Aşiret Paket

بواسطة icheisseniss

1.8M 108K 56.9K

Bir gerçek ailem klişesi. Düzgün yazılmış, saçma olmayan bir biyolojik ailem kitabı arıyorsanız, hoş geldiniz... المزيد

1
DUYURU
2-karakter Tanıtımı-
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
FİNAL

47

9.7K 796 631
بواسطة icheisseniss

Aşiret büyükleri, biz gençleri karşı karşıya almış ve konuşmuştu. Özellikle ben, Göktuğ ve Onurlarla çünkü ciddi anlamda karşı tarafa bayağı zarar vermiştik. 

Göktuğ, başta kendini ağırdan satsa da demeyi çok isterdim ancak Eroğlu kızlarının eli bana kalktığı gibi Göktuğ hızla ise el atmış ve Selim ile kuzenlerimin gönüllerini fethedecek o mükemmel hamleyi yapmıştı. 

Poyraz'a kafa atmıştı.

Pekala, Poyraz'ı dövmesi normalde benim için bir sorun teşkil etmezdi eğer herkesin ana noktası ona vurmak olmasaydı. Cunku Poyraz, ciddi anlamda ağzı yüzü dağılmış bir şekilde abisiyle birlikte hastaneye koşarken biz de Yaman Abi'nin bize kızmayı bitirmesini bekliyorduk.

Dedem ve Eroglu'nun dedesi ile Göktuğ'un dedesi yalnızca bizi izliyorlardı. Abimler, müdahale etmek için diretse de annem buna asla izin vermemişti. Keza haklıydı da çünkü eğer abilerim olaya girerse, ne pahasına olursa olsun beni savunurlardı lakin bu denli sınırlı olan Erogluların yanında, bu biraz tehlikeliydi.

Benim dudağım patlamış, Göktuğ'un kası patlamış, Selim'in de burnu kanamıştı. Salak Onur Konur ve Kaya'da ise küçük sayılabilecek çürükler vardı. Onları da kadınlar yapmıştı ve bizimkiler de kadına el kaldırmadığı için dayak yemişlerdi, ben kavgaya girip dört kişinin saçından aynı anda tutup yerde surukleyene kadar. Bir de bunu yaparken, Poyraz'a vurmakta olan Göktuğ'a dönüp "sevmiyorum desen de olur, benim için adam dövüyorsun" demiştim. Ah aşk, sen ne kırocasın...

Yaman Abi'nin çok fazla uzatmasıyla yardım dilenircesine etrafıma baktım. Musa abim ortada yoktu, çok fazla önemsemedim ve sinirden kıpkırmızı olmuş Atakan abisimle bakıştım. Bakıştığımız gibi artık önündeki annemi hafifce kenara itmis, ve direkt olarak yanima gelip dizinin üstüne çökmüştü.

Elini nahifçe dudağımın üstüne getirince hissettigim sızı ile inledim. Dislerini sertce sıktı ve ayağı kalktı. "Burada ne oldu? Anlatın, biz de ona göre bu insanlarla aramızdaki meseleye karar verelim." Deyip kuzenlerimizin yanına geçti-Aziz, Seyit ve sinirden kipkirmizi kesilmiş Kadir ile Fırat- 

Erogullarindan direkt sesler yükselirken, aşiret babaları onları susturdu ve abime baktı. "Sen ne dersin Atakan? Çocukların işleri yüzünden koskoca aşiretler mi düşman olacak?" Diye sordu sertçe.

Seymen amcam burnundan nefes vererek güldü. "Çocuklarımızın hâline bakasın Bayram Ağa, sence çocuk işi mi duruyorlar!?" Diye hafifçe sesini yükseltti. Dedem sessiz duruyor, konuşmalara izin veriyordu.

Bayram Ağa'nın oğullarından biri direkt konuşmaya girdi. "Çocuklarınızın yüzünde iki çizik var sadece, bizimkiler hastanede! Sence hangimiz olayı büyütmeli Seymen Ağa!?" 

"Kendine gelesin Dikmen, yoksa ben getirmesini bilirim! Bizim konağımızda, bizim canımıza -bize- zarar veriyorsunuz, bir de piskince konusuyor musunu!?" Diye bağırdı  Karan.

Poyraz'ın babası, "Karan, Dikmen, sakin olun. Tamam çocuklar yapmışlar bir şeyler bunları niye büyüklere kadar getiriyoruz? Hem Selin ile Poyraz arkadaşlar uzun yıllardır, olur oyl-"

"Değiller!" Diye araya giren Göktuğ, hiçbirimizin beklemediği bir durumdu. Herkesin bakışları ona dönerken, ciddi anlamda sorgulandığı için durumu direkt kontrolüme almaya çalıştım. "Değiliz Kasım Abi, biz uzunca bir süredir arkadaş falan değiliz. " dedim.

Bunlar kendi aralarında konuşmaya devam ederken birinin sesi fazla çıkmıştı. "Hadi Dincsoylar tamam da, bu Cevherhanlar kim oluyor!?" 

Buna cevap verilmemesi, ortamı boş bulduklarını sanmalarına neden olmuş olmalı ki, bir kadın bu defa bağırmıştı resmen. "Kızlarına azıcık terbiye verselerdi, ortalıkta böyle dolanma-"

Abilerim resmen kükrerken -Doruk, Bora ve Cihan abim ciddi anlamda kadına saldıracak kadar sinirliyken Atakan abim de Eroğlu erkeklerine saldırmaya çalışmıştı- dedem bastonunu sertçe yere vurmuş, babam ise dedeme izin vermeden araya girmişti. 

"Siz kim oluyorsunuz da benim kızıma verdiğim terbiye hakkında konuşabiliyorsunuz!?" Diye tüm Antep'i inletecek şekilde bağırdı. Amcamlar da konuşmak için sıra ararken -ikisi de Dikmen'i çiğ çiğ yiyecekmiş gibi bakiyordu- babam yine konuştu.  "Sizi evimize aldık, ailemize girme firsati verdik diye iyice başımızın üstüne çıktınız ama bir yere kadar! Kızıma ettiğiniz her lafı, fitil fitil burnunuzdan getiririm!" Diye heceleyerek bağırdı.

Anam kadın, uzlasmaci politikanin artik uygulanmadığını anladığı an, kadına saldırmaya an kollamıştı lakin ondan önce biri zaten bunu yapmıştı. Tabii ki Esra yengem. Yengelerim hızla onu ayırmış, annemin de araya kaynamaması için onu çekmeye çabalamışlardı. 

"Çocuklar yüzünden yolları mi ayıracak, bu kadim dostlugumuzu bitirecek miyiz?!  Çocuklar yüzünde-"

"Ne çocuğu ulan!" Diye salona girip tüm dikkatleri üstüne çekmişti Musa abim. "Benim konağımda hem benim kardeşlerime zarar veriyor, bir de üstüne kendinizi haklı mı çıkarmaya çalışıyorsunuz!? Feyhanogullarina, Azadoğullarına, sırf 'çocuk' dedikleriniz için neler yaptığımı gormediniz mi lan!?" Diye bağırmıştı boğazı yırtılırcasına.

Kafami hafifçe kaldırdığımda Barlas ve Cenk ahilerimin, köşede Hanif abilerle birlikte çekirdek çıtlayarak bize baktığını görmüştüm. Gülmemek adına dudaklarımı üst üste bastırdım. "Hâlâ gülüyor, yazık ki ne yazık!"

Kafami kaldırdım ve bunu söyleyen kadına baktım. Abim benden önce davranmıştı. "Gülüyor çünkü benim size yapacaklarımı biliyor! Kardeşime el kaldırırken parmağından yüzüğe de mi dikkat etmediniz!? Dincsoylar, bu kıza el kaldıranın elini kopartır da mı demediniz!?" Deyip etrafta fısıldaşan erkek ve kadınlara bakıp yüzünü buruşturmuştu. Yanıma adımladı ve önce dudağıma bakıp sonra Selim'in yüzüne baktı. Sırayla kuzenleri de inceledikten sonra daha sakin bir şekilde salonun ortasında durdu. 

"Bundan böyle tüm Antep'te biline; artık Zemherogullarıyla Eroğullarının hiçbir bağı kalmadı! Onlar bu bağı kendi elleriyle kopardılar. Şimdi varın gidin evlerinize, bundan sonra çocuklarımıza bırakın eli, isimlerini dilinizde zikrederseniz sizin ensenizde biterim! Defolun şimdi konağımdan!" 

Bağırışı bütün konağı ayaklandırırken ben bu tartışmanın böyle bir yere varacağını asla düşünmemiştim çünkü bu insanlar uzunca bir süredir birlikteydi. 

Bayram Ağa, "Bir şey demeyecek misin Nasuh ağa?! Torunun bizi konağınızdan kovuyor?!" Diye bağırdığında dedem ona döndü. "Torunum ne dediyse haklı demiş. Eksik var fazla yok. Ben aylar öncesinde insanları toplayıp karşıma alırken, yabancıların torununa saygıda kusur edeceğini zannetmiştim. Laaakiin benim dost dediğim adamın ailesi, uğruna Antep'i önüne sereceğim torunuma saygısızlık ediyor. Varın gidin evlerinize yoksa torunlarım, bu defa işlerini yarıda bırakmayacaklar!" Demişti.

Insanlar hızla dağılırken dolu gözlerimi aileme çevirdim. Abim dışında kimsenin önceliği olmamıştım hicbir zaman ancak şimdi, kocaman bir geniş ailenin önceliğiydim. 

Uzun kollu crobu biraz daha çekiştirdim ve elimin tersiyle gözlerimi silmeye çabaladım lakin başlamıştım ve susmam için zaman gerekliydi. Bana dönen gözlerle birlikte dedem direkt oturduğu yerden ayaklandı ve yanımıza geldi. Yanımdaki boşluğa oturup yüzümü avuçları arasına aldı. "Torunum, ne için ağlarsın?" Diye sorunca gözyaşlarım daha hızlı düşmeye başladı yanaklarıma.

Benim bir ailemin olduğu farkındalığını belki de ilk kez, tam burada kavramıştım. Soru sormadan, haklı mıyım önemsemeden beni kimsenin karşısında ezdirmemişler, benim için bir-çok şeyden vazgeçmişlerdi. 

"Dede," diye mırıldandım ama konuşamadım ve abime baktım. Bora abime. Sessizliğime tercüme olmasını isteyerek baktım. "Dede, şimdi sorma, Selin zamanı gelince anlatır." Dediğinde ne kadar doğru bir karar verdigimi yeniden anladım.

Dedem ona bakıp kafasıyla onaylamış ve yanımdan kalkmak yerine kollarını uzatmıştı pos  bıyıklarının altından şefkatle gülümseyerek. "Sarıl bakayım dedene, ne masallar biliyorum ben, anlatayım biraz torunuma." Deyip ağlayan beni odama çıkarırken gülümsetmeye çabalamıştı. 

Gecenin geri kalanında, Berkcan ve ekürileri uyumak icin yanima kıvrılmış, Çınar da onlardan haberi olmadan gelip onları görünce kıskançlıktan yanıma girmeye çalışmıştı. Ilerleyen saatlerde ben ve yavrularım uyurken bu defa Selim benimle uyumak için gelmişti ancak zerre yer olmadığını görünce oflayarak yere yatak serip uzanmıştı. Sadece o da değil, uyuduğum için fark edemeden de kuzenlerim de gelip Selim'in yanına kıvrılmıştı. Bunu sabah kalkınca odamdaki kalabalıktan fark etmistim.

Göktuğ ise gece boyunca bana türlü türlü mesajlar atmış ve  uzunca bir kısmında beni güldürmeye çabalamıştı. Yalnızca o da değil, annesi ve halaları aramış, acmayinca da türlü mesajlar yazıp nasil güçlü olduğumdan söz etmişlerdi. Doğru kişiyi bulduğumu hissediyordum. 

<>

"Brravo, enercik kadına bravo, çalışana başarana braavvoo." Diye kudura kudura okul kantonuna giriyordum. Üç gündür okul başlamıştı ve ciddi anlamda okula alışmıştım.

Belki bunun nedeni; Selim, Onur, Konur, Kaya, Caner ve Berkcan ile ekurileriydi ya da durmadan hemen hemen her ikinci teneffüste beni yanına çağırıp birlikte kahvaltı ettiren Yekta amcam da olabilir.

Özel okulda özel muamele görüyordum vesselam. Ha memnun muydum? KESINLIKLE.

insanların bakışları genel olarak çok fazla üzerimde dolanıyordu çünkü ben bir Dinçsoydum. Okul müdürünün biricik kızıydım ve Yekta amcam bunu ilk geldiğimde herkese hissettirmisti de. 

Öğretmenlerle de aram bu üç günde gayet iyi gelişmişti. Zaten Yekta amca torpili varken, bir de kanı tatlı bir Selin vardı karşılarında, kim beni sevmeden durabilirdi ki? 

Okulda bazen yakışıklı radarlarım açılıyor, açıldıktan hemen sonra Caner tarafından kafama yediğim silleyle birlikte geri kapanıyordu. Caner, Göktuğ'u çok sevmiş, sevmekle kalmayıp ajanı olmuştu başıma.

Okula geldiğimiz ikinci gün, dolabıma o lisede geçen klişe aşk mektupları dolmaya başlamış, ben de onları okuyuo sanatcinin ölmediğine kendimi inandırıp günlük sanat ihtiyacımı karşılarken Caner'in bunları Göktuğ'a yetiştirmesiyle birlikte ne sanata ne sanatçıya saygı kalmamış diyerek kudurmuştum ama tabii ki faydasız olmuş, Göktuğ sinirlenerek tüm mektupları yakmıştı. Evet, evet, ben görmediğim bir vakitte Caner bu mektupları çalıp Göktuğ'a kaçırmış, o da gülerek bana onları yakarken video atmıştı. Çok da götümdeydi sanki.

"Orhan Abi, mujlu süt alayım ben bir." Dediğimde anlamadığını belli edince ciddiyetle tekrarladım. "Mujlu ya mujlu-" arkadan kafama vuran ikizimle birlikte öne doğru sarsılacakken beni tutmuştu. "Orhan abi, muzlu süt istiyor." Deyip parayı uzatınca ben de sütümü alıp zıkkımlanmaya başlamıştım Selim'in kolunun altında.

"Bizimkiler nerede?" Diye sordum kuzenlerimize hitaben. 

Etrafta bizi inceleyen gözlere bakıp burnunu çekti ağır abi misali ve beni daha fazla çekti kendine. "Sınıftalar, elli iki oynuyorlar şu an." Demesiyle küçük bir püskürme seansı geçirdim ve ilerlerken sütümü ikizimin ağzının önüne getirdim içmesi için. Bir fırt çektiğinde, yukarı varmıştık ve süt de elimden çekilmişti. 

" ooo kanka bana süt mü aldın, cok sag ol ya." Deyip zıkkımlanmaya  başlamıştı Konur ibnesi. Berkcan  Rojhat ve Kerim, yavru kopegimsi bakışlarını atarken onlara mutsuzca baktım. Kerim zaten ayrı bir şeydi ve direkt istediğinde gözlerini doldurabiliyordu. 

Cebimden para çıkarıp onlara verecekken Caner kahkaha atarak be i durdurdu. "Mal, bunlar seni dolandırırlar bak. Inanma şu deccal bebelere." Zaten hemen sonra üçüz dingiller kahkaha atarak beni nasıl kandırdıklarını gülerek anlatmışlardı. 

Dersin başlamasıyla birlikte hepsini kendi sınıfına yallahladım çünkü Yekta amcam, birbirimizi kötü etkilemeyelim (kudurmayalım) diye hepimizi, dikkat cekmek istiyorum, hepimizi ayırmıştı! 

Ben eşit ağırlıkların gülü, Selinikoydum, onlar da karşı koridordaki eşit ağırlıkların pavvvyoon gülleriydiler. Iste, farkımız onların kerhane gülü olmasıydı. Lan ben ne diyorum amk?

Son derse kadar zaman geçmek bilmezken önümdeki coğrafyaya tiksinen bakışlarımı attım ve matematik kitabımı çıkarıp çözmeye başladım.  Derece yapacağıma emindim çünkü hem tyt fen yapabiliyor hem de branş denemelerimin çoğunda Ayt matematiğim 30 yedin üstünde oluyordu. Dönem başında bu şekildeyse, dönem sonunda kesin fulleyecektim diye kendimi telkin ediyordum.

Ha mezun olduktan sonra ne yapacaktım, orası şimdilik pek belli değildi. Musa abim ve büyük  kuzenlerim işletme okumamı öneriyor, Atakan abim ise savcılık sınavlarını kazandığı için beni yanında avukat olarak çalıştırmak istiyordu. Cihan abime kalsa bölüm değiştirip tıp okumak için asla gec degildi. Keza sadece o da değil, Hasan abi de (cerrah) tıp okumamı öneriyordu bana. Fikrini zerre önemsemediğim Demir abi de fizikte hayat olduğunu ve fizikçi olmam gerektiğini ileri sürüyordu????

Neys diyerek sıraya başımı koydum ve uyumaya basladim. Sonra düşünürdük bunları.

Çıkış zilini duyduğumda kulaklarını kaldıran kopek gibi direkt kafamı kaldırdım ve çantamı toplayıp koşacakken biri tarafından durduruldum. Ay bu arada Poyraz da Istanbul'a dönmüştü. 

"Selin, merhaba." Diyen okulun popi çocuğuyla, onunla birlikte çıkışa ilerlemeye başladım.

"Merhaba?" Dediğimde boğazını temizledi hafifçe. "Bizimkilerle birlikte kafeye gideceğiz, tanışmak amacıyla seni de çağırmak istedik, tabii istemiyorsan gelmezsin." Diye sonda hafifçe saçmalamıştı. 

Çantamı tek koluma taktım ve karşıdaki üç siyah arabayı gösterdim. "Abim beni almaya gelmiş, gitmem gerekiyor. Davet için ayrıca teşekkürler. " dediğimde yalnızca görüşürüz anlamında birkaç kelime mırıldanmış ve arkadaşlarının yanına gitmişti.

Arkasından bikac saniye baksam da, ben de suratımdan eksik olmayan gülümsemeyle araçlara koştum. Araba camlarında film olduğu için rasgele birini o piti piti yaparak seçtim ve en baştaki aracın arka kapısını açtım.

Çantamı ileri ittim. "Barlasım hoş geldinn!" Dedim üstümdeki gereksiz mutlulukla. Yarın doğum günümdü, pek gereksiz de sayılmazdı yani.

Güneş gözlüğünü çıkardı ve arkaya döndü. "O çocuk kimdi?" Diye sorduğunda hafifçe kaşlarımı çattım. "Hangi çocuk?"

Gözlük olan eliyle karşıyı işaret etti. "Yanına gelen lavuktan söz ediyorum."

Aydınlanmaya dudaklarım hafifçe aralandı. "Hee, okulun popi çocuklarından herhalde, tanımıyorum." Deyip aracı çoktan sürmeye başlayan korumamıza baktım.

Barlas abim önce homurdandı. " Tanımadığın çocukla niye konuşuyorsun güzelim o zaman?"

Sıkıntıyla, okulda kapattığım telefonumu açtım. "Ya abi uzatmasan mı? Okula yeni kayıt oldugum icin hem tanışmak istemiş hem de kaynaşmak amacıyla kafeye davet etti."

Arkasına döndü hızla. "Abiye oflanmaz Selin, abiye oflanmaz! Ayrıca bu ikizin, eşşşek kuzenlerin ne ise yarıyorlar da seni yalnız bırakıyorlar?"

Yüzümü buruşturdum. "Hep Yekta amcanın suçu! Bizi ayırmasaydı millet yanıma gelecek vakit bulamazdı!" Dedim sinirle. Beni pavyon güllerimle ayırdığı için ona yarım gün trip atmıştım.

Güneş gözlüğünü takarken," Ben bir konuşayım amcayla." Dedi. Oh verdik vesveseyi verdik vesveseyi.

Mesajlar kısmında Eda ve Yiğit'ten 400 mesaj, Karadeniz'deki kuzenlerimin olduğu gruptansa daha fazla mesaj vardı ancak ben hepsini es geçip Göktuğ'un mesajlarına girdim.

Göktuğ ○ Bal ❤

Göktuğ
Aynen yavrum, annem de aynı şeyi söyledi.

Yani ben de söyledim ama beni pek dinlemiyorlar biliyorsun

Halalarımla birleştiğinde çok korkunç bir kadın oluyor.

Yine de bir sana görmedim ben.

Ciddi anlamda konakta durmadan seni övüp duruyorlar, galiba bizi yapmaya çalışıyorlar.

Bugün

Günaydın güzelliğim.

Annemlere bizden mi bahsettin?

Durmadan ima yapıyorlar, ayrıca annem senden bahsederken gelinim diyor.

Başta Yaman abim için söylediğini zannedip yükseldim sonra birkaç ima daha yapınca çaktım.

Ulan işin garip yanı, hem babam hem abim hem de dedem bu konudan bayağı memnunlar.

Ortada fol yok yumurta yok, dedem yanına çağırıp seni üzersem beni üzeceğini söyledi.

Yavrum sen ne yaptın bizimkilere, büyü falan mı yapıyorsun?

Bunlar böyle sevgi yumakları değillerdi.

Okuldan çıkınca yazarsın, iyi dinle derslerini qkdqhkxbw

Bal❤

Oncelikle herkes beni sever cnm aglama bu yuzden

Ayrica evet soyledim ama bi sor niye soyledim

Bi baktim bunlar konusuyo, annen diyo ki senin hakkinda konusuyolardi konustugun sevdigin biri varmis diye

Lan bu insanlar bunu nasi duydular mesela

Neyse onu geceyim, goktug sen kimi telefonuna bal diye KIRMIZI kalple kaydettin omrum???

Senin boynunu mu kopartauim goktug?

Daha baslamayan ilişkimize zeval getiriyosun ciddwn aglicm YETER ARTIK YA AYRILIYORUM SENDNE

Göktuğ

Sana da günaydın güzelim.

Ne yapmışım ben yine?

Acaba ayrılma nedenimiz bir ihtimal seni öpmemem olabilir mi?

Bal❤

Hyr.dgl.

Sen onu gec, kimi kaydettin bal diye aldatikci cevherhan

Seni abime soylicm konaginizi bascaz silahla

Göktuğ

QKVXKQHXAJDLQHSL

Kurban olurum lan sana, gel bas konağımızı.

Seni kaydettim Selin, başka kimi kaydedeceğim?

Harbiden bak aklıma yeni geldi, abin nereden, nasıl biliyor, neden tepki vermedi?

Kalp krizi geçirecektim orada, nasıl kızardım gördün değil mi?

Bal❤

Musa abim her turlu şeyde arkamda o yuzden ondan yana sikinti yok

Sen asil doruk abimleri dusun

Atakan abim, Barlas abim ve Cenk abimden cekecegin var, benden soylemesi

Ayy evet ya dlwbxmwb kipkirmizi olmuşsun ama hic de mimik yok,

Elini tutuyorum evlencez diyorum direkt onay veriyosun askim isirim mi bit kere lutfen

Göktuğ

Yavrum ben nereden bileyim abinin haberi olduğunu?

Hem yanlış bir pozisyondayız hem odanda baş başayız, ortada bir şey olmasa bile adam şüphelenecek.

Abilerine de dayanırım bir şekilde ben, sen merak etme.

Neredesin bakalım sen, çıktın mı okuldan?

Bal❤

Evettt barlas abim aldi eve gidyoz simdi

Sen nerdesin

Göktuğ

Askeriyedeyim bir tanem.

Ne yaptın okulda, nasıl geçti?

Bal ❤

Klasik okum gibiydi

Askim bugyn biraz sosyallestim ama

Su salaklar izin vermiyodu hic arkadasim yoktu...

Göktuğ

Kiminle sosyalleştin?

Yavrum kuzenlerin yeter sana, ne sosyalleşmesi.

Bal❤

Kudurma goktug

Cikista okulun populerlerinden bi tanesi gelip kafeye cagirdi

Gitmwdim tabii, babam yabancilarla gitmw dedi qjxhqkdb

Göktuğ

Okulun popülerinin cinsi ne peki?

Bal❤

Askim benim tilefon caliyo hadi optum cok (senopmesende)

Göktuğ

Yok yok yok, burada kapanmadı mevzu.

Bil bakalım akşam neredeyiz YİNE?

Bal❤

Hahaha alis artik askim biz aile olduk

Birbirimize kol kanat germeliyiz'''

Göktuğ 

Nasıl tavladım ama seni 

Çeyizleri verdiğin zaman ilk kez karşılaşmıştık, vaayy bee 

Bal❤

Ayarttin sen beni ayarttin!!

Ben yakisikli gotunfe normalde bi iki bakiyodum, karsilik alinca cekiliyodum bakmiyodum jiv

Sonra bi baktim bu cocuk cok efendim aman allahim dedim

Özellikle kahve  dagitirken ulan goktug o bakis neydi 

Göktuğ

Yavrum sevdiğim kızdan bunları duymak gururumu çok okşuyor ama

Kızım ben senin askerlik arkadaşın mıyım?

Az cilve yapsana bana ya

Bal❤

Allahin belasi cilve yapimca da sabret Selin, bilmem ne yap Selin, seni opemem Selin

BEN BASKASİNA OPTURCEM KENDŞMİ

BAŞKASINA CİLBE YAPCAM ARTİK YETER

Göktuğ 

Selin şaka yaptım güzelim

Hadi gel valla şakaydı

Aşkım şaka

Bal❤

Askin miyim gercekten 

Dememi mi bekliyodun??

Asker arkadasin bana istek atmis gidim de kabul edim bari

Göktuğ

Artık birbirimize sosyal medya hesaplarımızı verme zamanı gelmiş.

O pezevenk belasını arıyordu zaten.

Sizinle de akşam görüşeceğiz Selin hanım.

Yüz yüzeyken de anlatın başkasına kendinizi öptüreceğinizi.


<>

Yaklaşık iki saattir eve varmış, şimdi ise Yekta amcama trip attığım için Civan amcamın kolunun altında uzanıyordum. Dedem de karşımdaki koltukta uzanıp televizyondan Antep düğünleri izliyordu.  İzlediği düğünlerin geneli de bizim düğünlerdi ve kim kime ne takmış ona bakıyordu.

"Amca," dedim hayatı sorgulayan bir ses tonuyla. O da aynı şekilde, "yeğenim," deyince derin bir nefes aldım. "Oğulların, yani bunlar benim abilerim oluyor tam olarak sekiz saat on dokuz dakikadır ortada yok," deyip kulaklarını dikleştiren köpek çabukluğuyla yerimde dikleştim. "HAYIRDIR BEYLER, BENİM HABERİM OLMADAN NE YAPIYORSUNUZ SİZ!?" Diye yükselince kafama yediğim terlik bir olmuştu. 

Ben acıyla inlerken dedem içeri bağırdı. "Kaç defa kıza vurmayacaksınız dedim ben gelin!?" Dedoşuma bakıp burnumu çektim ve pıtı pıtı onun yanına gidecekken Korkut amcam kolumdan tutup kucağına çekmişti beni. Kıkırdayıp oradan kolunun altına geçtim. Bana cevap vermeyen Civan amcama nispet yapmak amacıyla yanağını sıkıca öptüm. "Ohh amcaların hası bu hası!" Deyip bu defa masum masum bize bakan Yekta amcama bakıp yüzümü buruşturdum.

Dedem bize bakıp gülerken Karan amcam ile Seymen amcam kollarını göğüslerinde birleştirmiş, delici bakışlarla bize bakıyorlardı. Babam ise gazete okumaya çalışıyordu.

Seymen amcanın bakışlarını gören- yemekleri masaya diziyorlardı- Jinda yengem, kıkırdarken amcam ona da aynı şekilde bakıp yeniden bize focuslandı. Ona bakıp güldüm ve kolumu açtım. "Hadi gel Seymen amca, sana da yer var." 

Gözleri şaşkınlıktan kocaman açılırken hızla koltuktan kalkıp yanıma gelmeye yeltendi lakin gelemedi. Karan amcam direkt onu belinden iki eliyle yakalamış ve kendisine çekmişti. "Lan abi bırak! Bırak, amca dedi bırak yeğeniiimmm!!" Diye can çekişerek bana gelmeye çalışıyordu.

"Bırakmam Allah çarpsın bırakmam! Bana amca demeden sen de Selin'i sevemezsin! " Diye bağırıp bana döndü. "Lan nankör yeğen, berdel diyen ben değildim oydu o!" 

Kahkaha attım. Bunu biliyordum, sadece başta ona ısınmadığım için samimi davranmamış ve amca dememiştim. "Sus be, amcamı bırak gelsin yanıma. Elimizde bir o, bir de Korkutum kaldı ne de olsa." Dedim burnumu kırıştırıp Yekta amcam ile Civan amcama bakarken.

Korkut amcam kahkaha atıp saçlarımı karıştırdı. "Aferin aslan yegenime,  süründür bunları." Dediğinde zevkle güldüm. "Yeter çok süründüler. Hadi Karan amca, Seymen amcam sal da yanıma gelsin ya." Dediğimde Seymen amcam lastiği gerip fırlattığımız taş hızıyla ben ve Korkut amcamın üstüne atlamıştı.

"Ulan kere çole, ezdin bizi ezdin!(çöl eşeği)" Dediğinde ben ve dedem kahkaha atarken Seymen amcam beni sevmekle uğraşıyordu. "Oy oy amcasının gülü yav bı gülü, gel öpeyim bir tane seni mwwwwah!" Deyip yanağıma sulu bir öpücük kondurmuştu.

Karan amcam at gibi koşup merdivenleri çıkarken arkasından şaşkına baktım. Ya ben amca demiştim ama niye tepki vermemişti ki...

Dakikalar sonra yeniden kalıbından beklemeyeceğimiz bir şey yapmış,  koşa koşa ve nefes nefese yanıma gelmişti. Nefes nefeseyken saçlarını arkaya attı ve bana bir kutu uzattı. "Görünce aklıma sen geldin, bana amca Dediğinde vermek için kasaya koymuştum. Tabii daha geç olur dedim, şükür erken oldu." Deyip önce kafamı sıkıca tutup iki yanını öpmüştü. Yüksek bir kahkaha attım ve kutuya baktım. Pandora.

Bilekliği küçük kutudan çıkardım ve charmlarını incelemeye başladım. Kılıç, melek, Güneş, yaprak ve küçük bir şey daha vardı. Koluma taktım, bu arada pembe ağırlıktaydı ve aşırı tatlı duruyordu. "Yaa amca, çok sağ ol!" Deyip kalkıp ona sarıldım. 

"Yeter artık kalk Selin, evimize gidiyoruz!" Diye bağırıp ayaklanan babama koca bir kahkaha attı dedem. " Kızımı benden çok benimsediniz, gel buraya Selin!" Dediğine gülüp babamın yanına oturdum. Nispet yapmak amacıyla kafamı öpmüştü. 

Yekta amcam dayanamayıp yükseldi. "Ya ben ne yaptım Selin!? Benimle niye konuşmuyorsun?" Dediğinde yüzümü buruşturdum. 

"Kuzenlerimle beni ayırdın sen, kötü, insafsız, EVİL AMCA EVİL!" Diye yükseldim. Babam zevkli bit kahkaha attı. "Oohh biri eksildi sonunda, kısmetse en büyük rakip olan KORKUT KUÇIGINE! (Köpek- Kuçık"

Korkut amcam kahkaha attı. "Biraz zor o abi, Selin en çok beni seviyor bu ailede." Dediğinde babam sen Abdülhamid'i savundun diye yükselecekken annem araya girmişti. 

"Hadi herkes sofraya, akşam dünürler geliyor." Zaten akşamdı ama sinirlendirmemek için bir şey söylemedim ve sofraya oturdum. "Ya diğerleri nerede?" Diye sordum.

"Buradayız!" Diye yüksek bir ses gelmiş, ardından da Kadir abi başta olmak üzere en sonda Musa abim olacak şekilde kuzenlerim girmişti. Artı abilerim.

Hızla sofraya oturduklarında Fırat abi ellerini birbirine sürttü. "Oh nasıl da acıkmışım ya, " deyip sofradaki eyi alıp tekledşkten sonra bana döndü. "Naber cadı?"

Suratımı çevirdim ve tıkınmaya başladım. Feride yengem gülmeye başlarken Cenk abim bu defa yemek yerken konuştu. "Noldu kız sana? Kim sıktı canını?" Diye sorunca Bora abim konuştu. "Canını sıkanın canına sıkarım yavrum, ne oldu? "

Yüzümü buruşturdum ve ikizime baktım, ona da burun kırıştırdım. Birlikte dışarı çıkacağız demiştik ancak ben giyinmeye gidince beni bırakıp gitmişlerdi. Ağlamıştım birazcık sonra dedem onlara kızacağını söyleyip mevsimi olmamasına rağmen bana erik bulunca kurumuş gözyaşlarım eşliğinde elraenn izlemiştim.

"Sık canın." Dediğimde hepsinden bir ne sorusu gelmişti. Annem onlara kısık gözlerle baktı. "Siz benim kızımı niye yalnız bırakıyorsunuz eşek sıpaları? Hiçbirine abi deme kızım, akılları başlarına gelsin." 

Kadir abi pmuz silkti. "Canıma minnet." Sofrada büyük bit sessizlik oluştuğunda Cenk abim, Kadir abinin üstüne atlamaya yeltendi ama o atlamadan Seyit abi, ağzının ortasına vurmuştu. Kahkaha attım. "Lan şaka yaptım şaka!" Diye kudurduğunda omuz silktim.  " Kusura bakma Kadir abi, artık seninle evlenme niyetim yok." 

Doruk ve Atakan abim direkt çatallarını masaya koydu. "Kim?" Diye sorduklarında Kahkaha atıp kafamı masaya koydum. Benimle birlikte Selim ve göttoş kuzenlerim de gülünce kafamı kaldırıp onlara mimiksiz baktım. "Siz gülmeyin." Deyip sevimlice dedeme döndüm. "Dimi Dede?" Diye sorunca gülüp kafasını salladı. "Torunum gülmeyin diyorsa gülmeyin."

<>

Kahkaha atıp kafamı Cihan abimin dizlerinin üstünden kaldırdım. Yaklaşık bir saat önce nöbetten gelmiş, geldiği  gibi de beni yanına çağırmıştı. Aşağıda sohbet döndüğü için abilerim buna kızsa da, Cihan abimin yüzünü iki gündür görmediğim için seve seve, tabiri caizse ayaklarımı götüme vura vura odasına çıkmıştım.

Beni kolunun altına çekip telefonunu açtı. Mesajlarına girdi. "Gülüm bu deli Antep'e geleceğini söylüyor, senı, beni yan yana görürse LAN SELİN BU BİZİ ÜST ÜSTE KOYUP SİKER!" Diye korkuyla konuşmasına kahkaha attım.

Cihan abim böyleydi işte. Normalde abilerim benim yanımda söylediklerine dikkat ederken Cihan abim rahattı. Eğleniyordum açıkçası onunla.

Ona döndüm ciddiyetle. "Abi onu geç ben sana bir şey söyleyeceğim." Ciddi olduğumu görünce o da ciddileşti. "Bir sorun mu var?" 

Kafamı salladısa"yok, sorun yok ama yaratmanı da istemiyorum. Açık konuşayım, bir tek Musa abi biliyor ama sana da söylemek istiyorum." 

Telefon ekranını kapattı ve bana yöneldi. "Söyle gülüm." Dediğinde yutkudum. "Ben biriyle konuşuyorum."

Göz devirdi. "O sarı piç değil mi? Ben anladım ta o zaman anladım ama Cihan dedim bir dur. Kardeşime göz koymuş sarı mavi piç. Yavrum ben sana demedim mi çocukların çirkin olur diye He?"

Beklediğim tepki gelmeyince rahatlayarak kahkaha attım ve yanağını sıkıp öptüm. "Oh abilerin en eğlencelisi!" Ellerimi yüzünden ittirdi. "Dur kız anlat, nasıl başladınız?"

"Ya abi öyle afili bir şeyler bekleme, ilgimi çekti, ilgisini çektim lan abi başka bir şey daha var ama kızmak yok bak!" Göz devirdi. "Musa abi bunu da biliyor değil mi?" Diye sorunca kafamı salladım.

"Ulan üvey abi muamelesi görüyoruz iyi mi. Anlat anlat, daha ne çıkacak?" Yutkundum. "Beneroğluylaevgiliydim"

Gözleri kocaman açılınca ani hareketinden dolayı yataktan düşmüştü. Hızla kafasını kaldırıp yatakta bağdaş pozisyonunda gergin bir halde oturan bana baktı. Şaşkınlığı hala yerini korurken eli, ağzının önüne geçti ve yatağa oturdu. "Allah belanı vermesin sSelin, lan biz o ırz düşmanıyla seni baş başa bıraktık kaç def- LAN LAN SELİN GİTTİ DİMİ FİRST KİSS YLQN BEN BU EROĞLU IRZ DÜŞPİÇİNİN DE AİLESİNİN DE AMINA KOYAYIM ORRRUL ORUL-"

"Ya ben gidiyorum, Musa abime anlatcam sana yok bir daha kardeş dertleşmesi." Deyip blöf atarak ayaklandığımda sakinleşmiş bir şekilde kolumdan çekip beni yatağa uzandırdı ve o da yanıma uzanıp kolunu belime sardı. "Şaka maka yakıştınız ikiniz. Ben her türlü yanındayım gülüm, kıskanç abi rollenmelerini Atakan abiler üstlenir." Deyip pmuz silkti.

Gülüp bacağımı bacağının üstüne attığım sırada kapı sertçe açılmış, içeri önce Musa abim girmişti. Bizi sarılırken görünce incelemeye başladı. Arkasından kapının kirişinde üst üste dört kafa görüldü. Selim, Berkcan, Kaya ve Konur. Arkasından aziz abiler de gelince Musa abim burnunu çekti. 

"Hayırdır abi, destursuz niye odaya giriyorsunuz?" Diye sordu. İkimiz de yatakta oturur pozisyona girmiştik. 

Musa abim kaşlarını çatarken Seyit abi direkt üstümüze atladı. "Napıyorsunuz lan saatlerdir?  Kardeşimizi bize de ayır biraz!" Deyip üstüme çullanınca huysuzca onu ittirmeye çabaladım ama nafileydi. Hem yanağımı hem boynumu hem de saçlarımı öpüp aynı zamanda beni gıdıklıyordu.

Kahkahalarım arasında ellerini ittirmeye çabalıyordum. "Ya abi sal beni!" Deyip kahkaha atmaya devam ederken Doruk abim Seyit abinin üstüne atladı. "Bırak lan kardeşimi!" Deyip o da onu boğup bit şeyler yapmayı deneyince Aziz abi onun üstüne saldırdı. Bora abim durur mu? 

"Lan sevgilimi ezdin piç, kalksana üstünden!" Diye kudurup boğuşan abimlerin arasına gülle misali atladı. Selim beni kurtarmak adına araya girse de, başta aynı tarafta olduğu Berkcanlar tarafından boğulmaya başlamıştı. 

Altta ezilecekken bizi keyifle izleyen Musa abime Bakıp güldüm. Atakan abim kapıdan içeri sinirle girmiş, benim ezildiğimi görünce ise belindeki kemeri çıkarmıştı. O an var ya, asla aklımdan silinmeyecek çünkü öyle bir açmıştı li kemerini, abi üstüme bas diyecektim az daha.

Kemeri çıkardığı gibi en üsttekinin sırtına indirdi. En üstte kim vardı asla bilmiyordum-çünkü eziliyordum- acıyla inildeyip çekilmiş, Musa abimse başını geriye atarak kahkaha atmıştı. Atakan abim sırayla bana ulaşana dek herkese kemeri indirirken bana geldiğinde kalkmam adına elini uzattı. Lakin bem onun elini tutmadan Cihan abim duygu yüklü bir sesle Atakan abimin kucağına atlamıştı. "Abilerin en taşaklısı, çok sağ AH! ABİ BANA NİYE VURUYORSUN!?" 

"İn lan kucağımdan yavşak herif. Cevherhanlar aşağıda, siz benim kardeşime can çekiştiriyorsunuz. Musa abi sen de lafa gelince kızım da kızım ama icraatte yoksun, hayırdır?" 

Abim dişlerini gösterip güldü. "Geldiğimde Cihan ile aldatılıyordum, Cihan'ın onu kurtarmadığını görsün diye müdahale etmedim." Deyip omuz silkince ona bakıp yüzümü buruşturdum.

"Cihan abim eğlenceliyse ve KANDIRIKÇI değilse brn ne yapabilirim? Sen de öyle olsaydın." Dediğimde kaşlarını kaldırdı. "Bak bak bak, ben mi kandırıkçıyım?" Diye sorunca burun kıvırıp Atakan abimin koluna girdim. "Hadi abi, aşağı inelim burası kandırıkçı kokuyor."

Kahkaha attı ve elimin tuttu. "Hangileri kandırıkçı?" Diye sorunca parmağımı teker teker üstlerine doğrulttum Cihan abim dışında. "Bu, bu, bu, bak o da, abi hepsi kandırıkçı. Birlikte gideceğiz deyip beni evde bıraktılar, erkek erkeğe çıktılar. Ben başka abi bulacağım kendime. Doruk abim de kandırıkçı."

Abim gülmemek için dudaklarını üst üste bastırdı. "Güzelliğim vallahi suçlu ben değilim, tüm suçlu Cenk." Dediğinde Cenk abim direkt savunmaya geçti. "Abi yalanına tüküreyim e mi! Ben kafamı mı kaldırabiliyorum bilgisayardan? Zar zor namaz kılıyorum yavrum, sen düşün."

Sıkıldığımı belli edercesine ofladım. "Ay yeter uzatmayın, aşağı iniyorum ben gelin siz de." Deyip ilerlemeye başladım Atakan abisimle birlikte.

<>

Saatlerdir Cevherhanlarla birlikte gerçek bir aile samimiliği ile sohbet ediyorduk. Bu berdel olayları olduğunda çok soğuk gelmişlerdi ama şimdi kadın erkek karışık oturmuş, eski anıları yad ediyorlardı. Ben de tabii ki dinleyip kahkahalarla gülmekle uğraşıyordum.

Göktuğ ile baş başa konuşacak fırsatımız olmamıştı ama arada telefon üzerinden mesajlaşıyorduk. Özellikle de anıları anlatıldığında onunla dalga geçmek amacıyla yazmaya başlamıştım.

İlerleyen saatlerde de muhabbetler o şekilde gerçekleşmiş, Musa abim ise normalden farklı olarak hiç bana bakmamıştı. Ne olduğunu anlayamıyordum ama ufaktan mutsuzdum da bu durum yüzünden.

Yarın doğum günümdü, buna rağmen kimse bununla ilgili bir şey söylememişti. Moralim daha fazla bozulurken daldığım yerden abimin sesi ile ayrıldım. "Selin de çok farklı değil ki Nasuh Dede, siz bilmiyorsunuz onun İstanbul'da yaptıklarını. Cidden yavrum, gösterelim biraz." Deyip televizyon kumandasını almıştı.

"Abi saçmalama istersen, ne  göstereceksin?" Diye sorduğumda güldü. "İnstagram storylerini Göstereceğim yavrum, endişelenme heme-"

Gözlerim kendiliğinden büyürken telefonumu aradım abimi engellemek amacıyla ama ortada yoktu. Abim gülerken diğerleri anlamadıklarını belli edercesine bakıyorlardı. "Hiç boşuna arama, göstereceğim."

O esnada büyükler yani dedemler ve Cevherhan büyükleri bahçeye gitmişlerdi. Buna şükrettim. 

"Tamam da Selin hepimizde ekli zaten abi, neyi göstereceksin?" Diye soran Adil abi ile birlikte dudaklarımı ısırdım. Ben bu telefonu kesin Çınar'a vermiştim.

Abim yüksek yüksek kahkaha attı. "Selin'in ortamlara aktığı insta hesabı o değil aslanım." Deyip sonunda televizyona yansıttı.

Barlas abim sesli bir şekilde, "Selin Can, dört bin sekiz yüz doksan altı takipçi?" Diye sonda sesini yükseltti ancak daha büyük şok geliyordu. "60 post, yuh!" Diye yükselmişti Resul abi.

Abime baktım yapmaması adına yardım dilenircesine ancak beni pek önemsememişti. "Hiç bakma öyle, ilk videoyu açıyorum." Deyip sabitlenmiş storye girdi.

Elimi yüzüme kapattım.  Hayır, çoğu cringe değillerdi ama bu ortamda açılacak şeyler de değillerdi. 

ekranda mini kırmızı bir elbiseyle ben çıkıyordum ve club olduğu açıkça belli olan renklere sahip, kalabalık bir alanın ortasında duruyordum. Saçlarım her zamanki gibi fönlü ve kabarık dururken, telefon benim etrafımda dönmeye başlıyor, arkada da where have you been çalıyordu.

Herkes full focus olmuşken abim storyi geçti. Eda, Yiğit, ben, Gökçe ve o dönem flört olduğum Poyraz çıkıyordu karşımıza. Poyraz ve Eda'nın ortasında duruyordum ve ikisi de ellerini belime sarmışlardı. Beşmiz de sola bakıyor,  boynumuzdaki geçici sonsuzluk dövmesini gösteriyorduk.

Hem abilerim hem de Göktuğ haddinden fazla gerilirken Kerime abla ve ekürileri arada Göktuğ'u kontrol edip kıskandığını gördükçe keyifleniyorlardı.

Abim yine geçti ve bu defa hafif bulanık bir efektle boğazda, siyah mini elbiseyle arkada yad çalarken saçlarım yüzümün bir kısmını kapatmış halde duruyordum. 

Birini daha geçtiğinde, Poyraz ile birlikte yağmurun altında otuz iki diş sırıtırken birbirimize bakıyorduk. Altımda kot bir şort, üstünde de abimin tişörtlerinden vardı. 

Bir foto daha geçti. Hepimizin garip garip pozlar verip kırmızı bir koltuğa oturduğu, Yiğit'in de şeytan ayrıntıda gizlidir diyerek köşede dimdik durduğu absürt bir foto.

Sınıfta mahkeme kurduğumuz gün Poyraz'ı dövmek için üstüne atladığım ve onun beni kollarımdan yakalayıp kahkaha attığı, epik fotoğraf. Arkasında da beni havada çektiği için kuş oldum uçtum.

Sonra ben Birol abi, abim ve İkizlerin pavyondan çıkarken çekilmiş, normalde o an için kahkahalarla güldüğümüz lakin fotoğrafta havalı çıkan bir kare.

Ve son radde,

Poyraz ile sırada yan yana oturduğumuz, kolunu omzuma attığı ve arkada prayer çalan fotoğraf. 

"Ben bir lavaboya gideyim." Deyip ayaklanan Göktuğ'a bakmakla yetindiğimde Cihan abim güldü. "Selin , abim, boş boş bakacağına çocuğa lavabonun yerini göstersene." Abime aşıktım.

Hızla kafamı sallayıp ayaklandım ve seri adımlarla peşinden ilerlemeye başladım. Kolumdaki saate baktım, amk saati 23.57 geçiyordu, bu Cevherhanlar bizim evde ne arıyordu ya? Abim başıma bela açmıştı boş yere. Unutmuştum ben bu hesabın varlığını yoksa sıçtığımın Poyraz'ı kimdi benim manitamın yanında?

Banyonun boş olduğunu görünce kaşlarımı çattım. Aklıma gelen düşünceyle birlikte hızla bir kat daha yukarı çıktım ve odamın olduğu koridora girdim. Kapalı olan kapıyı ittirdiğimde,  en son beklediğim şey sırtımın duvara yapıştırılmasıydı. 

Pekala, bundan da fazla beklemediğim bir şey varsa o da namus bekçisi Göktuğ'un dudaklarıma yapışmasıydı. 

Dudakları, dudaklarımın üzerinde sanki yarın yokmuşçasına hareket ederken kendime gelmem için alt dudağımı ısırması yeterli olmuştu. Hafifçe inleyerek dudaklarımı araladım . İstediğini almış olmalı ki, kafasını hafifçe sola yatırmış ve elini de belime koyup sıkmıştı. 

Buna karşılık izlemekle yetindim ve dudaklarımın üstündeki sabırsız dudaklarına aynı hızla karşılık vermeye çabaladım. Lakin ne kadar denersem deneyeyim faydasızdı. Isırıyor, emiyor, yalıyor ve sanki bunları hırçınca yapan o değilmiş gibi öpüyordu. 

Aramızda hiçbir mesafe kalmamışken kollarımı boynuna sardım ve ensesindeki saçları çekiştirerek öpüşüne karşılık verdim.

Yağmurun altında dans edermişçesine ıslanmış dudaklarımız ıslak bir sesle ayrılınca dudağıma sesli ve sert bir öpücük bırakıp alnını alnıma yasladı. İkimiz de nefeslenmeye çalışırken aldığı sık nefeslerini arasından konuştu.

"İyi ki doğdun sevgilim." 


<>

Final bölümünden önceki son bölüm. 

Tadını çıkarın çünkü benim çıkarmama izin vermediniz. 

واصل القراءة

ستعجبك أيضاً

Güçlü بواسطة Ayten Arnavut

قصص المراهقين

137K 5.6K 33
Güçlü olmaya ant içmiş bir kız, Defne Demir... Ve şairane ruhlu bir erkek, Rüzgar Karahan... Not: Bu kitap, gücün sadece erkeklere özgü olmadığını gö...
83.7K 3.5K 37
-Tamamlandı- "Ineffable;kelimelerle tarif edilemeyen,tarifsiz,tanımlanamayan demek. Seni seviyorum Ineffable..." #bjk 1. #beşiktaşk 1. #dorukhantokoz...
King&Queen بواسطة Queen

قصص الهواة

436 54 3
İlk klandan gelen kurtlar arasında özel bir bağ vardır.
303K 19.3K 21
17 yıl önce bir kötülük yapıldı, bu kötülük herkesin ruhunda unutulmayacak yaralar bıraktı. Yara alanlar, asıl yaralıya yeni yaralar açmayı umursama...