Aşiret Paket

By icheisseniss

1.8M 107K 56.7K

Bir gerçek ailem klişesi. Düzgün yazılmış, saçma olmayan bir biyolojik ailem kitabı arıyorsanız, hoş geldiniz... More

1
DUYURU
2-karakter Tanıtımı-
3
4
5
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
FİNAL

6

51.1K 3K 945
By icheisseniss


Akif beylerle birlikte koca evin salonuna oturmuştuk. Evet, hayatımda bu kadar büyük bir ev görmemiştim. Muhtemelen aşiret oldukları içindi bu zenginlikleri. 

Önümdeki ellerimle oynarken, karşımda bana odaklanmış gözlere karşı bir göz devirme isteği vardı içimde. Benimle tanışmak için odalarından salona teşrif etmişlerdi ve sanki Ay'a çıkmış gibi davranıyorlardı. Sanki onlar için ölüp bitiyormuşum gibi tavırlar sergiliyorlardı. Alooo abi buraya gelene kadar varlığınızdan haberim yoktu!!

Dilek hanım ve Akif beye de içimden mükemmel sevgi(!) sözcükleri sıralıyordum çünkü bana bu üçünün dışında bir kardeş (!) olduğunu söylememişlerdi.

Karşımdaki kumral bebe bana göz devirince elimin tersiyle ağzının ortasına çarpma içgüdümü bastırarak gözlerimi yumdum sakinleşmek namına. Fazla olmamıştı ki Dilek hanım konuşmuştu.

"Eveet, oğluşlarım! Fulya'nın öz kardeşiniz olmadığından şüpheleniyorduk ve şüphelerimiz doğru çıktı. Selin sizin öz kardeşiniz. " dedi ve gülümsedi hepimize karşı. Kimseden bir karşılık alamazken gülümsemesi solarken ben tebessüm etmiştim. Nedensiz yere bu kadının üzülmesini hiç istemiyordum.

"Selinciğim, anladığım kadarıyla bunlardan bir fayda gelmeyecek; ben tanıtayım sana hepsini." Yeniden gülümsedi ve esmer, yakışıklı olduğuna kanaat getirdiğim lakin geldiğimden beri bana Dünya'nın en iğrenç varlığıymışım gibi bakan adamdan başladı.

"Bu abin A- hatta dur! İlk önce Bora'dan başlayayım. Gördün onu ama tam tanımıyorsun." Bora şu an salonda değildi ancak kafamı salladım. "Bora abin 29 yaşında ve aile şirketimizde mimarlık yapıyor." Yeniden başımı salladım ve Akif beye bakıp gülümsedi. Oğullarını tanıtmaya devam etti.

"Abin Atakan aile hukuk büromuzda avukatlık yapıyor." dedi. Atakan'a baktığımda bana yine aynı şekilde baktığını gördüm. Bacını mı siktik hayırdır? Yani bacısı da ben olduğuma göre- Ne diyorum amk ben. 'Memnun oldum' dercesine başımla selam verdim. Karşılık vermemişti. Zaten karşılık vermesi için değil, saygıdan dolayı yapmıştım.

Atakan'a bakarak konuştu. "Atakan abin Antep'in en başarılı avukatlarından biridir." Sesinden gurur akıyordu.

Yalnızca başımı sallamakla yetindim. Devam etti. "Cihan abin 25 yaşında ve hastanemizde doktorluk yapıyor." Hastanemiz, aile büromuz, şirketimiz la olm ben bunları hafife almışım galiba.

Cihan'a da hafifçe başımla selam verdim. Karşılık vermesini beklemiyordum çünkü bakışları oldukça soğuktu ancak karşılık vermişti selamıma.

Dilek hanım sarı keltoşa döndü bu defa. "Cenk abini tanıyorsun zaten 22 yaşında, yazılım okuyor-"

Cenk hızla araya girdi. "Yanlış! Cenk abisi değil. Ben onun abisi değilim, anneciğim." dedi, gülümseyerek. O gülümsemesini yüzünde parçalama düşüncesi aklımdan geçerken, içimden ona kadar saydım.

"Cenk, sus anneciğim. Nerede kalmıştık? " Barlas kendini göstermek için öksürdü. 

Dilek hanım güldü hafifçe. "Barlas abin-"

Barlas hızla yanıma geldi ve kolunu boynuma attı. Yolda büyük bir anti sempati beslemiştim bu çocuğa. "Selam güzelim, ben en sevdiğin abin Barlas. 21 yaşındayım ve mimarlık okuyorum! Nasipse şirkete abimin yerini kapmaya gideceğim." Enerjisi hoşuma gitmişti. 

Gülümsedim. "Memnun oldum." Hiçbirine sözel olarak söylemek istememiştim ama Barlas'ın bana olan tavırları da diğerlerinin tavırları gibi değildi. Ona uygulayacağım muamele de diğerleriyle aynı olmayacaktı bundan dolayı.

Tam karşımda olan ve elleriyle oynayan çocuğa döndü bakışları. Tebessümü solar gibi oldu ama yine gülümsedi." Selim... İkizin." 

Duyduğum cümleyle birlikte ileri doğruldum. Barlas'ın kolu boynumdan düşerken anlamazca bakıyordum. "Ne dediniz anlamadım galiba?"

"Selim 17 yaşında yani normal olarak- Off siz ikizsiniz."  Hızla Selim'in yanına ilerledim ve kollarımı sımsıkı sardım ona. İkizim vardı! Şu ana kadar bana kabus gibi gelen bu olay, şimdi bir rüya olmuştu. Hep Eda ve Yiğit'e bakıp özenirdim ama şimdi benim de bir ikizim olduğunu öğreniyordum. Selim de kollarını bana saracakken kolumdan tutulup savrulmam bir olmuştu. Ağzımdan acıyla karışık bir şaşkınlık nidası kaçarken, gold detaylı kanepenin önüne düşmüştüm.

Dilek hanım küçük bir çığlık atarken hızla yanıma gelip kolumu tutmuştu. Sinirim kesinlikle canımın acısından daha baskın geliyordu şu an. Kafamı kaldırdım ve ayakta duran, kardeşini* arkasına alan Atakan'a bakıyordum.

"Zayıf halka olarak Selim'i mi seçtin? Çok yazık ki, kardeşimi sana yedirmem!" dedi, bağırarak.

"Atakan!" diye kükremişti Akif bey. Bulunduğum yerde durmaya devam ederken yalnızca Atakan'a bakmaya devam ediyordum.

"Ne var baba!? Fulya'nın zamanında sizi yeterince dinledik! Şimdi konuşma sırası bizde!" Ne dedin? Yumruğumu yüzüne mi çakayım?

"Selin'e Fulya diyebilecek kadar tanıyor-" diye bağırıyordu ki Atakan'ın sesi daha baskın olmuştu.

"Tanımak filan da istemiyorum! Bana bakmaya devam et! Senin abin filan olmayacağım anladın mı!? Tabii biraz zor anlarsın muhtemelen." dedi gülerek.

Akif bey hızla ayaklanıp Atakan'ın karşısına geçmişti. "Ne o baba, tokat mı atacaksın bana?" dedi Atakan gülümseyerek. Neden yaşına göre davranmıyordu? 27 yaşındaki bir adamın böyle olmaması gerekiyordu. Abim böyle değildi. Hoş, abim, bir kadına böyle davranmazdı.

Akif bey yüzünü buruşturdu. "Sana ne zaman el kaldırdım Atakan!?" 

Bora içeri girmişti şimdi. Muhtemelen bu bağırış seslerimize gelmişti. "Ne oluyor burda?! Neden kardeşime bağırıyorsun baba?" 

Akif bey derince nefeslendi. "Yazıklar olsun bana, yazıklar olsun ki düzgünce evlat yetiştirememişim."  

Bora yineledi. "Ne oluyor burda dedim!?" diye bağırdı. 

