Aşiret Paket

By icheisseniss

1.8M 108K 56.7K

Bir gerçek ailem klişesi. Düzgün yazılmış, saçma olmayan bir biyolojik ailem kitabı arıyorsanız, hoş geldiniz... More

1
DUYURU
2-karakter Tanıtımı-
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
47
FİNAL

46

12.2K 974 888
By icheisseniss


Selamenzziiiiii, nis gelenzi hanimlarrr, nassiniz len?

Oy sınırı 1k

Yorum sınırı 2k

Sg olun okuyun opdum

<>

Yaklaşık yarım saat önce Musa abimle yaptığımız sporu bitirmiştik. Şimdi ise Selim'in kolunun altında büyük konağın arka bahçesindeki çardakta uzanıyordum. Kuzenlerim Karadeniz'e geri döndükten sonra her şey çok fazla sıkıcı gelmeye başlamıştı, belki de onlara alıştığımdandı bilemiyorum ama Demir abiye sarılıp kudura kudura ağlamıştım, gerisini siz düşünün.

Bu arada Selvi ile ateşkes imzalamış, Enis ile enik diye dalga geçmeyi ise bırakmamıştım. Hak etmiyorsa söyleyin abi ya.

Amcamların düğününün üzerinden iki hafta geçmesinin yanı sıra, yarın okul açılıyordu ve ben kendimi asla hazır hissetmiyordum buna. Hoş okula da gitmek istemiyordum orası ayrı mevzu ama babam zorla yollayacak gibi duruyordu.

Ben evlencem belki kardes, okula gitmiyorum ya' dediğimde eline zülfikarı almış ve peşime vermişti koca konak boyunca. Tabii dedem ile amcoşlarım babamın bu hareketini görünce onu neredeyse ciğer şişine takıp ciğer niyetine yiyeceklerdi.

Neyse işte şimdiki ana gelmek gerekirse, havalar soğumuştu ve Seymenciğim balayından geri dönmüştü. Evde götümün dibinde ona amca demem için pervane olarak dolanıyordu ama nafileydi çünkü ben zaten içimde ona amca diyordum. Karan için durum farklıydı. O bana karşı diğer herkesten daha toleranslı davranıyordu ve Musa abimin tıpkısının aynısıydı. 

Gelgelelim Göktuğ ile Poyraz'a. Poyraz ile o günden sonra çok fazla yerde karşılaşmıştık çünkü benim götüm evde asla durmuyordu, o da benim gibiydi bu açıdan. İkimiz de gezmeye, eğlenmeye düşkün tiplerdik. Karşılaştığımız mekanlarda bakışlarını neredeyse hiç üstümden çekmiyor, yanımda kuzenlerim dahi olsa kıskanıyordu ama hiç değilse beni rahatsız edip yanıma gelmiyordu.

Göktuğ'da ise durum biraz farklıydı. Açık açık flörtleşiyorduk ve doğum günüme tam beş gün kalmıştı. Konuşmaya başlamamızın üstünden de üç hafta falan geçiyordu yanlış olmazsam, o günden beri annesi ve halaları beni asla salmamış; üstüne üstlük haftada iki kez arıyorlardı. Bu durum başta komiğime gitse de, onlarla yaptığım face time dedikodularına öylesine alışmıştım ki, haftanın üçüncü defasını ben arıyor, öğrendiğim dedikoduları onlarla paylaşıyordum. Uzun lafın kısası Göktuğ beni, ben kaynanamı seviyordum.

Selim'in koluna biraz daha yaslandım ve yeniden geri çekildim. Bir kez daha yaptığımda kafama telefonunu vurmasıyla tırnaklarımı ona geçirmek adına gözlerinin önüne getirdim. "Çıkarırım o gözlerini, elin dursun!" diye kudurmama karşı yüzünü buruşturdu ve yumduğu gözlerini sinirle açtı. "Kızım bi rahat dursan zaten elim duruyor! Yine neye kudurdun sen!?" 

Alınmışçasına geri çekildim ve oturur pozisyona geçtim. "Ya Selim ben çok sıkıldım, Korkut amcanın kebapçıya gidip bi adana dürüm mü gömsek he? Hem bizim salakları da çağırırız." kendimi acındıra acındıra kurduğum cümleler etki etmiş olmalı ki sıkıntıyla nefes verip ayakalndı.

"İyi tamam, hazırlan da gidelim." hızla ayağı kalktım ve kendimi süzdüm. "Gayet iyi bir gri eşofman, üstüne de beyaz uzun kollu crop. Bence uygundur, saçlarımı bağla öyle gidelim." deyip arkamı döndüm ikizime. 

Bir süre can çekiştikten sonra saçlarımı üstte sıkı bir at kuyruğu yapmıştı. "Barlas abiyle Cenk abinin dersi var mı bugün?" diye sordum merakla.

Kafasını salladı ve telefonunu çıkardı. "Ben yok diye biliyoru-" ellerimi çırptım ve tabanlarımı götüme vura vura konağa girdim. "Barlas abii, Cenk abii, abiiii!" diye bağırdım merdivenlerin başından. Sesimi almış olmalılar ki, ilk Barlas abim kafasını çıkarmış onun hemen ardından da Cenk abim bize baygın bakışlarını atmaya başlamıştı. "Ne var Selin?" diye sertçe sormasına karşı yüzümü buruşturdum.

"Puuh rrezil, sen gelme; Barlas abiiiş, hadi amcaların kebapçıya gidelim!" dedim baştaki iğrenen ifademin aksine sevimli tutmaya çalıştığım sesimle. 

Cenk abim göz devirip odasına giderken Barlas abim de hazırlanmak adına odasına geçmişti. Abimin dersleri başlayacağı için ufaktan hazırlık falan yapmaya başlamıştı, haliyle gerginliğinin nedeni de buydu. 

Barlas abim hazırlanınca ikizimin koluna girdim ve bizi götürebilecek bir koruma aradı güzel gözlerim. Bakışlarım birinin üstünde durunca direkt çekmeye çalıştım ama o beni görmüş, hinle gülümsemeye başlamıştı bile. "Hayır, hayır, hayır! Hiçbir yere gelmiyorsun!" dedim kudurarak.

Kötü adam kahkahasını attı. "Buyrun Selin Hanım, korumanız Burak, yani bu ben oluyorum sizi her yere götürmeye hazır!" yüzümü buruşturdum ve ikimizin tartışmasına gülen Selim'in biraz daha dibine girdim. "Söyle şuna gitsin, hadi ikizlerin özü." ancak maalesef bu ikiz denen kaşar, doğumdan sonra bile yanımda durmamışken şimdi durmasını beklemek benim aptallığımdı.

"Aaa ikizcim, sen de mi Burak Abi'nin gelmesini istiyorsun? Aahhaha ben de çok istiyorum cınım, hadi abi gidelim" deyip Barlas abimi zorlukla peşinden araca sürükledi.

Derin ve gergin bir nefes alıp bana zafer gülümsemesiyle bakan Burak Abi'ye bakıp yüzümü buruşturdum ve hızla araca binip kapısını sertçe kapattım. Bindiğinde arkasına döndü hızla. "YuH Selin Hanım YuH! Kırıp elinize vereyim direkt?" diye konuştuğunda abim kafasını telefonundan kaldırıp ona döndü. "Hayırdır Burak? Kıracağı araba zaten onun, ister kırar ister başka şey yapar. İşini yapıp aracı sür." 

Zuygunlanmış zuygulanmış abime bakarken ağlıyormuş gibi burnumu çektim ve kafasını omzuma yaslayan Selim malını elimin tersiyle itip ön koltukta oturan abimin yanağına uzandım hızla. Vakumlayıp birkaç defa üst üste sertçe öptükten sonra nispet yaparcasına Burak Abi'ye baktım. Barlas abim bana gülüp yeniden önüne dönünce, ben de beni reddeden ikizimin gönlünü almaya döndüm.

<>

"Hoooaapp! Oradan bir Adana Kebap yolla masa sekize!" diye önüme astığım beyaz önlükle birlikte bir oraya bir buraya koşuşturuyordum. Sarı saçlarımı Kaya salağının verdiği toka ile toplamış, elime de bir defter ile kalem almıştım.  Açıkçası çok fazla eğlendiğimi söyleyebilirdim çünkü amcam eğlenerek beni ocağın başından izliyor, kuzenlerim ve ikizimle ise her sipariş götürdüğümde çatışarak gülüşüyorduk.

Caner'in yanıma gelmesiyle ellerimi önlüğe sildim. "N'oldu lan?" diye sordum surat ifadesini kast ederek. Elini salladı. "Eroğlu gelmiş yavru, ne yapalım?" 

Onur başka bir sipariş getirince işimle ilgilenirken konuştum. "Bir şey yapmaya gerek yok, yemek yemeye gelmişler. Öpdüm kaçtım!" deyip tepsiyi aldım ve yeni gelen bir masaya götürüp dizmeye başladım.

"Merhaba, hoş geldiniz." deyip gülümsedim. Masanın geneli kadınlardan meydana geliyordu. "Hoş bulduk." deyip siparişlerin vermeye başlamışlardı. Siparişlerin hepsini not edip bakışları bana odaklı olan Poyraz'ı görmezden gelerek yeniden ocak başına ilerledim. Benim aksime ne ikizim ne de kuzenlerim görmezden gelmiyorlardı. 

Herkes kendi siparişlerini bekliyorken onlara baktım. "Lan mal herifler, milleti taciz etmeyin gözlerinizl- AYY GÖKTUĞ GELDİ!" diye sonda heyecanla güldüm.

Heyecanım anlık olarak solarken yanındaki kadınlara bakıp yanağımın içini ısırdım. Hepsinin üzerinde üniforma vardı ve kızlı erkekli karışık bir gruptular yine de samimi oldukları belliydi. Ulan Göktuğ'a da ne çok yakışıyordu şu üniforma. ERİME SELİN ERİME!!

Bu adam bana haber vermeden gelmişti bir de. "Selin, gözlerini çek şunun üstünden." diye konuşan Hanif Abi'ye dönüp göz devirdim. "Cnm bi uzaklaş önce, ben gidip sipariş alıyoruum!" deyip elime defterimi aldığımda arkamdan bağırdılar. "On iki numaranınkini de al!" 

Birbirlerine odaklanmış gülüşerek sohbet ederlerken araya girdim. "Hoş geldiniz, siparişlerinizi alayım." bakışları bana döndüğünde, Göktuğ'un ilgili bakışlarının hedefi olmuştum ama gözlerim özellikle ona değmedi. 

Aralarından bir adam, muhtemelen Göktuğ ile yaşıttı. Kumral, sakallarını temiz bir şekilde kesmiş bir adamdı. "Hoş bulduk," deyip siparişlerini vermeye başlamıştı. Ben bunları not ederken Göktuğ bana bakmaya devam ediyordu. "Nasılsın, Selin?" diye sorduğunda yazmayı bırakıp ona döndüm. 

"İyiyim, teşekkürler. " adam, Göktuğ'a baktı. "Tanışıyor musunuz?" diye sorduğunda kafasını sallayıp bana baktı. "Ablamın eşinin yeğeni." 

Adam aydınlanmış bir şekilde bana baktı. "Dinçsoy," dedi sonunu uzatarak. Kafamı salladım. O sırada kendi aralarında gülüşen asker hanımla bana dönmüştü. "Görümcem olur musunuz küçük hanım?" deyip arkadaşlarının da gülmesine neden olan kıza yüzümü buruşturmamak adına zor durdum. 

Dişlerimi sıkarken daha fazla dayanamayıp mutfağa geçecektim ki adam seslenmişti. "Rica etsem sosyal medya hesabını alabilir miyim?" diye sorduğunda, kıpkırmızı kesilen Göktuğ'a baktım saniyelik bir şekilde. Ne cevap vereceğimi kestirmeye çalışırken omzuma konulan el ile soluma baktım. "Sorun mu var güzelim?" diye sormuştu Fatih Abi.

"Yok abi, siparişleri aldım." dediğimde tatmin olmadığını belli edercesine baktı. "Sayfayı bana ver, başka masaya geç." dediğinde kafamı salladım ve defteri alıp Poyrazların masasına geçtim.

"Hoş geldiniz, siparişlerinizi alayım." dediğimde sohbetleri bölünmüştü. 

Poyraz aşık aşık (?) bana bakıp gülümserken kuzeninin ona vurmasıyla kendine geldi. "Hoş bulduk, tabii verelim siparişleri- verin lan siparişlerinizi." diye sonda gergince kuzenlerine döndü. Sıkıntıdan bir nefes verdim, bunu anlamış olacak ki yutkunup siparişleri hızla söylemişti. Gideceğim sırada koluma uzandı. "Selin, konuşabilir-"

"Buraya bakar mısın Selin!?" diye beni çağıran Göktuğ'a baktım. Sinirden kıpkırmızı kesilmiş, çenesini sıkarak buraya bakıyordu. Şu düğünde kaos çıkarmamak için Poyraz'a müdahale etmemişti ama bu son günlerde ciddi anlamda Poyraz'a çatmak için bir şeyler arıyordu.

Derin bir nefes aldım ve kolumu Poyraz'ın elinden çektim. Mavi gözlerim, kahve irislerine odaklandı. "Konuşacağımız ne varsa konuştuk ve bitti. Bakışlarından da rahatsız olduğumu söylememe rağmen ne kuzenlerin ne sen üzerimden çektiniz. Daha fazla buna devam edersen ciddi anlamda boyutu aştığı için Musa abime söyleyeceğim. Senden sıkıldım, Poyraz. Şimdi işimi bölme, çalışmaya çalışıyorum." deyip Göktuğ'a da dönmeden ocağa ilerledim. 

Amcam kendi kendine şarkı söylerken benim kuzen kalabalığım da stresle beni bekliyordu. Yanlarına ulaştığımda gerginlikleri gitsin diye güldüm. "Ne var lan? Niye kudurdunuz bu kadar?" diye sordum gülümseyerek.

Barlas abim yağlanan ellerini önlüğüyle sildi ve alnına düşen açlarını arkaya attı elinin tersiyle. "Bu herif ile münasebetin hakkında eve gidince daha derin konuşacağız." dediğinde güldüm ve amcamın koyduğu kebapları aldım. "Ben de seni aşkım, ben de seni." deyip tepsiyi gülerek Göktuğların masasına götürdüm. Hiçbir şey söylemeden ve onların da söylemesine fırsat vermeden dizip hızla geri dönmüştüm.

"Korkut'um ne zaman kapatıyoruz bir burayı ya?" diye sordum yorgunlukla kendimi taburelerden birine atıp telefonumu çıkardığım esnada. 

Yüksek bir kahkaha attı ve ellerini bez ile temizledikten sonra fotoğrafımı çekti. Bunu fark ettiğimde poz vermeye başlamıştım. Önce otuz iki diş gülümsemiş, ardından da bozkurt işareti yapmıştım. "Hele ben bunları bir aile grubuna atıp geliyorum, Resul ocağın başına geç. Selin'im sen de dinlen yavrum." 

Amcama uzaktan bir öpücük attım ve whatsapp'a girdim. 

Göktuğ & Selin

Göktuğ:

Niye yüzüme bakmadın?

Bakmıyorsun**

Herife bak amına koyayım hesabını istedi

Bir de benden istemeye devam ediyor 

orospu çocuğu

Bal 💗

Kes sesini

engelliyoum seni simdi


Telefonunun titremesiyle birlikte ağzına elindeki lokmayı ağzına attı ve dakikada bir baktığı yerden bakışlarını çekip ekrana baktı ilgisizce. Gördüğü mesajla birlikte direkt elini silmiş ve telefonu almıştı.


Göktuğ:

Bir tanem, ne oldu yine?

Yine neden beni engelliyorsun?

Bal 💗

Goktug 

yanindaki kizlar kim

Göktuğ:

İş arkadaşlarım 

Bal 💗

Goktug buraya gelirken neden bana haber verilmiyor Goktug??

Amcamin kebapcisina geliyorsun ama bana yazmiyorsun?

Gunde sekiz yuz mesaj atip telefonuma taciz etmeyi biliyosun ama haber vermen gereken seyleri bilmiyorsun???

Göktuğ:

Valla çok ani oldu

Yoksa haber veriyorum, dışarı çıkmadan bile ilk sana yazıyorum

Bal 💗

sus ben gercekten aglicm simdi

ben baska insansi varliklarla disari ciktigimda direkt sana yaziyorum

ki sen henuz benim disari ciktigimi da tecrube etmedin

Ylan bura istanbul olsaydi ne eglenirdik ya

Göktuğ:

Selin, İstanbul'dayken ortamcı bir tip miydin?

Bal 💗

Ortamci mi

o ney ki

Göktuğ:

Gece hayatı, geniş arkadaş grupları, yavşak erkek arkadaşlar ve dahası.

Ama sen öyle değilsindir, ben eminim

Bal 💗

Bana yazmayi birakip yemegini ye, konusurz sonra.

Ya da engellerim seni hadi ye iste.

Göktuğ:

Yiyorum, sen de gözümüzün önünden çıkıp başka yere geçersen güzel olur.

Bu cibilliyetine tükürdüğüm durmadan baykuş gibi dönüp sana bakıyor.

Bal 💗

T

Göktuğ:

Tamam yazmaya da üşenmezsin be güzelim

Bal 💗

Goktug sus yemek ye bak daha hesabini almadim senin

Göktuğ:

sustum.

Görüldü

<>

Kafamı Selim'e yaslamış ve bacaklarımı önümdeki tabureye uzatmış, kimse kalmamış avluyu izliyordum. Bizimkiler gitmişler, geriye amcam ve Kaya ile biz kalmıştık. Korkut amcamın çıkması ile kafamı kaldırdım. "Amca gidiyoz mu?" diye sorduğumda kafasını salladı. "He yegenim, kapalı astık diye şimdi sinek avlıyor, bizim şefler geldi çıkarken tabelayı yakalım." 

Ayaklandığımda benimle birlikte ikiz müsveddem ile Kaya malı da kalkmıştı. Kaya, Korkut amcama döndü.  "Biz Selinlerle markete gidelim, Korkutcuğum Beyciğim sen konağa geç." 

Korkut amcam birkaç saniye boyunca Kaya'ya hayatı sorgulayarak bakmış, sonra kafamı öpmüştü. "E hadi ben giidyorum, kızım kartımı al-" dediğinde kafamı salladım.

"Atakan abimin kartı bende amca." gözleri şaşkınlıktan açıldıktan sonra güldü. "Bu Atakan da bir sana bonkör ha, valla kıymetini bil yegenim." 

"Yav amca sen niye bizi sevmiyorsun?" diye soran Selim ile püskürüp kendimi Kaya'ya yaslamak istedim ama bana bakıp yüzünü buruşturarak geri çekilmişti. Bunun üzerine amcam ona bakıp gözlerini kıstı ve sonra Selim'e döndü. "Yegenim, yegenlerim arasında en zeki kimse onu kayırıyorum ben. Siz de zeki olun, sizi de kayırayım." deyip omuz silkti.

Tek kaşımı 'al sana' diye kaldırıp kollarımı göğsümün üzerinde birleştirdim. "Amcamı tutmayın ezikler, hadi amca görüşürüz evde!" 

Amcamı uğurladıktan sonra ikisine baktım. "Allah aşkına alemlere akalım!" diye kudurmaya başladım ama Selim direkt kolumdan tutup beni kendine çekmişti. "Anca başına akarsın burada ikizim, sokakta simit alayım dersin siMUSACI çıkar, Musa abim topumuzu üst üste koya-"

"Höst ulan!" diye Kaya ile aynı anda konuşmuştuk. Kaya, kollarını göğsünde kavuşturdu ve düşünür gibi davrandı. Ardından işaret parmağını önce burnunun sağına, sonra soluna ve en sonunda altına getirdikten sonra, "A ha! Buldum!" diye bağırdığında Selim ile kahkahayı bastık.

"Lan mal, viking çizgi filmini mi izliyorsun sen daha?"

Yüzünü buruşturdu. "Kuru iftar bu arada." Cevabına karşı alayla kaşlarımı kaldırdım ve telefonumu çıkartıp galeriye girdim. Telefonu önüne tuttum. "Al canım, youtube geçmişinin fotoğrafları burada duruyor." 

Gözleri direkt kocaman açılırken bir bana bir de Selim'e baktı. "Ulan, lan sarışın pitbull bu sende ne arıyor? Bekle sen, bir daha kocanla buluştur muyum ben seni, yoooaakkk." acılı acılı konuşması karşısında yüzümü buruşturdum. "Ay sus be, ikizim buluşturur beni dimi ömrüm cnm?" diye masumca Selim'e baktım.

Sarı saçlarını, parmaklarını tarak haline getirip geriye attı. "Yarramın başını buluştururum. Biri biter diğeri başlar zaten, ben anlamadım ki. Başımıza Cevherhan çıktı, Musa abim öğrense ağzına sıçar biliyorsun değil mi?" diye sorduğunda dudağımı ısırdım. 

"Oha, bilmiyor mu?" Kaya'nın sorusu karşısında hayır dediğimi belli etmek amacıyla kaşlarımı kaldırıp indirdim. O da dudaklarını üst üste bastırdı ama hemen sonra toparlayıp kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. "Boş ver lan, kapı gibi Kaya burada! Hadi kuzenime bir waffle ısmarlayayım he, nasıl?" 

Gülüp yanağını öptüm. "Ay hadi gidelim, çok uzakta mı?" diye sorduğumda kafasını salladı. "Selim, Onur Konur Caner neredeyse her gece gidiyorduk biz oraya. Harbi lan, Selo bizimkiler nerede?"

Selim yüksek bir kahkaha attı ve telefonunu cebine koydu. "Onur ahmağı ağaçtan düşmüş, onun kafasına buz tutmakla uğraşıyorlar şu an." 

Kaşlarım şaşkınlıkla havalanınca ben de kahkaha attım. "Nasıl düşmüş lan?" diye sormam karşısında Selim, Kaya'ya vurarak gülmeye devam etti. Hatta gülüşü öyle uzun sürmüştü ki, bir ara ben ve Kaya da onun gülüşüne gülmüştük. "Bu mal, manitasını özlediği için kudurmuş ağaca çıkmış. E manitası, yani maalesef kuzenimiz oluyor, demez mi beni sevdiğini ispatla, bu salak da senin için intihar ederim deyip taşağa almış ama ayağı kayınca dedenin bahçeye diktiği erik ağacının dalı kopmuş bu da düşünce kafası yarılmı-"

"LAN NE DEMEK ERİK AĞACIMIN DALI KOPMUŞ?! YAVRUMUN CANI YANMIŞ, ULAN ONUR!" diye yükselip telefonumu hızla cebimden çıkartmış Onur salağını arayacakken telefonu elimden çekmişti Kaya. "Bana bak, bana bak ve sakinleş," gülmemek adına dudaklarımı üst üste bastırdım. 

"Sakinlestim. Neyse salın onu da, hadi wafflea gidelim ya! Ayda yılda bir, bir şey ısmarlayacaksın onu da düzgün yap bari." dediğimde Selim de kafasını hızla salladı. "Harbi lan it, ilk defa bir şey ısmarlayacaksın."

"Pardon? Ben sana değil, Selin malına ısmarlıyorum, sen niye kendini sokuyorsun araya?" diye konuşunca Selim yüzünü buruşturup yüzüne tükürdü. "Ulan ben de bir halta yaradın diye sevinecektim bir de, neredee!? Hadi yürü de gidelim, geç kalırsak Doruk abi ebemizi beller."

İlerlerken Kaya yüzünü buruşturup bana döndü. "Harbi lan, Doruk abi yeto, Doruk abi enough diye bağıracağım ama yemiyo işte. Allah'ın sıkıntılısı tüm derslerim için ayrı ayrı sınav çetelesi çıkardı valla delircm ben ha!" diye yükselince kahkaha attım.

"Kanka sen onu bir de dört ay falan önce görecektin," deyip elimi salladım dereceyi anlasın diye. "Şimdi Musa abim biraz adam etti, yoksa abim cidden aşırı baskıcıydı." 

Selim, kaldırımdan geçtiğimiz için elini belime atınca ben de eşofmanımın cebinden tilefonumu çıkardım. Ulan Antep sokaklarını gri eşofmanımızla arşınlıyorduk, var mı bundan daha kaliteli aktivite? Ay bu arada eşofman da ne garip kelime, eşortman, eşofman, şohebm sonda biraz random atmış olabilirim...

Hava tam kararmamıştı ancak akşam olduğunu anlayabiliyorduk. İşte tam sıcak ile soğuğun arasıydı ve soğuk rüzgarın tenimizin üzerinde kayıp geçmesi, harika bir histi. 

Bir süre daha yürüyüp klasik bir wafflecıya oturmuştuk. Siparişlerimiz de verdikten yarım saat sonra gelmişti. Tabağıma çizilen şeye bakınca mızıldayarak tabağı ileri ittim. "Ya bu ne yaağağa!" diye kudururken Selim kahkaha atıp beni videoya alıyordu. "Balkız niye ağlıyorsun, bak adamlar anlayıp seni çizmiş." deyip gülüşüne devam etti.

Hızla önümdeki çatalı aldım ve bütün tabağı çikolataya kapladım çatalımın yardımıyla. Ardından bana dehşetle bakan Kaya ve Selim'in gözlerinin içine bakarak büyük bir parça alıp tekledim. 

Yiyip sohbet ederken telefonumu aldım ve whatsapp'a girdim. 

Göktuğ & Selin


Göktuğ:

Neredesin bir tanem?

Bal 💗

evde

Göktuğ:

Selin?

Bal 💗

Evde degilim yazacaktim izin verseydin 

Sen nie sordun ki

Göktuğ:

Sizdeyim ama sen yoksun.

Bal 💗

Askim tikinmaya geldik selim ile kayayla birlikte

waffle ismarladi kaya 

bilseydim gelmezdim

simdi bunlari alip kosuyorum eve 

Göktuğ:

Güzelce ye, ondan sonra gelirsin.

Ben beklerim.

Dikkat edin.

Bal 💗

Tammammmm

<>


Eve vardığımızda kapıda gördüğüm araçlarla birlikte büyük bir aile birleşimi olduğunu anlamıştım. Duş almam gerektiği için Selim'e döndüm. "İkiz, ben kısa bir duş alacağım sen şey edersin." kafasıyla onay verince ben yakalandığım insanlara selam çakıp odama uçmuştum.

Kapıyı açtığımda Doruk abimi karşımda buldum. Yatağımda oturuyordu. "Hayırdır abi?" diye sordum dolabımdan eşyalarımı çıkartmaya çabalarken. 

