36. Bölüm

5.1K 199 29
                                    

Ben şok olmuş bir şekilde onu izliyordum. Ne demeliydim? Bilmiyordum. Ne yapmalıydım? Onu da bilmiyordum. Bildiğim tek şey
Karşımdaki adamın bana aşkla, sevgiyle, şefkatle bakan gözleri şimdi cehennem ateşinin lav parçalarına bürünmüştü.

Benden bir yanıt bekliyor, cevap alamıyordu.
Ben cevap veremiyordum. Ne dilim izin veriyordu, ne de kalbim.
Sadece bakıyorduk.. O bana, ben ise ona bakıyordum.

"Eda! O defterin sende ne işi var dedim sana. Beni delirtme!"

Öyle bir bağırmıştı ki, eğer odada değilse bahçede bağırsa mahalle duyardı.

"B-ben"

Dedim ve sustum. Diyecek birşey bulamıyordum. Sanırım onun en hassas noktasına dokunmuştum. Ve benim için en acısıda bu hassas nokta Elis denen kişi.

"Sen ne ha? Sen ne!"

"Ben merak ettim, ve açtım. Sonra bu defteri buldum ardından da okudum. Karın olduğum için bilmemin bir sakıncası yoktur diye düşündüm, Özür dilerim."

Sesim oldukça titrek ve aciz çıkmıştı. Ama bana koyan bu kadar fazla tepki vermesi.. Elis denen kız bu kadar mı önemliydi?

Daha fazla ayakta duramadı ve sırtını yatağa yaslayıp sol ayağını kendine çekip ve sol kolunu ise sol dizinin üzerine koyup konuşmaya başladı.

Gözlerinden gözyaşı damlarken acı bir gülümseme ekledi kusursuz yüzüne..

"Bugün," dedi. Ağlamaklı sesiyle..
"Benim ona aşkımı ilan ettiğim günün aynı zamanda da onun bana veda ettiği günün yıldönümü. Ben ona 22 şubat 2014'te aşkımı ilan ettim. O ise bana 22 şubat 2015'te veda etti.."

Gözlerim büyüdü.. Şaşırdım. Ne kadar da acımasızmış. Bir insan aşkını öğrendiği günden bir sene sonra terk eder mi hiç? Hemde aynı günde bu tamı tamına acımasızlık.

Benim belki bu duruma kızmam sinirlenmem gerekiyordu. Ama ne kızdım ne de sinirlendim. Sadece kırıldım. Çünkü kocam, sevdiğim adam benim karşımda eski sevgilisi, eski aşkı için ağlıyordu. Bu bir kadın için gerçekten çok ağır birşey. Belkide Emir'in kalbinde hala o kız vardı. Peki ya öyleyse neden bana 'Seni Seviyorum' demişti? Neden bana umut vermişti.?

Dizlerimin üzerinde sürünerek bir kaç adımda onun yanına vardım. Ve bende sırtımı yatağa yaslayıp onun gibi oturdum..

"Güzel miydi?"

Dedim..

Şaka gibiydi. Kocama eski sevgilisinin güzel olup olmadığını soruyordum.

Kafasını aşağı yukarı sallamakla yetindi.

Normalde benim bu soruları sormak yerine bağırıp 'eski sevgilin için karının yanında mı ağlıyorsun?'
Diye hesap sormam gerekirdi. Ama ben tam tersi ona eski sevgilisiyle ilgili sorular soruyordum. Kendime de şaşırmıyor değilim. Ama bu sakin tavrım nereye kadar sürecek bilmiyorum.

"Neden ayrıldınız? Kavga falan mı ettiniz?"

"Hayır, herşey çok güzel gidiyordu."

"Öyleyse neden ayrıldınız? Neden terk etti seni?"

"Öldü." dedi.

Kanım donmuştu.
Sağ gözümden bir damla yaş düştü yanaklarıma.
'ölüm'.. Sonsuzluk. Tek yöne bir bilet.
Gidiş var dönüş imkansız. Emir sevdiği kızın ölümüyle sınanmıştı.
Kendimi onun yerine koydum. Dayanabilir miydim? Hayır. Dayanamazdım..

"Nasıl dayandın?"

Dedim kısık ve ağlamaklı sesimle..

"Dayanamadım."
Dedi. Ve devam etti..
"Aylarca hastanede yattım, Sinir krizleri geçiriyordum. İlaçlarla ayakta duruyordum.. Bende ölmek istiyordum. Onun yanına gitmek, onun gibi sonsuz olmak istedim hep. Ama, olmadı. İzin vermediler, defalarca denemiştim oysa. Hep diyordum kendi kendime 'yarın çok geç, bu gece ölmeliyim.' diye. Ama olmadı. Daha fazla para verip o dört duvar hatırladıkça midemin bulandığı odanın içine bile nöbetçi koydular.
Midemin bulanmasıda pislikten falan değil. O durumda sadece o odada kalmak beni ve psikolojimi çökeltmişti. Aylarca o odadan çıkmadım. Düşüncelerim, krizlerim aklıma geldikçe o günleri hatırladıkça bulanıyor midem. Velhasıl tükendim ve Eda. Tükendim."

Işte o an anladım. Sevdiğim adamın hakkında hiçbir şeyi bilmediğimi. Dışarıdan bakılınca ne kadarda ketun ve diri görünüyordu öyle. Meğer içi berbatmış adamın. Anladığım bir şey daha oldu ki... Emir benim hayatımda gördüğüm en Güçlü adam.

"Nasıl öldü?"
Dedim. Bende ağlıyordum. Sevdiğim adamın yaşadıklarına yüreğim ve vicdanım dayanamamıştı.

