Hypnotic | nico di angelo

By F3LICIAHARDY

15.4K 1K 313

"Koruduğun hayatı öldürebilir misin?" [0.1 ve 0.2'yle birlikte çünkü neden olmasın.. Bu arada cidden 5 yıllık... More

giriş: ölü kızın gemisi
bir: uyku problemi yaşayan insanlar
iki: güneşin gözlerine girmesiyle uyanmak
üç: bir kişinin zamanını üslenmek
dört: cevaplanmayan birkaç soru
beş: kuğu gölü
altı: ölü hayaller, yaşayan hayaletler
yedi: savaşçı ve siyah
sekiz: içini dökmek
dokuz: göze alınabilecek şeyler
on: melek etkisi
on bir: laviana solange
on iki: efsaneler
on üç: halattan kolyeler
on dört: yürüyen ölüler gecesi
on beş: altın ve kan
on altı: yarına kalanlar
on yedi: cehennemdeki melek
on sekiz: leo'ya göre ciddiyet her şeyi çözmez
on dokuz: fedakarlık ne kadar zarar verebilir?
yirmi: sevmek söylemek kadar zor değil
0:0 » karekterler
0:0 » karakterler
bir: başıboş tanrı
üç: melezler ırkçıdır
dört: paralı asker
beş: mahşer
altı: kapılar ve kapılar

iki: kuzgun kral

376 26 6
By F3LICIAHARDY

light of seven • game of thrones soundtrack [6.10]
İblis / Kuzgun Kral / Incubus

Uğursuz gece ne idüğü belirsiz kanat çırpışlarıyla konuşmaya başladı. Carmen'nın ayağı altında duran solgun sarı renk otlar tatlı çıtırtılar eşliğinde ezildi, soğuk bir rüzgar sararmış yapraklarla dans ederken ölü ağaçlar hiç kimsenin bilmediği bir duaya başladı.

Heyula gibi dikilen mezar taşları sonsuz bir okyanustaymış gibi uzanıyordu. Kimi haç, kimi mermer olan mezar taşlarının silik yazılarını Carmen bir türlü okuyamıyordu. Bir zamanlar onlara edilen duaların tatlı mırıldanmaları ise birleşip rüzgara karışıyordu, farklı dillerin karışımı kuru gürültüden başka bir şey değildi.

Carmen titrek bir nefes verdi, soğuk iliklerine kadar işlerken içinde büyüyen tatsız endişe tohumu yavaş yavaş filizlenmişti. Anılarından kalma olan bu mezarlık kabuslarına ev sahipliği yapardı küçükken şimdi ise tatsız bir hatıradan başka bir şey değildi.

"Küçüğüm bu yeri seçtiğim için kızmadın değil mi?" binlerce yılanın konuşması hissini veren sese döndü genç kız. Yirmili yaşlarının ortalarındaki erkek bedeni ölü ağaca yaslanmış yüzünü saran gudubet bir gülümsemeyle mezarlığı inceliyordu.

Tıpkı hatırladığı gibiydi; genç yüzüne rağmen yetmişerindeymiş gibi ağarmış saçları omuzlarına değiyordu, mermer gibi beyaz yüzü insanüstü bir güzellikle onurlandırılmış, gözleri tıpkı Carmen gibi her an akına karışabilecek kadar soluk bir yeşildi. Üzerini kaplayan siyah bir pelerin omuzlarından yere dökülüyordu.

Küçük çocukların yatakları altında olduğunu iddia ettikleri öcülere eşleşiyordu bu adam Carmen'nın gözünde. Onu ilk gördüğü zamanını beş yaşlarındaydı ona mitolojiden bahseder ve saklambaç oynarlardı, her geçen yıl gitmesi gerek bu hayali arkadaşını daha net görmeye başlamış Carmen en son onu on dört yaşında görmüştü sonra bir anda kaybolmuştu.

"Kızmaktan ziyade neden geldiğini merak ettim." Carmen'nın sesi dualara karıştı fakat İblis onu duymuş gibi gülümsedi. Sanki bir orkestra ona en güzel şarkılarını söylüyormuş gibi tatlı bir bakışla izledi mezarlığı.

