40. Bölüm

5.1K 180 31
                                    

Acı çekiyorum. Acıyı tüm hücrelerime, iliklerime kadar hissediyorum. Kemiklerim sızlıyor, ölecek gibi oluyorum, ölemiyorum. Nefesim daralıyor. Üstüme tonlarca ağırlıkta birşey koyulmuş gibi ağır hissediyorum ve bu benim nefesimi kesiyor.

Gelen mesaj yine o lanet olası gizli numaradandı. Ve o mesajı göndereni şimdi biliyorum. O, zerdaydı. Belki o son kelimelere kadar anlamamıştım ama şu an emindim. Mesajı gönderen hatta Emir'e bunu yapan kesinlikle o. Benim doğumum yüzünden onun nikahı ertelenmişti. Bebek erkek olunca evlenmekten Emir vazgeçmişti. Sonrada sinir krizi geçirip, delirip hastaneye kapatmışlardı. Ama belli ki çıkmış fakat iyileşmiş bir şekilde değil, intikam ateşiyle.

Acı haberi Kendal verince Nihal Hanım bayıldı, Baran yerinden fırladı Halil ağa ise gözleri dolu bir şekilde tek bir soru sordu tıslayarak.

"Kasıtlı mı, Kasıtsız mı?"

"Bilmiyoruz, ağam"

Ben mesajı görünce bir şok daha geçirmiştim ve o şokla telefon ellerimin arasından sabun gibi kayıp yerle buluştu. Baran hemen yanıma geldi.

"Yenge, ne oldu!?"

Dedi. Ben cevap veremedim bir yandan kocamın durumuna inanamıyordum bir yandan gelen mesaja.

"Edaa! Ne oldu diyorum?"

Diye ikinci kez beni sarsarak cevap istedi Baran.

Ben yine cevap veremedim. Bir noktaya odaklanmış, Emir ile geçen günlerimiz gözümün önüne geliyordu.

"Bana bak şok geçiriyorsun yenge! Hacer abla hemen buraya gel yengeme bak"

Dedi baran ve yerdeki telefona eğildi. Mesajları okudu ve sinirden gözü dönmüş bir şekilde tısladı.

"Kasıtlı baba, kasıtlı."

"Kendal hemen arabayı hazırla adamları gönder İsterse Fizan'a gitsin o şerefsizi bulmadan gelirseniz yaşatmam sizi. Baran yürü sende hastaneye gidiyoruz"

Dedi Halil ağa.

Ben biraz kendime gelmiştim. Fakat bu seferde kendimi ağlamadan durduramıyordum. Hıçkırıklarım arabanın içinde yankılanıyor, ya ona birşey olursa içim içimi yiyiyordu.

"Yenge, bak abime hiçbirşey olmayacak, sakinleş biraz."

"Yapamıyorum Baran, sakinleşemiyorum. Lütfen biraz daha hızlı sür."

Dedim ağlarken.

Ona birşey olursa ben ne yapardım? O dağ gibi bedeni kara toprağa yakışmazdı ki onun. Ölüm yakışmazdı ona. Şerefine layık olmazdı ölmek.

Daha Halil Miran'ın baba dediğini duyacaktı.

Aslan oğlu ilk aşık olduğunu onunla paylaşacaktı.

Askere gidecekti.

Evlenecekti.

Bunların hepsi onun himayesi altında olacaktı. O, olmazsa olmazdı. Bu hayatın tadı olmazdı. Daha nice çocuklarımız olacaktı bizim. O herbirine ayrı şevkati gösterecekti. Erkeklere doğruluğu, dürüstlüğü, cesareti ve azmi öğretecek; kızlara ise anneniz gibi olun demesi yetecekti. Bunları düşündükçe içimde ki acı daha da büyüyordu. Nefes alamaz hale geliyordum..

Hastaneye girmiştik ve bizimle beraber ambulans sirenleriyle birlikte girdi ve inletti hastaneyi. arabadan inip hemen ambulansa koştum belki de içindeki Emirdi, benim kocamdı. Ambulansın kapıları açılır açılmaz kıza sordum.

"Kim bu? Benim kocam mı? Söylesene!"

"Hanımefendi sakin olun lütfen. Hastanın adı Emir Hanzade. Şimdi izin verin işimizi yapalım!"

TÖRE SONUCU EVLİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin