TÖRE SONUCU EVLİLİK

By Melis_Angel

492K 13.6K 816

Nefret ile başladı... Aradan zaman geçti. Kalbimin kilitli kapılarını Kelebekler çaldı. Kalbim kelebeklere ı... More

BAŞLANGIÇ
1.bölum
2. bölüm
3.bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6. bölüm
7.bölüm
8. bölüm
9. bölüm
10.bolum
11.bolum
12.bolum
Bölüm 14
15. bolum
16.bolum
17. bölüm
18.bölüm
Bölüm 19
20. bolum
21. Bolum
22. Bölüm
ÖNEMLİ DUYURU
karakterlerimiz
23. bölüm
ÖNEMLI DUYURU
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
-Kesit-
27. bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
Duyuru
35. bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
🌟DUYURU🌟
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
Öyle birşeye ihtiyacım var ki...
52. Bölüm
53. Bölüm
~•FİNAL•~
~TEŞEKKÜR~
🌹🤚🏻

47. Bölüm

3.5K 140 12
By Melis_Angel

Merhaba okurlarım..
Bölüme açıklama ile başlamak istedim, tahmin edersiniz ki final yaklaştı. 'Töre sonucu evlilik' öyküsünün sonuna doğru ilerliyoruz. Bahsetmek istediğim bir kaç -bana göre- önemli husus var. Bölümlerin arasında ki zaman farkı bazen oldukça uzun olabiliyor ve siz sevgili okurlarım haklı olarak yeni bölüm için sabırsızlanıyorsunuz fakat bazı nedenlerden dolayı bölüm araları uzun oluyor. Size uyduruk, basit bir bölüm sunmak istemediğim için senaryonun kaliteli devam etmesi için ilham almaya, düşünmeye zaman tanıyorum kendime. Bu yüzden gecikiyor. Yorum ve votelere gelecek olursak, eğer ortada bir emek söz konusuysa bence karşılığı basit bir kaç kelime ve yıldız tuşuna basmakla kat be kat fazlasıyla verilebilir 😊 Haa birde poncikbiryazar'ın "Hizmetçinin Kızı" adlı hikayesine de bir göz atarsanız sevinirim.. Şimdiden teşekkürler
Sizleri seviyorum.. İYİ OKUMALAR❣️

Kirpiklerim göz kapaklarıma ağır geliyordu, gözlerimi her kırptığımda sanki tonlarca yük taşımışçasına yoruluyordum.
Camın ardından sevdiğim adamın acınası halini izlerken kalbim hayli acıyordu. Kafamın ve serumdan dolayı acıyan sol kolumun acısı, kalbimin yanında hiç kalıyordu. Aşırı stresten ve yorgunluktan bünyem zayıf düşüp daha fazla dayanamamış ve sonuç olarak bayılmışım. Gözlerimi açtığımda beni bir odaya almışlardı. Kolumda ise serum vardı ama benim verdiğim ilk tepki 'Emir nasıl?' Diye sormak olmuştu. Yanı başımda bekleyen annem ise yoğun bakım ünitesine alındığını söyleyince kolumdaki serumu hiçbir şekilde umursamadan çekip atmıştım.

"İyi olacak, merak etme, durumu daha vahim olan kaç hastayı taburcu edip kahkahalarla uğurladık biz buradan."

Hemşire odadan çıkıp samimi bir şekilde bunları söyleyince Emir'in de onlardan biri olması için dua ettim içimden.

Tebessüm ettikten sonra hemşire yanımdan uzaklaştı. Bende telefonumu çıkarıp saate baktım. Tam sekiz saat olacaktı. Telefonun ekranını kilitleyip arka cebime sıkıştırırken,

"Geriye kaldı kırk saat"

Diye söylendim kendi kendime.

Ne kadar çok kalmak isteselerde Emir uyuduğu yani kaide değişmediği için Abim ve Nurşen ablayı evde bebekleri olduğu için yolladık. Baran'da hem Miran'la ilgilenmek, hem de İstanbul'a dönecek olan Arya'ya bakmak için konağa dönmüştü. Nihal Hanım ve Halil Ağa ise annem ile babamı yolculamak için çıkışa gitmişlerdi.

Gözlerimi açtığımda geceye nazaran daha yoğun olan hastane koridorunda tekli refakatçi koltuğundaydım. O an anladım ki gece Emir'in odasının önünde nöbet tutarken uyuyakalmışım. Aniden ayağa kalkıp Emir'in odasının camına doğru giderken tutulan belim hareket etmemi zorlaştırıp, canımı acıtmıştı. Emir'i yatakta aynı şekilde uyurken görünce bir yanım rahatladı diğer yanım acıdı. Onu böyle görmek içimi acıtıyordu. Ama en azından uyusa bile kalbi atıyordu. Şuan için önemli olan da buydu, hayatta kalması.

Saate baktığımda öğlen on bir'e geliyordu. Kendi kendime 'yirmi dokuz' saat diye söylenirken yerime geçip oturdum. Kafamı sağa çevirdiğimde buraya doğru ilerleyen Arya ve Baran'ı gördüm. Sanki bir tuhaflık vardı bunlar da.. Hadi hayırlısı.
Yaklaştıklarında Arya gülümseyip bana sarıldı, Baran'da aynı şekilde sarılırken ben tekrar tekli koltuğa, arya karşımda ki üçlü sandalyeye, Baran'da Emir'in odasının camının önüne geçti.

"Çok geçmiş olsun, duyunca çok üzüldüm."

Dedi Arya hüznü sesine yansırken,

"Teşekkürler."

Dediğimde burukça gülümsemiştim.

"Doktorlar birşey söyledi mi?"

Dedi Baran.

"Hayır, doktor daha gelmedi. Arada sırada hemşireler birkaç kontrol için geliyorlar."

Beni onaylayan birkaç mırıltılı ses çıkardıktan sonra Alya'nın yanında ki yerini aldı. Bacakları bacaklarına değerken tek elini omzuna attı. Arya yerinde rahatsızca kıpırdanınca sanki utanmış gibi oldu, hadi ama evlilik düşündüğü sevgilisinden mi utanıyordu!?

"Miran nasıl?"

Diye merak ve özlemle sordum.

"İyi iyi, hiç merak etme sen. Aklın kalmasın herkes çok iyi ilgileniyor kendiside halinden memnun."

Arya'ya memnun olmuşçasına gülümsedikten sonra birkaç eşya almak için erkenden eve giden Nihal hanımın geldiğini gördüm. Halil ağa ise şirkete gitmişti ilgilenmesi gereken işler olduğu için.
Baranlarla biraz sohbet ettikten sonra bize doğru yaklaşan doktoru farketmiştim.

"Doktor bey,"

Derken doktor odaya girmeden bana dönmüştü.

"Ne zaman normal odaya alınacak? Yanına girebilecek miyiz?

"Şuan bunun için birşey söyleyemem, maalesef."

Kafamı onaylarcasına sallayınca doktor içeri girdi ve perdeyi kapattı. Yaklaşık on dakika sonra tekrar çıkınca bu kez hepimiz ayağa kalktık ve söyleyeceklerini dinlemeye başladık.

"Durumunda bir değişiklik yok, şu son bir buçuk günü de atlatırsa uyandırmaya çalışacağız. Şuan bizim için önemli ilk sırada yaşaması var. Eğer isterseniz sadece bir kişi beş dakikalığına yanına girebilir."

Son cümlesiyle kalbim hızlıca çarparken, yanına girmek için can atıyordum. Ama bencil davranmamalıydım, benden önce annesi ve kardeşi vardı.

Doktor,

"Hanginiz girecek?"

Diye sorduğunda Baran bir çırpıda

"Sen gir yenge."

Dedi.

Kaynanamın gözlerine bakarken sol kolumu sıvazlayıp gözlerini onaylarcasına yavaşça kapatıp açtı.

Sevinçten gözlerim dolarken, ardı ardına teşekkür ederim diye fısıldayıp bana seslenen hemşireyi takip ettim.

"Buyurun lütfen, hazırlayayım sizi."

Hemşire, üstüme önlüğü giydirip kafama boneyi taktı. Ağzım ve burnumuda kapatacak kadarıyla maskeyi de taktıktan sonra artık hazırdım. Yoğun bakım ünitesine doğru ilerlerken Emir'in yanına böyle girmek zoruma gitti. Resmen ruhumu, kalbimi, bedenimi teslim ettiğim adamdan korunuyordum üstümde ki bir kaç parça eşyayla.

Kapıyı usulca açıp içeriye girdiğimde dışarıya göre daha soğuk olan oda ürpermeme neden oldu. Emir'in vücuduna bağlı olan makinaların sesleri birbirlerine uyumlu bir ritim tutmuşlardı sanki. Yavaş adımlarla ona doğru yaklaşırken ağlamak istemiyordum, bu yüzden dudaklarımı birbirine bastırdım fakat dolan gözlerime engel olamıyordum. Yatağın yanına geldiğimde ne yapacağımı bilemeden bir kaç dakika durdum, bu süreçte Emir'in üstünü ve yanındaki kabloları inceliyordum. Sonra etrafımı incelemeyi bıraktım ve kafamı biraz olsun kendime gelmek amacıyla iki kez salladım. Derin bir nefes aldım ve yatağın boş olan kısmına oturdum. Emir'in yüzünü incelerken,

"Sevgilim, ben geldim.."