"Yardım etmek için tabiki de, zavallı askerim." İblis bunu söylerken anlayışla sesini yumuşatmıştı. Carmen yutkundu boğazından bir türlü gitmek istemeyen bir gıcık varmış gibi fakat saatler öncenin tatsız konuşmalarını unutmaya çalışıyordu sadece. "Merak etme artık daha fazla görüşeceğiz." İblis nazik bir reverans yaptı ve görüşürüz anlamında bir gülümseme yolladı. "Güzelleşmişsiniz, hipnozcu."

Sonra güçlü bir rüzgar eşliğinde kuma dönüşüp kayboldu.

Carmen uyanmayı bekledi, gözlerini açıp Hypnos kulübesinin tatlı sıcaklığını hissetmeyi fakat soğuk bir rüzgar yüzünü yaladı. Titremesine engel olamadı bir rüya için dahi fazla gerçekçiydi.

Önündeki mezar taşına baktı ismi sade harflerle kazınmıştı; Carmen Solace iyi bir evlat ve kardeş. Carmen'nın dudakları tatlı bir gülümsemeyle aralandı ve ufak bir kahkaha kaçtı. "Bir ölüye saygısızlık." genç kız arkasını döndüğünde intihara meyilli Hades melezini gördü.

Kömür karası saçları çenesine gelmişti, soluk zeytuni teniyle sağlıksız görünüyordu, kahverengi gözleri mor halkalarla bezenmişti. Siyah kazağı ve kotuyla bir rüya için bile hazırlıklı görünüyordu.

"Bu mezar boş." Carmen gözlerini oğlan çekti ve yavaş adımlarla ölü ağaca doğru ilerledi. Ayağı altında ezilen kurumuş otların çıtırtısı da ona yol boyunca eşlik etti. Nico di Angelo merakla kızı takip ederken Hypnos melezi yüksek sesle iç çekti.

"Neden senin rüyandayım ki?" diye mırıldandı melez keyifsiz bir şekilde, mızmız çocuklar gibi surat asmıştı. "Will Solace'in rüyasına girmek istiyordum oysaki." sesli düşünceleri Carmen'nın adımlarını daha da hızlandırdı unutmak istediği son iki saat için neredeyse koşturmaya başlamıştı.

"Aptal melez." diye homurdandı Carmen. "Aptal melez, aptal melez, aptal melez." hızla konuşurken sesi birbirine karışıyor ve boğuk bir uğultu olarak geliyordu. "Onu kurtarabileceğini mi sanıyordun?" Carmen arkasını döndüğünde Nico'nun eğreti bir kızgınlıkla ona bakıyordu. "Aptal melez.." diye şakıdı tekrar. "Ölüler rüya göremez."

XXXX

Kuru odunlardan biri şöminede şiddetli bir çıtırtıyla alevlerin arasına düştü ve yanmaya devam etti. Sıcak annesinin ninnileri gibi Carmen'nın bedenini sarmalarken mahmur gözlerini ovuşturarak yavaşça yataktan ayaklarını sarkıttı.

Çamurlu botlarının ağırlığını hissetmeyi umuyordu ama çıplak ayakları tahta zemine değdiği zaman irkilmeden edemedi. Düşündüğünün aksine beyaz çarşafları çamur içinde kalmamıştı bu genç kızın rahatlamasını sağladı.

Carmen tandık kulübeyi taradığı zaman umduğu gibi karşısında beyaz silüeti gördü. İblis günaydın dercesine ona gülümsedi ama herhangi bir ses çıkarmaya yeltenmedi. Carmen gözlerini ondan çekti, bu iyilik borcunu ağır ödeyeceğini az çok tahmin edebiliyordu.

Üzerinde tiril tiril annesinin eski elbisesi vardı. Carmen nefesini yavaşça verdi, bu onun için hassas bir konuydu ve İblis bunu deşmeyi çok seviyordu -gerçi Carmen da ondan medet ummakla hata yaptığını gayet iyi biliyordu-.

Yavaşça ayağa kalktı ve uyuşmuş kolunu hareket ettirdi. Bir kış sabahı için oldukça dingindi bugün, sanki bütün gece kar yağmamış gibi Güneş arsız bir şekilde gülümsüyordu.

"Sana kahvaltı getirdim." İblis nazik bir tavır takınarak yumuşak bir şekilde söylemişti bunu. Carmen eğer konuşmasaydı onu unutacaktı az daha. "Olaylar patlak vermeden iyi bir yemek yemen lazım." Getirdiği kahvaltı tabağını kulübedeki çalışma masasının üstüne koymuştu.

"Tokum." diye mırıldandı Carmen. Dün yaptıkları aklına geldiğinde iştahı kaçmıştı. "İstersen sen ye." ağrıyan başını tuttu ve bağdaş kurarak yatağında oturdu. "Neden geldin bu arada?" dün akşam doğru dürüst bir yanıt alamadığı bu soruyu tekrar İblis'e yöneltilince yeşil gözler heyecanla parladı.

"Bunu gerçekten bilmek mi istiyorsunuz?" sesi yeni oyuncak alan çocuklar kadar şendi. Dün verdiği cevaba kıyasla bugün iyi görünüyordu. "Sadece görevimi yapabilmek için."

Carmen tek kaşını kaldırdı ve onunla daha fazla muhattap olmak istemediğini belirtmek için gözlerini başka yere çevirdi. "Görevin ne peki?" meraklı sesi İblis'i eğlendirircesine yamuk bir gülümseme yolladı kıza.

"Bir güne bir soru." diye konuştu eğlenir gibi Carmen ilgisiz bir şekilde nefesini verdi. Yıllar sonra karşılaşmaları pek de umrunda değildi sonuçta, tek umduğu İblis'in onu kısa sürede bırakmasıydı. "Şimdi soru sorma sorası bende." sessiz ortamdan pek hoşlanmamış gibi yüzünü astı İblis. "Bakire misin?" Carmen az daha tükürüğünde boğulacaktı, girdiği öksürük krizine karşı İblis hiç endişeli görünmüyordu. "Hayatının son beş yılında yoktum ve sadece küçük kızımın ne kadar büyüdüğünü merak ettim."

Carmen gözlerini İblis'e dikti bu konu hakkında ilgisiz görünsede gözleri merakla tutuşuyordu, heyecanlı elleri şöminenin üstününde ritim tutuyordu. "Hayır.." Carmen bunu rahat bir şekilde söylemişti. "değilim sanırım."

Hayatında ilk defa İblis'in bu kadar şaşırmış olduğunu gördü. "Sanrım mı?" nefesini verdi sakinleşmeye çalışır gibi içinden saydığını gördü. "Peh, gerçi bu benim için önemli değil."

"Neden bahse..." Carmen ona tekrardan döndüğünde beyaz mahlukun yerinde yeller estiğini gördü. Umutsuz bir şekilde nefesini verdi ve yatağa geri uzanmak üzere başını geriye attı.

Kapı ağzına kadar açıldığında ise yuvasına girilen tavşan gibi başını kaldırdı. Demeter Kulübesi danışmanı Miranda sabırsız ve korkmuş bir şekilde ona bakıyordu. "Kherion seni bekliyor, Hipnozcu."

XXXX

lol

beklediğinize değdi mi bilmiyorum ama elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. ufak bir yorum yaparsanız ve oy verirseniz çok mutlu olurum, şimdiden görüşmek üzere. ^-^

Continue Reading

You'll Also Like

17.1K 1.1K 13
Jungkook bir yandan bana iyi gelirken diğer yandan beni mahvetmeyi iyi biliyordu. [Jeon Jungkook ✘ Roseanne Park] for christmas. 2020 | apricitasni
2.4K 122 9
Geçmişe konuk olan 4 kişi Harry, Hermione, Draco, Ron
honeypie By lavin

Fanfiction

27.9K 2.8K 27
❝Çünkü sen benim ballı turtamsın.❞ girl × nakamoto yuta (nct members) [completed] fluff au¡ start: 06.11.2020 finish: 27.04.2021 • book cover by @pre...
207K 20.1K 23
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...