Hypnotic | nico di angelo

By F3LICIAHARDY

15.4K 1K 313

"Koruduğun hayatı öldürebilir misin?" [0.1 ve 0.2'yle birlikte çünkü neden olmasın.. Bu arada cidden 5 yıllık... More

giriş: ölü kızın gemisi
bir: uyku problemi yaşayan insanlar
iki: güneşin gözlerine girmesiyle uyanmak
üç: bir kişinin zamanını üslenmek
dört: cevaplanmayan birkaç soru
beş: kuğu gölü
altı: ölü hayaller, yaşayan hayaletler
yedi: savaşçı ve siyah
sekiz: içini dökmek
on: melek etkisi
on bir: laviana solange
on iki: efsaneler
on üç: halattan kolyeler
on dört: yürüyen ölüler gecesi
on beş: altın ve kan
on altı: yarına kalanlar
on yedi: cehennemdeki melek
on sekiz: leo'ya göre ciddiyet her şeyi çözmez
on dokuz: fedakarlık ne kadar zarar verebilir?
yirmi: sevmek söylemek kadar zor değil
0:0 » karekterler
0:0 » karakterler
bir: başıboş tanrı
iki: kuzgun kral
üç: melezler ırkçıdır
dört: paralı asker
beş: mahşer
altı: kapılar ve kapılar

dokuz: göze alınabilecek şeyler

365 30 6
By F3LICIAHARDY

Bölüm şarkısı Zella Day Sacrifice ve diğer bölümde şu Lavinia olayı ve Leo ortaya çıkacak. Bir de diğer bölüm final.

"Gözlerindeki korkudan etkilenmek istemiyorum,
Şeytanlarımın bulması için bırakmak istemiyorum" Zella Day/Sacrifice

"Korkuyor musun, küçük azizem?" dedi oğlan ve kızın elini sıktı. Kız gözlerini devirmekle yetindi fakat duracakmışçasına atan kalbine kısa sürede laf geçirebildi. Oğlanın düz keten pantolonun cebinden küçük bir taş çıkardı. "Eğer bu ölümden kurtulursam, annemin dırdırından öleceğim için bunu takmanı istiyorum." dedi ve saçlarını savurdu.

"Eh gazetelerin senin için yazıp çizdikleri pek iç açıcı değil." dedi kız ve taşı cebine attı. Oğlan hafif bir şekilde kıkırdadı. Genç kız oğlanın pantolonunu ve rahat bir fırfırlı tişörtünü giydiği için halinden memnundu. Kız güç almak için oğlana baktığında onun da kıza baktığını gördü. Derin bir nefes verdi ve belki de milyonlarca kez sorduğu soruyu tekrar sordu. "Eğer gitmek istersen gidebilirsin." diye mırıldandı fakat ona güç veren o elin gitmesinden korkuyordu.

Oğlan kızın elini bıraktı ve arkasını döndü, şaşkınca bakarken bir kahkaha koparıverdi. "Ah azizem, bunu düşünmek için saatlerce vaktim oldu ve kararımı her sorguladığımda karşımda senin gözlerini gördüm."

Genç kız titrek bir şekilde  nefes verdi. Sonra kapının tokmağını çevirdi ve tahta kapı gıcırdayarak açıldı. Kapıların ardından yüzlerce kuzgun kızın yüzüne doğru uçuştu. Kuzgunlar kızın yüzünü ve kollarını tırmalarken kız sırtını döndü ve bir anda acılar kayboldu kuzgunların kanat çırpışı uzaklaştı. Önünde ise oğlan büyük bir sırıtışla ona döndü.

Elindeki meşaleyle önden gitti bir taraftan da kızın elini sıkıca tutuyordu. Girdikleri yer oldukça boş ve karanlık bir salondu, etrafta ışık kaynağı sağlayan tek şey odanın diğer ucunda sessiz bir şekilde yanan şömineydi.

Carmen ortada duran merdivenlere baktı oraya gitmek dahi istemiyordu fakat oğlan elini güven verircesine sıktı. Mermer merdivenleri çıkarken hafifçe fısıldadı.

"Eğer canlı kurtulursak her cumartesi kiliseye gideceğim." dedi oğlan. Kız tek kaşını kaldırarak ona baktı.

"Pazar günü demek istedin herhalde." dedi kız. Oğlan ellerini iki yana açtı ve güldü.

Sonra bir kükreyiş sesi salonu sarstı. Oğlan siyah kılıcını çıkardı ve kıza meşaleyi verdi. Kükreyiş sessizleşti ve bir fısıltıya dönüştü. Sonra tekrar kanat çırpma sesleri duyuldu, tahta kapı büyük bir gümbürtüyle kapandı.

Kuzgunlar ikisi etrafında uçuşurken kız meşaleyi sallayıp onları uzaklaştırmaya çalışıyordu buna karşı oğlan kılıcıyla kara kuşları kesmeye çalışıyordu. Kuşlardan bir tanesi ciddi bir yara alınca insan sesiyle bir çığlık duyuldu. Kuşlar daha hırçın bir şekilde saldırınca ikisi de geri çekilmek zorunda kaldı. Kız hızla merdivenlerden inerken kapıya doğru meşaleyi attı. Kapı tutuşurken ikisi de alevlerin arasından atladı.

Ayakları kanayana kadar koştular sonra bir dere kenarında kız yavaşladı. Yorgun bir şekilde yere yığılırken oğlanda nefes nefese yere oturdu. Oğlan kızın yanına ilerlediği zaman derin bir nefes aldı.

"O şeyler -yani kuşlar- neden bize saldırıyordu?" dedi oğlan ve ayakkabılarını çıkarıp ayaklarını suya soktu. Kız kızarmış yüzünü yıkadı ve bir taşa yaslandı.

"Elmayı koruyordu." dedi ve soluk verdi. "Böyle bir şeyle karşılacağını düşünmüyordun değil mi?" kız bilmiş bir gülümseme takındı.

"Sadece bir şehir efsanesi sanıyordum." dedi oğlan. Kız tekrar gülümsedi. Onu bir günde bu kadar güldürebilecek tek kişi siyah saçlı oğlandı.

"Ona bakılırsa ben de bir şehir efsanesiyim." dedi kız zorlanarak ayağa kalktı. Oğlan el çırptı gülüşünün ardında saklanan o endişeyi en düşük seviyeye indirmeye çalıştı. Kızın bir an onu bırakıp gideceği düşüncesi için içini yerken onun elini tutmak bir o kadar zorluydu. Kızı seviyordu, onu ruhunun bir parçası gibi, ismi gibi seviyordu.

"Lavinia Solange, ne kadar mütevazısınız öyle?" dedi oğlan. Sonra koşarak yarışmaya başladılar.

✖️✖️✖️✖️

Carmen soğuk akşam havasıyla biraz daha dinç hissetti, berbat bir durumda olmalıydı. Pek ağlayan biri değildi ama son bir haftada yaşanan fazla gelmişti. Blake'in yaşamasına sevinse mi, yeraltında mahsur kaldığı için üzülse mi bilemedi. Bütün bunlara karşı birde Nico vardı.

"Neyi anlatmamı istersin?" dedi oğlan ve yanlış bir şey görmüş gibi gözlerini bir süre kırpıştırdı. Carmen bir süre aklını yokladı ailesini anlatabilirdi ya da Will'le geçirdiği güzel anılar. Genç kız aklına gelen şeyle sırıttı.

"Percy, Percy Jackson'ı anlat." dedi kız ve arkasına yasladı. Tabii ki de yere kapaklanırken Nico ona bir çocukmuş gibi güldü. Oğlan ayağa kalkıp yere düşmüş kıza elini uzattı, yüzünde ise ufacık bir gülümseme vardı.

Carmen oğlanın kolunu tutup ayağa kalkarken bir anda Nico'nun giysileri fırfırlı gömleklere dönüştü ve saçları ise arkasından topluydu. "Bir hanımefendi ata binerken daha dikkatli olmalıdır."

Kısa bir süre gözlerini kırpıştırdığında ayağa kalkmıştı bile. Sonra bir anda soğuk suyla tekrar uyandırıldı. Bu sefer acı değil terden sırılsıklam olmuş giysileri üzerinde bir ferahlama hissetti. Gözlerini açtığında taş duvar yoktu ya da küflü demir.

Bir sürü kız ve Nico bir yere tıkılmış halde duruyordu. Zemin hâlâ taştandı ve ıslaktı. Fakat hiç demir yoktu, nasıl geldikleri ise tam bir muammaydı. Kızla şaşkın şaşkın ikisine bakarken Carmen çift görüntü tek olunca anında karşısındaki kızı tanıdı: Chelsea.

O da Luke'un tarafındaydı, yeraltına sürüldüğünü bilmiyordu ama kızın bu işi çok iyi kıvırdığını anladı. Beş altı kızı yanına toplamış ve hepsini silahlandırmıştı. Kızlar bariz ölüydü hepsi havada süzülüyordu ve pek hareketli sayılmazdı.

"Carmen?" dedi Chelsea sesinde şüpheci bir ifade vardı. Kız duvara yaslandı ve başını kaldırdı. Önce Chelsea sadece durdu sonra koşarak kızın yanına başına eğildi ve kızın yüzünü eliyle olabildiğince silmeye çalıştı.

"O iyi mi?" dedi Nico ve kafasını kaldırdı. Kahverengi kısa saçları küçük bir at kuyruğu oluşturan kız başını salladı. Oğlan derin bir iç çekti ve yeşil gözleri kapalı kıza baktı.

Nico Carmen'a zarar verilmesine dayanamazdı. Kız ona içten davranmıştı ve Nico aralarındaki bağın sadece şu rüya işiyle sınırlı olduğunu sanmıyordu. Carmen kaplan gözlerini oğlana yönelti ve oldukça boş baktı.

Genelde o yeşil gözlerde hep boşluğa bakarmışçasına bir hava vardı zaten o kadar cam gibiydi ki.. Bu farklıydı sanki kızın iki kolu yerdeki zemine zincirlenmiş gibiydi. Umutsuzdu ve bu Carmen Simigilkin'e yakışan bir hareket değildi.

"Nico seni buradan çıkarmam lazım." dedi kız. Yanındaki Chelsea isimli kız kaşlarını çatmış iki arasındaki konuşmayı merakla bekliyor gibiydi.

"Daha önce de buraya geldim Carmen. Elbette Tartarus'tan çıkabilirim." dedi Hades'in genç oğlu fakat sesi cümle kadar kuvvetli değildi.

"Melione'nin mağarasındayız Nico, Lehte nehrinin karşısındayız. Buradan hafızan silinmeden asla geçemezsin." kız başını iki eli arasına almıştı.

"İyi kimseler bizi alabilir.."

"Tanrılar aşkına, Nico! Anlamıyor musun bütün herkes beni öldürmek istiyor ve birinin daha benim yüzümden ölmesine izin veremem." dedi Carmen. Sonra her şey oldukça yavaş ilerledi Carmen ayağa kalktı tamı tamına iki kısa adım attı Nico'nun önünde çoktu ve oğlanın soğuk alnına dudaklarını bastırdı. Göz yaşları kendisi için mi, yoksa oğlan için mi aktığı bilinmez bir şekilde sicim gibi akmaya başladı.

Ellerindeki beyaz yaralar kapkara parlamaya başladı. Etraf buz kesilirken oğlanın alnı alev alev yanıyordu. Nico silikleşirken bütün bedeni yanıyordu ve bedeni bu yaşlı ruhu atmaya çalışıyordu. Kıza baktığı zaman iki piton yılanın kızın bacaklarına tırmanıp belinde birleştiğini gördü kızın saçları havada süzülüyordu ve bir iki damla gözyaşı yere düştü.

Sonra her şey yok oldu taş zemin, soğuk hava, acı.. Carmen. Sadece bir nehirin ortasında anadan doğma Nico ve onun fark etmediği hayali kanatları vardı.

Continue Reading

You'll Also Like

9K 1.4K 36
❧ hide and seek Hayat seni benden kopardığından beri kanatları kesilmiş bir kuş gibiydim. Nereye uçacağımı bırak nasıl uçacağımı bile unutmuştum. ©he...
134K 12.2K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
52.1K 1.1K 5
Merhaba watsips okuyucuları! Mitolojiye ilgi mi duyuyorsunuz? O halde okumaya devam edin! Sizi sürprizler bekliyor olacak! Venüs Şirine Güvercin
1.4K 125 12
niye yazdığımı bile bilmiyorum ( ★;; okumayın saçmalamışım. )