Diye fısıldadım.

Üzerindeki örtü göğsünün altından ayaklarını kapatacak kadar örtülü, üstü çıplaktı. Göğsünün çıplak ve örtülü olmamasının sebebi ise bağlı olan kablolardı.

"Üşümüyor musun? Burası fazla soğuk."

Diye sorduğumda sesimin titrediğini hissettim.

Kafasının bir kısmı bandajlıydı. Bu hali içimi acıtırken aldığım nefesler bana batıyordu. Gözlerinin altları morarmış ve çukurlaşmıştı. Eğer daha önce bana bir insan iki günde zayıflar deseler inanmazdım ama şuan karşımda yatan adam bunun canlı örneğiydi. Pekâlâ ciddi bir kilo vermemişti ama solduğu ve daha çok meydana çıkan elmacık kemikleri zayıfladığının kanıtıydı.

"Şuan bilinçaltın nerede, ne yapıyor, bilmiyorum. Ne hissettiğini, acı çekip çekmediğini tüm bunlar hakkında hiçbirşey bilmiyorum. Elimden sadece canının yanmaması için ve uyanman için dua edip beklemek geliyor."

Dedim ve yanağına kuş tüyü kadar hafif bir öpücük kondurup, gözümden akmasına engel olamadığım yaşı sildim.

"Senden tek birşey isteyeceğim birtanem. Benim için, oğlumuz için, ailen için ve gençliğin için, önündeki uzun yıllar için uyan."

Dediğim anda kapının açılmasıyla arkama döndüm.

"Bu kadar yeter, sizi böyle alalım."

Diyen hemşire dışarıyı gösterince kafamı onaylar anlamda salladım.

Üzerimdeki önlüğü, kafamdaki boneyi ve yüzümün yarısını örten maskeyi çıkardıktan sonra eski yerime oturdum.

"Nasıl kızım?"

Diye sorunca Nihal hanım gerçeği söylemekten kaçınmadım.

"Kötü.."

Derken zayıflamış hali ve vücuduna bağlı olan makinalar aklımdan bir an olsun çıkmıyordu.
Nihal hanım cevap verme gereği duymadan gözündeki yaşların firar etmesine izin veriyordu.

"İçerisi çok soğuk ve Emir yarı çıplak. Üşür orada üstelik üzerindeki örtü çok ince! Neden ilgilenmiyorlar? Niçin giydirmiyorlar? Sanki yoğun bakımda değil de morgda gibi muamele yapıyor bunlar! Başka hastaneye gidelim."

Sesim yükselirken ağlamam şiddetleniyordu. Şuan birşey hissetmese bile üşüyor olabilir düşüncesi bile canımı yakıyordu

"Sakin ol, yoğun bakımda ki bütün insanlar bu şekildeler. İçerisi bakterilere, mikroplara karşı o kadar soğuk tutuluyor. Burası Mardin'in en iyi hastanesi ve emin ol çok iyi ilgileniyorlar."

Baran yanıma gelip kolumu sıvazlarken beni rahatlatmaya çalışıyordu.

Yine de içimde ki huzursuzluk ve oğluma duyduğum özlem beni sıkıyordu. Tek istediğim bir an önce herşeyin yoluna girmesiydi..

Bir bölümün daha sonuna geldik !

Sizce Baran ve Arya'da ki tuhaflığın sebebi ne olabilir? Bilen kişiye birdahaki bölümü ithaf edeceğim. Sizleri seviyorum bool yorum istiyorum ❣️

Continue Reading

You'll Also Like

12K 524 29
Fırat ve Dicle'nin buluştuğu nokta; Mezopotamya. Kurak toprakların hışırtılı rüzgarları iki gencin yüreklerine soğuk yeller estirirken Mardin'in doğ...
1.7M 102K 49
Bir gerçek ailem klişesi. Düzgün yazılmış, saçma olmayan bir biyolojik ailem kitabı arıyorsanız, hoş geldiniz. Yalnız içeri girmeden uyarayım! Ankara...
354K 9.9K 57
Alın yazımmiş kim bilirdi dehşetin içinde benim gibi töre kurbanı olan rezan ağanın esiri olacağım ben kim miyim TUJELA .... Gizem -gerilim20 Genel...
4.4M 329K 58
"Bu kitap babası tarafından sevilmeyen ve hiç bir zaman sevilmeyeceğini düşünen kızlara ithafen yazılmıştır..." (Haziran-Temmuz ayları arasında kitap...