Lyssa | KAI ✓

By Elyios

686K 70.6K 29.7K

Hayran Kurgu #1 Gerçeği saklamak istiyorum, Seni her şeyden korumak... Ama biliyorsun, İçimizdeki kötülüklerl... More

Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Final Part 1
Final Part 2
Teşekkürler
Yeni Kitap | Elyora

Bölüm 18

10.8K 1.1K 361
By Elyios

Lyssa #4'tü :) Teşekkürler
🍷

Bu bara ilk geldiğim gün seks yapmak için uygun bir yer olduğunu söylediğim yere Kainin beni hızlıca sokmasını asla tahmin etmiyordum. Tamam her şeye okeydim ama bu kadar yaka paça içeri sokmak biraz saçma değil miydi?

Tam ağzımı açıp durmasını söyleyecekken dudaklarıma kapanan dudaklarıyla kendimi bir anda duvara yapışmış bir şekilde bulmuştum.

Dudaklarımı hızlıca öpüp elini eteğimin altına soktu.

İyi hissettirdiği aşikardı ama az önce Min Ah yanında yok muydu? Ne olmuştu da beni buraya çekmişti anlam veremiyordum.

Parmağı iç çamaşırımdan içeri girince ellerimi göğsüne götürdüm, bir yerden destek almaya ihtiyacım var gibiydi ama koyacak yer bulamıyordum.

İçimdeki hareketlilik yüzünden dudaklarımızı ayırdığımda dudakları vakit kaybetmeden boynumu bulmuştu.

Saniyeler içinde beni yüzüm duvara gelecek şekilde soğuk zemine yasladı. Bunlar sadece bir iki dakikada olmuştu ve şu an işi yavaştan aldığını söyleyemezdim.

Fermuarını açtığını duyduğumda kaşlarım çatılmıştı. Bu kadar hızlı mı olacaktı yani?

Eli eteğimi yukarı doğru kaldırdı ve sırtıma baskı uyguladı.

Üstümdeki iç çamaşırın da aşağıya indiğini fark ediyordum. Daha sonrasında ise parmağını hissettim. Elini çekmesiyle oluşan boşluğun yerini kendisi doldurduğunda bağırmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.

Çok değil belki birkaç kere içimde gel git yaptıktan sonra ben daha hiçbir şey anlayamadan bedeninin titrediğini hissetmiştim. Daha sonrasında ise içimde hissettiğim sıcaklıkla gözlerimi yumdum. Bu çocuk iktidarsız falan mıydı? Ayrıca o benim içime mi boşalmıştı?

Hızlıca ona doğru dönerek pantolonunu yukarı çekişini izledim. Şaka falan yapıyor olmalıydı. Bir dakikada içime boşalmış ve ben hiçbir şey hissetmeden gidecek miydi?

"Ne? Neden öyle bakıyorsun?"

"İçime boşaldın orospu çocuğu!"

Ertesi gün haplarını kullanacak olmak tüm sinirimi alt üst edince ellerimi saçlarımın arasına daldırdım. Onlar gerçekten ağrı yapıyordu.

"Mızmızlanma."

Ben bu çocuğu sikecektim, gerçek anlamda elimde kalacaktı.

"Senin piçini doğuracağım yok ama bir bebeğin sorumluluğunu alabilecek misin?"

Alayla gülüp saçını karıştırdığında kemerini takmakla meşguldü. Beni dinlemiyor olması gerçekten canımı sıkmıştı. Şu an tam bir orospu gibi hissetmem normal miydi?

"Bir de ağlayacak mısın? Bu sefer biraz hızlı oldu, Min Ah işi çıkmadan az önce ağzına aldığından kendimi tutamadım."

Ben doğru mu duyuyordum? Az önce diğer kadına sakso çektirdim mi diyordu?

Ona vurmak için elimi kaldırdım, göz göze geldiğimiz an daha önce hiç hissetmediğim bir duygu tüm bedenimi kaplamıştı. Çenemin benden alakasız titremesiyle gözlerimi kapattım. Havaya kaldırdığım elimi de yumruk yaparak aşağıya indirdiğimde nasıl bu kadar düşebildiğimi sorgulamıştım. Başkaları için normal olabilirdi ama biz seks arkadaşıydık ve ben Iseul'düm. Seks arkadaşı olsam da bana bunu yapamayacağı biriydim.

Daha önce hiçbir şey bu kadar zoruma gitmemişti. Daha önce benden bağımsız olarak çenem titrememişti. Daha önce hiç bu kadar aşağılanmış hissetmemiştim ve daha önce hiçbir erkeğin önünde ağlayacak kadar güçsüz olmamıştım.

Olmamalıydım da.

Kendime gelerek onunla göz teması kurmadan dışarı çıktım ve üstüm başım düzgün mü diye kısa bir yoklama yapmıştım. Her şey normaldi.

Adımlarımı hızlandırıp mekandan dışarı çıktım, arkama bile bakmamıştım. Ben intikam için geldiğim bu yerde tuvalet temizlerken bile daha güçlü hissetmiştim.

Hayatımda her şeyi yaşamıştım. Başıma türlü işler gelmişti ama abimin ölümünden başka hiçbir şey çenemin titremesine sebep olamamıştı.

Sanırım hayatımda ilk kez abimin ölümünde ağlamıştım. Hala öyleydi ama gözümden yaş düşmüyor olması ağlamadığımı mı gösteriyordu?

Adımlarımı daha da çok hızlandırdığımda takip edilip edilmediğimi kontrol de etmiştim. Zaten Kainin umrunda değildim ve peşime de onlardan kimse vasıfsız olduğum bir durumda takılmazdı. Gerçi takılsa da umrumda olmazdı.

Yine de takip edilmediğimden emindim.

Dar sokaklardan geçmiş, bu mini eteğimle ayyaş erkeklerin arasından bile geçmiştim ama ilginç bir şekilde kimse peşime takılmamıştı.

Kolay bir şekilde sahile inip Koreye geldiğimde abimle her zaman oturduğumuz yere geçtim ve bedenimi soğuk kumların üstüne bıraktım. Açılan eteğim bile umrumda değildi, sinirden ölmek üzereydim.

Çok kısa bir an sonra baktığım gökyüzünde bir karaltı hissettim ve açıkta kalan bacaklarımın üstü tanıdık yüzün ceketiyle kapanmıştı.

"Neden geldin?"

Kendini benim yanıma bırakıp gökyüzüne baktığında bakışlarımı ona çevirmiştim. Başından beri beni mi izliyordu? Gerçekten takip edilme olayını iyi yapamıyordum, en kısa zamanda bir çözüm bulmam gerekiyordu.

"Seni takip etmesem başına kötü şeyler gelirdi."

Gözlerini benim gözlerimle buluşturduğunda yıllar önce gördüğüm o bakışları yine yüzünde görmüştüm. Sadece kendini gizliyordu, bana olan duygularının değişmediğini her hareketinden anlayabiliyordum.

"Jackson, boş yapma."

Alnıma yediğim bir el darbesiyle sırıtmaya başlamıştım. Hayattaki en sevmediği şeylerden biri ona boş yapma denilmesiydi ve nefes alış verişinden bile sinirlendiğini anlayabiliyordum.

"Bizim yanımızda çalışmaya devam et. Sağ kolum olmana izin vereceğim."

Bu teklifi bana lütfeder gibi söylemiyor muydu, belasını sikesim geliyordu.

"Sen lider olamazsın Iseul, bunu göremiyor musun?"

Yine beni küçümseyen bir erkek ve hakim olamadığım sinirlerim. Sakin olmam gerekiyordu yoksa onu öldürmemek için hiçbir sebebim kalmazdı.

"Kapa çeneni."

"Yolda peşine takılacak erkeklerin kaç tanesini durdurduğumdan haberin var mı?"

Ah, demek ondan benim peşimden gelen olmamıştı. Ben de garipsemiştim zaten ama içimde dolaşan orospu çocuğunun spermleri aklımı karıştırmış olmalıydı.

"Jackson, siktir git."

"Küçükken de böyleydin. Hiç değişmiyorsun."

Kolunu kafasının altına alarak gözlerini kapattığında gülümsedim. Beni tanıyan tek kişi artık oydu. Ben, abim ve o her zaman birlikteydik. Jackson'ı affedeceğimden emindim ama bu artık onun bana lider koltuğunu vermemesinden öte bir duruma dönüşmüştü.

Hak etmediğim bir yerde nasıl oturacaktım ki? Beni kabul etmeyen insanlara nasıl lidermişim gibi davranacaktım?

"Kendini kanıtlayacağına dair şeyler düşünüyorsun öyle değil mi?"

Dirseğimden destek alarak suratımı elime yasladım ve yukarıdan yüzüne baktım. Bana aşık biri olarak oldukça güzeldi.

"Sana dokunmasına nasıl izin verdin?"

Gözlerini açarak benimle göz göze geldiğinde yutkunarak bakışlarımı farklı bir yere çevirdim. Bundan da mı haberi vardı? Ah, gerçekten ölmek istiyordum.

Kaiyi öldürürken asla acımayacaktım, asla.

"Öyle olması gerekiyordu."

Dilini dudaklarının üstünde gezdirip kafasını aşağı yukarı sallayınca bu duyguyla nasıl başa çıkabileceğimi düşündüm. Çok garipti, fazla can acıtıyordu. Ve bu can acımı onun ölümünü görerek dindirmek istiyordum, ölümü benim elimden olsun istiyordum.

"O çocuğu öldüreceğim bunu biliyorsun değil mi?"

"Aklımı okumayı kes."

O kadar sinirli ve ne yapacağını bilemez bir halde bana bakıyordu ki onun sinirini gördükçe benimki de artıyordu.

"Onu öldürecek biri varsa o da benim. Sen değil."

Uzandığı yerden doğrularak üstüme çıktığında beni incitmemek için ayrı bir özen gösterdiğini fark etmiştim. Bugün bir tane erkeğin altına girmem yetmişti, bir de Jacksonla uğraşamazdım.

"O çocuk yüzünden gözlerinden başka bir ifade geçerse"

İfadesiz bir şekilde ona bakıyorum, ne saçmalıyordu?

"Şu an gördüğüm nefret ileride değişirse"

Yüzünü yüzüme yaklaştırıp dudaklarını dudaklarıma sürttü ve beni öpmeden geri çekildi.

"Yemin ederim o çocuğu kendi ellerimle öldürürüm."

Söylediği kelimeler beynimde yavaş yavaş yer bulmaya başlayınca sinirlenerek onu üstümden itekledim. Bundan sonra üstte olması gereken biri olacaksa o ben olmalıydım.

"Onların arasına aşık olmak için karışmadım Jackson. Abime ihanet etmeyeceğimi biliyor olman gerekiyordu."

Uzandığım yerden doğruldum, gözleri boynumda odaklanmıştı. Daha sonra ise benim hizama gelerek oturdu ve elinin dış tarafıyla boynumu okşadı. Hiçbir şey hissetmiyor olmak ona haksızlık gibiydi.

"Sana böyle davranmasına izin verme."

Büyük ihtimal ne zaman olduğunu anlayamadığım boyun morluklarımdan bahsediyordu. Jacksonun önünde beni böyle bir duruma düşürdüğü için daha da çok kinleniyordum orospu çocuğuna.

"Vermem."

Bana bir kere bu muameleyi yapmış olması tekrarlayabileceği anlamına gelmiyordu. Jackson için beni başka bir adamla görmek zor olmalıydı ama ona aşık olan ben değildim.

Aşık olmak zayıflıktı. Onun bana olan aşkı da zayıflığının göstergesi gibiydi. Ve ben elimde olmadan bunu kullanıyordum. Aslında amacım hiçbir zaman onu kullanmak olmamıştı ama yapmadığımı söyleyemezdim.

Bunun için Tanrı beni affetsin.

Medyadaki videoyu @Maiora yaptı. Göz atın lütfen, biz çok beğendik. :))

+450 Votede yb.

Jackson 🍷

Continue Reading

You'll Also Like

151K 829 37
Yüzleşme...Kiminin sonu huzur kiminin sonu azap verir.Tek gerçek,kaçamamak...
176K 20.6K 46
Silla Prensesi Chae Young, Joseon Prensi Jungkook ile her iki ülkenin güvenliği adına politik bir evlilik gerçekleştirir. [Chaeyoung & Jungkook] 22...
9.7K 1.2K 25
Gökyüzüne salıncak kurdum, sonra yıldızlara dokundum parmak uçlarımda. Gün güneşten öncedir, kraliçe ise hepsinden önce. Rosékook AU Düzyazı
195K 19.7K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.