KARANLIK SIRLAR

By KarTanemm06

133K 10.2K 2.3K

"Kaşınıyorsun kızıl!!" "Kaşısana" "Benim kaşımam kimseninkine benzemez izi kalır haberin olsun!" Söyledikleri... More

..TANITIM..
1.Bölüm《Kaçış》
2.Bölüm《Boncuk göz》
3.Bölüm《Arkadaş》
4.Bölüm《Yarasa》
5.Bölüm《İşkence》
6.Bölüm《İntikam》
7.Bölüm《Hare》
8.Bölüm《Izdırap》
9.Bölüm《Geçmiş》
10.Bölüm《Dengesiz》
...Karakterler...
11.Bölüm《Ölüm》
12.Bölüm《Bahadır》
13.Bölüm《Vaveyla》
14.Bölüm《Doğu》
15.Bölüm《Katil》
17.Bölüm《Özgürlük》
18.Bölüm《Savaş》
19.Bölüm《Nefret》
20.Bölüm《Kaza》
21.Bölüm《Anne》
22.Bölüm《Belirsizlik》
23.Bölüm《İlk adım》
24.Bölüm《İlk aşk》
25.Bölüm《Affetmek》
26.Bölüm《Gözler》
27.Bölüm《Helena》
28.Bölüm《Biz Kimiz? 》
29.Bölüm《Hayal kırıklığı》
30.Bölüm《Lanet》
31.Bölüm《Heyecan》
32.Bölüm《Davetsiz misafir》
33.Bölüm《Cehennem》
34.Bölüm《Örümcek》
35.Bölüm《Kaçırılma》
36.Bölüm《Ameliyathane》
37.Bölüm《Terör》
38.Bölüm<<Yolculuk>>
39.Bölüm<<Teslim oluş>>
40.Bölüm<<Batak>>
41.Bölüm<<Silüet>>
42.Bölüm<<Ölüm Haberi>>
43.Bölüm <<Kargaşa>>
44.Bölüm<<Geçmişin izleri>>
45.Bölüm<<Kızıl Gelin>>
46.Bölüm<<Uyanış>>
47.Bölüm<<Yeşiller>>
48.Bölüm<<Mutlu saatler>>
49.Bölüm<<Tugay>>
50.Bölüm<<Küçük umutlar>>
51.Bölüm<<Soğuk>>
52.Bölüm<<Göz Yaşları>>
53.Bölüm<<İntihar>>
54.Bölüm<<11 Çocuk>>
55.Bölüm<<Ölüm Kokusu>>
56.Bölüm<<Annemiz...>>
57.Bölüm<<Seni Seviyorum>>
58.Bölüm<<Saf canilik>>
59.Bölüm{Korku}
60.Bölüm{Eray}
61.Bölüm{Utku}

16.Bölüm《Sessiz Çığlık》

2.2K 193 17
By KarTanemm06

Bu bölümü medyadaki şarkıyla yazdım.Belki okurken dinlemek istersiniz diye buraya bırakıyorum

Keyifli okumalar☺☺

"Hepinize bravo! Kızın başına bunları getirerek ne elde ettin Savaş? Peki ya siz bunu bildiğiniz halde hiç mi karşı çıkmadınız!!"

Ela deli gibi etrafındaki arkadaşlarına bağırırken içindeki o öfke duygusunu bir türlü atamıyordu.Barda duydukları onda şok etkisi yaratmışken bunu sadece kendisinin bilmemesi ise onda ayrı bir sinir psikolojisi yaratmıştı. Buğleme olanları öğrendiğinden beri evde toplanmış olan arkadaşlarına tüm sinirini kusuyordu.

İçindeki sinir onu rahat bırakmazken oturduğu yerden hışımla ayağa kalkıp elini gür kumral saçlara daldırdı.

"Delireceğim şimdi ya!!"

Herkes sus pus olmuş Elanın bu hallerini izlerlerken haklı olduğunu hepsi biliyordu.Savaş daha fazla bu duruma katlanamadan oda oturduğu yerden ayağa kalktı.Yaptığının iğrenç bir şey olduğunu elbette oda farkındaydı.Ama yemin etmişti, kardeşine ulaşmak için her yola başvuracaktı.Belki Buğlem onu bir daha affetmeyecekti ama buna değer diye düşündü.Eğer Doğuyla aralarını düzeltebilirse gerisi onun için önemli değildi.

"Sakin ol kumral!"

Yanındaki kızlara genelde hitap ettiği gibi yine saç rengine göre hitap etmişti.Ela şaşkınca açılan gözlerini önemsemeyip sinirle güldü.Arkasından çevirilen işler onu yeterince deliye döndürürken sakin olma lafı ona en uzak kelime gibi geliyordu. Buğlemi belki fazla tanımıyordu ama tanıdığı süre zarfında onu önemsemeye başladığı da bir gerçekti.

"Sakin mi olayım.Ciddi misin sen Savaş! Kıza neler yapmalarına müsaade ederken bana burada sakin olmamı söyleme sakın!!"

Savaş bıkkınlıkla ensesini kaşırken diyebilecek sözler aradı ama ne derse desin Elanın haklı olduğunu bildiği için susma hakkını kullanıyordu.

"Üzerine bu kadar gitme Ela.. Savaş sadece bir kaç küçük hasar vermelerini söylemiş ama onlar dozu kaçırıp ileri gitmişler.Bunları Savaş istememişti."

Ela gözlerini hızla Savaşı koruyan sevgilisine kaydığında ona olan öfkesi tekrar yer edindi kendinde.Serkanın bile bunu bildiği halde ona bir şey çaktırmaması kendine dokunuyordu.Sevgilisinin böyle bir şeyi ondan saklaması ona karşı sinirle ve hüzünle dolmasını sağlamıştı.

"Depoya kamera yerleştirmiştiniz Serkan!! Kızın orada neler yaşadığını gördüğünüz halde durup seyrettiniz.Şimdi bana burada sakin ol demeyin!! O adamı arayıp bir yalan uydurup oradan çıkmalarını söylemek neden bu kadar gecikti peki. Kızın ölmesini mi bekliyordunuz!!"

Tüm öfkesini kusarken o kıza yapılanlar bir türlü aklından çıkamıyordu.Buğlem güçlüydü.Bunu gözlerinde görmüştü.Zaten o gözlerde gördüğü yıkılmazlık ile ona hayran olmamışmıydı sanki.

"Saçmalama Ela! Elimizden geldiğince erken olaya el attık ama kızın bu duruma geleceğini bilseydik başından bu hatayı yapmazdık.Zaten o adamlarda yaptıkları hatanın bedelini misliyle ödediler."

Ela duyduklarına tepkisiz kalırken her şey ne kadar kolay öyle diye geçirdi içinden.Önce bir hata yap sonra da bir hataydı zaten falan filan.. Bir kalp pilli bebeğin kalbi değildi ki pili bitince yenisi yerine konsun.Helede bu bir kız ise pili biten bir kalbin ruhu da bitiyordu.Onu tekrar çalıştırmak insanın yıllarını alırdı belkide hiç çalıştıramaz dı.

"Öldürdünüz de elinize ne geçti Serkan! Elimizde olan sadece parçalara ayrılan kalp iken neyin savunmasını yapıyorsunuz siz!!.Eğer o kız yüzünüze tükürse bile haklı şimdi bu dedikleriniz sadece boş fasa fisolardan başka bir şey değil!!"

Serkan sevgilisinin bu dinmeyen siniri karşısında daha fazla bir şey demeden özlediği mavilere baktı.Ona baktığında olan o her zamanki aşk dolu bakışların öfkeye dönüşmesi hiç hoşuna gitmemişti.Serkan alışmıştı Elanın ona olan yumuşayan tavırlarına ama bu olay yüzünden onlara çok sinirlenmiş olmalı ki yumuşak tavrı sinirli yüzünün yanından bile geçemezdi.

"Her neyse.Buğlem şuan ne durumda"

Gece boyunca sessizliğini koruyan Giray Buğlemin durumunu merak ediyordu.Belki oda biliyordu bu olanları ama Savaşı da anlıyordu.Bu kadar ileriye gitmemesi konusunda ona defalarca hatırlatma yapmıştı.O adamların olayın dozunu kaçırmaları işi çığrığından çıkarmıştı zaten.

"Karakolda gözaltında tutuluyor"

Savaşın sessiz sert sesi hala kendini koruyabilen bir güce sahipti.Yaptığı yanlış olsa da kıza karşı yapılan abartılı işkenceler içine sinsice sızan öfkeye neden oluyordu.Olayların bu raddeye gelmesini kendi de istemezdi ama maalesef her şey istediğimiz gibi yolunda gitmezdi.

"Gerçekten çocuğu dövmüş mü"

Elanın aklı hala bu olaya takılıyordu.O narin kızın içinden sinirlendiğinde bir canavar çıktığına şimdiye kadar şahit olamasa da duydukları onda hayret etkisi uyandırıyordu.

"Evet hemde ölesiye yumruklamış.Eğer polis yetişemeseydi çocuğa ciddi zararlar verebilirdi.Çocuk şanslı ki sadece çenesinin kırılmasıyla atlattı bu durumu.Diğer dövülenlerde de ufak hasarlar var sadece"

Utku soruyu cevaplarken onunda aklı Buğlemdeydi. Senelerce tanıdığı bu kızın başına bunların gelmesi onu yeterince geriyordu.Belki belli etmiyordu ama Buğlemi önemsediği de bir gerçekti.Ona karşı duyduğu bu ilgi sadece kardeşlik mi yoksa başka bir niyet var mı oda henüz çözememişti.Çetedeki hayatının nasıl olduğunu biliyorken burada da belaların yakasını bırakmaması onu da üzüyordu.Bitsin artık bu işkenceli hayatı diye geçirdi içinden.Karşısında böyle neredeyse her gün eriyen bir beden görmek Utkuya sıkıntı veriyordu.Şimdi ise kızın savunmasızca gözaltında tutulmasına eli kolu bağlı halde kalmıştı.

"Peki şimdi ne olacak.. Buğlemi oradan çıkaracaksınız değil mi Savaş!"

Üst üste binen yükler Savaşı sıkıntıya boğarken babasına lanet etti.Onun yüzünden elinde onu kurtarmaya yetecek gücü varken bile o adamların babasını arayıp izin istemeleri Savaşı delirtiyordu.Polislerin başındaki adamla konuşsa bile babası sırf inat olsun diye o kızı kurtarmasına yardım etmemişti.Şimdide elinden bir şey gelmiyor öylece durmuş kızın kaderinin yazılışını seyrediyordu.Onu bu hale kendisinin getirdiği gerçek ise ömür boyu peşini bırakmayan bir kirli duman gibi peşinde olacaktı.

"Bu o kadar kolay değil! Polis Buğlemi suç üstünde yakalamış ayrıca yaralananlar da şikayet etmişlerken onu çıkarmak öyle kolay olmayacak"

Duyduklarını sindirmeye çalışan Ela ne yapacağına karar veremiyordu.Arkadaşlarına kızsa bile olanı geri alamayacağını biliyordu ama böyle eli bağlı oturmaya da dayanamıyordu.Ne kadar o çocuğu dövse de Buğlemin haklı olduğunu düşündü.O kız bile isteye böyle bir hata yapmazdı.

"Görmeye gidelim bari, böyle eli boş oturamıyorum.En azından yanında bekleriz"

Giray lafa atlarken artık Buğlemi görmek istediğini hatırlattı kendine.Kardeşi gibi görmeye başladığı bu kıza karşı suçluluk hissediyordu.

"Hangi yüzle gideceksiniz acaba!"

Ela sesini alçaltmaya çalışsa da odadaki herkes ne dediğini gayet iyi duymuşlardı ve bu onlarda ki suçluluk hissini daha çok harlıyordu. Ela dediğini duysalar da yanlış bir şey söylemediğine kendine hatırlatarak arkadaşlarının bu surat ifadelerini umursamadı.Herkes eşyalarına alarak ayaklandıklarında yüzleşmek zorunda oldukları ana ilk adımlarını atmış bulundular.İki arabaya yerleşen gençler yarım saat uzaklıktaki karakola gitmek için yola çıktılar.Belli etmeseler de hepsinin içinde giderek büyüyen suçluluk duygusu onları kemirmeye başlamıştı bile.

Karakolun önünde arabalar arka arka park edilirken sırayla hepsi indi arabalardan.Tedirginlik etraflarını sarmalamış durumda karakoldan içeriye girip başkomiserin odasına çıktılar.Etrafta koşuşturan polisler ortama gerginliği enjekte ederken zaten kasılan bedenleri daha bir gerildi.

Savaş kapıyı çalıp içeri girdiğinde diğerleri onu kapıda beklediler.Buğlemi kurtarmak için ellerinden bir şey gelmese de en azından nasıl olduğunu görüp bilmek istiyorlardı.Beş dakika süren süre zarfında Savaş kapıyı açtığında iyi bir haber almayı bekleyen yüzlerini Savaşa çevirdiler.

"Sadece on beş dakikamız var"

Az olsa da en azından onu görebilecekleri gerçeği mutlu olmalarına yetmişti.Polislerden biri onları nezarethaneye götürmeye başlayınca önlerindeki oturacaklar da Sefayı gördüklerinde durup pişman gözlerle ona bakmaya başladılar.Sonuçta Sefa Buğlemin değer verdiği kardeşi gibi gördüğü biriyken onun tavırları da gençleri korkutuyordu.

Sefa bunca sene ona ablalık yapan genç kızın ellerinden giderek kayıp gitmesine hüzün dolu gözlerle seyrediyordu.Onu bu hale getirenlerden intikamını almak istese de tek başına bir halt yapamayacağını da biliyordu.Doğunun hala Buğleme bunu nasıl yapabildiğini aklı almıyordu.Oysa aralarında gerçekten kardeşten öte bir bağ varken bu olanlara hala inanamıyordu.

Yanına yaklaşan ayak sesleriyle kafasını kaldırıp kızarmış gözlerini gelenlere dikmişti.Dün geceden beri karakolda sabahladığı için gözleri uykusuzluk çekiyordu.Buğlemin içeride olma sebepleri karşısında dikildiğini görünce içini saran öfkeyle oturduğu yerden hışımla ayağa kalkıp Savaşın yüzüne yumruğu geçirdi.Savaş bir iki adım geri yalpalasa da dengesini koruyup ayakta kaldı.Karşılık vermiyordu.Biliyordu çünkü.. Haklıydı bu çocuk.

Sefa Savaşın bu tepkisiz yüzüne dahada sinirlenirken yakalarından tuttuğu gibi kendine çekti.Savaşın dudağının kenarını patlattığı yarayı umursamadan nefretle gözlerine bakarken içeride hapsedilen dostunun hala bu adam yüzünden bu halde olduğuna inanamıyordu.Bedeni Savaşın bedeninin yanında belki ufak kalıyordu ama Sefadan taşan öfke ikisini de eşit duruma getiriyormuş gibi gösteriyordu.

"Hangi yüzle geldin lan sen buraya!!"

Bağırması karakolu doldururken bir kaç polis olaya el atıp Sefayı Savaştan uzaklaştırdılar.

"Kendine gel.Burada canın istediği gibi bağırıp çağıramazsın!!"

Polis memuru Sefayı serçe uyarırken diğerlerine de uyaran bakışlarını gönderip geldiği yere geri gitti.Sefanın gözlerinden taşan öfkeye karşı Savaş ifadesizliğini korumaya devam ediyordu.Ne kadar suçlu olursa olsun kimsenin onu ezmesine izin vermezdi.O an yine olsa yine böyle bir şeye başvururdu. Yaptığından kaçmıyordu ama üzerine bu kadar gelinmesine de izin veremezdi.

"Sakin ol Sefa.Sadece Buğlemin nasıl olduğuna bakmak için geldik"

Sefa onunla dalga geçermiş gibi bunları söyleyen Utkuya baktı.Onunda Savaş gibi ifadesiz olması sabrını sınıyordu sanki.Hiçbir suçları yokmuş gibi bakmaları Sefayı daha fazla sinirlendiriyordu.

"Nasıl olduğunu mu merak ediyorsunuz."Ellerini tebrikler gibi birbirine vururken sahte şaşkınlıkla yüzlerine baktı.

"Waow..! Tebrik ediyorum sizi.Zaten hayatı mahvolan dostumu daha çok dibe batırdığınız için!!"

Karşılarındaki gencin öfkesine karşı birbirlerine bakan gençler haklı olduğu bilseler de biran önce Buğlemi görüp iyi olduğundan emin olmak istiyorlardı.

"Sefa!!"

Arkalarından nefes nefese seslenen sese karşı hepsi o yöne baktıklarında Haleyi gördüler.Ellerini dizlerine koymuş maraton koşmuş gibi soluk soluğa kalmıştı.Savaş kaşlarını çatsa da bir şey demedi.Sonuçta Buğlem Halenin de tanıdığı biriydi ama son olanlardan sonra tek başına dolaşmasına izin vermiyordu.

Sefa karşısında gördüğü Buğlemin tabiriyle boncuk gözü sinirli ifadesiyle izledi.Savaşın kuzeni olması ona karşıda sinirle dolmasına sebep oluyordu.Hale ona sinirle bakan bu mavişleri umursamamaya çalıştı.Olanları üstün körü Özlemden öğrenmişti ve şimdide soluğu burada almıştı.

Aklına kazınan derin maviler kaç gündür aklını bulandırırken onu görmek istediğine karar vermişti.Sefanın yanına yavaş adımlarla ilerlemeye başlarken gözlerini utançla kaçırdı gözlerinden.Sanki Buğlemin başına gelenler kendisinin suçuymuş gibi hissetmeyi bir türlü üstünden atamıyordu.

Sefanın önüne gelince başını çevirip kuzeninin gözlerindeki siniri görmezden gelerek nezarethaneyi işaret etti.

"Siz gidin bende birazdan geleceğim"

Savaş içine yerleşen öfkeye rağmen kuzenine güveniyordu.Onu hayal kırıklığına uğratacak bir şey yapmayacağını bildiği için arkadaşlarıyla beraber nezarethaneye ilerlediler.

Sefa onu görmezden gelir gibi yanlarından geçen kişilere hayretle bakarken birden önünde bunlara sebep olan kıza çevirdi mavilerini.Onu kurtardıklarından beri sadece aklına bir kaç kez gelen bu kıza sırf Buğlem değer veriyor diye şuan katlanıyordu.Yoksa Savaşın yakını olduğu için bu kıza bile kötü davranabilirdi.

"Ne istiyorsun boncuk"

Hale ona yapılan hitap şekliyle gülümserken ellerinin içindeki terleri mavi kotuna sildi.Koşmaktan vücudu terlemiş ve yorulmuştu.

"Neler olduğunu üstün körü bilsem de bu olanlar için özür dilerim"

Sesi tahmin ettiğinden de sessiz çıkarken boğazını temizleyip sesini yüksek tutmaya çalıştı.Ona karşı belkide içinde var olmaya başlayan küçücük hoşlantının büyümesi iyi miydi kötü müydü karar veremiyordu.

"Bunu o umursamadan arkasını dönen kişilerin söylemesi gerekiyordu!"

Sefa tekrar öfkelenmeye başlarken Hale onun bu öfkesini umursamamaya çalıştı.Evet belki haklıydı ama Buğlemi buraya tıkmalarının sebebinin hepsini de Savaşa yükleyemezdi.Ne kadar psikolojisi alt üst olsa da o olaydan sonra yaptıkları sadece Buğlemin sorumluluğundaydı.O yüzden bütün suçun da kuzenine yıkılması Halede koruma iç güdüsü uyandırıyordu.

"Belki ama bütün suçu da onlara yükleyemezsin Sefa.. Seni anlasam da bu yaptığı Buğlemin sorumluluğunda olan bir şeydi"

Halenin Savaşı korumasına karşı Sefa gözlerini kapayıp sakinleşmeye çalıştı.Bu aralar her şey üst üste gelirken birilerine zarar vermemek artık dayanılacak bir hal almamaya başlamıştı.

"Boncuk git!!"

Sefa gözlerinin kapalı olmasıyla kendini tutarken dudaklarının arasından tısladı.Haleye zarar vermek istemiyordu.O yüzden onu hemen yanından göndermeliydi.Yoksa kalbini kıracak çok şey söyleyecekti.

"Sefa bak-"

"Kalbini kırmak istemiyorum Hale.Sadece git"

Hale sözünün kesilmesine göz yumarken onun bu sinirini anlamaya çalışsa da onu kendisinden böyle uzaklaştırması canını sıkıyordu.

Son kez Sefaya bir bakış atarken derin nefes alıp lavaboların olduğu kısma ilerledi.Buğlemin karşısına çıkmak için biraz kendini toparlaması gerekiyordu.

Hale lavaboya girerken öte yandan Savaşlar Buğlemin bulunduğu hücrenin önüne gelip durdular.Hepsinin içini sarmalayan tedirginlik bir türlü onlara rahat vermiyordu.Parmaklıklardan içeriye baktıklarında Buğlemi dünkü tulumuyla gördüler.Tulumun kollarındaki kesikler ve üzerinin bazı yerlerine sıçrayan kan lekeleri ile ürkütücü görünüyordu.Duvara sabitlenmiş oturacak da oturmuş ayaklarını ileriye uzatmışken ellerini de iki yanından oturacağa sabitlemişti.Başı eğik ayaklarına bakarken saçlarının çoğu yüzünü kapatıyordu.Ela az da olsa dostluk kurduğu arkadaşını bu halde görmesiyle gözlerinin dolmasına izin verdi.Bitmiş gibi görünüyordu.Hayattan soğumuş ölmeyi bekler halde saniyeleri sayıyordu.Elini ağzına koyarak gelen hıçkırığını engelledi.

Arkadaşının bu hale gelmesinde arkadaşlarının biraz da olsa katkısının olması Elanın da suçlu hissetmesine neden oluyordu.Gözlerinden yaş akmasını engellerken derin nefes alıp kendine geldi.Adım atıp parmaklıklara elini koyduğunda sesini güçlü çıkarmaya çalıştı.

"Buğlem.."

Başını yavaşça kaldırınca saçlarından görünmeyen yüzü gözler önüne serildi.Yanağındaki kan lekesi silinmeye çalışılmıştı ama kanı daha çok dağıtarak bir çizgi halini almasına sebep olmuştu.Şimdiye kadar Buğlemde görmediği bakışlar herkesi afallatırken yaptıkları şeyin bir kez daha farkına vardılar.

Buğlem karşısında ona dehşet ve suçlulukla bakan gözleri umursamadan ayaklarını kendine çekerek başını duvara dayadı.Gözlerini tekrar kapattığında dün geceden beri aklından çıkmayan düşünceler içini kavururken artık alışmaya başlamıştı.Ellerini de kaldırıp göğsünde birleştirdiğinde ona bakan bakışları zerre umursamıyordu.

Savaş karşısında kendi yaptığı tabloyu izlerken ne demesi gerektiğine bir türlü karar veremiyordu.Yaptığının telafisi yoktu bunu biliyordu ama bu kızında burada ömrünü çürütmesine izin vermeyeceğim diye geçirdi içinden.Ne olursa olsun bir şekilde kızılı bu berbat yerden kurtaracaktı.Belki babası önüne tekrar taş koyacaktı ama artık umurunda değildi.

"Konuşmayacak mısın"

Bu sefer lafa Giray atlarken daha fazla susmaya dayanamamıştı. Buğlemin bedeninin iyi olması onu sevindirse de ruhundaki yaraları herkes açık açık görüyordu sanki.

Buğlem duydukları karşısında artık sıkılmaya başlıyordu.O duyacağı şeyleri zaten duymuşken onlardan başka bir şey istemiyordu.Hatta gözüme bile gözükmesinler diye homurdandı içinden.Burada hayatı lüks içinde geçmese de en azından yalnız kalıp kafasını dinleyebiliyordu.Dışarıda onu bekleyen acı dolu anlardan buradayken uzak kalabiliyorken neden çıkıp da kendime tekrar acı çektireyim diye cümlelerini sıralamaya devam etti.

"Sadece susun.."

Ses tonu normal çıksa da kendiliğinden oluşa gerilim dolu ortam sesine boşluk eklemişti.Ne kadar konuşsa da boş olduğunu biliyordu.Bu dünyanın konuşmaya değer olmadığını artık anlamıştı.Tek elini çözüp gözünü açmadan etrafta bir şey varmış gibi onları göstererek elini havada döndürdü.

"Bakın sessizlik ne diyor.. Beni dinleyin. Fısıltılarım ses tellerinden meydana gelen cümlelerden daha anlamlı"

Herkes suspus olmuş Buğlemin ne demeye çalıştığını anlamaya çalışırken Savaş çoktan anlamıştı bile kızılın ne demek istediğini.

O güne hatırlatma yapmıştı.Savaş ona sessizliği dinle söyleyecek çok şeyi var demişti ve Buğlem ise şuan sessizlikle bütünleşmiş onunla sohbet ediyordu.Sessizliğe insanlardan daha çok ihtiyacı olduğunu görebiliyordu.

"Ne demek istiyorsun"

Bu sefer Serkan lafa atlayınca merakla Buğlemden gelecek cevabı beklemişti.Onun bu gizemli konuşmaları herkeste merak uyandırıyordu.

Buğlem sessizliğe veda ederken bıkkınlıkla açtı gözlerini.Her zaman bir umudu olan mavilerin bugün derin boş bir kuyuyu andırıyordu.Ellerini dizlerine koyarak ayağa kalktığında ellerini iki yana açıp gerindi.Fazla umursamaz davranıyordu.Belki de böyle olmak bu durumlarda en iyisi diye geçirdi içinden.Yavaş adımlarla parmaklıklara ilerlerken karşısındaki grubun bakışları üzerindeydi.

"Ne istiyorsunuz!"

Konuyu direk değiştirmesine kimse ses etmezken dediği şeyle diyecekleri kelimeleri boğazına dizdiler.Buğlemin bu umursamaz tavırları herkeste gerilim yaratırken hiç biri diyeceklerini söyleyememiş öylece kızın bu tavırlarına bakarlarken Buğlem bu işten giderek sıkılmaya başlamıştı.O çocuğun iyi olduğunu Sefadan duyduktan sonra artık buraya tıkılmayı da pek umursamıyordu.Yorulmuştu.. Fazlasıyla.Bu hayat bu küçük bedene dar gelirken Buğlem kendine bu hücrede bir yer edinmişti.Çıkmaya da pek istekli gibi durmuyordu açıkçası.

"Sadece nasıl olduğunu görmek istedik"

Girayın suçluluk barındıran sesine karşı soğukça dudaklarını kıvırdı.Artık karşısındaki kişilere acımayı bırakmak istiyordu.Ona ne yapmışlarsa misliyle onlara yapmak istiyordu.

"Dışarıdaki hayattan daha fazla iyi olduğum söylenebilir."Ellerini iki yana açıp kaldığı yeri eliyle işaret edince herkes pür dikkat Buğlemin dediklerini dinliyordu."En azından burada yalan dolu suratlar yokken kendimi daha güvende hissediyorum"

Dedikleri herkeste kafa eğme isteği uyandırıyordu.Dedikleri şey hepsinin canını yakarken bu durumu nasıl atlatacakları ise akıllarda dolanan bir soruydu.

"Buğlem abla"

Hale bir anda arkalarından gelirken yanlarından geçip Buğlemin önünde gelip durdu.Buğlem boncuk gözü karşısında görünce zorda olsa tebessüm etmeye çalıştı.Onun bu olanlarla ilgili bir bağlantısının olmadığını hissediyordu.

"Hoş geldin boncuk göz.Kusura bakma daha iyi karşılayamadım seni"

Eliyle hem etrafı hem üzerini gösterirken Hale gözlerini devirerek parmaklıklar üzerinde duran Buğlemin elini tuttu.O gün onu nasıl kurtarmak için çabaladığını görmüştü.Yedirmiş içirmiş ve yatacak yer vermişken onu olmayan ablası gibi görmekten kendini alamıyordu. Buğlem tutulan eline şaşkınca bakarken bu sefer gerçek bir gülümseme peydah oldu dudaklarında.Seviyordu bu küçük kızı.Savaştan ne kadar nefret etse de bu kıza karşı bir o kadar sempati duyuyordu.

"Aşk olsun Buğlem abla ya.Ben seni ilk gördüğümde çok güzel karşılamıştım ya zaten"

Hayıflanırcasına söylenen bu sözlere karşı Buğlem sadece tebessüm etmekle yetindi.Diğer çocuklar onların bu konuşmalarına şahit olurlarken aralarındaki bağa hayret ettile.Çok kısa bir sürede abla kız kardeş gibi yakın olmuşlardı.

"Her neyse"Buğlem kafasını kaldırıp Savaşın tam gözlerinin içine baktı.Aralarında göremediği o kişi onu bir yandan rahatlatsa da bir yandan da görme isteği kabarıyordu.

"Kardeşin nerede ortalıklardan toz mu oldu yoksa"

Alay edercesine söylediklerinde bir yandan da ciddiydi.Doğunun neden gelmediğini bir yandan da merak ediyordu.

Savaş bu soruyu soracağını tahmin etmişti zaten."İşi çıkmış.Onu hallediyordu"

Buğlem duyduğu karşısında sinirle gülerken sakin olmaya çalıştı.

"Tabii..Eminim çok önemli bir işi çıkmıştır.İşi olmasa mutlaka gelirdi zaten dimi!!"

Savaşın diyecek bir şeyi kalmadığı için susmayı tercih etti.Buğlemin bu yalana inanmadığını elbettte görebiliyordu.Doğu kızılın karşısına çıkacak gücü kendinde bulamadığı için onlarla gelmemişti.

"Ela boncuk gözü de al gidin burdan!"

Buğlem elaya bakarak Haleyi işaret etti.Ela ona karşı konuşmasına sevinmişti.En azından diğerleri kadar soğuk olmaması içindeki suçluluğu hafifletiyordu.

"Sen iyi olabilecek misin peki"

Elanın merak uyandıran sözüne karşı Buğlem şeytanca gülüp kafasını sağa sola salladı.

"Kaç demiş biri Ela.Eğer iyiliğin olduğu yerden kaçmazsan sana saldıran acı seni bir harabeye çevirmekten farklı kılmaz.Ama kötülüğün olduğu yerdeysen zaten merak etme, gelen acılara alışık olduğun için fazla hasar almadan atlatırsın."

Buğlem bir adım öne atınca parmaklarını kaldırıp parmaklıklara doladı.Gözleri Ela da olsa da sözleri o odadaki herhese hitabendi.

"Demem o ki .. Ruhuma daha fazla ihanet etmeden kendimi kötülüğe mahkum ettim ki gelen saldırılara hazırlıksız yakalanmayayım.Ben hiç bir zaman iyi olmadım ve bundan sonrada olmayı düşünmüyorum...!!"

---------------

Yeniden Merhaba canlar, umarım hepiniz iyisinizdir.

Vote ve yorum yapmadan geçmeyin,mutlaka bekliyor olacağım😉

Düşünceleriniz benim için önemli💛

Seviliyorsunuzzz❤❤

Continue Reading

You'll Also Like

40.2K 648 35
En yakın arkadaşımın abisi mi? Beni gerçekten seviyor muydu? Peki ben ona karşı birşeyler hissediyor muydum? Uyarı: küfürlü ve +18 sahneler vardır.
918K 54.7K 71
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.6M 97.8K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
69.1K 2.9K 35
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...