CORDELIA

By Beyza_sari_

41.8K 2K 610

Cordelia, bir İzmir kızının ismidir... İzmir'in Karşıyaka'sındaki kızın ismi... Karşıyaka'nın ismi... More

CORDELİA
İzmir'e Merhaba...
Büyük Buluşma
Şüphe...
Bırak Yansın!..
O Benim!..
Okyanusta Bir Damla
Tanık
İşte Şimdi Yandım!
Plan
Yapalım Şu İşi
Kurtulduk
Oyun
Günün Sonunda, Hayat Bir Ders
Günün Sonunda Hayat Bir Ders (Part II)
Teklif
Başlıyoruz
Tehlike Çanları
Sen Nerden Çıktın?
Kuzen (!)
Dayımın Oğlu!
İşler Karışıyor
Yarış
Gidemem!
Kaçış Biletlerim
Gidelim Bu Şehirden
Hayat Devam Ediyor
Dönmek mi?
Düğün (part I)
Düğün (part II)
Yüzleşme
Bitmeyen Gecenin Laneti
Suçlu Kim?
Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak
Gerçekler
Umarım Bir Elveda Değildir
Teşekkür
Ben geldim :)
Özel Bölüm

SONUN BAŞLANGICI (FİNAL)

738 41 32
By Beyza_sari_

VEE FİNAL BÖLÜMÜYLE KARŞINIZDAYIM.

MULTİMEDYA : BORA

İYİ OKUMALAR SEVGİ PITIRCIKLARIM :)

 

Antalya’ya geleli 3 koca hafta olmuştu. Ve Bora’nın söylediği gibi ben Antalya’ya geldikten hemen sonra Kemal Yetkiner tarafından ziyaret edilmiştim. Bora’nın beni habersiz bırakmayacağını biliyordu ve bu yüzden yine ufak çapta bir tehdit almıştım. Ancak Bora’nın nerede olabileceğine dair en ufak bir fikrim yoktu gerçekten.

İpek’ten telefonlar almıştım ve almaya devam ediyordum. Ona göre Bora’yı buzdolabına saklamış bile olabilirdim.

Tuna iyileşmişti ve Sena’yla gerçekten kıskanılacak bir ilişkileri vardı. Ve evet, kıskanıyordum. Ne olurdu Bora ve bende onlar gibi mutlu mesut yaşasaydık?

Emir ve Caner’le bazı akşamlar görüntülü konuşuyorduk. Bora’nın gittiğini biliyorlardı ve hepsi endişeliydi.

Babam mahkemeyle uğraşıyordu. Kemal Yetkiner’in isteği olmamıştı. Babama sürekli sorduğumda inkâr ediyordu ama tehdit aldığını biliyordum. Yoksa niye polisten korunma hakkı istesin ki?

 Ve ben. Ben perişandım. Yaşadığımdan zevk alamıyordum ve alamıyorum da. Nefes alamıyordum sanki. Belki diyordum, Bora da Antalya’daysa? Sokakta yürürken aptal gibi sürekli gözlerim onu arıyordu. Ümitsizce bekliyordum onu.

Teyzemlerde bana ayrılan odada yine Bora’yı düşünürken aklıma bir fikir geldi. Acımı ne diye içime atıyordum ki? Hemen koltuğumdan kalkıp kitaplıktan boş bir ajanda çıkardım.

Tarih: 28.02.2014

Acımı kendi içimde kendi kendime yaşamak istemiyorum. Bora’yı istiyorum. Eski mutlu günlerime geri dönmek, yine Kordon’da onunla yürümek istiyorum. Umutsuzca onu bekliyorum ben. Beklediğim her dakika her saniye içimden parça koparıyorum. Korkuyorum, o gelemeden kendimi tüketeceğim.

Antalya eskisi kadar anlamlı gelmiyor bana. Anlamı sadece Bora’nın burada olabilme ihtimali.

 Ajandayı kapattıktan sonra derin bir nefes aldım yanağımdan süzen yaşları sildim. Bu ajandayı yanımdan ayırmayacaktım. Onu test kitaplarımın arasına, okul çantama koydum.

(…)

Tarih: 12.03.2014

Sayfalarını şimdiden doldurdum. Galiba bir ajanda daha almam gerekecek. YGS’ye sayılı günlerim kaldı. Bu gün eve geldiğimde teyzem bana ait bir zarf olduğunu söyledi. Gönderen yazmıyordu. Heyecanla yırtarak açtım.

“Sevgilim, aşkım;

Bilmeni isterim ki seni çok özledim. O mavi gözlerini, gamzelerini, bahar kokulu saçlarını, Ela seni çok özledim.

İnanıyorum ki, beni unutmadın. Ve tahmin ediyorum ki gözlerin her yerde beni arıyor. O zaman odanın camından dışarıya bak.”

Heyecanla kapatıp, yaşlı gözlerle odama koşup perdeyi yırtarcasına çektim. O. Oradaydı. Heyecandan ne yapacağımı bilemez şekilde dururken gözlerimiz bir iki saniye buluştu ve hemen sokağı dönüp kayboldu. Ne yapacağımı bilemedim. Hemen dış kapıya koştum. Onun döndüğü sokağa baktım ama yoktu. Gitmişti. Beni unutmadığını, hatırladığını gösterip gitmişti.

Elimdeki mektubun devamını açtım.

“Seni iki saniye bile görmek her şeye bedel. Sakın bana kızma. Dayanamadım hasretine ne yapayım? Şimdi beni arama Ela. Sadece seni görmek için geldim Antalya’ya bugün. Gidiyorum yine. YGS’ye hazırlanmanı istiyorum. Seninle yemeğe çıktığımızda tıpkı baban gibi adaletli ve başarılı bir avukat olmak istediğini söylemiştin. Bunu söz vermişsin gibi kabul ediyorum.

Beni merak etme. Ben bu hasret bittiğinde vuslatımız için çalışıyorum. Seni unutmadım, unutmayacağım. Her saniye özleminle yanıyorum..

-Bora”

Kağıt gözyaşlarımdan mendil gibi olmuştu. Dizlerimin üzerine çöktüm ve ellerimle yüzümü kapatıp yolda saatlerce ağladım. Canım çok yanıyordu. Nefes alamıyordum. Kemal Yetkiner’in de, İpek’in de anlaşmalarında canları cehennemeydi!

Tarih: 17.03.2014

İnanılmaz bir hızla YGS’ye hazırlanıyorum. Bora’ya söz verince tutmam gerekirdi. Okula gidilmiyordu artık. Bende evde çalışıyordum. Bir saatimi bile boş geçirmemeye karalıyım. Emir ve Caner’le eskisi gibi konuşamıyorum artık. Onlarında hazırlanmaları gerekiyor.

Ama Sena’yla her gün telefonda konuşuyorduk. Anlattığına göre İpek hala Bora’yı benim sakladığımı düşünüyor. Ne düşündüğü zerre umurumda değil. İstediğini düşünebilir. Tuna tamamen iyileşmiş. Arada çıkan ateşi artık o kadar tehlikeli değilmiş.

Tuna ile olan aşklarını her anlattığında kalbime bir bıçak saplanıyor ve içimde çevriliyordu. Bora ile öyle olmak için neler vermezdim ki!

Tarih:23.03.2014

YGS’den çıktım ve sana yazıyorum. Sınavım harika geçti. Sınava girdiğim okuldan çıkarken kapıda Bora’yı görüyormuş gibi oldum ve en yakındaki banka çömüp saatlerce ağladım yine. Şu an bu sayfalara yazarken bile ağlıyorum. Kalbim çok acıyor. Eğer Bora’yı biraz daha göremezsem.. böyle şeyler düşünmek istemiyorum. Tek istediğim sayfalarına Bora’yla vuslatımızın gerçekleştiğini de yazmak.

Tarih:02.04.2014

Günler geçmiyor sanki. YGS bitti derken LYS duruyor karşımda. Bora’ya verdiğim söz olmasa zerre çalışasım yok. Onunla gelecek hayalleri kurmaktan kendimi alamıyorum. Ama sonra onun nerede olduğunu bile bilmediğim geliyor aklıma. Çöküyorum yatağıma yine ağlıyorum.

Ağlamak, Bora’yı özlemek benim için artık günlük iş haline geldi. Ağlamadan, Bora’yı düşünmeden geçirdiğim tek bir günüm yok. Teyzem benim için endişeleniyor. Annemi aramış. Annem LYS’ye İzmir’de girebileceğimi söyledi. Ama bunu reddettim. İzmir’in eski adıyla Cordelia’nın Bora olmadan benim için anlamı yok. Sadece eski güzel günlerimi hatırlatıp canımı daha çok yakacak.

Emir bu gün çok güzel bir haber verdi bana. Hastanedeki sarışın kızla sürekli görüşüyorlarmış ve artık çıkmaya başlamışlar. Kızın adına hala ‘bayan ben her şeyi çok bilirim’ diyor. Kızın adını bildiğini ama unuttuğunu söyledi. Aylar sonra ilk defa güldüm.

Caner ise bir kıza aşık olmuş. Bu haberi duyunca Emir’e sevindiğimden daha çok sevindim. Kız zaten Caner’i seviyormuş ve Caner onu fark edince… bum! Keşke artık Bora da gelse yanıma.

Tarih: 07.04.2014

Bu gece yarısı ağlayarak uyandım. Cidden yaşadıklarımın fazla olduğunu düşünüyorum. Bora beni kendine bu kadar aşık edip ortadan kaybolamaz! Bunu hak etmiyorum! Hak etmiyoruz!

Dava bugün sonuçlanmış. Babam kazandığı için çok mutluydu telefonda. Kemal Yetkiner artık hapiste. Ve doğal olarak İpek’in babası da. Ama kendi babam için endişeliyim. Bir topluluğu çökerttiği için düşmanları arttı. O da bunun farkında dikkatli olacağına dair bana söz verdi.

Tarih: 24.04.2014

Hani hep iyiler kazanırdı? Biz niye kaybettik o zaman?

Kendimi bitmiş tükenmiş hissediyorum. Aklıma Cemal Süreya’nın sözü geliyor. Yapmamk için zor tutuyorum kendimi. “Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa, sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki…”

“Nasılsın?” diye soruyorlar bana ya. En çok o söze ölmek istiyorum. “İyiyim sen?” diyorum ama içimden “Nah iyiyim. B*k gibiyim be. Anlatsam da anlamayacaksınız. O yüzden çok iyiyim ya ben. Çok iyi.” Diyorum.

Tarih: 05.05.2014

Bugün teyzem bana tekrar bir zarf olduğunu söyledi. Hemen açtım.

“Eğer imkânım olsaydı seninle bir daha tanışırdım. En baştan sevmeye başlardım seni yeniden. Seni ne kadar çok sevdiğimi daha az belli ederdim. Sana olan sevgimi bilmeni her istediğimde değil, bunu duymaya her ihtiyacın olduğunda söylerdim sana… eğer bir daha tanışabilseydim seninle yeniden; bu aşkın asla bitmeyeceğini düşünerek değil, seni ne kadar seversem o kadar kardır diyerek bir başka sarılırdım sana, bir başka öperdim… seni çok özledim.

-Bora”

Ellerim titreyerek kağıdı tekrar zarfa koyduğumu ve kağıtta Bora’nın kokusunu arayarak uyumaya çalıştığımı hatırlıyorum.

Tarih: 26.06.2014

Sayfaların bitmeden Bora’ya kavuşacağımı düşünüyorum. Dün doğum günümdü. Ve benim dışımda herkes mutluydu. Ben yanımda sadece Bora’yı istiyorum.

LYS sınavım çok güzeldi. Bora’ya verdiğim sözü tutmanın rahatlığıyla onun sözünü tutmasını bekliyorum.

Arık dayanamadığımı hissediyorum. Yavaş yavaş yok olduğumu. Çığlıklarımda boğulduğumu. İnsanın tahammül gücü sıfırlanıyor ve o sıfır noktasında bir tedirginlik başlıyor. Sabır tükenince kendimi koruyacak, ayakta tutacak tek silahım kalıyordu. Öfke. Acizlik duyuyorsan yapabileceğin tek şey var; karşındaki insana saldır gitsin.

Bu yüzden olsa gerek insanlara eskisinden daha az tahammül ediyorum. İnsanlara saldırıyorum.

Bora’yı hatırlamak, özlemek beni güçsüz bırakıyor. Aklımdan onu unutmayı geçirdim. Ama onu unuma fikri bile ona kavuşma umuduna bağladı.

Tarih:11.07.2014

Artık cidden gücüm yok. Yaptığım tek şey bütün Bora’yı özlemek. Ayda bir kere Bora’dan mektup almak beni mutlu eden tek şeydi.

“Farzet ki hiç ayrılmadık

Gözümde tütüyor

Gözümü tütsülüyorsun hala

Hep birlikteyiz sanki

Seninle ben ve dünya

-Bora”

Ondan aldığım zarfları senin sayfalarının arasına yapıştırıyorum. Bora’yla kavuştuğumuzda bu ajandayı ona göstereceğim.

Tarih: 26.08.2014

Bu gün bir zarf daha geldi.

“Yine akşam oldu,

Yalnızlık omuzlarıma çivisini çaktı yine,

Uzaklık aynı gerçi,

Heryerdeyken olan uzaklığın pek değişmedi,

Yine akşam oldu orda olduğu gibi,

Görebiliyorum seni buradan da,

Aynısıydı ordayken de,

Uzaklıktan korkmuyorum belki de,

Orada da aynıydı uzaklık gerçi

Donuklaşmış oldu artık bu,

Bir o kadar da hüzünlü romanlar gibi,

Galiba ben baştayken kaybetmişim,

Belki de ben baştan kazanmışım, insanlık kaybetmiş…

-Bora”

Sezai Karakoç’tan yazdığı bu şiir beni yine gözyaşlarına boğmayı başarmıştı.

-----36 SENE SONRA-----

“İnci! Hadi babacım ne yapıyorsun tavan arasında?” babamın seslenmesine aldırmadım.

“İnci! Hadi annecim in artık bak üstün tozlandı. Nereye gideceğimizi biliyorsun.” Nereye gideceğimizi çok iyi biliyordum.

Babaannemin ve dedemin mezarına.

“Baba bak ben ne buldum!” elime aldığım tozlu ajandaya, tozlu olmasına aldırmadan sarıldım ve merdivenlerden inmeye başladım. Merdiven korkuluklarına tutunarak teker teker inmeye başladım basamakları. Yedi yaşındayım ve tavan arasına çıkan bu merdivenler çok dik.

“Ne bulmuş benim güzel kızım?” babam ve annem gülümseyerek merdivenin en alt basamağına geldiler.

“Babaannemin ve dedemin aşk mektuplarını.”dedim sırıtarak. Üst ön dişlerimden biri olmadığı için gülümsemeyi sevmiyordum ama elimde tuttuğum şey çok değerliydi ve sırıtmadan edemedim.

Babam şaşkınca elimden defteri aldı. Annemde yanına gidip bakmaya başladı. Ajanda açılınca içinden zarflar döküldü. Hemen eğilip onları topladım. Hepsi el yazısıyla yazılmış aşk mektuplarıydı.

“Baba bizim soyadımız Yetkin değil mi? Niye burada Yetkiner yazıyor?” Babam bu sorduğum soru üzerine annemle bakıştı. Sonra başımı okşayarak “Babam, dedemden ayrılarak iş kurmuş bebeğim. Soyadını da değiştirmiş. O yüzden.”dedi.

Babam ajandanın son sayfasını açtı. “BU DA BİZİM CORDELİA HİKAYEMİZ” yazmış annem dedi. “En son sayfasına kadar özlemini anlatmış, son sayfada vuslatını.” Gözleri dolmuştu babamın.

“Hadi gel bebeğim onları bekletmeyelim.” Diyerek annem elini uzattı. Uzanıp elini tuttum ve diğer elimi de babama verdim.

Babaannem ve dedem. Onları fazla tanıma şansım olmamıştı. Ama büyük bir aşkla birbirlerine bağlı olduklarını biliyordum. Onların yaşlarını fazla görmezdim sürekli bir uğraşları vardı hatırladığım kadarıyla. Ölümleri de dünya turundayken olmuştu. O günü hiç unutmuyorum. Hayatımda sevdiğim iki insanı kaybetmiştim. Birbirlerini delice seven iki insanı..

Mezar taşının önüne geldiğimizde daha bir anlamlı baktım. Ela Yetkin ve Bora Yetkin –sonsuzlukta el ele- yazıyordu. Babaannem ve dedem bir çift çılgın aşıktı. Elimi mezarlarının üstündeki güllerde gezdirdim.

“Beni duyabiliyorsun babaanne. Senin gizli ajandanı buldum bu gün. Umarım bende senin gibi aşık olurum.”

----SON----

Continue Reading

You'll Also Like

23.7K 1K 53
Erkeklere olan güvenini kaybetmiş bir kızla, ona aşık olup güvenini kazanmaya çalışan çocuğun hikayesi... Eylül yaşadığı bir olaydan sonra erkeklere...
KURBAN SEVDA By bizdeniz

General Fiction

15.6K 587 27
sevdasımı kurbandı yoksa Sevda mı kurbandı.
1.6M 58.3K 56
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

665K 33.3K 49
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...