TÖRE SONUCU EVLİLİK

By Melis_Angel

492K 13.6K 816

Nefret ile başladı... Aradan zaman geçti. Kalbimin kilitli kapılarını Kelebekler çaldı. Kalbim kelebeklere ı... More

BAŞLANGIÇ
1.bölum
2. bölüm
3.bölüm
4.bölüm
5.bölüm
6. bölüm
7.bölüm
8. bölüm
9. bölüm
10.bolum
11.bolum
12.bolum
Bölüm 14
15. bolum
16.bolum
17. bölüm
18.bölüm
Bölüm 19
20. bolum
21. Bolum
22. Bölüm
ÖNEMLİ DUYURU
karakterlerimiz
23. bölüm
ÖNEMLI DUYURU
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
-Kesit-
27. bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
Duyuru
35. bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
🌟DUYURU🌟
38. Bölüm
39. Bölüm
41. Bölüm
42. bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
Öyle birşeye ihtiyacım var ki...
52. Bölüm
53. Bölüm
~•FİNAL•~
~TEŞEKKÜR~
🌹🤚🏻

40. Bölüm

5.1K 180 31
By Melis_Angel

Acı çekiyorum. Acıyı tüm hücrelerime, iliklerime kadar hissediyorum. Kemiklerim sızlıyor, ölecek gibi oluyorum, ölemiyorum. Nefesim daralıyor. Üstüme tonlarca ağırlıkta birşey koyulmuş gibi ağır hissediyorum ve bu benim nefesimi kesiyor.

Gelen mesaj yine o lanet olası gizli numaradandı. Ve o mesajı göndereni şimdi biliyorum. O, zerdaydı. Belki o son kelimelere kadar anlamamıştım ama şu an emindim. Mesajı gönderen hatta Emir'e bunu yapan kesinlikle o. Benim doğumum yüzünden onun nikahı ertelenmişti. Bebek erkek olunca evlenmekten Emir vazgeçmişti. Sonrada sinir krizi geçirip, delirip hastaneye kapatmışlardı. Ama belli ki çıkmış fakat iyileşmiş bir şekilde değil, intikam ateşiyle.

Acı haberi Kendal verince Nihal Hanım bayıldı, Baran yerinden fırladı Halil ağa ise gözleri dolu bir şekilde tek bir soru sordu tıslayarak.

"Kasıtlı mı, Kasıtsız mı?"

"Bilmiyoruz, ağam"

Ben mesajı görünce bir şok daha geçirmiştim ve o şokla telefon ellerimin arasından sabun gibi kayıp yerle buluştu. Baran hemen yanıma geldi.

"Yenge, ne oldu!?"

Dedi. Ben cevap veremedim bir yandan kocamın durumuna inanamıyordum bir yandan gelen mesaja.

"Edaa! Ne oldu diyorum?"

Diye ikinci kez beni sarsarak cevap istedi Baran.

Ben yine cevap veremedim. Bir noktaya odaklanmış, Emir ile geçen günlerimiz gözümün önüne geliyordu.

"Bana bak şok geçiriyorsun yenge! Hacer abla hemen buraya gel yengeme bak"

Dedi baran ve yerdeki telefona eğildi. Mesajları okudu ve sinirden gözü dönmüş bir şekilde tısladı.

"Kasıtlı baba, kasıtlı."

"Kendal hemen arabayı hazırla adamları gönder İsterse Fizan'a gitsin o şerefsizi bulmadan gelirseniz yaşatmam sizi. Baran yürü sende hastaneye gidiyoruz"

Dedi Halil ağa.

Ben biraz kendime gelmiştim. Fakat bu seferde kendimi ağlamadan durduramıyordum. Hıçkırıklarım arabanın içinde yankılanıyor, ya ona birşey olursa içim içimi yiyiyordu.

"Yenge, bak abime hiçbirşey olmayacak, sakinleş biraz."

"Yapamıyorum Baran, sakinleşemiyorum. Lütfen biraz daha hızlı sür."

Dedim ağlarken.

Ona birşey olursa ben ne yapardım? O dağ gibi bedeni kara toprağa yakışmazdı ki onun. Ölüm yakışmazdı ona. Şerefine layık olmazdı ölmek.

Daha Halil Miran'ın baba dediğini duyacaktı.

Aslan oğlu ilk aşık olduğunu onunla paylaşacaktı.

Askere gidecekti.

Evlenecekti.

Bunların hepsi onun himayesi altında olacaktı. O, olmazsa olmazdı. Bu hayatın tadı olmazdı. Daha nice çocuklarımız olacaktı bizim. O herbirine ayrı şevkati gösterecekti. Erkeklere doğruluğu, dürüstlüğü, cesareti ve azmi öğretecek; kızlara ise anneniz gibi olun demesi yetecekti. Bunları düşündükçe içimde ki acı daha da büyüyordu. Nefes alamaz hale geliyordum..

Hastaneye girmiştik ve bizimle beraber ambulans sirenleriyle birlikte girdi ve inletti hastaneyi. arabadan inip hemen ambulansa koştum belki de içindeki Emirdi, benim kocamdı. Ambulansın kapıları açılır açılmaz kıza sordum.

"Kim bu? Benim kocam mı? Söylesene!"

"Hanımefendi sakin olun lütfen. Hastanın adı Emir Hanzade. Şimdi izin verin işimizi yapalım!"

Bu oydu! benim kocamdı!

Ambulansın kapısından bakmamla ağlamam dahada şiddetlendi. Onu o halde görmemle Daha da parçalanmıştı yüreğim. Gömleğinin önü açık göğsüne cihazlar bağlı her tarafı kanlı bir şekilde yatıyordu ambulansın sedyesinde. Hayır. Hayır, hayır. Bu o değildi. Bu benim kocam olamazdı. O bu kadar güçten düşmüş bir şekilde yatamazdı sedyede. O güçlü bir insandı. Ben yatardım, herkes yatardı ama o yatmazdı. Yakışmıyordu ona böyle yatmak.

Ambulanstan indirdiler ve hastanenin içine doğru koştular.

"Abi, bak biz buradayız. sana birşey olmayacak diren lütfen sadece diren"

"Emir oğlum.. sana bunu yapanlara hesabını soracağım. Hatta ben neden soruyorum kalk, uyan ve kendin sor."

Hastanede acil müdahele için emiri müdahale odasına götürüyorlardı. bende Emir'in elinden tutmuş, onlarla koşuyordum.

"Hastanın nabzını alamıyoruz!"

diye bağırdı hemşire.

"Ne nasıl alamıyorsunuz ya?! Ölemez benim kocam tamam mı? Ölmez o, bırakmaz beni, oğlunu. Yalan söyleme!

Bana bak! Emir Hanzade aç gözlerini! söyle şunlara 'Ne nabız alamaması lan' diye! 'Yok benim birşeyim falan' de! Kalksana hadi! Ölme, ölme bak sakın ölme! Sakın ha Sakın öleyim deme! Peşinden gelirim, dır dır ederim! Bunaltırım seni, Ölme sakın ha Sakın Ölme.."

Sonlara doğru sesim kısılmıştı ve yine hıçkırarak ağlamaya devam ediyordum..

"Hanımefendi lütfen yapmayın bakın müdahale odasına sizi alamayız daha fazla zorluk çıkartmayın"

dedi doktor.. ama hiçbirşey umrumda değildi. Tek istediğim kocamın yanında olmaktı, ona destek olmaktı..

"Yenge, yapma gel."

dedi Baran beni kolumdan çekerek. o esnada çoktan içeri girmişlerdi, kapı kapanmıştı.

"Bırak beni baran, abinin yanında olmam lazım benim. Ona destek olmam, kokumu hissettirmem lazım! yanında olduğumu bilmesi lazım. Sevmez o yabancıları, tanımıyor hiçbirini ısınmaz onlara, giderse gelmez birdaha. Bırak diyorum Bırak!"

diye Baran'dan kurtulmaya çalıştım ama olmadı, başaramadım. Bana sarılmış sakinleştirmeye çalışıyordu. Fakat benim ne ağlamam diniyordu ne de acım.

"Halil Miran için, onun için dik dur yenge.. Lütfen senden ricam Yılma, Yıkılma, Dağılma. Dik dur güçlü ol ki bunu abimde hissetsin. Ben tanırım onu, İnattır o. Öyle hemen bırakmaz, pes etmez. Merak etme, uyanacak."

"Ya uyanmazsa, Baran."

"Uyanacak diyorum, Güven bana"

dedi. Ve ben o anda hissettim Baran'ın da ağladığını. O da benim gibi abisine ağlıyordu. Ben sevdiğime, ömrümü adadığıma o ise abisine Kardeşine, Kandaşına ağlıyordu.

"Hadi, gel oturalım"

dedi ve kafamı sallayarak onu onayladım. Hastanenin hüznü koltuklarına kadar sinmişti. Sessizdi hastane.. Tek ses benim iç çekişlerim, hıçkırıklarımdı.

Halil Ağa'da berbat durumdaydı. O da üzülüyordu oğluna.. Tabii kim üzülmez ki yavrusu için? Allah bilir şimdi nihal hanım ne haldedir? En son bayılmıştı. Eğer ona birşey olsaydı bir Mardin ağlardı, sadece biz değil. O kadar çok seveni vardı Emir'imin. Dışardan soğuk, sert gibi biri görünsede içi farklı benim sevdiğimin.

"Ben bir annemi arayıp sorayım"

diyerek yanımızdan ayrıldı, Baran.

Tekrar konuşma yaptıktan sonra döndü yanımıza.

"Ayılmış mı annen oğlum?"

"Ayılmış baba, oğlumun yanına gideceğim diye tuttturmuş. Buraya geliyorlar"

kafasını sallayarak onayladı onu Halil Ağa.

***********

Aradan yarım saat geçmişti. Girişten gelen feryat ile oraya doğru ilerledik. Kaynanam gelmiş 'Nerede benim yavrum' diye haykırıyordu ağlaya ağlaya. O da haklı, ana yüreği sonuçta. Bizi görmesiyle Baran'a doğru yürüdü. Arya'da onunla birlikte gelmişti.

"Oğlum nerede abin? neyi varmış birşey söylemediler mi ? ne olmuş yavruma!"

"Anne, daha bakıyorlar. Çıkmadı kimse dışarıya. İçeriyede almadılar bekliyoruz. Bak helak olmuşsun sende, yapma böyle."

dedi Baran ve oturduğumuz koltuklara doğru yürüdük.

Kaynanam ağıt yakarken bende için için ağlıyordum. Arya'da yanıma oturmuş beni teselli ediyordu.

"Abla, bak yapma lütfen. İyileşecek Emir abim göreceksin."

"İçim yanıyor, Arya. İçim"

"Bak evdekilerde dua ediyor. Tüm Mardin duymuş zaten siz gittikten sonra konak doldu. Herkes dua ediyor. Tanıyanlar, tanımayanlar."

"Allah razı olsun.. Halil Miran ne yapıyor?"

"Çok huysuzlandı. Artık çocuk hissetti mi bilemiyorum ama baya huysuzlandı. Sonra susturduk ama. Evin yardımcıları da ilgileniyor, kalmasın aklın. Merak etme."

Kafamı salladım ona.. Hissetmişti belkide yavrum. Babasının acı çektiğini, annesinin yüreğinin yandığını hissetmişti. O daha çok küçük.. Daha bir yaşına bile girmemişti. Bir yaşına bile girmeden ya bizi bırakıp giderse? O zaman daha acı olmaz mı herşey? Daha oğlunun ilklerini bile görmeden giderse çok ağır olmaz mı? Eğer giderse, ileride ne diyecektim ben yavruma? 'Babam Nerede' diye sorduğunda ne cevap verecektim? Daha doğrusu bir cevabım olacak mıydı?

Tam yarım saattir hatta belki daha da fazla oldu. Emir' i içeriye almışlardı ve bir haber yoktu. Çıldırma seviyesine gelmiştim, kocam yaşıyor mu? yaşamıyor mu? bilmiyordum. Daha fazla burda oturup böyle bekleyemezdim. Kalktım, müdahale odasının kapısının önüne gittim.

"Ya neden kimse birşey söylemiyor? Yarım saattir benim kocamdan haberim yok o halde girdi şuan nasıl bilmiyorum! Yeter artık çok uzadı bu müdahale çıkarsınlar Emir'i gidelim artık! Yatağını özler o dayanamaz böyle ortamlara.. Sevmez hastanenin kokusunu, o rahatsız edici yataklarını! Uyumadan önce illa ki oyun oynar eğlenir o oğluyla.. Halil bizi bekliyor evde, kalksın gidelim artık, çok bile kaldık.. Bakın kızacak sonra bize 'Neden beni burada boşuna tuttunuz' diye. Ben söylüyorum size! yeter lütfen girin çıksın artık Emir!!"

"Baran, Eda abla kriz geçiriyor. Koş git bir hemşire çağır sakinleştirici vursunlar, çabuk"

"Tamam."

Karşıdan bir hemşirenin elinde iğne ile bana gelmesiyle geri adım attım.

"Lütfen oturun böyle bu sizi rahatlatacaktır.."

"Ya hayır, istemiyorum. Kocamı istiyorum, Emir' i istiyorum ben!"

derken müdahale odasından doktor çıktı. hepimiz birden başında toplandık. Herkes ne oldu doktor bey diyordu.

"Neyi var oğlumun Doktor?"

dediler Halil ağa ve Nihal ağa..

"Sanırım ailesisiniz.. Maalesef İç kanama söz konusu. Bu durumda acil ameliyata almamız gerekiyor. Kırık ve kemik zedelenmeside var tabii.. Beyin için tomografi ve nörolojiye de başvurduk. O testlerin sonucunada bakıp ona göre hareket edeceğiz. Ama sizinle açık konuşacağım.. Şuan ki durumu kritik. Sadece sabırlı olun ve dua edin. Biz elimizden gelenin en iyisini yapacağız."

"Kavrulan ciğerime su serpeceğine, kor attın be Doktor"

dedi Nihal Hanım.

"Hanımefendi, bakın oğlunuz çok ağır bir kaza geçirmiş. o kazanın içinden nasıl sağ çıktı, şükretmelisiniz bence. Belki sizin için değil ama benim için iyi bir haber bu. Emir beyin o kazadan bu şekilde bile çıkması Mucize."

"Karşı taraf nasıl Doktor Bey?"

dedi Baran.

"Karşı tarafın aracı ağır vasıta aracına girdiğinden kazazade pek bir hasar görmemiş. sadece bir kaç kırık."

dedi Doktor.

Emir'in iç kanaması vardı ve bu tehlikeli birşeydi. Hatta çok tehlikeliydi. Ya durmassa? Ya onu gerçekten kaybedersem. Ölürüm ki ben, yaşayamam. Toparlanamam birdaha. Gelemem kendime. Yaşayan ölü gibi birşey olurum. Deliririm ya da. Çıldırırım veya. Ben onu canımı dahi kurban edecek kadar çok severken o beni, bizi bırakıp gidemezdi değil mi? Yapmazdı bunu. Her konuda inat ettiği gibi bunda da Ölüme, Azrail'e inat ederdi değil mi ? Karşı koyardı onlara. 'Daha çok gencim, göreceğim yaşayacağım çok şey var' derdi değil mi ?

Doktorun tekrar odaya girişini gözlerim dolu bir şekilde izlerken arkadan birinin 'Kızım' diye seslenmesiyle arkamı döndüm. Bende aynı şekilde 'Anne' diye seslendim ve koşup ona sarıldım. çok özlemiştim onu. Bana huzur veriyordu. Belki o biraz teselli eder, Emir'in yaşayacağına bizi bırakmayacağına ikna ederdi Beni. Annem ile birlikte abim, babam ve Nurşen abla da gelmişti. onun da en az bizim kadar ağladığı kan çanağına dönen ve şişen gözlerinden belliydi. Kardeşiydi sonuçta. Onun canını kurtaran, Ablasının canı pahasına da olsa kendi hayatını tanımadığı bir kızla bütünleştirendi o. İyi ki diyorum şimdi. İyi ki evlenmişiz onunla.. İyi ki bu kadar aşık olmuşum ona, iyi ki bu kadar güzel sevmiş beni.

"Annee... Emir.."

diye fısıldadım ona sarılırken.

"Şşşh.. Biliyorum güzel kızım. Yeni duyduk bizde. Merak etme hiçbirşey olmayacak. Kalkıp aslanlar gibi yaşayacak oğluna babalık, sana kocalık yapacak yine.. Sen hiç merak etme benim Çiçek kokulumm.."

"Kalkacak değil mi anne? Yapacak.?"

"Kalkacak birtanem, yapacak."

Babam ve abim ile de sarıldıktan sonra Nurşen ablanın yanına gittim ve oturdum.

"Biliyor musun Eda? Biz küçükken okula gittiğimizde ben ondan büyük olmama rağmen o bırakırdı beni sınıfıma o da alırdı.. Sıkıca da tembih ederdi. 'Abla Bak karışan olursa hemen yanıma geliyorsun' diye. 'Seni üzene acımam' derdi hep. Ama şimdi ben koca kadın oldum, o koca adam. Hala konuştuğumuzda der öyle. Peki ya şimdi? Eğer birşey olursa ona, kim diyecek bana seni üzene acımam diye? Lütfen kardeşime birşey olmasın eda.... Lütfen."

dedi ve bana sarıldı Nurşen abla.. Ben yine hıçkırıklarıma engel olamadım ve ağladık birlikte karıştı hıçkırıklarımız, iç çekişlerimiz birbirine..

Emir'e ameliyat önlüğü giydirmişler götürüyorlardı yatakta ameliyathaneye doğru... Onu bu halde görmek gerçekten ama gerçekten çok acıydı. Yakışmıyordu ona hiçbiri bunların. Ne hastane, ne yatak, ne ameliyat önlüğü, ne yüzünün yaralı hali ne de hareketsiz bir şekilde tepki vermeden uyumak. Acı çekiyor mudur? Diye düşünmeden edemedim içimden. Acıyor mudur canı? Gerçi acısa da belli etmez ki.. O kadar ketun bir insan işte..

Hepimiz yatağın başında toplandık ve Emir' e baktık. Uyuyordu, hiçbirşey demeden, tepki vermeden uyuyordu.. Masumane bir şekilde.. hemen elini tuttum ona destek olmak adına.

"Aşkım bak biz buradayız.. Biliyorum beni duyuyorsun. Hemen iyileş tamam mı? Yanılt doktorları. Evimize gidelim sonra.. Sen yeter ki iyileş bir aç gözlerini, Aşk ile bak bana.. bakmasanda olur. Kızgın gene bak. Kabulüm.. Ama yeter ki aç, mahrum bırakma beni o güzel gözlerinden. Saymaya çalışayım yine o hayran olduğum kirpiklerini.. Yeter ki uyan sen, Uyan."

"Hanımefendi lütfen bırakır mısınız? Hastanın iç kanaması var. Hareket ettirilmemesi, sarsılmaması gerekiyor. Lütfen."

dedi Hemşire.

Kendisine ait olduğum adama dokundum diye kızdı bana, Ne kadar da acı birşeymiş. Yakınında ama dokunamıyorsun, Yanında ama ne gözlerini açıp sana bakıyor, ne de ağzını açıp tek bir kelime ediyor. Cennette kafese konulmak gibi... Karşında sana vaat edilen birşey var ama sen ondan ne tepki görüyorsun, ne de fayda. Ulaşamıyorsun çünkü ona. İyi miyim? İyi değilim Emir. Hemde hiç... Yıkılmış bir bina gibiyim. Benim temelimde sağlamdı oysa ama yıkıldım işte.. Yıktın beni. Rüzgar Esiyor kokun burnuma geliyor. Rüzgar yine kokunu getirdi, Anlayacağın Canım Burnumda.. Kalk, Gel, Hadi.

İyi Değilim, Sarıl Bana.

Merhabalar... Yeni bölümle karşınızdayım. Bölüm hakkındaki yorumlarınızı bir kaç kişi dışında bilmiyorum. Ve bu beni üzüyor. Bir emek veriyorum çaba sarf ediyorum karşılığında heveslenmek ve mutlu olmak adına iki kelime ve bir yıldız tuşuna tık istiyorum. Çok zor değil...

Üst üste yazdım. Umarım memnun edebilmişimdir. Bu arada, yeni bölüm hemen gelemeyebilir, onu söyleyeyim

Sizleri seviyorum💕💓💗

Continue Reading

You'll Also Like

kuma By karam07

General Fiction

192K 8.1K 44
Hikayenin ilk 11 bölümü düzenlecek . "Kuma" Ben:bunu haketmedim, ben istemedim, siz zorla beni o konuma getirdiniz. Herkesin dinlinde kuma zerya oldu...
12K 524 29
Fırat ve Dicle'nin buluştuğu nokta; Mezopotamya. Kurak toprakların hışırtılı rüzgarları iki gencin yüreklerine soğuk yeller estirirken Mardin'in doğ...
354K 9.9K 57
Alın yazımmiş kim bilirdi dehşetin içinde benim gibi töre kurbanı olan rezan ağanın esiri olacağım ben kim miyim TUJELA .... Gizem -gerilim20 Genel...
29.6K 862 51
O güne dek hayal kurmaktan nefret eden bir genç kız. O güne dek hiçbirşeyi umursamayan bir genç. Genç kızın her kurduğu hayal babası tarafından yıkıl...