kuzey batı ordusu

288 26 5
                                    

Phareed önünde uzanan orduya gururla bakıyordu: saatler önce Nira’nın en uç kasabasının birkaç kilometre güneyinden geçerek Nubdu sınır karakolunu görmüşlerdi. Askerleri arasında öyle bir nizam vardı ki askerler  ‘sol marş’ bastıkları anda oluşan sarsıntı yakınından geçtikleri köylerde evleri yıkmıştı. Bunun olabileceğini gayet iyi bildiği için de öncü mangaları çevre köylere göndererek ‘olası yıkımları’ haber vererek insanların sakin kalmasını sağlamışlardı. Askerlerinin tek vücut halinde hareket etmeleri onun ta en başından beri çalıştığı bir şeydi: saldırıları ve savunmaları koca bir ordu düzeyinde gerçekleştirerek hem savunmayı hem de saldırıyı inanılmaz derecede arttırmıştı. Kendisiyle beraber yaklaşık olarak yüz bin seçme süvariden oluşturulmuş atlı birliklere yüz bin piyade ve yüz bin okçu eşlik ediyordu. Yüce Darius en son yaşanan vahim hadiseden operasyonu hızlandırma kararı vermişti ve şu anda ihtiyat kuvvetleri ve istihkam birlikleriyle üçyüz elli bin kişiden oluşuyordu ve bunlara ‘kopuklar’ olarak tabir edilen kişiler hariçti. ‘kopuklar’ aslında azılı suçlular olan insanlardı ve yakalanmadıkları sürece haydutluklarına devam ederlerdi: canlı ele geçirilmeleri gibi bir durum söz konusu değildi, görüldükleri yerde öldürülmeleri serbestti ve kellelerine ödül veriliyordu. Sırf savaşta sağ kalarak Darius’un affını alabilmek için bu gibi seferlere katılırlardı…

Phareed atının üzerinde yükselerek tüm orduya tekrar bakma ihtiyacı hissetti: efsanelerde geçen ve kapkara giyinmiş korkutucu görünmek adına değişik maskeler takmış kimse yoktu burada. Nira gibi çölün kardeşi olan bir yerde siyah giyinmek ve maske takmak durduğunuz yerde ölmenize sebep olurdu: savaşa gerek kalmazdı. Askerlerinin tamamı yeşim vaşağı denilen bir vaşak cinsinin derisinden yapılmış zırhlar giyiyorlardı. Bu zırhla bedenleri arasındaki efsunlu ipek vücutlarını serin tutarken uzaktan yapılan saldırıları da engellemeye yardımcı oluyordu, bunu Gayru’lar keşfetmişlerdi ve bu keşfi Nira’ya veren de Qinlerdi. Mantık basitti, ipek o kadar yumuşak ve kaygan bir şeydi ki sert saldırıları her halukarda emerdi… deri zırhları da özellikli zırhlardı: altıgen şeklinde iki kat olarak hafifleştirilmiş çelik alaşımdan imal edilmişti. Bunu henüz kimse bilmese de bu hafifleştirilmiş çelik alaşımı geçmek –ok kılıç veya mızrakla- tahmin edilenden daha zordu. Zira altıgen yapı direk üst üste oturtulmak yerine birinin merkezi diğerinin köşesinde olacak şekilde tasarlanmıştı ve bu yüzden de gelen darbe zırha temas ettiği anda diğer altıgen hücrelerle birlikte durduruluyordu…

“burada biraz dinleneceğiz…” bunu yanındaki emir subayına gayet sıradan bir tonda söylemişti ve emir subayı bunu duyar duymaz yerine getirerek sayısı dört yüz bini bulan orduyu beş dakikadan kısa süre içerisinde ‘dinlenme durumuna’ getirebilmişti. Phareed bununla da gurur duyuyordu zira bir orduyu sevk etmek hem de uzun sürecek bir şekilde, hiç de kolay değildi: istihkam birlikleri içerisinde askerlerin doğru şekilde beslenebilmesi için nerden bakılsa beş bin kişilik bir ‘aşçı’ ekibi vardı. tüm bölükler için yeterli sayıda olan bu adamlar askerlerin kendi başına hareket ederek ‘yetersiz’ veya ‘dengesiz’ beslenmesini önlemekle yükümlüydü. Ayrıca bir de askerlerin yemek yapma sorununu da ortadan kaldırmış oluyorlardı ki Nira halkı kadar vahşi bir halkın ordusunda bir kişi kendi başına yemek yapmaya kalkışsa ondan güçlü olanlar o yemeği alabilmek için bir kaosa sebebiyet verebilirlerdi…

“anlat maashedy, planlamalarımızdan ayrı bir durum var mı?” Maashedy bu orduya bizzat Darius tarafından atanmış bir taktik subayı idi: kendisini Darius’a ispatladığına göre fikirlerini göz ardı etmek aptallık olurdu…

“general Phareed, hemen şu karşımızdaki küçük dere sizin de bildiğiniz üzere ülkemize dayatılan sınır. Bu sınırın ötesi Nubdu. Benim aklıma gelen fikir şu: dereden yaklaşık olarak bir kilometre sonra başlayan dağ ve dere arasında savaşacağız. Sizin takdir edeceğiniz miktarda olmak üzere askerlerimizi ikiye ayıracağız. Bir kısmı meydan savaşında kapışmak üzere dağ hizasında konuşlanacak ikinci kısımsa dağa çıkarak konuşlanacak. Sizin de gördüğünüz üzere dağın bu yamacı gayet yuvarlak yani karşı taraftan gelen ordu bu yuvarlaklığın arkasına gizlenerek hazırda bekleyecek. İlk etapta meydan savaşındaki birliklerimiz sağlam bir mukavemet gösterecekler sonrasında ise kademe kademe geri çekileceğiz. Sonrasında ise dağ tarafında konuşlandırılan birlikler ilk etapta okçu atışları ile taarruza geçecekler, sonrasında –şaşkınlıkları henüz geçmemişken- süvarileri ve piyadeleri de saldırıya dahil ederek meydandaki ve dağdaki birliklerle beraber nihai saldırımızı yapacağız. Düşman askerleri çevirme manevrası içerisinde kalacaklar: ya geri çekilirken telef olacaklar ya da düzenlerini sağlamaya çalışırken telef olacaklar…” Phareed adamın harekatı üzerinde anlattığı haritaya bakarken bir taraftan da sakallarını kaşıyordu. Kendisine çok da mantıklı gelmemişti zira gerçekten bir savaşa katılacak olan herkes ‘dagın görünmeyen yamacında’ asker olabileceğini tahmin eder ve ona göre tedbirini alırdı.

ejderha günceleriWhere stories live. Discover now