Julietta

By blacklove2022

405K 15.7K 8.1K

Çıkmaz bir sokak gibiymiş demek ki AŞK insan bir kere gönül verdi mi geri dönüşü mümkün olmuyormuş. More

TANITIM
Bölüm 1
Bölüm 2
Çarpışma
Fena Çarpıldım
Ceza
Zihnime Kazındın
Davet
Ay Işığı
Eşsiz Bir Tablo
Rüya Gibi 1
Rüya Gibi 2
Rüya Gibi 3
Rüya Gibi 4
Kevın'dan Uzak Dur
Çiftlik 3
Kevın'ın Sevgilisi
Kurt ve Kuzu
Panik Atak
Rebeka
Taş Kalpli
Sen Benimsin
Özgürlüğe İlk Adım
Yeni Başlangıç
Selam Bebeğim
Aşkın İki Yüzü
Yardım Eli
Cooper Brown
1. Kitap Final
2. Kitap Özgürlük (Kutlama 1)
Seni Seviyorum
Kutlama 2
Günaydın Bay Kevın
Hadi Bebeğim
Arzuyu Aşk İle Karıştırmak
Yıldızların Altında
Kevın Ve Olivia
Kevın'ın Odasında
Kahve İçin
İş Yemeği
YAKINLAŞMA
Kıskançlık
Muhteşem Öpücük
Olan Oldu
Yıldızların Altında
Kıskandırma Oyunu
Sıcak Saatler 1
Sıcak Saatler 2 (+18)
Gece Kulübü (İtiraflar)
Asansör
Şeytan Üçgeni
Ateşli
Sürpriz Doğum Günü
Arthur'un Hesabı
Bayan Brown
Güle Güle Olivia
Randevu
Seninle Bir Ömür
Meleğim +18
Aşk Sahoşu +18
Aleksander Jones
Ben Senin Öz Babanım
Kırık Kalpler
Ceza
Güzel Günler
İki Baş Belası (Sofia ve Olivia)
Aleksander Jones'un Hikayesi
Reklam Yıldızı

Bölüm 12

8K 416 222
By blacklove2022


Sizden gelen güzel yorumlar artınca dedim ki yeni Bölüm hemen gelmeli ❤

Keyifle okuyun okurcanlar

O hafta normal bir seyirde geçti. Sabah koşularımın ardından her gün annemi ziyarete gittim. Ardından eve gelip duşumu aldıktan sonra, kitap okudum, televizyon seyrettim ve alt komşumu ziyaret ettim. Akşama doğru da yemeğimi hazırladım. Arthur geldiğinde sakince yemeğimizi yedikten sonra birlikte film izledik. İki defa seks yaptık. Neyse ki ikincisinde canımı fazla yakmamıştı. Hayatımda her şey normal bir şekilde devam ediyor gibi görünüyordu.

O gün alt komşum Bonie teyzeyi uzun süreden beri görmediğimi fark ederek ona uğramayı planladım ve sabah koşusunun ardından duşumu aldıktan sonra dokuz numaralı dairenin ziline bastım. Kapı açıldığında Bonie teyze beni görünce samimi bir şekilde gülümsedi.

"Ah Meleğim seni görmek ne kadar güzel."

Uzanıp elini tuttum "Seni de öyle Bonie teyzeciğim umarım sizi rahatsız etmiyorumdur?"

"Ah tatlım saçmalama içeri gel lütfen."

Uzun koridordan geçerken gözüm koridor boyunca sıra sıra dizilmiş manzara resimlerine takıldı. Her zaman burasının fazlasıyla iç açıcı bir yer olduğunu düşünmüştüm. Bayan Bonie gençlik yıllarında manzara resmi yapmayı seviyormuş. Hatta anlattığına göre kocası Bay Edie ile de gittiği bir resim galerisinde tanışmışlar. Bay Edie karısı gibi resim konusunda yetenekli değilmiş fakat sanata karşı ilgili bir beyefendiymiş. Eski ama nice anılar barındıran koyu ahşap mobilyaların bulunduğu salona geçtiğimizde, pencereye yakın küçük mor çiçekleri olan zemini pembe koltuğa oturdum ve bana memnun bir ifadeyle bakan kadına gülümsedim.

"Görüşmeyeli nasılsınız?"

"Tanrıya şükür bu gün sağlığım pek yerinde. Tansiyonum dengeye girdi nihayet."

"Bu harika bir haber... Buna çok sevindim." dedim samimiyetle. Uzun zamandır yüksek tansiyondan dert yanıyordu.

"Teşekkür ederim kızım." derken buruşmuş uzun parmaklarıyla elimin üzerine dokundu.

"Ne dersiniz her gün çıktığım yürüyüşlerde bana katılmak ister misiniz?"

Hoş kahkahası kulaklarımda yankılanırken bende ona gülümsedim. Seviyordum onun bu neşeli hallerini. Altmışına merdiven dayamasına rağmen hayat dolu neşeli bir kadındı. Tam da onun yaşlarındayken olmayı hayal ettiğim niteliklere sahipti. Kırlaşmış saçlarını topuz yapmış ve başına puantiyeli bir bandana takmıştı. Üzerindeki dizlerinin altında biten gri renkli elbiseyle oldukça şık görünüyordu. İlerleyen yaşına rağmen her daim bakımlı bir kadın olmasını bilmişti Bonie teyze. Gençliğinde çok hoş bir kadın olduğunu söylemeliyim.

"Sanırım benim için evde oturup kurabiye yapmak daha mantıklı gibi... Ayrıca benim hızıma yetişemeyeceğin için seni çok da gerilerde bırakmak istemem. Bana kalırsa sen benim aktivitelerimden birini yapmalısın güzel kızım." Merakla onu dinlediğimi görünce devam etti.

"Mesela örgü. Sana memnuniyetle örgü örmeyi öğretebilirim." Örgü ve ben? Kendimi çok bağdaştıramasam da en azından bunu deneyebilirdim.

"Bu çok hoşuma gider." Yanıtım onu memnun etmişti. Arkadaşımı mutlu ettiğim için kendimi oldukça iyi ve işe yarar hissettim. Son günlerde yaptıklarımı düşünecek olursak bu duygu bana iyi gelmişti.

"En kısa zamanda malzemeleri alıp kapınızı çalacağımdan emin olabilirsiniz."

"Sözünü aldım senden, bekliyor olacağım. Kaçmak yok ona göre." Bir şey hatırlamışçasına ayaklandığında bu defa meraklanmıştım.

"Ah sabah kurabiye yapmıştım, üstelik tam da senin sevdiğin gibi tarçınlı..." Birden yüzüm aydınlandı.

"Bu harika bir haber..." Ona yardımcı olmak için ayağa kalkmıştım ki beni durdurdu.

"Lütfen juli sen otur kızım ben hemen hazırlayıp geliyorum."

"Ama ..." diye itiraz etsem de elini kaldırıp beni susturdu.

"Tanrıya şükür misafirime ikram da bulunacak kadar ellerim ayaklarım tutuyor. Şimdi lütfen otur yerine."

"Peki."

Kendini kötü hissetmemesi için yerime oturdum. Onun aciz hissetmesini istemiyordum. Bonie teyze gelinceye kadar ben de oyalanmak için etrafı seyre koyuldum. Yaşına rağmen temiz ve düzenli olması takdir edilecek bir davranıştı. Kocası öldükten sonra hiçbir eşyasını atmamış her şeyi aynı düzende bırakmayı tercih etmişti. Belki de onların varlığından güç alıyordu kim bilir. Salonun ortasında duran on iki kişilik koyu ahşap masanın üzerinde kristal bir avize sarkıyordu ve duvarda oymalı altın rengi oval bir ayna onu tamamlıyordu. Aynanın hemen önünde bir şifonyer vardı ve üzerinde en sevdiği fotoğraflar bulunuyordu. Ayağa kalktım ve fotoğrafları incelemek üzere şifonyerin önünde durdum. Her biri beyaz çerçevelerin içinde tam altı ayrı fotoğraf vardı. Diğer beşini daha önce görmüştüm fakat bir tanesini ilk defa görüyordum.

Fotoğrafta Bay Edie karısına sevgiyle sarılmıştı. Elini omzuna atmış kendine doğru çekerek başının geniş omuzlarına yaslanmasını sağlamıştı. İkisinin de yüzleri kameraya dönüktü ve mutlulukları gözlerinden net bir şekilde okunabiliyordu. Oldukça uzun boylu bir adamdı  Bay Edie. Karısıyla arasındaki boy farkı abes kaçmak yerine onlara sevimli bir çift havası vermişti. Kesinlikle sırıtmıyordu. Onların bu mutluluğuna imrenmeden edemedim. Arthur ile ikimizi düşününce gözle görülür bir biçimde durağanlaştım. Oysaki bizim yan yana çekilmiş bir fotoğrafımız bile yoktu. Bu aralar her şeyi sorguladığımı fark edince içten içe kızdım kendime.

"İyi misin kızım?" Elindeki tepsiyi masanın üzerine bırakan kadına baktım ve gülümsemeye çalıştım.

"Bu resmi ilk defa görüyorum. Çok harika çıkmışsınız" dedim sorusunu es geçerek. Gözleri ışıldarken eski anılara geçiş yaptığını görebiliyordum.

"Teşekkür ederim kızım. O benim en sevdiğim resim. Şimdiye kadar yatak odamızda duruyordu. Fark ettim ki salonda daha fazla vakit geçiriyorum. O nedenle bana eşlik etmesi için buraya koydum. Böylece gözüme her çarptığında o güzel günleri tekrar tekrar hatırlayarak mutlu oluyorum." Bana sandalyeyi işaret etti.

"Lütfen böyle otur."

Karşısına düşen sandalyeyi çekip oturdum. Kahveleri fincanlara boşalttıktan sonra önüme koydu.

"Teşekkür ederim." Ona zahmet verdiğim için utanmıştım.

"Çekinme lütfen afiyet olsun." dedi ve bir tabak dolusu kurabiyeyi önüme bıraktı.

"Beni şımartıyorsun Bonie teyzeciğim." dedim şakayla. Yerine oturduğunda;

"Sen sevdiğim bir arkadaşımsın ve bu kadarını hak ediyorsun. Ayrıca şımartılmak insanın doğasında var. En güzel şımartılma şekli de bir kadının kocası tarafından şımartılmasıdır değil mi?" kıkırdadı. Bir şey söyleyemedim sadece onu onaylayarak başımı salladım. Kurabiyeden bir ısırık aldıktan sonra yutmayı beklemeden konuştum.

"Bu işte gerçekten iyisin."

"Afiyet olsun tatlım." Ağzımdaki lokmayı yuttuktan sonra kahvemden bir yudum aldım.

"Bay Edie ile evliliğinize imrenmemek elde değil. Çok uyumlu bir çiftmişsiniz." Başını aşağı yukarı salladı. Yüzünde o mutlu ifadeyle konuşmaya başladı.

"Evet oldukça uyumluyduk. Bana karşı her zaman saygılıydı ve tabi aynı şekilde bende ona karşı. Çocuğumuz olmadığı için birbirimizi sığınak olarak görürdük her zaman. Üzüldüğümüzde karşılıklı kollarımızda teselli bulurduk."

"Hiç tartışmadınız mı?"

"Elbette tartıştık ama her defasında bunu yatağın dışında bırakmayı bildik. Hiç uzatmadık kavgalarımızı, hiç küs kalmadık. Düşünsene bu şekilde yapmasaydık hayat ne kadar çekilmez olurdu kızım. İkimiz de birbirimize sırtımızı dönüp yatsaydık, küçücük sorunlar içimizde kapanmayan yaralara neden olurdu ve gün geçtikçe üzerimizde yük olarak kalırdı." Onu başımla onayladım. Ne kadar da güzel konuşuyordu.

"Duygularımızı birbirimizden hiç saklamadık. Dürüst davrandık. Belki de işin sırrı buydu bilmiyorum."

"Belki de işin sırrı tarçınlı kurabiyedeydi." dedim gülümseyerek. Buna karşı kahkaha attı.

"Ah evet kocam kurabiyelerime bayılıyordu. İtiraf etmeliyim ki onu bu şekilde yumuşatıyordum."

Birden hüzünlendim. Keşke benim ilişkimde böyle sevgi ve saygıya dayalı olsaydı diye iç geçirdim. Düşüncelerimi anlamış gibi bana dostane bir tavırla yaklaştı.

"Sen ve Arthur ile aranızda her şey yolunda mı?"

Bu defa acı bir gülüş belirdi dudaklarımda. Onunla evliliğim hakkında dertleşmek için can atıyordum fakat yaptıklarım yüzünden benden nefret etmesini istemediğim için susmam en doğrusuydu. Oysa içimden söylemek istediğim o kadar çok şey vardı ki ve bütün bunlar beni boğuyordu. Benim durgunlaştığımı görünce şefkatle elini uzatıp masanın üzerinde duran elimin üzerine koydu.

"Sorun nedir Meleğim?"

"Bir sorun yok Bonie teyzeciğim. Her şey yolunda..." Gözleri yüzümde gezinirken pek de inanmış görünmüyordu.

"Psikologların söylediğine göre bir derdimiz olduğunda eğer birileriyle paylaşırsak onu yüzde elli oranında çözmüş oluyormuşuz. Ne zaman dertleşecek bir dosta ihtiyaç duyarsan ben buradayım kızım. Seni seve seve dinlerim. Yaşlı olabilirim ama Tanrıya şükür hala çözümler üretecek kapasiteye sahibim."

Boşta olan elimi onun elinin üzerine koydum ve minnetle baktım yüzüne. "Bunu biliyorum. Teşekkür ederim."

Ona anlaşmalı sahte evliliğimden ve Arthur'un beni değersiz bir eşya olarak görmesinden bahsedemezdim. Ah bir de Kevın vardı onu bilse bana nasıl bakardı merak ediyorum. Sanırım ahlaksız biri olduğumu düşünür ve benimle bir daha görüşmek istemezdi. Onu bundan dolayı suçlayamazdım.

*

 Pazar sabahı ben kahvaltı masasını toparlarken Arthur da çalışma odasındaydı. İlk olarak cep telefonunun çaldığını duydum ardından ara ara konuşmalarını. Çiftlikten ve arsadan bahsediyordu. Aklıma Kevın için çiftlik arsası baktığı geldi ve anladığım kadarıyla oldukça büyük bir arsa bulmuştu. Eğer karşı tarafla anlaşma sağlayabilirse bundan büyük bir kar elde edecekti. Satıcı adam arsanın alıcıları olduğunu söylüyordu ve bu nedenle Arthur'a baskı yapıyor gibiydi. Merakım ağır bassa da onun işlerine burnumu sokmamayı öğrendiğim için kendimi işime vermeyi seçtim. Bulaşık makinesinin kapağını kapattığım sırada Arthur canı sıkkın bir şekilde kapıda belirdi. Hala telefonda konuşuyordu.

"Kahretsin" diye söylendi telefonu kapadığında.

"Harika arsalar buldum ama bir tane satıcının aciliyeti var. Kevın için gidip arsaları görmem ve pazarlık yapmam gerekiyor. Her halükarda gitmeliyim çünkü eğer satış gerçekleşirse işlemler için orada bulunmalıyım." Yanıma geldi ve eliyle kolumu tutarak sıvazladı.

"Benimle gelmek ister misin?"

"Uzun yolculukları sevmediğimi biliyorsun." Midem fazla hassastı.

"Bensiz bir gece geçirebilecek misin peki?" Evliliğimiz boyunca bir gecemiz bile ayrı geçmemişti, bir an kendimi tuhaf bir boşlukta hissettim. Onsuz geçen koca bir gece...

"Sorun değil hayatım çocuk değilim, eğer yalnız kalmamı istemezsen annemde de kalabilirim. Sen gidip gönül rahatlığıyla işlerini halledebilirsin." dedim onun benim için endişelenmesini istemiyordum. Kararsız bakışlarla beni süzdü.

"Evet bu olabilir. Orada kalman beni daha çok memnun eder. Hiç değilse seni düşünmek zorunda kalmam." Bu tavrı hoşuma gitmişti. Parmak ucumda yükselerek yanağından öptüm.

"Çocuk değilim, başımın çaresine bakabilirim hayatım. Beni merak etme." İkna olmuş gibi başını salladı.

"Hemen hazırlansam iyi olacak. Benim için küçük bir çanta hazırlayabilir misin?"

"Elbette."

Tam bir saat içinde Arthur hazırlanmış ve evden çıkmıştı. Bugün işler onun menfaatine olduğu için şanslıydı. Bende çok geçmeden anneme gitmek için hazırlandım. Zaten evde tek başıma kalma fikri pek de cazip gelmiyordu yalnızlığı sevmediğim için. Anneme gittiğimde Agata teyze beni gördüğüne şaşırmıştı. Bugün için gelmeyeceğimi söylemiştim çünkü.

"Sürpriz... Bu akşam misafir kabul eder misiniz?"

"Meleğim kızım Arthur ile kavga mı ettiniz yoksa?"

"Hayır teyzeciğim. Sadece iş için şehir dışına çıktı ve yarın akşam burada olacak." diye açıklama yaptım. Sonrasında çay demledim, oturup sohbet ettik. Akşama doğru tanımadığım bir numara aradı beni.

"Alo."

"Merhaba Julietta" Kevın'ın sesini duymamla anında elektrik akımına uğramış gibi sarsıldım. Bir daha görüşeceğimizi ummuyordum çünkü.

"Merhaba." diyerek karşılık verdim ona.

"Görüşmeyeli nasılsın?"

"Çok iyiyim... Sen?" Onunla nasıl konuşacağımı bilmiyordum. Onunda benden kalır yanı yoktu bocalaması onun tarzı olmasa da hoşuma gitmişti.

"Az önce Arthur ile görüştüm bana şehir dışına çıktığını söyledi. Ben de düşündüm ki... Bilmiyorum belki beraber bir kahve içebiliriz." Çekingen hali çok tatlıydı.

"Bu doğru olur mu emin değilim." dedim kendime itiraf edemesem de onu görmeye dünden razıydım.

"Lütfen Juli seni görmem lazım." Kararsızca duraksadım ve çabuk pes ettim.

"Peki." Derin bir rahatlamayla nefes verdi.

"Güzel. Ben... Senin kapının önündeyim hazırlanıp çıkman ne kadar sürer?"

"Kapımın önünde misin?" dedim şaşkınlıkla.

"Şey... Evet... Davetimi kabul etmeseydin eğer, seni ikna etmek için farklı yollar deneyecektim." Kıkırdadım. Beni bu denli görmek istemesi çok tatlıydı.

"Ama ben evde değilim ne yazık ki."

"Neredesin peki?"

"Annemin evindeyim."

"Adresi verirsen hemen oraya gelirim."

Bu kadar istekli olması da ayrıca sevimliydi. Ona annemin adresini verdim ve adeta uçarak kalkıp hazırlanmaya koyuldum. 

Continue Reading

You'll Also Like

2.7M 81.5K 72
Gidenin beni bulmadığı bir dünyada toy halimle hayata tutunmaya çalışırken bir gecede tüm hayatım değişti. Attığım çığlıklar susturuldu, gözyaşlarım...
939K 65.2K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
7.1K 609 19
"Fakat Efnan..." sertçe yutkunduğumda yumru boğazıma oturdu, tekinsiz sesiyle devam etti. "Korkak gözlerinin bedenime her değdiği an bana bir yaratık...
21.8K 1.4K 58
İNTİKAMDAN DOĞAN İMKANSIZ BİR AŞK MASALI DEDİLER AMA MASALI KABUSA ÇEVİRDİLER ELİMDEN GELDİĞİNCE İÇİMDE KALANLARI DÜZELTECEĞİM BU ESERDE YARDIMCI OLU...