"Trafik kazası..
Benimle telefonda konuşuyordu. Ben İzmir'e onun yanına gidecektim bir sonraki gün. O sırada o da araba kullanıyordu. Bana sürprizi varmış onu söylüyordu. Sözleri hala dün gibi aklımda. Geleceğim için heyecanlıydı onu anlatıyordu. 2 ay görmemiştik birbirimizi ben Mardin'e işler için geldigim için. Neyse ışte biz biraz daha konuştuktan sonra ben buna dikkat et falan dedim. Sonra cevap vermedi..
Alo.. Alo... Dedim ama yine bir ses yok.
Ben endişelendim tabi bağırıyorum Elis diye. Ardından onun sesi yankılandı telefonda
'Emir frenler patlamış, tutmuyor!"
Diye aradan bir kaç saniye sonrada patırtılı sesler gürültü geldi, meğer araba uçurumdan denize uçmuş."

Dedi ve sustu. Ağlamaya devam etti. O ağladı bende ağladım. O karşısındaki duvarı izledi, ben onu. Ne kadar da acı birşeydi.

Aradan 10 dakika falan sonra ben yine soru sordum.

"Neden İzmir?"

"Çünkü ben Izmir'de eğitimime devam ediyordum. Zaten aynı üniversitedeydik. O üniversitenin en güzel, en havalı, zeki kızı. Ben ise yakışıklısı, havalısı zeki erkeğiydim.
Egolu Parazitler derlerdi bize. Hep birbirimizleydik çünkü. Ona biri birşey dese onun mükemmelliğini ben, bana biri birşey dese benim mükemmelliğimi o, savunurdu."

Dedi ve sırıttı sonra. Gözlerinden akan yaşlara yüzündeki sırıtışı dahil olmuştu. Ona kızmıyorum çünkü gerçekten ağır, her insanın taşıyamayacağı şeyler yaşamıştı. Kocamın benim karşımda eski sevgilisi için ağlıyor olması ne kadar da benim açımdan acı olsa, onu suçlayamazdım.

"Peki sonra noldu? Sen ne yaptın? Denizden hemen buldunuz mu?"

"Ailesini aradım hemen. Sonra zaten ben ilk uçakla izmir e gittim. Denize uçtuğunu hemen söylemediler bana. Ben Izmir e gidene kadar arkadaşlarım bana birşeyi yok direğe çarpmış dediler. Biliyorlardı çünkü ne halde olacağımı. Ama ben yinede yerimde duramadım. İzmir'e gelince ortak arkadaşımız olan Kaan'ı aradım. Gelip beni aldı. Ve kazanın yaşandığı uçuruma gittik. Orada açıkladılar bana acı gerçeği. Ambulanslar polisler gelmişti. Annesi ağlama krizlerine girmiş, babası da aynı şekildeydi. Kaza taze olduğu için akıntıda olmadığı icin 7 saat sonra buldular onu. Acilen ambulansa koyup hastaneye götürdüler. Tabi ben çıldırmış bir durumdaydım. 15 gün komada kaldı makinaya bağlıydı. 22 şubat 2015 günü çok yalvarmıştım ona. 'hadi uyan bak bugün benim sana aşkımı ilan ettiğim gün' diye. Ama o daha fazla dayanamayıp veda etti bize.
Sen komaya girdiğinde de bu kadar etkilenmiştim ışte. Onu kaybetmiştim, bir şekilde ayağa kalktım ama eğer senide kaybetseydim yıkılışımın dirilişi olmazdı. O trafik çok diye o uçurumlu yoldan gitmiş. Keşke dedim, keşke gitmeseymiş.

Cenazeden sonra evine gittim onun. İçeri girdiğimde her yerde bizim resimlerimiz altında tarihleri ve güller. Hiç yemek yapmayı bilmezdi. 'beceremem ben yemek işlerini' derdi bana. Ben ise 'erkegin kalbine giden yol midesinden geçer' demiştim ona. Tabi bunlar boş laf ben onun o haline aşık olmuştum. Tamam dedi bana. Söz veriyorum.. Sana yemek yapacağım demişti. Tüm odaları gezdikten sonra mutfağada girdim. Masada yiyecekler vardı. Bir gün önceden hazır etmiş herşeyi. Yaprak sarma, içli köfte ve daha bir kaç çeşit yemekler vardı masada. Ve masanın köşelerinde büyük kırmızı mumlar.. Ben tam 4 saat boyunca o evde oturup bağıra çağıra haykırarak ağladım biliyor musun eda..? Göz yaşlarım tükenmeksizin akıyor, içimdeki acı bir türlü dinmiyordu."

Ona doğru döndüm ve baş parmaklarımla göz yaşlarını sildim.

"Çok güzel sevmişsin"
Dedim ona..

Burnunu çekti ve ayağa kalktı. Benide kaldırdı. Ve yatağa doğru yürüdük. Ben sağ o sol tarafına geçti. Ve beni kendine çevirdi. Kafam çenesinin altına geliyordu.. Bana sarıldı. Adeta kenetlenmiş gibiydi. Ve ardından kulağıma doğru eğilerek fısıldadı.

"Sakın ha, Sakın sende beni bırakma.. Kaldıramam."

MERHABALAR! Bu bölümde hüzün fazlaydı biraz😢
Ama OLSUNDU!😁
Sizleri seviyorum.... GEÇEN BÖLÜM VOTE ÇOK AZDI BU BOLUM ÇOK ÇOK OLMASI DİLEĞİYLE
SİZLERİ SEVİYORUM💖💞💗💓💕
İTİRAF EDIN AMA ÇOK GÜZEL BIR BÖLÜMDÜ💕🌟✨💫

TÖRE SONUCU EVLİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin