Aşiret Paket

By icheisseniss

1.8M 108K 56.8K

Bir gerçek ailem klişesi. Düzgün yazılmış, saçma olmayan bir biyolojik ailem kitabı arıyorsanız, hoş geldiniz... More

1
DUYURU
2-karakter Tanıtımı-
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
FİNAL

22

47.8K 3.2K 1.3K
By icheisseniss

Her satırda yorum göreceğim. Hadi karilarim hadi sebiom sizi opdum

<|>

Yavaşça yataktan ayaklandım. Yüzümde gereksiz bir gülümseme varken, kendimi gerdim ve kendime geldiğimden emin olduğumda ayağı kalkıp güneşliğimi çektim. Odanın içini sıcak güneş ışınları doldururken gülümsedim ve banyoya gidip klasik şeyleri hallettim.

Aşağıdan kimse beni kahvaltıya çağırmaya gelmemişti ve bu gerçekten garip bir durumdu. Acaba bir katil girip tüm aileyi öldürüp kaçmış mıydı?

Saçma sapan fikirlerime kafa salladım ve seke seke merdivenlerden inip aşağı doğru yol almaya başladım. Sultan Teyze'yi görmüştüm önce.

Tebessüm ettim. "Günaydın Sultanım!" dedim neşeyle. Üzerimde gereksiz bir neşe vardı.

Bana baktı ama hiçbir şey söylemedi ve düz bir ifadeyle geri yaptığı işe döndü. Bununla birlikte kaşlarım hafifçe çatılırken, ne olduğunu anlamamıştım. Herhalde kötü bir günündeydi.

Salona doğru ilerlemeye başladım. Cenk ve Barlas'ın kahkahalarla gülen sesleri geliyordu. Şaşırmıştım çünkü Barlas Cenk ile konuşmuyordu. Arkadan Bora ve Atakan'ın da gülüşen sesleri gelince tam olarak kaşlarım çatılmıştı. 

Çıplak ayaklarımın ılık parke ile teması, yürümeye başlamamla birlikte daha çok artarken salona doğru adımladım yavaşça. İçeri girdiğimde kimse beni fark etmemişti, bundan yararlanarak gözlerimi etrafta gezdirdim. 

Bora ve Atakan yan yana gülerek bir şeyler konuşuyor, Cihan da Atakan'ın omzunu sıvazlayarak gülümsüyordu. Barlas ve Cenk, güreş benzeri birbirlerinin üstünde tepinip kahkahalarla gülerken; Selim elindeki kitabı okumakla meşguldü. Çınar ve Berkcan henüz kalkmamıştı muhtemelen.

Gülümsedim ve Selim'in oturduğu çift kişilik koltuğa ilerleyip yanına çöktüm. Başımı omzuna yaslamıştım. "Günaydın." diye mırıldandım.

Bakışları bana dönmezken, omzunu kafamın altından çekmişti. Kafam boşluğa düşerken hemen kendimi toparladım ve Selim'e baktım sorgularcasına. "Bir sorun mu var?"

Dudakları alayla kıvrılırken güldü ancak cevap vermemişti. Bilmeden onu kıracak bir şey mi yapmıştım? 

Bakışlarım Bora'ya dönerken, Atakan ve Cihan'ın da bana baktıklarını görmüştüm. Koltuktan hızla kalktım ve Bora'nın yanına ilerledim. "Bora, Selim neden bana böyle davranıyor?" diye sordum sanki canım acıyormuşçasına. Acıyordu zaten. Kalbim ağrıyordu.

Histerik bir şekilde güldü. "Nasıl davranmasını bekliyordun?" diye sordu.

Kaşlarımı çattım, siktiğimin evinde bir şeyler dönüyordu ama hiçbir şey anlayamıyordum! 

Atakan yüksek bir kahkaha attı ve ayağı kalkıp oturduğum koltuğun önüne gelip dizlerinin önüne çöktü. Fısıldayarak, tıslarcasına konuşmuştu. "Bunca yıllık kardeşleri varken gerçekten seni bana tercih edeceklerini mi düşündün Selin?" diye sordu gülerek.

Gözlerim anında dolmaya başlarken kafamı hızla sağa sola sallıyordum. Barlas'a baktım hızla. "Barlas! Bir şey söyle Atakan'a, abimsin sen benim, değil mi? Öylesin!" dedim kelimelerin ağzımdan ne zaman çıktığını bile anlamazken.

Cenk ile gülüşmelerini durdurmuş, bize bakmaya başlamışlardı. Cenk bana alayla bakıyordu. Cenk bana acıyarak bakıyordu. 

Barlas kafasını sağa sola salladı. "Gerçekten Cenk ve abim yerine seni seçeceğimizi filan düşündüysen eğer," dedi ve yüksek bir kahkaha atıp alkışlamaya başladı. "İyi senaryo."

Kurulan cümlelerin ağırlıkları altında ezilirken, gözyaşım yanağıma doğru ıslak bir yol çizmeye başlamıştı bile. Cihan'a baktım destek istercesine. Tebessüm etti.

"En başından beri sana yaklaşmamıştım. Kardeşlerim benim için herkesten daha önemli." dedi ve sustu.

Cılız bir ses tonuyla mırıldandım. "Ben de senin kardeşinim ama,"

Arkamızdan gelen seslerle birlikte Atakan samimi olduğunu düşündüğüm bir tebessümle hızla ayaklandı ve arkama doğru hızlı adımlarla ilerledi. Gözyaşlarım yanaklarıma deli gibi akın ederken, ben de yavaşça kafamı çevirdim.

"Ben geldim abilerim!" diye neşeyle cıvıldamıştı Fulya.

Selim gülerek yerinden kalktı ve Fulya'ya sıkıca sarıldı. "Hoş geldin ikizim! Çok özledim seni." dedi ona sarılmaya devam ederken.

Gözlerim anlık olarak açılırken, burada neler yaşandığını gerçekten anlamıyordum. Kafam karışmıştı. Hani Fulya'dan nefret ediyorlardı?

"Ama abiii! Bu kız neden gitmedi buradan!?" diye Bora'ya doğru konuşmuştu Fulya.

Alayla güldüm. Bora Fulya'dan nefret ediyordu. 

"Gidecek güzelim. Onu bırak, sen çok seviyorsun diye istediğin markadan ayakkabı sipariş ettim. Bugün gelecek." dedi ve tebessüm etti.

Gözyaşlarımı artık kontrol bile edemiyordum. Bulunduğum yerden hızla ayaklandım ve koşmaya başladım. Koşuyordum, çıkışa doğru. Çıkış neredeydi peki? Birbirinden uzun koridorların arasında gözyaşlarımı bir oraya bir buraya savurarak koşuyordum. Durdum ve öne eğilip dizlerimden destek alarak eğildim. Dudaklarımı sıkıca üst üste bastırdım ve ayaklanıp etrafıma bakmaya başladım. Kaybolmuştum.

Yeniden koşmaya başlamıştım. Nedensiz yere yalnızca koşuyor, hiçbir şey düşünemiyordum. Sanki beynim işlevini yitirmiş ve pelteye dönüşmüş gibiydi. Anında ışıklar kapanırken, kapkaranlık koridorlarda yalnız başıma kalmıştım şimdi de.

Histerik bir şekilde güldüm.

Sakin adımlarla ilerlemeye başladım. Yalnızca ilerliyor, dümdüz koridorların arasında çıkışı bulmaya çalışıyordum ki, gözümün önünde bir sahne canlanmıştı.

"Güzel kızım," dedi babam Fulya'nın saçlarını okşayıp öperken.

Fulya bunun üzerine huzurla gülümsemiş ve annem ile babamın ortasına daha bir sokulmuştu. Birden etraflarında kardeşlerim, ikizim ve abilerim de belirirken, vücudumu keskin bir kıskançlık kaplamıştı. Onlar benim ailemdi.

Fulya'nın bakışları birden beni bulunca göz göze gelmiştik. Bana acıyan gözlerle bakıyordu ve gülümsüyordu. 

"Baba, anne, ben çok acıktım. Hadi kahvaltıya gidelim artık." dedi ve annem ile babamın ellerini sıkıca kavrayarak ilerlemeye başladı. Arkalarından çığlık atarak tutmak için uzanmıştım ancak yine karanlığa boğulmuştum.

Bulunduğum yerde çöküp çığlık atmaya başlamıştım. Canım yanıyordu, kimsesiz kalmıştım!

"Selin! Uyan güzelim, hadi, kabus görüyorsun." duyduğum sesle birlikte hızla yerimden doğruldum. Ter içinde kalmıştım. Amına koyayım Apollo! Rüyamın anasını siktin.

Saçlarımı yüzümden çekti ve ağzıma bardağı dayadı. Küçük birkaç yudum su içtim ve köşedeki gece lambasının ışığını yaktım. Cihan yanımdaydı. 

Rüyanın etkisinden çıkamamıştım henüz.

Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırırken endişeyle sordu. "Ne gördün de bu kadar korktun? "

Kafamı yavaşça salladım." Önemli bir şey değildi." dedim herhangi tonlamadan mahrum sesimle.

Yavaşça yüzümü avuçlarının arasına aldı. "Yanındayım, biliyorsun değil mi?" 

Kafamı aşağı yukarı sallayarak cevabını verdim. "Ben... İyiyim, gidebilirsin sen." kısa bir es verdim ve daldığım yerden gözlerimi ayırıp devam ettim. "Teşekkürler bu arada." 

Gülümsedi. "Ne için teşekkür ediyorsun?"

"Yanıma geldiğin için ve su için." 

Tebessüm etti ve alnımı öptü. "Selin... Biliyorum, geldiğinden beri seninle pek zaman geçiremedim diğerlerine göre ama... Ben de diğerleri gibi senin abin olmak istiyorum ve bundan dolayı sana şimdiden çok fazla değer veriyorum." dedi ve sustu. Ardından devam etti. "Hatta bu denli kısa sürede, bu kadar fazla değer vermek beni korkutuyor."

Ağır ağır saçlarımı okşadı. "Korkularının farkındayım... Bize güvenmemen de normal ancak bu zaten hemen olacak bir şey değil ki güzelim. Zamanla sen bize alışacaksın, biz zaten senin deliliklerine çoktan alıştık bile. Geçen gün kebapçıya gittiğinizde annem ev niye bu kadar sessiz diye yakınıp duruyordu. Seni gittiğin o saatten özlemeye başlamıştı." durdu ve nefes aldı. "Hayatın boyunca senin yanında olacağım Selin. Sana bunun için söz veriyorum." dedi ve yeniden alnımı öptü.

Ya niye böyle yaptın doktor beyim valla zaten duygusallı zamanımdayım aglicam simdi.

Alnımı öptükten sonra bana son bir kez baktı ve ayaklandı. "İyi geceler güzelim." dedi ve odanın kapısını yavaşça kapatarak çıktı.

<>

Yaklaşık 15 dakika geçmişti ve ben uyuyamıyordum. Gözlerimi kapattığım an, Barlas'ın beni Fulya'ya tercih edişi geliyordu aklıma ve sinirden yastığı ısırarak uyanıyordum.

Gözlerimi yavaşça etrafta gezdirdim ve pikeyi üstümden atarak yavaşça yerimden doğruldum. Birkaç saniye duvarla bakıştıktan sonra-ki bu bizim geleneksel yataktan kalkma ayinimizdir- ayaklandım ve kapıya doğru gittim. Ne var yani Cihan'ın yanına gideceksem?

Sessiz çıkarmaya çalıştığım adımlarla ayak ucumda yürüyerek kapısını yavaşça açtım ve odaya girdim. Direkt olarak yataktan doğrulup bana bakmaya başlamıştı.

Dudağımı hafifçe ısırdım ve gülümseme çalıştım. "Korkmuşsundur diye geldim." dedim sadece. Ne mal adamsın Selin ya! O niye korksun?!

Yüzünü küçük bir tebessüm esir alırken yatakta yana kaydı ve benim için yer açtı. Güldüm ve koşarak yatağa zıpladım. Yatağa atlamamla birlikte ikimiz de sarsılırken, bana şimdiden söylenmeye başlamıştı. 

"Direkt kırıp demirlerini eline vereyim Selin? Öyle tatmin olursun bence." 

Güldüm. Bu sırada beni belimden tutmuş, kendine yapıştırmıştı. "Abim hiç böyle söylemiyor ben atlayınca." dedim duygu sömürüsü yapmak amacıyla. Abim böyle söylemiyordu çünkü direkt yastıkla beni boğmaya başlıyordu yatağa atlayınca ama bunu Cihan'ın bilmesine gerek yoktu tabii ki.

Kendimden geçmeden önce konuşmalarını duymuştum. Zaten bilincimin alabileceği son şey olmuştu. "Al sana Cihan! Öyle denir mi oğlum?! Bir de abi olacakmış, peh! Böyle gidersen nah olursun abisi."

<>

Aşırı yüksek çıkan bağırış sesleriyle birlikte yataktan zıplayarak uyanmıştım. Yanıma baktığımda Cihan da yanımda değildi. Birbirine girmiş saçlarımı, düzelmeleri namına ellerimi tarak yaparak birkaç kez karıştırdım ve ayaklandım.

Aşağıdan gelen bağırış sesleri daha bir artarken gözlerim kocaman açılmıştı. Elimi yüzümü hızla yıkayıp, ağzıma diş macunu sıktım ve onu dilimle dağıtırken koşar adımlarla aşağı ilerledim. Evet, kalabalık olduğu için ses normaldi ancak bu normal bir ses değil, bağırış sesiydi. Bugünün kötü geçeceği belliydi amına koyduğumun Apollon'u ne diye rüyama saçma sapan şeyler koyuyorsun.

Hızla son merdivenden de atladım ve salona doğru ilerledim. Sultan Teyzeyi görmüştüm. Eli ağzında, dolu gözlerle içeriyi izliyordu.

"Sultanım?" diye sorarcasına konuştum.

Beni gördüğü gibi ağzı şokla açılırken bir şey dememiş ve yeniden önüne dönmüştü. Bir boklar dönüyordu. İlerledikçe sesler daha bir anlam kazanırken, kaşlarımı çattım.

"Bu eve geliyor ama benim haberim yok, e mi baba! Bana söylemeye tenezzül bile etmiyorsunuz ve ben buraya geldiğimde bir DNA testi yapıldığını, üstüne üstlük Fulya'nın öz kardeşim olmadığını öğreniyorum! Ya sen Bora!?" diye bağırıyordu boğazı yırtılacakmışçasına.

Odaya hawli bir giriş yaptığımda ortadaki kaostan dolayı fark edilmemiştim ancak fark edilmem uzun sürmemişti. 

Kuzenler, amcamlar ve bizimkiler direkt olarak koltukların önüne dizilmişti. Bora ise karşımdaki siyah takım elbiseli adamın önünde duruyordu. Adam tam elini kaldırmış ona vuracakken hızla öne atılıp bağırmıştım.

"Yapma!" diye çığlık atmıştım resmen. 

İlk önce havadaki eli durmuş, ardından yavaşça bana doğru dönmüştü. N'oluyor oğlum dizide miyiz filmde mi amına koyayım? 

Sert adımlarla Bora'ya doğru ilerledim ve elini tuttum. Bakışları bana dönerken sorarcasına bakıyordum. Annemin gözleri yine doluydu amına, anne niye hep aglion sen ya?

"Ne oluyor? Güzellik uykumdan bağırış sesleriniz yüzünden uyanıyorum ve bakıyorum ki tanımadığım bir adam, abime el kaldırmış ama siz susuyorsunuz!? Bana açıklama yapmak zorundasınız!" dedim çemkirircesine.

Muhtemelen Bora'ya abi dememden dolayı Bora da elimi sıkmıştı hafifçe. Uyarı diye mi algılamam gerekiyordu? Anlamadım canım, tekrar anlatırsın bi ara.

Kimseden ses çıkmazken anneme doğru döndüm ve göz devirdim. "Ane ağlama artık gözyaşı diye bir şey kalmadı sende vallahi zorluyorsun kendini!"

Direkt olarak ayağına uzanıp ayağındaki terliği çıkartmış ve bana fırlatmıştı. Ben ise mükemmel reflekslerimle birlikte Bora abimin arkasına kaçmıştım. O sırada karşımdaki eleman konuşmuştu.

"O mu?" diye sordu yüzündeki ifadeyi okuyamazken. 

Abimin arkasındayken göz devirdim. He kanzi o, seçilmiş kişi filan. Kim lan bu eleman?

Babam konuşmuştu. "Evet."

Alayla güldüm ve abimin arkasından çıktım. "Yalnız ben karşımdaki elemanın kim olduğu hakkında bir fikir sahibi de-" tam konuşmamı tamamlayacaktım ki, adam sıkıca sarılmıştı bana.

Gözlerim kendiliğinden kocaman açılmışken, birkaç saniye kendime gelememiştim.  O sırada Bora ve Barlas ile bakışmıştık. Tükürdüm onlara. 

"Ppüh size! Elin adamı kardeşinize sarılıyor, siz yerinizde durun! " dedim ve ellerimi kendime çekerek adamı hızla göğsünden ittim ve üstüne yürüdüm. Ulan boyum da adama göre kısaydı ve katil civciv terör estiriyor gibi duruyordu şu an.

"Hayırdır kardeşim, kimsin de öyle hemen yapışıyorsun sülük gibi!?" dedim gözlerinin içine bakarak. 

Kurmuş olduğum cümleyi muhtemelen anlamamıştı ki gülümsüyordu. Tövbe çektim içimden derince. O sırada üstüne yürümeyi bırakmış, amcamlara dönmüştüm.

Ağlarcasına konuştum. "Ya üvey miyim ben!? Niye anlatmıyorsunuz bana!?" diye çemkirdim.

Korkut amcam kahkaha atmıştı. "Yav yegenim, böyle bir kaosta bile güldürüyorsun ya, çok yaşayasın!" dedi. Ama yine cevap vermedi.

Göz devirdim. Tam yeniden soracaktım ki A*akan konuşmuştu. Amakan puahhaahhahaha. 

"Musa abim, en büyük abimiz." 

Farkındalıkla kaşlarımı havaya kaldırdım ama gardımı indirmemiştim. Ona kötü kötü baktığımı fark etmiş olacak ki elini uzatmıştı. 

"Yeniden tanışalım."

Eline bir bakış attım ve alayla güldüm. "Abime el kaldıran birinin elini sıkacağımı mı düşünüyorsun? Yanılıyorsun." dedim ve anneme döndüm. "Ane ben acıktım ya! Zaten Cihan akşam hep sıktı beni bissürü uyuyamadım iyi de." dedim sızlanırcasına.

Musa denen arkadaş yerinde dikilmeye devam ederken ben Bora'nın elini tutmuş, kendimle birlikte koltuğa sürüklüyordum ki, annem yine terlik fırlatmıştı. Abim direkt olarak terliği tutarken, elimi kalbime koydum ve nefeslendim. 

"Bir gün," dedim ve parmağımı anneme sallamaya başladım. "Şu minicik kalbime indireceksin!" deyip abime yaslandım. Annemi işaret ettim. "Çok zor hayat şartlarında yaşamaya çalışıyorum abi, farkında mısın?" diye fısıldadım kendimi acındırarak.

Muhtemelen ona abi dememin etkisindeydi. "Bana abi diyorsun?" dedi sorgularcasına.

Göz devirdim. "Oraları geçebilir miyiz güzelim, ben genelde atlıyorum oraları." dedim ve havalıca sırıtıyordum ki kafama vurmuştu. Kaşlarımı çattım, o sırada Musa denen adam da abimin kafasına yastık fırlatmıştı ama nasıl bir fırlatma, abim kanepeye yapışacak diyeyim siz anlayın.

"Yuh!" diye mırıldandı Ce*k ve saz arkadaşları. Lan ben bunlarla da tanışmamıştım.

Annem hızla yanıma geldi ve elimi abimin elinden ayırdı. Ona sorgularcasına bakarken konuştu. "Musa abinle tanışacaksın." dedi itiraz istemeyen bir ses tonuyla.

Yüzümü buruşturdum ve sağ ayağımı yere vurdum. "Anne anne değil tavşan tavşan! Daha kaç tane kardeşim çıkacak!?" diye sordum sürüklenirken. Yine kafama vurmuşlardı. "Vura vura mal ettiniz kızımı." dedi babam ve yanıma gelip saçımı okşadı. İçimden bir sabır daha çekmiştim ki, Musa denen adamın karşısındaydım. 

Annem benim elimi beynimin emri olmadan kaldırdı ve Musa'ya uzattı. Olm adam da otuz küsür yaşında, adıyla seslenince çok kötü oldu ya. 

Musa da aynı şekilde elini uzatırken, istemeyerek de olsa elini tutmuştum ancak kendime itiraf edemesem de, kendimi iyi hissetmiştim. Belki de günüm o kadar kötü geçmiyordu.

"Musa, " dedi önce. Ardından devam etti. "En büyük abinim." söylerken gözlerinden bin bir türlü duygu geçmişti. Neden anlamıştım bunları?

"Selin." dedim klasik bir ses tonuyla. Muhtemelen ona karşı böyle davranmama üzülmüştü, ben de üzülüyordum. Gerçekten salak gibi davranıyordum şu an ama abime el kaldırmıştı işte!

Gözleriyle abimleri gösterdi -Bora, Barlas, Cihan ve A*akan yan yana duruyordu- "Abilerine çok değer veriyorsun galiba?" dedi sorarcasına.

Önce bir bakış attım onlara, sonra samimiyetle tebessüm ettim. Şu önyargı işini fazla kaçırırsam amakan ya da Ce*k gibi olabilirdim. "A*akan ve Ce*k dışında kalan abilerime değer veriyorum." dedim. Onun kaşları çatılırken, benimkiler de havalanmıştı ki, elini bıraktım ve abime doğru koştum. "Abiii! Bu dün ne yaptı biliyor musun!?" diye kudurdum sızlanarak. Bekle Ce*k bekle. Bundan sonra bana kötü davranan herkesin amına koymazsam ben de Selin Dinçsoy değildim!

"Ne yaptı?" diye sert bir sesle sordu Bora.

Ce*k'e baktım ve güldüm. Bu korku ona bir süre yeterdi. "Unuttum. Çok da önemli değilmiş." dedim ve Bora'nın arkasındaki, Yekta amcamın kimseyi bir yerlerine takmadan oturduğu koltuğa geçtim ve kolunun altına girdim. Anında Civan ve Korkut amcama bakıp gülerken, ben de onunla birlikte gülmüştüm. 

Eşine seslendi. "Songül, yavrum, kahvaltı ne zaman hazırlanacak?" kesinlikle Yekta amcama çekmiştim.

Songül yengem göz devirdi. "Ay Yekta! Sırası mı bunun?!" 

Güldüm ve amcamın göbeğinin üstünden kolumu attım. Direkt olarak Korkut amcamla göz göze gelirken, gülmem durmuş, yutkunarak geri çekmiştim kolumu. 

Yengeme döndüm. "Açız aç! Tamam, Musa bey gelmiş olabilir ama bu evin de kuralları var canım!" dedim sesimi yükselterek. Annem eline terliğini almıştı ki amcamdan aldığı bakıştan dolayı indirmişti.

Babama baktım. "Sen de sattın beni ya, ben artık Yekta amcamla yaşayacağım!" dedim radikal kararımı belirtirken. Canıma tak etmişti vallahi! Anneme döndüm. "Oğlun geldi diye unuttun hemen beni! Ama hatırlatırım," dedim ve herkesin duyacağı şekilde ama fısıldayarak ve gözlerimi kısıp uzaklara dalarak konuştum. "Bir gün, fakir ama gururlu bir kızım vardı diyece-" konuşmamı bitireceğim sırada Çınar girmişti.

"Ablaaaağ! Aslanım arıyor!" dedi sonunu uzatarak. Hızla Yekta amcamın üstünden atladım ve telefonumu kapıp bahçeye doğru ilerlemeye başladım. Babamlara döndüm. "Abimle konuşup geliyorum." 

Hızla aramayı cevapladım.

"Nasılmış benim güzel kızım?" diye sormuştu direkt.

Hasır sandalyelere otururken güldüm. "Bir abim daha çıktı." dedim direkt.

Hattın ucundan "Ne!?" diye bağırış sesi gelmişti.

Yüksek bir kahkaha attım. "Bora'ya abi dedim." dedim ikinci şoku da vererek.

Bu defa daha yüksek bağırmıştı. "Ne!?" Yeniden konuştu. "Allah aşkına, başka varsa söyleme! Kalbim kaldırmıyor."

Güldüm. "Yok, başka bişi kalmadı. Neyse boş ver, çok önemli ayrıntılar değil bunlar. Olaya gel olayaa! Fırat abi kuzenim çıktı!" dedim gülerek. O sırada Fırat abi ve Kadirciğim gelmişlerdi. Fırat abi yanıma oturmuş ve kolunu omzuma atmıştı. 

"Kimle konuşuyorsun kız?" diye sordu. "Abimle." dedim aynı şekilde.

"Bizim yavşak Fırat mı?" diye sordu abim. 

Güldüm. "Aynen o Fırat."

Fırat abi ne olduğunu anlamazken, abim yeniden konuşmuştu. "İyi bari, sana sahip çıkacak biri çıktı." 

Göz devirdim. "Birinin bana sahip çıkmasına ihtiyacım mı va-" diyecekken Fırat abi telefonu elimden çekmişti.

"Alo, naber kanka?" diye sordu abime.

Gözlerimi kısmış onu izliyordum. Fırat abi yüksek bir kahkaha atmış ve öyle konuşmuştu."Yav sen beni bırak bırak, senin kız kendine manita buldu!" dedi ve yeniden güldü.

Fırat abinin yüz ifadesine bakılacak olursa abim pek iyi şeyler söylemiyordu. Kadirciğime baktığımda yarım bir şekilde gülerek bana baktığını gördüm. Tam eriyecektim ki Fırat abi yeniden konuştu.

"Aha şimdi öyle bir bakıştılar ki eriyordum oğlum tenciondan! Küfretme geri zekalı, tamam, tamam alıyorum hoparlöre."

"Selin?" diye konuştu abim sert çıkan sesiyle. 

"Efendim abi?" 

Derin bir nefes aldı ve konuştu. "Ne diyor bu polis müsveddesi?"

"Enişten var artık." dedim ve güldüm.

Alayla güldü. Gülüşü yüksek bir kahkahaya dönüşürken korkmaya başlamıştım. "Şaka... İyiydi bu şaka." dedi ve yeniden güldü. "Ne zaman alayım kızımı?" diye sordu.

Ben de güldüm. "Şaka değil abiciğim, eniştenle birlikte gelirim buluşmaya." dedim ve Fırat abiye baktım. Gülmemek için mosmor olmuştu. Şaka maka bu Kadir işi tamamen işin taşağındaydı.

"Selin, deliriyorum farkında mısın!?" diye bağırdı hattın ucundan.

Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ya kudurma hemen! Hem daha öpüşmedik bil-"

"Selin!?" diye öyle bir bağırmıştı ki, içeriden annem kafasını uzatmıştı ne oluyor diye.

"Bak Selin, delirtme beni, yaşın kaç öpüşmeden bahsediyorsun?!" 

Güldüm. "Niye ya!? Kardeşin first kissini vermesin mi yakışıklı bir beyefendiye?" diye sormuştum ki, arkamdan gelen Barlas kafama vurmuştu. Acıyla kafamı ovuşturdum. Barlas Kadir'in yanına oturmuştu.

"Kimle sevgilisin? Söyle!? Söyle de ebesini sikeyim, kimin kardeşiyle sevgiliymiş anlasın!?" 

Tam kıkırdıyordum ki Fırat abi elini ağzıma koymuştu. Gülmem durunca derin bir nefes aldım ve Kadirciğime baktım. "Kuzenim." dedim elimi ağzımın önüne getirerek.

"Ney ney ney ney!? Lan daha dün tanıştınız amına koyayım!? Kaç yaşında bu herif?" diye sordu sonda sakinleşerek.

Ben Kadir'e bakıyordum ki, telefona eğildi ve konuştu. "25 " dedi boğuk çıkan sesiyle.

"Lan bir de yanında!? Bekle oğlum orada geliyorum! Pedofili davası açmayan en adi orospu çocuğudur! Fırat kaldır şu kızı oradan, geliyorum!" arkadan gelen seslerle birlikte gerçekten ayaklandığını anlamıştık ki Fırat abi telefona eğildi.

"Lan oğlum şaka, Allah çarpsın şaka!"  dedi bağırarak.

Abimden ses gelmezken boku yediğimi anlamıştım. Selin yedin yine göte bir şeyleri, afiiyeed gülüme.

"Şaka?" diye sordu abim. "Şaka değil mi? Selin doğruyu söyle." 

Güldüm. "Vallahi şaka! Hem kuzen ilişkisine karşıyım aslanım, en çok sen biliyorsun bunu ya!" dedim sonda çemkirerek.

"Akıl mı bıraktın! Git zıkkımlan sonra arayacağım seni."

Telefonun kapanma sesi gelince derin bir nefes aldım ve Fırat abiye döndüm. Elini vurmam için kaldırmıştı. Güldüm ve vurdum. Abim de inşallah bize vurmazdı böyle diyerekten, bizi kahvaltıya çağıran Aykut'un peşinden ilerlemeye başladım.



<>

30.08.2023 Zafer bayramınız kutlu olsun arkadaşlar.

Bölüm nasıldı, fikirleri alalım?

Musa ile bolca sahne gelecek, merak etmeyin. A*akan ve Ce*k oldukça fazla sürünürken, Selim ile arayı kapatacağım.

Sizleri seviyorum baii

Continue Reading

You'll Also Like

282K 18.2K 25
Açelya hiç hatırlamasa da henüz 5 yaşındayken ailesinin düşmanları tarafından kaçırılmış ve gözlerini bir yetimhanenin revirinde açmıştı. Ailesi sen...
40K 3.6K 18
0537*******: Biliyor musun, gökyüzü herkese mavi değil. ٠ Kitap son bölümün hâtırına Wattpad'den kaldırılmamıştır. ٠ 05.02.2021 - 25.02.2021
83.6K 3.5K 37
-Tamamlandı- "Ineffable;kelimelerle tarif edilemeyen,tarifsiz,tanımlanamayan demek. Seni seviyorum Ineffable..." #bjk 1. #beşiktaşk 1. #dorukhantokoz...
625K 28.4K 20
Yasmîn, annesiyle birlikte Zemheroğlu konağında çalışmaktadır. Zemheroğlu Mardin'in en köklü aşiretidir. Yasmîn'in babası bir gece ansızın annesini...