KARANLIK SIRLAR

By KarTanemm06

133K 10.2K 2.3K

"Kaşınıyorsun kızıl!!" "Kaşısana" "Benim kaşımam kimseninkine benzemez izi kalır haberin olsun!" Söyledikleri... More

..TANITIM..
1.Bölüm《Kaçış》
2.Bölüm《Boncuk göz》
3.Bölüm《Arkadaş》
4.Bölüm《Yarasa》
5.Bölüm《İşkence》
6.Bölüm《İntikam》
7.Bölüm《Hare》
8.Bölüm《Izdırap》
9.Bölüm《Geçmiş》
10.Bölüm《Dengesiz》
...Karakterler...
11.Bölüm《Ölüm》
12.Bölüm《Bahadır》
13.Bölüm《Vaveyla》
14.Bölüm《Doğu》
15.Bölüm《Katil》
16.Bölüm《Sessiz Çığlık》
17.Bölüm《Özgürlük》
18.Bölüm《Savaş》
19.Bölüm《Nefret》
20.Bölüm《Kaza》
21.Bölüm《Anne》
22.Bölüm《Belirsizlik》
23.Bölüm《İlk adım》
24.Bölüm《İlk aşk》
25.Bölüm《Affetmek》
27.Bölüm《Helena》
28.Bölüm《Biz Kimiz? 》
29.Bölüm《Hayal kırıklığı》
30.Bölüm《Lanet》
31.Bölüm《Heyecan》
32.Bölüm《Davetsiz misafir》
33.Bölüm《Cehennem》
34.Bölüm《Örümcek》
35.Bölüm《Kaçırılma》
36.Bölüm《Ameliyathane》
37.Bölüm《Terör》
38.Bölüm<<Yolculuk>>
39.Bölüm<<Teslim oluş>>
40.Bölüm<<Batak>>
41.Bölüm<<Silüet>>
42.Bölüm<<Ölüm Haberi>>
43.Bölüm <<Kargaşa>>
44.Bölüm<<Geçmişin izleri>>
45.Bölüm<<Kızıl Gelin>>
46.Bölüm<<Uyanış>>
47.Bölüm<<Yeşiller>>
48.Bölüm<<Mutlu saatler>>
49.Bölüm<<Tugay>>
50.Bölüm<<Küçük umutlar>>
51.Bölüm<<Soğuk>>
52.Bölüm<<Göz Yaşları>>
53.Bölüm<<İntihar>>
54.Bölüm<<11 Çocuk>>
55.Bölüm<<Ölüm Kokusu>>
56.Bölüm<<Annemiz...>>
57.Bölüm<<Seni Seviyorum>>
58.Bölüm<<Saf canilik>>
59.Bölüm{Korku}
60.Bölüm{Eray}
61.Bölüm{Utku}

26.Bölüm《Gözler》

1.7K 147 31
By KarTanemm06

Keyifli okumalar☺☺

"Onu bu kadar kolay affettiğine inanamıyorum!!"

Oturduğum yerden hızla kalkıp Sefanın koluna yapıştım. Bir kaç saniye daha fazla bekleseydim şuan Doğunun üzerine atlardı. Doğu saçımı tararken Sefa içeri girmiş ve halimizi görünce sinirleri tavan yapmıştı. Bizi ilk kafe de gördüğünde tepki vermediği için fazla sorun yaratmaz diye tahmin etmiştim ama şimdiki halini görünce bu düşüncemde yanıldığımı fark ettim.

"Sakin ol lütfen"

Sefayı geriye çekmeye çalışıp Doğudan uzaklaştırmaya çalıştım. Doğu ise ayakta durmuş mahcup gözlerini Sefaya dikmişti.

"Sakin mi olayım! Ciddi misin sen Buğlem!!"

Beni kolumdan tuttuğu gibi yanımızdaki koltuğa fırlattığında dengemi kaybedip koltuğun üzerine iniş yaptım. Canım yanmasın diye nazik olmaya çalıştığını anlayabiliyordum ama Doğuya karşı bu kadar öfkeli olduğunu hiç belli etmemişti. Gözlerim kararsızlıkla Sefanın üzerinde gezinirken o yerinde durmayı kesip Doğunun ceketinin yakalarına asıldı. Sertçe yumruk yaptığı ellerini ileri geri hareket ettirdi.

"Nasıl yaptın lan bunu!!" Sefanın gözleri Doğunun üzerinde olsa da bir eliyle beni işaret etti. "Bu kız sana abi dedi be abi!! Ve sen şimdi onu bir saçma sebep yüzünden terk mi ettin!!"

Sefanın bir hışımla söylediği sözlere Doğu de tapkisini ortaya koyarak Sefanın yakalarına yapıştı.

"Ne saçması lan! Bilmediğin şeyler konusunda boş yapma Sefaa!!"

Doğunun da sinirlenmeye başladığını görebiliyordum. Ortalık daha fazla alevlenmeye başlıyordu. İkisi de deli gibi birbirlerine laf yetiştiriyorlardı. Bu sahneye daha fazla katlanabileceğimi sanmıyordum. İkisi de değer verdiğim biriyken birbirlerine bu kadar ters düşmeleri beni huzursuz ediyordu.

"Neymiş o bilmediğim şeyler! Hangi sebep seni haklı çıkartır Doğu!!"

Doğuya artık abi dememesi dikkatimi çekti. Her zaman abi diye hitap ettiği kişiye şimdi bir yabancı gibi ismiyle hitap ediyordu.Daha fazla bu sahneye seyirci kalamayıp oturduğum koltuktan bir hışımla ayağı kalktım. Adımlarımı hızlandırarak aralarına girdim. İkisinin cüssesi de iri olmasına rağmen ellerimi birbirlerine dolanan kollarına koyarak sertçe ayırdım. Birbirlerinden bir kaç adım uzaklaşsalar da hala öfkeyle birbirlerine bakıyorlardı.

"Ortalığı daha fazla alevlendirmeyi kesin!!"

 İkisinden de bir tepki alamayınca derin bir nefes alıp Sefayı kolundan yakalayıp ikili koltuğa otutturdum. Doğuya da gözlerimle kalktığı koltuğu işaret edince oda sakin kalmaya çalışarak yerine oturdu. 

"Şimdi, ikinizde dikkatle beni dinleyin!"

Ortalarında durarak ikisine dikkatle baktım. Gözleri üzerimde olsalar da arada birbirlerine attığı sert bakışları fark edebiliyordum. Boğazımı temizleyerek dikkatlerini tekrar üzerime diktim.

"Artık kavga, dövüş, kin ve nefret bunları hayatıma dahil etmek istemiyorum. Siz ne düşünüyordunuz bilmiyorum ama yoruldum anlıyorsunuz dimi! Bıktım usandım artık etrafımda olan bu saçmalıklardan. Gizemmiş tehlikeymiş artık bu safsatalardan uzak kalmak istiyorum. Kim ne yapmışsa yapmış umurumda değil. Evet belki Doğunun yaptığı çok alçakcaydı ama Sefa artık ben yanımdakileri de kendimden uzaklaştırmak istemiyorum anlıyor musun"

Sesim hafif çatallı çıksa da kendimi toparlama çalıştım. Sefa bana üzgün mavişlerini dikince yüzüne bakmayı kesip gözlerimi kapattım.  

"Biraz olsun gerçek hayattan uzaklaşıp gençlik hayatı yaşamak istiyorum. Gizem ve gerilim tarzında bir hayatı bir süreliğine bir kenara atmak istiyorum. Bunu bana çok görmeyin lütfen!"

Sırtıma sarılan kollarla gözlerimi açtım. Sefa beni daha çok kendine çekerken bende aynı şekilde karşılık verdim.

"Söz kızıl cadım, sana istediğin gençlik hayatını yaşatacağım.Dertsiz tasasız bir hayat"

Tebessüm ederken Doğunun da bize baktığını gördüm. Gözlerimi olumlu anlamda kırparak ona artık eskisi gibi olduğumuzu anlattım. O hep merak ettiğim hayatı belkide yaşayabilecektim. 

-----

 "Hey hey hey hey!!! Gelme üstüme bak çok kötü olur!"

Sefanın korkak çıkan sesine kahkaha atarken elimdeki kremalı pastayı daha çok yüzüne yaklaştırdım.Kaçmaya çalışsa da çarptığı tekli koltuğun üzerine düşünce sinsice gülmeye başladım. Avuçladığım pastayı kaçacak yeri olmayan mavişin o güzel suratına boca ederken bir yandan da kahkahalarıma engel olamıyordum. Uzun zamandır bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyordum. Sefa ve Doğuyla son konuşmamızdan bu yana iki gün geçmişti. Doğu bize pasta almıştı ama Sefa yerinde duramayıp pastayı burnumun ucuna sürünce ona ders vermek için böyle bir şey yaptım. Şimdi ise karşımda yüzünü ekşitmiş bir adet pastalı bir yüz vardı. Bu haline daha çok gülerken yan taraftan gelen sesle gözlerime vuran pasta bir oldu. Ben yerimde donup kalırken iki ayrı sesin kahkaha atmaya başlaması bir oldu. Elimi kaldırıp yüzümdeki pastayı silerken sert gözlerle Doğuya baktım. Ayakta elindeki pasta lekesini silmeye çalışırken bir yandan da bana bakıp gülüyordu.

 "Şimdi bittin sen!!"

Yanımda duran koltuktaki minderi alıp hızla Doğuya yaklaşıp yüzüne geçirdim. Bir an afallayarak dona kalsa da kendine gelmesine izin vermeden son kez tekrar yüzüne geçirip yastığı bir kenara fırlattım. Sonuçta ne demişler. Kaçmakta erkekliğin bir yanıdır. Gerçi ben kadınım ama olsun. Omuz silkerek hızla odama koşmaya başladım. İntikamımı almış olsam da açıkçası Doğunun tepkisinden de korkuyordum. Peşimden koştuğunu hissedebiliyordum ama artık çok geçti. Kapıyı kapattığım gibi kilidi çevirdim.

"Buğlem aç şu kapıyı!"

Kollarımı birbirlerine dolarken kapıya sırtıma yaslandım. Kapıya indirdiği yumruklara sadece sırıtıyordum.

"Ya ya tabi, açayım da beni yaptığım şeye pişman et!"

Dediğim şeyle yumruklar kesilince pes etti sandım ama dediği şeyle tekrar vurmaya başladı.

"Bunu bilmende güzel bir şey"

"Boşuna kendini yorma, açmayacağım!"

Kapıdan uzaklaşırken bir şeyler homurdandığını hissetsem de takmadan komidinin üstündeki peçeteyi aldım. Odadan çıkamadığım için şimdilik yüzümü peçeteyle silecektim. Bir yandan yüzümü silerken bir yandan da pencereye doğru yürümeye başladım. Hava kararmış ay kendini belli edercesine gökyüzünde kendini parlatmıştı. 

Pencere pervazına omzumu yaslarken yanağımdaki kremayı da sildim. Her şey şuan iyiydi ama bundan sonra ne yapacaktım ki.

'Senin bir işin var unuttun mu'

 İç sesim burada olduğunu belli edercesine bana sesleniyordu. Evet doğru eğer hala atılmamışsam bir işim vardı. İki ay gitmediğim bir iş! Cidden hala beni atmadıklarınımı düşünüyordum. Eminim çoktan kovulmuşumdur. 

"Lanet girsin!"

Sıkıntıyla homurdanırken karşımdaki ağacın altında bir kıpırtı gördüm. Pencereye yaslanmayı kesip dikleşirken o noktaya daha dikkatli baktım. Biri vardı ama kim??

Havanın karanlık olması onu iyice gizliyordu. İnce bir beden olduğu dikkatimden kaçmadı. Bir anda ağacın yaprakları uçuşurken rüzgar estiğini anladım. Yapraklarla beraber karşımdakinin de yeni fark ettiğim uzun saçları rüzgarla dans etti. Bu bir kızdı. Başını kaldırmış benim tarafıma bakıyordu ama emin değildim. Kimdi bu şimdi akşam akşam. Bir gizemli kızımız eksikti oda oldu tam oldu!!

Hala kıpırdanmadan öylece durmaya devam edince yatağımın üstündeki kapşonlumu elime alıp kapıyı açtım. Adımlarımı ne kadar hızlandırsamda evdekilere belli etmemek için sakin kalmaya çalıştım. Oturma odasında olduklarını duyduğumda onlara çaktırmadan dış kapıya sessizce gidip dışarı çıktım. Evin arkasına hızla koşmaya başlarken o kızın kim olabileceğini düşünüyordum. Hadi erkek olsa Tugayın olabileceğini söylerdim ama erkek vücuduna benzer bir hali yoktu.Kız olduğu çok acıktı. O ağacın yanına yaklaşmaya başlarken orada kimsenin olmadığını fark ettim. Elimi ağaca yaslayıp sağa sola baktım ama ortada ne bir insan nede bir iz vardı. Hayal mi görmüştüm acaba. Hayır bir insan gördüğüme emindim. Ağaçtan uzaklaşıp etrafa bakınmaya başladım. Sokak köpeklerinin havlaması karanlıkla beraber ürkütücü bir hava katıyordu etrafa. Havlamadan başka çıt çıkmayan yolda etrafa bakarken bir ürperti içimi sardım. Galiba deliriyordum. Hem birini gördüğümü sandım hemde bu saatte ne demeye ortalıkta dolaşıyordum ki. Belli ki yanlış görmüştüm. Köpek havlamaları daha yakından gelince ellerimi kollarıma sardım. Bir kaç adım geri gidip tam arkamı dönecekken omzuma tutan elle yerimde sıçradım.

"Ahh"

Hızla arkamı dönüp gelene baktım. Savaş kaşlarını çatmış bana bakıyordu. İçimi bir anda saran rahatlamayla derin nefes verirken onun burada ne yapıyor olabileceği aklıma geldi. Kaşlarımı çatarken ellerimi çözdüm.

"Senin ne işin var burada"

Omzumdaki elini geri indirirken oda bana çatık kaşlarla bakıyordu. Bir şeylere sinirli olduğu belliydi.

"Asıl senin bu saatte ne işin var dışarıda!"

Omuz silkerken gözlerimi kaçırdım. Deminki atmosferin üzerine bir anda onu görünce rahatlamıştım. Neden bu kadar korktuğumu bilmesem de o gördüğümü sandığım kız beni ürkütmüştü. 

"Hiç, sadece birini gördüğümü sandım.O yüzden ona bakmaya çıktım"

Çatık kaşları daha derinden çatılırken bir an düzeltesim geldi onları. Saçmalama Buğlem ne diyorsun sen! Of iyice kendi kendime konuşmaya başladım. Kendime gelmek için başımı sağa sola sallarken üzerimdeki yeşiller dikkatimi çekti. Bu saatte ne işi vardı ki onun burada.

"Kimi gördün!"

"Kim olduğunu bilsem zaten ismini söylerdim."

Sızlanarak etrafa baktım. Kendime ne kadar hayal gördüğümü hatırlatsam da sanki üzerimde başka gözlerde hissediyordum. Düşünme Buğlem düşünme!

 "Hayal gördüm büyük ihtimal. Buraya geldiğimde kimse yoktu"

Savaş bir şey demeden elimden tutarken şaşırarak ona baktım. Ne yapıyorsun demek istiyordum ama cevap vermeyeceğini bildiğim için boşuna kendimi yormadım. Arkasını dönerek evin duvarının yanına getirdi bizi. Elimi bırakıp sağa sola bakıp tekrar bana çevirdi o yeşilleri.

"Tugayların olmadığına emin misin!"

Başımı evet anlamında salladım. Ben konuyu kapatmışken onun şimdi bu kadar temkinli davranması beni daha fazla geriyordu.

"Evet eminim. Bir kızdı"

"Bundan nasıl bu kadar eminsin. Yüzünü mü  gördün."

Onu gördüğüm zamanı tekrar gözlerimin önüne getirdim.Yüzü dahil siyah giysileriyle karanlıkta kamufle olmuştu. Yüzü belli olmasa da uzun saçları ve ince vücudu kız olduğuna işaretti.

"Hayır ama uzun saçları vardı üstelik vücudu bir erkek olamayacak kadar zayıftı"

Gözleri bir yandan etrafı tararken bir yandan da bir şey düşündüğünü belli ediyordu. "Bu saatte burada ne işin var, hala cevap vermedin" Konu benim gördüğüm kişiye kayınca cevap vermekten kaçınmıştı. Tekrar bana baktığında hafiften omuz silkip sırtını duvara dayadı.

"Doğuyla aranızın nasıl olduğunu kendi gözlerimle görmek istedim."

Doğunun isminin geçmesiyle Doğunun bana anlattığı şeyler de aklıma geldi. Her şeyi bildiğini söylemişti ama bunu Savaş bilmiyordu.Acaba söylesem mi diye düşündüm. Sonuçta Doğu bunu gizli tutmak istediğiyle ilgili bir şey dememişti.

"O biliyor"

Bana sorarcasına baktığında derin bir nefes verip bende sırtımı duvara yasladım.

"Üvey kardeş olduğunuzu..."

Ona bakarak söylediğim şeye kaşlarını çatarken bir şey demedi. Ne düşündüğünü belli etmiyordu. Savaşın şimdi ne yapacağı merak konusuydu. 

