Bölüm 18 - Quantrau'ya Dönüş (1)
Tron gözlerini açtığında artık savaş alanında değildi.Şu an bedeninin hemen yanındaydı ve ona bakıyordu."Buraya nasıl geldim?"Kafasını sağa sola çevirdi ama etrafta kimsecikler yoktu en azından Arto'dan başka kimse yoktu zaten oda Tron gibi meditasyondaydı."Neden böyle oldu ki?Tanrı Tekniği gibi güçlü teknikler görmemem için mi yada gücünü kaldıramadığım için mi?"Tron kafasını kemiren düşüncelere dalmışken uzaklardan ayak sesleri geliyordu.Tron ayak seslerinin ilklerde kime ait olduğunu anlamamıştı dolayısıyla yaklaşmasını bekliyordu.Ayak sesleri 5 saniyeliğine durduktan sonra yön değiştirdi ve sağ tarafa doğru gitmeye başladı.Tron onu merak ettiği için ve birazda yapacağı birşey olmadığı için ayak seslerine doğru gitmeye başladı.
Ormanın içinden geçerken daha önce dikkat etmediği ağaçları,bitkileri ve büyülü yaratıkları yaratıkları görmüştü.Ayak sesleri artık iyice yakından geliyordu bu yüzden Tron hızını arttırdı.Önündeki ağaçları teker teker geçtikten sonra ise gördüğü şeyle biraz mutlu oldu bu bir insandı.Tron yaklaştı ve onu daha yakından incelemeye başladı adam'ın uzun sarı saçları,derinliğinde kaybolunabilecek kadar mavi gözleri,hafif iri bir vücudu vardı.Sakallarını uzun zamandır kesmemiş olmasından dolayı oldukça uzun gözüküyordu.Kırmızı bir kıyafet giyiyordu.Belinde iki adet bıçak bulunuyordu.Her birinin çok pahalı olduğu ise üzerindeki işlemelerden hemen anlaşılıyordu.Adamın sırtında ise dev bir kılıç duruyordu.Kılıcın sap kısmında zümrüt olduğu hemen anlaşılan büyük yeşil bir taş duruyordu.Zümrüt'ün etrafı ise küçük yakutlarla süslenmişti.
Tron kılıca baktığında bu Adam'ın kim olabileceğine dair fikir yürütmeye başladı."Büyük ihtimal ile Kronosos'tan geliyordur.Sonuç olarak bıçaklar ve kılıç oldukça pahalı ve güzel görünüyor.Kronosos'lu demirciler'in oldukça yetenekli olduklarını duymuştum ama bu kadar muhteşem kılıç yapabildiklerini bilmiyordum."Tron adamı takip etmeye başladı burada ne yaptığını ve daha önemlisi kim olduğunu çok merak ediyordu.Tron ilerlemeye devam ederken adam bir anda durdu ve elini arkadaki bıçaklardan birine götürüp Tron'a doğru fırlattı.Tron ise adam'ın yaptığı bu hareket üzerine korktu ve yana çekilme ihtiyacı duydu.Tron sağ tarafa atıldıktan sonra arka tarafından yere doğru birşey düşme sesi duydu.Tron kafasını arkasına doğru çevirdi ve gördüğü cesetle biraz afalladı.
Adam bıçağı Tron'a fırlamamıştı doğal olarak fırlatsa bile Tron'un içinden geçerdi çünkü o hala meditasyon durumundaydı.Tron cesedin yanına gittiğinde bıçağın tam kalbine saplandığını gördü ve adama karşı içinde bir saygı tohumu ekildi.Tron cesede bakarken duyduğu ses ile irkildi ama bu korkudan irkilmemişti bu sefer heyecandan irkilmişti çünkü duyduğu ses kılıç çarpışma sesleriydi ve hemen arkasından geliyordu.Arkasına döndüğünde adam'ın üç kişiye karşı tek başına savaştığını gördü.Bu üç kişi haydut yada eşkıya gibi değildi bu insanlar hiç tahmin etmediği bir şekilde köylülerdi.Peki ama köylüler neden adama saldırıyordu yada Tron'un takip ettiği adam neden ağaçtaki adama bıçak fırlatmıştı köylüler sıradan köylüler gibi değillerdi ama haydut gibi bur halleride yoktu.
