ejderha günceleri

By atila-s

31.3K 2.5K 447

bildigin bütün dünyaları unut, bu dünya başka; burada herşey bambaşka... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Part 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
kartal bakisli kiz
yeni bolum degil
Bölüm 32
Bölüm 33
bölüm otuz dört
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm otuz yedi
bölüm otuz sekiz
Bölüm 39
Gök Gri Kurt
Bilinmezler Girdabı
Omchur
SAVAŞ DAVULLARI
Hasat
Keşmekeş
Karanlık
Rehberlik
Ayak sesleri
veda
kuzey batı ordusu
nultas
eski sehir
karşılaşma
Deniz ötesinden gelen
DEGISEN DENGELER
eski şehre doğru
BEKLENMEYEN
GİRİŞ
KARAKTERLER HAKKINDA
GÜZERGÂH
SEVGILI GÜNLÜK
KARTAL
SAVAŞ
ELÇİ
ANTRLAR DİVANI
ANTRLAR DİVANI II
ANTRLAR DİVANI III
ANTRLAR DİVANI IV
BATI ORDULARI KOMUTANI
ILK SAVUNMA HATTI
DUYURU DUYURU DUYURU

Ukdema

277 26 2
By atila-s


Üykül ve arkadaşları, kadimler hakkında ufak tefek bilgileri; daha önce bulabildikleri, öğrenebildikleri şeylerin de daha detaylı şeklini öğrenebilmişlerdi ancak hala çözemedikleri birçok şey vardı. Tabi ki bunların en başında da bir ejderha ile nasıl savaşacakları konusu vardı, henüz bu konuya değinen olmamıştı. Niran ve Khadhic'in aralarındaki konuşma devam ederken Üykül de Sahip Theshup'la uzun ve derin bir sohbete girişmişti. Belki de gruptakilerden en uzun süre sohbet eden kişi de normal olarak oydu. Zira kafasının çalışma yapısı beyninde zincirleme fikir patlamalarına sebep olarak onu sürekli farklı farklı konulara taşımış ve farklı şeyleri öğrenmeye itmişti. Bu yüzden de sohbetleri gayet uzun sürmüştü. Bunun haricinde Ennab, herkesten öğrenebileceği herşeyi öğrenebilmek için elinden geleni ardına koymamıştı hatta gözünü karartarak sürekli herkesi taciz etmeye devam etmişti. Ritka ise biraz daha dengeli gidiyordu bu konuda: gerekli gördüğü şeyleri öğrenmesi gereken kişilerden öğrenerek hem bilgi kirliliğinden kurtuluyordu hem de zamandan tasarruf ediyordu hem de kendisine zaman ayırabiliyordu. Niran ise en çok Khadhic, Eishthar ve Thareistle zaman geçirmişti. Daha doğrusu Ennab'ın müsaade ettiği ölçüde Khadhic'le görüşebilmişti. Eishthar'ın gecenin; Thareist'in de günün sahibi olması dolayısıyla bu ikisini kendisine yakın görmüştü Niran. Ne de olsa o bir kara-doğa druid'iydi ve bu ikisi de gece ve gündüzün sahibiydi.

Bu hengame içerisinde günler birbirini kovalarken Sahip Theshup herkesi büyük salona tekrar toplamıştı ancak bu sefer kimse gösterişli girişlerde bulunmamıştı ve kimsenin de tahtı ortalıklarda görünmüyordu. Herkes dev salona yürüyerek girmişti ve bir çember oluşturulmuştu. Çemberin karşılıklı iki noktasında açıklık vardı: bir kişilik açıklık sahip Theshup için diğer taraftaki açıklık ise gençler içindi. Sahip Theshup ağır adımlarla salona girerken diğer sahipler yine saygıyla selam durmuşlardı. Bu gün sahip Theshup'un üzerinde ilk günkü gibi kısa bir eteğimsi kıyafet yoktu: daha çok bir tören cübbesine benzer bir kıyafeti vardı.

"herkesi tekrar selamlıyorum.
Biliyorum, ilk gün burada toplandığımızda birçok şey istediğimiz gibi gitmedi anlık pervasızlıklarla bir keşmekeşe sebep olduk. Sizleri aklayamam ancak kendimi ve yoldaşlarımı da suçlayamam. Olan oldu artık ve sizlerin ivedi bir şekilde yolunuza bakması gerekiyor." Bunları söylerken sahip Theshup herkesin gözlerinin içerisine tek tek bakmayı ihmal etmiyordu. Bu söylediklerine fısıltıyla cevap veren sadece Ritka olmuştu,

"ohh be sonunda birileri herkesin anlayabileceği ve dişe dokunur bir şey söyleme zahmetine girecek gibi" demişti ama unuttuğu bir şey vardı: buradakiler kadim insanlardı ve hepsi sahipti diğer tüm yetenekleri gibi duyma yetenekleri de oldukça gelişmişti. Bu yüzden herkes: sahiplerin hepsi, ayıplar bir ifade ile Ritka'ya bakmıştı,

"ya kimse beni aşağılamaya kalkışmasın arkadaş, birincisi ben bir ergenim; ikincisi sizler kaç bin yıllık tecrübe sahibi kişilersiniz ama hiçbiriniz ejderhaların nasıl püskürtüldüğünü bilmiyor; üçüncüsü bizim bunları yaparken bir de olası bir savaşa hazırlanmamız gerekiyor." Dedi sitemkar ve eleştirel bir tonda. Herkesten belirgin homurtular yükselirken Sahip Theshup sessizce Ritka'yı dinlemekle yetinmişti ve Kadim insanın aklından geçen tek şey Ritka'nın haklı olduğu gerçeğiydi,

"ne, hadi ama haklı olduğumu hepimiz biliyoruz. Kim ne düşünür bilmiyorum ama dünyanın bu şekilde bir keşmekeş haline gelmesinde siz de en az Antr'lar kadar kusurlusunuz –"

"Evet Ritka –ilk kez Theshup Ritka'ya hitap ederken sahip dememişti ve bu Ritka'yı şaşırtmıştı- dünyanın içerisinde bulunduğu bu keşmekeşte bizim de bir payımız var; bizimle beraber tüm ukdemanın payı var – bu arada Niran ister istemez ağzından 'ukdema mı' sorusunu kaçırmıştı- yani kadim olanların tamamı, antr olmayıp insan olan ama bugünün insanlarından eski olanlar. Hatamızı geç olsa da fark etmiş bulunuyoruz ve bu yüzden de sizlere elimizden gelen en iyi yardımımızı yapmak niyetindeyiz." Gençlerin içerisinde yeşeren umut önce gözlerine sonra da yüzlerine yansımıştı ve hepsi gülümsemişlerdi.

"öncelikle kalan tüm ukdemanın uyandırıldığı ve uyarıldığını haber vereyim sizlere gençler"

"ne yani sadece siz degil misiniz?"

"pek tabi Niran, bizlerden başka bir çok kimse var. Ve hepsini bizzat ben uyardım. Buradakiler de dahil olmak üzere tüm ukdema hatalayoldaşlarım takdim edeceğiz."

"onlar da mı sahip?"

"onlar tam olarak bizim gibi değiller Efendi Üykül –Theshup Niran'a hitap ederken sahibe dememişti ama Üykül'le konuşurken Efendi diye hitap etmişti ki gençler bu işte kesinlikle bir terslik olduğunun düşünmeye başlamışlardı- sahip mertebesine çıkan çok fazla kimse maalesef yok hepsini anlatacağım..."gençler pür dikkat Theshup'un ağzından çıkanları dinliyorlardı, öyle ki dışarıdan bakılabilecek olsa gençlerin Theshup'un sözlerini duymaya değil ağzından çıkacakları görmeye çalıştıklarını sanabilirdi,

