Julietta

By blacklove2022

405K 15.7K 8.1K

Çıkmaz bir sokak gibiymiş demek ki AŞK insan bir kere gönül verdi mi geri dönüşü mümkün olmuyormuş. More

TANITIM
Bölüm 1
Bölüm 2
Çarpışma
Fena Çarpıldım
Ceza
Zihnime Kazındın
Davet
Ay Işığı
Eşsiz Bir Tablo
Bölüm 12
Rüya Gibi 1
Rüya Gibi 2
Rüya Gibi 3
Rüya Gibi 4
Çiftlik 3
Kevın'ın Sevgilisi
Kurt ve Kuzu
Panik Atak
Rebeka
Taş Kalpli
Sen Benimsin
Özgürlüğe İlk Adım
Yeni Başlangıç
Selam Bebeğim
Aşkın İki Yüzü
Yardım Eli
Cooper Brown
1. Kitap Final
2. Kitap Özgürlük (Kutlama 1)
Seni Seviyorum
Kutlama 2
Günaydın Bay Kevın
Hadi Bebeğim
Arzuyu Aşk İle Karıştırmak
Yıldızların Altında
Kevın Ve Olivia
Kevın'ın Odasında
Kahve İçin
İş Yemeği
YAKINLAŞMA
Kıskançlık
Muhteşem Öpücük
Olan Oldu
Yıldızların Altında
Kıskandırma Oyunu
Sıcak Saatler 1
Sıcak Saatler 2 (+18)
Gece Kulübü (İtiraflar)
Asansör
Şeytan Üçgeni
Ateşli
Sürpriz Doğum Günü
Arthur'un Hesabı
Bayan Brown
Güle Güle Olivia
Randevu
Seninle Bir Ömür
Meleğim +18
Aşk Sahoşu +18
Aleksander Jones
Ben Senin Öz Babanım
Kırık Kalpler
Ceza
Güzel Günler
İki Baş Belası (Sofia ve Olivia)
Aleksander Jones'un Hikayesi
Reklam Yıldızı

Kevın'dan Uzak Dur

8.1K 391 259
By blacklove2022

Herkese selamlar :)))

Neşeli görünmeye çalışarak konuştum.

"Günaydın. Kahve ister misin?" diye sordum.

Huysuzca yanımıza otururken "Lütfen" dedi. Bende kalkıp büyük bir fincan aldım ve makinenin altına koydum. Bunu yaparken onun için bir şeyler yapmaktan son derece zevk aldığımı hissettim. Tanrım kendimi buraya aitmişim gibi hissediyordum.

"Yatakta seni göremeyince gittiğini düşündüm."

Kahretsin Cooper bizim birlikte olduğumuzu düşünecekti. Fincanı alırken duraksadım. Oysaki gitmek aklıma bile gelmemişti. Demek bu görüntüsünün nedeni benim gittiğimi düşünmesinden kaynaklanıyordu. Beni göremeyince paniklemiş soluğu burada almıştı. Kahveyi önüne koyduğumda gözlerinin içine baktım.

"Gitmemi mi isterdin?" Yalnızmışız gibi davranıyorduk.

Çatılan kaşları gevşedi. Başını iki yana salladı. Bu beni şimdilik rahatlatmıştı ama yine de bir sorun olduğunu sezebiliyordum. Dolaptan çıkardığım tabaklara omlet koydum ve servisini yaptım. Uzun bar taburesine oturduğumda garip bir sessizlik yaşandı. Yemeğimizi yerken Cooper konuştu.

"Bu konuda da oldukça becerikliymişsin."

"Afiyet olsun." Kevın'a baktım tek kelime etmediği gibi oldukça düşünceli görünüyordu.

"Bence buraya daha sık gelmelisin Melek kız. Abimin tam da hayatında eksik olan şeysin sen." Bu yorum beni hem mutlu etmiş hem de hüzünlendirmişti. Kevın ile göz göze geldiğimizde bana öfkeyle baktı. Ani bir ruh değişimiyle kaşları çatılınca içimin garip bir hüzünle dolmasına neden oldu. Kevın yorgun gözlerini ovalarken konuştu.

"Bilmediğin şeyler var. Sen bu işe karışma Cooper. Onun buraya ilk ve son gelişiydi." dediğinde boğazıma bir yumru oturdu. Cooper da benim gibi şaşırmış hayretle Kevın'a bakmıştı. Bu söyledikleri kesinlikle hayra alamet değildi.

"Sorun her neyse eminim oturup konuşulunca halledilecek bir şeydir."

Cooper ondan beklenmeyen bir hassasiyetle aramızı yapmaya çalışıyordu ama Kevın hiç olmadığı kadar kararlı görünüyordu. O an bu güzel rüyanın bittiğini anladım. Çatalımı bıraktım ve sessizce ayağa kalktım. Ne hissedeceğimi bilmiyordum. Bu iniş çıkışlı ruh hali beni deli ediyordu.

Cooper'dan aldığım cesaretle dimdik durdum karşısında. Akşam yaşadıklarımızı hatırlayınca "Sen ikiyüzlü bir pisliksin" dedim kardeşinin varlığını umursamadan. Hızla kalktı ve kolumdan tuttu. Direk gözlerimin içine baktı.

"Böylesi daha doğru olacak Meleğim Üzgünüm ama bu iş daha fazla ilerlemeden buna dur demem gerekiyor. Yoksa kendime yakışmayan şeyler yapacağım." dedi fısıltıyla çıkan kelimeleri zorlukla duyabilmiştim.

Kafam durdu o anda, ne düşüneceğimi bilemeden ona anlamsızca baktım. Sıkıntıyla ellerini saçlarının arasından geçirdi. Sıkıntıyla konuştu.

"Senden beni anlamanı bekleyemem." Cooper'ın araya girerek konuşması yersiz ve zamansızdı.

"Hadi ama çocuklar birbirinizden hoşlandığınıza göre, ortada ne sıkıntı var anlamıyorum."

Kardeşine bakmadan konuştu. Gözleri gamzelerimdeydi, sanki ne tepki vereceğimi görmek ister gibi.

"Julietta, Arthur Harris'in karısı kardeşim."

"Siktir." derken gözleri irice açılan Cooper'a baktım.

"Ve sen evli bir kadınla mı yattın abi?" Bu adamların derdi neydi böyle? Tamam evli bir kadın olarak doğru bir şey yaptığımı savunmuyordum ama beni buraya getiren kendisiydi. Şimdi de kovmaktan beter etmişti.

"Hayır birlikte olmadık." O iş hariç her şeyi yapmıştık.

"Çok şükür." diyerek rahatladı Cooper. Öfke ve utanç karışımı duygularla parçalanan yüreğimi görmezden gelerek konuştum.

"Lanet olsun. Buraya hiç gelmemeliydim" dedim ve hızlı hareket ederek çantamı alıp dış kapıya yöneldim. Kevın paniklemiş bir şekilde peşimden geldi ve bileğimden tutarak engel oldu.

"Üzgünüm Juli"

"Lütfen bırak beni."

Başını aşağı yukarı sallarken gözleri gözlerimi delip geçiyordu. Gitmemi istemediği açıkça belli oluyordu ama ağzından çıkanlar bunun tam tersiydi. Sonunda pes ederek bileğimi bıraktı ve;

"Seni kardeşim götürsün ama lütfen önce şu üzerindekini çıkarır mısın?" diye söylendi. Ben tişörte bakarken açıklama yapma gereği duydu.

"Başka erkeklerin seni bu şekilde görmesini istemiyorum."

Göğsüm hızla inip kalkarken beynim allak bullak olmuş bir halde büyük bir duygu karmaşasının içindeydim. Birçok duygu iç içe geçmişti ve bu durum beni zorda bırakıyordu. Şu anki hislerime bir isim koymak oldukça güçtü benim için ve bu beni inanılmaz korkutuyordu. Kafam fena derece de karışmıştı. Bir şey söylemeden öfkeyle onun dediğini yaptım ve üst kata çıkarak kıyafetlerimi giydim. Neyse ki aşağıya indiğimde Kevın yoktu. Bu şekilde vedalaşmamız saçma olacaktı çünkü. Beni arabada bekleyen Cooper'ın yanına oturduğumda, gaza bastı ve hızlıca orayı terk ettik. Kendime hakim olamadım ve onu son bir kez görme ümidiyle eve baktım. Garip bir şekilde huzursuz hissediyordum. Sevmiştim burayı. Birbirimizi son kez gördüğümüzü fark ettiğim de bu düşünce kalbimin bir tarafının acımasına sebep oldu. Garip bir duyguydu. Alışık olmadığım cinsten. Sanırım ona alışmıştım ve tuhaf bir şekilde daha fazlasını istiyordum. Gözyaşlarımın baskısını gırtlağımın arkasında hissedince onları akıtmak için eve kadar saklamayı uygun buldum. Yol boyunca o konuşkan adam Kaya'nın sessiz kalması beni çileden çıkardı. Hakkımda ne düşüneceğini umursamadan konuştum.

"Tanrı aşkına benim bilmediğim ne var?"

Başını iki yana salladı. Direksiyonu sıkarken parmak boğumları bembeyazdı. Beyaz spor arabayı uygun bir yere çekerek durdurduğun da zihnini karanlık tedirgin edici bir iç görü kaplamış gibiydi.

"Bunu sana Kevın'ın anlatması daha doğru olur."

"Lütfen Cooper" dedim yalvarır gibi.

"Lütfen anlat bana. Neler olduğunu bilmem gerek." Hüzün dalgası kapladı yüzünü. İçli bir nefes doldurdu ciğerlerine.

"Bu ailemizle ilgili. Sana tek söyleyebileceğim şey şu Kevın'dan uzak durman gerek. Yoksa bunun sonucunda ikinizde çok üzüleceksiniz ama en çok da abim. Böyle bir olayı asla kaldıramaz. Bu konuda fazlasıyla hassas olduğunu fark etmişsindir. O nedenle senden rica ediyorum abimden uzak dur. Çünkü o benim dünya da sahip olduğum tek ailem, arkadaşım, sırdaşım kısaca o benim için her şey."

Söyledikleri merakımı gidermekten çok alevlendirmişti fakat tek kelime dahi edemedim. Kevın'a değer veriyordum ve benim yüzümden acı çekmesini istemiyordum.

"Senin de ondan hoşlandığını görebiliyorum ama görüşmemeniz en doğrusu. Bu konuda bana güven lütfen."

Başımla onu onayladım ve yol boyunca bir daha tek kelime dahi etmedim. Kim bilir hakkımda neler düşünüyordu. Onun gözünde kocasını aldatan adi bir sürtük olmalıydım. İçimdeki hislerle baş etmeye çalışmak güçtü. Kevın'ı bir daha göremeyecek olmak işte bu duygu katlanılacak bir şey gibi görünmüyordu bana. Oysaki onun varlığı taşlaşmış kalbimi yumuşatıyorken sözleri ve davranışları dünyanın en değerli insanıymışım gibi hissetmeme neden oluyordu. Kim böyle bir adamın varlığından yoksun kalmak isterdi ki?

Anahtarı kilide soktuğumda bir an için eve girip girmeme konusunda kararsız kalmıştım. Garip bir sızı hissettim. Bu duyguyu görmezden gelerek içeriye girdim ve kendimi hemen yatak odasına attım. Şu an tek ihtiyacım olan şey bu duygu karmaşasından kurtulmaktı. Bunun en iyi yöntemi de uyumaktı tabi ki. Duygularımızı kontrol edemediğimiz zamanlarda uyumak harika ama geçici bir çözüm oluyordu. Uzanmadan önce tozpembe pikeyi kaldırdım ve ağırlaşan bedenimle yatağın içine girdim. Hiçbir şey düşünmek istemiyordum. Sanki düşünürsem kafayı yiyecekmişim gibi hissediyordum. Gözlerimi zoraki bir şekilde kapadığımda evet dedim onun yokluğunun yarattığı içimde oluşan bu boşluğu görmezden gelebilir ve hayatıma devam edebilirdim. Her zaman ki gibi uygun maskelerimi takarsam bu kolay olacaktı.

"Julietta."

Ayhan'ın yakınlardan gelen otoriter sesi ve ardından omzumda hissettiğim iri eliyle bir anda yatağımdan korkuyla sıçradım.

"Arthur."

"Hey sorun yok, korkutmak istemedim." Kalbim ağzımda atıyordu.

"Ne zaman geldin?" dedim komodinin üzerindeki saate çevirdim bakışlarımı. Saat on dokuzu gösteriyordu. Olmaz tüm günü uyuyarak geçirmişim.

"Yeni geldim, seni aradım ama telefonun kapalıydı ulaşamadım bir türlü." Çantamdaki telefonum geldi aklıma. En sevmediği şeylerden biriydi telefonumun kapalı olması.

"Üzgünüm canım. Şarjım bitmiş olmalı."

"Bu defalık görmezden gelebilirim. Söyle bakalım bu saatte ne uykusu bu?" Çok şükür bu konuyu uzatmamıştı.

"Gece pek uyuyamadım."

"Sebep?" Hızlıca düşünüp cevapladım.

"Sanırım annemin kanepesinde pek rahat edemedim." Aceleyle yataktan kalktım. Bir başka soru sormasını istemiyordum çünkü yalan söylemeyi sevmediğim gibi beceremiyordum da.

"Aç olmalısın, sana hemen bir şeyler hazırlayayım." Benim ardımdan o da ayağa kalktı ve elini yanağımda gezdirdi. Bu dokunuşla tüylerimin ürperdiğini hissettim.

"Evet açım ama... Sana..." Eli ensemi kavradı. Gözleri gözlerimi hapsederken yine o sadist kimliğine bürünmüştü.

"Seni özledim. Sen de beni özledin mi küçük sevgilim?" Başımı aşağı yukarı salladım.

"Bu ne demek oluyor?"

"Çok özledim hayatım." diye yanıtladım bu kez.

"Ama sana kırgınım, ne oraya vardığını haber vermek için aradın ne de benim nasıl olduğumu sormak için."

"Sana arayacağımı söylediğimi hatırlamıyorum."

"Sadece seni merak ettim." Ensemdeki eli baskı yaparak beni yatağa doğru itti.

"Çok konuşuyorsun. Şimdi sus ve bana ne kadar özlediğini göster."

*

Arthur duş almaya gittiğinde beni çağırmadığı için yatağın kenarına oturarak onu bekledim. Kendimi oldukça durgun hissediyordum. Aslında çığlık atmak istiyordum sonra da bitkin düşünceye kadar ağlamak. Duştan sonra giyindi ve yatağa uzandı. Neyse ki yorgunluktan dolayı uyuması çok uzun sürmemişti. Ben ise tüm günü uyuyarak geçirdiğim için kendimi dinç hissediyordum. Uyuyamayacağımı anlayınca sessiz olmaya gayret göstererek duşa girdim ve sonra da hızlıca giyinip salona geçtim. Film izlemek mantıklı bir seçenek gibi gelmişti. Kanepeye kurulduğumda ayağımda en sevdiğim pembe pofuduk terliklerim ve üzerimde ince battaniyem vardı. Nedense bu görüntüm bana depresyona girmiş birini hatırlatmıştı. Bu düşünceyi görmezden gelerek kanal kanal gezinmeye başladım ve nihayet korku filminde karar kıldım. O sırada Kevın'ın sinema odasındaki konuşmamız geldi aklıma ve farkında olmadan gülümsetti bu beni. Kerem'i düşünmemeye çalışmak ne kadar da zordu, oysa her şey bana onu hatırlatıyordu.

"Julietta uyan hadi." Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Arthur tarafında uyandırılıyordum. Gözlerimi ovuşturdum ve huysuzca başımda dikilen adama baktım. Bunun nedenini anlamak güç değildi onunla yatmadığım için kızmıştı bana. Suçluluk hissederek baktım yüzüne.

"Üzgünüm hayatım ben film izliyordum, burada uyuyakalmışım." Eli saçlarımdan boğazıma doğru kaydı ve baskı uyguladı. Acıdan dolayı gözlerim yaşardı.

"Şansını fazla zorluyorsun."

Birlikte uyumamız konusunda oldukça hassas olduğunu hatırlattıktan sonra ayağa kalktı.

"Kahvaltımı hazırla hemen."

Hızlıca kalktım ve telaşlı adımlarla mutfağa gittim. O giyininceye kadar kahvaltısını hazırladım. Yanıma geldiğinde huysuz görünüyordu tek kelime etmeden kahvaltısını yaptı bende ona diken üzerinde eşlik ettim. Onu uğurladıktan sonra üzerime çöken rehavetten kurtulmak için duş aldım. Bornozumu giyip sabah kahvemi hazırladığımda terasa çıkıp yüzümü güneşe dönerek gözlerimi kapadım. Güneş şehrin o bildik görüntüsünün üzerinde parıldarken ben de karamsarlığımın aksine dünya ya gülümsedim ve kahvemden bir yudum aldım. Birkaç dakikanın sonun da sabah sporumu yapmak için hızlıca giyindim ve kendimi parka attım. Aklımı Kevın'dan uzak tutmam gerekiyordu ve bunun en iyi yöntemi kendimi oyalayacak bir şeyler bulmamdan geçiyordu. Neler yaşadığını bilmesem de bu kararın ikimizin en çok da onun hayrına olduğuna inandırdım kendimi.

Bana hissettirdiği bu farklı özel duygular her kadının hasret olduğu ve tatmak isteyeceği duygulardı. Kalbim mutlulukla dolup taşıyordu onun yanındayken, varlığının verdiği huzur tarif edilemezdi. Kahretsin yine onu düşünürken bulmuştum kendimi. Bundan nasıl kurtulmam gerektiğine dair birkaç teori ürettim hızlıca ve en sonunda çözümü onu tamamen unutmakta buldum. Çünkü ben ona layık biri değildim.

Gelecek bölüm Çitlik bölümü olacak. Oldukça uzun olduğu için 3'e bölüp öyle yayınlayacağım... Kısacık bir kesit paylaşıyorum.

"Dedim ki belki de seninle şu samanların üzerinde sevişmeliyiz. Ya da ileride ki yeşil otların üzerinde ya da yumuşacık bir yatakta... Nerede olduğunun hiçbir önemi yok ama seninle mutlaka sevişmeliyiz." Kuruyan dudaklarımı yaladığım da aklımdaki tek düşünce bunun beni kırdığıydı. Onunla sevişmek için can atıyordum ama hislerimizi bu derece küçümsediği için kalbim kırılmıştı.

"Biliyorsun ben evliyim Kevın. Ayrıca prensiplerine ne oldu?" Bir şeyler geveledim ağzımda.

"Evet ama bu farklı bir şey, seni çok istiyorum, karşı koyamıyorum bu güçlü duyguya. Eğer sevişirsek belki de ulaşılmaz olmaktan çıkacaksın. Seni aklımdan çıkarmalıyım Meleğim. Buna dayanamıyorum artık." Eli saçlarımın arasından kayıp gitti ve sırtıma yerleşerek beni kendine çekti. Bir hüzün dalgası yayıldı her yanıma. Ne düşüneceğimi bilmiyordum sevinç hüzün karmakarışıktım.

O an duyduğumuz tanıdık sesle ikimizde öylece kalakaldık.

yeni bölümde görüşmek üzere....

Continue Reading

You'll Also Like

372K 24.1K 24
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
2.7M 81.5K 72
Gidenin beni bulmadığı bir dünyada toy halimle hayata tutunmaya çalışırken bir gecede tüm hayatım değişti. Attığım çığlıklar susturuldu, gözyaşlarım...
1.6K 271 14
Dünyasında yalnızca erkeklerin hükümdar olduğu imparatorlukta; kadın tek başına bir krallık kurmaya niyetliydi. Yeterli güce,saygınlığa ve mevkiye s...
2M 75.8K 60
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...