Küçük Kadın

By nur_delen

905K 33.2K 2.3K

"Biliyor musun okuduğum kitaplarda kız hep mavi olurdu. Çocuk siyah. Çocuk karanlık, kız aydınlık. Oysa ben... More

1- Kehribar
2- Bedeller
3- Yalnızlık
4-Gelgit
5- Fotoğraf
6- Küçük Kadın
7- Masum
8- Gerçekler
9- Sarı Çiyan
10- Babamın Kızı Olayım
11- Yalancı Sarhoş
12-Uraz Delen.
13- Bir Melek
14- Fazla Kıskanç
15- Küçük Katil
16- Mafyanın Tesadüfü
17- Gerçekler
18- Veda
19- Rezene
20- Adamım
21- Karanlıktaki Adam
22- Bana İhtiyacın Olsa...
23- Ben, Nazlı Değilim.
24- Benim Kahramanım
25- Koca Yürekli
26- Sevmek Aptalların İşidir
27- Kitaplar
28- Hangi Sıfatla ?
29- Yeni Umutlar
30- Eylülden Sonra
31- Kelebek
Kar.
33-Sınav.
34-Süpriz
35- Ameliyat
36- Yemek
37- EmBel (Emre-Beliz) ♥♥
38- Eyvallah
40- Oyun
41- Düğün
42- Video
43- Karanlığıma Hoşgeldin
44- Maç
45- İsteme
46- Çaresiz
47- Hisler
48- Acıya Alışmak
49- Tatil.
50- Parti
51- Oğlum.
52- Yaralar.
53- Düğün Hazırlıkları
54- Eskiden
55- Kına - Dügün
DÜĞÜN
57- Sürpriz Balayı
58- Dağıldık
59- Korku
60- Senin İçin !
61- Ölüm Neydi ?
62- Hoşçakal
63- Sen Gerçeksin
64- Çığlık
65- Seni Seviyorum 'Adamım'
66- İnsani Yanım
67- Neredesin ?
68- Sarhoş
69- Kalpsiz Değil !
70- Değişmek
71- Sahipsiz
72- Yapayalnız
73- Masum..
74- Hoşgeldin Yusuf
75- Çocuk
76- Aile
77- Miras
78- Gönül Sultan'a Veda
79- ÖLÜM
80- Özgürsün.
81- Eylülün Hayali
82- Vasiyet
83- Hormonlar
84 - AİLE OLMAK
85- Doğum !
86- Sessiz.
87- Geç Kaldın !
88-Gerçekler
89- Başınız Sağolsun.
90- Geçmiş
91- Kızımız İçin.
92-EYLÜL
93-Kolye
94-İlk İş
95- İhanet
96-Yağmur
97-İhtimaller
98-Eski
99-Delirmek
100- Aile💜
-SON-
Küçük Kadın 2

39- İmam Nikahı

9.1K 303 19
By nur_delen

Multimedia: Uraz Delen.

~~~~~~

Uykulu gözlerimi araladım.
Ağzımdan ufak inilti kopmuştu. Yorgundum. Vücudumun titrediğini hissediyordum. Vücudumda ki kollar sıkılaşırken elimi tırnağımdan çekip etrafı daha rahat görmek için gözlerimi açtım iyice.

Çıplak bir göğüsle karşılaşırken az da olsa gücüm ile ittim. İçim, korku dolu bayraklarını çekerken gözlerimi kırpıştırdım.
Uraz uykulu sesi ile mırıldanırken gözlerimi kapatıp kafamı yastığa yasladım.

Yatakta doğrulurken güçlerimi kullanamadığımı fark ettim.
Boğazım yanıyordu ve canım su istiyordu. Gözlerimi kapattım.
En son uyuyordum ve üşüyordum.
Her şey kesik kesikti.
Gözlerimi aralarken boğazım acıdı ve ufak bir öksürük koptu ağzımdan.
Hışımla ayağa kalkarken korku dolu gözlerini üstüme dikti.
"N'oldu ?" Dedim korku dolu sesim ile. Beni izledikten bir süre sonra derin bir nefes alıp önüne gelmiş saçlarını çekti.

Yatağa kendini bırakırken güç bela ondan ayrıldım.
"Gerizekalı, biz konuşmuyoruz biliyorsun değil mi ? O yüzden git buradan. Ayrıca biz Beliz'in odasındayız. Kızlar nerede. Içeriden de sesleri gelmiyor. İnsanları evl-"

Eli ile ağzımı kapattı. "Nefes al." Dedi sırıtarak.
Nefes alırken dalga geçtiğini anladım ve gözlerimi devirdim.

"Ayağa kalkmaya çalışırken o ayağa kalkıp yanıma geldi. Yatakta oturur pozisyonu alırken dizlerinin üstüne çöktü.
Dudağını alnıma bastırırken derin bir nefes verdi.
"Biraz daha iyi gibisin. İyi hissediyor musun ?" Dedi gülümseyip. Kafamı salladım olumlu anlamda.

"Hadi biraz bahçeye çıkalım. Kendine gel."

Gözlerimi kıstım. Benimle neden bu kadar ilgileniyordu ki ?
Gülümsedim. "Buranın bir bahçesi yok. Burası bir apartman." Dedim tebessümümle.
Gülümseyip saçlarını karıştırdı. Allahım, bir insan ancak bu kadar tatlı olabilir di sanırım. Ne kadar yanaklarından ısırma isteğim gelsede durdurdum kendimi.
Durgundu.
Gözlerimin içine bile bakmıyordu. Bu beni üzüyordu.

Çenesinden tutup gözlerime bakmasını sağladım.
"Söyle güzelim. " dedi ellerini belime koyup.
"Hadi anlat."

Kaşlarını çattı ve yine gözlerini kaçırdı.
"Neyi ?" Dedi bilmiyorum ayaklarına yatıp.
"Uraz, bana anlat, hadi.

Ayağa kalkıp yatağa oturdu. Beni kucağına oturturken şaşkınlıkla ona baktım.
Dudaklarını köprücük kemiğime bastırdı.
Kafasını oraya yaslayıp uzun bir nefes aldı.
Gülümsedim ve saçları ile oynadım. Acı bir gülümsemeydi ama.

Ortak noktalarımızdan en tatlısıydı belkide.
Saçlarımızla oynanmasından nefret ederken birbirimizin oynamasını deli gibi seviyorduk.

"5-6 yaşlarımdayım."
Yutkundu. Sanki bir şey anlatmak istiyor ama zorlanıyordu.

"Güzelim. "Dedi aşık olduğum sesi ile.
"Söyle adamım. Bana anlat"

"Kardeşimin çok ateşi çıkmıştı."

Kaşlarımı çatıp dinlemeye devam ettim.
"Onunda böyle çok ateşi vardı. Tabi ben ateşi olunca ölecek sanıyordum."

Güldüğünü hissettim. Gözlerim dolmuştu. Saçlarında ki elimi sıktım. 'Devam et' dercesine.

"Öyle işte aklıma o gelip duruyor. "

Gülümsedim. İçinde sakladığı çocuğun bu kadar masum olması canımı yakmıştı sanki.
Bu kadar masum kalabilmesi değişikti. Ona yapılanlara öfkeleniyordum. İster istemez.

"Kokunu özledim." Dedi. Dürüst olmasına gülümserken gözlerimi kapattım. Ondan ayrıldım.
Elim saçından ayrılmak istemiyordu daha. Açtım aslında ona. Ama aç kalmak zorundaydım. Bu böyle olmalıydı.

"Mahalleye çıkalım mı ?" Dedim gülümseyip. Kafasını salladı olumlu anlamda.

Hırkamı alıp kapının önüne çıkarken o da geldi arkamdan.

Mahallede top oynayan çocuklara gülümserken popomu demire yasladım.

O da yanımda dururken top oynayan çocukları izlemeye başladım.
"Furkan işini ne yaptınız ?"
Tek kaşını kaldırdı.
"Se-"

"Biliyorum. " dedim önüme dönerken.
Omuzlarını silkti.
"Bulamıyorum. Her yeri karış karış aradık. Kendim gittim. Gerçekten. Ama yok. " Üzgündü belli.
Bir şey yapamamak onu yıkıyordu bunu anlayabilmişrim
Elimi omzuna koydum.
"Sen Uraz Delensin. Yapamayacağın hiçbir şey yok."

Şaşkınca gözlerime baktı.
"Yorgunum Eylül."
Adımı söylediği nadir anlardandı.
"Üzgünüm. Yaptığım bir puştluktu. Ama onların kalbimden geçmediğini bilmen gerekirdi. Ben o puştlar gibi romantik cümleler kuramam sana."
Kafasını önüne eğdi. Gülümseyerek onu izliyordum.
"Hem beceremem ben harbi söylüyorum bak. Ayrıca racona ters." Dedi. Gülümseyip omuzuna vurdum. Gülümsedi.
"Ama sen benim hayatımın merkezindesin. Ve kendini merkezden kenara çekmeye çalışıyorsun. Bunun imkanının olmadığını bile bile. Biz seninle normal değiliz bunu biliyorsun. Her anlamda. "
Gülümsedim. Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Ben kırgınım Uraz. Sana burda oturup liseli ergenler gibi trip atamam. Ya da seni süründürmem.
O yaşta bir insan olmadım hiçbir zaman. Ama kırıklarım var. Ve bu kırıklarımın süpürülmesi gerek. Onarılmasını istemiyorum. Onarılmaya çalışılırsa asla eskisi gibi olmaz. Ama senden uzak durmamın sebebi, kırıklarım sana da batsın istemiyorum. Kendimi toparlamaya çalışırken seni yaralamak istemiyorum. Çünkü buna gücüm yetmeyebilir."

Gözlerini kapattı.
"Çok uzun sürer mi ?"

Gülümsedim. Onu görünce hissetmiyordum. Ama gece başımı yastığa koyunca sızlıyordu.
"Her an olabilir. Bende bilmiyorum. "

Gözlerimi kapattım. Zamanı gelmişti sanırım. "Bu gece Trabzona gidiyorum. "
Gözlerimi açıp ona baktım. Pişmanlık vardı gözlerinde.
"Güzelim saçmalama. Bak ben giderim şirkette kalırım. Mekanlarda da kalırım. Olmadı otellerde kalırım. Sen git evde kal. İstersen Belizlerde kal buna gerek yok." Dedi telaşla.
Elimi saçlarına koydum.
"Senin yüzünden değil adamım."
Kafasını sağa çevirdi.
"Deden söylemişti aslında. Ama ben senin gideceğini tahmin etmemiştim."
Gözlerimi kapatıp ellerimi çektim.
"Son bir şans. Dedem için, babaannem için. Onlar için. "

"Eylül, sana zarar verebilirler."

-------

URAZ DELEN.

Kaldırıma oturdu. Yanına oturdum bende.
"Dün gece annem aradı. Ağlıyordu Uraz. Hepimiz seni bekliyoruz dedi."
Umut dolu gözlerini bana çevirdi.
"Belkide düzeleceğiz. Orası bize iyi gelebilir. Dedemin yanında birşey yapamaz ki." Dedi. Gözleri dolmuştu ama gözleri parlıyordu adeta.
"Güzelim. " dedim uyurarır tonda.
Çok umutlanmış belli. Ama onun istediği gibi olmayacağına kalıbımı basardım. Bu kızın bu kadar saf ve temiz olması canımı yakıyordu.
"Düşünsene, beni kabul ederler. Seni de damatları olarak görürler. Bir ailem olabilir Uraz Delen."
Güldü. Her gün dövdüğü kızı mı sahiplenecek ? Her gün dayak yediği adama damadım mı diyecek ? Yapmayın Allah aşkına.
Eğer onlar yüzünden huzursuz bir nefes dahi alsın. O Trabzonu birbirine katardım.
"Tamam çocuklara söyliyeyim. Servisten gelen arabalardan birini getirsinler, gideriz."
Kafasını salladı hemen.
"Uraz, Hayır. "

"Tamam güzelim, uçakla gideriz. "

Elimi tutup öptü. Ben senin sadakatini severim kadın !
"Furkanın sana ihtiyacı var."

Kafamı olumsuz anlamda salladım. Kaşlarımı çattım. "Senin daha çok ihtiyacın var." Gözlerini kapattı.
"Denizi bul. Senden tek istediğim bu. Sen Uraz Delensin. Yapamayacağın bir şey yok."

Haklıydı ama haksızdı. Onun yanında olmak zorundaydım.

EYLÜL AKAY.

"Kalbin dahi huzursuz atmayacak. Saat başı yazacaksın. Hatta yarım saat. Dakika da !
İlaçlarını içince haber vereceksin. O Trabzonda puştlar yoktur inşallah !"
Şirince sırıttım. "Eğer varsa hepsini si-"
Elim ile hızlıca ağzını kapattım. Durumu anlamış gibi gözlerini kapattı.
Elimi çektim. "Bir tanesi 10 adım yanına gelsin. Karışmam, sik-"
Elimi tekrar ağzına kapattım. "Öpebilir miyim ?"
Gözlerimi kaçırdım. Sırıtarak bana bakarken "Dışarıda olduğumuz için, Hayır" deyip Gülümsedim.
"Kızım, beni deli etme. Direk nikah dairesine götürtme beni."
Omuzlarımı silktim.

Çocukların topu Uraz'a gelirken "Ulan topunuz sik-"
Elim ile ağzını kapatıp çocuklara güldüm.
"Onlar çocuk. Ayrıca altı üstü top."

Gözlerini devirdi.
"Nana niye atıyorlar ? Hayır bu işin uzmanı olduğum o kadar mı belli oluyor ?" Dedi.

Avcumu alnıma yasladım.
"Ah ! Egon ve sen !"

"Abi artık topumuzu atıcak mısın ?"

Topu elinden alıp dizimde sektirdim. Çocuklara yollarken kaldırıma tekrar oturdum. "Futbol oynamayı biliyor musun ?" Dedi şaşkın suratı ile.
"Bilmediğin bir çok şeyi biliyorum" deyip gülümsedim.
Tek kaşını kaldırdı.
"Profosyonel oynayalım bakalım" deyip ayağı kalktı.
Telefonunu çıkardı. "Kardeşim, 1 saat sonra takımı topla."
Gülerek bana baktı.
"Büyük maç var. "
Gözlerimi kısıp sırıttım. Benim nasıl oynadığımı tahmin edemiyordu sanırım.
Çünkü kendimi bildim bileli oynardım ve erkek gibi oynadığımı herkes söylerdi.

------

"Ben kendi formamdan başka forma giymem."

"Kızım, beni deli etme. Eve gidemeyiz."

Omzularımı silktim.
"Bekle başımın belası, bekle."

Sinirli sinirli telefonunu eline alırken benden uzaklaştı.
Nevra yanıma gelip omzuma vurdu.
"O üstünde ki forma ile bana biraz yaklaşmasan mı acabaa" dedim sinirle.

"Kurban ol kızım sen cimboma."

Güldüm.
"Hah ! Haspam ziyagil."

Nevra da iyi oynardı. Ben öğretmiştim ona da. Beliz ise en beceriksiz ödülünü alabilirdi.

Uraz "korkma bizim grupta da kız olacak"diye yanıma geldi.
"Ben bu cinconluyu grubuma almam zaten. "
Uraz kolunu çekti.
"Birdaha düzgün konuşmassan formanı yurttırırım. Zevkle. Yenisini almam."

Hayret ile ağzımı açıp ona baktım.
"Kusura bakma, senin o fenevine 5 kuruş çıkmaz benden."

Nevra gülerken kollarımı önümde birleştirdim.
Sinir.

--------

"Ulan bana atsana topu."

Kaleye doğru koşarken arkasından küfrediyordum.
Gol atamayınca gidip yakasından tuttum. "Hayır hava atıcam ayağına, batırıyosun bizi."

Kaşlarımı çatıp topa doğru koşarken topun Uraz da olduğunu gördüm.
Topu değişik değişik kılıklara sokarken gözlerimi devirdim.

Topu pas atarken yanımda ki çocuğa attığını fark ettim.
Topu çocuğun ayağından alırken yakın olduğum kaleye bir gol daha attım.
Uraz kaşını kaldırarak bana bakarken gülümsedim.

-------

Maç 5-4 bitmişti.
Biz kazandık diyemeyeceğim çünkü tüm salakları bana vermişti Uraz. Haliyle 4 golüde ben atmıştım. Defalarca yere düşmüştüm. Uraz korku ve sinirle yanıma gelsede ben hemen kalkıp maça devam etmiştim. Şaşırmıştı anlayabiliyordum.

Şimdi ise maç yeni bitmişti ve kendimi yere bırakmıştım. Bir kız Uraz'ın yanına adımlarken gözlerimi kısıp ona baktım.
Senin o şortuna sıçsınlar. Tamam, sakinim.

Ayağa kalkarken saçımı yukarıdan topuz yaptım.
Aksel omuzuma vurdu. "Süperdin yenge." Güldüm. "Şu kız kim ?"
Gülerken öksürdü. Koluna geçirdim yumruğumu.
Sinirle oraya adımladım.
Uraz beni fark edince pis sırıtışını suratına yerleştirdi.
Gözlerimi devirdim. Daha çok güldü. İt.

"Muhakkak buluşalım. Meliste sevinir buna."

Kız konuşurken yanlarına gidip "Merhaba" dedim sahte gülüşüm ile.
Kız şaşırsada "çok iyi oynuyordun." Dedi gülümseyip. Elini uzattı.
"Merve ben"
Gülüp gözlerimi devirdim. "Eylül." Dedim elimi uzatmadan. Daha anlamamıştı sanırım kim olduğumu. Uraz'a dönerken kolumu omzuna sardım.
Dudaklarımı dudaklarına yapıştırırken "Sakin öpme milletin içinde geçiririm bir tane. " diye tısladım.
"Sahiplenmeye kalkan sensin." Deyip alt dudağımı dudaklarının arasına aldı.
Ensesini cimciklerken gülümseyip geri çekildi. Vücudumda ki kan yanaklarıma pompalanırken terlemiştim.
Kıza suratımı dönerken şaşırmıştı.
"Ben sa-"
Uraz ellerini belime dolarken nefes alamayacak gibi hissettiğim için daha fazlasını duymamıştım.

"Kıskanç bir cadı. " diye fısıldadı kulağıma. Nefesi titrememe neden olurken güldüğünü sırtımda kıpırdayan göğsünden hissettim.

"Dayak zamanı gelmiş bir koca yanaklı panda. "

Gülüp omzumdan öptü ve geri çekildi.
"Ben seni ararım o zaman."
Dedi kız telefonunu gösterirken. Gözlerimi kıstım. Soyunma odasına giderken arkamı dönüp yumruğumu Uraz'a geçirdim.

"Kütük !"

Kızın peşinden gittim. Koltuğun üstünde ki telefona sırıttım.
Kilit olmamasına şükür ederken Uraz'ın kayıtlı olduğu numarayı silip kendi numaramı kaydettim. Müstehak bu size !

Kapıdan çıkarken Urazla karşılaşmayı beklemiyordum.
Sırıtırken sahaya girdim. Tribüne çıkarken "Eylül sabahtan beri telefonun çalıyor. Bir aç artık. " diye bağırdı Beliz. Kafamı sallayıp tribünde ki çantamın içinden telefonumu çıkardım.

Bilinmeyen Numara...

Omuzlarımı silkip arkamı döndüm.
Uraz top ile oynarken onu izlemeye devam ettim.
Özlemişim, onu fark ettim.
Gülüp topu Emre'ye attı.
Gözümden bir yaş aktı. Yapma be adam, beni kendine bu kadar bağlama.
Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim.
Nevra omzumu sıktı.
"Zor olacak." Kafamı salladım.
Bu bir vedamıydı ? Bilmiyorum.
Onsuz 1 saatimin geçecek olması bile beni yıkıyordu.

Derin bir nefes alıp gözlerini etrafta gezdirdi. Gözleri beni bulunca elimi kaldırıp selam verdim.
Gözlerini kapattı.
Çantamı alıp soyunma odasına yöneldim.
Üstümü değiştirdikten sonra sahaya döndüm.
Herkes çıkarken bende peşlerinden gittim.
Arabaya binip Uraz'ı beklemeye başladım. Sigarasını bir kenara atıp arabaya bindi. Arabayı çalıştırırken kemerimi taktım.
"Uraz." Gözlerini yoldan ayırmayıp "hıı" tarzı mırıltılar çıkardı. "Ameliyata alındığım zaman." Yutkundu. "Çok korktun mu ?" Hızını biraz daha arttırdı.

Cevap vermesini istiyordum aslında.
"Ağladın mı peki ?"
Gözlerini kapattı sinirle.

Hızını arttırıp gözlerini yola dikti.
"Ben korkuyorum. " dedim kalbimdekileri söylerken. Ani bir fren ile durdu boş yolda.
Kafamı önüme eğdim.
Parmaklarım ile oynamaya başladım.
"Ya bir gün beni bırakırsan ?"
Dedim ağlamaklı sesim ile.
Konuşmuyordu.
"Evet, ölüm'e çare yok. Ama ya direnmessen ?"
Dolmuş gözlerimi ona çevirdim.
Alnında ki damar çıkmıştı.
Elleri ise direksiyonu çok sert kavrıyordu.
"Eğer bana bir şey olursa korkma olur mu ? Ben seni isteyerek bırakmayacağım bunu bil. Sende isteyerek bırakmassın biliyorum." Omuzlarımı silktim.
"Ama korkuyorum işte. "
Sert eli ile ensemden tutup kendine çekti. Uzanıp alnımdan öptü uzunca.
Gözümden bir yaş aktı hırçınca.
"Bitti mi ?" Dedi gözlerimin içine bakarak. Kafamı salladım olumlu anlamda. "O kafanda gezinen pjştlara benden selam söyle güzelim. " Gülümsedim. Arabayı tekrar çalıştırırken gözlerimi kapatıp yolun bitmesini bekledim.

--------

Gözlerimi araladım güç bela. Kemerimi çıkarıp arabadan inerken bahçeye girdim. Uraz kapıda telefon ile konuşurken çalan telefonum ile hırkamın cebinden çıkardım. Dedem arıyordu. "Kızım?" Gözlerimi kapattım. "Geleceğim. Bileti aldım."
Memnun olmuş gibi mırıltılar çıkardı ve kapattı. Uraz yanıma gelirken kollarını belime sarıp kafasını saçlarım arasında gezdirdi.
