarıma daldırıp karıştırdım. Sanki her şey bizim dara düşmemiz için üstümüze geliyordu. Ne güzel bir seçenek daha bulmuştuk ama şimdi ise bu seçenek tarihe karışıyordu. Hep bir şey bulup planlarımızı suya düşürüyorlardı.

"Hepiniz mankafanın teki misiniz!! Hala olayın ciddiyetini anlayamıyor musunuz!? Eliza seni dahi sanırdım. Ama konu bu olunca neden hepiniz saçmalıyorsunuz! Eğer onlara gidersek ne olacak sanıyorsun. Bizden elde ettikleri şeyden sonra bizi yaşatırlar mı sanıyorsunuz!!"

Helena damarına basılmış gibi sinirle onlara bağırırken sinirden titreyen ellerini yumruk yapmaya çalıştı. Bu olay her kesin psikolojisini bozmuştu. Neyin mantıklı neyin mantıksız olduğunu artık kavrayamıyorduk.

Utku onun elini tutup yanına çekmeye çalıştı. Helena oturmamak için dirense de sonunda pes edip koltuğa çöktü. Bitkin hali gözümden kaçmadı. Daha doğru dürüst işin içine girememişken şimdiden bu haldeysek kim bilir olayların sonu geldiğinde nasıl olurduk!

Harap halde

Bitmiş

Veya tükenmiş

İçimden derin bir of çekerken sırtımı koltuğa yasladım. Dün gece hayalini kurduğum şey şimdi olmuştu ama ben kendimi neden bir çıkmaza hapsedilmiş hissediyordum. Karşımda kardeşlerimin olmasına neden düzgünce sevinemiyordumki. Savaş bacağımı sıkarken ona baktım. Bana sakin olmam için güç vermek istiyordu. Sakin ol ve kendine gel diyordu gözleri. Kendimi toparlamam gerektiğini biliyordum ama her bulduğumuz sonucun ucu çıkmaza çıkarken bunu yapamıyordum.

"Anlamadığım eğer sizi onlar bulup bir araya getirmişse Buğlem ve Helenayı da alabilirlerdi. Neden bunun için sizi kullanıyorlar!"

Utku ilk defa olaylara karışırken benimde aklımdaki soruyu sormuştu. Asıl merak ettiğim konu da buydu zaten!

"Bunu bizde merak ediyoruz ama cevabını bilmiyoruz! "

Eliza sanki bir şey hatırlamış gibi gözleri parlarken merak dolu gözlerle ona baktık. Alexandra ve Laylaya baktı.

"Hatırladınız mı. Hepimizi bizim evde topladıklarında Elsa hanıma bir telefon gelmişti. Surat ifadesine bakılırsa hiç de memnun kalacağı bir şey duymamıştı. Hatta baya sinirlenmişti. Telefondaki kişiye tek laf söyleyip kapamıştı. Neydi o... hah buldum! 'İstediğini yapacağımızı söyle! Nasıl olsa klonlar bana kendi ayaklarıyla gelecekler!!' Eminim bunu demişti. Sonrada bize her şeyi anlatıp bu evin yakınlarına bıraktılar bizi. Evi de onlar gösterdi bize."

"Evet doğru böyle söylemişti"

Layla da ona katılırken bazı şeyler anlam kazanmıştı ama her şey yinede tam anlaşılmıyordu. Onları kim aramıştı da bize kendileri değilde tehdit yoluyla kardeşlerimizi göndermişlerdi!

"Belli ki biri sizin tarafınızda oynuyor!"

Savaş aklındakini dile getirdiğinde ona hak verdim. Birisi bizden tarafta yer alıyordu ama kim??

Helena bir şey demeden ayağa kalkarken kızların önünde dikildi. Ne yapamaya çalıştığını anlamak için ona dikkatle bakıp kaşlarımı çattım. Alexandranın kolundan tutup onu kaldırdığında sırtını çevirdi.

"Hey!! Ne yaptığını sanıyorsun sen!!"

Alexandra burnundan solur vaziyette Helenaya bakarken Helena onu takmadan kazağın eteklerinden tuttuğu gibi yukarı çekti.

"Siktir!!"

Utku küfür savurduğunda bende kendimi zor tuttum.Gördüğüm şeyler sırtımdaki kemer darbelerini tekrardan sızlatmıştı. Her klonda neden aynı izler vardı ki? Bunu neden bize yapıyorlardı. Bizim suçumuz neydi! Bizi kendileri yapmalarına rağmen işkence etmelerinin anlamı da neydi böyle!

Alexandra sinirle kazağını geri indirirken Helena bu sefer Elizaya döndü. Eliza onun bir şey yapmasına izin vermeden giydiği ceketi çıkardı. Tişörtünden görünen çıplak kolları nefesimi kesmişti. Sigara söndürülmüş kolları hepimizi dehşete düşürmüştü. Kalbimdeki sızlama iyice artarken dolmaya çalışan gözlerimi havaya kaldırdım. Kirpiklerimi kırparak gözlerimin dolmasını engellemeye çalıştım. Hepimize karşı bunca sene iyi çektirmişlerdi. Şimdi ise bizden bize kalan tek şey olan canımızı istiyorlardı öyle mi!?

Eliza tepkilerimizi umursamadan kapşonlusunu tekrar giydiğinde Helena son olarak Laylaya döndü. Ama Laylanın tepkisinde gözle görülür derece de korku ve tedirginlik vardı. Bu kadar korkmasına bir anlam veremiyordum. Büyük ihtimalle ona da bir şey yapmışlardı. Ama Layla bunu göstermekten çekiniyora benziyordu.

Layla bir adım geri atarken kaçmak istedi ama Helena onu kolundan tuttuğu gibi olduğu yere sabitledi. Layla etrafa korku dolu gözlerle bakarken onu zorlamanın doğru bir şey olmayacağını düşündüm. Helenanın onu zorlamaya hakkı yoktu. Eğer göstermek istemezse buna izin vermezdim.

"Helena!" Helena sesimle bana bakıp ne var dercesine yüzüme baktı. "Onu zorlama. İsterse gösterirdi zaten!" Beni dinlemeden Laylanın üzerine daha çok gitti. "Bu oyun değil kızıl! Eğer bir şeyler yapacaksak her şeyi bilmemiz gerekiyor!"

Laylanın dudaklarından çıkan hıçkırıkla için acırken Helenanın kolunu tutup Laylayı bırakması için zorladım.

"Yeter bu kadar. Görmüyor musun kız nasıl da korkuyor!!"

Helena kolunu sertçe çekerek elimden kurtardı. Artık kimsenin beklemeye takati kalmamıştı. Her kes sabrının son kırıntılarını yaşıyordu. Kimse daha fazla acıya maruz kalmak istemiyordu bunu görebiliyordum. Hepsinin gözlerine teker teker bakmak bana bunu göstermişti. Bakışlarındaki o yıkılmazlık olsa da hepsi korkuyordu, acı çekiyordu.

"Kimsenin beklemeye takati kalmadı Buğlem. Hepimiz korkuyoruz! Hepimiz acaba bu işin sonunda yaşayacak mıyız diye düşünüyoruz. Artık bu korkuyla yaşamak istemiyorum anladın mı!! Eğer gerçekten bu illetten kurtulmak istiyorsak gizlimiz saklımız olmayacak!"

Bağırışı salonu doldururken haklı diye düşündüm. Herkes kendince çok haklıydılar. Laylanın tekrar hıçkırdığını duyduğumda hepimiz bakışlarımızı ona çevirdik. Titrek elleriyle bluzunun kollarını yukarı çıkartırken açıkta kalan bileklerine kaşlarımı çatarak baktım. Bunu ona birilerinin yaptığını düşünmüyordum. Yüksek ihtimalle kendi elleriyle bunu yapmıştı ama neden?

"Bunu neden yaptın!?"

Layla tekrar hıçkırdığında Alexandra onu kolundan tutup koltuğa oturttu. Zaten daha fazla ayakta durabileceğini düşünmüyordum. Bacakları bile korkudan tir tir titriyordu. Kafasını eğmiş kısa pembe saçları yüzüne düşerken yüzünü bizden gizlemeye çalıştı. Utanıyordu! Bir şeyler onu rahatsız ediyordu. Yanına gidip önünde diz çöktüm. Bana alttan attığı bakışları hüzne boğmuştu beni. Acı çeker gibi bakıyordu mavişleri. Bluzunun kollarını geri indirip açıkta kalan jilet izlerini kapattım. Sonra ellerini tutup sıkarken kararlı bakışlarla yüzüne baktım.

"Bunu yapmanın sebebi ne Layla?"

İçine derin bir nefes çekerken gözlerini tekrar kaçırdı.

"Başkalarına zarar veremediğim için hırsımı kendimden çıkardım!"

Az çok duyulan mırıltısı sessiz ortamı doldurmuştu.

"Peki neden birilerine zarar vermek istedin? Kötü bir şey mi yaşadın"

Bunu sormam saçmaydı aslında! Hangimizin kötü bir şey yaşamamıştık ki o yaşamasın! Bu hikayedeki her bir kişinin hayatı az çok kararmıştı. Hiç birimiz masum değildik. Hiç birimiz günahsız değildik. Peki bizi bu hayata kim itmişti ki! İnsan muamelesi görmüyorduk ki hayatımıza güneş doğsun! Bu olay açıklığa kavuşup her şey dindiğinde işte o zaman karanlığımızdan çıkıp gün yüzünü görecektik!

"Kötü bir şey değil. Kabusu yaşadım ben. Keşke bende sizin gibi sadece işkence çekseydim. Bu kadar kötü bir psikolojim olmazdı her halde!"

Bu dediği şeyler beni daha çok meraka sürüklüyordu. Bizim yaşadıklarımızdan ayrı bir şeyler yaşamıştı. Onun hayatını mahvedecek bir şey sanki. Verdiği tepkiler beni böyle düşündürüyordu.

"Kim sana ne yaptı prenses?"

Yüzünün önüne düşün saçı elimle yavaşça geriye çekip yüzünü açtım. Dediğim şeyle acılı bir gülüş peydah oldu dudağında.

"Prenses mi...!  Prensesler temizler, hayat dolular. Oysa ben temiz bile değilim, kirliyim. Hem de çok kirliyim!!"

Dolan gözlerinden bir bir damlalar süzülürken ona yaklaşıp kendime çektim. Başını omzuma daha çok gömüp ağlamaya başladığında sırtının sıvazladım. İçim acıyordu. Onun bu halini görmek beni mahvetmişti. Diğer kızlara baktığımda hüzün dolu gözlerle bizi izliyorlardı. Hiç birimiz bu muameleleri hak etmemiştik. Ellerim sinirle yumruk olurken Layla için sakin ol dedim kendime. Kızın şuan ki durumu hiç de iyi değildi.

"Sana ne yapmış olurlarsa olsunlar sen hep temizsin bunu unutma. Sana isteğin dışında yapılan bir şey seni kirletmez prenses. Senin ruhun temiz!"

Nasihat dolu sözüm biraz daha sakinleşmesine yol açmıştı.

"Babam, yani babam olduğunu sandığım adam beni evdeyken sürekli taciz etmeye çalışırdı.Çok kokardım. Artık kendi evime gitmek bile cehenneme adım atmak gibi bir şeydi benim için. Annem desen yüzüme bakmazdı. O adamın kaç defa beni taciz ettiğini görmesine rağmen gıkını bile çıkarmamış umursamamıştı. Eve her gelişimde o adam uyuyana kadar banyoya kilitlerdim kendimi. Tam sekiz sene bu işkence böyle devam etti.Her yaşadığım tacizden sonra banyoda sürekli bileklerimi jiletlerdim ama bunu onlara fark ettirmezdim. Öğrenip bana daha çok işkence etmeleri yararıma olan bir şey olmazdı! Sonra üniversite zamanım geldiğinde çok çalışıp Reklamcılık bölümünü kazandım. O evden uzaklaşmam için bunu yapmam gerekiyordu. Böylece o cehennemden kendimi kurtardım."

Dediği şeylerle geri çekilecekken buna izin vermeyip hızla kollarını daha fazla boynuma doladı. Başını gömdüğü boynuma akıttığı göz yaşlarını hissetsem de bu duyduğum şeyler beni çılgına çevirmişti. Bu kadarı da fazlaydı! Bu kadarına da artık seyirci kalamazdım!

"Lütfen gitme. Be- ben zaten çok utanıyorum. Kimsenin beni bu halde görmesine dayanamam!"

Laylanın titrek çıkan sesiyle ona daha çok sarılırken iyice kendime çektim onu. Bizim yaşadıklarımız da çok zor şeylerdi ama Laylanın bünyesi bunları kaldıramıyordu. Ondan ayrıldım ama geri çekilmeden misafir odasına getirmeye başladım. Evde neyin nerede olduğunu az çok öğrenmiştim. Yüzünü eğerken benimle yürümeye devam etti. Odadakilerin gözlerinin bizde olduğunu biliyordum ama kimseye bakacak durumda değildim. Odanın kapısını açıp Laylayı da içeri çektim. Onu yatağa getirdiğimde bitmiş bir halde yatağa çökerken yüzündeki yaşları sildim. O benim kardeşimdi. Kim ne derse desin. Doğal yollarla olmasa da kardeşimdi!

"Ben ç-çok utanıyorum"

Ona tebessüm ederek bakarken saçlarına derin bir öpücük bıraktım. Konuşurken kayan aksanı Helenayı hatırlatıyordu. Fazla dikkat etmemiştim ama diğerleri de Türkçe konuşuyorken akıcı bir dilleri yoktu. Yabancı ülkelerde doğmalarına rağmen Türkçeyi nasıl bildiklerini içerideki kızlara sormalıydım.

"Sen utanılacak bir şey yapmadın Layla. Asıl o adam yaptıklarından utanmalı. Biz kardeşiz değil mi? Artık bir aileyiz değil mi?" Bana bakarak başını olumlu anlamda sallarken saçlarını karıştırıp geri çekildim. "O zaman bizim ailemize kim yanlış yapmışsa herkes bunu misliyle ödeyecek. Ödeteceğiz!"

Dudaklarında oluşan gülümsemeye bende gülerken kıyafetlerinde göz gezdirdim. Altına kot pantolon etek üstüne de siyah spor bir bluz giymişti. Bunlarla rahat edebileceğine kanaat getirip onu omurlarından tuttuğum gibi yatağa yatırdım. Bana şaşkınca bakan gözlerine göz kırparak gülümserken öncekine nazaran daha rahat olduğunu görmek beni de rahatlatmıştı. Ayak ucundaki katlanan pikeyi açıp üzerine serdim. Bu evde neden pikeler yatağa serilmeyip katlanıyordu ki.

"Biraz dinlen Layla. Uyanınca kendini daha iyi hissedersin. Biz hep burada olacağız tamam mı?"

Arkamı dönüp odadan çıkacakken elimi tutup beni durdurdu. Soran gözlerime karşı tebessüm etti.

"Teşekkür ederim kardeşim"

Bu dediğini gülerken elini sıkıp yatağın üzerine geri bıraktım.

"Önemi yok kardeşim. Artık bizi kimse ayıramaz. Buna o bunaklar da dahil!"

Sesli gülüşü beni de güldürdü. Pencerenin yanına gidip güneşliği çektim. Öğle vakti olduğu için odaya güneş vuruyordu. Perdeyi çekmemle oda biraz daha karardı. Son kez Laylaya göz atıp odadan çıktım.  

Oturma odasından gelen tartışma sesleriyle kaşlarımı çatarken içeriye girdim. Helena sinirle salonda bir ileri bir geri gidip duruyordu.

"Neler oluyor?"

"Dediklerine dikkat et sarışın! Ailemden şiddet görsem de bu mümkün değil!"

Alexandra Helenaya bağırırken Helenanından ondan geri kalır yanı yoktu. Bir anda ne olmuştu da birbirine girmişti bunlar. İki dakika yalnız bırakmaya gelmiyorlardı!

"Hanımefendiler o mükemmel ailelerini koruyor ne olacak!!"

Helena onlara kızarken bana cevap verdi. Helenanın onlara dediği şeyi az çok tahmin edebiliyordum. Büyük ihtimalle onların ailesininde bizim ailemiz gibi onlara çalıştığı söylemişti.

"Onlar arada bize kötü davransalar da bizi seviyorlardı Helena!"

"Alexandra biraz sakin olmayı dene!"

Ona seslenirken bana dönen bakışları öfke doluydu. Onu bu kadar öfkelendirecek ne olmuş olabilirdi ki? Eğer konu ailesiyse Helenanın tarafındaydım. Vücutlarında gördüğümüz izler normal değildi. Hele tesadüf hiç değildi. Artık emin olduğum şey hayatımızda tesadüfe yer yoktu. Hepsinin bir açıklaması vardı. Zaten üçünün de hatta beşimizin de bu kadar darbe alması bir tesadüf olamazdı!

"Dediğiniz hiç bir şey mantıklı değil!"

"Ha! Klon olmamız mantıklı ama ailenin onların köpeği olması mı mantıksız! Sen ciddi misin?"

Helena dalga geçercesine ona bakarken Alexandranın daha fazla sinirlendiğini gördüm. Helenayı onun üstüne daha fazla gitmemesi konusunda durdurmalıydım. Yoksa bu iş çirkin bir hal alacaktı. İkisi de birbirine girecek gibi bakıyordu. Helena önceden Alexandra hakkında söylediği şeyler onu kaçınılmaz kavgada yere sererdi.

"Bağırmayı keser misiniz artık!!"

Onları susturmak için bende bağırırken Helenayı tutup geri çektim. Alexandrayada oturması için koltuğu işaret ettim. Aldığı sert soluklar buradan belli oluyordu. Dediğimi yapıp gidip oturdu. Helenayıda Utkunun yanına oturttuğum da ben ayakta kalıp hepsinde gözlerimi gezdirdim.

"Şimdi hepiniz sesinizi kesip beni dinleyin!!" Sus pus olmalarından cesaret alarak aklımdakileri bir bir dile getirdim. "Yaşadığımız bunca acı dolu hayattan sonra birer klon olduğumuzu ve bunlardan başkalarının da olduğunu öğreniyoruz. Az çok hatırladığım anılar ve yaşadığım şeylerden sonra ailemin onlara çalıştığını öğreniyorum. Onların isteği üzerine yetimhanede bana yıllarca psikolojik işkence çektirdiler. Ben artık ailelerinde gerçek sevgisine inanmıyorum. Hele de vücutlarımızda böyle izler bırakan ailelere hiç inanmıyorum. Helenanın dediği gibi. Sizin ailenizde büyük ihtimalle onlara çalışıyor. Onların ailenizi kaçırdığını söylemesi sadece bizi kendi isteğimizle ellerine almak içindi. Çünkü biz Helenayla ailemizin ne tür kukla olduğunu bildiğimiz için bu işlemi bizim üzerimizde kullanamadılar. O yüzden bizi de yanlarına almak için sizi kullanıyorlar. Bana inanınki aileniz şuan onların yanında emirlerine uyan birer kula görevi görüyorlar. Şunu hiç düşünmediniz mi. Beşimizin de hayatı bok gibi. Hepimiz de çeşitli işkencelere maruz kaldık.Bu sizce tesadüf mü. Ben hiç öyle zannetmiyorum!"

Konuşmayı bitirip kuruyan dudaklarımı dilimle ıslattım. Bu açıklamanın onlara yeteceğine nanıyordum. Eğer gerçekten ailelerinin bu işin dışında ve iyi birileri olduğunu bilseydim gözüm kapalı kendi ayaklarımla giderdim onlara. Ama biliyordum ki bu bir tuzaktı!!

Alexandra gözlerini sıkıntıyla yumarken gri saçlarını ellerinin arasına aldı. Oda zorlanıyordu. Ailesinin böyle bireyler olduğunu öğrenmek onu yıpratıyordu. Bunu anlayabiliyordum. Ama gerçeklere ne kadar çabuk alışırsa onun için o kadar iyiydi!

"Peki bundan sonra ne yapacağız. Diyelim onlara ihanet edip sizin yanınızda yer aldık. Yinede bizi rahat bıracakacaklarını düşünmüyorsunuz değil mi?"

Başımı sağa sola sallarken "Hayır!" dedim. Her şey aslında daha yeni başlıyordu. Bize reva gördükleri hayatı altüst etmenin vakti gelmişti! Beşimize de yaşattıkları bu cehennem hayatını başlarına yıkmaya hazırdık!

"Bilime ve güce sığınıyorlardı ama artık ikisi de bizim tarafta! Yarattıkları cehennemi başlarına yıkma zamanı!!"

---------------

 

Merhaba klon ailesi👐

Karakterler hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum😊

Voteyi unutmayın lütfen

Seviliyorsunuzz❤❤

Continue Reading

You'll Also Like

285K 18.1K 47
Ölen bir lider ve koltuğuna geçen varisi... En iyiler: #1 - b×b #1- gay #1- boyslove #2 - lgbt #2 - mpreg #2 - interseks #6 - bl #5- eşcinsel
80.4K 3.8K 37
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
2.1M 87.8K 41
05*: Abinin ziyaretine çok güzel giyinip gelmişsin. 05*: Benim ziyaretime de bu şekilde gelsene. | Kitabımın kurgusu tamamen bana aittir. Herhangi bi...
442K 23.3K 51
Her sonun başlangıcı olduğu gibi, benim de biten sonumun başlangıcıydı bu olay... Şans verip, okumadan geçmee:) Hikayedeki karakterler ve ismi geçen...