Düzenleyen:Melodiii_12
(Hemen gaza gelmeyin editör falan bulmadım kardeşime düzeltti.)
Bölüm 26 - Eski Efsane (2)
Engel sağ elindeki asasını yere bırakarak bakışlarını karşısındaki adama çevirdi.Saf öldürme duygusu karşısında duran adamın bütün hareketlerini engelliyordu.Engel gözlerinden çıkan kırmızı ışıkları hissettikten sonra gökyüzünü siyahın en koyu tonları kaplamaya başlamıştı.Gökyüzü siyaha bürünürken yerlerdeki çimenler ve etraflarındaki ağaçlar solmaya ve kararmaya başlamıştı.Bu teknik Gök Tanrısının Laneti'nin son seviyesiydi."Ölümün hızlı olacak fakat hissettiğin bütün acılar şu ana kadar yaşadığın bütün zaman boyunca hissettiğin acılardan kat ve kat daha fazla olacak ve ne diyeceksin biliyor musun?"Engel bir süre duraksadıktan sonra Tron'a doğru bakarak devam etti."Bu adam gelmeden önce o çocuk beni öldürseydi diyeceksin ve emin ol o çocuk bile seni öldürebilir!"Engel birkaç adımda karşısındaki adam'ın yanına vardı.
Engel yanına vardığı gibi adam'ın kulağına doğru eğildi."Şu an neden hareket edemiyorsun veya neden konuşamıyorsun bilmiyorsun değil mi?"Engel adamla alay eder gibi konuşmasını bekliyordu normalde böyle biri değildi fakat hissettiği duyguları uzun zamandır hissetmiyordu."Bende öyle düşünmüştüm."Engel arkasını dönerek yerde duran Arto'yu omuzuna alarak adamdan uzaklaşmaya başladı.Tron ise Arto'yu aldığı için Engel'ı takip etmeye başladı.Bitkilerin solmamış olduğu yere varmışlardı ki arkalarından gelen gürültü ve çığlık sesleri duyuldu.Tron bu sesleri duyar duymaz arkasını döndü gördüğü şeyler sürekli çakan ve durmak bilmeyen kara renkli şimşeklerdi.
Tron gördüğü bu manzara karşısında kısa bir süreliğine de olsa hareketsiz kalmıştı.Gördüğü bu manzara aynı Oatau'nun kullandığı teknik gibiydi fakat daha güçlüsü ve daha acımasız olanıydı.Kendine geldiğinde Engel'a doğru bakmayı akıl eden Tron uzaklaştığını görünce koşarak aralarını kapatmaya başardı.Arkasında nefes nefese kalmış olan çocuğa bakan Engel yüzündeki gülümseme ile Tron'a döndü."Meditasyon nasıl geçti?"Gelen soru ile biraz şaşırmış olan Tron bir miktar düşündükten sonra anlatmaya karar verdi."Savaşçıları izleyerek tecrübe kazanmam gerektiğini biliyordum bu yüzden Dortzak ve Trakai Krallıkları arasındaki bir savaşı izledim ama merak ettiğim birşey var.Engel başını onaylar gibi sallayarak Tron'un sorusunu beklemeye başladı.
"Oatau adında İlah Seviyesinde olan birini izlerken Gök Tanrısının Laneti adında bir tekniğin adını haykırdı ve tıpkı sizin bugün yaptığınız gibi gökyüzünü başka bir renk aldı ama aldığı renk kızıldı.Sonrasında ise birden görüşüm karardı gözlerimi açtığımda ise bedenime bakıyordum."Tron'u sonuna kadar dinleyen Engel bir miktar düşündükten sonra birşey hatırlamış gibi tebessüm ederek Tron'a yanıt verdi."Büyük ihtimal ile kaldırabileceğinden güçlü bir tekniği gördün ve bu yüzden meditasyonun yarıda kesildi böyle şeyler olabilir."Aldığı cevapla tatmin olan Tron yürümeye devam etti.Yol boyunca karşılarına birşey çıkmamıştı ama çıksa bile Tron'un yanında İlah Seviyesinde biri bulunuyordu yani onların karşısına çıkmaya kim cesaret edebilirdi.
Yaklaşık olarak 20 dakika yürümüşlerdi ki karşılarına ufak bir kulübe çıkmıştı.Kaba ve basit bir yapıma sahip olan kulübe'nin çatısında bulunan sarmaşıklar hiç bakım yapılmadığını gösteriyordu.Kucağında bulunan Arto ile içeri giren Engel uzun zamandır temizlenmemiş olduğu için toz dolu kulübeden öksürerek çıkmıştı."Hey içeriye girip bir tozunu alsan fena olmaz."Tron gelen ses ile bir süre Engel'a bakakaldı."Üzgünüm ama ben ateş büyücüsü olarak doğdum hava değil."Engel Arto'tu yere bıraktıktan sonra kulübenin arka tarafına gitti.Birkaç dakika sonra döndüğünde elinde bir süpürge duruyordu."Görmeyeli insanlar bayağı tembel olmuş.Sana içeriyi temizlemeni söylerken büyüyle yapmanı söylememiştim zaten ama görüyorum ki sen herşeyi kolaya vurmanın peşindesin."Engel elindeki süpürgeyi Tron'un eline tutuşturdu.
Tron bir elindeki süpürgeye bir kulübeye bakıyordu daha önce hiçbir yeri temizlememişti bunu hep hizmetliler yapardı.Kucağına Arto'yu alan Engel bir ağacın kenarına giderek Arto'yu oraya yatırdı.Tron ise hala olduğu yerde duruyordu."Sen hala bekliyor musun?"Gelen ses ile birlikte Tron kendine gelerek içeri girdi."Ne kadar zor olabilir ki?"Birkaç mırıldanmanın ardından içeri girdi.Elindeki süpürgeyi yer ile buluşturan Tron havaya kalkan toz taneciklerinin gözüne ve boğazına kaçmasıyla birlikte öksürerek dışarı çıktı."Sen burayı ne zamandır temizlemiyorsun?"Hala öksürmekte olan Tron kafasını kaldırdığında Engel'ın gitmiş olduğunu gördü."Bu temizlik hiç kolay olmayacak."Tron adımını tekrar içeri attığında biraz araştırmaya karar verdi.
Kulübenin içinde fazla eşya bulunmuyordu bir yatak,bir masa ve birkaç tane sandalye vardı.Masanın üzerinde bulunan bir bez parçası Tron'un dikkatini çekmişti bunu bir peçe gibi yüzüne takarak tozlardan korunabilirdi.Peçeyi yüzüne taktıktan sonra süpürgeyi tekrar eline alarak temizliğe başladı.Süpürgeyi her yere vurduğunda kalkan toz tanecikleri üzerine yapışırken kulübenin temizliği iki saatlik bir aradan sonra nihayet bitmişti.Yorgunluktan bütün kasları ağrıyan Tron kendini yatağa bıraktı.Hayatı boyunca hiç temizlik yapmamış olmasına rağmen iyi iş çıkardığını düşünüyordu.Engel içeriden süpürge seslerinin gelmediğini duyunca üzerinde bulunan ağaçtan atlayarak yerde yatan ve hala uyanmamış olan Arto'yu da alarak kulübeye girdi.
"Kalk oradan genç adam arkadaşın yaralı halde ama sen gelmiş burada uzanıyorsun."Engel'ın yaşlı sesini duyan Tron gözlerini açarak karşısında duran Engel'a baktı."Ne dediğimi duymadın mı?"Hafifçe doğrularak ayağa kalkan Tron masada bulunan bir sandalyeye oturarak başını masanın üstüne koydu.Engel ise Arto'yu yatağa yatırmış ve Tron'a dönmüştü."Ne yaptığını sanıyorsun sen?"Tron gelen ses ile birlikte kafasını kaldırarak Engel'a baktı."İzninizle biraz dinlenmek istiyordum ama görüyorum ki buna izin vermeyeceksiniz."Engel birkaç kahkaha attıktan sonra kendini toparladı ve elleri ile kapının yanındaki iki kovayı gösterdi."Şu kovaları al ve su doldur."Tron daha yeni temizlemeyi bitirmişti şimdi birde nehre kadar gidip su doldurması gerekiyordu.
Birkaç mırıldanma ve lanetten sonra kovaları alıp buraya gelirken gördüğü nehre yürümeye başladı.Güneş yeni yeni batarken Tron nehrin kenarına varmış kovaları su ile doldurmaya başlamıştı."Sanki hizmetçisi var o yaşlı bunağın beni ne sanıyor!"Kovalarını doldurmayı bitirdikten sonra ayağa kalkarak derin bir nefes alan Tron kulübeye doğru yürümeye başladı.Tron kulübeye vardığında düzensiz olarak dizilmiş taşlardan oluşan bacanın üstünden dumanların yükseldiğini gördü.Kapıdan geçtikten sonra Engel'ın kaba saba yapılmış olan fırının önündeki bir tencereye sebzeleri doğradığını gördü."Şaşırdım doğrusu ben olmasam bile bazı işleri yapabiliyormuşsun."Arkasını dönen Engel ellerinde kova ile duran Tron'u görünce tekrar önüne dönerek tencereye doğradığı sebzeleri boşaltmaya devam etti.
"Kocalardan birini kapının önüne diğerini de benim yanıma getir sonrada kapının önünde duran odunları kır."Tron duyduğu sözler karşısında çığlık atmamak için kendini zor tutmuştu."Tamam!"Kendini zorlayarak tek kelime etmeyi başaran Tron Engel'ın dediği yerlere kovaları koymuş ve kapının önündeki odunları kırmaya başlamıştı."Ben bir köle değilim!"Elindeki kocaman balta ile odunları kırmaya devam eden Tron sürekli bunları mırıldanıyordu ama hala bunları bırakamıyordu.Odunları her kırışı ile daha çok öfkelenen Tron hala mırıldanmalarına devam ediyordu."Ben bir köle değilim!Ben bir köle değilim!"Tron bir saatin ardından bütün odunları kırmayı bitirmişti artık biraz dinlenmeyi hak ettiğini düşünüyordu.
"Efendi Engel odunları kırmayı bitirdim izninizle artık dinlenmek istiyorum."Engel bir süre Tron'u süzdükten sonra düşünürmüş gibi yapmaya başladı şu an Tron'un bütün öfkesini hissedebiliyordu."Yeni nesil çok çabuk yoruluyormuş ama bu seferlik izin veriyorum istersen önce yemek yiyebilirsin."Tron bugün duyduğu en güzel söz olan yemek kelimesi ile bütün öfkesini unutmuş ve masaya oturmuştu."Hey ne yaptığını sanıyorsun yemek önüne gelmeyecek şuradan bir tabak al ve kendine yemek koy."Tron bu sefer Engel'a hak vererek gösterdiği yerden bir tabak aldı ve tencereden kendine sebzelerin ağırlıklı olarak bulunduğu ama et de bulunan yemeği tabağına doldurarak masadaki yerine oturdu.
Yemeğini yerken bir yandan ise bugün sorduğu fakat cevap alamadığı yani tam olarak alamadığı soru aklına geldi."Efendi Engel bugün kullandığınız tekniğin adı Gök Tanrısının Laneti miydi?"Engel başını kaldırarak soruyu soran Tron'a baktı."Evet oydu neden sordun?"Aklına Oatau'nun yaptığı zamanki gücünü aklına getirerek konuştu."Efendi Oatau kullandığında kullandığı zaman bu kadar güçlü değildi bu yüzden bende değişik bir teknik sandım o yüzden de sorma ihtiyacı hissettim."Tron kafasından geçenleri bitirdikten sonra yemeğine devam etti bu süre boyunca ise ne Tron ne de Engel'ın ağızlarından tek bir kelime bile çıkmamıştı.Yemeği biten Tron sandalyeden kalkarak kapıya doğru hareketlendi fakat Engel'dan gelen ses durmasına neden oldu.
"Genç adam bu tabaklar kendi kendini yıkayamayacak biliyorsun değil mi?"Tron yeniden bir iş yapması gerektiğini duyunca ufak çaplı bir sinir krizi geçirmişti."Efendi Engel bugün bir tek yemek yaptığınızı gördüm ben ise evi temizledim,evin su ihtiyacını karşıladım ve odun kırdım bu yüzden bulaşıkları siz yıkasanız."Engel birkaç saniye kahkaha attıktan sonra öksürerek boğazını temizledi."Senin yanlış anladığın birşey var genç adam sana seçim hakkı vermiyorum bu yüzden çabuk tabakları yıka ayrıca arkadaşının yaraları kendi kendine iyileşmiyor.Ben sadece yemek yapmadım genç adam sen su almaya gittiğinde ben onun için ahora otunu topluyordum anladın mı?"Engel'ın bedeninden yayılan hükmetme aurası Tron'un bütün kontrolünü ele geçiriyordu.
"Pekala yıkayacağım ama bu son olsun!"Tron öfkeli bir ses tonu ile konuştuktan sonra tabakları aldı."Son olup olmayacağına ben karar veririm genç adam bunu unutma ayrıca arkadaşın birkaç güne iyileşir merak etme."Tron gözünün seğirmesine aldırmamaya çalışarak kapının arkasındaki su kovasını alarak dışarı çıktı ve tabakları yıkamaya başladı.Engel ise yatakta yatan Arto'nun yanına gelerek hazırladığı merhem'i göğsüne sürmeye başladı.Tabakları yıkamayı bitirip kulübeye geri dönen Tron tabakları masanın üzerine bırakarak Arto'nun yanına geldi."Birkaç güne iyileşir demiştin değil mi?"Engel kafasını onaylar biçimde salladıktan sonra Arto'nun göğsünü sararak kulübeden dışarı çıktı.
Tron uzun zamandır aklından çıkmış olan Arto'ya bakarken birkaç gün boyunca yatacağını söylemişti yani birkaç gün boyunca Tron haddinden fazla çalışacaktı.Yapacağı işleri düşünürken sanki bir kabustan uyanmış gibi olan Tron aklına gelen baltası ile sevinmeye başlamıştı.Kulübeye ilk girdiğinde kapının yanına bıraktığı çantasını alarak içinden baltasını çıkardı.Baltayı Arto'nun bedenine değdirerek gücünü hafifçe salmaya başladı.Bir süre sonra balta parlamaya başladı 2 dakika'nın ardından sönmüştü ki Tron daha önce bu kadar çok parlamadığını farketti."Umarım iyileşmişsindir Arto daha fazla iş yapmak istemiyorum."Tron kısa süreli bir tebessüm'ün ardından çantasının üzerine kafasını koyarak uyumaya başladı.
-------------------------------------------------------------
Herkese merhaba arkadaşlar bir iki şey söylemek istiyorum.Öncelikle dört tane duyuru bölümümüz var ve ben bunların kapağı katlettiğini düşünüyorum bu yüzden onların üstlerine bölüm yazıp yayınlasam mı yoksa direk silsem mi kararı size bırakıyorum.
İkinci olarak size yazdıklarıma fazla takmayın asla kalbinizi kırmak gibi bir niyetim yok onları şakasına söylemişimdir.
Son olarak bölüm yazmak zorunda değilim ama ben sizin için uyumuyorum ve bölüm yazıyorum siz bakın siz diye konuşuyorum gelmiş bana küfür yada hakaret edebileceğinizi sanıyorsunuz lütfen şöyle şeyler yapmayın insanın başına birşey gelmiş olabilir hani birbirimizi kırmaya değmez.
Tron savaşcı olmayı bırakıp hizmetçi mi olacak?
Engel kendine çok güvenmiyor mu?
O güveni çevirip başka yerine sokacak biri yok mu?
Hepsi bir sonraki bölümde hepinizi seviyorum bay bay...
****
1620
****