49. Bölüm

3.7K 142 12
                                    

Merhabalar.. yeni kitap yazıyorum adı "psikopatın esiri" bir bakarsanız sevinirim😊

İyi okumalar❣️

Konaktakiler yola çıkmış gelirken, ben hayata gözlerini yeniden açan sevgilimin kapısının önünde az sonra onu görebileceğim için yerimde duramıyordum.
Şuan benden mutlusu yoktu belki de... Daha ne isteyebilirim ki? Kaç gündür bu hastanede resmen çökmüşken şimdi aldığım güzel haberle yeniden doğmuş gibi enerjiktim.

"Buyurun, girebilirsiniz."

Doktorun komutuyla hemen odaya doğru adımladım. Elim kapı kolundayken derin bir nefes aldım ve kapı kolunu yavaşça indirip içeri girdim. Kapıyı ardımdan kapattığımda kolundaki serumu inceleyen Emir ile karşılaştım. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken yatağın yanına gittiğimde beni yeni farketti..

"Canım.."

Diye fısıldarken, gözlerim dolmuştu. Dudağımda buruk bir gülümseme vardı.

"Senin ne işin var burada?"

Diye sert bir şekilde sorduğunda neye uğradığıma şaşırdım, hadi ama hafızası yerine gelmeliydi bu ameliyattan sonra! Kendimi pencereden atma isteği gün yüzüne çıkarken, suratımın aldığı şekli farketmiş olacak ki kendini tutamayıp güldü,

"Gel buraya, gel."

Deyip kollarını açtı.
Kasılan vücudum tekrar gevşerken yatağa oturup kendisine sarıldım.

"Ya, çok kötüsün!"

Dedim mızmız bir kız çocuğu gibi.

Saçlarını okşadığı on dakikanın sonunda kafamı kaldırıp gözlerine baktım.

"Çok korktum,"

Dedim dudaklarım hafif büzülürken. Ağlamak üzereydim.

"Seni kaybetmekten öyle korktum ki... O an ne kadar güçsüz bir insan olduğumu anladım. Güçlü bir kadın olsaydım eğer iki günde böyle yıkılmazdım."

Gözyaşlarımı eliyle silerken, onunda gözlerinin dolduğunu gördüm. Hayır, ağlamamalıydı! O ağlarsa ben daha çok ağlar, buna dayanamazdım.

"Sen güçsüz falan değilsin. Tam tersi o kadar güçlüsün ki tüm yaşananlara rağmen ayaktasın, yıkılmadın. Gözyaşı görmek istemiyorum artık. Kahkaha istiyorum, tebessüm istiyorum."

Kafamı sallarken bende gözümün kenarındaki damlaları sildim, ellerimin tersiyle.

"Haklısın, bundan sonra ağlamak yok."

"Aferin, işte böyle."

Derken, muzipçe gülümsedi.

"Oğlum nerede?"

"Evde, o."

"Özledim.."

Dediğinde,

"Bende."

Diye karşılık verdim.

"Hiç gitmedin mi?"

Kafamı sağa sola doğru sallarken,

"Hiç gitmedim."

Dedim.

Bakışırken, başka birşey söylemedik birbirimize. Zaten gözlerimiz anlatıyordu ki herşeyi, konuşmaya ne lüzûm vardı?

Kapı açılınca Emir'in ailesi içeriye girdi. Nihal hanım 'oğlum' diyerek üstüne atılırken, Halil ağanın sevinci gözünden belli oluyordu. Belkide ilk defa bu aile bunca zamandır bu kadar mutluydu.

TÖRE SONUCU EVLİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin