48. Bölüm

3.5K 140 11
                                    

•Yazardan•

Yoğun bakım ünitesinin olduğu koridordan hızlı adımlarla uzaklaşırken Arya, arkasından gelen sevgilisi Baran'ı beklememişti. Genç adamda 'gidelim artık' diyerek ne beklemesini ne de gitmesini belirtmişti. Bu yüzden Arya bekleme gereği duymadan çıkışa doğru ilerliyordu.

Baran sonunda yetişebildiği sevgilisinin kolundan tutup durdururken,

"Neden benden kaçıyorsun?"

Diye bir soru yöneltti.

Arya gözlerini kaçırırken cevap bulamadı. Çünkü kendiside bilmiyordu, neden kaçtığını. Dün gece aralarında birliktelik geçmişti. Bu kesinlikle zorla olan birşey değildi. Baran'ın sevgilisinin yanına abisinin acısını paylaşmak için gelmesi, sonra sarılmaları, ardından birbirlerine yaklaşan dudaklar. Bir anda kendilerini yatakta bulmuşlardı, gerisi malûm...

Verecek cevap bulamayınca

"Kaçmıyorum."

Deyip işin içinden çıkmaya çalıştı genç kız.

Baran kızı boş koridorda omuzlarından tutup hafifçe duvara ittirince Arya'nın sırtı soğuk duvarla buluştu.

"Kaçıyorsun, güzelim. Hem de öyle bir kaçıyorsun ki.. Gözlerimin içine bakacak cesareti kendinde bulamıyorsun."

"Yok öyle birşey."

Deyip, konuyu kapatma eğiliminde bulunmuştu. Bakışlarını Baran'ın sol omzumun hizasında görünen karşıdaki boş duvardayken hâlâ gözlerinin içine bakamıyordu.

"Gözlerime bak o zaman ve soruma cevap ver, pişman mısın?"

Arya duyduğu soruyla uzun ve kıvrık kirpiklerinin çevrelediği iri gözlerini Baran'ın gözlerine dikti. Pişman mıydı? Hayır. Pişman falan değildi. Sadece biraz çekiniyordu ve kendine bile zor itiraf etsede, utanıyordu. Herşey bir anda olmuştu. Baran onu bu konuda zorlamamıştı. Hatta daha birlikte olmadan hemen önce 'istersen sabredebilirim' bile demişti. Ama devam etmişlerdi bu konuda bir pişmanlığı yoktu. Çünkü Baran onu kullanıp, harcayıp terkedecek adi bir adam değildi. Aksine abisi iyileşir iyileşmez nikah yapacağını kendisine kesin bir dille bildirmişti.

"Hayır, zerre pişmanlığım yok."

Dedikten hemen sonra, Baran'ın dudakları kıvrım kazandı. Hemen ardından Arya'yı önce alnından sonra şakağından öptü.
Arya ona sarılarak karşılık verirken Baran Arya'nın bal rengi saçlarını elleriyle geriye itip kulağına şunları fısıldadı;

"Teşekkür ederim.. Abimin acısını yanındayken biraz olsun azalttığın için. Teşekkür ederim.. Hayatıma girerek hayatımı renklendirdiğin için. Teşekkür ederim.. Deli dolu hallerime katlandığın için. Ve son olarak teşekkür ederim.. Ruhundan, kalbinden sonra bedenini de bana teslim edip, beni şereflendirdiğin için."

•*•*•*•*•

Kırk sekiz saatin dolmasına son bir saat kalmışken benimde heyecanım ve korkum artıyordu. Bir yandan Emir hayata tutundu tehlikeyi atlatmasına sadece bir saat kaldı diye sevinirken, diğer yandanda ya doktorların uyandırma çabalarına tepki vermezse diye korkuyordum. Bitkisel hayata girme ihtimali bile beni sıkarken, zamanı belli olmayan uykuya dalarsa herşey benim, bizim için daha berbat bir hâl alacaktı bunu da adım gibi biliyordum.

İki gündür hastanede rutin bekleme mesaisine devam ederken ne gidip üstümü değiştirme zahmetinde bulunmuştum ne de gidip burnumda tüten oğlumu görmüştüm. Buradan, bu kattan, bu koridordan, bu kapının önünden bir dakika ayrılsam Emir'e birşey olacakmış gibi hissediyordum. Sanki varlığımla hayatta kalıyormuş gibi buradan bir saniye olsun ayrılmak istemiyordum.

TÖRE SONUCU EVLİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin