ejderha günceleri

Oleh atila-s

31.3K 2.5K 447

bildigin bütün dünyaları unut, bu dünya başka; burada herşey bambaşka... Lebih Banyak

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Part 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
kartal bakisli kiz
yeni bolum degil
Bölüm 32
Bölüm 33
bölüm otuz dört
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm otuz yedi
bölüm otuz sekiz
Bölüm 39
Gök Gri Kurt
Bilinmezler Girdabı
Omchur
SAVAŞ DAVULLARI
Hasat
Keşmekeş
Karanlık
Ukdema
Rehberlik
Ayak sesleri
veda
kuzey batı ordusu
nultas
eski sehir
karşılaşma
Deniz ötesinden gelen
DEGISEN DENGELER
eski şehre doğru
BEKLENMEYEN
GİRİŞ
KARAKTERLER HAKKINDA
GÜZERGÂH
SEVGILI GÜNLÜK
KARTAL
SAVAŞ
ELÇİ
ANTRLAR DİVANI
ANTRLAR DİVANI II
ANTRLAR DİVANI III
ANTRLAR DİVANI IV
BATI ORDULARI KOMUTANI
ILK SAVUNMA HATTI
DUYURU DUYURU DUYURU

Bölüm 5

617 68 1
Oleh atila-s

Üykül kamp yerine gelip Ritka'yı baygın ve yaralı iki vahşi hayvanı ölü olarak görünce gerçekten çok şaşırmıştı. Her ne kadar seviyelerini ölü oldukları zaman göremiyor olsa da Ritka'nın handikaplarını düşününce bunun takdire şayan olduğunu düşündü. Ama çok daha ilginç bir durum vardı: yapmış olduğu koruma büyüsü bozulmuştu. Üykül ilk defa korku hissediyordu: kendisinden güçlü olmayan hiç kimse veya hiçbir şey büyülerini bozamazdı...

Etrafına hızlıca ikinci bir büyü yaptı ve merakla büyüsünü bozan şeyi görmeyi umdu, bu sırada da Ritka'nın yarasıyla ilgilenmeye başladı. Her nasıl olduysa bu ısırıktan kurtulmayı başarmıştı bunu Ritka'ya sormayı aklına yazdı. Yüzüğünden hızlıca ilaçları ve merhemleri çıkartarak Ritka'ya uygulamaya başladı. Bu sırada ne olup bittiğini öğrenmek için Ritka'nın beynini okumaya başladı. Ritka yine derinlere dalmış ve meditasyon halindeydi, bu sefer Üykül'ün gelip gelmeyeceğinden endişe duymuyordu. Meditasyonu yapmaktaki tek amacı kurt formuna girerek vücudundaki hasarları onarmaktı. Bunun ilk kez yapacağı için meditasyon yapmayı uygun görmüştü. Ritka bu düşünceye hak vermişti.

"sevgili günlük,

Bugün yine talihsiz serüvenler dizisi yaşadık. Girdiğimiz ormandaki durgunluk canımı sıktığı için kamp yapmaya karar verdik ve ben etrafı keşfederken Ritka'nın etrafına bir koruma büyüsü yaparak onu bıraktım.

Önce arinn karıncaları ile bir mücadelem oldu, bizim arinn askerlerine neden bu ismi verdiklerini simdi daha iyi anlıyorum, boyu bir parmak boğumunu geçmeyecek karıncalar bir bütün olup tek bilek olarak nasıl savaşacaklarını çok iyi biliyorlar. Bir ara karşıma bir kule yaptılar ve yüksekliği nerden bakarsam iki buçuk metre idi taban kısmında genişliği nerdeyse beş metre kadardı. Neden böyle yaptıklarını düşünürken bu hacimdeki belki de milyarlarca karınca tek bir vücut gibi kendilerini benim üstüme bıraktıklarında ne yaptıklarını anladım. Bir tanesi güçsüz olsa bile milyarlarcası Ritka'yı öldürebilecek bir güçle üstüme 'düştü'. Bu tek parça hareket işe yaramayınca vücudumda dişleyecek yer bulmak adına hepsi zayıf bir nokta aradı. İşin ilginç tarafı –ki buna hiçbir kitapta rastlamadım- bu hayvanların enerji kalkanlarını 'yiyor' olmaları. Bunu fark etmemiş olsaydım şu anda ben de ölü olabilirdim. Büyü kalkanı yaparak kurtulduğumu itiraf ediyorum. Bölgelerinden çıkana kadar peşimi bırakmadılar. Bu zamana kadar çok güçlü hayvanlarla mücadele edip kendimi güçlü sanmışım: çok küçük hayvanlar bir bütün olunca beni yenebilirler...

Sonrasında bir orman perisi beni büyülemeye çalıştı, ah şu küçük ucubeler: belirli bir varlık formları olsaydı kesinlikle öldürmeyi düşünürdüm bunları. İşleri güçleri eğlence, orada burada mal mal dolaşmak, ya da bana böyle geliyor bilmiyorum. Öldüremediğim için baya bir uğraştım tabi bunlarla, gücümü göstermekten korktuğum kimse olmadığı için zalimce güc uyguladım üstlerine ama bunlar da zora geldiklerinde bir bütün olarak saldırabildikleri için çok uzatmadan kaçtım. Dönüş yolunda onlarla karşılaşmam daha ilginç oldu zira beni misafir olarak ağırlamak istediler: sivri kulaklı, uyuz kanatlı sahtekâr mahluklar kusura bakmayın size güvenmiyorum.

Yabani arazinin sonuna kadar nerdeyse durmadan gittim: bir sıkıntı göremedim ama ormandaki sessizliğin sebebini sanırım anladım: burası mumakillerin doğal yaşama alanı ve mumamikiller avcı hayvanları hiç sevmezler, avcılar başka taraflara kaçmışlar. Ve mumakiller onlardan birisini öldürdüğüm için bana da kızmış olabilirler, aç kalamazdım ne de olsa. Bir mumakil sanırım bize Eredin'e gidene kadar yetecektir. Ormanda onların da perilerin de bulundukları yerleri haritama işaretledim, ilerde lazım olabilirler...

Ben yeni şeyler keşfederken Ritka bir gölge panteri ve bir de gök gri kurtla çarp-"

Üykül yazmaya devam edememişti çünkü Ritka bir kurt olarak yine üstündeki elbiseleri parçalama gayretine girmişti, Üykül de onu keyifle izlemeye başlamıştı. Bu salak çocuk bir çarpışma anında da bu şekilde bir şeyle uğraşmaya başlarsa kesin ölürdü ama hala kurt formuna girmeden önce üstündekileri çıkarmayı akıl edemiyordu. Üykül yerinden kalkıp hayvanın karnını sıkan kemeri çözdü ve kurt ilk önce pantolondan sonra da üzerindeki gömlek ve pelerinden kurtulmuştu. Gözlerini Üykül'e dikip yüzüğü kokladığında Üykül Ritka'nın aç olabileceğini hatırladı. Ne hikmetse kurt formunda Ritka insan formundakinden çok daha fazla yemek yiyordu. Önceki kamp yerinden kalan yarım keçiyi hayvanın önüne attı. Hayvan burnunda bir nefes verip önündeki eti yemeye başladı.

On beş yirmi dakika sonra hayvan keçiyi tamamen bitirmiş ve uykuya dalmıştı, Üykül hayvanın zihnine bakınca Ritka'nın kurt formu üzerinde tam kontrole sahip olduğunu gördü; sevinmeden edemedi. Güneş alçalmaya başlamıştı ve hala Oykan'a varmaya bile yaklaşmamışlardı ama Ritka iti uyuyordu.

Bu sırada aklına bir şey geldi Üykül'ün, neden daha önce gelmediği konusunda kendi kendisine hayıflandı: enerjisini yavaş yavaş tüm hücrelerine göndermek. Bunu hayvan formuna dönüşmesi için Ritka'ya söylemişti ama kendisi için yapmak aklına hiç gelmemişti. Bu yüzden o da meditasyon yapmaya karar verdi.

Sakkhar olan bir kimse sadece element yeteneklerine, büyücüler büyü yeteneklerine; arinnler/savaşçılar fiziksel yeteneklerine enerji aktarmak suretiyle onları güçlendirirlerdi. Ama Üykül'de bu yeteneklerin hepsine ek olarak bir de mental ve ruhsal yetenekler vardı. Bunun için şöyle bir yol izlenirdi: yönlendirme yapacak olan kişi dentiasına bakar ve enerjisinin tamamını görmeye çalışırdı. Bu görüş zihinsel bir görüş olabileceği gibi sadece içsel bir görüş de olabilirdi. Üykül bunu ilk defa Üstad Dema'nın gözetiminde yapmıştı ve enerjisinin tamamını görebildiği olmamıştı. Üstad Dema da Üykül'e enerji göndererek onun enerjisini görmeye çalışacağını söylemişti. Ve sanırım görmüştü de çünkü adam bundan sonra bir daha normal olamamıştı, o günden sonra Üykül bir kez daha kendi başına içsel bir görüyle enerjisinin tamamını görmeye çalıştı: yine gördüğü şey yıldızsız ve aysız bir gecede gökyüzüne bakmaktan farksızdı. Ne başı belliydi enerjisinin ne de sonu: sonsuza uzanan bir geceden başka bir şey görünmüyordu.

Şimdi Üykül tekrar bu uçsuz bucaksız enerjiye odaklanarak yavaş yavaş enerjisini yeteneklerine yönlendirecekti. Bu sefer daha bilindik bir his yaşayacağını düşünüyordu çünkü daha önce enerjisine hem zihinsel hem de içsel olarak iki kez bakmıştı. Meditasyona başladı.

Üstad Dema'nın söylediği gibi ilk önce kendisini enerjiden soyutlamaya başladı: içsel olarak kendisini enerjiden uzaklaştırıyordu. Ama ne kadar uzaklaşırsa uzaklaşsın henüz sınırlarını görebileceği kadar uzaklaşamamıştı enerjiden ve en sonunda pes etti. pes ettiği noktada işi bırakmayıp bu enerjinin bir kısmını bedenine yollamaya başladı: tüm kaslarına ve tüm organlarına. Ne yolladığı enerji dolayısıyla kasları doyuyordu, ne de izlediği enerjisinde bir eksilme oluyordu. Artık enerjinin vücudundaki tüm hücrelerine ulaştığını anlayabiliyordu ama ne enerjide bir azalma olmuştu ne de ne de hücrelerinde bir değişme. Yılmayıp enerji aktarmaya devam etti. zihninde aylar gibi gelen bir zamanın ardından ilk kez kaslarındaki hücrelerin şişmeye başladığını; kıyafetlerinin çeşitli kısımlarının artık dar gelmeye başladığını hissetti. Heyecanlanarak verdiği enerji miktarını biraz daha artırdı ve olacakları gözlemlemeye başladı: kasları derisi iç organları hepsinde ufak ufak değişiklikler oluşmaya başlamıştı artık. Üykül enerjiyi biraz daha artırdı, normal bir insan olsa ve bu kadar enerjiyi kaslarına aktarmış olsa şimdiye kas seviyesi en az üç kez yüz seviyesine çıkmış olurdu ama Üykül'de ne bir seviye artışı vardı ne de enerji azalışı. Derin bir nefes alıp daha fazla enerji aktardı: şu anda harcadığı enerjiyi dışarıdan bir kişi görme imkânı bulabilse enerji akışının büyüklüğünden dolayı bile küçük dilini yutardı. Zira seksen iki seviyesindeki Kral I. Erid bile bir savaş esnasında yüz bin tonluk kuvvete karşı direnç gösterebilecek bir kale kapısını hiç zorlanmadan tek yumrukla patlatmıştı. Üykül'ün şu ana kadar bedenine yolladığı enerji bu babasının seviyesinin nerdeyse yedi katına çıkmıştı. Bu da demek oluyordu ki Üykül şu anda bir milyon tona yakın bir kuvvet uygulayabilirdi.

Bir müddet sonra kaslarındaki gelişme durdu ve eski haline geri döndü. Üykül gönderdiği enerjiyi artık kendisi için bile anormal boyutlara çıkartmıştı ama hücrelerinde bir değişiklik olmuyordu. Zihninde bir buçuk yıllık sürenin ardından bedenine enerji göndermeyi bıraktı. Büyü ve sihir yeteneğine aynı anda enerji yollamaya karar verdi: beş kat fazla beş kat hızlı olarak yeteneklerine enerjiyi yolladığında yine ilk etapta bir gelişme oldu sonra eski haline geri döndü. Bu durum Üykül'ü daha fazla sinirlendirdi ve bir önceki enerji miktarının yirmi kat fazlasını yirmi kat hızlı bir şekilde mental yeteneğine yolladı. Sonuç yine aynıydı: mental yeteneğinde önce ufak bir gelişme olmuştu sonrasında ise eski haline geri dönmüştü. Sinirlenen Üykül meditasyondan çıkmaya karar verdi...

Gözlerini açtığında güneş yüzünü çoktan göstermişti. Çok fazla kalmadığını umarak Ritka'ya bakınca onun da dalgın dalgın düşündüğünü gördü ama üstelemedi. Ne de olsa isterse anlatırdı. Yüzüğünden bir şeyler çıkartıp Ritka'ya uzattı ve kendisi de hızlıca yemeye başladı. Bu esnada Ritka konuşmaya başladı:

"Üykül sanırım başımızı daha büyük bir belaya soktum ama emin olamıyorum"

"nasıl yani"

"sen buralara geldiğinde etrafımda kaç tane cevher vardı?"

"bir tane"

"neyin cevheri olduğunu bilebilir misini?"

"tam olarak nereye varmak istediğini anlamadığım için şu an söylediğin her şey havada kalıyor"

"Dün önce bir gölge panteriyle arkasından da bir gök gri kurtla kapıştım, bunları biliyor olman lazım çünkü senin beynime gönderdiğin talimatlarla gök gri kurdu yendim so-"

"ben sana talimat göndermedim ki, ben birisinin beynine konuşursam görüntüm de olur: sadece seslenmem"

"Nn- nasıl yani?"

"Ben seninle konuşmadım dün bu kadar basit"

"Peki benimle konuşan kimdi?"

"şimdilik o kenarda dursun: devam et"

"Daha sonra sanırım bir kucma gördüm, saldıracağı düşüncesiyle elimdeki cevherlerden birisini yuttum ama hem kucma saldırmadı hem de panterin mi yoksa kurdun mu cevherini yuttuğumu bilmiyorum"

"Çok iyi; çok güzel bir bok yemişsin şi-"

"Konuşan benim gençler..."

"ananı s*k*m sen kimsin lan" diyerek Ritka yerinden sıçradı ama Üykül bu sesin sahibini tanıyordu: alaca baykuştan başkası değildi...

"Peki sayın baykuş, Ritka'nın hangi cevheri yediğini biliyor musun?"

Her hangi bir cevap gelmemişti ama Ritka gözünü Üykül'ün sol tarafına kitlemiş bakıyordu. Üykül ne olduğunu görmek için kafasını çevirdiği anda kucma Üykül'e yerden kaya saldırısı yaptı. İlginç olansa kaya saldırısıyla aşağı yukarı aynı anda alev topu yollamış olmasıydı: bunu bir sekkhar yapmaya kalkışsa kendi kendisinin ölüm fermanını imzalamış olurdu.

Saldırıları fark eden Üykül, elini toprağa koyarak kucmanın yaptığı saldırıya aynı saldırıyla karşılık cevap verdi: aynı saldırı ama kucmanınkinden en az iki kat güçlü, diğer elini de havada sallayarak gelen alev topunu olduğu gibi kucmaya geri yolladı. Kucma sanki hiçbir şey olmamış gibi tüylerini kabartarak alev topunu soğurmuş ve kaya saldırısından da çok az bir yara ile kurtulmuştu. Üykül hayvana zarar vermek istemiyordu ama Ritka'yı pas geçip kendisine saldırmasını da tam olarak anlamamıştı. Bedeninden bir enerji yayılmadığı için hayvanların saldırmasına alışkındı ama Ritka'nın anlattığına göre kucma Ritka'yı umursamamıştı, bu sefer saldırması anlamsızdı. Çünkü kucmalar kendilerinden düşük seviyeli varlıklarla istisnai durumlar hariç uğraşmazdı.

Üykül sağ eliyle havaya bir desen çizdi ve havada asılı duran beyaza kaçan mavi renkli deseni Ritka'nın üzerine doğru yolladı. Ne olacağını merak eden Ritka hareketsiz dururken desenin temas etmesiyle neredeyse şeffaf bir hale gelmişti, elini kılıcına atıp Üykül'e yardım etmek istediğindeyse elinin kılıcının içinden geçtiğini farketti. Eli tüm bedeninin içinden de geçiyordu ve bedeni etraftaki ağaçların ve atların da içinden geçiyordu.

Üykül ise sadece hayvanın beynine ulaşmaya çalışıyordu, bu sırada hayvan ikinci saldırısı yaptı: bu sefer gökten bilek kalınlığında ve uçları sivri binlerce buz sarkıtı yağmaya başladı. Üykül'ün aklına geç de olsa atlar gelip onları da büyüyle saydamlaştırmaya çalıştı ama geciktiği için buz sarkıtlarından bir tanesi atlardan birinin gövdesini gelip geçmişti. Üykül'e ise her hangi bir şekilde zarar vermiyordu Üykül kendisi için tedbirini çoktan almıştı. Her ne kadar atlardan birisinin ölmüş olmasına üzülse de kucmanın ölmesini istemiyordu bu yüzden beynine girmeye çalıştı ama hayvan beyninin içinde öyle karmakarışık bir haldeydi ki Üykül hiçbir şey okuyamadan çıkmak zorunda kalmıştı. Bu sırada kucma Üykül'e ikinci saldırısını yaptı. Üykül hayvanı öldürmediği için gayet mutluydu zira daha önce kimse ona kan büyüsü yapma cesareti göstermemişti. Hayvanın ağzından çıkan siyah iplik şeklinde bir duman önce kucmanın yüzü etrafında yavaşça dolanarak büyüdü ve sonrasında gök gri kurdun şimşek hızında kat kat yüksek bir hızda Üykül'e doğru uçmaya başladı. Üykül, bunu ağır çekimde gerçekleşen bir olay gibi izleyebiliyordu ne de olsa onun en düşük hızı bildiği en yüksek hızdan daha fazlaydı. Daha bu siyah iplik dumanlar Üykül'e ulaşamadan Üykül kucmanın sağ tarafından bir toprak dalgası yükseltip kucmayı aynı hizadaki ağacın gövdesine yapıştırdı. Hayvan daha ne toprak dalgasını ne de ağaca çarpmayı idrak edebilmişti ki Üykül kucmayı gırtlağından kavradı. Hayvan bu kavramadan iki saniye kadar sonra kendisinin bir toprak dalgası aracılığı ile ağaca doğru fırlatıldığını anlamıştı ama Üykül'ün ne ara onu boğazından yakaladığını hala çözememişti. Üykül tekrar hayvanın beynine ulaştı ve aynı karmaşanın devam ettiğini gördü. Bu sırada hayvan az önce soğurduğu alev topunu kat kat fazla bir şekilde postuna vererek bedenini alevle kapladı. Üykül ise karşılık olarak aleve temas eden elini ve bileğinin bir kısmını buza çevirmekle yetindi: yeteri kadar soğuk bir buz, alevin içinde erimezdi bunu alcham'daki bir deney esnasında görmüştü.

Kucma elden alevle kurtulamayacağını anlayınca etrafındaki ağaçlara hükmederek hepsinin dallarıyla Üykül'e kırbaç saldırısı yapmaya çalıştı. Ama kırbaç gibi harekete başlayan dallar Üykül'e yaklaştıklarında hareketsiz kalıyorlardı. Kucma toprağa hükmetmeye çalıştı bu sefer de. Toprak Üykül'ün ayaklarından bedenine doğru giderken hızlı bir şekilde Üykül'ün de enerjisini emiyordu. Üykül'ün tüm bedeni toprakla kaplandığında kucma Üykül'ün elinden kurtulmak için toprakla Üykül'ün elini gevşetmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Tam bu esnada etraflarındaki elli metre yarıçaplı bir alan içerisindeki tüm ağaçlar sanki tek bir beden gibi kucmaya saldırdılar: kucmaya kırbaç gibi çarpan dallar onunla oynuyormuş gibi kucmayı oradan oraya savurarak kırbaçladılar. Kucma bayılmak üzereyken de hiçbir şey olmamış gibi durdular.

Bu esnada Üykül kucmanın beyninde aradığını bulmuştu: bu efsanevi hayvan o kadar akıllı ve bilgeydi ki mental saldırı olmadığı zamanlarda bile aklını başka şeylerle meşgul ederek beynini erişilmez kılmıştı. Düzensizlik bu beynin içindeki düzenin ta kendisiydi yani. Son saldırısında ve aldığı son saldırıyla bitap düşen hayvan Üykül'e karşı diklenmekten vazgeçmemişti yine de, Üykül ise her şeye rağmen bu hayvanın ölmesini istemiyordu. Bu yüzden hayvanın beynine konuştu:

"Sizleri şu veya bu şekilde rahatsız ettiysek özür dileriz bilge canlı lütfen bize saldırmayı bırakır mısınız?"

Hayvanın beyninde yine binlerce alakasız şey dönüyordu ama cevap gelmiyordu: hayvan Üykül'ü süzmeye devam ediyordu:

"benim kim olduğumu biliyor musun?"

"maalesef bizi kendinizle tanıştırma şerefinden mahrum bıraktınız efendimiz"

"çünkü seni sevmedim insan"

"sizler gibi bilge varlıkların hoşuna gitmeyecek bir şeyi mutlaka istemeden yapmış olmalıyım, bu yüzdendir ki ne olduğunu bilmiyorum. Ancak ne olduğunu bana söylerseniz düzeltmek adına elimden geleni yaparım. Bu fırsatı bana sunar mısınız?"

"iyi niyetini ve üslubunu göz önüne alarak seni muhatap kabul ediyorum. Bu orman benim ormanım insan kimsenin benim ormanıma sahip olmaya çalışmasına izin vermem ancak savaşarak alırsın. Ve sen benim ormanımı elimden almaya çalışıyorsun bu da açıkça bir savaş sebebidir..."

"size kendimizi yanlış ifade ettiğimiz için bizleri affedin efendim, durumu size izah etmeme müsaade edin-"

"arkadaşın kamp yeri kurarken sen ormanımı keşfetmedin mi, burayı kendinize barınak haline getirmediniz mi?"

"evet efendim ama yanl-"

"öyleyse benim ormanıma göz dikmişsiniz demektir"

"efendim müsaade edin amacımızın o olmadığını neyi neden yaptığımızı ifade ederek izah edeyim"

"peki insan, konuş eğer anlattıklarını beğenmezsem seni öldürürüm"

"daha iyi bir fikir geldi aklıma efendim, müsaade edin de size tam olarak neyi neden yaptığımızı göstereyim."

"insan bana düşüncelerini mi açacaksın?"

"sizin için de bir sakıncası olmazsa evet efendim"

"siz sefil insan türünün beynini görmek ölmekle eşdeğer bana ama azimli mücadeleni takdir ettiğim için kabul ediyorum, bunun ikimiz arasında bir muahade olduğunu biliyorsun değil mi?"

"muahede ne demek bilmiyorum efendim anlatır mısınız?"

"bana kendi düşüncelerini açman benimle arkadaşlık anlaşması yapman anlamına gelir: bundan sonra birbirimizi ve birbirimizin döllerini koruma kollama zarar gördüğünde zararını karşılama üzerine anlaşmış olduğumuz yani"

"sizinle arkadaş olmak benim için bir onur olur ef-"

"kes insan, gördüklerimi beğenmezsem böyle bir şeyin olmasında birimizden birinin öldüğünden emin olacağımı bilebilirsin..."

Böylelikle Üykül düşüncelerini açmıştı hatta mevzuyu biraz daha uzatıp Ritka'nın eğitimlerinden itibaren bugüne kadar olan her şeyi göstermişti kucmaya: günlükte yazanları bile. Nerdeyse bir aylık olayları bir anda aktarmıştı böylelikle Üykül ama kucma hala sinirli bir şekilde etrafta dolanmayı sürdürüyordu.

Bu sırada Ritka beyni ile baykuşa kucmanın enerjisini geri toplamaya çalıştığını ve durduklarından beri geçen zamanın Üykül'ü oyalama amaçlı olabileceğini söylemişti. Baykuş gözlerini Ritka'nın gözlerine dikince Ritkanın sağ gözündeki üç sol gözündeki iki göz bebeğini gördü ve enerjileri gördüğünü anladı. Olanı biteni olduğu gibi Üykül'e haber verdi. Bunu duyan Üykül kendisini kandırılmış hissetti ama yine de saldırıya geçmedi, bunun yerine kucma'nın karşısında sol dizinin üstüne çökerek beklemeye başladı.

Kucma saldırısına başlamak için hamle yapmak için Üykül'e döndüğü anda Üykül öyle bir hızla ayağa kalktı ki Ritka saydam olmasına rağmen gücün hissetti. Çok yakında olan ağaçlar bu bir anlık kalkışla çatırdayarak kırılırken etki kendisine ulaşan kucma metrelerce ileriye uçtu. Bütün bunların olması sadece Üykül'ün ayağa hızlıca kalkmasının sonucuydu: yetmiş yetmişbeş santimlik bir yükseliş bu tahribatı oluşturmuştu...

"Gerçekten, sana saygılı davrandığım için seni öldürmeyeceği mi düşünmüyorsun değil mi? benim adım Üykül, hayvan ve Üykül cezası şiddetli olan demektir..."

Lanjutkan Membaca

Kamu Akan Menyukai Ini

23.8M 1.4M 79
Doğum gününden sonra, kardeşiyle eğlenmek için konsere giden bir genç kız... Fırtına yüzünden iptal olan konserden eve dönmeye çalışırken, kendini bi...
236K 10.1K 53
İronisine yazılmış bir gerçek ailem+mafya kitabıdır düzenlenmeye alınmış olmasına rağmen saçma kısımları vardır 'Kraliçe Elsa' isimli ilk ve tek kurg...
274K 18.6K 32
"Sakın onun adını anma." "Neden?" "Eğer yaparsan sana sonsuza kadar sahip olur." ~~~~ "Büyü zayıflıyor Aria. Sen ölmek istesen bile o buna izin verme...
2.5M 77.7K 54
Babasının borcu yüzünden genç kızı alı koyan Karahan başına büyük ama tatlı bela alır... Genç kız Karahandan küçük olmasına rağmen yalnız adama eş ol...