"Ne yapacaksın??"

"Eninde sonunda zaten öğrenecekti. Görüştüğümüzde bana bundan bahsetmemesi bu meseleyi dile getirmek istemediğinden kaynaklanıyor."

"Bu konuyu onunla konuşacak mısın"

Kafasını sağa sola sallarken cebinden sigara paketini çıkardı. Diğer elindeki çakmakla dudaklarına tutuşturduğu sigarayı yaktı. 

"O bana bu konuyu açmadığı sürece hayır"

"Hmm"

Elimi yavaşça kapşonlumun cebine götürdüm. Olacakları uzaktan seyretmek galiba en iyi seçenekti. Arlarında ki sorunu beraber çözmek zorundaydılar.

Uzaklara dalan gözlerimin önüne bir bedenin geçmesiyle şaşırarak önüme baktım. Savaş bir elindeki sigarasıyla karşımda durduğunda ne yapıyorsun der gibi yüzüne baktım. Niye birden önüme gelmişti şimdi bu. Gözlerimi boynuma bakarken boşta olan elini de kaldırıp boynumu tuttu. Nefesimin anlık kesildiğini hissedebiliyordum. Baş parmağı kesiklerinin her bir çıkıntısında dolaşırken gözleri de parmağını takip ediyordu. Yerimde öylece durmuş bu yaptığına izin veriyordum. 

"Bunlar için estetik yaptırmayı düşündün mü hiç?"

Dediği şey beni sinirlendirirken elini tutup boynumdan çektim.

"Asla...!!"

İfadesiz bakan gözlerine gözlerimi dikerken boynumu işaret ettim.

"Bu izler asla silinmeyecek buradan."

"Neden?"

"Onlar beni ayakta tutan şeyler çünkü. Aynanın önüne her geçtiğimde karşılaştığım manzara bana intikam almam için güç veriyor!"

Yeşilleri anladım dercesine baktığında sakin olmak için derin nefes çektim içime. Bu izleri intikamımı alana kadar asla sildirmeyecektim. 

Savaş biranda belimden tutup beni kendine çekerken başım sağ omzunun üzerine geldi. Afallasamda geri çekilmeye çalıştım. Bunu birden yapmasına bir anlam yükleyemiyordum. 

"Savaş..."

Kollarını daha fazla sıkıştırarak buna izin vermedi. Baş parmağının belimin üzerindeki hissini hissedebiliyordum. Hafif dokunuşlarla okşaması hareketlerimi kesti. 

"Savaş ne yapıyorsun" 

"Bu kadar intikam hırsına kapılıp gitme kızıl!"

Kaşlarımı çatarken omuz silktim. Umurumda değildi işte!

"Buna mecbur bırakıyorlar!"

"Hiç bir şey için mecbur değilsin biliyorsun değil mi .Şuan bile istesen kollarımdan hızla uzaklaşabileceğini ikimizde biliyoruz ama istemiyorsun, haksız mıyım?"

 Çenemi sıkıntıyla omzuna daha fazla bastırırken nefesimi bıraktım. Haklıydı, istesem yapamayacağım şey yoktu ama intikam hırsımdan da vazgeçmek istemiyordum.

Savaşa cevap verme gereği duymadan kapalı olan gözlerimi açtım. Karanlığın hapsettiği ağaçlara dalan gözlerimle olduğum yere çakılı kaldım. 

Hayal ve gerçeğin sarmaladığı gözler bana karanlıkların içinden bakarken başımdan aşağı süzülen kaynar suları hissedebiliyordum.

 Sefa ne demişti... Artık normal bir hayat mı??

Sanırım unuttuğu bir şey vardı. 

Ben normal biri değilim ki hayatım normal olsun!!

--------------- 

Merhaba canlar👐

Umarım hepiniz iyisinizdir 

Vote ve yorum yapmaktan lütfen üşenmeyin. Tek kelimelik de olsa yorumlarınızı bekliyorum😊

Seviliyorsunuzzz❤❤

İnstagram; aysnr_shn_61 

Continue Reading

You'll Also Like

107K 9.4K 21
Ailesinin zoruyla tatilini fındık toplamaya gitmek için harcayan Enes'in başına Ordu'nun mafyası musallat olur.
BERDEL By Ayan Bela

General Fiction

71.9K 2K 84
{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesi...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

3.7M 174K 9
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
25.6M 1.3M 54
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...