"ilk olarak ukdemanın size verdiği ilk hediye bilgi:
Söylediğim gibi dünya üzerinde çok fazla sahip yok ve bizlerin yer yüzünden çekilmemizin sebebi de, daha önce söylediğim gibi, bizim –yani sahiplerin- devrimizin kapanmış olması. Ama bu bizim yaptığımız bir çıkarsama değildi: Antrlar bizim zamanımızın kapandığını ve artık daha fazla ortalıkta dolanmamamız gerektiğini söylediler. Onlar bizim ilk üstadlarımız oldukları için de kayıtsız şartsız onlara itaat ettik. Tabi bu sadece bizim içindi ancak ukdemadan diğer bazı kimseler bu durumda bir terslik olduğunu anlayarak tedbirler almaya başladılar. Düzenin bozulduğunu gördükleri için de insanların enerji kullanımı ile alakalı bildiklerinin tarihin unutulan sayfaları arasında kalmasını sağlamışlar. Öncelikle bilmeniz gereken şey şu: enerji salt olarak sizin bildiğiniz gibi seviyeler ve dereceler değildir. Sizin bildiğiniz yüz seviye varlık alemi olarak nitelendirilir. Enerji kaynağı kara'dır. Yani üzerinde yaşadığımız bu kara parçaları: topraklar. Bundan sonra bilge alemi vardır. Enerji kaynağı da denizdir. Belki biliyorsunuzdur, denizlerdeki enerji dolaşım hızı karalardakinden çok daha yüksektir." Gençler ilk şaşkınlıklarını yaşamışlardı. Bu zamana kadar karşılaştıkları hiç kimse onlara bu seviyeden sonra ulaşılabilecek başka seviyelerin olduğu bilgisini vermemişti. Bu yüzden de kaçamak gözlerle Üykül'e baktılar ancak o bile böyle bir şeyi ilk kez duyuyor gibiydi. Eğer gerçekten Sahip Theshup'un söylediği gibi bu seviyelerin ötelerinde de seviyeler varsa pek tabi ejderhalarla da antrlarla da savaşmak mümkün olabilirdi. Tabi ilk önce bu seviyelerin nasıl aşılabileceğini veya bu seviyelere nasıl ulaşılabileceğini öğrenmeleri gerekmekteydi. Bu zamana kadar üfleyerek canlı tutmaya çalıştıkları küllenmiş umutları ilk kez alev alacak gibi hissetmişti hepsi. Gerçekten Ukdema onlara çok büyük bir bilgi vermişti. Üykül'ün bile aklından şu anda tek bir şey geçiyordu: Kedil'i efsunlamakla çok iyi ettiği. Aksi taktirde Kedil Darius denen şeref yoksunu varlığa hayati bir bilgi aktarmış olacaktı.

"Bu alemin özelliği şudur, bu zamana kadar hepiniz enerji temelli saldırılar savunmalar hareketler ve saire yapıyordunuz ama hiç biriniz bunu bilinçli şekilde yapmıyordu: size bu şekilde öğretildiği için bu şekilde taklit ederek yapabiliyordunuz. İşte biz buna enerjiyi istismar etme diyoruz ki en düşük seviye olması bundan kaynaklanır. Ancak bedeninizdeki enerjiyi anlamaya başladığınız zaman onu sadece istismar etmekle kalmazsınız. İşte o zaman teknikleri siz bulursunuz siz geliştirirsiniz: enerji sizin kullandığınız bir alet olmaktan çıkar ve deyim yerindeyse eğip bükebildiğiniz eğitebildiğiniz şekil verebildiğiniz sizden bir parça gibi olur. İşte o zaman siz de bilge seviyesine çıkmış ve kendi taktiklerinizi, saldırılarınızı savunmalarınızı ve daha nicesini yapabilir duruma gelmiş olursunuz. Kısaca enerji harcanabilir ve yeniden toplanabilir bir savaş veya savunma aracı olmaktan çıkarak sizin savaşta veya savunmada ayrılmaz bir parçanız olan kolunuz bacağınız gibi bir uzvunuz olur" Ennab, Theshup'un ağzından bal damladığını düşünüyordu. Bu zamana kadar herkese –kendisi ve arkadaşları da dahil olmak üzere- enerjinin bir alet olduğu öğretilerek bunun en iyi şekilde kullanılması telkin edilmişti. Ancak bugün Sahip Theshup onlara enerjinin sadece bir alet olmadığının insanın bir uzvu, kendi varlığından bir parça olabileceğinin mümkün olduğunu söylüyordu. Ennab buradan şunu anlıyordu aynı zamanda: bilge seviyesindeki insanlar enerjiyi kendilerinden bir parça haline getirebildikleri için tıpkı yürürken ellerini sallamak kadar basit bir şey olduğu gerçeği. Öğrenilen teknikler ve diğer her şey sadece daha alımlı ve daha dengeli yürüyebilmek adına yapılan şeyler olabilirdi.