"Hazırlandın mı ?" Kafamı olumsuz anlamda salladım. Biraz daha böyle durursak eminim kalpten gidecektim zaten. "Hazırlayalım o zaman." Hayret ile Uraz'a baktım.
"Sen ve ben" dedim kocaman gözlerim ile. "Aynen" deyip eve girdi ve merdivenlere yöneldi. Yatağın üstünde ki siyah valizi açıyordu. Valizin yanına oturup kollarını arkasan yatağa yasladı.
Kot şortumu ve üstüne kısa kollumu alırken şortumu hızla çekip sol tarafa attı. "Manyak mısın ?" Dedim kaşlarımı çatarak. "Senin şort giyme gibi bir alışkanlığın yoktu. Hayırdır ?" Dedi sinirli sesi ile. Şirince sırıttım. "Evin içinde giyeceğim zaten. Dedem de olacak giyemem adam."
Kaşlarını kaldırdı. Ah ! Bu adamla işim vardı gerçekten.
Oflayarak yatağıma oturdum. Valizimi full pantolon ile doldururken gözlerimi devirdim.
Dönüp muzipçe sırıttı. "Diğerlerini sen Koy istersen." Kan yanaklarıma ponpalanırken yastığı kafasına fırlattım.
"Sen iyice pisleştin." Ağzını on metre açtı. "Sen iyice fesatlaşmışsın güzelim. "

Tekrar yastık fırlatırken yine yakalayıp gülümsedi.

-------

Bahçede ağacın altında otururken hâlâ kararsız olduğumu fark ettim. Furkan yanıma doğru gelirken gülümsedim. Her gün 4-5 tane sakinleştirici aldığını öğrenmiştim. Yoksa sokak sokak ev ev Deniz'i arıyormuş. "Gidiyormuşsun ?"
Gülümseyip gözlerimi kapattım.
"O kadar kızgın mısın be yenge ?"
"Hayır. Başka sebeplerden dolayı."
Gülümsedi. "Tek gitmene izin vermesi de cabası." Gülümseyip göz kırptım. "Çaktırma."
Güldü.
Dikkatim boynunda ki zincire takıldı. Gülümsedim. Uras yanımıza gelirken "Uzaa kuzen." Diye elini şaklattı.
Olumsuz anlamda kafamı sallarken gülümseyip önüme eğdim. Odun muydu, kereste mi bilmiyorum gerçekten.
Furkan ayağa kalkarken sırıttı. "Ben gözlerimi kapatırdım ya." Gözlerimi kısarak ona baktım.
Arkasını dönüp giderken Uraz dizlerime vurdu. "Napıyosun be manyak ?" Sırıttı. "Uzatsana kızım." Gözlerimi devirdim. Sırtımda ki poları sıkarken ne yapacağını merakla izledim.
Kafasını dizlerime koyarken elimi aldı avucunun içine. Gözlerini kapattı. Diğer elim saçlarına giderken ne kadar yumuşak olduğunu tekrar fark ettim.
"Uraz ?"
Ses gelmezken uyumaya çalıştığını anladım.
Ses çıkarmadan onu izledim. Buna çok fırsatım olmayacaktı.
Sırtımda ki poları çıkarırken Uraz'ın üzerine örttüm.
Kafamı omzuna gömerken uzun uzun kokusunu içime çektim.
"Kokunu kavanoza koyup saklamak istiyorum."
Kokusu ile mayışırken gözlerim kapanmak için uğraşıyordu.
"Veda vakti geldi adamım."

----------

Valizimi kaldırıp merdivenleri inecekken arkamdan biri geldi ve valizi kaldırdı. Uraz olduğunu anlarken gülümseyip peşinden indim.
Telefonumu yukarıda unuttuğumu fark edip merdivenleri tırmandım. Odanın içinde gözlerimi gezdirirken yatağımın üstünde olduğunu fark ettim. Telefonumu alıp çıkacakken Uraz odaya girdi ve belimden tutup sertçe duvara yapıştırdı. İnlememe dahi izin vermezken dudaklarını dudaklarıma yapıştırdı.
Sırtımda ki acıyı unutmaya çalışırken dudağımı ısırması ile ağzımı aralayıp inledim.
Sertçe öperken öpüşüne karşılık vermeye çalıştım.
Alnını alnıma yaslarken "Kısa giyinmek yok. Erkek sinek dahi yaklaşmayacak. Evden çıkmayacaksın. Telefonların ilk Çalışta açılıp mesajlara anında cevap verilecek. 3 günden fazla kalmayacaksın. Babaan-"
Dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Şaşırmış olacak ki karşılık vermedi. O vermeden hızla çektim kafamı. Dudaklarını köprücük kemiğime bastırırken saçlarında gezdirdim ellerimi. Kokusunu ise içime çektim. O da kafasını hafif kaldırıp saçlarımın arasında gezdirdi burnunu. Gülümsedim.
Hafif iterken "kafamda her şey oturmadı, unutma."
Dudaklarını birbirine bastırdı. Elini tutup merdivenleri indim.
Valizimi arabaya yerleştirirken Belizlerle vedalaştım.
"Yanına dişi sinek yaklaşırsa haberim olucak !"
Nevranın kulağına fısıldarken omzuma vurdu. "O iş bende."
Gülümsedim. Furkan kollarını açarken ona sarılacaktım ki kolumdan tutulmam ile afalladım.
"Hayırdır ?" Dedim sinirli çıkarmaya çalıştığım sesim ile.
"Asıl size hayırdır kızım ? Geç arabaya !"
Furkan sırıtırken bende sırıttım ve ona elimi salladım. Beliz elinde damacana ile koşarak gelirken arabaya bindim. Damacana nedir ya ?
Gülmeme engel olamazken kemerimi takmaya çalışıyordum.
Urazda arabaya binince Beliz şimdiden dökmeye başlamıştı damacananın dibinde ki suyu.

--------

Saat sabaha doğru olduğu için trafik yoktu ve hızlı gelmiştik. Uraz kaç defa geri dönmeye kalksa da zar zor getirmiştim.
Alnımı Uraz'a yaslarken saçımı okşadı. "Seslerini dahi yükseltirlerse onların sülalesini si-"
Elim ile ağzını kapattım. Gülümsedi, güldüm. "Güzelim, uçakta biri bakarsa o puştu öldürürüm, seni de benim uçağımla gitmeyi kabul etmediğin için..."
Kaşımı kaldırıp ona baktım. "Eee" dedim sinirle. Söylediği kelime ile sinir denen bir şey kalmamıştı.
"Severim."

-------

Trabzona ayak basarken gördüğüm siyah jeepin önünde ki yaşlı adam yanıma gelirken iki adım geriledim
"Eylül hanım ?"
Şivesine gülümserken 'benim' anlamında kafamı salladım.
"Beni dedeniz gönderdi, buyrun gidelim." Kafamı sallayıp arabaya bindim.

Araba dururken kapıyı açıp indim. "Eylül geldii !!!"
Abimin sesi kulağımda yankılanırken ağlamamak için gözlerimi kapattım.
Gülümseyip gözlerimi açtım. Ablam yanıma gelirken kocaman sarıldı. Yürümesi o kadar değişiğime gidiyordu ki ? Tüm garezi bana mıydı diye düşünmeden edemiyordum.
Hayır ! Kötü düşünceleri sil aklından, Eylül.
Sarılışına karşılık vermezken suratı düşerek geri çekildi. Abim gelirken elim ile durması için işaret ettim.

Annem hıçkırıklar içinde bana bakarken bahçeden çıkan kişiye takıldı gözlerim. Dahada alamadım kendimi oradan. Aşık olduğum adam gelmişti. Gözlerinde kaybolduğum, çocukluğumu sakladığım adam gelmişti.
Bana doğru gelirken elimi kaldırdım ona da. Soğuk havayı ise benim cümlelerim doldurdu.

"Bu sefer, bana bu kadar kolay ulaşamayacaksınız Akay Ailesi."

---------

2 GÜN SONRA.

Bu iki gün içerisinde çok eğlenmiştim. Babamla beraber luna parka dahi gitmiştik. Hepsine sevgimin en güzelini vermeye çalıştım. Elimden geldiğince. Ne kadar başardım bilmiyorum. Onlara Urazdan hiç bahsetmedim mesela. Ama az çok tahmin ediyorlardır. Annemle sarma sardık. Aile çok farklıymış. Aslında şu anda aile değildik. Ama herkesin yüzü gülüyordu. Mutlu muydum ? İnanın bilmiyorum. Kalbimde bir sızı vardı ve bunun ne olduğunu bilemiyordum.
Uraz'ı çok özledim. Ona karşı kırgın değilim. Evet, saat başı onu aramıştım. Bazen işi olduğu için açmamıştı ve mesaj atmıştı. Gecelerim arkada ki samanlıkta ağlayarak geçmişti. O yüzden suratım baya şişmişti. Kabul edemiyordum sanırım. Ablamı, konuşup yürüyebilmesini, abimi, uyuşturucu yüzünden mahvolmuş suratını, her gün başına gidip derdimi ağlayarak anlattığım annemi, aşık olduğum babamı, onların bana zarar vermeden beni sevmeleri... inandırıcı gelmiyordu ki, ne yapabilirim ?

Uraz haklıydı aslında, ben küçük bir kız çocuğuydum. 2 gün boyunca aile olmuştuk. Onlar öyle sanmıştı, buna eminim. Ama artık bu oyuna son verilmesi gerekiyordu. Onlara dair gülümseyerek hatırlayacağım, 2 günüm vardı elimde. Ve her seferinde ağlamama sebep olacak ise abimin alnımdan öpüp sahiplenmesi, ablamın dizinde uyumam, annem, ablam ve babaannem ile aynı yatakta uyumamız, annemin benden izin isteyerek sarılması, saçlarımı taraması, örmesi, ağlaması, hepsi teker teker kazınmıştı sanki beynime. Babam... O ise gece gelip saçlarımla oynamıştı. Nefret ederdim saçıma dokunulmasından, ama sesimi çıkarmadım, çıkaramadım.
Saçımdan öptü, parmaklarımdan tek tek öpüp gitti. Ben ise sabaha kadar ağladım. Başka yapacak bir şeyim yoktu ki. Pandam olsaydı ona sarılıp ağlardım, ama yoktu. Kahretsin ki yine yalnızdım. Hayatımda her zaman olduğum gibi.

Babaannemin yaptığı yemekleri deli gibi yedikten sonra odama geçtim.
Sonuçta bir ağanın, dedemin evinde kalıyorduk. Tahmin ediyorsunuzdur evi. Boş valizimi doldurmak için açarken arka cebimde ki telefonum çaldı. Çıkarıp ekrana baktım.

Adamım Arıyor....

Açıp kulağıma götürdüm. "Güzelim."
Gülümserken valizimle uğraştığım için mırıltılar çıkardım.
"Aramadın."
Kaşlarımı çattım anlamadığım için.
"Sen aradın ya."
Nefesini dışarı verdi.
"Güzelim sana illa açıklamamı yapmam lazım. Hiç kendi kendine demiyor musun bu adam ben yokken kendini işe vurur, yorulur, arada arayıp sesimi duyurayım o da kendine gelsin. Ne düşücesiz cadı çıktın."

Güldüm. "Seni kendimden Mahrum bırakıyorum, Delen. "
Gözlerini devirdiğini tahmin edebiliyordum. "Sen buraya gel görüşürüz güzelim."
Dilimi çıkardım.
"Sana dil çıkardım." Kahkaha attı. Karşılık olarak bende atarken gülüşü durdu bir anda. "Yalnızsın değil mi ?" Merak duygum kabarırken "Yalnızım. N'oldu ?" Dedim alalacele.
"He iyi bari."
Kaşlarımı çattım. "Keşke açık konuşsan adam."
"Ya dilini falan çıkardın. Şimdi millet görecek gerek yok leşlerini çıkarmaya."

Gülümsedim. "Ayrı kalmak işe yaradı."

"Eylül. " dedi sert sesi ile.
Anlayıp gözlerimi devirdim.

"Hayır Uraz, yanımdan erkek sinek dahi geçmedi."

"Aferin."

Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Saat 9 olduğu an arıyorsun. Yoksa oraya gelirim güzelim. "

"Görüşürüüüz" dedim şirin çıkarmaya çalıştığım sesim ile.

Telefon kapanınca gözlerimi kırpıştırarak telefona baktım. "Öküz insan !"

Gönderilen: Adamım.
Sen öküzün tekisin ! Kütüksün, hatta kereste !

Telefonu sinirle parmak uçlarımda ritim tuttururken mesaj sesi ile parmağımı okuttum.

Gelen: Adamım.
Malesef ki sen bu adama cadı gibi aşıksın. Hatta deli bir cadı..

Gözlerimi devirdim. Hitti dili bir cidi. Ğöö salak. Babaannem seslenince 'geliyorum' diye bağırdım.

Telefonu yatağa bırakırken aşağı indim. Herkes salonda otururken bende yanlarına oturdum.
Her şey başlıyordu işte.
"Nasılsın güzellik ?"
Abimin sorusuna "iyi" deyip omuzlarımı silkmekle yetindim.
"Bizi bırakmadığın için çok sevindik Eylül."
Gözlerimi kapatıp açtım.
"Öncelikle bazı şeylere açıklık getirmek istiyorum. Burada çok fazla kalmayacağım."

Annem ağzını açacakken elim ile durdurdum.
"Şu an komik bir durumda olduğumuzu kabul etmemiz gerek. Sizi gerçekten affetmemi sakın ha beklemeyin benden.
Sizi çok özlüyorum, ama sizsiz yapamayacağım anlıma gelmez.
20 yaşındayım. Ve 14 yıldır sizsiz yaşıyorum zaten, o yüzden inanın bu çok zor olmayacak. Sizi affetmeyi o kadar çok istiyorum ki, ama vücudum da ki yaralar..
Hatta bırakın vücudumu, kalbimde ki ve beynimde ki yaralar sizden tiksiniyo. Çocukluğum, adınızı dahi duymak istemiyor. Peki, şimdi soruyorum size. Siz ne yapardınız ? Hayatınızda kalıcı hasarlar bırakmış, hatta hayatınızı elinizden almış insanları affeder miydiniz ? Çocukluğunuzu hiçe sayar mıydınız, garantisi olmayan bir hayat için ?"
Annem kafasını önüne eğdi. Babam ise sabırla dinliyordu.

"Hiçbir şey düzelmeyecek. Çünkü ben hep amalarla yaşayacağım. Tamam, sizi ziyarete gelirim, görüşürüm, vakit geçiririm. Hayatıma girebilirsiniz. Hayatımda bir adam var. Adam dedim dikkat ederseniz. Beni demirlerle döven babamın elinden kurtaran bir adam var. Ona, tek söz dahi etmeyeceksiniz bir. Onun yanında kelimelerinizi seçerek konuşacaksınız. Beni iğneleyin, istediğiniz kadar. Ama onun yanında asla. Sizi onunla tanıştıracağım, onun hakkında fazla bir şey öğrenmenizi istemiyorum. Gereken kişiler, gereken bilgileri biliyorlar.
Hayatımda, parmak sayısını geçmeyecek insanlar var. Ve onların kalplerini kıracak en ufak şey, sizi paramparça etmeme neden olur. Bunu asla unutmayın."

Gözlerimi kapattım. "Diyeceksiniz ki bu kız 2 gün gayet iyi davranıp niye bunu gitmeden söylüyor. Onu da açıklayayım, ben vicdanı olan bir insanım. Size karşı bile. Bakın salak değilim, vicdanlıyım. Bu ikisinin arasında ki farkı bana siz öğrettiniz, iyi bilirsiniz. Her ne kadar beni en yüksekten düşürmüş olsanız da ben sizi sevdim."
Gözümden bir yaş aşktı.
"Nedeni yoktu bunun. İnsanlar sever çünkü, sevmeli."
Bir yaş daha aktı. "Bu iki günde çok şey değişti, eyvallah. Ama şunu fark ettim. Ben sevgiyi baya yadırgıyormuşum. Benden bu kadar ama, sizin yanınzda acı çeke çeke gülümseyemeyeceğim daha fazla. Yarın sabah ilk uçakla gideceğim emin olun."
Gözümden bir yaş daha aktı.
"Birkaç gün de olsa, beni sevdiğiniz için teşekkür eder. "

Gözyaşlarımın ardı arkası kesilmesken kapıyı açıp bahçeye çıktım.

Hıçkırarak ağlamama engel olamıyordum. Üzgünüm, bu sefer bencil olmak zorundaydım. Güven kelimesinin zerresini bırakmamışlardı artık bende.
Annemin hıçkırıklarını duyarken ellerimi kulaklarıma kapattım. Uraz'ı istiyordum.
"Özür dilerim"

---------

Gözlerimi aralayıp banyoya girdim. Banyo yaptıktan sonra üstümü giyip aşağı indim. "Babaannemler nerede ?" Soğuk sesim ile bunu sorarken "Bahçede güzel kızım. " gülümseyip dışarı çıktım.
Hava o kadar güzeldi ki.. temizdi bir kere.
Kafamı etrafta gezdirirken demir kapının yanında dikilenlere baktım. Gözlerimi güçlükle kırpıştırırken âdeta hayvan gibi açmıştım gözlerimi ve ağzımı.

Cübbeli takkeli bir adam babaannem ile konuşurken yanlarında ki şahısa "oha" dedim içimden.
Tam bir oha !

Siyah pantolonu, siyah badisi, üstüne aldığı siyah ceketi ve sırtında ki siyah çanta ile mükemmel duruyordu. Sol elini cebine koymuş direğe yaslanıyordu. Diğer eli ise çantanın ipini tutuyordu. Dalgın bir şekilde bir yere odaklanmış bakarken saçları dağınıktı. Mükemmelliğine gülümserken kızarmış gözlerimi sildim.


Uraz kafasını kaldırıp ben görünce sırıttı. Ben hâlâ şaşırırken ağzım iyice aralanıyordu. Onu çok özlemiştim. Saç diplerine kadar özlemiştim. 'Ne alaka' derken babannem bana döndü.
"Bu da gelinimiz."
Söylediği ile ağzımı aralarken bir adım geri attım.
Uraz kaşını kaldırıp bana bakarken göz kırptı. "S-saçmalamayın." Dedim yarım ağzım ile. Babannem yanıma gelip cimciklerken sıçradım. Tamam her şry bir rüya olacaktı. Birazdan uyanmam getekiyordu. "Siz buyrun hocam" dedi dedem arkamdan, herkes içeri girerken Uraz kollarını belime sardı. Dayanamayıp kollarımı ona sararken kokusunu doya doya içime çektim. Kokusunu içime çekerken geri çekildi.
"Gözlerin" dedi ellerini gözlerime bastırıp. Gözlerimi kapattın usulca.
Geceden kalma göz yaşlarım !
"Anlatacağım. "Dedim gülümserken.
"Başka Şansın yok güzelim." Deyip alnıma bastırdı dudaklarını. Geri çekilip ona geldim. " sen neden geldin ? O hoca kim ? Ve tahmin ettiğim şey mi olacak ?"
Kaşlarımı çatarken Uraz şaşırarak bana baktı. "İstemiyor musun ?"
Gözlerimi kaçırdım. Deli gibi istiyordum. Ama bu şekilde, nasıl olacaktı ki ? Ben onun hazır olmadığını düşünürken birden bire bu nereden çıkmıştı ki ?
Kafamı eğip kendime baktım. Uraz omzumu sıktı. "İstemesende benimsin güzelim." Gülümsedim. Ondan hâlâ çekindiğimi biliyordu.
"Güzelim, aynı evde kalıyoruz ve tahmin edersinki babaannen delirdi.
En mantıklı yol buydu."
Kaşlarımı çattım. "Hayat sana güzel. Evlenme teklifi yok, düğün yok. Oh valla !"
Yapay bir sinirle gülerken gülümseyip elini elime kenetledi.
Gülüşinde ölmrk istiyordum. Öldüğümde yanağında ki gamzeye gömülmek istiyordum.


Başıma yazma bağlarken daha düzgün giyindim. Baltan aşağı bembeyazdım. Uraz beni görünce gülümsedi. "Yakışmış" Aynaya baktım. Tatlı durmuştu. Salonun kapısında sadece ikimiz kalınca gözlerine baktım. "Eğer bu bir rüya ise hiç uyanmayalım Uraz Delen. "
Alnımdan öpüp kokumu çekti uzunca.



İmam nikahı kıyıldıktan sonra herkes çıktı tek tek. "Biz şimdi evli miyiz ?" Dedim heyecanlı çıkan sesim ile.


Elini göz altlarıma koyup okşadı. Aklının orada olduğunu biliyordum.
"Bundan sonra kaçışın yok, benimsin Eylül Delen."

Gülümseyip üstünde atladım hafifçe.
"Sen varya, adamın dibisin."
Kahkaha attı. "Biliyorum"
Geri çekildim.
Uzunca gözlerime baktı. Sonra gözleri dudaklarıma kaydı.
"Artık izin istemeyeceğim Delen." Deyip dudaklarım ile buluştu.
Babaannem kapıya vururken "Haydi bahçeye !" Diye bağırdı.
Uraz sinirle bakarken dudağımı büzüp omzularımı silktim. Dudağımı ısırırken inledim. "Hayvan."

Gülümsedi. "Hadi hatun gitme vakti. Akşam'a yetişmemiz lazım."
Gözlerimi kocaman açarken omuzuna vurdum. "Hayvan."
Güldü. "Sen fesatsın kadın. "
Utandığımı hissetmiştim.
Elimi tuttu ve ayağa kalktık. Bahçeye çıkarken onu izliyordum. Bu adam bana mı aitti artık ?










BÖLÜM SONU.

--------




Evet, Delen ailesine hoşgeldiniz. Bu bölüm hakkında hepinizin uzun uzun yorumlarını merak ediyorum. Lütfen herkes yorum yazsın. Evet evlendiler ama sorunlar bitmeyecek çünkü o bir mafya bunu unutmayalım.
Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur. Herkese iyi hafta sonları.
Ygs'ye girecek olanlar, dualarım sizlerle.
Hoşçakalın :)

Continue Reading

You'll Also Like

36.1K 1.3K 28
"Ben peki beni terk ettiğinde ölmeyeceğim mi sanıyorsun.Eğer vurulursam bir kere ama sen beni terk edince her gün öleceğim.Bunu bize yapma Azer yapma...
1.8M 108K 64
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
215K 14.5K 21
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
YUVA By _twclr

Teen Fiction

594K 30.2K 49
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...