Derin bir nefes aldı. "Kardeşimi özlemiş olamaz mıyım?" sorusu karşısında göz devirdim. "Evet Poyraz ile alakamız kalmadı ve hayır, en sevdiğim abim Doruk abim demeyeceğim. Şimdi ses kaydını kapat ve odamdan çık duş alcam." 

Gözleri şaşkınlıktan açılınca eşyalarımı kucağımda topladığım halimle ona göz devirdim. "Ömrüm ben; sen, Cihan abim ve Atakan abimin durmadan birbirinize kudurduğunuzu bilmiyor muyum? Ama aranızda bir Atakan abim zeki, sağ gösterip sol vuruyor yakışıklı abim. Sizin yanınızda ayrı oynuyor, benim yanımda da sanki en olgununuz oymuş gibi davranıyor." deyip kahkaha attım. "Ulan Atakan abime çekmişim ha, nası zeki." deyip kafamı salladım.

Doruk abim yüzünü buruşturdu ve kapıya ilerledi. "Ben de özlediğim için geleyim, sarılmak için geleyim ama yoookk! Selin Hanıma yok bunlardan!" diye kudurup kapıyı çarparak çıkmıştı. Çıkış şekline güldüm ve hızla duşa girdim. 

Yaklaşık yirmi beş dakikanın ardından giyinip çıkmıştım ve şimdi de saçlarımı kurutmaya çalışıyordum. Bu arada akşam duş aldıktan sonra hep uykum geliyordu ve uyumak favori aktivitemdi. 

Saçlarıma Hindistan ceviz ve vanilya kokulu saç parfümünü sıktım ve taramaya başladım. Zaten saçlarım düzdü ve kolaylıkla taranıyordu bundan dolayı yüce Allah'ıma birkaç şükür mırıldanırken Yiğit malını aradım.

"Alo aşkım naber," dedim önce. Hattın ucundan kavga sesi gelince bu iki malın yine tartıştıklarını anlamıştım. Telefonu hoparlöre aldım. "İyidir bebeğiiimm, senden naber?" diye sorduğunda güldüm. 

Göktuğ's Pov

Nefes alamadığımı hissederken elimi duvara yasladım destek almak adına. İki, belki de iki buçuk haftadır konuşuyorduk ama iki haftalık bir konuşma değildi hissettiklerim. Öyle olması gerekiyordu. Takmamam, belki de her defasında olduğu gibi ilişkideki umursamazı oynamam gerekiyordu ancak yapamıyordum.

Ellerim titrerken derin bir nefes aldım ve kapıya daha fazla yaklaştım. "Selin, aşkıııımm, kurtar beni görümcenden ya rahat durmuyor beş dakika." diyen herifle birlikte yutkundum derince. Selin beni aldatmazdı. Yani teknik olarak aldatmış da olmuyordu, henüz aramızdakilere bir isim vermemiştik o reşit olana dek vermeyi e düşünmüyordum.

Sıkılmış mıydı benden?

"Lan Eda, bıraksana Yiğidimi!" Yiğidim? Bana Göktuğum dememişti hiç. "Yiğit, ne zaman geleceksiniz ya, ben sizi özledim." Hislerimin düşündüğümden daha fazla olmasına mı yoksa yaşadığım duruma mı üzüleceğimi bilmeden kapıda dikili kaldım.

"Yavrum okul var okul, Erkek lisesinin bize ihtiyacı var. Zaten ovusbucocu Poyraz da geliyor da Allah'tan salacak seni." 

Demek Poyraz'dan da haberi vardı. O çocuğu dövememenin pişmanlığı zaten üzerimdeyken bir de başkası çıkmıştı ama işin kötü yanı, Selin Poyraz ile samimi konuşmazken bununla konuşma şekli benimle konuşma şeklinden daha samimiydi.

"Göktuğ, kapıda dikilmeyi bırakıp içeri girersen seni arkadaşlarımla tanıştıracağım!" diye bana seslendiğinde irkildim. Burada olduğumu başından beri biliyor muydu? Arkadaşıydı. Huzurla derin bir nefes aldım.

Selin'i seviyordum. 

Erkendi, biliyordum lakin elimden gelecek bir şey yoktu çünkü zaten isteyerek düşmemiştim ben bu illete. İlletten kastım kesinlikle Dinçsoy ailesiydi.

Selin's Pov

Göktuğ'u çağırdığımda hattın ucundan bir sessizlik ve hemen ardından kargaşa ortaya çıkmıştı. Göktuğ odaya girince bunlar başladılar. "Lan Göktuğ kim!?" diye bağıran Yiğit'in sesi, "YENİ ENİŞTE!" diye çığlık atan Eda'ya karışıyordu.

Gülümseyerek yüzü kıpkırmızı olan Göktuğ'a baktım ve oturması adına koltuğu işaret ettim. Koltuğa geçmek yerine yanıma, yani yatağa geçmiş ve arkama oturup sarılmıştı. 

Ciddi anlamda şaşırmıştım çünkü Göktuğ, ben reşit olana kadar temastan kaçınacağını açık bir şekilde ilk date'te söylemişti. Telefona uzanıp sessize aldım ve ellerimi belimdeki ellerine sardım. "Bir şey mi oldu?" diye sordum.

Kısa bir süre sessiz kalmış, ardından konuşmuştu. "Sen telefonla konuşurken," dediğinde gözlerim kısıldı hafifçe. "eee ben telefonla konuşurken?"  sıkıntılı bir nefes aldı. "Yiğit mi ne haltsa, ona aşkım dedin-"

"Sen de Selin beni aldatıyor dedin?" diye sordum gülmemek için zorlukla dururken. Hızla kafasını salladı. "Yok, Selin yapmaz dedim ama ne bileyim işte-" konuşmasına izin vermeden belimdeki ellerini çözdüm ve yüzümü ona döndüm. 

Sağ elimi sakallarının üzerinde sürükledim ve yanağına yaklaşıp ufak bir öpücük kondurdum. Ayrıldığımda gülümsüyordum. "Aldatmam, aldatsam da özellikle seni aldatmam. Akrabayız biz, al başa bela," deyip güldüm ama onun gülmediğini görünce sustum. "Ay tamam Göktuğ, en temas yasağı sensin," deyip hızla ittim kendimden. 

Yatağın uç kısmında oturduğumuz için bir an düşecek gibi olmuş ancak hızla kendini toparlayıp dizlerinin üstünde yanıma gelmişti. "Bir tanem, temas yasağıyla ilgili değildi tepkim." dese de ne yapmadım? Tabii ki dinlemedim hocam, benim ne zaman doğruları dinlediğimi gördünüz ya? Maazallah çarpılırım kalırım köşede.

Omuz silktim ve tarağıma uzattım elimi ancak o benden önce davranmış, tarağı kapıp arkama yerleşmişti. Saçlarımı nahifçe, incitmekten korkarcasına taramaya başlamasıyla birlikte daha fazla trip atamayacağımı fark edince dudağımı ısırdım ve bağdaş kurdum. 

"Bugün yanındaki kızlar kimdi?" diye sordum başımı hafif geriye yaslamışken. İşi ile ilgilenirken konuştu. "Ben ve yanımdaki iki pezevenk yemek için çıktığımızda gelmek istediler, bunlar da kırmak istemeyince geldiler işte. Hem ben bilsem oraya geleceğimizi, gelmeden önce yazardım sen de gel, gel de yüzünü göreyim diye. Selin ben seni çok özlediğimi fark ettim." dediğinde kıkırdadım.

"Daha üç gün önce buluştuk Göktuğ. Hem de ne zorluklarla buluştuk." deyip yeniden güldüm. Çınar'ı sinemaya götürürken rasgele karşılaşmış gibi yapmış, Berkcan'dan kaçmaya çalışmış, üstüne üstlük yine ona yakalanmış ve aramızdakileri anlatmak zorunda kalmıştık. Berkcan, sevgilim ya da flörtüm olmasına kesinkes karşı olsa da, Göktuğ asker olduğu için ona karşı bir hayranlığı vardı ve bundan ötürü biraz artıdaydı.

Omuz silkti. "Ben özlüyorum. Sen özlemiyor musun beni?" diye sorduğunda güldüm. "Şu an ilişkideki prenses erkeklere benziyorsun . Ayrılalım pilis." dediğimde o da güldü. "Glossunu da süreyim mi?" bu defa kahkaha attım. "Kırmızı yakışır sana," deyip ona döndüm. "Aşkım deneyelim mi? N'olur deneyelim!"  diye heyecanla konuştum ama gülüşü direkt solmuştu. Gözlerini ardı ardına kırpıştırdığında kaşlarımı çattım. "Ya Göktuğ, cevap versene!" 

"Aşkım?" Yuh, biraz hızlı gitmiyor muyuz cnm? "Hayır, demedim, aşkım falan demedim." diye kendi kendimi telkin etmeye çalışırken alt dudağını dişlerinin arasına alıp ısırdı. Bakışlarımı dudaklarından çekip arkamı döndüm. O da yeniden saçlarımı taramaya başladığında ben yine susmadım. "Sevgilimiz olmayan adama aşkım dedik ya." deyip kendi kendime hayıflanırken güldü. "Boşuna olta atma, sazan değilim; zamanı gelince zaten dolu dolu aşkım diyeceksin." 

"Oha Göktuğ, cinsel imalar mı yapıyorsun? Hiç beklemezdim senden." deyip kafamı salladım onaylamadığımı belli edercesine. Burnundan nefes verip tarağı hafifçe kafama vurdu. "Yine başlama Selin." dediğinde yükseldim. "Ya sen benden ne istiyorsun be!? Çık odamdan, istemiyorum adı Göktuğ olan sevgili zaten!" 

Onu yatağımdan kaldırıp odamdan da atmaya çalışmam karşısında kısık bir kahkaha attı. "Bir tanem, güzelim, sen böyle konuşunca ben de sana karşılık verirsem ne olacak?" deyip kendi cevaplandıracağı sırada, onu itmek için göğüslerine koyduğum elim yerini korurken konuştum. "Ne olacak, samanlık seyran olacak." dediğimde gözlerini büyüttü yine. 

"Hayır, ikimizden birinin kendine sahip çıkması gerekiyor." Göz devirdim. "Sen de bu rolü üstleneyim dedin öyle mi?" diye sorduğumda gururla gülümsedi. "İyi halt yedin!" 

Ellerini göğsündeki ellerimin üstüne getirdi ve sonra hızla kafasını bana çevirdi. "Irzıma geçiyorsun? " diye sorduğunda yüzümü buruşturdum. "Annen görse gurur duyar benimle gurur!" dediğimde bu defa kendini tutamayıp kahkahayı bastığında direkt elimi ağzına bastırdım ancak bir tık geç kalmış olabilirdim.

Kapı hızla açılmış ve saçma sapan bir pozisyonda ben ve Göktuğ çıkmıştık ortaya. Gözlerim kocaman açılırken geri çekildim. Sonra direkt rahatlamıştım ancak Göktuğ için aynı durum mevcut değildi.

Abim içeri girip hiçbir şey söylemeden kapıyı kapatmış ve kara hareleri benim üzerimde dolanmıştı önce. "Sen?" diye sordu Göktuğ'a bakıp. Ben direkt ortaya atladım. "Abi, onun suçu yok, ben onu odama attım." 

"Yok Selin, Selinle alakası yok, ben geldim odasına Musa Abi." dediğinde onu mıncırma içgüdümü zorlukla bastırdım. 

Abim direkt üstüne birkaç adım attı. Ne Göktuğ geri çekiliyordu ne de Musa abim. "Benim kızımın odasındasın ve üstüne bir de bu şekilde konuşuyorsun karşımda." diye sertçe konuştuğunda gülmemek adına dudaklarımı üst üste bastırdım.

"Abi, ona bir şey yapma!" deyip zorlukla aralarına girdiğimde Göktuğ sinirle bana baktı, ardından abime döndü. "Dediğim gibi abi, Selin'in haberi yoktu odasına geldiğimden." abimin bakışları bana dönünce kendimi direkt ağlama pozisyonuna soktum. "Doğru mu söylüyor bu?" diye sorunca kafamı salladım. Abim yine konuştu. "Ben sana yapacağımı biliyorum," deyip Göktuğ'a dönünce Göktuğ'a sarıldım. "Biz birbirimizin olduk abi, hiçbir şey yapamazsın!" diye yükseldim direkt.

Göktuğ'un elini kavradım sertçe. İşin garip yanı, söylediklerime karşı gelmeyip karşısındaki bölüm sonu canavarına -benim için hello kittyli bir peluştu- karşı beni korumaya devam etmesiydi. Bakışları hızla bana dönse de, abimin bakışları karşısında kendinden ödün vermeden her zamanki dik duruşuyla bekliyordu.

"Evleneceksini-" abimin konuşmasına izin vermeden, "Evlenirim, abi. Reşit olsun direkt evlenirim." dediğinde abim direkt kahkahayı basmıştı. Onunla birlikte ben de gülerken direkt kolunun altına girdim ve parmak uçlarımda yükselip sakallı yanağına sıkı bir öpücük kondurdum.

Musa abimin kolunun altındayken, Göktuğ anlamadığını belli eden bakışlarla bize bakıyordu. "Hemen de evleneceğiz, lan oğlum biraz bekleyin henüz bir ayınız bile dolmadı." dediğinde güldüm. "Ya abi sen nereden öğrendin?" diye sordum hemen.

Kafasını salladı. "Sen bu Berkcan'ın ağzında bakla ıslanır mı sanıyorsun kızım? Götü koltuğa değmeden gelip bana anlattı sana kızmam için." deyip saçlarımı karıştırdı. Direkt Göktuğ'a döndüm. "Gördün mü? Ben söylemiştim sana!" dediğimde o henüz şoktan çıkamamıştı.

"Bir dakika bir dakika, ne oluyoruz ben anlamadım şimdi?" Musa abim burnundan nefes vererek güldü. "Tepki ölçmek için baskıcı abi rolü üstlendim." deyip omuz silkti. Sır verecekmiş gibi öne eğildi. "Dua edin odaya ben girdim, Bora, Atakan, Barlas özellikle Cenk ve Doruk girseydi vay halinize. Şimdi cesur damat adayı, sen aşağı ailenin yanına iniyorsun, ben de kızımı alıp geliyorum." 

Göktuğ son kez şaşkın bakışlarla bana bakıp odadan çıkmıştı. Musa abim dışarıdan baskıcı duruyordu, öyleydi de zaten ama bunu bana belli etmemeye çabalıyordu. Göktuğ'a bakarken bir şey hissetmesem de, abim Poyraz'a bakarken ona olan sevgisizliğini açıkça hissedebiliyordum. Muhtemelen Göktuğ'u da sevmiyordu çünkü ortada adı olmasa da ilişkimiz vardı.

Abime döndüm gülerek. "Ay abii, gördün mü nasıl korudu beni hemen?!" diye kudurmama karşı gülümsemesi solarken bana baktı. "Bana ne zaman söyleyecektin kızım?" 

Dudağımı ısırdım ve direkt kollarımı abimin beline sardım. "Abi valla söyleyecektim bu akşam ama bir baktım dünürler gelmiş." deyip omuz silktim. Ondan ayrıldığımda elini giydiği gömleğin yakasına atıp hafifçe çekiştirdi. "Cihan'a söyledin mi?" diye sorunca kafamı salladım. 

"Modern abiyim diye atıp tutuyor da, ağzıma sıçar muhtemelen. Yine de nöbetten dönünce ona da söyleyeceğim. Gizli gizli buluşmakla uğraşmak istemiyorum, ne yaptığımı bilin." dedim rahatsızca. 

Kafamı öptü. "Aferin kızım, gizli gizli buluşmana gerek yok zaten. Benimle konuşursan ben hallederim." dediğinde mutlulukla gülümseyip kollarımı abimin boynuna sardım ve yanaklarına, boynuna hızlı hızlı öpücükler kondurmaya başladım. Gülüp ondan ayrılacakken deccalin sesini duymuştuk.

"Selin! Misafirler aşağıda sen daha ne yapıyorsun o odada!? Eroğulları bile geldi, sen yoksun!?" dediğinde sıkıntıyla abimden ayrıldım. "Al işte, beş dakika mutlu olmasın Selin!" 

Gülüp saçlarımı okşadı ve koluna girip odadan çıktık birlikte. Kapıyı açtığımız gibi annemle yüz yüze gelmiştik. "Güzel kızım, biricik kızım, tek kızsın diye seni dövemeyeceğimi mi düşünüyorsun Selinciğim?" diye soran anneme karşı yutkundum. 

Arkadan kurtarıcım gelmişti. "Dilek? Tı çı dıki? (sen ne yapıyorsun?) Sen benim torunumu tehdit ediyorsun?" diye soran Halise nenoşumla birlikte koşarak ona sarıldım. "Nenoş çok özledim ben seni!" diye kudurmama güldü. 

Bu defa Musa abime bakıp yüzümü buruşturdum-çünkü beni korumadı- ve halise nenoşumla birlikte aşağı adımladık. Her adımımızda ses daha fazla artarken gerginlikle etrafa baktım. Ay bu arada kıyafetlerimizden bahsedenzi biraz. Uzun kollu bir crop, altıma da klasik bir pantolon giymiş, telefonumu da arka cebime sıkıştırmıştım.

Kadınlar, erkekler ve gençler olarak ayrılmışlardı. Gençler karmaydı ve benim babaannem beni direkt kadınlar tarafına getirmişti. Poyraz'ın annesiyle bakışırken ve ona gideceğimi sanırken ben falso alıp Kerime Teyze'ye sarıldım. Ardından halaları olan Figen Ablalara. "Ay nasılsınız altın kızlar?" diye sordum gülerek.

Hepsi güldü. Kerime Teyze direkt lafa girdi. "İyiyim gelini- ay pardon kızım biliyorsun oluyor bazen." dediğinde kafamı salladım. Figen Abla güldü. "Kız Kerime, sen gelinim de boş ver, oğlun olursa Selin'i isteriz, kız Selin geçen davete gittik ne diyorlardı senin hakkında biliyorsun?" dediğinde bana bakışlar atan Poyraz'ın annesini önemsemeden oturdum. "Kız ne diyordu?" diye sordum.

Kafasını salladı. "Valla diyorlardı sanki sevgilin, konuştuğun var." Kerime Teyze yüzünü buruşturdu. "Yoktur benim kızımın konuştuğu, değil Selin?" diye sorunca güldüm ve artık bunlara bir ipucu vermem gerektiğini anladım. Beni ortalarına oturttukları için gülümsedim. "Bir dakika, mesaj geldi galiba." deyip telefonumu çıkardım ve tahmin ettiğim gibi Göktuğ yazmıştı. 

"Kim yazmış? Ay ben kendimi nerelere vurayım, Göktuğ birini kırmızı kalple bal diye kaydetmiş. Bu çocuk bir kez lafımı dinlese de," diye Figen Ablalara hayıflanırken ağzımdan bir mırıltı çıktı. "Göktuğmuş." deyip burnumu çektim hafifçe.

Kerime Teyzeler şaşkınlıktan birbirlerine bakarken Figen Abla bana döndü hızla. "Kız siz, kız siz," dediğinde dudağımı ısırdım ve öksürdüm. "Ben kalkayım bir gençler tarafına gideyim." diye konuştuğumda Kerime Teyze güldü keyifle. "Git gelinim giitt!" 

Kalkıp Poyraz'ın annesine de sarıldım ve fazla konuşmadan gençlerin bulunduğu odaya girdim. Gençler de gerçekten bayağı fazlaydı. Abimler muhtemelen erkeklerin tarafında olduğu için burada sadece küçük abilerim vardı.

Odaya girdiğimde Göktuğ'un kız kuzenlerinin bakışlarının hedefi olurken hiçbirini önemsemedim -Poyraz'ın bile- ve direkt kanadı kırık Onur'un yanına oturdum ve yanağından makas aldım. "Naber gülüm?" diye sordum keyifle.

Yüzünü buruşturup elime vurdu. Konur'un ve Caner'in de tavırlı olduğunu fark edince kaşlarımı çattım. "lLan ne kudurmuşsunuz yine? Naptım?" diye sordum.

Üçü tövbe çekerken Berkcan beni koluyla ittirdi. "Artık başka abla bulacağım, istemiyorum seni." dediğinde kaşlarım havalandı. "Siktir lan it köpek, abla bulursun da Selin isterken Fulya'ya denk gelme." deyip taşağa aldım.

Caner parmağını bana çevirdi. "Ulan hadi bu Selim ile Kaya ibne, sen de mi be Selo? Sen de mi be..." deyip kendi kendine eko -hayır eko başkan değil- yapmıştı.

"Haa, siz Wafflea gitmemize kuruldunuz. Kediciklerim, Onur dışında sizi de götürürüm ben ya." deyip uzaktan öpücük attım onlara.

Onur direkt kırık bacağını umursamadan bastonunu bana doğrulttu. "Lan ben senin gibi kuzenin yedi ceddini yalayayım, ONUR DIŞINDA NE LAN? ZATEN BU PİÇ EROĞLU SABAHTAN BERİ SİNİRLERİMİ SİKTİ." Diye fısıldarken bağırmıştı.

"Efendim Dinçsoy, bir şey mi dedin?" diye soran Aycan Eroğlu'na baktım. Kızları ayrı tilt, erkekleri ayrı tiltti. "Bir şey demedi tatlım, önüne dön." dediğimde hanımefendi eteğini çekiştirdi. Muhtemelen soyadına laf edildiğini duyduğu için takmıştı bize.

Göktuğ & Selin

Göktuğ:

Bu ırz düşmanının gözlerini çıkarayım mı ben şimdi?

Bal 💗

Rica ediyorum cikar askim

Goktug ben sana bir sey soyleyecegim bu arada

bilmeni istiyorum, sonra baska sekilde ogrenme

Göktuğ:

Beni korkutuyor bakışların Selin

Ne oldu?

Bal 💗

Bilmiyorum aslinda kendimi kotu hissettim

Sen bana dokunmaya kiyamiyorsun, resit olmami bekliyorsun

yani opmek icin bile resitligimi bekliyorsun

OFFF

Göktuğ:

Selin, sakinleş, kızardın şimdiden

Bal 💗

Bebşm ilk opucugum olmayacak bu (20.48)

Goktug  bakmiyorsun bile bana, yaz lutfen (20.50)

Odama cikip konusalim mi hm? (20.52)

Göktuğ:

Poyraz mı?

Bal 💗

Goktug

Göktuğ:

Selin, Poyraz mı diye sordum?

Bal 💗

Evet

neden bir sey yazmiyorsun

Göktuğ:

Dolmasın o güzel gözlerin, sindirmeye çalışıyorum yalnızca

Bu, sana olan sevgimden bir şey eksiltmedi

Hem önemli olan ilkler değil, sonların kim olduğu.

Bal 💗

cok sebiyosun beni o zaman...

Göktuğ:

Çok seviyorum seni, evet

Bal 💗

Ben de seviyorum birazcik

Göktuğ:

Birazcık?

Bal 💗

Evt, biz ne zaman opusursek o zaman cok olacakmis

Göktuğ:

LSAJDFŞAJSŞİFKJSALJGŞSJDŞFLJSA

Doğum gününe birkaç gün kaldı, sabret güzelim

En güzelinden öpücüğünü alacaksın

İşte o zaman sen bırakmak isteyeceksin ama ben seni bırakmayacağım.

Aklında bulunsun Selin, ben hiçbir ilkimi paylaşmadım.

Bal 💗

Yavuz ve Alparslan.

Göktuğ:

Ne?

Bu herifler kim?

Bal 💗

Cocuklarimizin isimleri.

Görüldü

Görüldü yemiştim evet ancak görüldü yeme nedenim, Onur'un ayağındaki alçıyı hızla çıkarıp Poyraz'ın kafasına geçirmesiydi. Amacım oradan kocamı alıp çıkartmak ve kaçmak olsa da, kuzenlerimi maalesef yalnız bırakmamak adına bir yumruk da ben geçirdim Poyraz'ın yüzüne.

Abilerimin de ağzıma sıçacağını biliyordum ama kimin umrunda?


<>

Selamenko nis gelenziiii

ARKADASLAR ASİRİ SASKİNSİNİZ BİLİYORUM AGLAMAYİN HEMEN ARAYA BİRAZ ZAMAN KOYMUS OLMAM KURGUNUN BİTTİGİ ANLAMİNA GELMEZ!!

Ay bu bolum komşk olmadi ama olsun nabalim uzun zaman sonra olunca adapte olmak biraz zor oldu. Misal saat uc mu dort mu iste o zamandan belli bilgisayar basinda yazmaya calisiyorum ama cidden olmuyo cunku kendimi selin mali yerine koyamiyodum asla

neyse nasilsiniz karilarim, iyi misiniz, ben iyi gibiyim sinavlari atlattik ama kimya biraz makata girdi ama hayirlisi be gulum 

Bayramda bolum atmayi asiri istiyorum cunku ben misafirlikteyken waty acip okuyorum ve oradaki gulmeme cabasi asiri guzel bisi!!! Siz de bunu yasayin diye yazasim var ama yetisirse iste, koye gidecem cunku

Lan ben harbili harbili ozledim sizinle munakasaya girmeyi, yorumlarda size sovmeyi falan..... 

Bu arada KADİR GECENİZ MUBAREK OLSUN 

o kadir bu kadir degil carpiliriz oraya sacma seyler yazmayin imanliumis gibi davranin yalanzan za olsa.

e hadi bisiler yazin o kadar kudurdugunuza degdi mi bolum bolum diye??

Gormek istediginiz sahneleri yazin cunku ben ciddi anlamda kitliktayim ne yazacagimi bilmiyorum.

Kesin bilgi: Eniste Goktug

Bolum hakkindaki dusuncelerinizi alayim;

Bolumdeki favori karakteriniz ve nedenleri;

Hadi sizi seviyorum, Allah'a emanetsinizzz


Continue Reading

You'll Also Like

83.6K 3.5K 37
-Tamamlandı- "Ineffable;kelimelerle tarif edilemeyen,tarifsiz,tanımlanamayan demek. Seni seviyorum Ineffable..." #bjk 1. #beşiktaşk 1. #dorukhantokoz...
183K 10K 36
Şanlıurfa ☞ Muğla 0546****; Fotoğraf* 0546****; Belli ki bu yoldan yürümüşsün... 0546****; Yoksa etraf böyle çiçeklenmezdi. İlsu; Var öyle marifet...
179K 12K 38
Reagan küçüklüğünden beri güçlerini kontrol edemiyor, bu güçlerle nasıl başa çıkacağını bilemiyordu. Birde bu yetmezmiş gibi gözlerini açtığında bir...
244K 9.7K 48
Bir kız düşünün. O kız, öyle bir kız ki, on iki yaşındayken kardeşiyle beraber başına gelen kokunç olaydan sonra bile ayaklarının üzerinde durabilen...