"Ukdema şunu görmüştü: insanlar güç hırsıyla birbirlerini ezmek canlarını ve mallarını gasp etmek derdine o kadar düşmüştü ki enerjinin kendilerinde bir emanet olduğunu unutmuşlardı. Onlar da kendilerine çıraklar edinmediler ve bu alemin insanlar tarafından unutulmasını sabırla bekledir. Neyse ki bilge seviyesine çıkan insanlar erdemli insanlardı da felaket daha büyük seviyelere ulaşmadı. Düşünebiliyor musunuz insanlar bu hengameyi varlık alemindeyken yaptılar, bilge aleminde enerji kullanacak olsalardı kim bilir dünya ne hale gelirdi..." Ritka istemeden de olsa kendisini bilge alemine ulaşmış biri olarak hayal etmişti: gök gri Ritka olduktan sonra işleri zaten tahmin edebileceğinden çok daha fazla kolaylaşmıştı, bir de buna ek olarak bilge seviyesinde gök gri Ritka olsa muhtemelen Üykül'le bile kapışacak kadar güçlü olacağı düşüncesi. Tebessüm etmeden duramadı ama aklından çıkarttığı bir şey vardı: Theshup ve diğerleri onlara Bilge degil sahip diye hitap ediyorlardı. Neyse ki Ritka elindeki küçük şeylerle de gayet mutlu olabilen bir insandı.

"Ve son olarak: sahip alemi, bilge aleminde olan insanlar kendilerine emanet edilen bu enerjiyle artık o kadar bütünleşmiş bir hale gelirler ki enerji kendilerinden bir parça olmanın ötesine geçer ve kişinin bilinci olur. İşte o zaman bu enerji kişiye verilmiş bir emanet olmaktan çıkar ve o enerjiye sahip olur." Bu da demek oluyordu ki Üykül her ne kadar güçlü olursa olsun gücünün daha doğrusu enerjisinin bir sonu var ve ne kadarlık bir enerji veya enerji seviyesine sahip olması önemli olmaksızın bir sahip uzun süreli bir savaşta kendisini çok rahatlıkla yenebilir. Çünkü teknikleri, harcadığı enerjisi gücü kısaca herşeyi 'Sahip'i sahip yapan unsurlardan bir tanesi. Gecenin sahibini düşünmek istedi ama aklının şu an bunu alamayacağını üzülerek anlayıp düşünmekten vaz geçti.

"Şimdi, ilk hediyenizi aldınız: aslında girdiğiniz yol –düzeltiyorum- insanların girdikleri yol belki bir köyden çıkış yoludur." Biraz beklemek zorunda hissetmişti kendisini sahip Theshup zira karşısında duran bu gençlere daha önce kimsenin bilmediği şeyleri anlatmaya başlamıştı. Onu durduran asıl sebep ise Theshupun kendisinin bile beş bin yıldan önce sahip seviyesine çıkamamış olmasıydı. Beş bin sene boyunca türlü savaşlara girmiş türlü badireler atlamış; türlü acılar çekmişti. Karşısındaki gençler ise sahiplik yolunu alay edecek gibi bir zaman diliminde geçmişlerdi: bir yıldan biraz fazla bir zaman. Kendisi bu beş bin yıllık süre zarfında eğitimin her türünü görmüş, enerjinin her haline şahitlik etmişti ve doğal olarak bu aşamaları biliyordu; bu yüzden kendisinden sonrakilere anlatmakta zorluk çekmemişti ama bunlar. Bu çocuklar işini hiç de kolaylaştırmıyordu: beş bin yıllık süreci aşmışlardı ve ondan cevaplar bekliyorlardı. Bu her hâlükârda haksızlıktı...

"Ukdemanın ikinci hediyesine gelelim. Bizler sahipler olarak sizin şu anda Nubdu olarak bildiğiniz topraklarda sizin de tanışmış olduğunuz bu on üç kişiyiz. Bilgelerin tamamı, kırk kişi ve toplam ukdema yani kadim insanların sayısı ise toplamda yedi yüz. Biz her ne kadar alem olarak diğer herkesten yüksek olsak da ukdemanın, kadim insanların tamamı, uzun zamandan beri ortak kararların neticesinde hareket etmişlerdir. Bu karar ve sizlerin göstermiş oldukları yetkinlikler dolayısıyla sizlere sahiplik yolunda rehberlik etmemize karar verildi." Ritka bu zamana kadar kendisine sahip denmesine alışmıştı ama kimsenin onu gerçekten bir şeylere sahip olması dolayısıyla sahip olarak gördüğünü düşünmemişti. Hayretten açık kalan ağzını sahip seviyesine çıkacaklarını az çok tahmin etmiş olan Ennab bile göremeyecek kadar şaşkındı. Niran'ın ise nefesi kesilmişti zira kara-doğa druidi olmanın ne demek olduğunu bile daha tam olarak çözememişken bir de 'sahip' olmanın ne olduğunu öğrenmeye çalışmak zorunda kalacaktı. Hangisi daha zordu tahmin edemiyordu.

"Ennab senin rehberin Sahibe Khadhic; Niran senin rehberin tabiatın sahibesi Aapın olacak; Ritka senin rehberin ise Eishthar ve Thareist olacak. Efendi Üykül, artık köleniz mi yol arkadaşınız mı bilmiyorum ama Kedil'i de efsununuzdan azad etmenizin zamanı sizce de gelmedi mi?" buraya kadar herşey daha önceki herşeyden daha iyiydi. En azından bir takım bilgileri almışlardı ki bunların bir kısmını hiçbir insanoğlu bilmiyordu, çok azları sadece hayal edebiliyordu. Üç kişinin en yüksek alem olan sahiplik alemine çıkacak olması ise ayrı bir heyecan yaratmıştı. Sadece Niran biraz daha şaşkın görünüyordu zira böyle bir durumda eşleşmesi gereken kişinin Aapın olması aklına bile getirdiği bir şey değildi. Herkes bir kez daha göz ardı edilen Kedil'in durumunun ne olacağını bir kez daha sahip Theshup'un sorusuyla düşünmeye başlamıştı,

"buraya kadar bence benim anlamadığım bir şey yok, mutlaka ileri seviyelerin olması gerekirdi de benim aklıma bir şey takıldı: siz neyin sahibisiniz Sahip Theshup ki buradaki bütün herkes size sadece sahip demekle yetiniyor?

"anlaşılan Kedil'e yaptığın efsunu bozmayacaksın sebebini merak ettim ama ilk önce soruna cevap vereyim: ben onların sahip olduğu herşeye sahibim: tabiat, su, gündüz, gece, bilgi, hava falan filan..."

"sahip Theshup, Kedil bu ülkeyi bir derece daha boka gömecek olan Nira imparatorluğuna uzun zamandan beri casusluk yapıyormuş ki bu casusluğunu gayet iyi gizlemiş. Elimde bu şekilde altın yumurtlayan bir kaz varken neden keseyim ki: Nira imparatoruna istediğim gibi bilgi gönderebiliyorum ve onlar da yanlış bilgilerle benim kontrolüm altında hareket ediyorlar. Sizden ricam tekrar bu konuyu açmamanız: Kedil'i ilk gördüğümde ona gerçekten değer vermiştim ve şimdi bir hain olduğunu öğreniyorum, katletmemek için kendimi zor tutuyorum."

"peki öyle olsun o zaman... başka sormak istediğiniz her hangi bir şey var mı gençler, biraz sonra daha önce hiç duymadığınız şeyler olacak..."

"tabi ki var, siz bile bir sahip olarak hem de sahiplerin sahibi olarak Üykül'le mücadele edemediniz ancak ona bir rehber de tayin etmediniz sebebi nedir acaba?"

"Üykül konusunda maalesef ukdemadan kimse her hangi bir yorum yapamadı –"

"ama b-"

"yorum yapamadı diyorum Sahibe Ennab, bilgisi olan zaten yok. Ama yine de aranızdaki en değerliniz o olması dolayısıyla ona elimden gelen yard-"

"özür dilerim Sahip Theshup araya girmem gerek. Ben zaten bilinmezlerin en dibine vurmuş vaziyetteyim. Bırakın siz bir antrın bile benim durumum konusunda bana yardımcı olabileceğini zannetmiy –"

"Efendi Üykül –"

"lütfen Sahip Theshup bitireyim. Bana yapmak istediğiniz tüm yardımlarınızı lütfen arkadaşlarıma yapın. Hatta yardımcı olabilirseniz tüm sahipler olarak onlara yardımcı olun" herkes bir anda Üykül'ün bir veda konuşması yaptığını istemeden de olsa düşünmeye başlamıştı. Ancak Üykül veda etmemişti en azından henüz,

"bu zamana kadar karşılaştığımız kut'lu hayvanların tamamı benden değil arkadaşlarımdan umutluydu zira. Ben de o umut'a bağlanmak istiyorum." Üykül kut'lu hayvanlar dediği zaman Sahip Theshup Üykül'ün gözlerinde ilk önce bir baykuş sonrasında ise bir kucma görmüştü. Kendi zamanlarında da bu hayvanlar kutlu olarak nitelendirilmekte ve avlanmamakta veya rahatsız edilmemekteydi. Hala Kut'lu hayvanlar olarak görünüyorlarsa ve Üykül'e bu şekilde söyledilerse Theshup bunu göz ardı edemezdi: hangi hayvanın kut'u kimden ne zaman aldığı bilinmezdi ne de olsa...

"tüm konular netlik kazandıysa, buyr –"

"demeden önce bize arkadaşlarımızla bir müsaade etseniz Sahip Theshup nasıl olur?" 'Sahip' olmalarına bir adım kalmışken Ritka'nın bu yersiz çıkışı herkesi şaşırtmıştı ama Theshup ona anlayışlı bir şekilde gülümsemekle yetinmişti. Şimdi salon yeni gelecek olan Sahip adaylarına bırakılmıştı...

-*-*-*-*-*-*-*-

Üykül genel olarak arkadaşlarının özel olarak da Ritka'nın neden böyle bir talepte bulunduğunu tahmin edebiliyordu. Ritka zaten olayların içerisine atılmıştı ve bu kadar kısa zaman içerisinde bile bu kadar yükselmeyi beklemiyordu ki karşısına bir de 'sahip'lik seviyesi çıkmıştı. Güçlerin üzerinde bir güç: Ritka'nın bu düşünceden bile korktuğuna iddiaya girebilirdi. Ritka'nın konuşmasını bekleyerek sessizliğin tadını çıkartıyordu ki ortaya atlayan Niran oldu,

"Üykül bence buradan bir an önce çekip gitmeliyiz bak. Ben henüz doga-kara druidi olmayı anlayamamış ve başaramamışken bir de bunun çok ötesinde bir gücü nasıl taşıyabileceğimi bilmiyorum. –"

"evet çok istemesem de Niran'a katılıyorum Üykül: bizler bu zamana kadar zirvenin yüz seviyesini olduğu öğretilerek yetiştirilmiş insanlarız. Lan yani bakaana –Ritka afalladığını gizlemeyi bırakmıştı ve artık dili dolanıyordu- daha bir yıl kaar önce ben bir hayduttum sense benim arkadaşlarımı öldürdün. Beni gördüğüm en büyük güç oydı şimdi bir de bir de... lan gible seviyesini geçtim sahip seviyesi diyor adam –"

"bunu biraz sakin kafayla düşünmemiz gerekmez mi sizce gençler, önce bir durum değerlendirme-"

"Ennab sen ne dediğinin farkında mısın -Niran'ın saçları yeniden alev almış gibi bir görüntü oluşturmaya başlamıştı: en son bu hale geldiğinde gece ve gündüzün sahibi de dahil olmak üzere dört sahibi etkisiz hale getirmişti- daha kendimize sahip olamaya –" yeşil bir ışık parlaması olmuş ve Ennab gözleri kararmış bir şekilde Niran'ın üzerine doğru yürümeye başlamıştı,

"senin farkında olduklarından çok daha fazlasının farkındayım Niran –şu anda gerilim dolayısıyla kimse fark etmiyor olsa da Ennab'ın yükselttiği sesi salonu bir dal parçası gibi titretiyordu. Üykül'se bunu bir karış açılmış ağızla izliyordu- sen kara-doga druidi olurken sana kimin rehberlik ettiğini ne kadar çabuk unuttun?"

