Bölüm otuz yedi

364 24 5
                                    

Her ne kadar gençler güvenmekte zorluk çekseler de adamın sıcak ve samimi davranışları kendilerini etkilemişti bu yüzden de başlarından geçenleri neden bu yola çıktıklarını olduğu gibi anlatmaya karar vermişlerdi. Ancak yaşlı adam –ki ismi Ptugo idi- ilk etapta druidlik mevzusuna eğilmek istemişti. Neyse ki Niran çok güzel bir şekilde baskıları savuşturmuş ve geliş sebeplerini anlatmaya başlamıştı. Burada herkes Ustad Ruid'i gerçek adı olan Antrank olarak zaten biliyordu hatta bazıları akrabasıydı da. Bu Niran için bir sürpriz olmuştu zira Niran sadece anne tarafından akrabalarının burada olacağını düşünmüştü. Ve belki de bu akrabalık bağından dolayı Niran'ı ve beraberinde getirdiklerini aralarına kabul etmişlerdi.

Druid toplumu diğer toplumlardan biraz daha uzak bir toplumdu. Birebir ilişkilerinde bile diğer insanlarla veya toplumlarla kaynaşmak onlara çok aykırı bir durumdu. Zaten druidler başlı başlarına bir tehlike olarak kabul edilerek avlanılırken bir de insan/druid kırması bir melezin hem druid hem insan yeteneklerini geliştirebileceğinin ortaya çıkmasıyla bir de damızlık olarak kullanılmak istemiyorlardı. Her şekilde kendi kendilerine yeten bu grup dağınık köyler olarak yaşamlarını devam ettirmekteydiler ancak iki köyün arasındaki mesafe asla bir günden fazla değildi. Bu şekilde yerleşmiş olmalarının tek sebebi ise Kral Rebid'in ricasıydı. Druidler vefa borcu dolayısıyla Kral'ın bu isteğini geri çevirmemişler ama yine de bir birlerinden de kopmamışlardı. Onların kendi aralarında nispeten yaşadıkları bu münzevi hayat da gelen gençlerin öğrenmek istedikleri bilgileri daha iyi muhafaza etmiş olabileceklerine işaret ediyordu.

Ptugo onlara ilk önce ejderhaları anlatmaya başlamıştı ancak bu konuda onun da bildikleri sınırlıydı. Zira efsanelerin büyük bir kısmı ejderhaların bu dünyadan sürülmelerinden sonrasını anlatıyordu. Bu efsanelere göre Antrlar kendi ülkelerindeki bolluk; bereket ve refahı başka ülkelere de taşımak istemişler ve bu yüzden de 'Apsıma' dedikleri ülkelerinden diğer ülkelere doğru yürümeye başlamışlar. Tabi Antrlar asıl itibariyle büyü, enerji, rün gibi şeylerin asıl kaynakları oldukları için karşılarına çıkan insanlara karşı korkmalarına gerek de yokmuş. Zira o zamanlar insanlar bu kavramlar hakkında en ufak bir bilgi sahibi değilmiş. Bunun tek istisnası antrlarla beraber yaşayan Apsıma halkıymış ki onlar da zaten druidlerin kendisiymiş.

"e peki Ptugo Efendi, ejderhalar nerede?"

"dediğim gibi gençler antrların kendi ülkelerinden çıkmadan önce devlerle cadılarla iblislerle bilmem nelerle savaşları var onlardan önce de ejderhalarla savaşılmış. Bu konu hakkında maalesef efsaneler de çok bir şey söylemiyor."

"yani yine sıçtık elimizde bir şey yok bu mudur?"

"meehhh aslında düşünecek olursanız yanlış bile biliyor olabilirsiniz –"

"nasıl yani efendi Ptugo buraya kadar bu zorluklar boşuna mıydı?"

"hayır hayır efendi Ritka tabi ki boşuna değildi ama şöyle bir durum var: meşhur olan efsaneler Antr Abrit'in ejderhaları sürdüğünden bahseder ama sizin aranızda meşhur olmayıp druidler arasında meşhur olan efsaneler Akej: Antr Akej'in yaptığını söyler. Tabi ki bizler de hangisinin doğru olduğunu bilemeyiz ancak şöyle bir durum var: bu iki Antr da kendi türleri arasında 'hain' olarak kabul edilmiştir –"

"adamlar ejderhaları sürdülerse neden hain olsunlar ki?"

"ha bak bir de bu durum var –"

"ne durumu yine Dayı?" Niran annesi tarafından Ptugo ile akraba olduğunu öğrendiğinden beri dayı diyordu,

"yani Akej ve Abrit birlikte yapmış olabilirler veya bu iki isim aynı şahsa ait olabilir. Ve –"

"haydaaaa.... E peki neden hainler"

ejderha günceleriWhere stories live. Discover now