Tron düşüncelerinden arındığında adam çoktan iki kişiyi öldürmüştü diğer adam ise kolları kesik bir şekilde yerde yatıyordu.Tron ilerledi ve yerde yatan adama daha yakından baktı normalde onu görseydi sıradan bir köylü diyebilirdi ama köylüler sadece çalışırlardı bu adam gibi kılıçla diğer insanlara saldırmazlardı. Kırmızı cübbeli adam yerde yatan köylünün yanına oturdu ve vücudunu süzdü."Quantrau kasabası nerede?"Köylü afallamış bir şekilde adama baktı arkadaşlarını öldüren ve kendisini perişan eden adam ona bir kasabayı soruyordu ona neden saldırdıklarını merak etmiyordu yada onları hiç sorun etmemişti be yaptıysa yapsın köylü bu hareketine çok kızmıştı.
"Nasıl yani o kadar kişiyi öldürdün benim kollarımı kestin ve sana neden saldırdığımızı bile merak etmiyor musun?"Köylünün konuşması üzerine adam tebessüm etti ve köylünün gözlerinin içine baktı."Bana neden saldırdığınız umrumda değil şimdi bana Quantrau kasabası nerede söyle bakalım."Köylü bu sefer daha çok kızmıştı ama adam'ın dediklerini yapmaktan başka şansı olmadığını çok iyi biliyordu."100 metre ileride bir köy var oraya sor istersen."Adam köylünün bu sözü üzerine kahkahalar attı.Köylü onun neden güldüğünü anlamamıştı bir deli olabilir diye düşünürken ne yerde yatan köylünün nede Tron'un göremediği bir hızla adam arkasındaki bıçağı köylünün dizine sapladı.
Köylünün bağrışları etrafta yankılanırken Tron gözleri büyümüş bir şekilde olanları izliyordu."Sana köyünü tarif etmeni söylemedim bana gereksiz bilgiler verme."Adam buraya kadar konuştuktan sonra bir iki kere öksürerek boğazını temizledi ve devam etti."Bana Quantrau kasabasının yerini söyleyip daha fazla acı çekmemen için son bir şans veriyorum bu şansını iyi kullan yoksa ölmek için yalvarırsın!"Köylü korku dolu gözlerle adama bakarken dirseklerinden aşağısı olmayan kolu ile güneyi gösterdi ve kekeleyerek konuşmaya başladı."Şu...şu...ra...da." Köylü bunları söyledikten sonra adam köylünün dizine sapladığı bıçağı aldı ve belindeki kemerine geri soktu."İşte böyle ama şu an canın yanıyor acaba ne yapabiliriz?"Adam bunları söyledikten sonra kılıcı ile köylünün boğazını kesti ve hiçbirşey olmamış gibi yoluna devam etti hatta adama saplı bıçağını bile almamıştı.
Adam aralıksız yürüyordu gece çoktan bastırmış olsa bile dinlenmemişti.Adam biraz daha ilerledikten sonra bir bina gördü binanın hemen yanında ise ileriye doğru uzanan bir yol vardı.Adam binayı gördüğü gibi oraya yöneldi belli ki oda yorulmuştu ama ormanda neden kamp kurmamıştı Tron bunu anlayamamıştı.Adam binanın girişine geldiğinde buranın bir han olduğunun farkına vardı.Hızlı adımlarla kapıdan girdi tabi ki Tron da onun peşindeydi neden takip ettiğini bilmese bile takip ediyordu belki Quantrau'yu merak ettiğinden belkide adam'ın güçlü olmasından her iki seçenekte bile Quantrau'yu göreceğinden emindi ama ne ile karşılaşacağını bilmiyordu.
İçeride birçok masa bulunuyordu ama şaşırtıcı birşey vardı bilge Tron'a burada başka kasaba ve şehir olmadığını söylemişti o zaman bu kadar insan o köyden mi geliyordu.İçerisi oldukça doluydu ger masada oturan adamlar vardı yanlarında ise kadınlar bulunuyordu.Bazıları içki içiyor bazıları kadınlarla öpüşüyor bazıları ise kumar oynuyordu.Tron buranın bir han olduğunu sanıyordu aslında takip ettiği adam bile burayı bir han sanmıştı ama bu dış görünüşüydü içerinin haydutların zevk mekanlarından farkı yoktu.Tron utandığı için takip ettiği adam'ın arkasına geçti ve yere doğru baktı şu an neden olduğunu bilmese bile çok utanıyordu.
-------------------------------------------------------------
(Çok cinsellik içeren bir sahne değil ama yinede bir yaş sınırı koyalım dedim ne olur ne olmaz :/ +15)
-------------------------------------------------------------
Adam tezgahtaki han sahibinin yanına giderken birkaç kadın yanına gelmişti bile."Yakışıklı benimle bir gece geçirmek ister misin?"Tron bu sözleri duyduktan sonra aşırı derecede kızarmıştı öyle ki şu an yanakları kızarıyordu ama meditasyonda olduğu için bunu bilmiyordu."Ben almayayım ondan sadece birşeyler yiyeceğim ve yatacağım böyle boş şeylerle uğraşamam."Adam bunları söyledikten sonra kadınların arasından sıyrılmaya çalıştı ama kadınlar geçit vermemişti."Burada biriyle yatmayacaksan oda vermezler bilmiyor musun?"Bu sorudan sonra adam ne kadar sinirlense bile birşey demedi ve olaylara müdahale etmeyen ve zorla orada duran bur kızın elinden tuttu ve tezgahtaki adama doğru yöneldi.
Kız üzgün ve yalvarır bir ifade ile adam'ın gözlerine baktı."Efendim lütfen beni almayın beni buraya zorla getirdiler lütfen acıyın bana."Adam birden durdu ve kızın yüzüne baktı.Koyu mavi saçları ile aynı renkteki gözlere sahipti ve oldukça güzeldi.Yalvarır gözleri ile daha şirin olmuştu."Sana dokunmak gibi bir niyetim yok sadece yemek yerken ve uyurken yanımda duracaksın bu senin için uygun mu?"Kız minnettar bir ifade ile başını salladı ve adam'ın elinden tutarak tezgaha doğru yöneldi."Bana en güzel odanı ve en güzel yemeklerini ver."
Han sahibi adamı iyice süzdü zengin görünen bir savaşçı gibi duruyordu."10 Altın yeterli olur efendim.Ayrıca adınız lazım buraya girenlerin isimlerini kaydediyoruz eski bir alışkanlık."Han sahibi bunları söyledikten sonra diğer bekleyenler ile ilgilenmeye başladı.Adam yüzüğünün içinden 15 altın çıkardı ve tezgaha koydu.Han sahibi masadaki altınlara baktı ve ağzının suyunun akmasına engel olamadı."Bana Leon diyebilirsin."Han sahibi masadaki paraları alıp kesesine koyduktan sonra konuşmak için ağzını açmıştı ki Leon çoktan yukarı doğru çıkmaya başlamıştı."Odayı bildiğine eminsin değil mi?"Leon önünden yürüyen kıza bakarken kız başını olumlu anlamında salladı."Beni zorla getirdiler demiştin bu yenisin demek değil mi?"Leon sorusunu sorarken kız en üstteki odalardan birinin önünde durdu.
"Buraya getirdiklerinde odaların yerlerini ve özelliklerini anlatıyorlar ayrıca yemeği buraya getirecekler merak etme."Leon kızı sonuna kadar dinlemişti ama yorgunluğun ve açlığın verdiği hissiyat ile odaya girdi ve kendini yatağa attı.Bunu yaparken kılıcını ve bıçağını çıkarmadığı için canı yansa bile belli etmedi ve yüzüstü döndü."Adını hala söylemedin."Kız bu soruyu duyar duymaz kızaran yanakları ile birlikte başını aşağı eğmişti."Şey benim adım mischa."Leon ayağa kalktı kılıcını çıkarmayı unuttuğu için kendisini bir aptal gibi görüyordu ama bu fazla sürmeden kapı çalındı."Gir!"Leon konuşurken sesinin yüksek çıktığını umursamadı ama kapının önündekiler bu sesin sahibini görmeseler bile ondan korkuyorlardı.
-------------------------------------------------------------
Toplu bölüm #1
Mischa'nın okunuşu Misa'dır size aptal muamelesi yapmıyorum eminim doğru okuyanlarınız vardır ama benim mal arkadaşım Misa'ya Misça deyince koyayım dedim.
Yemekler dökülmeden gelecek mi?
Akşama deprem olur mu?
Yazar'ın arkadaşının evinin adresi ne?
Hepsi diğer bölümde , diğer bölüm atıldı bile , ver voteni şimdi , üzme yazar kardeşini (super kafiye oldu be)...
****
1367
****