KARANLIK SIRLAR

By KarTanemm06

133K 10.2K 2.3K

"Kaşınıyorsun kızıl!!" "Kaşısana" "Benim kaşımam kimseninkine benzemez izi kalır haberin olsun!" Söyledikleri... More

..TANITIM..
1.Bölüm《Kaçış》
2.Bölüm《Boncuk göz》
3.Bölüm《Arkadaş》
4.Bölüm《Yarasa》
5.Bölüm《İşkence》
6.Bölüm《İntikam》
7.Bölüm《Hare》
9.Bölüm《Geçmiş》
10.Bölüm《Dengesiz》
...Karakterler...
11.Bölüm《Ölüm》
12.Bölüm《Bahadır》
13.Bölüm《Vaveyla》
14.Bölüm《Doğu》
15.Bölüm《Katil》
16.Bölüm《Sessiz Çığlık》
17.Bölüm《Özgürlük》
18.Bölüm《Savaş》
19.Bölüm《Nefret》
20.Bölüm《Kaza》
21.Bölüm《Anne》
22.Bölüm《Belirsizlik》
23.Bölüm《İlk adım》
24.Bölüm《İlk aşk》
25.Bölüm《Affetmek》
26.Bölüm《Gözler》
27.Bölüm《Helena》
28.Bölüm《Biz Kimiz? 》
29.Bölüm《Hayal kırıklığı》
30.Bölüm《Lanet》
31.Bölüm《Heyecan》
32.Bölüm《Davetsiz misafir》
33.Bölüm《Cehennem》
34.Bölüm《Örümcek》
35.Bölüm《Kaçırılma》
36.Bölüm《Ameliyathane》
37.Bölüm《Terör》
38.Bölüm<<Yolculuk>>
39.Bölüm<<Teslim oluş>>
40.Bölüm<<Batak>>
41.Bölüm<<Silüet>>
42.Bölüm<<Ölüm Haberi>>
43.Bölüm <<Kargaşa>>
44.Bölüm<<Geçmişin izleri>>
45.Bölüm<<Kızıl Gelin>>
46.Bölüm<<Uyanış>>
47.Bölüm<<Yeşiller>>
48.Bölüm<<Mutlu saatler>>
49.Bölüm<<Tugay>>
50.Bölüm<<Küçük umutlar>>
51.Bölüm<<Soğuk>>
52.Bölüm<<Göz Yaşları>>
53.Bölüm<<İntihar>>
54.Bölüm<<11 Çocuk>>
55.Bölüm<<Ölüm Kokusu>>
56.Bölüm<<Annemiz...>>
57.Bölüm<<Seni Seviyorum>>
58.Bölüm<<Saf canilik>>
59.Bölüm{Korku}
60.Bölüm{Eray}
61.Bölüm{Utku}

8.Bölüm《Izdırap》

3.1K 280 67
By KarTanemm06

Kalp atış hızımı durduramazken gözlerim üzerlerinden ayrılmıyordu.Nasıl bulmuşlardı burayı.Ben vücudum kitlenmiş şekilde onları izlerken masanın kenarına gelip durdular.O an korktum.Her şey en başa saracak diye çok korktum.Yine aynı şeyleri yaşamak istemiyordum ki ben.Ellerimin titremesine engel olmak amacıyla yumruk yapıp sıktım.Dişlerim sıkmaktan kırılacak gibiydi.İfademi korumaya çalışıp dik dik yüzlerine baktım.Korktuğumu anlarlarsa bundan zevk alıp inadına daha fazla üzerime geliyorlardı.

"Savaş bey.. değil mi"

Tereddüt edercesine sorduğu soruya Savaş çatık kaşlarla karşılık verdi.Onları tanımadığı her halinden belli oluyordu.

"Kimsiniz"

Savaşa bakarak hafif kıvırdı o tehlike saçan dudaklarını.Sonra gözleri tekrar bana kayarken gözlerinin içi psikopatça parladı.Yemin ederim gözlerinde ki ışıltıyı buradan görmüştüm.Beni yok edene kadar peşimi bırakmayacaktı,kurtulmama izin vermeyecekti.Elini kaldırıp Savaşa doğru uzattı.Savaş ifadesinden ödün vermeden ayağa kalktı.

"Ben Tugay, Buğlemin kuzeniyim"

İçime çöreklenen şaşkınlıkla Tugaya baka kalırken ne yapmaya çalıştığını düşündüm.Neden kuzenim olarak tanıtmıştı ki kendini.Savaş kaşlarını kaldırarak bana baktığında tepki göstermediğimden tekrar Tugaya baktı.Elini uzatıp tokalaştı.

"Savaş Demirkan"

"Evet biliyorum.Baya ünlüsünüz buralarda"

Ellerini geri çektiklerinde Savaş oturmadan ayakta dikilmeye devam etti.

"Buraya neden geldiğinizi sormamda bir sakınca yoktur umarım"

Savaş uzatmadan direk konuya giriş yapmıştı.Bu durumdan sıkılmaya başladığını açıkça göstermekten çekinmiyordu.Tugay sahte gülümsemesini yüzüne maskelerken bana baktı.

"İzniniz olursa bu günlüğüne kuzenimi almaya geldim.Uzun zamandır görüşemediğimiz için özlemiştim."

Ölürüm de bir daha o bataklığa gitmezdim.Kaçtığımız için bize yapacaklarına tekrar dayanamazdım.Savaşa kuzenim olmadığını söyleyecektim.Aramız kötü olsa da yardım edeceğini hissediyordum nedense.Utkuya baktığımda başını onaylamaz şekilde sağa sola salladı.Onlarla gitmemi istemiyordu.Nasıl olduğunu bilmesem de Utku gerçeği biliyordu.Bu bir nebzede olsa rahatlamamı sağlıyordu.Savaş bana soran gözlerle baktığında ağzımı itiraz etmek için aralamıştım ki Mete sahte öksürüğüyle konuşmamı engelledi.Gözlerime sahte özlemle bakıp iç çekti.Onu tanımasam bu hallerinin gerçek olduğunu sanırdım.

"Hadi ama Buğlem,bizim ufaklıkla da görüştük zaten oda eve gitmemizi bekliyor ayıp olacak şimdi ona bekletmeyelim"

Yüzümdeki kan hızla çekilince bembeyaz kesilmiştim.Sefanın yanına uğramışlardı.Kim bilir ona ne yapmışlardı.Mete gerçeği söyleyeceğimi anladığı için Sefayı öne sürmüştü.Ona ne yaptıklarını düşündükçe tedirginliğim artıyordu.Ağzımı kapatıp söyleyeceklerimi yuttum.Sefayı kurtaracaksam onların dediğini yapmak zorundaydım.Savaşa baktığımda kaşları çatık bana ne olduğunu sorguluyordu sanki.

"Savaş bey izin verirseniz bugün erken çıkabilirmiyim"

Savaş tereddütle kafasını onarlarcasına salladığında gözlerim Utkuya kaydı.Gri buzlarını Tugayla Metenin üzerine dikmiş çatık kaşlarıyla onlara bakıyordu.Utku eğer çetedeyse hadi ben tanımadım ama Tugay ve Mete kesin tanırdı.Sonuçta onların topladığı kişilerden oluşuyordu bu çete.Bu durumda Utkunun çeteden olmadığı anlaşılıyordu.Gözlerini bu sefer bana diktiğinde gözlerimde gizlenmiş olan tedirginliği sanki görmüş gibi dudaklarını yavaşça oynattı.Dikkatli baktığımda 'endişelenme'demişti.Nasıl endişelenmem bu haldeyken.Tanıyordu onları,ellerine düştüğümde bana ne yapacaklarını biliyorken endişelenmemek elde değildi.

İçimdeki korkuyu görmezden gelerek Tugayın yanına doğru ilerledim.Kolunu omzuma attığında beni kendine yapıştırdı.

"Rahatsızlık verdiğimiz için kusura bakmayın.İyi geceler"

Arkamızı dönüp çıkışa doğru ilerlemeye başladığımızda nefesini kulağımda hissettim.

"Durmam için yalvaracaksın!!"

Dediği şey bedenimde şok etkisi yaratırken sakin kalmaya çalıştım.Yine işkence yapacaktı ama bu diğerlerinden farklı olacağa benziyordu

Daha kötü

Daha zalimce

Daha yaşamdan sömürten

Alışmıştım diyorum ama sadece kendimi kandırıyordum.Alışılmıyor du bu eziyetlere.Her geçen gün bir öncekinden daha beterdi.

Kapıdan çıktığımızda önümüzdeki siyah minibüsü andıran arabaya girdik.Tugay kolumdan tutarak sertçe cam kenarına itti.Kafam cama vurunca acıyla inledim.İşte başlıyorduk.

İçeri girip kapıyı kapattılar.Tugay benim yanıma otururken Mete tam karşıma oturmuş tiksinç bakışlarını üzerime dikmişti.Araba yola çıktığında bedenimdeki titremeyi yok saymaya çalıştım.Tugay kolunu tekrar omuzuma atarken bu sefer daha sert davranıyordu.Ona bakmamaya çalışsam da çenemden tutup yüzümü yüzüne yaklaştırdı.

Kaşları derince çatılmış ürkütücü derecede bakıyordu kahveleri.Çıkık elmacık kemikleri ve keskin yüz hatlarıyla çekici biriydi.Psikolojisi ve bakışları onu korkunç birine çeviriyordu.

"Söyle bana yarasa sana ne yapsam!"

Dolgun dudaklarının arasından çıkan kelimeler kalp atışlarımı hızlandırıyordu.Ne yapacağını bilir gibi bakıyordu gözleri.

"Sefaya ne yaptınız"

Konuyu değiştirdiğimde gözlerini devirip çenemden geriye doğru itti.Başım bu sefer koltuğa vurduğu için kısa süreli acıdan kurtulmuştum.Bana dokunmadan biraz ilerime oturdu.Derin bir nefes alıp vereceği cevabı bekledim.

"Misafirimiz olacak biraz.Yaşayıp yaşamayacağı sana bağlı"

Başımı hızla Meteye çevirdiğimde iğrenç sırıtışı yüzünde beni süzüyordu.

"Nereye götürdünüz onu.Beni de yanına götürün!"

"Cık cık cık olmaz yarasacık önce plana uy sonra alırsın mavişi"

Ters ters yüzüne bakıyordum.Yine ne yaptıracaklardı acaba.Aklım Sefa da acaba iyimi diye düşünmeden edemiyordum.Araba yavaşlayıp durduğunda kapıyı açıp çıktılar.Tugay kolumdan tutup sürüklemeye devam edince sesimi daha çıkartamadan.Çok öfkeliydi ona şimdi ters bir şey söylesem beni boğmayacağının garantisi yoktu.İki katlı yıkık dökük bir eve gelmiştik.Burada ne yapacağımızı düşünmek bile istemiyordum çünkü iyi şeyler olmayacağı kesindi.Kapıyı açıp içeri girdik.Tugay kolumdan fırlatıp yere atmıştı beni.Dirseğim yere sertçe vurduğu için küçük bir çığlık dudaklarımdan firar etti.Diğer elimle acı içinde kolumu ovalarken Tugay saçıma yapışıp ayağa kaldırdı beni.Acı bedenimi ele geçirmiş hükmederken ağzımı açıpta tek kelime edemiyordum.Sinirine gidersem daha kötü şeyler yapacağını bildiğim için susup sinirinin geçmesini bekledim.Mete kapıyı kapatmış tiyatro seyreder gibi keyifle bizi izliyordu.Hayatımda gördüğüm en alçak kişiydi belkide.Duygudan yoksun piç herif!!

Tugay saçlarımdan sürükleyerek merdivenlerden çıkarmaya başladı.Elim saçımdaki baskısını azaltmaya çalışırken arada takılıp düşüyordum.Tugay beni umursamadan bir odanın önüne geldiğinde durup yüzüme baktı.Dudakları yavaşça tehlikeli bir şekilde kıvrılırken anlamsız gözlerle ona baktım.Bir şeyler planladığı o kadar açıktı ki ama ne olduğunu tahmin edemiyordum.

"Hazır mısın"

Sırıtarak söylediği şeye kaşlarımı kaldırdım

"Neye hazır mıyım"

Beni cevaplamadan kapıyı yavaşça açıp görüş alanıma soktu.Penceresiz bir odaydı.İçeride bir kaç tekli koltuk ve sandalye vardı ama üstleri siyah beyaz çarşaflarla örtülmüştü.Bu görüntü içime ürperti sokarken hala anlamsız bakan gözlerimi Tugaya çevirdim.

"Niye buraya geldik"

Yüzünü eğerek benimle aynı boya geldi.

"Bunu sana yapmak istemiyordum yarasa ama sen sürekli sınırlarımı zorluyorsun,Aklının başına gelmesinin zamanı geldi artık"

Bu dedikleri beni korkutmaya başlamıştı artık.Beni kapının karşısındaki duvarın dibine bıraktı.Bileğimi oturduğum yerden duvara yapışık olan yerdeki kelepçeye kelepçelerken diğerini de diğer tarafımdan yere kelepçeledi.Ona tedirginlikle bakarken duraksadı.Beni süzerken eğilip saçlarımın üstüne öpücük kondurdu.Hiç bir şey demeden dışarı çıktığında ben hala ne yapmaya çalıştıklarını anlayamıyordum.Etrafta üstü örtülü eşyalardan başka bir şey yoktu.Bir süre anlamsızca etrafıma bakarken kulağıma gelen anlamsız sesleri dinlemeye çalıştım.Kafamı kaldırdığımda kapının üstüne bir kamera ve hoparlör yerleştirdiklerini gördüm.Bir süre o kameraya baktım ama hoparlörden yükselen sesler daha da anlam kazanmaya başlamıştı.

'Tık Tık Tık Tık Tık'

Sesin her çıkışında başım aşağıya doğru teklemeye başlayınca ellerimle kulaklarımı kapatmaya çalıştım ama kelepçeli oldukları için hareket ettiremiyordum.Korku bütün bedenimi ele geçirmişken çenem titremeye başlamıştı.Ne yapmaya çalıştıklarını yavaş yavaş anlamaya başlarken gözlerimi dehşetle açıp kameraya doğru sesim çıktığınca bağırdım.

"Tugay sakın o aklındakini yapma.Yemin ederim bunu sana çok pis ödetirim!!"

Bunu dememle ışıklar kapanınca donup kaldım.Vücudum titremeyi kesmiş sadece karanlık ve sese odaklanırken beynim eski defterlerin tozlu kapaklarını acımasızca araladı.

Geliyorlar!

Beynimde binlerce kez yankılanan ses içimi dondururken gözlerimi sımsıkı kapatıp duymamayı yeğledim.

Aç gözlerini

Gözlerim sese itaat edip yavaşça aralandığında üstüme gelen siyah siluetlerle onlara bakarken karartılarını boğazıma doğru uzattıklarında gözlerimi kapatıp hayatım boyunca atmadığım en acı dolu çığlığı dudaklarımdan bıraktım.Nefes alamıyordum sanki boğazımı sıkıyorlardı.

Hayır..

Gerçek değil..

Gerçek değil..

Sadece hayal..

Sadece hayal..

Mırıltılarıma kendimi inandırırken birden nefes alıyormuş gibi hissettim.Gözlerimi korkarak açtığımda etrafımda değillerdi.Bedenim rahatlayıp kendime gelmeye başladığımda unuttuğum o korku dolu ses tekrar kulaklarıma dolmaya başladı.

'Tık Tık Tık Tık Tık'

Seni istiyorlar

Hayır Hayır Hayır. Kafamı deli gibi sağa sola sallarken kafamın içinde yankılanan sesi duymamaya çalıştım.

Ruhunu onlara teslim et minik

Adamın sesi tekrar kulaklarımda yankılandığında yerdeki gözlerimi kaldırdım.Bu sefer daha kalabalık ve korkutucu gözüküyorlardı.Gözlerimden yaşlar akmaya başladığında acıyla çığlık attım.

"Yeterr. Yalvarırım kurtar beni bu cehennemden Tugay!!"

Sesim odada yankılanırken göz yaşlarıma hakim olamıyordum .Sel olmuş yanaklarımdan akıyorlardı.Siluetler ağır adımlarla bana yaklaşmaya devam ettiklerinden duvara girebilecekmişim gibi geri geri gitmeye çalıştım.Göğsüm dehşet içinde hızla inip kalkmaya devam ederken damarlarımdaki kan çekilmiş gibi bembeyaz kesilmiş donuyordum.Dayanamıyorum. Hıçkırıklarım artarken bağıra bağıra ağlamaya başladım.Öldürsünler beni, bu eziyet yeterdi artık.Yaşamak istemiyordum,tüm yaşam enerjim çekilmiş ölümün kıyılarında yürüyormuş gibi hissediyordum kendimi.

'Tık Tık Tık Tık Tık'

Onlara teslim ol minik

Kafamın içinde sürekli aynı cümle yankılanıp duruyordu.

İstemiyordum.

Korkuyordum

Çok korkuyordum

Anne! Baba!

Kızınız boğuluyor kurtarın onu.Kızınız acı çekiyor kurtarın onu.Kızınız yaşamak istemiyor kurtarın onu.

Nadir isimlerini ağzıma aldığım annemle babamı istiyordum.Beni sıcak kollarıyla sarsın şu buz tutmuş yüreğimi ısıtsınlar istiyordum.Ölümü sağ mı bilmeden onlardan yardım diliyordum.

Siluetler tekrar boğazıma sarılacakken son bi çare tekrar bağırdım

"Kurtarın beni burdan.Çok kalabalık bu oda"

Dediklerimi duyup duymadıklarını bilmeden avazım çıktığınca bağırıyordum.Boğazım sanki biri tarafından tutulmuş sıkılırken zar zor sesimi çıkarmaya çalıştım

"Ya..yalvarırım çıkarın beni burdan"

Gözümü tekrar kapatıp kendime bunun gerçek olmadığına inandırdım.Gerçek değil sadece beynimin bana oynadığı bir oyun bu.Boğazını kimse sıkmıyor Buğlem iyisin.Nefes alabiliyorsun.

Gerçekten nefes alabildiğimi hissettiğimde rahatlayarak gözlerimi açtım.Yok olmuşlardı.Korkudan dilim damağım kurusa da onlardan kurtulduğum için düşünmüyordum bunu.

'Tık Tık Tık Tık Tık'

Onlardan kurtuluş yok

Gözümün önünde belirmeye başlayan görüntülerle bacaklarımı kendime çekip kafamı bacaklarıma gömdüm.

Acı istiyorlar minik, seni istiyorlar

Hayır duyma Buğlem duyma.Seni istemiyorlar .Kafam dizlerimde ileri geri sallanmaya başladım.Dinleme onları.

Onların yakarışlarına kulak ver

Birden yüzlerce kişi acı çekiyormuş gibi bağırmaya başlayınca içimdeki volkan patlayarak bende çığlık atmaya başladım.

Üstüme çöken karartılarla onlardan kurtulmaya çalışsamda hem bağırmaya hemde boğazıma sarılmalarıyla içimden kopup giden bir şey oldu sanki.Boğazım yırtılırcasına ıstırap dolu bir çığlık atmaya başladım.O kadar çok bağırarak ağlıyordum ki gözlerimden sel gibi akan yaşların biri çeneme inmeden diğeri hızla onu takip ediyordu.

Yakarışlarına kulak ver, onlara bırak artık kendini

Sesim git gide kesilirken geriye zar zor çıkartabildiğim hırıltılarım kaldı sadece.Direnmeyi kesip yüzüme zorda olsa acı dolu bir tebessüm yerleştirdim.İşte dedim, şimdi kurtuluyordum bu ızdıraplarla dolu hayatımdan.Gözlerimin önü kararmaya yüz tutmuşken kapının hızla açıldığını gördüm.İçeriye dolan ışıkla etrafımdaki yüzlerce kişi yok olurken gözlerim beni kurtarmaya gelen kişiye kaydı.O gri gözlerinde görmeye alıştığım soğukluk kaldırılmış yerine dehşet ve endişe dolu bakışlar yerleştirilmişti.

Ellerimde ki kelepçeleri çözdüğünde beni hızla kendine çekmiş sıkıca sarılmıştı.Saatlerce nefessiz kalmışım gibi derin soluklar alıp verdim.Utku dudaklarını saçlarımda gezdirip kulağıma defalarca aynı şeyi fısıldadı.

"Özür dilerim kızıl,daha erken gelemediğim için çok özür dilerim"

---------------

Zevk alarak yazdığım bir bölümdü.Umarım beklentilerinizi karşılayacak bir bölüm olmuştur.

Continue Reading

You'll Also Like

5.1M 236K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
4M 250K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...
1.8M 113K 59
Wattpad de bu isim ile yayımlanan ilk ve tek hikayedir. Çalınma durumunda yasal yollara başvurulacaktır. Mine MUTLUÇAY, otuz yaşında arşiv memuru ke...
296K 24.4K 40
*Asker Kurgusu* Güneş Milan Aksu, annesinin günlüğünü okuyarak babası hakkında herhangi bir bilgiye ulaşarak onu bulmak ister. Fakat günlüğü okurken...