CORDELIA

Por Beyza_sari_

41.8K 2K 610

Cordelia, bir İzmir kızının ismidir... İzmir'in Karşıyaka'sındaki kızın ismi... Karşıyaka'nın ismi... Más

CORDELİA
İzmir'e Merhaba...
Büyük Buluşma
Şüphe...
Bırak Yansın!..
O Benim!..
Okyanusta Bir Damla
Tanık
İşte Şimdi Yandım!
Plan
Yapalım Şu İşi
Kurtulduk
Oyun
Günün Sonunda, Hayat Bir Ders
Günün Sonunda Hayat Bir Ders (Part II)
Teklif
Başlıyoruz
Tehlike Çanları
Sen Nerden Çıktın?
Kuzen (!)
Dayımın Oğlu!
İşler Karışıyor
Yarış
Gidemem!
Kaçış Biletlerim
Gidelim Bu Şehirden
Hayat Devam Ediyor
Dönmek mi?
Düğün (part I)
Düğün (part II)
Yüzleşme
Bitmeyen Gecenin Laneti
Suçlu Kim?
Gerçekler
Umarım Bir Elveda Değildir
SONUN BAŞLANGICI (FİNAL)
Teşekkür
Ben geldim :)
Özel Bölüm

Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak

575 33 17
Por Beyza_sari_

Ne konuştuklarını duymak için yanaştım.

"Başka yolu yok Kemal."

"İkna etmem imkansız." Kemal Bey'le konuşan adamı tanımıyordum. İpek gözlerini yere sabitlemiş hiç de hoş olmayan bir şekilde gülümsüyordu.

"İkna etmezsen sonuçlarına sen katlanırsın Kemal. Dediğimi yaparım bilirsin. Bu iş olacak."

"Bana zaman ver o zaman. Bu kadar kısa süre içinde ikna edemem. Hem olayları hazmedemez."

"Bir avuç ergenin yaptıklarına bak. Bu işi en kısa zamanda halledeceksin. Yoksa başına gelecekleri biliyorsun." Kısık çıkan seslerinden sinirlendiği anlaşılıyordu. Neyden bahsettiklerini bilmiyordum. Ama İpek'in de aralarında olması kafamı karıştırmıştı.

Biraz daha kulak kabarttım. "Hem kızım istenmeyecek bir kız değil." cümleyi duyar duymaz gözlerim kocaman açıldı. O adam İpek'in babası mıydı? O zaman o adamda mafyaydı. İpek bu işin içindeydi. Tabiki İpek işin içindeydi. Bu ihtimali nasıl düşünmezdim. İstedikleri neydi o zaman?

Ben yaşadığım şokun etkisindeyken duyamadığım konuşmalar geçirdiler. Sena'nın odasına geri döndüm. Sandalyeye çöküp düşünmeye başladım.

"Hem kızım istenmeyecek bir kız değil."

İpek. Kim isteyecek onu?

"İkna etmezsen sonuçlarına sen katlanırsın Kemal."

Kemal Bey kimi ikna edecekti? İpek'i kim isteyecek? Aklıma düşünceler geldikçe nefes alışverişim hızlanıyor ve gözlerim doluyordu. Böyle birşey olmazdı. Bu imkansızdı. Bu ihtimali düşününce ter basmıştı. Cebimden toka çıkarıp saçlarımı sıkı bir şekilde topladım.

Sena kımıldanmaya başlayınca yanına gittim. Yavaş yavaş gözlerini kırpıştırdı. En sonunda tamamen açtığında tavana sabitledi.

"Sena.." Sesim çığlıklara bürünmüş fakat fısıltı olarak çıkmıştı.

Gözlerini tavandan ayırmadı. "O iyi olacak." Yutkundu. "Az önce konuştuk." Gülüyordu ama gözlerinden yaşlar da süzülüyordu. "O iyi Ela, sadece bana ihtiyacı var." Gözlerini bana çevirdi. Ne diyeceğimi bilmiyordum.

"Söylesene. O iyi desene. Seni bekliyor de. Saçını düzelt yanına böyle gitme de." Hıçkırmaya başlayınca yanına çömdüm.

Burnunu çekti. "Buradan çıkmam lazım beni bekliyor." Hışımla yataktan kalkınca kapıya yönelip hemşireye seslendim. Ama arkadan bi anda beni çekti. Boş bulundum yalpalayarak yere düştüm. Sena kolundan iğneyi yine çekip çıkarmıştı. Kolundan kan sızıyordu. Toparlanıp ayağa kslkasıya kadar Sena kapıdan çıktı.

Arkasından fırladım. Nereye gidebileceğini biliyordum. Ameliyathanenin önü boş olduğuna göre Tuna yoğun bakımda olmalıydı.

Asansörlerin önüne geldim. Tuşlara sürekli basıyordum. "Hadii". Beklemekten vazgeçip merdivenlere yöneldim. Hızlı adımlarla yoğun bakımın önüme geldiğimde onları nihayet gördüm.

Nefesimi dışarıya verip adımlarımı hızlandırdım. Sena cama yapışmış, hıçhıra hıçkıra ağlıyordu. Bora ruhtan farksızdı. Caner Sena'yı sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Sena'cım, kendin dedin iyileşecek. Lütfen kendini yıpratma."sesimin bu kadar çaresiz ve titrek çıkmasına sayısızca küfür ettim.

Sena'nın söylediği kelimeler anlaşılmıyor, hepsi hıçkırığında boğuluyordu.

Bora'ya baktım. Bıraktığım gibiydi. Hemşireye söylesem ona da sakinleştirici verebilirler miydi acaba? Sakinleşmeye ihtiyacı vardı. Olanları kendi suçu olarak görüyordu.

"Ela." Babamın sesiyle kendime geldim. Yanında doktorlar vardı. Duvardaki kapı zili gibi duran şeye dokunarak içeriye girdiler.

Sena'yı tutma görevi Caner'deydi. Tuna'nın ailesi neredeydi? Niye gelmemişlerdi?

Babamın yanına yürüdüm.

"Seni eve dinlenmen için yolladım. Daha fazla kendini harap et diye değil."dedi muzip bir ses tonuyla.

"Arkadaşlarım burada bu haldeyken yapamazdım baba." Duraksadım. "Baba neden Tuna'nın ailesi burada değil? Yada Emir'in? Emir'in babası senin arkadaşın değil miydi?"

"Tuna'nın ailesi yolda. Avusturalya'da yaşıyorlarmış." Gözlerini kocaman açtı. "Aileler çocuklarını nasıl bırakabiliyorlar anlamıyorum."

"Niye? Siz de beni Antalya'ya yolladınız. "

"Aynı şey mi?"

"Bence aynı şey."

Nefesini dışarıya verdi. "Bizden izinsiz dışarıya çıkıp bacağını kırmıştın. İzmir'e adapte olamadın."

"Sandığınızdan daha iyi adapte olmuştum."

"Herneyse Ela. Şimdi burda seninle tartışmaya girmeyeceğim." Elindeki dosyayı gösterdi. "Burada önemli şeyler dönüyor. Bu arada Emir kendine geldi. Belki ziyaret etmek istersin."

"Ah, tabi." Kafamı salladım. Babam dosyayı elinde silindir yaptı. "Sonra uğrarım."

Topuklarımın üzerinde dönüp Bora'nın yanına oturdum.

"Kendimi 10 yıl yaşlanmış gibi hissediyorum." Gözlerinin böyle boş bakmasından hiç hoşlanmamıştım.

"Artık kendini yıpratma. Seni böyle gördükçe dayanamıyorum Bora. İçimde bir şeyleri koparıyorsun."

"Kardeşim dediğim insan o cam odanın içinde bilinçsizce yatıyor."dedi kaşlarını çatarak. "Ve sorumlusu benim."

"Böyle sakin durman beni korkutuyor. Bora, bağırıp çağırmanı da istemiyorum, böyle boş boş bakınmanı da." Söylediklerimi duymuyor gibiydi. "Bence bir sakinleştirici almalısın."

"Ben sakinim."

"Fazla sakinsin. Uykuya ihtiyacın var."

"Tuna uyanasıya kadar olmaz."

Bu sırada cam odanın kapısı açıldı. Hemen doktorun yanında bittik.

"Öncelikle geçmiş olsun. Oldukça ağır bi ameliyattı. Kurşun karaciğere girmiş. Ve orayı biraz zedelemiş. Karaciğerin yarısını almak zorunda kaldık."

Sena çığlıkla ağzını kapattı. Caner hala yanından ayrılmamış ona destek oluyordu. Bora gözlerini ağır ağır kırpıştırdı. Cesaret vermek için elini tuttum. Buz gibiydi.

"Ama şanslıyız ki karaciğer vücutta kendini yenileyebilen neredeyse tek organ. İki hafta içinde eski haline gelecektir. Bünyesi dayanıklı. Direniyor."

Rahatça bir nefes verdik. Sena yaşlı gözleriyle gülümseyerek bana baktı.

"Ama henüz bilinci yerinde değil." Doktorun söylediği son söz içime oturmuştu. Bu adam dengesiz miydi? Güzel haberi verip sonra da kötü haberi veriyordu.

(...)

Bora ile birlikte ruhsuz bir şekilde Emir'in odasının önünde durduk. Bora'nın da benimle birlikte gelmek istemesine şaşırmamıştım. Suçluluk duyuyordu. Bu noktada Emir'le arasındaki buzdağını eritmeye karar verdi.

"Hadi artık girelim." Kapıyı çaldım. Ve kolu çevirdim. İki kişilik bir odadaydı Emir. Kapıyı açar açmaz ilk şaşkınlığım Emir'in attığı kahkahalar oldu. Bora ile birbirimize şaşkınca bakıp içeriye girdik.

"Sana göre bir gerzeğim öyle mi? Ah, hiç güleceğim yoktu."

"Sadece gerzek mi aynı zamanda gerizekalı ve ukalasın! Seninle aynı odada kalmak istemiyorum!"

"Aa Ela ve Bora gelmiş!" Emir nihayet bizi fark etmişti. Sarışın, çok tatlı bir kızla aynı odada kalıyordu demek. Kızı çıldırtmıştı.

"İyi misin diye bakacaktık ama.." Bora eliyle kızı ve Emir'i gösterdi. "..oldukça iyisin."

"Evet şu yan taraftaki çakma sarışın beni eğlendiriyor."

Kız öfkeyle soludu. Boğazımı temizledim. "Ben iyiyim!" Emir neredeyse şakımıştı. Gerçekten iyiydi.

"Baksanıza. Neden bana bir iyilik yapıp şu aptal arkadaşınızı buradan götürmüyorsunuz? Katır gibi sağlıklı."

Emir dudaklarını büzdü. "Hiçbir yere gitmiyorum 'bayan ben herşeyi çok bilirim'. Ayrıca hastaneye gelmem iyi oldu. Bir check-up yaptırmayı düşünüyordum zaten." Ardından dil çıkardı. Kız gözlerini devirdi.

"Tuna nasıl?" Emir'in sesi ciddileşti. Bir anda ciddi bir anda da şakacı olabiliyordu.

"Yoğun bakımda. Karaciğerinin yarısını almışlar." Bora'nın ağzından sözcükler güçlükle döküldü. "Ama iyileşecek."dedim neşeli bir şekilde. "Karaciğer iki haftada kendini yenileyebiliyor."

"Ne oluyor burda? Siz ne işlere bulaştınız?" Kız bize şüpheli gözlerle baktı. Bora yanında nefesini tuttu. İşte, yine kendini suçlayacaktı.

"Bana gerzek diyene bak." Emir yine kıza laf attı. "Sanane kızım. Sen iyileşmene bak teallam ya."

"Uff sanane be salak!" Kız sol tarafını döndü. Emir kıza dil çıkardı. "Çakma zarışın! Dil de papuç kadar."

"Sessiz ol ukala uyucam."

"Ay nolur uyu. Bizde kafa dinleyelim." Kız sinirle tekrar nefesini dışarıya verdi. Emir bu odada bu kızı kanser ederdi.

"Biz sonra tekrar uğrarız. Emir. Teşekkür ederim." Hayretle Bora'ya baktım. "Seninle konuşmamız gereken konular var."

Emir başını salladı. "Konuşuruz Bora. Acelesi yok."

"Geçmiş olsun."dedim ve kapıya doğru ilerledik.

Koridora çıkınca Bora kapıyı kapattı.

"Oldukça iyiydi."dedim. "Tamamen eski Emir olmuş."

Gülümsedi.

"Tuna da uyanacak. O zaman eski halimize döneceğiz."dedim umutlu umutlu. Sanki tek başıma konuşuyordum.

"Babamla konuştum." 'Baba' derken yüzünü buruşturmuştu.

"Evet?"dedim şüpheli şüpheli.

"Bazı şeyleri konuşmamız lazım Ela. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak çünkü."

"Bora ne konuştunuz söyler misin?"

"Zamanı gelince.. Şimdi üsteleme lütfen. Sadece hiçbir şey eskisi gibi olmayacak."

 

Seguir leyendo

También te gustarán

Peyda Por Herkes Yalan

Novela Juvenil

832K 57.8K 35
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
1.7M 30.4K 34
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
Çilek Kız Por Lara

Novela Juvenil

1M 69.6K 53
Çilek Alança Yıldırım mı demeliyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Çilek Alança Saruhan? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek...
835K 27.2K 56
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!