GECENİN IŞIĞI

Da buyazarneleryazar

15.3M 402K 134K

Genel Kurgu #1 Bir adam düşünün, hayatının tüm dönemlerini karanlık işlerle geçiren ve geçmişinin izlerini hâ... Altro

~TANITIM~
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47.BÖLÜM
48. BÖLÜM
Sırma-Sarp
Karakterlere Sorular
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
Sırma ve Sarp
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM: GECE
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜMDEN KESİT
72. BÖLÜM
SORU-CEVAP
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM
Yeni Kitap
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM
79. BÖLÜM
80. BÖLÜM
81. BÖLÜM
82. BÖLÜM
83. BÖLÜM
84. bölümden kesit
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88. BÖLÜM
89. BÖLÜM
90. BÖLÜM
91. BÖLÜM
92. BÖLÜM
93. BÖLÜM
94. BÖLÜM
95. BÖLÜM
96. Bölümden kesit
96. BÖLÜM
97. BÖLÜM
98. BÖLÜM
99. BÖLÜM
100. BÖLÜM
101. BÖLÜM
102. BÖLÜM
103. BÖLÜM
104. BÖLÜM
105. BÖLÜM
106. BÖLÜM
107. BÖLÜM
108. BÖLÜM
109. BÖLÜM
ÖNEMLİ
110. BÖLÜM
111. BÖLÜM
112. BÖLÜM
113. BÖLÜM
114. BÖLÜM
115. BÖLÜM
116. BÖLÜM
117. BÖLÜM
118. BÖLÜM
119. BÖLÜM
120. BÖLÜM
121. BÖLÜM
8 MİLYONNN!
Kitap Tanıtma Fırsatı
122. BÖLÜM
123. BÖLÜM
124. BÖLÜM
FİNALE DOĞRU •PART-1•
FİNALE DOĞRU •PART-2•
FİNALE DOĞRU •PART-3•
BÜYÜK FİNALDEN UFAK BİR KESİT!!!
•BÜYÜK FİNAL•
•VEDA•
•GECE• Duyurusu

35. BÖLÜM

139K 3.2K 879
Da buyazarneleryazar

Keyifli okumalar. Satır arası yorumlar! Bölüm sonundaki notu okumadan geçmeyiniz!

••

Eğer aşk için kelime gerekseydi, dilsizler nasıl sevecekti.
-Edward Estlin Cummings

••

Nasıl geçti günler! Ne kadar da çabuk olup bitti her şey. İsteme günüm daha dün gibi aklımda. Sonra sözlenmemiz, nişanımız, kına ve son olarak düğünümüz. Her şey olup bitmiş biz evlenmiştik. Gece karşımda sabırsızca dikiliyordu. Gelinliğimin minik düğmelerini açmaya başladı. Sırtım boydan boya düğmeler ile kaplıydı. Bu biraz daha zaman kazanmak için olan bir şeydi. Gece sabırla bütün düğmeleri açtı. Gelinliğimi kollarımdan kaydırıp karşısında iç çamaşırlarım ile kalmamı sağladı. Utanmıyordum nedense. Yutkunma sesi ta kulaklarıma geldi.

"Hazır mısın?" diye sordu kısık bir sesle. Cevap vermedim. Değilim desem ne değişecekti ki. Belimden tutup yatağa doğru ittirdi bedenimi. Sırtım yatak ile buluşurken göğsüm Gecenin göğsü ile buluştu. Üzerimdeki ağırlığı itmek istesem de kollarımı mengene almıştı. Dudaklarını boynuma bastırdı. Öptü, emdi, ısırdı... inlememek için dudaklarımı bastırdım. Üzerimde kalan tek parça eşyaları da çıkardı. Karşısında çırışçıplak oluşum daha yeni yeni utanmamı sağlarken üzerini çıkarmaya başladığını gördüm. Az sonra karşımda boxerı ile kalınca gözlerimi kaçırdım. O da son parçasını çıkarıp tekrar üzerimde yerini aldı. Tüm bedenimi öpücükler ile gezdi. Kasıklarımda takılı kaldı bir süre. Daha sonra kadınlığıma inip burnunu kadınlığım boyunca kaydırdı. Kalçalarım kendine has ritimleri ile oynamaya başladı. Şu an beni tahrik etmeye çalışıyordu. Az sonra dudakları kadınlığım ile buluştu. Nefesim boğazıma takılır gibi oldu. Gözlerimi yumdum. Ellerimi çarşafa bastırıyordum. İnanılmaz bir haz dalgası vardı vücudumda. Kadınlığım ile oynuyordu resmen. Öpüyor, yalıyor, emiyor ve küçük küçük ısırıklar bırakıyordu. Doruğa tırmandığımı hissediyordum. Dili de işin içine girince yüksek bir yamaçtan atlar gibi olup aynı zamanda zirveyi tırmandım ve o eşsiz duyguyu tattım. Gecenin kısık sesle güldüğüne şahit oldum. Kadınlığım ile olan işini bitirip bacaklarımı ayırdı ve erkekliğini kadınlığıma yasladı. Gözlerini yumdu ve açtığında içimdeydi. Aldığım acı ile boğuk bir çığlık attım. İçimde hareketlenirken ben kıpırdamıyordum. Gözlerimi yummuştum. Aldığım haz fazlaydı ama acı da büyüktü. Hareketlerini hızlandırdı ve kısacık bir zamanda üzerime yığıldı. Bu kadar çabuk muydu? Her şey neden film şeridi gibi hızlı ilerliyordu? Üzerimden kalkıp kendini yatağın yan tarafına atınca
yataktan kalktım ve Gecenin gömleğini üzerime geçirdim. Banyoya doğru yürürken Gecenin öfke ve nefret dolu sesini duyunca duraksadım. Neler oluyor?

"Işık!" Yavaşça arkamı döndüm. Gece çarşafı eline almış parçalıyordu.

"Bu ne lan? Kan nerede? Sen bakire değil miydin? Bu ne demek oluyor? Lanet olası sen bakire değil miydin!" diye dövünüyordu. Ama bu nasıl olurdu? Ben daha önce böyle bir şey yapmadım. Böyle bir şey mümkün olamazdı.

"Gece ben yem-"

"Yemin etme lan bana! Etme! Beni nasıl kandırdın? Kim lan söyle kim! Yoksa o çok sevdiğin arkadaşın Anıl mı?" Haddini aşıyordu.

"Sus! Lanet olsun sus! Öyle bir şey yok. Ben kimse ile yatmadım," diye bağırdım sesim kısılana dek. Bağırmak iyi gelmiyordu. Kasıklarımdaki ağrı dayanılmaz bir hal aldı ve bacaklarımın üzerinde duramaz oldum. Yatağa ulaşmak istedim ama bacaklarım beni engelledi. Az sonra yer ile buluştu acılı bedenim...

