TÖRE SONUCU EVLİLİK

By Melis_Angel

492K 13.6K 816

Nefret ile başladı... Aradan zaman geçti. Kalbimin kilitli kapılarını Kelebekler çaldı. Kalbim kelebeklere ı... More

BAŞLANGIÇ
1.bölum
2. bölüm
3.bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6. bölüm
7.bölüm
8. bölüm
9. bölüm
10.bolum
11.bolum
12.bolum
Bölüm 14
15. bolum
16.bolum
17. bölüm
18.bölüm
Bölüm 19
20. bolum
21. Bolum
22. Bölüm
ÖNEMLİ DUYURU
karakterlerimiz
23. bölüm
ÖNEMLI DUYURU
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
-Kesit-
27. bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
Duyuru
35. bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
🌟DUYURU🌟
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
Öyle birşeye ihtiyacım var ki...
52. Bölüm
53. Bölüm
~•FİNAL•~
~TEŞEKKÜR~
🌹🤚🏻

48. Bölüm

3.5K 140 11
By Melis_Angel

•Yazardan•

Yoğun bakım ünitesinin olduğu koridordan hızlı adımlarla uzaklaşırken Arya, arkasından gelen sevgilisi Baran'ı beklememişti. Genç adamda 'gidelim artık' diyerek ne beklemesini ne de gitmesini belirtmişti. Bu yüzden Arya bekleme gereği duymadan çıkışa doğru ilerliyordu.

Baran sonunda yetişebildiği sevgilisinin kolundan tutup durdururken,

"Neden benden kaçıyorsun?"

Diye bir soru yöneltti.

Arya gözlerini kaçırırken cevap bulamadı. Çünkü kendiside bilmiyordu, neden kaçtığını. Dün gece aralarında birliktelik geçmişti. Bu kesinlikle zorla olan birşey değildi. Baran'ın sevgilisinin yanına abisinin acısını paylaşmak için gelmesi, sonra sarılmaları, ardından birbirlerine yaklaşan dudaklar. Bir anda kendilerini yatakta bulmuşlardı, gerisi malûm...

Verecek cevap bulamayınca

"Kaçmıyorum."

Deyip işin içinden çıkmaya çalıştı genç kız.

Baran kızı boş koridorda omuzlarından tutup hafifçe duvara ittirince Arya'nın sırtı soğuk duvarla buluştu.

"Kaçıyorsun, güzelim. Hem de öyle bir kaçıyorsun ki.. Gözlerimin içine bakacak cesareti kendinde bulamıyorsun."

"Yok öyle birşey."

Deyip, konuyu kapatma eğiliminde bulunmuştu. Bakışlarını Baran'ın sol omzumun hizasında görünen karşıdaki boş duvardayken hâlâ gözlerinin içine bakamıyordu.

"Gözlerime bak o zaman ve soruma cevap ver, pişman mısın?"

Arya duyduğu soruyla uzun ve kıvrık kirpiklerinin çevrelediği iri gözlerini Baran'ın gözlerine dikti. Pişman mıydı? Hayır. Pişman falan değildi. Sadece biraz çekiniyordu ve kendine bile zor itiraf etsede, utanıyordu. Herşey bir anda olmuştu. Baran onu bu konuda zorlamamıştı. Hatta daha birlikte olmadan hemen önce 'istersen sabredebilirim' bile demişti. Ama devam etmişlerdi bu konuda bir pişmanlığı yoktu. Çünkü Baran onu kullanıp, harcayıp terkedecek adi bir adam değildi. Aksine abisi iyileşir iyileşmez nikah yapacağını kendisine kesin bir dille bildirmişti.

"Hayır, zerre pişmanlığım yok."

Dedikten hemen sonra, Baran'ın dudakları kıvrım kazandı. Hemen ardından Arya'yı önce alnından sonra şakağından öptü.
Arya ona sarılarak karşılık verirken Baran Arya'nın bal rengi saçlarını elleriyle geriye itip kulağına şunları fısıldadı;

"Teşekkür ederim.. Abimin acısını yanındayken biraz olsun azalttığın için. Teşekkür ederim.. Hayatıma girerek hayatımı renklendirdiğin için. Teşekkür ederim.. Deli dolu hallerime katlandığın için. Ve son olarak teşekkür ederim.. Ruhundan, kalbinden sonra bedenini de bana teslim edip, beni şereflendirdiğin için."

•*•*•*•*•

Kırk sekiz saatin dolmasına son bir saat kalmışken benimde heyecanım ve korkum artıyordu. Bir yandan Emir hayata tutundu tehlikeyi atlatmasına sadece bir saat kaldı diye sevinirken, diğer yandanda ya doktorların uyandırma çabalarına tepki vermezse diye korkuyordum. Bitkisel hayata girme ihtimali bile beni sıkarken, zamanı belli olmayan uykuya dalarsa herşey benim, bizim için daha berbat bir hâl alacaktı bunu da adım gibi biliyordum.

İki gündür hastanede rutin bekleme mesaisine devam ederken ne gidip üstümü değiştirme zahmetinde bulunmuştum ne de gidip burnumda tüten oğlumu görmüştüm. Buradan, bu kattan, bu koridordan, bu kapının önünden bir dakika ayrılsam Emir'e birşey olacakmış gibi hissediyordum. Sanki varlığımla hayatta kalıyormuş gibi buradan bir saniye olsun ayrılmak istemiyordum.

Kafamı eğip ellerim arasına alırken başım şiddetli bir şekilde ağrıyordu. İki gündür belirli aralıklarda gelen bu sancı kesinlikle duygu çöküntüsünden ve psikolojikmendi.
Bu sadece duyguyla sınırlı kalmamıştı, dış görünüş olarakta hayli çökmüştüm.

"Seni böyle görmek, ne kadar güzel."

Tanıdık ses kafamı kaldırıp karşımdaki şahsiyete bakmama sebep oldu.

Beynimden vurulmuşa dönerken, önce buz gibi oldum. Bir süre tepki veremedim.

"Hayırdır, çok mu şaşırdın? Birdaha karşına çıkmayacağımı mı düşünüyorsun yoksa?"

Alayla söylediği sözleri algılamakta zorluk yaşıyordum. Şuan bana beynimin oynadığı bir oyun olmalıydı!

"Yazık, nasıl da kötü bir durumda."

Kafasını Emir'in odasının önündeki geniş cama çevirince sahte bir hüzünle bunları söyledi.

Kendine yeni yeni gelirken kaskatı kesilen vücudum bu sefer sinirden titremeye başladı.

"Sen,"

Derken karşımdaki insan suretine bakıyordum.

"Sen ne cesaretle buraya gelmeye kalkışırsın!"

Yüksek ses tonum beni daha fazla kendime getirirken ayağa kalktım ve kocamın şu halde olmasına sebep olan Ruh Hastasına yaklaştım. Bu Ruh Hastası Zerda'dan başkası değildi.

"Hayatımın bir kez daha içine ettin, Allah belanı versin!"

Dedikten hemen sonda suratına indirdiğim tokatla olduğu yerde sendeledi.

"Amacımda buydu ya zaten."

Deyip sırıtınca daha beter sinirlendim. Ve bir tokat daha yapıştırdım yüzüne. Koridorun boş olması bu konuda işime geliyordu çünkü Şuan tam burada bu sürtüğün ağzını burnunu dağıtmak istiyordum.

Saçlarını tutarken,

"Benim kocamın bu halde olmasının tüm sorumlusu sensin! Yediremedin değil mi kendine düğün günü terkedilmeyi? Benim evim olan Konak'ta yaşamak yerine kendin gibi delilerin bulunduğu bir ortamda olmak koydu sana öyle değil mi? Sonra ne yaptın kocamın canına kastettin. Ama bak Emir hâlâ inadına yaşıyor, atıyor kalbi. Peki ya niçin hiç düşündün mü? Benim için, oğlu için, ailesi için! Senin gibi Şerefsizlerin kurduğu tuzaklarla canını verecek bir adam değil benim kocam."

Söylediklerimle sinirlendiğini anlarken bu bana zevk veriyordu.

Bir anda beni itti ve beklemediğim bir anda olunca doğal olarak dengemi kaybedip yere düştüm. Üstüme doğru gelip omuzlarımdan yere sabitleyince kalkmamı engellemeye çalışıyordu.

"Senden önce ben vardım. Ben evlenecektim onunla, ben! Ama sen ne yaptın bir anda hayatına girip benden uzaklaşmasına sebep oldun. Beni seviyordu o. Benimle evlenecekti."

Söylediği şeyler kesinlikle yalandı. Kafasında kurduğu şeylere gerçekmiş gibi inandırmıştı kendisini.

"Seni sevmemiş hiçbirzaman! Aranızda birşey de yokmuş! Bozulan beyninle uydurduğun şeyler bunlar senin. Ben olsam da olmasam da siz evlenmeyecektiniz. Çünkü Emir seni sevmek yerine nefret ediyordu."

Dedikten sonra onu üzerimden ittim ve boğazına sarıldım.

"Senin yüzünden Emir bu durumda ruh hastası manyak. Hayatımı mahvettin. Senin yüzünden benim evladım kaç gündür baba hasreti çekiyor. Sırf senin gibi bir deli yüzünden bu yaşadıklarım, geber!"

Ellerimin arasında çırpınırken gözüm ondan başka birşey görmüyordu. Şuan ellerim altında ölse gram umurumda olmazdı.

Koridor birden gürültüyle dolup doktor ve hemşireler Emir'in odasına doğru koşarken ellerimi o pisliğin boğazından çektim. Ten rengi morarmış öksürük krizine girmişti.

"Ne oluyor?"

Derken odaya girenler sorumu cevaplamak yerine beklememi söylüyorlardı.

Ben ise telefonumu alıp aşağıda nöbette bekleyen konağın en sadık güvenilir adamı Kendal'ı arıyordum.

"Buyurun gelin hanımım?"

"Hemen Emir'in odasının önüne gel, ona bunu yapan kişi zerda ve burada. Çabuk ol Kendal abi!"

Söylediklerime şaşırsada beni onaylayıp telefonu kapattı Kendal abi.

Zerda ayaklanmaya çalışırken karnına tekme atıp tekrar yatmasını sağladım. Tüm bunlar ona azdı bile.

Kendal abi gelip Zerda'yı aldı ve götürdü. Ben ise hâlâ doktorlar çıkmadığı için yarı açık olan perdeden içeriyi görmeye çalışıyordum. Kırk sekiz saat dolmuştu. Ve Şuan tek bir ihtimal vardı.. Ya uyanmıştı ya gitmişti.

İçeriden çıkan tanıdık hemşire yanıma doğru ilerledi.

"Ben sana demiştim, Emir bey uyandı. Günlerdir kapısının önünden bir dakika ayrılmadığın adam uyandı."

Hemşirenin dediklerine inanamazsken karşımdaki genç kadına sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamam bir oldu. Ama bu sefer mutluluktan, sevinçten şaşkınlıktan ağlıyordum. Tarifi edilmez duygular içerisindeydim. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyordum!

BU BÖLÜMDE BİTTİ. LÜTFEN İYİ KÖTÜ GÖRÜŞLERİNİZİ YORUM OLARAK BANA BİLDİRİN SEVGİLİ OKURLARIM😄 BİRDE BARAN VE ARYA'NIN HİKAYEDE KONUŞMALARININ FALAN YER ALMASINI İSTER MİSİNİZ ?

Yeni bölümde görüşmek üzere sağlıcakla kalın ❣️

Continue Reading

You'll Also Like

12K 524 29
Fırat ve Dicle'nin buluştuğu nokta; Mezopotamya. Kurak toprakların hışırtılı rüzgarları iki gencin yüreklerine soğuk yeller estirirken Mardin'in doğ...
1.1K 67 4
"Yeğenim Dilda'yı vereceğim sana, eğer baş kaldırırsan, bil ki iki taraf arasında bitmek bilmeyen bir kan davası açarsın." Derin bir iç çekti, sonra...
370K 12.8K 23
(Cinsel içerikli sahneler, yaş farkı ve daddy isuess içermektedir.) Ölü çocukluklar yaşamaya devam eden ölü insanlar doğurur... Kapak @-necirvan a ai...
1.6M 101K 49
Bir gerçek ailem klişesi. Düzgün yazılmış, saçma olmayan bir biyolojik ailem kitabı arıyorsanız, hoş geldiniz. Yalnız içeri girmeden uyarayım! Ankara...