Kayıp Dudaklar

By gokadan

779K 37.3K 12.5K

"Ben de papatyaydım. Kokumu merak eden bir adam için kırmıştım boynumu. Soldum. Çok yağmur yağdı. Hiç açm... More

Kayıp Dudaklar Hakkında
1. Bölüm: "Önyargı."
2. Bölüm: "Sarhoş."
3. Bölüm: "Kimse beni aslen tanımıyor."
4. Bölüm: "Tatlı Laden."
5. Bölüm: "Saklı kalan."
6. Bölüm: "Özlemek?"
7. Bölüm: "Sanal arkadaş."
8. Bölüm: "Sana ihtiyacım yok."
9. Bölüm: "Korumak."
10. Bölüm: "Korku."
11. Bölüm: "Tanıdık."
12. Bölüm: "Kardeş."
13. Bölüm: "Maskeli."
14. Bölüm: "Hissetmek."
15. Bölüm: "Sevgili."
16. Bölüm: "İlk öpücük."
17. Bölüm: "Boşlukta."
18. Bölüm: "Pişman Prens."
19. Bölüm: "Şaşırtıcı bir çift söz."
20. Bölüm: "İçindeki İyi."
21. Bölüm: "Yardım."
22. Bölüm: "Yalan."
23. Bölüm: "Taciz."
24. Bölüm: "Öldürmeyen Acı."
25. Bölüm: "Eray'dan"
26. Bölüm: "Lütfen..."
27. Bölüm: "Gerçekler."
28. Bölüm: "Platonik."
29. Bölüm: "Yalancı."
30. Bölüm: "Git."
31. Bölüm: "Yeniden."
32. Bölüm: "Takip."
33. Bölüm: "Ateş."
34. Bölüm: "Gözyaşı."
36. Bölüm: "Dilek."
37. Bölüm: "Karanlık."
38. Bölüm: "Özlem."
39. Bölüm: "Kırık."
40. Bölüm: "Gülümseme!"
41. Bölüm: "Arkadaş."
42. Bölüm: "Af."
43. Bölüm: "Teşekkür."
44. Bölüm: "Gül güzeli."
SON: "beni böyle bırakma."
EPİLOG: "masal."

35. Bölüm: "Karşılama."

12.5K 721 206
By gokadan

"İyi misin sen?" Diye sordu annem. Ya da birkaç saat öncesine kadar annem olduğunu sandığım kişi. Ona kirpiklerimin altından kısa bir bakış attım. Ona daha uzun bakmak isterdim ama tuhaf hissediyordum. Bu normaldi tabii ki. Sonuçta yanlışlıkla annem olmadığını öğrenmiştim.

"İyiyim." Sesim şu ana kadar hiç olmadığı kadar soğuk çıkmıştı. O gotik halimle takılırkenkinden daha soğuk.

Annem omuz silkti ve tatlı tabağını önüme koydu. "Sen seversin." Deyip gülümsedi ama ben önümdeki lokma tatlısından pek de etkilenmemiştim.

Nasıl etkilenebilirdim ki?

Annem gerçek annem değildi. Üstelik hala beni kandırmaya devam ediyorlardı.

"Doydum ben." Yemek masasından kalkarken babaanneme deydi gözlerim. Bir şey söylemedim. İçimden konuşmak gelmiyordu.

"Lokma yemeyecek misin?" Diye sordu annem şaşkınca.

Ben ise mutfaktan çıkmadan önce ona sertçe, "Yemeyeceğim." Dedim.

-

Laden...

Sana inanamıyorum!

Art arda gönderilen mesajlara gözlerimi devirdim.

Önceden konuştuğum İzmir'de oturan Aydan isimli kızdı. Onunla yaklaşık bir buçuk saattir mesajlaşıyorduk ve ona öğrendiklerimi anlatmıştım. Anneme nasıl bir tavır aldığımdan da bahsetmiştim.

Şimdi ise beni suçluyordu.

Bunu sana nasıl kolayca söylesinler? Bu zor bir şey. Annene hak veriyorum. Seni doğurmamış olabilir ama o senin annen! Kan bağının bir önemi yok!

Resmen bana kızıyordu. Benim de hakkımdı sinirlerimin bozulması. Kalbim kırılmıştı. Mahvetmişlerdi beni.

Aydan beni suçlamayı keser misin? Aynı durumda sen olsan ne yapardın?

Mesajı yollayıp bekledim. Aydan gerçekten mantığıyla hareket eden bir kızdı. Beni sakinleştirebiliyordu. Ama hala berbat hissediyordum.

Ben annem ve babamla konuşurdum. Onların bir suçu olmadığının farkına kısa zamanda varır ve üzerimdeki şoku atardım. "Senin aksine."

Kaşlarımı çatarak telefona baktım. Bana laf sokuyordu bir de!

Ben duygusal bir kızım! "Senin aksine."

Onun dediği gibi annem ve babamla konuşmalı mıydım? Ne yapacaktım, ne diyecektim? Duydum ki senin kızın değilmişim. Niye bunu daha önce söylemedin, mi?

Kafam karışık bir şekilde Aydan'dan gelen yeni mesaja baktım.

Bazı zamanlarda duygusal da olabiliyorum. Ama şuan mantık çerçevesi üzerinden bakmalıyız olaya.

Gözlerimi devirdim ve, "Ben bakamıyorum ama." Yazıp gönderdim. "Şimdi yatıyorum çünkü yorucu bir gündü. Yarın okul var. Sende yat. Iyi geceler."

Aydan'ın cevabını beklemeden siteden çıktım ve uyumaya çalıştım. Ama fark ettiğim önemli bir ayrıntı vardı.

Uyuyacağım ben, demek uyumaktan daha kolaydı benim için.

Uyuyamıyordum. Düşünceler beynimden eksik olmuyordu, sağ olsunlar.

Yaklaşık bir saat falan yatakta öylece durdum ve uyumayı bekledim.

Ve bu epey sıkıcıydı.

-

Yağmur'dan

"Küs müyüz?" Kaan alayla sordu. Ses tonuna ilk defa gıcık olduğumu hissettim. Bayıla bayıla dinleyeceğim, bıkmayacağım o ses tonu şimdi sinirlerimi bozuyordu.

Cevap vermedim ve defterime tahtayı geçirmeye devam ettim.

"Bırak şu yazmayı." Dedi bu sefer.

Yine cevap vermedim ve yazmaya devam ettim.

Hoca derste neredeyse bütün kitabı tahtaya geçirmişti. Bu kadar yazacak ne varsa...

"Öyle olsun. Ne de olsa iki güne beni özlersin." Yanımdan kalkıp gittiğinde sinirle sıktım elimdeki kalemi. Neredeyse kırılacaktı. Demek onun gözünde gerçekten de kolay lokma gibiydim. İki gün sonra yeniden ona yüz vereceğimi sanıyordu.

Bu sefer öyle olmayacaktı. Her defasında kalbimi kırıp onu affetmemi bekliyordu ama bu sefer o sürünecekti. Zaten ben onun yanında eş cinsel rolü yaparken, onu başka kızlarla izlerken yeterince sürünmüştüm.

Yarın olduğunda Kaan yanıma gelmedi. Bana ihtiyacı yoktu çünkü.

Çünkü ben onun gözünde yeterince değerli değildim.

Çünkü ben, herzamanki öylesine biriydim.

Benim burnumda tütüyordu onun kokusu. Gülüşü, sesi. Buna rağmen gidemiyordum yanına. Kendime sahip çıkmalıydım. Onun bana karşı olan davranışlarını aklıma getirdikçe sinirlerim tepeme çıkıyordu. Onu gidip yumruklamak istiyordum.

Ama hayır.

Onu yumruklamak için bile olsa yanına gitmeyecektim.

-

Laden'den

Eray'ın bana diktiği bakışlarına karşılık kafamı, "Ne var?" Dermişçesine salladım. O ise beni yanına çağırdı.

Ayağına gitmedim.

Çok önemliyse söyleyeceği şey, kendi yanıma gelsindi.

Gözlerini devirdi. Sinir bir şekilde gülümsedim. Birilerini gıcık etmek, özellikle de Eray'ı, hoşuma gidiyordu.

Yanıma geleceğini düşünmüştüm ama gelmedi. Koca bir tenefüs boyunca onu görmedim. Yağmur'laydım. Onun da morali bozuk gibiydi. Sürekli dalıyordu bir yerlere. Çenesini sıktığını da fark etmiştim. Alp yoktu. Bugün gelmemişti. Sıla hasta olduğunu söylemişti.

"Anlat bakalım." Dedim Yağmur'a dönüp. Bal rengindeki saçları güneşte parlarken bana üç saniyeliğine döndü ve kısa bir bakış attı.

"Ne?" Diye sordu. Anlamamıştı.

"Moralin bozuk."

"Yoo, değil ya. Uykum var." Diye geveleyip önünde her ne varsa bakmaya devam etti. Gözleri hep bir noktadaydı.

"İnanmadım. Anlat."

Tam karşı çıkacakken tekrar konuştum. "Sır tutabilen biriyim. Ve senin arkadaşınım biliyorsun değil mi?"

Kafasını salladı. Tereddütü gözlerinden okunuyordu. "Bak bunu söylemek için hazır değilim tamam mı? Gerçekten hazır değilim. Senlik bir durum değil bu Laden. Ben kendimi iyi hissetmiyorum."

Anlayışla kafamı salladım. "Her zaman buradayım. Seni yargılamam."

Gülümsedi ve teşekkür etti.

-

"Nasılsın?" Diye sordu. Gözlerini Sıla'ya çevirmişti.

"İyiyim."

"Emin misin?"

"Tabii ki." Nasıl ve ne kadar iyi olabilirdim ki? Sarsıcı gerçeği öğrenmemin üzerinden bir gün bile geçmiş sayılmazdı.

Omzunu duvara dayadı ve bana çevirdi gözlerini. "Bence abartıyorsun." Dedi. Ona şok içinde baktım. "Bana öyle bakma. Abartıyorsun çünkü bu durum çok da önemli bir şey değil. Seni doğuran başka bir kadındı, tamam. Ama seni büyüttü. Ve bu senin annen olması için yeterli bir durum. Bunu sana elbet bir gün söyleyeceklerdi. Sadece doğru zamanı bekliyorlardı. Kendilerini ve seni hazır hissettiklerine inandıkları zaman zaten sana gerçeği açıklayacaklardır." Sanırım ilk defa bu kadar uzun konuşmuştu.

Tek bir kelime edemedim.

O ise bana, "Anladın mı Laden?" Diye sordu.

"Anladım Eray."

Sırıttı ve, "Aferin sana." Dedi. Sinirli bir şekilde somurttum.

"Sinir."

"Anlaşabiliyoruz ama fark ettin mi?" Alayla konuşuyordu ve biraz daha böyle bakarsa suratına yumruğu geçirecektim.

"Ya, baksana çok sıkı fıkıyız."

Kahkaha attı ve beynim durdu. Ona afallamış bir şekilde baktığıma emindim. Daha fazla böyle mal gibi karşısında durmak istemediğimden, "Ben gidiyorum." Dedim ve arkamı dönüp hızlı adımlarla uzaklaşmaya başladım.

"Sonra görüşürüz, kanka!" Diye bağırdı arkamdan.

Ben ise hala kahkahasında kalmıştım.

-

Sarp'tan

Gözlerimi Derya'ya çevirip, "Laden'le konuşuyor musunuz?" Diye sordum. Elinde tuttuğu çikolatayı koca ağzına sokmadan önce, "En son otelde görüştük işte. Sonra konuşmadık." Ağzı dolu bir şekilde, "Niye ki?" Diye sordu.

Omuz silktim. "Merak ettim"

"Ooo... Sarp efendi hoşlaştın mı yoksa bizim kızdan?" Derya'nın şapşal surat ifadesine karşılık gözlerimi devirdim. Ama dayanamayıp gülmüştüm de. Bu kız moral bozukluğuna birebir çözümdü.

"Hoşlaşmadım sizin kızdan. Saçma saçma konuşma."

Gökberk gelip, "Kimden hoşlaşmış Sarp?" Diye sorunca Derya'nın anında, "Laden." Demesi bir oldu.

Gökberk ohalar eşliğinde kahkaha atarken ben ise kafamı sabır için yukarı kaldırdım.

"Ya sabır!"

"Oğlum baştan söylesene ya! Bende kızı öldürmek istediğini falan düşünüyordum. Öyle kötü kötü bakmalar falan... Demek sen birinden hoşlanınca kimse anlamasın diye kötü kötü bakıyorsun..." Dudaklarını büzüp düşündü. "Değişik bir strateji."

Gökberk'in bu saçmalaması üzerine sadece gözlerimi devirdim. Eskiden neler olduğunu kimse bilmiyordu. Eskiden Laden'i tanıdığımı veya ona aşık olduğumu. En yakın arkadaşımın da Laden'i sevdiğini ve çıktıklarını. Bunu öğrendiğimde ise aralarına girip onları ayırdığımı.

Böyle düşününce cidden berbattı bu yaptığım. Benimki takıntıydı. Aşk değildi. Bunu çok sonra fark etmiştim. Fark ettiğimdeyse artık çok geçti. Her şey darmadağın olmuştu.

Kardeşim dediğim adamı darmadağın etmiştim. Sevdiğimi sandığım kızı değiştirmiştim.

Bunlar şimdi olsa yapacağım şeyler değildi. Hataydı.

"Bir de düşüncelere daldı. Yuh be! Cidden seviyor galiba." Gökberk Derya'ya fısıldadı ve Derya heyecanla kafasını salladı. İkisi de yan yana oturmuşlardı, gözlerini bana dikmiş yorum yaparlarken, "Kesin sesinizi!" Diye bağırdım. Ama bu tepki fazla kaçmıştı.

Düşüncelerimin bende yarattığı öfke yüzünden onlara patladığımı fark ettiğimde, "Öyle bir şey yok." Diye daha sakin bir şekilde konuştum. Onlarsa bana şok olmuş bir şekilde bakıyorlardı.

"Bence Sarp bipolar olmuş." Diye fısıldadı Derya.

Gökberk ise sessizce, "O ne?" Diye sormuştu.

Bu iki şebeği yalnız bırakıp kalktım masadan. "Gidiyorum ben."

"Nereye?" Diye sordu Gökberk.

"Eve." Diye yanıtladım onu ve kafeden çıktım.

Kendimi yeniden sorgulamaya başlamıştım. Hatalarımı, boşu boşuna insanları kırdığımı yeniden yeniden düşünüp kafa patlatırken ellerimi soğuktan korunmak için cebime soktum.

Aylardır Ankara ayazına alışamamış olmam ilginçti. İzmir'i gerçekten özlüyordum. Her ne kadar Ankara'yı çok sevsem de benim gençliğimdi İzmir.

Arkamdan gelen adım sesleri kulağımı işgal etti. Dikkat kesildim. Biri hep aynı tempoda, beni geçmeyecek bir şekilde yürüyordu. Sedat piçi miydi? Allahın belası beni dövemediği her gün daha fazla öfkeyle bana geliyordu ve her defasında da ağzının payını iyi alıyordu. Şimdi de yine oydu muhtemelen. Peşime takılmıştı yine ve beni yine dövmeye çalışacaktı.

Kız arkadaşının bana aşık olması benim sorunumdu sanki.

Adımlarımı yavaşlatıp bekledim. Ama beni geçmedi. Sinirle çenemi sıktım.

Durdum.

O da durdu.

Zaten tepemde olan sinirimi ondan çıkarmak için hırsla arkamı dönüp yakasına yapıştım.

"Doymadın mı lan dayağa!"

Yakasına yapıştığım ve öfkeyle bağırdığım Sedat değildi.

"Sana da merhaba kardeşim." Sırıttı. "Ama bu karşılama şeklini hiç beğenmedim."

-

Ben geldim!

Biliyorum çok da uzun bir bölüm değil ama sizi bekletmek istemiyordum. Ve zaten yeterince bekletmiştim bir ara. Bu yüzden kısa da olsa bir bölüm yayınlayayım dedim.

Ben bu bölümü çok sevdim. Sonuna bayıldım hatta, kendim yazdım diye demiyorum.

Siz nasıl buldunuz bölümü? Sonundaki kişinin kim olduğunu tahmin edemeyen var mı? Yoktur umarım..

Şaşırdınız mı merak içindeyim. Beni aydınlatın!

Sizde Laden'le olan karşılaşması nasıl olacak?

Pamuk eller klavyeye. Hadi bakalım!

Continue Reading

You'll Also Like

2M 80.4K 52
Aşk kader gibidir Lina, ondan kaçamazsın!. Unutma... Kalp her zaman imkânsıza âşık olur.
661K 44.5K 43
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
80.8K 37.3K 35
Onunla aynı yaranın kanamasıydık. Geçmiş bizim kalpteki yaramızdı, ve ben onunla aynı yaranın en orta yerinden kanıyordum. En acısı da, onu seviyordu...
6.8M 8.1K 19
Karanlığın Hassas Noktası ~Tek Kalp Beş Kardeşlik Serisi -1 (FINAL) Mortena Yayınları farkıyla yakında raflarda olacağız! Tanıtım Hayat hep kurallar...