Kayıp Dudaklar

By gokadan

779K 37.3K 12.5K

"Ben de papatyaydım. Kokumu merak eden bir adam için kırmıştım boynumu. Soldum. Çok yağmur yağdı. Hiç açm... More

Kayıp Dudaklar Hakkında
1. Bölüm: "Önyargı."
2. Bölüm: "Sarhoş."
3. Bölüm: "Kimse beni aslen tanımıyor."
4. Bölüm: "Tatlı Laden."
5. Bölüm: "Saklı kalan."
6. Bölüm: "Özlemek?"
7. Bölüm: "Sanal arkadaş."
8. Bölüm: "Sana ihtiyacım yok."
9. Bölüm: "Korumak."
10. Bölüm: "Korku."
11. Bölüm: "Tanıdık."
12. Bölüm: "Kardeş."
13. Bölüm: "Maskeli."
14. Bölüm: "Hissetmek."
15. Bölüm: "Sevgili."
16. Bölüm: "İlk öpücük."
17. Bölüm: "Boşlukta."
18. Bölüm: "Pişman Prens."
19. Bölüm: "Şaşırtıcı bir çift söz."
20. Bölüm: "İçindeki İyi."
21. Bölüm: "Yardım."
22. Bölüm: "Yalan."
23. Bölüm: "Taciz."
25. Bölüm: "Eray'dan"
26. Bölüm: "Lütfen..."
27. Bölüm: "Gerçekler."
28. Bölüm: "Platonik."
29. Bölüm: "Yalancı."
30. Bölüm: "Git."
31. Bölüm: "Yeniden."
32. Bölüm: "Takip."
33. Bölüm: "Ateş."
34. Bölüm: "Gözyaşı."
35. Bölüm: "Karşılama."
36. Bölüm: "Dilek."
37. Bölüm: "Karanlık."
38. Bölüm: "Özlem."
39. Bölüm: "Kırık."
40. Bölüm: "Gülümseme!"
41. Bölüm: "Arkadaş."
42. Bölüm: "Af."
43. Bölüm: "Teşekkür."
44. Bölüm: "Gül güzeli."
SON: "beni böyle bırakma."
EPİLOG: "masal."

24. Bölüm: "Öldürmeyen Acı."

12.3K 769 84
By gokadan

Merhaba ve iyi okumalar

(Bu kısa bir bölümdür.)

*

Öldürmeyen acı güçlendirir, derler hep. Bazı acıların sonunda mutlaka ruhun her şeye karşı güçlenmeye başlar. Dünyadaki her şeye daha soğuk, daha normal ve olunabildik bir şekilde bakarsın. Çünkü artık güçlenmişsindir. Çünkü artık ağlamamayı öğrenmişsindir.

Öldürmeyen acı güçlendirir.

Ben burda perişan olmuştum. Güçlendiğim falan yoktu.

İçime ağlamıştım şu zamana kadar. Kimse duymasın, kimse görmesin diye hep içimde tutmuştum her şeyi. Hıçkırmamıştım. Bağırmamıştım. Çünkü güçlü kalmaya çalışıyordum.

İçime ağladığım için boğulmuştum ben.

Şimdi ise içimdeki her şeyi kusuyordum.

Bağırarak.

Hıçkırarak.

Kafamdaki tüm kirli senaryolar, biraz önce yaşamış olduğum her şey tekrar tekrar başa sarılıyordu. Bana dokunması, tenime değen dudakları.

Kapının açılma sesini duyduğumda kafamı kaldırmadım ama hıçkırıklarımı durdurmayı başarmıştım. İçimi çektim. Kim gelmişti, niye gelmişti bilmiyordum. Gerçi öğrenmek de istemiyordum.

"Bayan?" Kadın sesini duyduğumda kafamı kaldırıp sakince ona baktım.

Şuan nasıl göründüğümü tahmin edebiliyordum. Gözlerim her ağladığımdaki gibi kızarmıştı kesin. Burnum da aynı şekilde. Makyajım akmış ve yüzümde iğrenç bir görüntü oluşturmuştu bahse girerim.

Şu anda hissettiğim şeylerden daha iğrenç olamazdı ama.

"İyi misiniz siz?" Diye sorup elindeki dolu çamaşır sepetini yere bıraktı. Bana bir adım atarken daha fazla yaklaşmaması için ayağa kalktım.

İstemsizce sendeledim ama bunu önemsemedim ve oradan çıkmadan önce kadına başımı salladım.

Odama gidene kadar başım yerdeydi. Çevremde olan insanları görmek, onlarla göz temasında bulunmak istemiyordum.

Odamın önüne geldiğimde, "Laden!" Diye seslenen birini duydum. Sesin kime ait olduğunu anlayamamıştım. Yanıma gelmesi için kapının önünde durup bekledim.

"Allah'a şükür sonunda buldum seni. Sıla'yı gördüm, bizim yanımıza geldi. Seni sordum ama seni görmediğini söyledi. Bende endişelendim tabi." Deyip durakladı. "Sen kiminle buluştun peki?"

Yağmur'un meraklı çıkan sesine tepki vermeden ayaklarımın altındaki kırmızı halıya bakmaya devam ettim. Dudaklarımı ısırdım. Yutkundum. Ama giderek patlamaya daha da yaklaşıyordum.

Dokunsa ağlayacak duruma gelmiştim.

"Sen iyi misin?" Diye sordu elini çeneme koyup kafamı yukarı kaldırırken. Tam o sırada küçük bir hıçkırık dudaklarımdan kaçmıştı.

Küçük olan hıçkırık giderek çoğalıp sesini arttırınca onları susturmak için yüzümü elime gömdüm. Boğuk çıkan sesimi duyuyordum ve bu midemi bulandırıyordu. Şuan olan her şey midemi bulandırıyordu.

Yağmur sarılmak için bana yaklaştığında ona izin vermedim ve dizlerimin üzerine çöküp daha şiddetli ağlamaya devam ettim.

Kimse beni sevmiyordu. Bunu biliyordum. Bu zorunluluktu, alışılmış davranıştı.

İnsanlar böyleydi. Arkadaşları olduğunda onlarla iyi geçinirdi çünkü bu onlara öğretilen bir şeydi. Yapılması normal olan.

Arkadaşları ağladığı zaman onlarda üzgün görünmek zorundaydı çünkü buydu asıl normal olan. Biri ağlarken yanında gülen biri olmazdı hiçbir zaman. Çünkü bu anormallik olurdu.

İşte tam da bu yüzden kimsenin sevildiğini düşünmüyordum. Kimse gerçek anlamında sevilmiyordu.

Seni seviyorum, sözü yalandı.

Aşk yalandı.

O da aynı şeyi yapmıştı mesela. Beni sevdiğini söylemişti sonra da bırakmıştı. Benden sıkıldığını söylemişti. Her şeyin bir yalan olduğunu.

Her şey yalandı, evet.

Elimin yüzümden çekildiğini hissettim. Ama bunun kim tarafından yapıldığını görmemiştim.

Titreyerek ağlarken görüşüm bulanıktı. Kimseyi göremiyordum. Histeri krizine mi girmiştim?

Birinin elleri yüzümde dolaştı. Yanaklarımı sildi. Daha sonra kucaklandığımı hissettim. Birinin elleri bacaklarıma deyiyordu. Rahatsız hissettim. Biraz önce olan şey geldi aklıma. Her şeyi yakıp yıkmak istiyordum. Şuan beni kim taşıyorsa taşımasını istemiyordum.
Bacaklarımı sallayarak ağlamaya devam ettim.

Ben bu hale hep saflığım ve salaklığım yüzünden gelmiştim.

İnsanları değil kendimi suçlamalıydım bu yüzden.

Altımda serin çarşafları ve yumuşak yatağı hissettim. Bacaklarımı kendime çekip cenin pozisyonu alırken yanımda oturan kişi saçlarımı okşuyordu.

Yanıma uzandı.

Sıcak nefesi enseme çarpıyordu.

Ensemi yakan soluğu hıçkırıklarımı yavaşça dindirirken bekledim.

"Şşş..." dedi önce. "Geçti."

Sesi...

Elleri saçlarımı yeniden bulduğunda aniden doğruldum ve ona baktım.

Kolları üzerinde doğruldu ve merakla baktı bana. Bu ani hareketime bir anlam verememişti sanırım.

Gözlerimi sildim. "Sen?" Diye sorarken sesim sinirli ve korku dolu çıkıyordu.

"Ben?" Anlamadığını belli ettiğinde yine ağlamaya başladım. O değildi. Maskeli olması o olduğu anlamına gelmezdi.

Aklı olan herkes anlayabilirdi onun olmadığını çünkü neden böyle bir şey yapsındı ki?

Üstelik anlayacağımı da biliyor olması gerekiyordu.

Ellerimi yüzüme kapatıp ağlarken beni yanına çekti ve uzanmamı sağladı.

Onun şuan arkamda olmasına anlam veremiyordum. Yağmur neredeydi?

O niye gelmişti buraya ve niye yanımda duruyordu?

Ağlamam iç çekişlere dönüştü. Omuzlarımda duran elleri kollarıma sürtünerek indiğinde ona dönmek istedim. Ama halim yoktu.

"Neden buradasın?" Diye sordum kısılmış sesimle.

Birkaç saniye sessizlik oldu. Sonra, "Ecrin seni ağlarken görmek istemezdi." Dedi.

Bu salak saçma cümleye inanmamıştım. Yine de kafamı salladım.

Yavaşça yatakta ona dönerken çok çirkin göründüğümü düşünüp rahatsız hissettim. Oysa bu umurumda olmamalıydı.

"İnanmadım." Dediğimde tebessüm etti.

"Neye inanmayı istiyorsan ona inan."

Bende gülümsedim. "İzin veriyorsun yani?"

"Veriyorum."

Titrek bir şekilde nefesimi verdiğimde, "Ne oldu?" Diye sordu.

Titredim.

Gözlerim onun yüzünde gezinmeyi bırakıp arkadaki kapıya odaklandığımda eliyle yüzümü tuttu. "Söyle."

Pes ettim.

Zaten şu zamana kadar yaptığım da buydu.

"Telefonuma bir mesaj geldi. Buluşmamız gerektiği, önemli bir konu olduğu yazıyordu mesajda. Ben Sıla sandım ilk başta..." Yutkundum. "Saat 7'de çamaşırhanede buluşalım yazıyordu. Bende gittim." O anları tekrar yaşarken gözlerim doldu. Ama ağlamadım. "Maskesi olan biri, beni sıkıştırdı orada. İlk başta sen sandım... Ağzımı bağırmamam için tuttu. Bacaklarımı tuttu. O bana dokunurken ben hiçbir şey yapamadım."

Gözlerimi yüzünde gezdirdim. Gözlerimden akmak için direnen yaşlara izin vermeyen bu sefer o olmuştu. Parmakları gözümün altını buldu ve aşağı inen yaşları sildi.

"Biri bana zarar mı vermek istiyor?" Diye sordum çaresizce. "Oysa ben kimseye bir şey yapmadım."

"Bunu her kim yaptıysa onu nerde olursa olsun bulacağım. Bulacağım ve onun her bir parmağını tek tek kıracağım." Dedi sert bir şekilde.

Gözlerinin ardında gerçekleşen duygularını tahmin etmek zordu. "Neden?" Diye sordum.

"Çünkü Ecrin sana zarar veren birini cezalandırmak isterdi." Deyip güldü.

Bende gülümsedim. Sonra aklıma yüzümdeki akmış olan makyaj geldi ve yerimde doğruldum. "Şey, ben bir elimi yüzümü yıkayayım."

Yanından kalkıp banyoya girerken elime eşofmanlarımı da almıştım.

Aynadaki yansımam tam anlamıyla bok gibiydi. Rimel ve göz kalemi akmış, pandaya dönüşmemi sağlamıştı. Kabarık saçlarım iyice dağılmıştı. Burnum ve gözlerimin içi de kıpkırmızıydı.

Elimdeki pamukla yüzümü temizleyip üstümü değiştirdim. Saçlarımı da taradığımda tam anlamıyla normalleşmiştim.

Eray şuan beni daha önce hiç görmediği bir halimle görecekti.

Benim hakkımda ne düşüneceğini istemsizce merak ettim.

Banyodan yavaşça çıktım ve Eray'ın yanına döndüm. Hala yatakta yatıyordu. Gözleri kapalıydı. Odanın loş ışığında kirpiklerinin gölgesi yüzüne düşüyordu.

Güzel görünüyordu. Yanına oturup uzanırken gözlerini açıp bana baktı.

Gözlerini kırpıştırdı ilk başta. Sonra kafasını biraz kaldırıp bana yukarıdan baktı.

"Bu şekilde daha iyisin." Diye mırıldandı ve kafasını yeniden yastığa koydu. "Zaten neden o makyajı yaptığını da çözebilmiş değilim."

Yutkundum. "Hoşuma gidiyor." Sesimdeki tını, bu söylediğimin beni bile inandırmadığını bas bas bağırıyordu.

O da inanmamış olacak ki, "Saçma." Dedi.

Bir elimi başımın altına koyup ona dönerken onun gözleri kapalıydı. Sadece ona baktım.

Burada, onun yanında yatmak ve sadece durup ona bakmak garipti. Birkaç hafta önceye kadar birbirimizden nefret ediyorduk sanıyordum.

Benden hoşlanmadığını, beni çevresinde istemediğini biliyordum.

"Neden buradasın?" Diye yeniden sordum. Aklıma takılan ciddi bir soruydu bu. Onun burada olması mantık dışıydı.

Gözlerini açtı ve o da bana döndü. Gözleri yüzümü taradı yavaşça. Rahatsız hissettim.

"Çünkü..." Duraksadı. "Çünkü sana yardım edeceğimi söylemiştim."

"Senin yardımını istemedim. Yardım edilecek bir durum da yok zaten."

"Benim neyi istediğim önemli." Alaylı sesi kaşlarımı çatmamı sağlamıştı.

Şu ana kadar her şey gayet iyiydi. İyi bir iletişim sağlamıştık. Kavga etmeden durabilmiştik. Şimdi ise kavganın sinyalleri kulağımda çınlıyordu.

"Senin ne istediğin değil, benim ne istediğim önemli!"

Yine başlıyorduk.

-

Şuan mutlulukla sırıtıyorum çünkü bu kadar süre içerisinde kısa da olsa bir bölüm yazabildim. Hem de daha yeni bölüm paylaştığım halde.

Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen

Yorumlarınız destekçim çünkü.

Eray'ın bu davranışı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Laden'e yardım teklifini önceki bölümlerde etmişti. Şimdi ise icraata geçiyor benim sevgili karakterim...

Yeni bölüm diye sıkıştırmazsanız çok memnun kalırım. Sorumluluklarım var.

Sonraki bölümde görüşmek üzere

Continue Reading

You'll Also Like

5.9M 299K 52
İlker Abi: Polis ihbar hattını rahatsız etmeyi ne zaman bırakacaksın? İlker Abi: Senin kolundan tutup karakola getirince mi, yoksa dört duvar arasına...
1.4M 105K 75
"Bu kadar hak, hukuk zırvalığı yaptıktan sonra bu son yaptığınız ile çelişmedi mi sizce de Savcı Hanım? " " Siz kim oluyorsunuz da, benim savcılığı m...
ESARET By Lâl Sarhan

General Fiction

5.8M 252K 99
Ruhsuz bir adamla evlendim. Ruhsuz, duygusuz, gaddar, kaba ve insanlıktan yoksun bir adam... Artık Karahan konağında o ruhsuz adamla bir ömür geçirec...
14M 492K 63
İzmirli 19 yaşında bir genç kız... Babasının yüzünden daha doğru düzgün bir kez dışarı çıkamazken yine babası yüzünden bilmediği bir şehirde , bilmed...