Cenk güldü ve ayaklandı. "Ne mi oldu? Bu kız eve geldiği gibi evimizin huzurunu bozdu!" 

Ellerim sinirden titremeye başlarken, Bora'nın bakışları yerdeki bana dönmüştü. Dilek hanım yanımda kolumu tutarak ağlıyordu. Sweatimi kıvırmıştı. Koluma baktığımda morarmış olduğunu gördüm. Bu kadar sert mi sıkmıştı?

Atakan Selim'in önünden çekildi ve bir adım yaklaştı bana doğru. Alkışladı. "Şimdiden babamları kendi tarafına çekmişsin. Tabii kız evlat açlığı çektikleri için sokaktaki fahişeyi bile getirsek, kızım diye benimserler! Hiçbir vasfı olmayan bir kız ise nimet gibi gelir zaten." dedi gülerek.

Cihan bağırdı. "Atakan!" Atakan'ın umurunda olmamıştı.

Akif bey Atakan'a doğru ilerleyecekken ben hızla ayaklandım ve karşısına geçtim. Gözlerine bakmak bile midemi bulandırıyordu şimdi.

Güldüm. Gülüşüm yavaşça kahkahaya dönüşürken yumruk yaptığım elimi ağzının ortasına vurmamak için kendimi sıktım. "Ne sanıyorsun sen kendini?" dedim gülüşüm yerini alaylı bir sırıtışa bırakırken. Cevap vermesine izin vermeden konuştum. "Dur ben söyleyeyim. Doğduğu ailesinden dolayı zengin ve şımarıkça büyütülmüş, ailesinin torpilleriyle avukat olmuş ve yine ailesinin parasından dolayı ailesinin bürosuna yerleşen bir avukat." Kahkaha attım. "Hayatımda hiçbir vasfım yok öyle mi? Bunu söyleyen torpilli bir avukat mı? İnan," dedim ve her bir sözcüğümü bastırarak devam ettim. "İnan bana abim olmanı istemiyorum. Abim olmayı hak etmeyecek birisin sen! Fulya'ya da böyle mi davranıyordun bilmiyorum ama sana yemin ediyorum ki Atakan! Bana böyle davranmaya devam edersen, Fulya sana ne yaptıysa mislini yaparım! Karşında Fulya yok senin! Selinim ben!"

Bana nefretle bakıyordu. Gülümsedim. "Buraya nasıl geldiğimi düşünüyorsun? Hmm? Aman Allah'ım abilerim! Diyerek mi geldim sence?" dedim alayla. "Benim bir abim var ve inan bana yüz tane adam koysalar karşıma, birini abime değişmem!" diğerlerine döndüm. "Buraya 'kapınıza polis gönderip zorla mı aldırtalım' dediğiniz için geldim! Geldim ki haber medyaya yansımasın ve," Atakan'a döndüm yeniden. "Senin aksine gerçekten saygıdeğer bir avukat olan abim böyle saçma bir mevzu ile uğraşmasın istedim." Derince nefeslendim. Ortamdaki tek ses nefes seslerimizdi. "Bu arada, yumruğum ağzının ortasına inmediyse; bil ki, abim bana saygı nedir diye öğrettiği için. Dilek hanım, izninizle dinlenmek istiyorum. Kalacağım odayı gösterirseniz sevinirim." dedim ve hızla ayaklanan kadının peşinden ilerledim. 

⩤⩥

Uzandığım yatakta cenin pozisyonuna gelmiş ve hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Kendimi yalnız hissediyordum. Abimi istiyordum. Her insanın hayatında bazı noktaları olmuştur. Abim benim hayatımın her noktasında benimle birlikteydi. Düştüğümde, kalktığımda, güldüğümde, ağladığımda her zaman yanımdaydı. Şimdi de ağlıyordum ve onu istiyordum. Yanımda olup bana sarılması, saçlarımı okşamasını istiyordum. Ancak içinde bulunduğum durum doğrultusunda bu pek mümkün değildi.

Hıçkırıklarım kendilerini derin iç çekişlere bırakırken yerimden ayaklandım ve valizlerimin yanına çöktüm. Siyah renkte olan valizimi açtım. İçinden çıkan şeylerle ağlama isteğim daha bir artarken yeniden ağlamaya başlamıştım. Abim bütün sweat t-shirtlerini benim valizlerime koydurmuştu.

Ağlamamdan dolayı sarsılan vücudumla birlikte diğer cebi açtım. Aile, daha doğrusu ben ve abimin albümüydü. Yeniden hıçkırdım ve elime aldığım albümü bir köşeye attım ve bacaklarımı kendime çekip, sırtımı yatağa dayayıp ağlamaya devam ettim. Sesimin nasıl çıktığı zerre umurumda değildi. Duyup duymamaları da.

Hıçkırıklarımın arasında konuştum. "Beni niye bıraktın!" Ruh emiciler gibi sürüne sürüne komodinin üstündeki telefonumu aldım ve abimi aradım. İkici çalışta açmıştı.

"Abi!" dedim ağlamaya devam ederken sefil bir ses tonuyla.

"Selin! Niye ağlıyorsun, ne oldu?!" Sesini duymamla birlikte ağlamam daha bir şiddetlenirken aramayı hoparlöre aldım ve yere uzanıp bacaklarımı kendime doğru çektim. İç çekişlerimin arasından zorlukla konuştum. "Seni çok özledim! İstanbul'a dönmek istiyorum, abi seni istiyorum!"

"Yalvarırım ağlama! Elimden bir şey gelmiyor, n'olur ağlama, kızım." Cevap vermedim. Onun da iç çekişleri kulağıma gelmeye başlamıştı.

"Sen benim balımsın," dedi ve durdu. Şarkı söyleyecekti. Gözlerimi kapattım ve dinlemeye başladım.

"Yavrum sen benim balımsın
Tadına alışmış canım
Aaah güzel kuşum gir kanıma
Ben zaten sarhoşum


Nerdesin... sevgilim...Söyle nerdesin bal
Artık benlesin balArtık sen benim canımsın
Canlı kalan tek yanımsınArtık sen benim canımsın
Canlı kalan tek yanımsın


Nerdesin...Söyle nerdesin bal
Artık benlesin bal
Söyle nerdesin bal
Artık benlesin bal" Şarkıyı bitirdiğinde ağlamam dinmiş, yerini derin iç çekişlere bırakmıştı.


"Ne zaman geleceğim abi? Nasıl sensiz dayanayım on sekiz olana kadar?" diye fısıldadım.

Nefesini dışarı üfledi.  

"Hayatımın her anında yanımda olacaksın." dedim, itiraz etmesine bile izin vermeden.

Hattın ucundan gülüş sesi geldi. "Hayatının her anında yanında olacağım zaten cadı, sadece bensiz de yapabileceğini göster bana."

Nefes aldım. Hayati bir şeydi zaten alacaktım. Ağladıktan sonra iyice mallaşıyordum ben de. "Sen kimsiiğn sensiz de yaparım tabikisi." dedim neşelenmek için. Hayatımda yeri dahi olmayan insanlar yüzünden ağlayamazdım.

"Kızım... Ağlama nedenini bilmiyorum, anlatmak isteseydin anlatırdın bu yüzden fazla üstelemeyeceğim ancak sakın kimsenin seni ezmesine izin verme. Kimse seni kolay lokma görmesin, Selin. Mazlum olup acı çekeceğine, zalim ol acı çektir." Gülümsedim. Abime aşık olduğumu söylemiş miydim?

"Abi, ucunda saygısızlık yapmak olsa bile mi?"

"Saygının yaşla ilgisi olmadığını söylemiştim sana, Selin. Biri sana saygı göstermiyor, varlığını kabullenmiyorsa; var etmeye çalıştığı benliğini yok et."

Derin bir nefes aldım. "Teşekkürler abi. Bu arada kıyafetler için de teşekkürler."

"Hadi cadı hadi, yat uyu. Saat geç oldu. Erken kalkacaksın." Gülümsedim.

"Tamaaam! Seni seviyorum, dilf beyefendi!" Kahkaha attım ve telefonu suratına kapattım. Ben telefonu kapattıktan sonra birçok tehdit içerikli mesaj atmıştı ama... Bakayım götümün umurunda mı? Aa değilmiş!

Oturduğum yerden ayaklandım ve yatağıma geçip oturdum. Derin bir nefes aldım ve bağdaş kurdum.

 Neydi bu saygı denen kelime? Yalnızca kendinden büyük insanlara karşı mı uygulanırdı? Bir insanın hayatta kalış süresi, onun saygı görme seviyesini mi artırırdı? Hayır, yaş saygının bir ölçütü değildi, olamazdı da. İnsanlar doğacağı zamanı da, doğmayı da kendileri seçmezdi çünkü.

Peki bu saygı yalnızca insanlara mı gösterilirdi? Hayır. Bir kediye de saygı gösterebilirdiniz. Onun alanına saygı duyup ona yaklaşmayabilirdiniz yahut ona ve ona verilen cana saygı duyup ona zarar vermeyebilirdiniz. 

Atakan'ın bugün bana karşı kurmuş olduğu cümleler, hayatımda karşılaştığım en büyük saygısızlık ürünüydü. Kimse beni bir fahişe ile aynı kefeye koymamıştı mesela. 

Nedensiz yereydi ama kalbim gerçekten kırılmıştı. Hiç tanımadığım bir adam değildi kalbimin kırılma nedeni. Kalbimin kırılma nedeni, o an donup kalmam ve hiçbir şey yapamamış olmamdı. Kalbimin kırılma nedeni, 17 yıl boyunca koca bir yalanı yaşamış olmamdı. 

Eğer o hastanede karıştırılmamış olsaydım diye düşündüm. Atakan bana karşı yine böyle olur muydu? Bora, bu denli soğuk gözlerle bakar mıydı bana? Aşağıda gördüğüm küçük çocuk korkarcasına bakar mıydı bana? Kumral olanın gözlerinde bu denli büyük bir nefret görür müydüm? Peki ya Barlas? Her ne kadar sıcakkanlı yaklaşsa dahi, onu reddetmemden korkar mıydı? Dilek hanım bu şekilde özlemle bakar mıydı? 

Peki ya 17 yıl önce karıştırılmamış olsaydım, yine de abimle tanışır mıydım?

Hayatım büyük bir yol ayrımına giriyordu ve bu benim gözlerimin önünde hızla gerçekleşiyordu. İlerleyen zamanlarda bana belki de seçenekler sunulacaktı. Peki ben ne yapacaktım? Biliyordum. Kısa bir süre sonra her şey daha farklı olacaktı. Umarım benim lehime gerçekleşirdi bu farklılık.




⩤⩥

13.08.2023

Continue Reading

You'll Also Like

5.8K 581 36
Feza: Haberini aldım Feza: Obsesifsin demek ha? Feza: Fazla ergence bir yapay hastalık değil mi? Feza: Arkadaşınla konuşurken duydum Feza: Fazla dra...
83.6K 3.5K 37
-Tamamlandı- "Ineffable;kelimelerle tarif edilemeyen,tarifsiz,tanımlanamayan demek. Seni seviyorum Ineffable..." #bjk 1. #beşiktaşk 1. #dorukhantokoz...
279K 18K 25
Açelya hiç hatırlamasa da henüz 5 yaşındayken ailesinin düşmanları tarafından kaçırılmış ve gözlerini bir yetimhanenin revirinde açmıştı. Ailesi sen...
35K 2.1K 30
Yıllardan 2038 di aylardan Nisan . Gezegen adı:Barlik Krallık 25 yıl önce kurulmuştu. Kralımızın kayıp kızı 18 yıldır aranıyordu. En sonunda Krallık...