Gözlerimi açıyorum ve kendimi bir hastane odasında buluyorum. Başımın üzerinde konuşan iki kişi vardı.

"Evet Gece duyduğun gibi."

"Figen ben bu olaydan hiçbir şey anlamadım nasıl oluyor bu?" Gece şaşkınca konuşuyordu.

"Bak Gece, eğer önsevişme süreci uzun geçerse veya rahim yeterince kaygansa aynı zamanda kızlık zarı sert ve dar ise kanama meydana gelmez. Işık'ta da olan bu. İkinci, üçüncü veya dördüncü birlikteliğinizde  zar esneyecek ve kan gelecektir. Bu çok da önemli değil. Bir gram kanın yokluğu seni bu kadar delirtmemeli, hem o 3 damla kanı ne yapacaktın ki, bir kavanoza koyup odanınızın en mahrem yerinde saklayıp gördükçe egonu mu tatmin edecektin? Merak etme karın bir tek sana ait," dedi doktor. Bu ne cesaret? Onunla nasıl böyle konuşabiliyordu?

"Pekala sen çıkabilirsin."

Kapının kapandığını hissediyorum ve gözlerimi aralıyorum. Gece'nin bana öyle bir bakışı var ki... özür diler gibiydi. Bana inanmayan bir adam ile nasıl bir ömür geçirecektim ki? Bitmeliydi...

"Boşanmak istiyorum."

Gözlerimi korku ile açıp sıçrayarak yataktan kalkıp etrafıma bakındım. Odamdaydım. Lanet olası bir kabustu. En ince ayrıntısına kadar gerçek gibi olan bir kabustu bu. Ter içinde kalmıştım. Nefes nefese yataktan kalktım. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Bu akşam beni istemeye gelecekler ve ben dün akşam o kadar çok düşünmüştüm ki bu lanet rüyayı görmüştüm. Banyodan çıkıp aşağı indiğimde annemin temizlik yaptığını gördüm. Sesim soluğum çıkmıyordu. Mutfağa girip bir bardak su içtim. Bardağı yerine koymak için arkamı döndüğümde karşımda Geceyi görünce bardak elimden yuvarlandı. Başım dönmeye başladı. Sanki yer ayaklarımın altından kayıyordu. Kolumdan tutup beni sandalyeye oturttu. Biraz daha iyi hissedince gözlerimi açabildim.

"İyi misin?" diye sordu telaşla.

"İyiyim sadece başım döndü," diye açıkladım.

"Yüzün bembeyaz olmuş. Neden bir an da böyle oldun?" Korkudan Gece!

"Y-yok bir şey. Sen niye geldin?"

"Akşam için alışverişe çıkmak istersin diye düşündüm."

Sen böyle şeyler oldu mu pek bir düşüncelisin zaten Gece bey.

"Biz Sinem ile gideceğiz."

"Tamam nasıl istersen, birlikte gidin," deyip arka cebinden cüzdanını çıkardı ve kredi kartını uzattı.

"Al, lazım olur," deyip elime tutuşturmaya çalışsa da almadım.

"Tanrı aşkına al şunu, senden para falan istemedim," deyip ittim.

"İstemediğini biliyorum ama lazım olur al şunu."

"İstemiyorum dedim Gece zorla mı?" diye çemkirip mutfaktan çıktım.

"Kızım günaydın."

"Günaydın annecim," dedim neşeli tutmaya çalıştığım sesim ile.

"Sinem aradı ama sen uyuyordun. Bu gün ablası memleketine dönüyormuş, gündüz seninle gelemeyeceğini ama akşam kesinlikle burada olacağını söyledi."

"Peki anne," dedim üzgün bir sesle. Kim ile gidecektim ben şimdi? Düşünmem uzun sürmedi. Ve aklıma gelen fikirle Gece'ye döndüm.

"Hazal ve Hazan evdeler midir?" diye sordum Geceye.

"Büyük ihtimalle. Neden?"

"Alışverişe onlar ile gideceğim," deyince gözlerini yumup sakinleşmeye çalıştı. Hiç çırpınma Gece o alışverişe senin ile gitmeyeceğim.

"Ben ararım onları sen hazırlan seni bırakayım." Tamam anlamında başımı sallayıp odama çıktım ve gündelik kıyafetlerimi giydim. Üzerime de montumu geçirdim. Şubat ayının sonlarına yaklaşıyorduk ve hava hâlâ soğuktu. Aşağı indiğimde Gecenin çıkmış olduğunu fark ettim ve babamın bıraktığı kredi kartını alıp ben de evden çıktım. Çıkar çıkmaz koşarak arabaya bindim.

"Aradın mı kızları?"

"Evet."

Konuşmamız bundan ibaretti. Kızları evden alıp selamlaştıktan sonra da yol boyu sessiz kaldık. Nişantaşı'nın ünlü butiklerinden birine gelmiştik. Bu kadar pahalı bir yere gelmemiz şart mıydı? Benim bütçem sınırlıydı.

"Abi sen gidebilirsin. Yengem bize emanet." Hazan abisine bakıp gülümseyerek konuşmuştu.

"Size güveniyorum kızlar," deyip gitti. Güveniyorum derken? Ne alaka? Kızlar beni içeri sokup bütün giysileri giydirmeye başladılar. Fiyatları dudak uçuklatacak kadar pahalıydı. Bir tanesini çok beğenmiştim. İpince askılı lacivert diz üstü bir elbise. Göğsünden itibaren aşağı kadar dapdar iniyordu. Sadece ama bir o kadar şıktı. Ne kadar pahalı olursa olsun bunu almalıydım. Kızlar da akşam için kendilerine kıyafet alınca kasaya geçtik. Elbiseyi uzattım. Kasiyer elbiseyi özenle poşete koyup bana  verdi. Çantamda kredi kartını ararken borcumu  sormuştum. Aldığım yanıt karşısında kulaklarımdan duman çıktığını hissedebiliyordum.

"Sizin borcunuz Gece Karayel tarafından ödendi. İyi günlerde kullanın."

Lanet olası adam niye bir kere olsun lafımı dinlemiyordu. Kızların bundan haberi var olacak ki kıkırdıyorlardı. Hayır yani çok mu komik bir durumdu. Poşeti sinirle bıraktım.

"Söyleyin abinize her şeyi parasıyla çözemez. Bir daha benim işlerime karışmasın," diye istemsizce sesimi yükseltip mağazadan çıktım. Geçen bir taksiye atlayıp bizim evin yakınlarındaki bir AVM'yi tarif ettim. Beyefendi parası ile her şeyi halledebileceğini sanıyor. Sabah kesin bir dille reddettim zaten hâlâ niye üsteleyip benim işlerime burnunu sokuyor. Zırlayan telefonuma bakınca Gecenin aradığını gördüm. Sessize aldım. Aramayı sürdürünce tümden kapattım. İşlerime karışmaması gerektiğini  öğrenmesi gerekiyordu. Parasını falan istemiyordum ben onun. İnsan olsun yeter. Ki onu bile beceremiyordu. Taksi AVM'nin önünde durunca ücreti ödeyip indim. İlk kattaki mağazalardan birine girdim. Pahalı bir marka değildi ama ürünler güzeldi. Bu geceye uygun bir kıyafet bulup ücreti ödedim ve mağazadan çıktım. Ayakkabı olarak da siyah makosen model bir ayakkabı aldım. Topuklu falan giymeyecektim. AVM'den çıkıp durağa yürümeye başladım. Saate bakmak için telefonumu açtım. Tüh ya. Sinem beni aramıştı. Hemen geri aradım.

"Işık."

"Sinem kapalıydı telefonum kusura bakma."

"Yok, yok canım. Sıkıntı değil. Ben size geçiyorum. Sen yaptın mı alışverişini?"

"Evet evet şimdi dolmuşa bineceğim."

"Tamam bekliyorum," deyip kapattı. Gelen dolmuşa binip ücreti uzattım ve boş bir koltuğa oturdum. Akşama sayılı saatler vardı. Heyecanlı değildim sadece... korkuyordum.

••

Eve geldiğimde annem Sinem'in odamda olduğunu söyledi ve ben de direk odama çıktım. Odaya girer girmez Sinem'in elinde incelediği elbiseye baktım. Hayır!

"Bu adam tam bir keçi," deyip elbiseyi sinirle fırlattım.

"Neler oluyor?" Sinem şaşkınca konuşmuştu.

"Her şeyi parası ile satın alabileceğini sanıyor," diye bağırdım.

"Işık neler oluyor anlatır mısın?" Elbiseyi yerden alıp yatağa koydu sakince.

"Gece'nin işleri işte. Sanki ben elbise alamıyorum."

"Abartma bu kadar bence, bir jest yapmış sonuçta," dedi gayet sakin. Biri beni anlasa şaşarım zaten.

"Bırak ya ne jesti," diye homurdandım. Gönderdiği elbiseyi ve ayakkabıyı tekrar poşetlerine koyup kapının kenarına bıraktım.

"Giymeyecek misin?"

"Giymeyeceğim. Elbise aldım ben zaten."

"Göstersene," dedi hevesle. Poşetten çıkarıp gösterdim elbiseyi. Beğeniyle gülümsedi.

"Çok güzelmiş. Diğeri kadar olmasa da gayet güzel. Hadi saçlarını ve makyajını yapalım," deyip beni masaya oturttu. İyi de benim makyaj mal-

"Bak burada ne var? Bunu kabul et bari."

Gece efendi bir de makyaj seti yollamış.

"Peki, fazla abartı olmasın."

"Hay hay efendim," deyip işe koyuldu. Güneş de odama gelmiş ve makyaj istemişti. Sinem ona da ufak bir makyaj yapmıştı. Sıra saçıma gelince tepeden sıkı bir atkuyruğu yaptı. Elbisemi ve ayakkabımı giyip  aynanın karşısına geçtim.

"Çok güzelsin abla." Güneş hayran hayran etrafımda dolanıyordu. Sinem de onun gibiydi.

"Çok güzel oldun kızııım," dedi beğeniyle.

"Sağ olun kızlar," dedim havalı bir şekilde.

"Az sonra geleceklermiş abla annem öyle  söyledi. Artık inelim." Güneş'e başımı sallayıp Sinem'e baktım.

"Hadi inelim." Hep birlikte odamdan çıkıp aşağı indik. Annem yine harika bir sofra kurmuştu. Annem ile gözgöze gelince gözlerinin dolduğuna şahit oldum. Anneme bakarsam ağlayacağımı bildiğim için gözlerimi kaçırdım. Abimi merdivenlerden inerken gördüm. O da aşırı yakışıklıydı. Sinem'in seslice yutkunduğunu duydum. Abim ile gözgöze gelince utançla başını eğdi.

"Işık bu güzel kız kim?" diye sordu abim hovarda bir ses tonu ile.

"Abi Sinem, Sinem abim Bulut," diye tanıştırdım onları. Sinem'in abime bir bakışı var ki... Aman Allahım onu iyi ki Aykut'a ayarlamadım. Sinem abimin olmalıydı. Bakışları birbirine kilitlenmişti ikisinin de.

"Memnun oldum," deyip uzattı elini abim. Sinem de çekine çekine uzattı. Abim yurt dışında olduğu için Sinemi tanımıyordu. İlk kez görüyordu. Sinem zaten buraya  4 yıl önce üniversite okumak için gelmişti.

"Ben de," dedi titrek bir sesle Sinem. Ay bunlar vallaha olurlar. Babamın sesini işitince çöpçatanlık fikirlerimi sonraya sakladım.

"Geldiler." Sabahtan beri gelmeyen heyecan şu an peydahlandı. Annem ve babam kapıyı açmaya gitmişti biz ise dikiliyorduk. Karayel Ailesi içeri girdi. Gecenin gözü beni bulunca sinirden köpürdüğüne şahit oldum. Yolladığı kıyafeti giymediğimi görünce fena bozulmuştu. Bense ona inat sırıtıyordum. Aileler tokalaşmış, sohbetler edilmişti. Daha sonra masaya geçilip yemekler iştahla yenilmişti. Sinem ve ben mutfağı toplayıp içeri geçince babam ile göz göze geldik. Babam gözleri ile kahveyi yapmamı işaret edince Sinem ile tekrar mutfağa girdik. Heyecandan ellerim titriyordu. Bu yüzden Sinem kahveyi yapmaya başladı.

"Ayy ben niye böyle oldum şimdi ya," dedim kendi kendime. Sinem kahveleri yaptı ve fincanlara doldurdu. Daha sonra sinsi gözlerle bana bakıp Gecenin kahvesini gösterdi. Hayır anlamında başımı salladım.

"Hadi Işık damat o," deyip ısrar etti. Kabul ettim. Zaten içimden de geçmişti bunu yapmak.  Sinem'in ısrarları üzerine gaza geldim ve bütün baharatları Gecenin fincanına boca ettim. Ayriyeten fincanın kenarına ufak bir kırmızı kurdela bağladım. Mazallah Duman Karayel bu fincanı alır falan işte o zaman al başına belayı. Elim titreye titreye tepsiyi elime aldım. Ben önde Sinem arkada içeri geçtik. Sırasıyla önce büyüklere kahveleri dağıttım. Son bardak yani zehirli bardağı Geceye uzattım. Daha sonra keyifle izlemek için tam karşı koltuğuna oturdum. Herkes kahvesinden yudumlamaya başladığında gözlerimi Geceye sabitledim. Fincanı dudaklarına götürüp bir yudum alınca gözleri kocaman açıldı. Yüzü domates gibi kızardı. Kahveyi yutamadı. Şu an ağzının içinde olduğunu anlayabiliyordum. Sırıtmam daha da genişleyip kahkahaya dönüşecekken kendimi tuttum. Gece kahveyi zorla yuttu. Herkes gayet güzel kahvelerini yudumlarken o zorla içiyordu. Ben ise gözünün içine bakarak sırıtıyordum. Oh olsun. Az sonra fincanı bırakıp telefonunu eline aldı ve birine mesaj yazdı. Otuz saniye sonra telefonuma mesaj geldi. Açtım.

GECE
Gül sen gül! Düğün gecesinde de ben güleceğim. Bakalım sen gülebilecek misin? Son gülen iyi güler.

Okuduğum mesaj ile seslice yutkundum. Sabah gördüğüm rüya geldi aklıma ve vücudum ürperdi. Eğer gerçekten başıma böyle bir olay gelirse Gece beni mahfederdi. Doktor falan dinlemezdi. Telefonumu bırakıp başımı kaldırdığımda Gecenin bana baktığını gördüm. Kafasını yana yatırıp kaşlarını kaldırdı. Adeta
Göstereceğim ben sana diyordu. Yemekler yenmiş, kahveler içilmişti. Duman Karayel yerinde doğrulup söze başlamıştı.

"Evet, gelelim sebebi ziyaretimize. Çocuklarımız birbirini görmüş beğenmiş bize de bunu adlandırmak düşer. Sadık, Allahın emri Peygamberin kavliyle kızınız Işık'ı oğlumuz Geceye istiyorum."

Duman Karayel babama gülümseyerek bakıyordu. Bu bir ilk. Babam bana onay ister gibi bakınca ister istemez Gece ile gözgöze geldim. Babama dönüp başımı olumlu anlamda salladım.

"Kızımın onayı varsa bu iş zaten olur. Verdim gitti," deyip güldü. Aileler ayağa kalkınca el öpme merasimi başladı. Melek teyzenin elini öptükten sonra kulağıma fısıldadı.

"Çok mutlu olacaksınız sakın üzme kendini."

Dediği gibi olmasa da üzülmek istemiyordum. Mutlu olmasam da üzülmek istemiyordum.
Duman Karayel cebinden kırmızı kadife bir kutu çıkardı ve bizi iki yanına çağırdı. Ben sağ tarafına Gece sol tarafına geçmişti. Sol yüzük parmaklarımıza yüzükleri geçirdi ve kurdeleyi kesti daha sonra aradan çekildi. Gece bana gülümseyerek baktı ve beni kolları arasına aldı.

"Seni dünyanın en mutlu kadını yapacağım. Seni seviyorum." İşittiklerim ile adeta şok olmuştum. Tekrar söylemişti. Öyleyse o kadın neden onun evindeydi.

"Seni yalancı çekil," diye tısladım ve kollarından ayrıldım. Bizimkiler tatlı yemek üzere salona geçmişti. Ben de oturma odasına geçtim. Gece de peşimden geldi.

"Ne yalancısı kızım. Nerden çıktı o?" deyip yanıma oturdu.

"Madem beni seviyordun o kadının senin evinde ne işi vardı?" diye tısladım.

"Hangi kadın kızım?"

Afallamıştı. Hangi kadın olduğunu bilmiyor daha. Kaç tane kadın varsa artık?

"O gün geldim ya hani. Sana canım diyen kadın. Hani senin de belinde havlu vardı. Sadece şeyini kapatan bir havlu," dedim kelimelerin üzerine basa basa.

"Haaa o muu? O şey ya önemli biri değil," deyip geçiştirmeye çalıştı.

"Bırak ya bana bir şey anlatma. Neyin ne olduğu belliydi zaten," deyip koltuktan kalkmak üzereyken Gece tarafından geri oturtulmuştum.

"Lan otur şuraya da dinle. O kadın psikolog. Aslında o bir kadın da değil. Hiç mi anlamadın sesinden falan."

Ne! Ay yok artık!

"Peki öyleyse sen neden şeyini kapatan bir havlu ile geziyorsun evde," diye sordum bu defa.

"Ne bileyim anasını satayım kadın rahatlamam için soyunmamı söyledi." Yok daha neler! Hiç inandırıcı gelmedi nedense!

"Ya bir git! Yalancı seni. Kadın sana canım dedi."

"Tanrı aşkına delirtme beni. İsa üzerine yemin ederim ki onu becermedim. Hiç bir kadını becermedim." İnandığı kutsal şey üzerine yemin ediyordu.

"İnanıyor musun bana?" diye sordu ümitle.

"İnandım," dedim kısaca. İnanmış olmam onu affedeceğim anlamına gelmezdi. Çünkü kalbim aşırı kırılmıştı.

"Hah şöyle gel bakalım," deyip beni kolumdan tutup kendine çekti.

"Cık cık cık. Yok öyle bir dünya. Sen benim neler çektiğimi bilmiyorsun. Sen beni tehdit ettin. Mecbur bıraktın. Bunları unutmamı bekleme benden."

"Kızım ben ne yapayım kabul etmiyordun," deyip kendince haklı sebebini öne sürdü.

"Gece uzak dur rica ediyorum. Eskisi gibi olamayız beni rahat bırak."

"Işık anla artık sen benimsin. En kısa zamanda resmî olarak da benim olacaksın. Bunu o kalın kafana sok. Yoksa ben sana başka şeyleri sokacağım," deyip çarpık bir gülüş attı.

"Sen iyice sapıklaştın," dedim.

"Beni bu hale sen getirdin."

Savunması da hazırdı. Benim yüzümden.

"Ya ya kesin öyledir. Git başımdan."

"Gitmiyorum hatta baban ile konuşacağım nikah tarihini hemen alalım."

"Yok öyle bir şey. Önce benim okulum bitecek mesleğimi elime alacağım. Senin eve para getirmeni gözleyemem. Eve benim de katkım olması gerekiyor."

"Birincisi, okulunun bitmesini asla beklemem. İkincisi, mesleğini şu an bile eline almanı sağlarım. Üçüncüsü, eve para getirmemi gözlemene gerek yok evde seni bir ömür idare edecek kadar para var ve son olarak eve katkın diye bir şey söz konusu bile değil. Aldığın maaşı ailene verirsin," deyip göz kırptı. Bir solukta konuştuktan sonra derin bir nefes aldı.

"Sen cidden manyaksın ve ben senin ile ne yapacağımı bilmiyorum," dedim kendi kendime. Fakat o beni duymuştu.

"Benimle yapacağın şeylerin hepsini sayamam ama çok zevkli olacak olan bir tanesini söyleyebilirim." Bu konuşma artık pis bir boyut alıyordu.

"Aman kalsın."

"Özledim seni! Şöyle bir köşeye geçip öpüşsek mi?"

"Çok beklersin," deyip kalktım ve salona geçtim. Tüm aile masadaydı. Bir biz yoktuk.

Abimin Sinem'e olan bakışlarını görünce gülümsedim. Ay çöpçatanlık duygularım kabardı. Bu ikisi sevgili olmalıydı. Ama öncelikle abim gerçekten Sinem'den etkilenmiş mi onu öğrenmem gerekiyordu.

"Işık ben artık gideyim çok geç oldu," deyip kalktı Sinem.

"Bu gece kal yarın okul yok bir şey yok tatil zaten. Uzun süre sonra yalnız kalma evde."

Bakalım planım işleyecek miydi?

"Evet ya aslında aşırı tırsıyorum. Ablama alışmıştım. O da gitti. Tek başıma kaldım."

"E kal işte burada," diyen abime kocaman gözlerle baktım. Bu abim kesinlikle Sinem'e karşı bir şeyler hissediyor.

"Peki madem," deyip geri oturdu Sinem.

"Sadık biz artık kalkalım."

Duman bey hareketlenince bütün aile hareketlendi.

"Yine bekliyoruz Duman."

  Kapının çıkışına kadar
onlara eşlik ettik. Bu gece ikizler fazla sessizdi. Sanırım gündüzki tatsızlıktan kaynaklanıyordu. Onlara gereksiz bir çıkış yapmış gibi olmuştum.

"Yarın buluşalım mı?"

Arkamdan gelen sesle yerimde hopladım. Ne diye sinsi sinsi yaklaşıyor. 

"Olmaz işlerim var."

"Ne işin olabilir senin?" deyip kaşlarını çattı.

"Çöpçatanlık yapacağım," deyip gözlerim ile abim ile Sinem'i işaret ettim.

"Sana mı kaldı Işık! Bırak ne halleri varsa görsünler. Yarın sabah seni alıyorum. Kahvaltı yapacağı," dedi ve itiraz tanımadan evden çıktı. Ama benim planlarım vardı kiii...

Oflayıp içeri geçtim. Annem çok yorulduğunu ve uyuyacağını söyleyerek odasına çıkmıştı, babam da öyle. Güneş zaten gecenin yarısında uyku alemine giriş yapmıştı. Salonda biz kalmıştık sadece. Normalde şu an abim odasına topuklardı ama hâlâ buradaydı.

"Abi sen neden uyumaya gitmedin hâlâ?" diye sordum çok değişik bir durummuş gibi. Sinem'e çaktırmam gerekiyordu bazı şeyleri. Çaksın ki anlasın.

"Uykum yok abicim niye bir problem mi var?" dedi kamyon şöförlerini aratmayan bir ses tonu ile.

"Yok canım ne problemi," dedim.

"Işık uyusak mı artık?" Sinem'in uykulu sesine karşılık onu onayladım.

"Tamam canım. İyi geceler abi!"

"İyi geceler kızlar," dedi arkamızdan. Sinem ile kendimizi odaya atıp üzerimize birer eşofman geçirdik. Daha sonra benim yatağıma atlayıp konuşmaya başladık.

"Gecenin kahve içerkenki yüzü neydi öyle," deyip kıkırdadı.

Sen dur şimdi Sinemcim.

"Sen Geceyi falan bırak da abime gel," deyince afalladı.

"N-ne abisi kızım?"

Evet bu konuşma aksaklıkları güzel bir işaret.

"Basbayağı abim. Görmedim sanki birbirinize olan bakışlarınızı," deyince kızardığına şahit oldum.

"O da mı bana bakıyordu?" diye sordu merakla.

"Kızıııım, yedi bitirdi resmen seni."

"Ayy bak fena heyecan yaptım şimdi. Kızım abin çok yakışıklı ya," dedi hülyalı sesiyle.

"Kimin abisi kızım?" dedim böbürlenerek. Huy olarak çok benzemezdik dış görünüş olarak benzerdik ama.

"Işık bakar mı ki abin bana? Ondan küçüğüm. Nereden baksan en az 5 yaş var. Abin kaç yaşında?"

"26, o kadar da fazla değil. Gece de 25 yaşında sanki ne olacak," deyince dudağının kenarını dişledi.

"Ayy çok fena oldum hee."

"Ben yaparım sizin aranızı," deyip göz kırptım.

"Harbi mi?"

İlk görüşte aşk dedikleri bu olabilir miydi? Çenesinin titrediğimi görebiliyordum.

"Harbi harbi. Yat uyu hadi," deyip yorganın altına girdim.

"İyi geceler Işık."

"Sana da."

••

"Işık kalksana! Adam seni bekliyor aşağıda."

Çenen çıksın Sinem!

"Ya uykum var söyle gitsin," deyip yorganı başıma kadar çektim.

"İyi sen bilirsin," deyip kapıyı sertçe kapatınca odadan çıkmış olduğunu anladım. Tatlı uykuma geri dönmeye hazırlanırken yorganım üzerimden çekildi.

"Eline sokayım senin!" diye bağırıp yorganımı geri almak için kalkınca bir adet sırıtan Gece ile karşılaştım.

"Ne ile sokuyorsun güzelim," dedi alayla. Az önce ettiğim küfür şimdi bana o kadar ayıp geliyordu ki... utançla başımı eğiyorum.

"Utanmayı sonraya bırak. Hazırlan kahvaltıya gideceğiz." Yine emrivaki yapıyordu.

"Gelmeyeceğim ben," deyip başımı kaldırdım.

"Öyle mi? Pekala ben de tek giderim. Kafedeki kızlarla karşılıklı bi-"

"Çık dışarı hazırlanıp geliyorum," deyince zaferle gülümsedi ve odadan çıktı. Hayır! Tabii ki onu kıskandığımdan değil kızlara acıdığımdan gidiyorum. Dolaptan bol paça kot pantolonumu ve beyaz kazağımı çıkarıp giydim. Üzerime de montumu giyip odadan çıktım.

IŞIK'IN KOMBİNİ

Gece annem ile sohbet ediyordu. Helal valla! Kaleyi içten fethediyor.

"Hah, Işık da geldiğine göre biz de çıkalım izninizle Nermin teyze." Vay vay bir de izin istiyor.

"Tabi oğlum," dedi annem. Bana dönüp seninle sonra görüşeceğiz bakışları atınca kaşlarım çatıldı. Ben ne yaptım ya!

"Hadi Işık." Geceye tamam anlamında başımı salladım ve Sinem'e kaş göz yapıp abim ile konuşup sohbet etmesini söyledim. -bunu nasıl kaş göz ile yaptım ben de bilmiyorum-
Sadece başını salladı. Gece artık sinirle hadi deyince korktum ve koşarak evden çıktım. Kapıda ayakkabılarımızı giyerken kıkırdamıştım. Gece ne var der gibi göz kırptı. Botlarını giyme çabaları beni güldürmüştü. Eğilip çekiştirmesi falan...

"Yok, bir şey yok," deyip arabaya geçtim. Ardımdan o da binince yolculuğa başladık. Annem neden bana öyle bakmıştı bir türlü anlamamıştım. Ne yaptım ki ben şimdi?

"Kınayı ne zaman yapıyoruz?" dedi gözünü yoldan ayırmadan.

"Henüz çok erken," deyip sustum. Söz keseli bir gün olmuştu bu ne acele böyle?

"Erken değil. Bir an önce kına yapacağız." Derdi neydi? Henüz okuyordum. Bu işler en az bir yılda halloluyordu.

"Sebep? Ne acelen var?"

"Sebebi yok."

"Öyleyse olmayacak kına falan." Gözünü yoldan ayırıp bana iki numaralı bakışlarından attı.

"Olacak dediysem olur."

"Üstelik kınadan önce nişan yapılır akıllı." Biraz da ben bilmişlik taslayayım.

"Bak sen... onu da yaparız, sen istedikten sonra her şeyi yaparız." Ah Gece sende bir haller var da hadi hayırlısı.

"Off! Ne acelen var anlamıyorum ki! Okul açılmadan halledelim o zaman," deyip kabul ettim.

"Hazırlıklara başlıyorum o zaman."

"Başlıyoruz," diye düzelttim.

"Ben başlıyorum sen başlamıyorsun."

"Kavga etmek istemiyorum," deyip sustum. Daha fazla konuşursak kavga edeceğimiz belliydi. O yüzden susmuştum.  Ama aklımdan Ben geçenlere de karışamazdı.

"En doğrusu," dedi.

••

Kahvaltımızı edip Gecenin barına geçmiştik. İşi varmış beyefendinin. Bu bahane ile Saykoyu görmüştüm. Epey özlemiştim onu.

"Demek nişanlanıyorsunuz." Geldiğimden beri dördüncü kez soruşuydu.

"Evet Sayko." Ben de bıkmadan cevap veriyordum.

"Lan dün gibi aklımda. Gece abi seni görünce hiç benlik değil sarışınlardan hoşlanmam demişti senin için. Şimdi ise nişanlanıyorsunuz."

Evet Gece sarışın kadınlardan üstüne üstlük bir de renkli gözlü sarışın kadınlardan hoşlanmadığını söylemişti. Peki ya ben? Bazen cidden onu anlamıyorum.

"Eee büyük lokma ye büyük konuşma," deyince gülümsemişti. Gündüz olmasına rağmen yine olağanüstü bir müşteri kitlesi vardı. Şaşırtıcı!

"Gece abi geliyor," deyince arkama döndüm. Gece yine tüm ihtişamı ile merdivenlerden süzülerek inerken bardaki bütün kızlar dönüp onu kesmeye başladı. İstemsiz çatıldı benim kaşlar. Gece ağır tempoda yanıma gelip gidiyoruz deyince Sayko ile vedalaştım ve bardan çıktık.
Bugün Gece ile bir konuyu konuşacaktım. Mühim bir konuyu. Arabasına binince konuyu ne kadar utanıp sıkılsam da açtım.

"Gece."

"Hı?"

"Sen hani sünnet olmadın ya... bundan abimin haberi var mı?"

"Lan abinin niye haberi olsun benim aletimden. Saçma sapan sorular sorma," diye çemkirdi. Yani haklıydı sonuçta böyle bir şeyi konuşmak zorunda değillerdi.

"Sen sünnet olmak zorundasın biliyorsun değil mi?" deyince bana yok yaa senin anan güzel mi? der gibi baktı. Cidden öyle baktı.

"Hiç de öyle bir zorunluluğum yok," dedi sadece. Ne yani sünnet olmayacak mıydı? O zaman biz nasıl? Ben de kafayı takmıştım son günlerde bu konulara.

"Çocuk gibisin cidden. Şuncacık bir şey kesecekler. Yoksa... yoksa korkuyor musun?" deyip kahkaha atmaya başladım. Ama tabii ki biliyordum korkmadığını.

"Ne korkacağım?" diye kükredi bir anda. Sakin ol dostum. Elbette şu kalıp ile korkacak bir adam olmadığını biliyorum.

"Ne bileyim sen öyle deyince..." devam etmeme fırsat vermeden konuştu.

"Ben bu yaştan sonra sünnet falan olmam. Hem sana bir şey söyleyeyim mi?" deyip sonlara doğru sesini kıstı ve direksiyonu tek eli ile yönetip bana yaklaşmaya başladı.

"Evet?"

"Yapılan araştırmalara göre sünnetsiz erkeklerin sünnetli erkeklere göre cinsel ilişkileri daha uzun süreli ve zevk verici oluyormuş. Bu zevki seninle tatmam gerek," deyip göz kırptı. O konuşurken benim şaşkınlıktan ağzım açık kalmıştı.

"Kuduruk," diye mırıldanıp camdan dışarıyı izlemeye başladım. Mübareğin kafası belden yukarı çalışmıyor ki!

••

Gece beni eve bırakıp nişan  hazırlıkları için gitmişti. Acelesini anlamıyordum. Sinem gün boyu abimle bakışıp tek bir söz konuşmadan oturduklarını anlattı. Eh be abi senden ne beklenir ki zaten!

"Işık mutfağa!" Annemin sesini duyunca korku ile mutfağa geçtim. Kesin sabahki bakışının sebebini söyleyecekti. Kalbim korkudan göğüs kafesimi parçalayacak gibi atarken masaya geçip annemin karşısına oturdum.

"Anlat Işık!"

"N-neyi anne?" dedim sesimin titremesine mani olamayarak. Bir felaket olduğu kesindi.

"Geceyi daha önce tanıdığını ama neden bize söylemediğini," deyince gözlerim yerinden fırlayacak gibi oldu. Bunu nereden biliyordu?

"S-sen n-nasıl?"

"Senin söylemeni bekledim ama sen bir türlü anlatmadın. Kızım sence ben saf mıyım? Hatırla, bundan yaklaşık 9 ay önce evimize bir genç geliyor ve sen bana onun baktığın kadının oğlu olduğunu söylüyorsun ve bir bakıyorum ki o kişi Gece..." 

İşte şimdi sıçmıştım.

"A-anne," diyebildim yalnızca.

"Anlat Işık." Sesi daha yumuşak çıkmıştı bu defa.

"Anne ben özür dilerim. Anlatmalıydım. Özür dilerim."

"Kızım özür dileme ve anlat."

"Benim daha önce Gece ile bir ilişkim oldu anne. Daha sonra ayrıldık," dedim kısaca. Ondan borç aldığımı falan anlatamazdım.

"Nasıl tanıştınız siz?"

"Ben geceleri onun barında çalışıyordum," deyip gözlerimi yumdum. Annem şu an beni terlik ile dövedebilirdi.

"Sen ne diyorsun Işık?" diye kükredi.

"Anne kızma lütfen. Paraya ihtiyacımız vardı. Gece barda çalışıp gündüz ofisinde temizlik yapıyordum. Daha sonra birbirimize karşı bir şeyler hissetmeye başladık. Geçen aylarda da ayrıldık." Bunlar  sadece bir kısmıydı.

"Neden peki? Neden ayrıldınız?"

"Öyle gerekti çünkü."

"Ah Işık. Gece seni evlenmeye zorluyor mu yani?"

Aslında önceden öyle gibiydi.

"Hayır anne zorlamıyor."

Doğru değildi bunlar. Anneme yalan söylüyor olmak burkuyordu ama mecburdum.

"Kızım bana doğruları söyle. Ben senin annenim. Eğer istemediğin bir evlilik yapıyorsan bunun ömür boyu vicdan azabını çekerim."

"Hayır anne. Ben sadece... bu kadar erken olmasını istemiyorum. Gece nişan hazırlıklarına başlıyor bu gün." Annem sıkıntılı bir nefesi daha bırakıp başını salladı.

"Başlasın bakalım. Beyefendi çok aceleci. Aslında ben Geceyi ilk gördüğümde anlamıştım sana olan bakışından," deyince utançla başımı eğdim.

"Kızım abin bilmiyor bunu değil mi?"

"Bilmiyor anne. Öğrenmesin de lütfen," deyip yalvarma girişimlerime başladım.

"Tamam kızım."

Şu an kalkıp anneme sarılasım vardı. Ve de sarıldım. Annem başörtüsünü çekiştirip

"Dur kız başımı yoldun," deyip güldü. Başının üstüne de bir öpücük bıraktım.

"Ooo hayırdır sevgi patlaması mı yaşıyorsunuz?" deyip mutfağa girdi abim.

"Evet, ne o kıskandın mı," deyip anneme daha da sarıldım.

"Çooook," dedi yayvan yayvan.

"Kıskanma yavrucuğum," dedi annem kollarını açıp onu da sarılmaya teşvik edip.

"Aman kalsın."

Sonra bana baktı bir süre.

"Neyse. Biz Sinem ile dışarı çıkacağız haberiniz olsun."

Annemin kolları arasından sıçrayıp karşısına dikildim.

"Ben de geliyorum," dedim hevesle. Aslında abimin kabul etmeyeceğini biliyordum. Çünkü Sinem ile yalnız kalmak istiyordu. Yani tahminimce.

"Yok öyle bir şey," dedi abim.

"Banane ben de geleceğim," dedim inatla. Amacını anlamam şarttı.

"Yürü git kızım. Git sözlün ile buluş sen. Hatta git birkaç ay onda kal," dedi alayla. Abime bak ya benden kurtulma derdinde.

"Ne münasebet?" diye çemkirdim.

"Aferin seni sınamıştım. Kabul etseydin duvarda izin çıkacaktı," deyip pis pis sırıttı. Gözlerimi kısıp tehlikeli bakışlar atmak istesem de komik duruma düştüğümü anlayınca vazgeçtim.

"Amma da uzattın hee! Sinem ile başbaşa kalmak istediğini söylesen gelmem zaten." Kızardığına şahit oldum. Abime bak be!

"Ne alakası var?!"

"Tamam tamam utanma abisi. Hadi gidin gelmiyorum," dedim.

"Gelemezsin zaten," deyip mutfaktan çıktı. Sinem ile abimi de everseydik çok iyi olacaktı. Hem abimden kurtulmuş olacaktım hem de Sinem yalnızlıktan kurtulacaktı. Mutfakta daha fazla boş boş durmak yerine odama çıktım. Dün Sinem bana bir şey söylemişti. Aklımdan çıkmıyordu doğrusu. Acaba doğru mu diye düşünmeden edemiyordum. Geceye sormak istiyordum. Sonuçta erkek o bilir. Ama bir yandan da çekiniyorum. Zaten kendimi ona karşı eskisi kadar yakın hissetmiyorum. Mesafeli gibiyim. Ya da bana öyle geliyor. Biliyorum. Ama şunu biliyorum ki ben bu soruya cevap almazsam çatlarım. Telefonumdan numarasını bulup mesaj yazmaya başladım.

Gece sana bir soru...

Elinde telefonla bekler gibi anında cevap gelmişti.

GECE
Sor güzelim.

Güzelim falan deyince içim bir hoş oluyordu.

Erkekler birlikte olduğu kadınlar ile evlenmezmiş. Doğru mu?

Heyecanla cevabı beklemeye başladım. Neyin heyecanıysa bu! Az sonra cevap geldi.

GECE
Birliktelikten kastın nedir?

Hadi ama Gece anlamamış olamazsın. Sırf beni utandırmak için bunlar. Utangaçlığı bırakıp yazdım.

Cinsel olarak birliktelik.

Gelecek cevabı merak içinde bekliyordum.

GECE
Doğru. Erkekler becerdiği kızlar ile evlenmez.

Madem evlenmez de Gece niye benim ile birlikte olmak istiyor. Hem evlenmek istediğini söyleyip hem de becerdiği kızla evlenmemek? Kafam karışmıştı. Ve verecek cevabımda yoktu.

GECE
Kafan karışmasın. Erkekler becerdiği kız ile evlenmez. Ben seni becermek istemiyorum. Sevişmek istiyorum.

Bunu cidden nasıl yazabilmişti? Ben okurken utanıyordum. O yazarken nasıl utanmaz. Ayrıca o kafamın karıştığını nasıl anlamıştı? Bu adamın gizli bir yeteneği mi vardı? Evet evet kesinlikle böyle bir yeteneği vardı.

Bence konuyu kapatalım. Hazırlıklar nasıl gidiyor?

Konuyu değiştirmek en doğrusuydu.

GECE
Işık sen benimle sevişmek istiyorsun.

Okuduğum anda kalbim yerinden çıkar gibi olmuştu. Bunu neresinden uydurmuştu allasen?

Nereden çıkarıyorsun böyle şeyleri?

Çok geçmeden yanıt geldi.

GECE
Sünnet ol Gece! Erkekler becerdiği kız ile evlenmez mi Gece? Vs vs...

Tamamen yanlış anlaşılıyordum. Rezil olmuştum net!

Saçmalama alakası bile yok. Her konuşmam da bir ima arama!

Yanıtı pek de gecikmedi.

GECE
Aklımdan çıkmıyor ki...

Tanrı aşkına! Şu konuyu açmaz olaydım. Daha fazla cevap verip yanlış anlaşılmak istemediğim için sustum. Çoğu zaman yaptığım gibi...

••

Delirmek üzereydim. Delirmek!

"Elini bile sürmeyi düşünme!"

Peki bu sayamadığım
kaçıncı elbise? Diğer elbiseye geçtim.

"Askısından oynatma bile."

Cidden artık yeter.

"Eeehh yeter ama," diye bağırıp butikten kaçmaya çalıştım. Sabahtan beri beceremedim ya neyse. Tekrar kaçma girişiminde bulundum.

"Işık!" Gecenin öfkeli sesi doldurdu kulaklarımı. Sabahtan beri butikte olmanın verdiği stres sesine yansıyordu ve bu... korkutucuydu. Ama ben artık ezik Işık değildim. Ona cevap vermesini çok iyi biliyordum. Artık böyleydi.

"Evlenmiyorum ulan! Yok nişan falan. Senin ile mi uğraşacağım ben ya! Onu alma, şunu alma, bunu giyme," deyip sesimi epey yükselttim. Gecenin anlamsız bakışlarına şahit oldum.

"Giy ne giyiyorsan," deyip butikten çıktı. İlla böyle ayak mı yapmalıydım kabul etmesi için? Yalnız sesi cidden kötü çıkmıştı. Acıma Işık! O Gece Karayel! Acınacak son insan.

"Şu elbiseyi alıyorum."

Rengi oldukça hoşuma gitmişti. Zaten nişan törenlerinde genelde bu renk giyilirdi. Omuzlarının düşüklüğü çok hoştu. Yırtmacı çok da derin sayılmazdı bence.  Aman canım şunun şurasında bir kere nişanlanacağım istediğim gibi olsun bari. Elbise paketlendi ve uygun bir ayakkabı seçildi. Poşetleri alıp butikten çıktım. Karşı kaldırımda arabanın kaputuna yaslanmış sigarasını içen Geceyi gördüm. Dumanı dertli dertli içine çekip hemen sonra bırakıyordu.Yanına gidip varlığımı belli etmek istedim. Bana pas vermeden sigarasından son bir duman alıp arabaya bindi. Peşinden ben de bindim. Yalı kazığı gibi dikilecek değildim. Poşetleri arka koltuğa bıraktım. Arabayı çalıştırıp normal seyirde sürmeye başladı. Konuşmuyor olması bile bende büyük etki yaratıyordu. Kim bilir konuşsa bana bağıracaktı, o yüzden susmayı tercih ediyordu.     

   Nişanımız Karayel Malikanesinde olacaktı. Bu pazar günü. Her şey hazırdı. Eksik olan tek şey vardı. Belki de erkendir diye düşünüyordum ama öyle değildi. Sonuçta evleneceğiz diyordu. Neden bana evlilik teklifi etmiyor? Ben de isterim tabii ki her kız gibi şöyle afilli olmasa da bir şeyler. Ama gel gör ki Gece de böyle şeyler mevcut değil. Ben çoktan ümidimi kestim zaten. Umut bağlamak ahmaklık olurdu. Sonuçta o Gece Karayeldi! Araba bizim evin önünde durunca arka taraftan poşetlerimi aldım ve Geceye döndüm. Kafasını çevirmiş camdan dışarıyı izliyordu. Abartıyordu! Cidden trip mi atacaktı yani. Şayet, amacı buysa hiç çekilmezdi.

"İyi akşamlar," diye seslendim. Takmadı bile. Kapıyı açıp arabadan indim. Bir anda tatsızlık olması beni de üzüyordu. Ama ben bir şey yapmamıştım ki. O abartmıştı. Arabadan inmem ile tozu dumana katıp sokaktan çıkması bir oldu. Bu kadar hızlı gitmesi... Allah muhafaza kaza falan...

••

İçimde bir his vardı. Lanet bir his. Böyle hissetmek istemiyordum ama kötü bir histi bu. Bir türlü peşimi bırakmıyordu. Hep kötü hissettiriyordu. Eve geldikten sonra odama çekilmiştim. Böyle değildim ben. Aşağıda oturur, Güneşe ödevlerinde yardım eder, anneme sataşırdım. Hatta abime bile laf atmam gerekiyordu şu an. Ama içimden gelmiyordu. Hiçbir şey gelmiyordu içimden. Zoraki yaşıyordum sanki. Nişan kıyafetimi özenle dolaba yerleştirmiştim. Sinem kıyafete bayılmıştı. Ben ise anlattıklarına. Abim henüz hiçbir şey demese de o anlamıştı. Aslında ben de anlamıştım. Bakışlarından... vs vs. Çok belliydi. Ne diyoruz? Hayırlısı.
Bu yorucu günün ardından yemek yiyip tekrar odama atmıştım kendimi. Sinem artık evine dönmüştü. Abim de hafif bir hüzün kırıntısı sezmiştim. Sinem'de de öyle. Sanki zorla ayırıyorduk. Kimse Sinem'e git demiyordu ama o çekiniyordu. Aslına bakarsak ben de böyle bir durumda aşırı çekinirdim. Sıkıntıdan bir sürü şey düşünüyordum. Konudan konuya geçiyordum kafamda ama aklıma yine dönüp dolaşıp Gece geliyordu. Ben Geceye aşık mıydım? Öyle olamazdı. Kırılan kalp tekrar eskisi gibi olmaz. Benim kalbim defalarca kez kırıldı ve Gece tamir etmeyi bile beceremedi. Tamir bekleyendeydi kabahat zaten. Ben ne bekliyorum ki? Gece ayaklarıma kapanacak, önümde diz çökecek... Sen geç bunları Işık. Rüyanda bile göremeyeceğin şeyleri hayal etme artık. Çünkü hayaller gerçek olmuyor. Bu defa sen hayal oluyorsun...

DÜZENLENDİ ✔️

Herkes bu bölümde en beğendiği veya etkilendiği sahneyi buraya yazabilir mi?

Continua a leggere

Ti piacerà anche

186K 10.3K 37
Her şey ruhu viran olmuş kuzguni gözlerin, gecenin kör bir vaktinde yapılan o hatanın bedelini ödetmek istemesiyle başladı. Ve bu hatanın beraberinde...
3.2M 109K 33
Kod Adı Aşk'tı. O Vural Karalı idi. Oyunlar adının bir parçası olmuştu. Bu sefer Cüneyt karakteriyle, genç bir kızın kalbini çalacaktı. Sahtekarlıkl...
2.5K 1.2K 12
Karşısındaki aynadan gelinliğine baktı. Kar gibi beyaz ve soğuk, diye geçirdi içinden. Sonra kendisine baktı. Sıradan bir gelin gibi görünse de deği...
2.4M 104K 70
Bu imkansızdı işte ... "" Sözlüyüm ben ."" Dedi Havin . Cesur'un ise Havin'in bu tavrı hoşuna gitmişti. Her ne kadar ondan uzakta yaşamış olsa da Hav...