25. Bölüm

7.6K 250 3
                                    

Ben, benliğimi kaybetmiştim. Hayattan kopmuş sanki arafta kalmıştım. Dış dünya ile bağlantımı kesmiş, bir yandan doktorun dediğini idrak ediyor bir yandan da bunun sevincini yaşıyordum. Ben edadan tamı tamına 3 ay uzak kalmıştım. 90 gün boyunca onsuz uyumuş, onsuz uyanmıştım. En acısıda daha annesine muhtaç olan evladım annesinin kokusunu hissedemeden ondan ayrılmıştı. Ve şimdi benim hayatım sil baştan oluyordu. Ben yeni beyaz bir sayfa açmayacağım, defteri kökten yakacağım. Ve yeni bir defterde sadece Karım Çocuğum ve Ben olacağız. Bundan sonra kartlar açık olacak..

"Emir bey orada mısınız? Eda hanım uyandı. Karınız uyandı.."

"O-onun yanına girmek istiyorum"

Eda'dan..

Ruhum kocaman bir dağın tepesinden aşağı süzülürken, bedenim yerinde hiç kıpırdamadan duruyordu.. Gözlerimin önündeki loş ışık gözlerimi açmama daha da engel oluyordu. Sürekli uyuma isteği terk etmiyordu bedenimi ve ruhumu. Arada sırada yanı başımda bir yerden ağlayan bir yerden konuşan erkek sesinine cevap vermek istesemde üzerimdeki uyku bunu engelliyordu. Ve git gide beni kendine çekiyordu ve ben bu cekime kapılıp pes ediyordum. Bedenimi yine o Uykuya teslim ediyordum ama ruhum uyanıktı bedenimin ve bilincimin harekete geçmesini bekliyordu tekrar hayata dönmek için..

"Eda hanım hadi! Açın gözlerinizi.. Artık kendinizdesiniz. Gerçek dünyadasınız bilinciniz yerinde hadi yardımcı olun bize"

"Ben, ben bitkin hissediyorum. Neredeyim?"

"Hastanedesiniz Eda hanım, en son nerede olduğunuzu hatırlıyor sunuz?"

"Ben en son çocukluğumdaydım. Günlerden çarşambaydı. Doğum günümü kutluyorduk. Ama sonra birşey oldu herşey bir anda gelişti ve gözlerimi açtım. Sanki günlerce uyumuşum gibi hissediyorum. Ve en son başımda ağlayıp konuşan bir adam duyuyordum."

"Evet eda hanım. Günlerden çarşamba ama çocukluğunuzda değilsiniz. Hatırladıklarınız doğru sizi ziyaret etmeyi bir gün bile aksatmayan adam kocanızdı. Bazen odanın camından bazen baş ucunuzda sizin umutla uyanmanızı bekledi.. Küçük bir bebekle hergün geldi sizi görmeye. Çok şanslısınız eda hanım çok.."

Gözlerimden yaşlar akarken

"Ne zamandır uyuyorum?"
Kelimeleri döküldü ağzımdan.

"Yaklaşık 3 aydır"

"Ama bana sadece 1 günmüş gibi geliyor"

"Bu normal eda hanım bitkisel hayattaydınız. Ama şimdi uyandınız. Senelerce uyuyan hastalarımız bile var."

"Bebek.. Yani bebeğim. O'da geliyor muydu?"

"Tabikii.. Geliyor babasıyla sizi ziyaret ediyordu.. Hatta bakın işte oradalar"
Dedi hemşire odanın camını göstererek.

Cam'a kafasını yaslamış, gözünden akan mutluluk yaşları yanağına doğru süzülüyordu. Bana bakarak tebessüm etti. Ben ise zorlanarak sol elimi kaldırdım, ona el salladım. Emir nefesiyle camı buğulandırmış ve 'Seni Seviyorum' yazmıştı. Bu beni epey mutlu etmişti. Sonra gerileyip sırtını dönünce aniden kaşlarım çatıldı. Ama sonra kucağında mavi bir battaniyeyle bir bebekle belirince çatılan kaşlarım inmiş, gözlerim dolmuştu. O benim bebeğimdi, o bana aitti.

"Onları daha yakından görmek ister misin?"
Dedi güler yüzlü hemşire.

"Evet lütfen"
Dedim yanaklarıma akan gözyaşlarımı silerek.

Hemşire kalkmış kapıya doğru ilerlemişti. Emir hemen girmiş, bebeği yatağın yanındaki koltuğa bırakmış hemen gelip bana sarılmıştı. Bende ona sıkıca sarılıp sessizce ağlıyordum. O da aynı şekildeydi. Aradan bir kaç dakika sonra alnını alnıma dayadı ve yüzümü avuçlarının içine aldı.

"Uyandın.."
Dedi fısıldayarak.

"Uyandım"
Dedim aynı şekilde.

"Hayatımın en zor 3 ayını geçirdim eda. 3 ay bana 3 asır gibi geçti. Sen masumca uyurken ben dışarda sensizliğin acısını çekiyordum."

"Artık uyandım artık tamamen varım.."

"Bundan sonra, Sen Ben ve Oğlumuz sadece biz"

"Erkekti değilmi?"
Dedim kafamı bebeğime doğru çevirerek.

"Evet erkek.. Ve artık zerda yok."

"Onu kucağıma almak istiyorum."

Emir benden ayrılmış koltuğa doğru gitmişti. Ben ise biraz doğrulup bebeğimi kucağıma almıştım. Masumca uyuyordu, onun kokusunu içime çekmiştim babası ve benim gibi kokuyordu. Eşsiz büyülü bir kokusu vardı. Onu kendime yasladım. Ve kokumu, 3 ay boyunca ayrı kaldığı kokumu hissetmesini sağladım. Onu bir kere olsun emzirememiştim bile.
Emir'e dönüp

"İsmi ne?"
Dedim. Belkide bir anne için en zor olanı buydu. Daha evladımın ismini bile bilmiyordum. Ve bu benim canımı yakıyordu.

"Miran," dedi gülümseyerek."Halil Miran".

İsmi duyunca o kadar sevinmiştim ki.. Daha evlenmeden önce diyordum kendi kendime.. Oğlum olursa Miran, kızım olursa Bade koyacağım diye. Ve şuan istediğim olmuştu. Ve ben mutluydum. Uzun zamandır kapıma uğramayan mutluluk, şimdi beni bulmuştu. Eşim ve çocuğum yanımda bir insan daha ne isterdi ki..

"Canım"
Diyince emir'e döndüm. Bana pek böyle kelimeler kullanmadığı için şaşırmıştım.

"Hm?"

"Sen uyurken ben bir karar aldım. Ve seninde sevineceğini düşünüyorum."

"Neymiş?"

"Artık 3 kişiyiz, ayrı eve çıkalım diyorum. Ne dersin?"

Şaşırmıştım. Hemde oldukça. Emir'den böyle birşey beklemiyordum.

"Olur derim. Tamam derim. Harika derim."

Dedim gülümseyerek.

O da güldü.

Belkide bundan sonra hayatım düzene girecekti. Belkide herşey yoluna girerdi ha? Belkide kapımı çalan mutluluk birdaha beni terkedip gitmezdi.

Dayanamadım yazdım güzel okurlarım!😀 ama bol bol YORUM istiyorum ozellikle YORUM. Düşünceleriniz benim için önemli. Sizleri seviyorum birdahaki bölümde gorusmek uzere..💜💚💙💫💗

Bana ulaşacağınız hesap👉 the_mellis= instagram hesabı.
Buradan sorularınızı cevaplayabilirim..

TÖRE SONUCU EVLİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin