Hayalet Dünya [Hayalet Serisi...

By kayciayca

132K 12.1K 3.2K

#1 15.03.2017 Akça ve Pars, artık avlanılması gereken birer hedeftir. İhtiyarlar, şimdiden bir araya gelmiş i... More

1. Bölüm 'G. Kore'
Yeni Kapak Oylaması
Yılbaşı Çekilişi
Karakter Seçimleri :)
2. Bölüm 'Hayalet Dünya'
Hazır mısınız?
3. Bölüm 'Arayış'
4. Bölüm 'Ortak İye Meclisi'
5. Bölüm 'Dokkaebi'
6. Bölüm 'Rüya'
Fantastik Roman
7. Bölüm 'Özgürlük'
8. Bölüm 'Kasa Obake'
9. Bölüm 'Tongdosa'
10. Bölüm 'Kilin'
11. Bölüm 'Dolunay'
12. Bölüm 'Morçi'
13. Bölüm 'Geçmiş'
14. Bölüm 'Kamçı'
15. Bölüm 'Astana'
16. Bölüm 'Tatil'
17. Bölüm 'Al Bozkurt'
18. Bölüm 'Niyet'
19. Bölüm 'Soura'
20. Bölüm 'Zehir'
21. Bölüm 'Mücadele'
22. Bölüm 'Soruşturma'
23. Bölüm 'Hikaye'
24. Bölüm 'Öfke'
25. Bölüm 'Cüce'
26. Bölüm 'Köprü'
27. Bölüm 'Çöl'
28. Bölüm 'Avcılar'
29. Bölüm 'Savaş ve Ölüm'
30. Bölüm 'Dönüş'
31. Bölüm 'Hak'
32. Bölüm 'Oturum'
33. Bölüm 'Sorular'
34. Bölüm 'Oğlum'
36. Bölüm 'Teklif'
37. Bölüm 'Hırsız'
38. Bölüm'Vicdan'
39. Bölüm'Kan'
40. Bölüm 'Yalan'
41. Bölüm 'Kayrak'
42. Bölüm 'Kayıp'
43. Bölüm 'Hüzün'
44. Bölüm 'Son'
Ek Bölüm

35. Bölüm 'Torun'

2.4K 237 26
By kayciayca

Selamlar,

Yeni bölümü bırakıp hemen kaçıyorum.

İnşallah beğenirsiniz. Planlar kuruluyor, tertipler masaya yatırılıyor. Yavaş yavaş... :P

________


"Gerçekten o isimleri koyacağımıza inanıyorlar mı?"

Genç adam gülümsedi ama yorumda bulunmadı. Uzun ince koridor boyunca sessizce yürümeyi sürdürdüler.

Akça, revir ziyaretinden sonra ailesine bebeğin ilk resmini ve videosunu göstermişti. Arkadaşları dahil her biri kendinden geçmiş, üstüne bir anda bebeğe isim koyma yarışına girişmişlerdi. Her kafadan bir ses çıkmış, kendi önerilerini sunmuştu. Aslında öneriden ziyade neredeyse baskı yaptıkları bile söylenebilirdi.

Annesi ve teyzesi şu an dahi hatırlayamadığı garip birkaç isim söylemişti. Amcası Balaban, Börü isminde kararlıydı. Sonuçta oğlan bir Bozkurt idi. Günden suratını buruşturmuş, "Bari Albörü koyalım da tam olsun. Bebeğin kim olduğunu bilmeyen varsa da bilir." demişti. Amcası ve teyzesi tartışmaya tutulurken babası da torununa Bürküt ismini vermek istemişti.

Pars kulağına, "Berkut isminin farklı bir söyleniş şekli. Ona kendi ismini vermek istiyor." demişti. Elbette Akça -her ne kadar babasını çok sevse bile- buna hoş gözle bakmamıştı. Ayrıca Bürküt, biraz dişi havası veriyordu.

Baybora daha cesur davranıp, doğrudan kendi isminin koyulmasını resmen talep etmişti! Bu ailenin erkekleri söz konusu kendileri olunca oldukça kibirliydi.

Neden önerdikleri isimler hep B ile başlıyordu? Babası, amcası ve kardeşi bir ağız olup, "Aile geleneği!" demişti. Kızların isimleri de A ile başlıyordu. Kendi ismi bile. Garip şekilde bir tek Pars'ın baş harfi, ailede hiç kimse ile uyumlu değildi. Garip bir şekilde bu gerçek, Akça'yı rahatsız etmiş hatta hüzünlendirmişti. Bu yüzden ilk başlarda geleneği devam ettirme fikri gözüne cazip gelse de Pars için fikir değiştirmiş, herkese açıkça bebeğin ismini, babasının koyacağını söylemişti. Tabii olarak kendisinden geçen bir onayla beraber.

Elbette bu durum ailedeki kimsenin hoşuna gitmemişti. Fakat Akça'nın hiç umurunda değildi. Onlar kendi çocuklarına istedikleri isimi koyabilirlerdi ki koymuşlardı; Akça ve Pars da kendi isimlerini seçecekti. Ailelerin çocuk isimlerinini seçimine burun sokmasından haz etmiyordu. Hele ki bir de dede ve ninenin ismini koymak zorunda bırakmalarına ayrı bir ayar oluyordu.

"Ya sen? Şimdiden isim düşünmeye başladın mı?"

"Emin değilim." dedi, Pars. "Ailem bana Pars ismini koymuş, lakabım bile Vaşak. Sence benzer bir mantıkla mı ilerlesem?"

"Hmm, o zaman amcamın önerisi üzerinde durman gerekir."

Pars yüzünü buruşturdu. "B geleneği ve sinirime her saniye dokunan amcanın önerisini kabul edip, kibrini şişirmek mi? Hayır, sanmıyorum."

Akça yalandan yüzünü astı. "Amcamın takılmaları insanı gıcık edebilir ama özünde iyi niyetli davranıyor. Baybora da öyle, biliyorsun... Dur bir dakika, o zaman sen Baybora'ya da gıcık kapıyorsun."

"Bilemiyorum, revirdeki yaklaşımı sonrası kalbim biraz ısınır gibi oldu."

Akça güldü. "Biz nereye gidiyoruz? Öylece binada dolanıp, bana spor mu yaptırıyorsun?"

"Spor sevdanı bildiğimden yürüyüşten daha iyi bir seçenek göremiyorum ama şu an böyle bir niyetim yok. Dışarı çıkıyoruz."

"Sebep?"

"Birini bekliyoruz."

Pars, yine gizemli takılmaya başlamıştı. Bosna'ya gelir gelmez kendi karanlık bölgesine çekilip, her şeyi, yeniden, tek başına yapmaya başlayacağını düşünmemişti. Oysa bunca zaman birlikte iyi takım olmuşlardı, en azından öyle düşünüyordu. Ona daha açık konuşacağını ve hiçbir şey saklamayacağını sanıyordu. Demek ki huylu huyundan vazgeçmiyordu. Belki de bu şekilde üstü kapalı, gizemli davranmayı seviyordu?

Ortak İye Meclis binasının çıkış kapısına geldiklerinde tanıdık bir yüz gördüler. Akça ilk başta yüzü çıkartamadı ama onu tanıdığını gayet iyi biliyordu. Yanında da alev kızılı saçlarını tepesinde odango olarak toplamış bir kadın vardı. Elinde de kızıl renkli bir şemsiye.

"Kwan Wook! Ichirou!"

Gumiho gülümseyerek elini kaldırdı. "Akça! Pars! Selam!"

Ichirou bile aklı başında bir şekilde gülümseyip, el salladı. Son gördüğünden bu yana çok daha iyi görünüyordu ama Kwan Wook biraz yorgundu.

Pars ve Wook birbirlerin kolunu tutup çekerek yarım bir şekilde sarıldı ve sırtlarına vurdular. Üniversitede iken Pars'ın öğrettiği Türk işi erkek selamlamasıydı.

Akça da sıkıca Ichirou'ya sarıldı. "Oso osoyo! (Hoş geldiniz!) Meran kadın sadece gülümsemek ve başını sallamakla yetindi. "Geleceğinizi bilmiyordum." dedi, Wook'a dönerek.

Wook bir kaşını kaldırdı. "Pars söylemedi mi?"

Akça yan gözle kocasına baktığında Pars tepki vermemeyi seçti. "Her zamanki gibi gizemli takılıyor. Buraya neden geldiniz?"

Wook sağ ve soluna bakarak yavaşça Akça'ya eğildi. Çevrede iş güçle uğraşan bir sürü meclis çalışanı ve oturumlar için gelip giden iye vardı. Her biri de ilgiyle -çaktırmamaya çalışarak ki başarısız oluyorlardı.- kendilerini izliyordu. Wook, sesinin çok çıkmamasına özen göstererek, "Duyduğuma göre ihtiyarlara silah doğrultmuşsunuz. Bizler de kurşunuz." dedi.

"Ahh anladım."

Pars'ın dediğine göre avcıların, Wook'a ve mekanına saldırması Gumiho lideri büyük babasının hiç hoşuna gitmemişti. İlk başta bir ejderha ile sıkı ilişkisi olduğu ve yardım ettiği için Wook'a sinirlense de bu genç Gumiho, onun varisiydi ve ona ve mekana yapılan her türlü saldırı kendisine ve meclisine yapılmış bir saygısızlıktı. Bu da Tilki soyu meclislerinden tamamının kendi saflarına katılmasına vesile olmuştu. İhtiyarların bu durumdan hiç hoşnut olmadığından emindi.

"Haydi, kendi katına yerleş. Bugünden sonra tüm Gumihoları temsil edeceksin." dedi, Pars. "Biraz dinlen."

Wook başını salladı. "Bunca zaman direndikten sonra kaçınılmaz bir sorumluluk. Dedem hayat hep eğlenceden ibaret değildir, der. İhtiyar herif sonunda istediğini aldı."

Wook ve Ichirou kendi katlarına çıkmak için asansöre doğru yol alırken Akça ve Pars da temiz hava almak için binanın sınırları içerisinde yer alan koruluğa çıktı. Zaten bina, ormanın içerisine oturtulmuştu ama yakın çevresi biraz ıslah edilmiş ve koruluklar ve çiçek bahçeleriyle süslenmişti.

"Bir Kasa Obake'nin Wook ile birlikte olması davamızın aleyhine olmaz mı?"

"Orochi Ichirou gerçek bir suçlu olsaydı, olurdu."

"Ne demek istiyorsun?"

"Wook ile telefonla görüştüğümde hamilelik olayının kulağına geldiğini söyledi. Bana bu Orochi kadının durumundan bahsetti. Birkaç sene evvel bir Kara Orochi, yani Meran doğurmuş. Sol Dünya Avcıları nasıl olduysa haberdar olup, kızı da bebeği de yakalamış. O zamandan beri bebekten haber yok. Aldacı ile görüştüm, bilekliğinde suçlandığı şey açıkça yazıyormuş; gizleme gereği bile duymamışlar. Onun felaketini kendi lehimize kullanabiliriz. Ejderhalara yapılan kıyım, gerçek canavarın ve tehdidin kim olduğunu göstermek için önemli."

"İhtiyarların ve avcıların, ejderha meselesi ile ilgili her şeyi gizliden yaptığını sanırdım. Ichirou'nun başına gelenler korkunç. Zavallı kadının neden aklı melikelerini yitirdiği aşikar derim."

Pars kederli bir iç çekti. "Orta Dünya Avcıları her daim diğerlerinden daha vicdanlı ve daha az cüretli olmuştur. Tanıştığın üzere Sağ Dünya Avcıları en gaddarlarıyken, Sol Dünya Avcıları en cüretkarları olmuştur. Hatta fazlasıyla kibirli olarak tabir edilecek bir cüretkarlık."

"Ve bu cüretkarlıkları ve gaddarlıkları bizim lehimize olacak." dedi, Akça. "Ya Büyük Üstat Cedey? O adamın da en az Azna kadar kurnaz olduğunu duydum."

"Cedey bizim sorunumuz değil. Onunla Azrail ilgilenecek."

"Peki, geldiğimizden beri sen neler yapıyorsun? Gizliliğe geri mi döndün?"

Pars, Akça'nın yanaklarını sıktı. "Kara Bozkurtçuluk oynuyordum."

"Hı?"

Pars küçük bir kahkaha attı. "Baybora'ya saldıran cadını hatırladın mı?"

"Evet, ikizlerin büyük annesi."

"Torunlarımı öldürdüğünüz yetmiyormuş gibi bir de onların ölüsüne saygısızlık ediyorsunuz!" diye tekrar etti, Pars.

Baybora'nın o gün yaşanan her şeyi birkaç dakika önce yaşamış gibi net bir şekilde hatırlamasına şaşırmıştı. Meğer kendisinden bir yaş büyük ağabeyi, duyduğu hiçbir şeyi özünde unutan biri değildi. Okul hayatı boyunca yaşadığı sorunlara rağmen notların her daim yüksek olup, büyük başarı sergilemesindeki gizem de ortaya çıkmıştı. Baybora'nın derste iken öğretmeni dinlemesi yeterliydi, ondan sonra tekrar etmesine bile gerek yoktu; her şey bir bir aklına geliyordu. Oğlanın bu özelliğine o anda gıpta etmişti.

"Yani?" dedi, Akça.

"Sence o cadı ne diye risk alıp Türkiye'ye geldi?"

"İntikam?"

"İntikam mı?" Pars hayal kırıklığına uğramış bir şekilde başını iki yana salladı. "İntikam almak için torunlarının öldüğü yere mi gitti?"

"Ne bileyim, belki öfkesini coşturmak istemiştir. Kötü de olsa orayla duygusal bir bağı var, değil mi?"

Pars iç çekti. "Apollon cadıları asla ölülerini arkasında bırakmaz. Sebebini bir Allah bilir." Bunun tek bir istinası Güney Elf olmuştu. Onun da sebebini hala merak ediyordu. Yoksa o salak iye, cadı meclisine mi katılmıştı? İyeler, böyle şeylerle genelde asla uğraşmazdı ama tarihte bunun istisnası olmuş iyeler de yok değildi.

Akça kocasının gözlerinin içine baktı. Bir süre sessizce öyle durdular. Akça'nın gözleri büyüdüğünde Pars tatmin olmuş bir şekilde başını salladı.

"Elbette!" dedi, Akça. "Torunlarının cesetlerini arıyordu!"

"Aynen öyle! Belki avcılar belki Azna'nın adamları, bilmiyorum... Bir şekilde cadıların cesetlerini oradan kaçırdılar. Ve büyük anneleri, torunlarını aramak için geri dönüğüne göre cesetler bir şekilde hala Türkiye'de veyahut bir ihtimal, delice ama, burada bile olabilir."

Akça heyecanlanmıştı. Ölü cadı cesetleri, kendi kanıyla kaplı cadı hançerinden daha etkili ve kesin bir kanıt olurdu. Bilhassa bu cesetler, avcıların ya da Azna'nın elindeyse. Pars ile Kore'ye kaçtıkları günü hatırladı. Çırak avcılar tarafından tuzağa düşürülmüşlerdi ama ustaları daha sonra arkalarından gelmişti.

"Sence o gün ki usta avcılar olabilir mi? Sonradan gelmişlerdi."

"Belki... Oysa o kadar da nazik ve saygılı konuştular." dedi, kinayeyle.

"Şimdi bir düşünelim... Elimizde hançer ve kara ejder doğurdu diye hapis yatmış bir Meran var. neden bilmem ama bu şekilde söyleyince çok cesaret vermedi."

"Cesetleri olmasa bile o cadıyı ele geçirseydik iyi olurdu."

Pars'ın gözleri kısıldı ve gülümsemesi genişledi. "Belki de cadıyı teşvik edebiliriz?"

"Nasıl?"

"Kulağına giden birkaç fısıltı, torunları için harekete geçmeye her an gönüllü bir büyük anneyi teşvik etmeye yeterlidir."

"Onunla anlaşma mı yapmak istiyorsun?"

"Neden olmasın? Torunlarına karşılık olabilir."

"İyi de kadın kendi ölümü pahasına neden buraya gelsin ki? Herkese açıkça ejderha kanı ile kuda ayini yaptığını söyleyip, avcıların eline düşmeyi göze mi alacak?"

Evet, bu güzel bir soruydu. Lakin torun meselesi Pars'ın kullanmak istediği bir kozdu. Düşük bir ihtimal dahi olsa öyle ya da böyle cadı, kendi işine yarayacak bir şey verebilirdi. O olmasa bile zaten Pars'ın çok başka planları da vardı ama şimdilik hepsini bir kerede Akça'ya anlatmasına gerek yoktu.

DİPÇE:

Canlar, güzel okuycularımdan birinin bir ricası üzerine (ne de olsa böyle ricalar ender geliyor, yapmamak olmaz.) bir butik sayfası tanıtımı koymak istiyorum. Instagram hesabı; ağırlıkta tesettür. Hem buraya hem yoruma adresi ekliyorum. Kılık kıyafete ilgi duyan hanım okuyucularımız bir bakabilir; https://www.instagram.com/eslembutikkk/


Continue Reading

You'll Also Like

2.7K 867 32
Biz iki kırık şehirdik... Bir yapboz gibi tamamlanacağımız günü bekliyorduk. NARÇİÇEĞİM Selen ve Burak geçmişinden kurtulmaya çalışan iki insan. Çocu...
Gerçek Kraliçe By Tuğrul

Historical Fiction

570 169 11
Aragonlu Katherine ülkenin bütün kadınları, kocaları sadece başka bir kadına gönlünü kaptırdığı için kenara atılmaması gereken bütün iyi eşler, mutfa...
238 59 8
Самая замечательная женщина в мире
41.4K 2.7K 21
Kral Carl: Peri Krallığı'nın varisi olarak o baloya katılmak zorundasın Tiana! Bütün diyarlarda senin yeteneklerin ve güzelliğin konuşulurken oraya g...