Bölüm 39

310 22 14
                                    

Üykül, Kral Rebid'e beyan ettiği üzere Nisrem Beyligine Ptugo'yu bırakmıştı, gerçi Ptugo bundan hiç memnun değildi ama sonuç olarak çözüm önerisi kral tarafından onaylanmıştı bir kere. Gruptaki herkes Üykül'ün babasına verdiği çözüm önerisinin ne olduğunu çok merak ediyordu ama hiç birisi de öne çıkıp Üykül'e soru soramıyordu. Üykül Nisremden ayrıldıklarından beri çok her zamankinden daha durgun; her zamankinden daha sessiz görünüyordu. Gruptaki herkes bir prens olmanın ne demek olduğunu nispeten biraz daha iyi anlamışlardı: tüm kraliyetin çıkarlarını gözeterek isyanı bastırmış olmasına rağmen kral alenen bunu yaptığı için yargılanacağını söylemişti. Oysa herkes gayet net bir şekilde, bu isyanın yayılması durumunda ne çeşit sonuçlar çıkabileceğini görebiliyordu. Hele ki Nira bu kadar savaş taraftarı iken...

Hiç kimse bu gidişattan memnun olmasa da aralarındaki sınır artık daha bariz bir şekilde duruyordu bu yüzden de kimse Üykül'ün yanına yaklaşmaya cesaret edemiyordu. Kimsenin ne yaptıklarını bilmemesi de bu yüzdendi: kimse soramamıştı, Üykül bir şey anlatmamıştı,

"Ennab, ne yaptığımız hakkında bir fikrin var mı?"

"Tabi ki Kedil, görevimizi yerine getiriyoruz. Senin düşüncen farklı bir yönde mi?"

"hayır, da Ennab önce batıya yürüdük sonra kuzeye döndük şimdi de doğuya gidiyoruz neden anlamadım."

"Bildiğin gibi Kedil burada ejderhaların göründüğüne dair rivayetler vardı ve bu yüzden de etrafı kolaçan etmenin iyi bir fikir olduğuna kanaat getirdim. Senin söylediğin güzergâh da aslında Nisrem'de ejderhaların görülmesi muhtemel yerlerin güzergahı. Kısaca etrafı kolaçan ediyoruz." Uzun zamandan beri Üykül'ün ağzını açmış olması herkesi alenen şaşırtmıştı ve bu yüzden kimse bir şey diyemedi,

"bakın gençler, henüz çok hamsınız veya toysunuz: evet toysunuz daha iyi bir ifade oldu. Bu zamana kadar beni tanıyan –yani hem Üykül olarak hem de prens Üykül olarak tanıyan- insanlarla karşılaştınız. Şimdi mesela yanımızda İslem olmuş olsa, o bu sessiz halimin babamdan yediğim papara veya yargılama tehtidi yüzünden olmadığını bilirlerdi. Bu konuyu beylik konağının içinde bırakarak buralarda neden dolandığımızı anlamaya çalışırlardı.

Şimdi o kafalarınızı ağırlık olarak taşımadığınızı göstermek ister misiniz?"

"ejderhaların peşindeyiz"

"bir askere yakışan bir cevap Ritka, zaten görevimiz bu. Biraz daha çalıştırın"

"ejderhaların nasıl bir güzergah izlediklerini bulmaya çalışıyoruz"

"yine bir askerden gelen cevap: herşeyi mantığa vuramazsın Kedil: vurabilir misiniz Ritka; Ennab, hayvanların davranışlarında mantık olur mu?"

"bağlantılı şeylere göre değişir, yani: yemek kaynakları, su kaynakları, avcı etkisi vs..."

"peki Ennab ejderhaları avlayabilecek bir avcı var mı?"

"maalesef yok"

"öyleyse Kedil güzergahtaki değişken nedir?"

"geriye av ve yemek kalıyor."

"ee Kedil başka bir şey?"

"ejderhaların beslenmek için neyi kullandıklarını tam olarak bilmiyoruz. Senin ejderha ile kapışman sırasında aldığın bilgilere göre alevlerini beslemek için maden kaynaklarını aradıklarını biliyoruz. Nisrem de Miriz gibi bir maden bölgesi ama şu sorunun cevabını vermiyor: kendilerini beslemek için ne yiyorlar. Sen de bunu çözmeye çalışıyorsun."

ejderha günceleriWhere stories live. Discover now