42. bölüm

3.6K 141 12
                                    

Sahi, geçecek mi bir gün acımız? Girecek mi herşey yoluna? Çözüme ulaşacak mı kafamızdaki karmalar. En sevdiklerimiz, değer verdiklerimiz vazgeçer mi ki onlarla doldurduğumuz kalbi paramparça etmekten.

Biz Emir ile çok zorlu yollardan geldik bu hallere. Çok şey atlattık. Yeri gelince kırdık, kırıldık. Ama affettik sonra birbirimizi herşeye herkese rağmen. Ayırmaya çalışan, kıskanan da oldu tabi aşkımızı. Ama biz yinede koparmadık aramızdaki o müthiş bağı. Tam herşey güzel gidiyor derken olan oldu işte. Bir anda, hiç beklemediğimiz anda paramparça olduk. Emir'in geçirdiği kaza sadece kemiklerini değil bizi de dağıttı. Bana, bize dair en ufak bir şey bile hatırlamıyor. Kafasında benimle oğluyla ilgili hiçbirşey yok. Ona göre yabancıydım. Ki daha oğlunu bile görmemişti. Tanımıyordu.

Miran babasına çok düşkün bir bebek. Eğer babasının kendisine eskisi gibi ilgili olmadığını hissederse onun da huzursuz olacağından adım gibi eminim. Çünkü emir için oğlu bir tarafa dünya bir tarafaydı. Sürekli ilgilenir daha küçük olmasına rağmen onunla sanki büyümüş gibi konuşur, iletişim kurardı. Şimdi ise bebeğini görünce ne tepki verecek onu bile bilmiyorum. Ama tek isteğim tekrar eskisi gibi olmak..

"Hadi ama Eda abla. Yapma böyle bak Emir abi uyandı ya zamanla herşey düzelecek sadece zaman."

"Beni tanımadı Alya. Bana sanki bir yabancıymışım gibi baktı."

Alya ve ben hariç herkes emirin yanındaydı. Benim ailem de gelmiş görmüş ve gitmişlerdi. Nurşen abla biraz daha kalmak istemişti.
Ondan sonra Emirin yanına girmedim çünkü tepkisinden korkup, çekiniyordum.

Biz alya ile otururken içeriden Nihal Hanım çıktı.

"Eda, kızım"

Hemen ayağa kalktım ve telaşla sordum.

"Ne oldu anne? Emir'e birşey mi oldu yoksa?"

"Yok, yok hayır. Sadece artık kim olduğunu açıklayalım diyorum."

"Ya tekrar bağırır beni kovarsa? Gerçekten bunu kaldıramam."

"Alışacaktır"

Usulca kafamı salladım yavaş ve çekingen adımlarla ilerledim odanın kapısını açtım ve içeri girdim.
Ben odaya girerken nurşen abla gidiyordu. Bir süre göz göze geldik.

"Ona zaman ver, eda. O şuan yeni doğmuş bir bebek gibi."

Kafamı onu onaylarcasına salladım. O da kolumu kovaladı ve gitti.

Içeriye başım eğik girerken, halil ağa ve baran ayaklandılar çıkmak için.

"Yine mi sen? Kimsin kızım sen? Niye geliyorsun ikide bir yanıma. Git kelimesinin anlamını bilmez misin sen?"

Yine iki cümlesi zaten kırık, buruk olan kalbimi tekrar paramparça etmeye yetmişti.

"Emir, o senin karın. Geçirdiğin kazadan dolayı hatırlamıyorsun ama o senin oğlunun anası."

Halil ağanın her bir kelimesinden sonra Emir'in göz bebekleri daha da büyüyordu. İnanamıyor gibiydi.

"Ne? Nasıl? Gerçek olamaz. Birde çocuğumuz mu var? Baba bu şakaya saçmalığa hemen son ver bence."

"Senin saçmalık dediğin ben yani karın ve oğlumuz Halil Miran Emir. Şaka falan değil gerçek. Sadece son zamanlarda yaşananları hatırlamıyorsun ama ben eminim bana da oğlumuza da alışacaksın. Herşey tekrar eskisi gibi olacak."

"Eskisi mi? Neyin eskisinden bahsediyorsun? Ben burda piyangodan çıkan karı ve çocuk öğreniyorum sen kalkmış bana eskisi gibi olucaz diyorsun. Benim kafamda eskisi falan yok tamam mı? Çocuğa bir yerde belki eyvallah'ım olur ama seni tahammül edemem!"

İnanamıyorum...
Tek kelimeyle inanamıyorum.
Bana aşkla bakan adamın gözlerinde nefretten başka birşey göremiyorum. Karşısında karısı, sevdiği kadın değilde düşmanı varmış gibi hissediyorum. Onun gözünde belki de şuan ki halinin sorumlusu sebebi olan zerdadan bir farkım yok.

Halil ağa Baran ve kaynanam odadan çıktılar. Bende Emir'in yanındaki koltuğa geçtim.

"Tüm bunları sen söylüyor olamazsın. Sen, sen bana bakmaya doyamazdın şimdi kafanı çevirip yüzümü görmeye bile tenezzül etmiyorsun. Emir, biz birbirimizi çok sev-"

"Yeter, kes."

Yüzüne hayretle bakarken devam etti.

"Bak geçmişte ne yaşanmış bilmiyorum ama kafamda sana dair en ufak bilgi bile yok. Büyük ihtimalle bir gecelik ilişkiden sonra hamile kalmışsındır baksana çocuğumuz da olduğuna göre. Bende seninle evlenmek zorunda kaldım herhalde."

"Yeter artık bu kadarıda fazla! Bana kötü kadın muamelesi yapamazsın. Çok şükür namusumla evlendim ben seninle.!"

"Bir.. O sesini kıs! İki.. inan zerre kadar umrumda değil. Üçüncü olarakta söylesene ben seninle aşık olarak mı evlendim?"

Bağırmıyordu ama sesi oldukça ürkütücüydü.
Bir süre cevap vermedim. Evet desem yalan olacaktı çünkü biz birbirimize evlendikten sonra aşık olduk..

"Ha-hayır."

Bunu söylerken gözlerimi kaçırmıştım.

Hafiften sesli gülerek

"Bak işte. Gördün mü?"

"Biz sonradan aşık olduk seninle. Ama senin psikopatın yüzünden çocuğun dahil hiçbir şey hatırlamıyorsun. Senden tek bir ricam var Emir hadi ben bir süre bu haline dayanırım da bari bebeğimize eskisi gibi davran o daha çok küçük hisseder babasının eskisi gibi olmadığını."

Hissederdi. Bebekti ama hissederdi. Ben dayanırım ama o dayanamaz, ister eski babasını.

BOLLL BOLL YORUM ISTIYORUM DUSUNCELERINIZ BENIM IÇIN ONEMLI😄😘

TÖRE SONUCU EVLİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin