KARANLIK SIRLAR

By KarTanemm06

133K 10.2K 2.3K

"Kaşınıyorsun kızıl!!" "Kaşısana" "Benim kaşımam kimseninkine benzemez izi kalır haberin olsun!" Söyledikleri... More

..TANITIM..
1.Bölüm《Kaçış》
2.Bölüm《Boncuk göz》
3.Bölüm《Arkadaş》
4.Bölüm《Yarasa》
5.Bölüm《İşkence》
6.Bölüm《İntikam》
7.Bölüm《Hare》
8.Bölüm《Izdırap》
9.Bölüm《Geçmiş》
10.Bölüm《Dengesiz》
...Karakterler...
11.Bölüm《Ölüm》
12.Bölüm《Bahadır》
14.Bölüm《Doğu》
15.Bölüm《Katil》
16.Bölüm《Sessiz Çığlık》
17.Bölüm《Özgürlük》
18.Bölüm《Savaş》
19.Bölüm《Nefret》
20.Bölüm《Kaza》
21.Bölüm《Anne》
22.Bölüm《Belirsizlik》
23.Bölüm《İlk adım》
24.Bölüm《İlk aşk》
25.Bölüm《Affetmek》
26.Bölüm《Gözler》
27.Bölüm《Helena》
28.Bölüm《Biz Kimiz? 》
29.Bölüm《Hayal kırıklığı》
30.Bölüm《Lanet》
31.Bölüm《Heyecan》
32.Bölüm《Davetsiz misafir》
33.Bölüm《Cehennem》
34.Bölüm《Örümcek》
35.Bölüm《Kaçırılma》
36.Bölüm《Ameliyathane》
37.Bölüm《Terör》
38.Bölüm<<Yolculuk>>
39.Bölüm<<Teslim oluş>>
40.Bölüm<<Batak>>
41.Bölüm<<Silüet>>
42.Bölüm<<Ölüm Haberi>>
43.Bölüm <<Kargaşa>>
44.Bölüm<<Geçmişin izleri>>
45.Bölüm<<Kızıl Gelin>>
46.Bölüm<<Uyanış>>
47.Bölüm<<Yeşiller>>
48.Bölüm<<Mutlu saatler>>
49.Bölüm<<Tugay>>
50.Bölüm<<Küçük umutlar>>
51.Bölüm<<Soğuk>>
52.Bölüm<<Göz Yaşları>>
53.Bölüm<<İntihar>>
54.Bölüm<<11 Çocuk>>
55.Bölüm<<Ölüm Kokusu>>
56.Bölüm<<Annemiz...>>
57.Bölüm<<Seni Seviyorum>>
58.Bölüm<<Saf canilik>>
59.Bölüm{Korku}
60.Bölüm{Eray}
61.Bölüm{Utku}

13.Bölüm《Vaveyla》

2.4K 204 35
By KarTanemm06

İnsan hayatını harcamak bir oyuncak bebeği parçalamak kadar basitleşmişti.Peki ya çocukları.. Hangi akıl orta okul yaşlarındaki  çocukları teröre satardı.Bu iğrençliği yaparak ne amaçlıyorlardı.Satılan çocukların resimleri ve hakkındaki bilgiler aşağıya doğru listelenirken resimlerde göz gezdirdim.Kumral sarışın esmer her türde çocuk mevcuttu.Toplam on iki tane olan bu çocukların yüzlerindeki bakış aklımı karıştırıyordu.İfadesiz ve donuk bakışlar mevcuttu gözlerinde.Sanki daha öncede bu işi yapmışlar gibi tecrübeli dururlarken birinde bile korku veya tedirginlik görememiştim. Bir asker gibi hazır ol da durmuş kameraya bakıyorlardı.Aynı dosya içerisindeki diğer klasörü açtığımda ise kanımın kaynadığını hissettim.Başım tekrar dönmeye başlarken gözlerimi kapatıp sakin olmaya çalıştım.

Bir çukurun içerisine doldurulan ölü çocuk bedenlerinin manzarası dehşet vericiydi.Kurşun yaraları olanlar ayrı vücudunun bazı yerlerindeki kezzap yaraları gözlerimin dolmasına sebep olmuştu.Bazılarının kola veya bacağı yoktu.Elimi ağzıma götürüp hıçkırdım.Bu nasıl bir zihniyetti böyle.Göz yaşlarım elimin üzerine düşerken ses çıkarmamak için daha fazla elimi ağzıma bastırdım.Bahadır nasıl bir herifti böyle.Bu çocukları da onlara satıp bu hale gelmelerini mi görmek istiyordu.Hemen gelecekleri aklıma gelirken göz yaşlarımı hızla silip derin nefesler aldım.Önümdeki dosyaları kapatıp ana ekrana baka kaldım.

Ne yapmıştım ben?

Resmen o dosyaları bulup kendi ellerimle onlara teslim etmiştim.Kahretsin!! Bir anda karar değiştirip dosyaları tekrar silecekken odanın kapısı açıldı.Savaş elleri cebinde bana bakarken öfkeyle yüzüne baktım.Beni bu dosyaları kurtarmaya zorladığı için değildi bu öfkem.Bu bilgileri bildiğini adım gibi biliyordum.Bunu bildiği halde bu dosyaları kurtarmam için beni tehdit etmişti.

Belki de bu konuda Bahadıra yardım ediyordu!!

Afallarken başımı başka yöne çevirdim.Kalbimin hızını kulaklarımda hissediyordum.Nefret ediyordum ondan!

Hayatımdan 

Savaştan

Bahadırdan

Beni bu hallere düşüren ailemden

Herkesten nefret ediyordum.Gençlerin teröre zorlanması yetmiyormuş gibi çocukları da bunların içine sürüklemeleri çok caniydi.

"Bitti mi"

Hızla ayağa kalkıp kapıya yöneldim.Tam çıkacakken Savaş kolumdan tutup olduğum yere sabitledi beni.

"Sana... Bitti mi dedim!!"

Üzerine basa basa söylemesiyle ona tiksintiyle bakıp kolunu ittirdim.İğreniyordum ondan.Aramıza belli bir mesafe girdiğinde elimi kaldırıp tehdit edercesine yüzüne salladım.

"Bitti! Ben evime gidiyorum.Bir daha... bir daha sakın beni işlerine alet etme Demirkan!! Yoksa olacaklardan ben sorumlu olmam!"

Gözleri beni anlamaya çalışır gibi bakarken Miraç gelip bilgisayardan bir şeyleri kontrol etti.Yapıp yapmadığımı kontrol ediyordu.Savaşa bakıp "Tamamdır"dedi.

Kendime olan öfkem bedenimi sarmalamıştı.Nasıl böyle bir hata yapmıştım hala aklım almıyordu.En çok canımı sıkansa bunu geri alamayacağımdı.

Miraçın söyledikleriyle kolumdan tutup dışarıya çıkardı beni.Kapının yanında Bahadır duvara yaslanmış beni izliyordu.O koyu kahveleri gözlerimi delip geçerken midem bulanmışcasına yüzümü buruşturdum.Savaştaki aynı bakış Bahadırda da yerini aldı beni anlamaya çalışır gibi, bunu bildiğimi onlara söylemeyecektim.Eğer öğrendiğimi anlarlarsa işlerine karışacağımı sanıp beni gözetim altında tutarlardı veya öldürürler buda bir ihtimal.

"Oldu mu?"

Savaş başını onaylarcasına sallayıp beni dış kapıya sürükledi.Sesimi çıkarmadan bu yaptığına göz yumdum.Bir an önce bu köhne yerden kurtulmak istediğim için ona izin vermiştim.Dışarı çıktığımızda arabaya gidip bindik.Hiç bilmediğim bir yerde onunla gitmemezlik yapamazdım.Biran önce evime gidip bu beladan uzaklaşmak için dua etmeye başladım.

Arabanın ilerlediği sokaklara baktığımda kendi evinin yolu olduğunu görünce sinirle yüzüne bakıp kolunu tuttum.Başı bana dönerken gözlerimdeki öfke ve kine karşı biran afalladı.

"Neyin var kızıl"

Benimle dalga geçiyordu sanki.Ciddi mi diye yüzüne baktığımda gerçekten de şaka yapmıyordu.Ah ,şimdi düşüp bayılacaktım burada.Orada olanlar hiç olmamış gibi davranması beynimde havai fişeklerin patlamasına neden oluyordu.

"Beni evime bırak"

Üzerine basarak söylediğim sözle başıyla uzaktan görünen evini gösterdi.

"Eve geldik zaten.Senin ev teh-"

"Umrumda değil,beni hemen evime bırak!!"

"Orada olanlar hakkında bahsediyorsan benim böyle biri olduğumu biliyordun"

Evet biliyordum ama küçücük çocukları da teröre sattığını bilmiyordum Savaş! Bu kadar duygusuz ve şerefsiz herifin teki olduğunu bilseydim bir dakika bile yanında durmazdım.

Tabi bunları içimden söylemekle kalıyordum.Bir gün bunun hesabını çok ağır çekeceklerdi.O ölen çocukların vebalini ömür boyu omuzlarında taşımak zorundalardı.

"Savaş!! Beni evime bırak yoksa şimdi inerim arabadan"

Kapıyı açıp tam dibine gittiğimde sırtımdan tutup kendine çekmeye çalıştı.

"İçeri gir kızıl!!"

Bağırarak bana seslenmesini umursamadan elini itmeye çalışırken bir yandan da dengemi korumaya çalışıyordum.

"Bırak beni Savaş!"

"Delirdin mi lan!! İçeri gir... Hemen!!"

Bana bağırması sinirlerimi daha çok zıplatıyordu.Elini ittirip bir bacağımı kapıdan sarkıttım.

"Yemin ederim hiç düşünmeden atlarım Savaş,durdur arabayı!!"

Küfürler eşliğinde arabayı kenara çektiğinde hızla indim arabadanTişörtümü düzeltirken derin nefesler alıyordum.Artık zorunlu da olsa bu adama katlanmaya dayanamıyordum.Savaş bir eli direksiyonda öylece bana bakarken sinirle yüzüne baktım.Deli ediyordu adamı.

Arkamı dönüp yanından ayrılacağım sırada üzerimize doğru gelen siyah plakasız minibüsle afallarken reflekslerim hızlı davranıp bacaklarımı hızla hareket ettirdim.İki üç adım atıp minibüsün geldiği yönden uzaklaşırken yanımdan fırtına gibi geçip arkama ilerlerken süren kişiyi siyah filmle kaplı camlardan görememiştim.Kalbim ağzımdan atarken yerimde dursaydım öleceğim fikri beynimde korkulu seslerle yankılanırken ürpererek titremeye başlayan ellerimi önemsemedim.

İki arabanın uğursuz çarpışma sesi kulaklarıma dolarken dehşet bedenimi sardı.

Savaş

Savaş arabanın içindeydi.Korku dehşet sarmalanmış şekilde bedenimde hüküm verirken hızla arkamı döndüm.Minibüs arabaya önden fazla sert olmayan biçimde çarptı.Hızlı çarpmasa da vuran minibüs büyük olunca arabanın geri kayma sesi kulaklarımda çınladı.Araba sarsılarak yerinde dururken minibüsten bir kişi silah doğrultup arabanın arkasına ateş etmeye başladı.Kulaklarımı kapatma isteğimi yok sayarken hızla uzaklaştılar.

Bu olamazdı... O ölemezdi ki daha bana vereceği hesaplar varken böylece çekip gidemezdi.Dehşetle açılan gözlerimle koşarak arabaya doğru ilerledim.Minibüs hızla uzaklaşmış ortalarda görünmüyordu.

Camdan baktığımda Savaş kanla kaplı başını direksiyona yaslamış baygınca yatıyordu.

Hayır hayır hayır 

'O yaşıyor Buğlem,şimdi kendine gel ve ona yardım et!!'

İç sesim bağıra bağıra beni kendime getirmeye çalışınca yerimde durmayı kesip kapıları açmayı denedim.Kilitlenmişlerdi.Diğer kapıları da denediğimde açamadığım için etrafıma bakıp yardım isteyebileceğim birilerini aradım.Ama kimse ortalıklarda görünmüyordu.Şansıma tükürüp etrafta camı kırabileceğim bir şeyler aradım.

Yoktu yoktu yoktu!!

Arabanın altından damlayan benzinle daha çok paniklerken arabanın arkası alev almaya başlamıştı.Uğursuz dumanlar etrafı çepeçevre sarmış zar zor nefes aldırtıyordu.Kolumu büküp ağzıma kapatırken çaresizlik etrafta cirit atıyordu.

Düşün Buğlem düşün.Her zaman çalışan kafan şimdi neden donmuştu.Arabadan çıkan alevler yükselmeye başlarken giderek benzine yaklaşıyorlardı.Gözlerimin dolduğunu hissettim.Kendimi ilk defa bu kadar çaresiz hissederken yaşayıp yaşamadığını bile bilmediğim bir adamı kurtarmaya çabalıyordum.Aklıma gelen fikir delice olsa da başka yapabileceğim bir seçenek yoktu.

Hayır Savaş.Yine kurtulamayacaksın.Yine ölemeyeceksin!!.O çok istediğin ölüme seni yaklaştırıp sana istediğini vermeyeceğim.

Elimi yumruk yapıp aramıza giren cama hızlı ve sert bir yumruk atarken bağırmamak için kendimi sıktım.Elim kırılmış gibi acırken umursamamaya çalıştım.Geri çekilip hızla dönerek cama tekme attım.Çatlamaya başlasa da kırılmıyordu.İki elimi de kaldırıp cama olabildiğince yumruklar indirdim.Gözlerimden süzülen yaşlar acımla harmanlanmış gibiydi.Son kez elimi cama geçirdiğimde ellerimden süzülen kanlar etrafı boyuyordu.Umursamamaya çalışmak iyi gelse de bu acı dayanılacak gibi değildi.Cam parçalarının elimde kaldığını işaret eden cam parçalanarak bir bir yere döküldüler.Elimle etraftaki dumanları uzaklaştırmaya çalıştım.Alevler daha da yükselirken fazla vakit kaybettiğimi anladım.Kanayan elimi umursamayıp içerden kapıyı ittirerek açtım.Savaşı omuzlarından tutup kaldırdım.Ellerime daha çok batan camlara sadece göz yaşı dökmekle kalıyordum.Canım inanılmaz derecede acıyorken Savaşı neden kurtardığım fikrini sonraya attım.Kollarının altından tutarak zar zor çekip çıkardım onu arabadan.Gözleri hafif aralanır gibi olduysa da kendine gelmemişti.Öküz gibi ağır vücudunu sürüklemek canımı çıkartıyordu.

Bir duvarın arkasına nefes nefese Savaşı bırakırken arabadan biraz uzaklaşmıştık.Alevler arabada dans eder gibi hareketlenirken birazdan patlayacağı aklıma geldi.Savaşın bacaklarından tutup iyice arabadan uzağa çektim.Gözleri tekrar bana bakarken yeşillerindeki ölme isteğini umursamadan gidip omuzlarından kaldırıp duvara yasladım.Bu zevki ona yaşatmayacaktım.Arabanın patlama sesi gelirken Savaşa sıkıca sarılıp patlamanın etkisindeki rüzgardan korumaya çalıştım.

Her şey durulmuş arabadan çıkan alevlerin sesleri kalmıştı sadece.Yavaşça geri çekildiğimde yeşilleri baygınca bana bakıyordu.Başındaki yarıktan kanlar süzülmeye devam edince tişörtümden bir parça yırtıp kanayan yere sardım.Alışmıştım artık bir yerim kanayınca tişörtümden parçalar koparmaya.Bu sefer ki ise Savaş içindi.Onu kurtarmayabilir ölüme terk edebilirdim.Ama ben daha onun kadar duygusuz olmayı başaramamıştım. 

Elimdeki gözüken camları çıkartacakken Savaş birden elini kaldırıp bana engel oldu.

"Yapma"

Yerinde zorlukla diklenip daha rahat bir pozisyona geçti.İyi gözükmüyordu.Başından akan kanı kapatsam da yüzünün belirli yerlerindiki kesik izleri kendini belli ediyordu.Onu dinlemeyip tekrar camı çıkartacakken bu sefer bileğimi tutup buna engel oldu.Kaşlarım çatılırken içimdeki adrenalin sakin olmamı yasaklıyordu bana.

"Bırak Savaş"

"O kanamayı durduruyor kızıl.Onu öylece çekip çıkaramazsın!!"

Elini ittirip öfkeli gözlerimi ona diktim.Onu kurtarsam da bu ona karşı olan öfkemi değiştirmiyordu.

"Bu seni ilgilendirmez.Önce kendi haline bak bir!!"

Elini cebine atıp telefonu zar zor çıkardı.Derin hırıltılar çıkartıyordu.Bu onun epey acı çektiğini gösterirken ona karşı olan kinim ona acımamın önüne geçiyordu.

"Benim evin sokağındayım.Vuruldum acele et!"

Telefonu kapattığında diğer elinin beline baskı yaptığını gördüm.Endişelenirken elini çekip yarasına baktım.Kurşun yarasına benzer yara görmeyi aklımın ucundan bile geçirmiyordum.Hangi ara olmuştu diyecektim ki aklıma gelen şeyle gözlerimi sıkıntıyla kapattım.Arabaya ateş ettiklerinde beline isabet etmiş olmalıydı.

Elimi tişörtümün eteklerine götürüp kaldıracakken elimi tutup kaşları çatık bir ifadeyle bana baktı.Kızmış gibiydi. İyide neye kızacaktı ki ona yardım etmeye çalışıyorum nasılsa.

"Ne yapıyorsun!"

"Bırakırsan göreceksin Savaş!"

Bıkkınlıkla gözlerimi devirince hareket etmeye çalıştı ama belindeki yarayı tutup acıyla inledi.Hızla tişörtümü çıkardığımda sporcu atletiyle kalmıştım.Tişörtü ortadan ikiye ayırınca epey uzun olmuştu.Salaş bir tişört olduğu için büyüktü.Elini yaranın üzerinden çekip dikkatlice artık tişört olmayı bırakan bez parçasını beline sardım.Biraz daha iyi duruyordu ama hala daha nasıl böyle sağlam ve konuşkan olduğunu anlayamıyordum.Sen insansın be.Sanki bisikletten düşmüş gibi başı ve beli hasar görmüş kendindeydi.Şuan onun baygın yatıyor olması gerekirken hale bak!

Yeşilleri üzerimdeyken umursamadan kafamı çevirdim.Ona karşı olan öfkem ve kinim diğer duyguların önüne set çekiyordu.

"Neden bırakıp gitmedin?"

Gerçekte merak ediyormuş gibi bir hali vardı.Ona bu kadar nefret doluyken neden onu bırakmadığımı bende bilmiyordum.İçimdeki karanlık taraf sanki onunla bağ kurmuş gibi gitmesine izin vermiyordu.Elimi saçlarıma atıp sertçe karıştırdım.Kuş yuvasına döndüğünü hissediyordum ama takmadım.Şuan en son düşüneceğim şey saçlarımdı.

"Sana o zevki yaşatamazdım"

"Sırf o yüzden yani"

Ona bakarken gözlerimden sadece nefretin geçtiğini bilirken ne olmasını bekliyordu.Ona acıdığım için kurtardığımı falan mı

"Sana acıma mı beklemiyorsun öyle değil mi?"

Tek kaşımı kaldırarak alayla yüzüne baktım.Bazen cidden dediği laflara hayret ediyordum.Ona acıyacak veya önemseyecek kadar yakın olabileceğimi düşünmüyordum.O benim için her zaman acımasız ve dengesiz herifin teki olarak kalacaktı.Daha ilerisini ne ben isterdim nede kader buna müsaade ederdi.Derler ya zıt kutuplar birbirini çeker.Bizim çoğu yanımız aynı olduğu için bizim mıknatıs bizi çekmek yerine ölümüne uzağa iterdi.Memnun olduğumu inkar etmiyorum.Bu yaptıklarından sonra onun yanında kalmak istemek delice olurdu.

Savaş daha bir şey diyemeden yakınımızda bir araba durup kapısı açıldı.Utku hızlı adımlarla yanımıza yaklaşırken yüzünün hali afallamama sebep oldu.Ne olmuştu ki buna şimdi.Birinin fena halde benzettiği açıktı.Yere çökerken Savaşa dikkatle baktı.

"Ne oldu oğlum sana!!"

Savaş titrek nefesler alırken her nefesinde acı çekiyormuşçasına bir izlenim bırakıyordu.Yerden destek alarak kalkmaya çalışınca Utku koluna tutarak dikkatlice kaldırdı.Aralarındaki bağ beni etkileyecek derecedeydi.Kardeş gibi yakın olmalarını izlemek aklıma Doğuyu düşürdü.Özlemle iç çekerken biran önce görüşebilmemizi umdum.

"Sonra.."

Yaralıda olsa sert durmasına gözlerimi devirdim.Neyin tavrıydı bu anlayamıyordum ki.Utku Savaşı arabaya götürürken benden tarafa hiç bakmaması hafifte olsa dokundurmuştu.Elime baktığımda bazı yerleri hala kanarken asıl büyük kesiklerin kanını cam parçaları engelliyordu.Savaşın dediklerini umursamadan elimdeki cam parçasını tuttuğum gibi hızla çektim.Dudaklarımdan dökülen acı dolu inleme akan kanımla karıştı.Bu zamana kadar kanımın kalması bile mucizeyken hala bu kadar kan nereden geliyor kafamı karıştırıyordu.Her gün bir yerim kesiliyordu.Elimin acısını unutarak elimi yumruk yaptım.Bu kanın akış hızını yavaşlatmıştı.

"Sen iyi misin"

Utku elimi tutup kaldırdığında başımı kaldırdım.Yüzü dağılmış haldeydi ama hala daha sertliğini ve çekiciliğini koruyordu.Soğuk gri gözleri endişeye ev sahipliği yaparken elimi hızla çekip bir adım geri çekildim.Bir an şaşırsa da gözlerime soran gözlerle baktı.

"İyiyim.Sen Savaşı hastaneye götür."

"Elin kanıyor Buğlem! Gel bizle"

İtiraz etmesine kafamı sağa sola sallayarak karşılık verdim.Utkudan da uzak durmaya çalışıyordum.Eğer Savaşa bu kadar yakınsa o satılan çocukları da biliyordur.Artık uzak kalmak istiyordum bu olaylardan.Çok fazla yorulduğumu hissediyordum.Her bilgi bir yük gibi omuzlarıma tırmanmış beni batırmaya çalışıyorlardı.

"Sorun yok.Bir eczaneye gider baktırırım"

"Saçmalama!!Geliyorsun.Bin arabaya hadi"

Düzelmeyen kaşlarım tekrar çatılınca sakin olmaya çalıştım.Artık yeterdi.Her şeyi sormadan kendi isteklerine göre yapmaları sabrımı zorluyordu. 

"Ben giderim dedim Utku!! Bana emrivaki yapmayı kes!"

Hızla arkamı dönüp yanlarından uzaklaştım.Utkuyu göremesem de peşimden gelmediğini anladım.Böylesi daha iyiydi.Onlardan uzak durup kendi olmayan hayatıma bakacaktım.Bir eczanenin önüne geldiğimde içeriye girip elime pansuman yaptırdım.Borcumu ödediğim de çıkıp evin yolunu tuttum.

Elim sızlasa da çokta büyütülecek bir şey değildi.Eve sağ salim varıp kapıyı açtım.Sefanın tepkisinden korkuyordum.Elimin halini görüp Savaşın yanına gitmesini istemiyordum.Savaştan korktuğum için değildi bu.Sefaya yine bir şey yapar korkusunu içimden atamıyordum.

Kapıyı kapatıp anahtarı portmantoya astım.Sefanın vereceği tepkiden korkarak  yavaşça oturma odasına ilerledim.Kapının yanına geldiğimde durup derin bir nefes çektim.Kızması gözümün önüne gelirken kafamı sallayıp düşünceleri bir köşeye fırlattım.Ne olacaksa olsun diyip kapıdan girdiğimde iki kişinin karşılıklı gülüşmeleri kulaklarımı doldurdu.Olduğum yerde dururken içimin özlemle titremesine mani olamadım.Mutluluk kalbime doğru koşup orada kendine yer edinirken koşarak boynuna atladım.

"Kıvırcııkkk"

İkisi de gülerken Doğu ellerini belime dolayıp daha çok sarıldı.Onu o kadar çok özlemiştim ki. Kokusu burun deliklerime sızarsan sızlayan elimi umursamadan gözlerimi kapattım.Onu çok özlemiştim.Yanındayken bana uğrayan güven duygusu tekrar etrafımı sarmalarken daha sıkı sarıldım ona.

"Hey hey hey! Burada bende varım"

Sefa sesine sahte sitem katarken Doğuyla ona güldük.

"Birileri kıskandı sanırım"

Doğu yavaşça kendini geri çekince gülen gözlerle ona baktım.O kıvırcık saçları ve buz elalarını çok özlemiştim.Gözleri bir andan solarken sıcaklığı buraya kadarmış diye geçirdim içimden.Elaları üstüme kayıp tararken gözlerinin her geçen saniye daha da karardığına şahit oldum.

Ah,akılsız kız.Üstünde sporcu atleti hatta kanla kaplanmışken böyle nasıl karşılarına çıkardın.Üstelik elim yaralı ve sargı bezi içindeydi.Kafama vurma isteğimi sonraya erteleyip söyleyecek bir mazeret bulmaya çabaladım.İlk geldiğimde hızla ona sarıldığım için üzerime dikkat edememişti ama şimdi ikisi de bütün açıklığıyla halimi görüyorlardı.

"Bu halin ne Buğlem!!"

Sesini kontrol etmeye çalışarak sakin olmaya çalışmıştı ama pek bir işe yaradığı söylenemezdi.Gözleri ateş saçarken gözlerimi kaçırıp başımı hafifçe eğdim.Tam zamanına rastlamıştı gelmesi ya.Gelmesi hoşuma gitse de zamanlaması berbattı.

"İşte oldu.Bardağı kurulamaya çalışırken fazla sert davranmış olmalıyım ki elimde kırıldı"

Başımı kaldırırken söylediğim yalana inanması için dua etmeye başladım.Gözlerimi ifadesiz tutmaya çalışmam fazla zor olmadı.Alışmıştım bu durumlara artık.Çoğu kez şiddet gördüğümü bu şekilde saklamıştım ondan.

Kaşları çatılırken yalan söyleyip söylemediğimi tarttı.Bu sefer başıyla üzerimi gösterdiğinde oflamamak için kendimi zor tuttum.Bugün aşırı derecede üstüme gelinmişti ve bu artık beni sıkmaya başlıyordu.Bir an önce soğuk bir duş alıp uyumak istiyordum.

"Bu üstünün hali ne peki.Böyle mi çalışıyorsun sen orda!"

"Hayır sadece kesiği saracak bir şey bulamadım o an.O yüzden tişörtümü kullandım mecbur kalarak"

Bıkkınca söylediklerime karşı inanmışa benziyordu.İçimden geçen mutluluğu dışarı yansıtmamaya özen göstererek bu konunun burada kapanması beni sevindirmişti.

"Öyle olsun bakalım"

Geriye gidip koltuğa oturuşunu seyrettikten sonra Sefaya baktım.Kuşkulu bakan gözleri bana inanmadığını gösterir nitelikteydi.Nasıl olsa bir şekilde inanacak diye düşünüp buna fazla takılmadım.

"Neyse ben duş alıp üstümü değişeyim sizde bir şeyler sipariş edin acıktım."

Emrimi verip odama yönelecekken Sefanın sitemkar sesi odayı doldurdu.

"Emriniz olur hanımefendi.Yemek yapmayı beceremiyorum desene sen şuna!"

Tebessüm yüzümü sararken bir şey demeden odama girdim.Atletin eteklerinden tuttuğum gibi üzerimden çıkararak yatağın üstüne attım.Dolabın yanından giderek iç çamaşırları ve giysilerimi çıkartıp yatağın üstüne koydum. Havlumu alıp odadan çıktığımda tam yan tarafımda bulunan banyoya girdim.Sargılı elimi kullanmamaya özen göstererek soğuk bir duş aldım.Soğuk su sırtımdan kayarak yerle buluştuğun da ruhumdaki kirleri de söküp götürsün istedim.Vücudumu iyice yıkayıp temizlendiğim de suyu kapatıp duşakabininden çıktım.Asılan havluyu bedenime sararak iyice kurulandığım da havluyu bedenime sıkıca doladım.Soğuk su bedenime iyi gelmişti.Ferahladığımı hissederken derin nefes alıp verdim.

Banyodan çıktığımda içeriden gelen gülüşme sesleri kulaklarıma çalınınca aklıma üşüşen gerçek bir anda olduğum yerde donmama sebep oldu.Ben eve geri dönmüştüm ve bu sayede Meteyle Tugayın buraya gelmeyeceğinin garantisi yoktu.Doğu ve Sefanı hiçbir şeyden haberi yoktu.Eğer öyle bir şey olursa tetikte olmadıkları için onlarında zarar görmeleri gözümün önüne gelirken kendime olan sinirim hat safhaya çıkmıştı.Herkese zarar veriyordum.İçeri de her şeyden habersiz olan dostlarım benim yüzümden zarar görecekleri gerçeği kalbime ilmik ilmik işliyordu.Yine yapacaktım işte.İstemesem de benim yüzümden zarar gelecek bu kişilerin bir gün bana sırtlarını çevirmelerinden çok korkuyordum.Bu korku tüm bedenimi esareti altına alınca titremeden edemedim.

Yapmazlardı ki... Onlar benim tek ailemken bana arkalarını dönemezlerdi.Bu düşünceyi beynimde defalarca kez tekrarlarken üşüdüğümü hissettim.Adımlarımı hızlandırıp odama ilerledim.Şimdilik bu düşünceleri eski raflarına kaldırabilirdim.Devam etmek ne beynime nede kalbime karşı iyi sonuçlar doğurmayacaktı.

Odama girip kapıyı kapattığımda etraftaki karanlık kaşlarımı çatmama sebep oldu.Işıkları açık bıraktığıma emindim.Işığı açmak için hareket edecekken pencerenin uçuşan perdesi içimin ürpertiyle dolmasını sağlamıştı.Işığı açmayı bırakıp pencereye doğru ilerledim.Her adımımda saçlarımdan damlayan sular parkeyle buluşurken temkinli adımlarla pencereye doğru ilerledim.Çocukların sesleri kapının ardında kalırken sessizlik çığ gibi üzerime binmişti.Sessizliğe adım seslerim ve rüzgarın her zaman hoşuma giden ama şimdi ise bir uğursuzluk gibi çıkan soğuk fısıltıları ekleniyordu. 

Adımlarımı durdurup pencereyi kapatacakken tam önümdeki sokak lambasının yanında duran ağaca biri yaslanmıştı.Elleri cebinde pis sırıtışı burdan belli olan bir gülümsemeyle bana bakıyordu.İçimi saran korku gittikçe yükselirken az önceki düşüncelerimin bir bir gerçekleşmeye başlaması ise vaveyla gibi üzerime üzerime geliyorlardı.Her geri adım atmaya çalışmamda bedenime felç girmiş gibi hareket edemiyordum.

Kendimi zorlayarak geri gidecekken sırtımın bir bedene çarpması hareketlerini durdurmuştu.Gözlerimi dehşetle açarken boğazımdaki sertliği yok etmek için sertçe yutkundum.

Siktir..Siktir..Siktir 

İçimden geçen tonla küfürü boğazımdaki yumru yüzünden söyleyemiyordum.Enseme sinsice tüm sertliğiyle vuran nefes dudaklarımı titretirken ellerimi yumruk yaptım.İçimdeki bu korku benim için değildi.İçimdeki o delice atan korku hiçbir şeyden haberdar olmayan içeride gülüşen dostlarımaydı.

Arkamdan sarılan kolla gözlerimi sıkıca kapattım.Eli diğer omuzum da dururken sırtımı göğsüne daha fazla yapıştırdı.Bedeninden bedenime geçen her sıcaklık bir tehdit gibi derime işliyordu.Çıplak omuzum da hissettiğim buz gibi soğuk dudaklarla kıpırdamamak için kendimi zor tuttum.Öptüğü yere hafifçe nefesini üflerken omzumdaki elinin baskısını daha çok arttırdı.Sargıda olmayan elimi kaldırıp elinin üstüne koydum.Dursun istedim artık.Ne yapacaksa yapıp biran önce gitsin istedim.Vücuduma dokunmasına tahammülüm kalmamıştı artık.Şuan bu yaptıklarına izin vermem sadece aynı ev içinde bulunduğum kişiler içindi.

Dudakları bu sefer kulağıma yaklaşırken beni kendine daha çok yapıştırdı.Dünya insanın başına yıkılırdı değil mi.Benim ise dünyamı başıma yıkmak için fırsat kollayan bu adamdan nasıl kendimi koruyacağımı bilmiyordum.

Kulağıma dolan fısıltısı çivi gibi kalbime saplanırken kalbimden akan kanlara yara bandı yapıştıramamamın acizliğine düşmüştüm.

"Kaçmaktır insanı korku kuyusuna atmak,

O kuyuya düşendir tüm cesaretini yitiren..."

Derin nefes alıp cümlesine tekrar devam ederken gözümden düşen acıya engel olamadım.

"Tüm cesaretini yitiren ise, boş bir çuvaldan farkı kalmaz!"

----------------

Evett

Yeni bölümle karşınızdayım kitap kurtları😇😇

Umarım beğeneceğiniz ve hoşunuza giden bir bölüm olmuştur

Vote ve yorumlarınızı mutlaka bekliyorum.😉

Seviliyorsunuzz❤❤

Continue Reading

You'll Also Like

22M 1.1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
SARKAÇ By Maral Atmaca

General Fiction

1.7M 104K 7
"Delilerin sevdası hoyrat bir fırtına gibidir. Günün başında seni sarsan fırtına, gecenin şafağında ılık bir esintiye dönüşüp kaburgalarının arasına...
83K 3.9K 37
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
3M 162K 40
Heja güzelliği ve cesaretiyle Amed'e nam salmış kadın. Ağir yakışıklılığı ve bastığı yeri titreyișiyle Amed'in saygı duyulan ağası... Kadın çok sevd...