"araya girsem sıkıntı olmaz degil mi? Teşekkürler" Üykül bunları her hangi bir şeyi söyler gibi söylemişti ama Niran'ın alev almış saçları ve Ennab'ın yeşil parıltıları yavaş yavaş sönmüştü. Şimdi ikisi de sadece bir yıldan fazla zamandır yedikleri içtikleri ayrı gitmemiş arkadaşına bağırmış olmanın utanıyla kızarmışlardı. İşler biraz daha sarpa sarsa Niran da Ennab da ne olduğunu düşünmek bile istemiyordu şu anda zira basit bir sinir patlaması bile ortalığı titretmeye yetmişti,

"evet gençler, bu zamana kadar aldığım her kararda beni desteklediniz bunun için sizlere her zaman müteşekkir oldum. Bilmediğiniz herşeyi bana sordunuz ve bundan her zaman gurur duydum. Şimdi her ne karara varırsanız varın bu kararı şunları düşünerek verdiğinizden emin olun. Sizden tek ricam bu, sonrasında verdiğiniz karar her ne olursa: sizin bu zamana kadar benim arkamda durduğunuz; bana güvendiğiniz gibi ben de sizleri destekleyeceğim.

Birincisi artık isteseniz de istemeseniz de sahipsiniz. Unutmayın benim bu serüvene çıkmamın sebeplerinden birisi de kendimi, yeteneklerimi, sınırlarımı sorunlarımı öğrenmem. Eğer rehberin eğitiminden uzak kalırsanız benim yıllardır içinde bulunduğum belirsizliklerin benzerinin içerisine beni gördüğünüz beni bildiğiniz halde kendinizi bilerek atacaksınız.

İkincisi hala uğraşmamız gereken çok güçlü düşmanlarımız var ve bahsettiğim şey kesinlikle antrlar degil, ejderhalar beni bir çocukmuşum gibi parçalayabilirler. Bu durumda sizin ve sizinle aynı gruptan olan sahiplerin yardımına gayet ihtiyacım olacak.

Üçüncüsü, dediğim gibi bana güvenen yok bu sorunları bitirecek kişi olarak görünenler sizlersiniz.

Dördüncüsü siz kendi gücünüzü kontrol edebileceğinizden korkuyor olsanız bile, lan kafanızı kırarım sizin ben ki sahip Theshup'un bile façasını bozdum haaa" diyerek herkesi şakayla karışık tehdit etmişti Üykül ki bu konuda haksız da değildi. Nasıl ayarsız bir gücü varsa bir Sahiple bile kapışabiliyordu,

"efendimiz müsaade ederse, kendisinin bana yapmış olduğu efsunun ancak ve ancak sizlerin ve halkınızın selametini gözeterek konuşmaya elverdiğini hatırlatarak konuşma gereği duyuyorum" bu sözler uzun zamandan sonra Kedil'in ağzından dökülmüştü ve geri kalan herkes bariz bir burukluk hissetmişlerdi. Kimse bir şey demeyince devam etti Kedil,

"taktik ve stratejik olarak krallık menfaatine alacağınız en iyi karar sahiplerin rehberliğini kabul etmek olacaktır"

"bunu neden söyledi ki şimdi bu?"

"birinizden birinizin yani en azından birinizin tereddütü vardı: efsun biraz ayarsız olmuş olabilir bu yüzden fikrinizi değiştirmeniz için kendisini konuşmak zorunda hissediyor Ritka."

"ben değildim, hem ben Gök Gri Ritka'yı Sahip olarak merak ediyorum" diyerek tüm suratına yayılmış bir gülümsemeyle mutluluğunu gösterdi Ritka. Ennab zaten bu rehberliğe dünden ihtiyaç duyuyordu ve bu durumda tereddüt eden sadece Niran'dı ama bunu dillendirmek yerine hepsi bu konuda sessiz kalmıştı. Sessizliği Üykül bozdu:

"de hade gidin şu ekdamanın hediyesi olan sahipliği resmen alın bakalım..."

Continue Reading

You'll Also Like

33.2K 436 23
Zehra ile yolları ayrılan Emir, kendini kabus gibi bir ortamda bulur. Acımasız kadınların elinde oyuncağa döner ve tek isteği bu kabustan uyanıp eski...
57.4K 1.6K 78
İşini ailesi gibi gören bi psikolog ve sinirlenince kimseyi tanımayan mafya aşka inanmayan adama aşkı öğreten kadın💖 Ateş ❤️ Ezgi
887K 20.3K 56
"Madem çok ısrar ettiniz, o zaman artık bey diyebilirim." deyip gülümsedim, bandı yapıştırdıktan sonra yutkundu. "Boşver beyi." deyip dudaklarıma yap...
295K 25.8K 46
Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki...