Bölüm 33

393 35 8
                                    

Tam kırk gün; güneşin kırk defa doğması ve batması... Karadan uzak seyreden uzun bir deniz yolculuğu... Güney denizinin batı iç denizine nispeten daha hırçın ve tehlikeli durumunun dışında Prens Üykül'ün öğrencilerine yaptırdığı çalışmalar... Tam kırk gün boyunca durmadan dinlemeden devam eden hareket hali... Kimi zaman kopan fırtınalar, kimi zaman Üykül'ün koparttığı fırtınalar: tüm bunlar daha önce bu kadar uzun bir süre denizde kalmamış olan gençlerin neredeyse delirmesine sebep olacaktı. Dışarıda kopan fırtınaya inat Ritka'nın içerisinde daha büyük bir fırtına kopuyordu ancak bunu kimse göremiyordu. Ne olmuştu yani arkadaşına "prens" diye hitap etmişse; hakaret miydi bu; küfür mü yoksa... Neydi bu kadar fazla tepki çekmesinin sebebi Ritka halen anlayamamıştı ve bu da canını daha fazla sıkıyordu.

Diğer taraftan kızların durumu vardı: Ritka onları yakından izliyor olsa bile hareketlerinde ne şikayet ne bir sinir ne de bir kırgınlık veya bezginlik vardı. Miriz'den sabahın erken saatlerinde ayrılmış o saatten beridir de içerisinde bulundukları, deniz ve Üykül işkencesine rağmen gıklarını çıkartmıyorlardı. Bu da sinirlenmesinin başka bir sebebiydi. Ennab'ın artık kendisiyle doğru düzgün muhatab olmaması ise ayrıca canını acıtıyordu, bu yüzden de uçsuz bucaksız maviliği izlerken 'dilim kopsaydı keşke' diye düşünmeden edemiyordu. Diğer taraftan da Niran'a ayrıca sinirleniyordu: neden Ennab'ın kendisinden hoşlandığını daha önce çıtlatmamıştı ki...

Bu bezginliklerin, kırgınlıkların gerilimin ve daha nice diğer duyguların sonucu olarak da ister istemez bir nara attı Ritka, bu dengesizliğe sebep olan; kırk günlük sükûnetini bozan şeyse gemiye sancak tarafından yapışan bir dalgadan sıçrayan bir damlaydı. Bir damla deniz suyu gözüne kaçmıştı ve bu patlamaya sebep olmuştu. Neyse ki Üykül –oldugunu düşünüyordu bu fikrin sahibinin- son anda bir değişiklik yaparak beş değil altı gemi hazırlatmıştı ve bu altıncı gemiden İlab Bey hariç kimsenin haberi yoktu. Bu yüzden de gruptaki kimsenin güçlerini göstermelerinden endişe etmeleri gerekmemişti bu zamana kadar. Ve Ritka'nın attığı bu çığlığın içerisindeki gök gri kurdun gücünü gizlemesi de gerekmemişti bu yüzden. Geminin kıçından gelen bu çığlık o kadar güçlüydüki, dalgalarla boğuşurken denize gömülmüş olan geminin burnu bir anda sudan çıktı ve kıç tarafı da bir o kadar suya gömüldü. Gemi iskeletinin iki ucundan yapılan bu baskı dolayısıyla da endişe etmesi gerekmiyordu tabi Ritka'nın. Zira Yüce Prens Üykül kafasının farklı çalıştığını yine göstermişti ve gemi gövdesine koruma rünlerinin enerjisiyle parçalanmaması için bir koruma rünü yapmıştı: denize karşı gemiyi korumak için yaptığı ründen gemiyi başka bir rünle korumuştu, tekerleme ve ya bilmece gibi bir şeydi alenen yaptığı. Bu yüzden de tayfaya ihtiyaç olmadan gemiyi Nisrem'e ne çeşit bir bok kullanarak yüzdürdüğünü düşünmek istemiyordu... daha fazla düşünmesine de gerek kalmamıştı, göremediği bir güç kendisini geminin kıçından olduğu gibi güvertenin orta kısmına yapıştırmıştı,

"ne o Ritka canın mı sıkıldı?" inceldiği yerden kopsundu artık, diyerek Ritka da kendine has deliliğini yapmıştı: cinnet... gemiye bindiklerinden beri Üykül herkese kadim teknikler öğretiyordu ve bu tekniklerden bir tanesi de cinnet tekniği idi. Genel olarak cinnet tekniği süvarinin cinneti; arinn'in cinneti veya şeknamek cinneti diye ayırılıyor olsa da hayvan Üykül gençlere tüm bu tekniklerin temeli olan asıl tekniği öğretmişti. Normal şartlar altında arinn cinnetini yüzde yüz olarak kullananlar sadece arinn kanını gerçekten taşıyanlardı. Ama bu saf teknik bu şekilde bir şeye ihtiyaç duymuyordu. Ritka dentiasındaki tüm enerjiyi hissederek kalçasının üzerinde çapraz duran iki kavisli kılıcını çekti ve hissettiği tüm enerjisini tekniği kullanmak üzere tüm vücuduna yaymaya başladı. Etrafında koruma rünlerinin büyülerinin olmadığı ve gözden çıkartabileceği insanların olduğu bir ortamda yapmak isterdi Ritka bunu: yaydığı enerjinin kendisinin ne kadar baskılayıcı olduğunu görmek istiyordu. Üykül'ün gözlerinin içine son kez baktıktan sonra 'kendisini savunamayacak olmasına rağmen neden damarıma bastı ki' diye düşünerek Üykül'ün üzerine yalın kılıç saldırdı...

ejderha günceleriDär berättelser lever. Upptäck nu