KILIÇ MAKAMI - Tamamlandı

By tknmz39

36.7K 7.2K 6.3K

Rüyada keskin, parlak, altından yapılmış güzel bir kılıç görmek; evlat, hak, adalet, menfaat, mal ve mülk, dü... More

İlk Yansıma
1. BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5. Bölüm
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
Ek/1 SAVAŞ MAKAMI - Harita ve Karakterler
10.1-SAVAŞ MAKAMI
12.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
Ek/2 Harita ve Soy Ağacı 🌟
13.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
14. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
15. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
16. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
17. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
18.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
19.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
20. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
21. BÖLÜM SAVAŞ MAKAMI
22. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
23.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
24. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
25.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
26. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
27.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
28.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
29. Eve dönüş
30. BÖLÜM, Niyetler
31. BÖLÜM, Kalp Ağrıları
32. SAVAŞ MAKAMI, Kim Gitsin?
33. SAVAŞ MAKAMI, Herkes İçin En İyisi
34. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI, Bulanık Sular...
35. SAVAŞ MAKAMI, Kalbindeki His
36. SAVAŞ MAKAMI, Yeni İhtimaller
37.SAVAŞ MAKAMI, Yaban Gülleri
38.SAVAŞ MAKAMI, Bir Macera Daha...
39.SAVAŞ MAKAMI, Sırlar
40. SAVAŞ MAKAMI, Ava Giden Avlanır!..
41.SAVAŞ MAKAMI, Dokuz Doğurmak
42. SAVAŞ MAKAMI, Zen'in İlmi
43. SAVAŞ MAKAMI, Hep Bir Yolu Bulunur...
44. SAVAŞ MAKAMI, Onun Kapısı...
45.SAVAŞ MAKAMI, Kalem ve Kağıdın Sesi
46.SAVAŞ MAKAMI, Bir Garip Protesto!
47. SAVAŞ MAKAMI, Nişan Al, Çek, Bırak!
48. SAVAŞ MAKAMI, İşaret
49. SAVAŞ MAKAMI, Avın Sahibi
50. SAVAŞ MAKAMI, Kızıl Gökler
51. SAVAŞ MAKAMI, Yüz Yüze...
52. SAVAŞ MAKAMI, Kral Konseyi
53.SAVAŞ MAKAMI, Altın Aslanlar
54. SAVAŞ MAKAMI, Mevsim Dönerken
55.SAVAŞ MAKAMI, Işıklı Bir Yol
56. SAVAŞ MAKAMI, Yılanın Kuyruğu
57. SAVAŞ MAKAMI, Meşk
58.SAVAŞ MAKAMI, Turnuva
60. SAVAŞ MAKAMI, Turnuva/2
61.SAVAŞ MAKAMI, Kan Rüyası
62.SAVAŞ MAKAMI, Yeni Bir Savaşçı
63. TACIN SAHİBİ, Evlilikler ve İttifaklar
64. TACIN SAHİBİ, Elmas Lord
65. TACIN SAHİBİ, Onur dövüşü ve Kutlama
66. TACIN SAHİBİ, Saltanat Düğünü
67. TACIN SAHİBİ, Kılıç ve Zehir
68. TACIN SAHİBİ, Aslan Avı
69.TACIN SAHİBİ, Kral ve Kraliçe
70. TACIN SAHİBİ, Damy ve Amryn
71. TACIN SAHİBİ, Lessey ve Arro
72.TACIN SAHİBİ, Orman Kanunları
73. TACIN SAHİBİ, Üç Varis
74. TACIN SAHİBİ, Lades
75. TACIN SAHİBİ, Kuzey yolcuları
76. TACIN SAHİBİ, Yem
SON: SAVAŞ

59. SAVAŞ MAKAMI, Sabır Günleri

361 87 68
By tknmz39



Turnuvanın ilk günündeki dövüşler akşam olmadan tamamlanmıştı. Arryn akşamüzeri odasına döndüğünde artık olan biten her şeyden bitkindi, cildinin altındaki tüm damarları ve kalbi Leo için gümbür gümbür atarken aklı yoğunluktan karmakarışıktı. Biraz yalnız kalıp kafa dinlemek istiyordu. Kadın olmanın anlamını ve tenine kabul ettiği erkeğini düşünmek istiyordu. Her şey o kadar baş döndürücü bir hızla gelişmişti ki zihni bulanıyordu. Belki biraz ağlamak iyi gelirdi ama etrafında her an birileri vardı ve kalabalıktan boğulmak üzereydi.

Aynı çiçek açtığı günkü gibi gizli saklı, kadınlığa ilk adımını atmıştı. Kutlamalar yoktu, destek sözleri ve sırtını sıvazlayan kimse yoktu, kadınlığa geçişinin ikinci büyük adımını da tek başına göğüslemesi gerekiyordu. Kimse bilmemeliydi kimseyle konuşamazdı, hislerini belli etmemek için kendisiyle savaşmaktan yorulmuştu. Pişman değildi ama biraz kırık hissediyordu, Leo yanında olabilseydi avunurdu ama maalesef kalabalıklar içinde yan yana oturup etrafa bir biblo gibi görüntü vermekten öteye geçemiyorlardı.

Amryn'in peşinden geldiğini kapı sertçe çarpıldığında fark etti. Ablasıyla hislerini konuşabilmeyi ne çok isterdi ama olanları ona bile anlatamazdı.

Amryn, nişanlısından gelen korkunç mektuptan sabah haberdar olmuştu ve perişandı. Öfkesini Arryn'e çevirdi.

"Tyrio nişanı bozdu!"

"Ne?" Arryn bunu duymamıştı, annesiyle babasının sabahtan beri kulaktan kulağa fısıldaştığını, etraflarında muhafızların kalabalıklaştığını, babasının danışmanları ile sürekli bir yoğunluk halinde olduğunu görmüştü ama kendi durumunu düşünmekten kimseye neler olduğunu soramamıştı.

"Duydun kız kardeşim! Senin yüzünden benim hayatım mahvoldu! Babama yazdığı mektupta ağza alınmayacak hakaretler etmiş tehditler savurmuş namusuma dil uzatmış. Beni korkunç bir şekilde terk etti. Rezil oldum, şerefim iki paralık oldu!"

Arryn yutkundu, "Kimse niye bana söylemedi? Üzgünüm Amryn."

"Üzgün müsün gerçekten? Hah bana hiç öyle gelmiyor! Burnunun ucunu bile göremeyecek kadar kör olmuşsun! Kendinden başka kimseyi görmüyorsun sen! Varsa yoksa senin saadetin, senin aşkın, senin hayallerin! Sen o lanet Zorba ile nişanlandığın için benim nişanım bozuldu!"

"Bana bağırmayı kes, benle ne alakası var? Buraya geldiğinde ondan artık soğuduğunu söyledin şimdi bana üzülmüş numarası yapma! Hemen birini bulursun nasılsa..."

"Eretralar Leo'dan nefret ettiği için Tyrio beni terk etti! Onurlu bir ayrılık bile değil, benim namusumu kirlettiğini ve beni kimsenin gelin almayacağını söylüyor, babam beni ebelerin önüne atıp bekâret muayenesi yaptıracağını söyledi! Şu düştüğüm hale bak, yerin dibine geçtim! Sen veliaht prensle nişanlanmakla meşgulken benim hayatım kaydı!"

"Kes şunu ben bunun sorumlusu değilim! Benim neler yaşadığım hakkında en ufacık bir fikrin yok! Ben buraya savaş esiri olarak zorla getirildim! Hiç tanımadığım hatta zalimliği ile ünlü bir diyara gelen yapayalnız 17 yaşında bir kız çocuğu ne kadar korkmuştur fikrin var mı? Armina'nın ne kadar korktuğunu tahmin edebiliyor musun? Gecelerce uykusunda ağlayıp inledi, kendi korkumu unutup kardeşimi avutmak için güçlü olmak zorundaydım. Bize mektup bile yazmadın! Babam beni sevmediğim biriyle evlenmeye zorladı, siz halimi hatırımı bile sormadan aylar geçti. Yalnızdım Amryn!

Sevdiğim adamın kardeşiyle evlenmek üzereydim! Kalbim yalancı çobanına sadıktı ve güney ile doğu arasındaki siyasetin ağırlığı altında her gün ezilen bendim! Kolay olduğunu mu sanıyorsun? İnan bana kan kustum, kızılcık şerbeti içtim dedim... Dizlerim titrerken kendimi başımı dik tutmaya ve gülümsemeye zorladım. Leo'ya aşık olduğum için kimseden özür dilemeyeceğim! En karanlık gecemde bile onun aşkı benim tek ışığımdı! Aşkıma karşılık vermesi bir mucize değil, bedelini ödediğim bir şeydi! Bu aslanlar diyarında kendimi kabul ettirmek için ben de siyaset oyunu oynadım, kendimi adadım! Kim olduğumu unutmam gerekti ve kendimi yeni baştan doğurdum! Onu hak ettim anladın mı?"

Nefes nefese durdu, titreyerek bir duvara tutundu, bayılmak üzereydi ve gözlerinden yaşlar boşanıyordu.

Amryn de karşısında şok olmuş vaziyette hıçkırarak ağlıyordu, Arryn'in çalışma masasında ne var ne yoksa yerlere attı, bağıra çağıra etrafa vurdu, kırdı, dağıttı.

Arryn ayakta kalabilmek için sırtını duvara verdi, gözyaşlarının arasından iniltiyle konuşmaya devam etti,
"Sana ihtiyacım vardı. Ben buraya zorla getirilirken sen başkasıyla nişanlı olmanın güvencesiyle annemin ve babamın kanatlarının altındaydın. Ben yalnızdım, sensizdim, eksiktim... Hala eksiğim, bizi ayırdılar Amryn, bizi birbirimizden bir daha asla eskisi gibi olamayacak şekilde ayırdılar. Yollarımız bir daha asla kesişmeyecek, birbirimizi artık bakışlarından anlamayacağız... Önce ailemin tamamının beni gözden çıkardığına şahit oldum sonra Armina'yı kaybettim, sonra seni... Armina buradan kaçabilmek için benden ilaçlar çaldı ve kendi kendini hasta etti, bilmiyorum sanıyor ama ah, kardeşimin ihanetiyle sarsıldım, günlerce kendime gelemedim. Beni yalnız bıraktı. Ona kızamadım bile, gücenemedim bile. Ben kimseye hesap bile soramadım..."

Arryn ağır ağır yere çöktü, en mutlu olması gereken günlerde onca olayın ağırlığından yorgun düştü. Yere çömelerek ağlamanın ne denli ağır olduğunu ancak en yakınları tarafından kalbi çok kırılanlar anlayabilirdi.

Amryn yanına gelmek istedi, ağlayarak kollarını uzattı. Arryn ablasına acıyla bakıp durmasını işaret etti.

"Bana dokunma. Yalnız bırak beni." Deyip çöktüğü yerden ağır ağır kalkıp odanın içindeki banyosuna yürüdü. Sıcak su musluğunu açıp banyo teknesinin dolmasını beklerken elbisesini sıyırdı, çırılçıplak kaldığı an Leo'nun kor gibi dokunuşlarını anımsadı, bacaklarının arasındaki taze sızı tekrar kendini hatırlattı. Neyse ki kalbindeki sızı kadar acı vermiyordu. Derin bir nefes alıp alnındaki ince saç örgülerini titreyen parmaklarıyla beceriksiz bir halde çözmeye başladı.

Amryn geldi, sakince sokuldu, "Git deme boşuna gitmeyeceğim. Özür dilerim. Öfkemi senden çıkardığım için bağışla. Meğer sen de doluymuşsun. Döküldüğün iyi oldu, ben neler hissettiğini bilmiyordum."

Arryn titriyor, gözyaşları durmuyordu, cevap vermedi. Amryn onun saç örgülerine uzandı,
"Bana bırak."

Arryn güçsüz kollarını iki yanına saldı, ablası örgülerini çözerken saçlarını okşadı.
"Benim başıma gelenler senin suçun değil ama senin buraya getirilmen de benim suçum değil. Söylediğin gibi... Bizi ayırdılar."

"Bana niye yazmadın?" Derken küçüğün dudakları titriyordu ve aylar süren özlemi artık dile döküldüğünden dayanılmaz olmuştu.

"Babam izin vermedi. Sana her gün yazmak istedim ama buradaki hayatına alışamazmışsın, sana faydam değil zararım olurmuş."

"Ne saçma. Bu zalimlik!"
Arryn yarısı su dolu tekneye girerken Amryn ona korkuyla baktı, bacaklarının arasındaki kan lekesini gördü, "Kanamışsın? Aybaşı mı oldun?"

Arryn cevap vermeden suyun içine oturdu, göğsüne kadar suya gömüldü ve gözlerini yumdu.

Amryn, kardeşinin kıyafetlerini kontrol etti, iç çamaşırında kadın bağı olmadığını fakat onun da kanıyla lekelendiğini gördü.

"Arryn neyin var, iyi misin? Bu, bu şey mi?"

"Leo ile seviştim."

Amryn sinirli bir kahkaha attı ve kızın yüzüne su sıçrattı,
"Yuh bugün mü? Ne ara yaptınız be? Oha!"

"Sabah, şeref tribününde."
Arryn söylemekten utanmadığını üstelik rahatladığını hissetti. Deli deli güldü. Amryn bir çığlık atıp kahkahalarla gülmeye başladı.

"Ben üzüntüden kahrolurken prensle düzüşmeni takdir ettim doğrusu! Anlat çabuk."

"Biraz susman mümkün mü, çok yorgunum."

"Demek yorgunsun ha?"

"Babama söyleme ya da istersen söyle umurumda değil. Bizi ayıramayacak."

"Ne ayırması?"

"Düğünü ertelemek istiyormuş."

"Buna karşın sen de adamla mı yattın? Delirmişsin!"

"Hayır ve evet. Bilmiyorum oldu işte."

"Ona bu kadar güvendin demek? Teslim olacak kadar?"

"Beni seviyor."

"Ya evlenmenize bir mani çıkarsa? Batıkara Lordunun savaş ilan edeceği konuşuluyor, eğer savaş çıkarsa Şamanlar ateşkes olana kadar soyluların evliliklerini iptal eder."

"Şamanlar Leo'nun boşanmasına da karşıydı ama evliliği bitti."

"Savaş çıkarsa o gider!"

"Karısı olarak onu beklerim. Belki de karnımda çocuğu olur."

"Aman Tanrım sen gerçekten delirmişsin! Sana zorla sahip olmadı değil mi? Eğer öyleyse o pisliği parçalarım!"

"Saçmalama be. Canımı sıkıyorsun Amryn, felaket tellallığın bitmeyecekse git başımdan."

"Tam bir kraliçe gibi buyurgan konuşuyorsun, abim senin çok değiştiğini söylemişti de inanmamıştım."

Arryn teknenin içinde yükselen sıcak suya boynuna kadar gömüldü, parmak uçlarıyla suyun yüzeyini okşayıp dalgalandırdı.
"Ne halt ettiğimi ve kiminle dans ettiğimi bilmediğimi sanıyorsan beni hiç tanımamışsın. Leo, çok güçlü bir adam, babasından bile güçlü ve akıllı. Gözlerim onun gibisini görmüşken daha azına razı olamazdım. Kuruntulu ve yaslı bir dul gibi her şeyden sızlanmayı bırak da biraz cesur ol, kendi hayatının iplerini eline al. Tyrio Eretra'dan daha iyi koca adayları kalede cirit atıyor, güzelliğinin ve babamızın gücünün hangi veliaht için ne anlama geldiğini bilerek akıllıca adımlar at."

"Seni küçük akıllı şeytan! Çok haklısın."
Amryn arkasından sokulup kardeşinin omuzlarına sarıldı, saçlarının üstünden öptü,

"İyi misin? Gerçekten iyi misin?"

"Yorgunum."

"Ben yanındayım bitanem. Yanında değilken de kalbim hep seninleydi, senin için hep dua ettim. Güçlü olduğunu biliyordum o yüzden senin için endişelenmedim. Çok iyi olacaksın. Dörtkaranın şifacı kraliçesi olarak diyara ışık saçacaksın. Sabahki Şeref Atışında gözyaşlarımı tutamadım. Burada sana tapıyorlar Arryn! Başta Prens Leo! Vay canına!"

Arryn, ablasının omzundaki elini tutup yanağını avcuna yasladı,
"Seni özledim. Olanlar için üzgünüm ama Tyrio seni hak etmiyordu, daha iyisine layıksın abla. Senin için en iyisinin olmasını sağlayacağım."

"Hı yüksek konumun ve nüfusunla bana daha iyi bir evlilik ayarlarsın belki?"

"Bana şeytan diyene bak!"

"Haklısın. Biz asil kızlar, kendi yolumuzu çizmeyi becermek zorundayız. Kalbimizin istediği yola gitmemize izin vermeyecekler ama elele olursak daha kolay olur."

"Ben senin elini asla bırakmam Amryn."

"Ben de ikizim. Ha, Şu şeyi sonra anlatırsın dimi?"

"Hayır."

"Tek kelime? Nolur? Aslan prens yatakta nasıl ve o şey acıtıyor mu? Büyük mü? Nazik miydi yoksa kaba mı?"

Arryn gülmeye başladı, "Birincisi bir yatakta değildik. İkincisi evet acıtıyor ve onun ölçülerine oranla makul olsa da bana göre faciaydı, üçüncüsü nazikti ve kesinlikle zevkten uçtum! Artık sorma, yıka beni..."
...

Arryn akşamki ziyafette çok az yedi ve neredeyse hiç konuşmadı. Leo sorduğunda sadece yorgunum dedi ve müzisyenler yeni bir vals eseri çalarken dansa bile kalkmak istemedi. Hantes'in en ünlü orkestrası turnuva için besteledikleri yeni senfoniyi çalarken başını Leo'nun göğsüne yasladı ve birkaç dakika içinde uyuyakaldı. Üç yüz kişilik salonun başköşesinde nişanlısının kollarında uykuya dalan müstakbel prensese kimi güldü kimi anlayışla baktı.

Leo ceketini çıkarıp kızın omzuna sardı ve rahat uyuması için kollarını açıp koltuğunda arkasına yaslandı. Yerinden kıpırdamadan bir saat kadar Arryn'in göğsündeki huzurlu varlığının keyfini çıkardı, ara sıra gözlerini yumup burnunu kızın saçlarına gömerek kokusunu içine çekti. Turi, Arro'yu gönderip kızı odasına götürmelerini söylediyse de kabul etmedi.

"Bizi biraz rahat bırakın Tanrı aşkına yeter!" Diye genç adamı azarladı ve Turi ye ters ters bakıp boğulma işareti yaptı.

Arryn uykusunda huzursuzca kıpırdanıp gözlerini aralayınca,
"Seni odana götüreyim aşkım." Diye fısıldadı.

Arryn ona gülümseyerek başını salladı. "Dalmışım."

"Öyle güzel uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım."

"Kokuna ihtiyacım var Leo."

"Biliyorum sevgilim, benim de hem de nasıl... Bu gece benimle kal."

"Olmaz. Böyle söyleyerek üzme beni."

"Bir yol bulurum."

"Kızlarla aynı odada kalıyorum yani kaçmam imkânsız."

"Sensiz nasıl gözümü kapatacağım?"

"Beni hayal et."

"Her an hayalimdesin zaten çiçeğim, seni yanımdayken bile özlüyorum. Arryn sensiz nefes alamıyorum bana ne yaptın?"

"Seni çok sevdim bitanem."

Leo kızın yüzünü ellerinin arasına alıp dudaklarının ucuna kor gibi bir öpücük kondurdu, alnını alnına yaslayıp bir süre sabrını kontrol etmeye zorlanarak öylece durdu, Arryn'in burnunun ucundan kesik kesik soludu, "Son üç gece. Sonra ebediyen benimsin."

Arryn gülümsedi, elele ayağa kalkıp dinlenmeye çekileceklerini söyleyerek kralı selamlayıp salondan ayrıldılar. Elbette Arryn'in muhafızları peşlerindeydi. Arryn, Yüzbaşı Sabra'ya,

"Odama çekilmeden önce Leydi Rosa'yı ziyaret edeceğiz. Prens, büyükannesinin çok hasta olduğunu söyledi." diye açıklama yapınca Leo tek kaşını kaldırarak adama dik dik baktı,
"Müsaade ederseniz majesteleri!"

Yüzbaşı Sabra yutkundu, Arryn'i yürümeye ilk başladığı gündem beri gölgesi gibi takip edip görünmez zırhı gibi korumanın en zor zamanlarını yaşadığının farkındaydı.
Kesik kesik konuştu, "Ne haddime... Prens..."

Leo, elini Arryn'in beline koyup kızı çekiştirdi.

Yaşlı kadın günlerdir yatağından çıkamayacak kadar halsizdi hekimler ve şifacı onun artık ölüme yaklaştığını söylüyordu. Nişan törenine sadece on dakika kadar hizmetkârlarının desteği ile katılabilmişti. Leo ile Arryn'i görünce hasta yatağında sevgiyle gülümseyerek onları yakınına çağırdı.
"Ah aslan oğlum, güzel kızım... Gelin." Derken bile nefes nefeseydi, Arryn güçlükle gülümsemeye çalışırken hekim dikkatiyle kadının sesinin göğsünden hırıltılı çıktığını fark etti, ciğerleri görevini tamamlamak üzereydi.
"Nasılsınız Leydi Rosa?" Deyip yanına oturdu ve ellerini tuttu.

"Büyükanne diyeceksin artık."

"Haklısınız büyükanne, sizin için yapabileceğim bir şey var mı?"

"Yok canım. Hiçbir ağrım sızım yok, kırk yıl önceki halim kadar ağrısız hissetmek ölümün mucizesi sanırım. Tabi kırk yıl önceki gibi ayakta duramıyorum bu da ölümün tokadı."

"Ölümden söz etme büyükanne. İyi olacaksın."

"Leo'm... Gel... Biraz yanımda kal, benim kıymetlim, benim hazinem."

Leo, yatağın diğer yanında ilişti, Leydi Rosa uzanıp onun yüzünü okşadı, küçük bir çocukken yaptığı gibi burnunu ve çenesinin ucunu sıktı, saçlarını karıştırdı,
"Zaman..." diye inledi.

Leo ve Arryn üzüntüyle bakıştı. Gençlerin üzülmesini istemeyen yaşlı kadın onların ellerini göğsünün üstünde birleştirdi,
"Düğününüzü görmeden son nefesimi vermeyeceğim. Ölüm meleği ile anlaştım, beni alarak düğünün ertelenmesini o da gururuna yediremedi! Çocuklarınızı da görmek isterdim ama ölüm meleğini o kadar oyalayamam. Ne güzel şeyler olur Tanrı bilir. Göklerden size, Leo'm gibi yaman bir Savaşçı oğul vermesini dilerim. Sonra ağabeyinin kanatlarının altında ailenize neşe getirecek annesi kadar değerli bir çiçek, bir prenses. Onlara benden bahsedin. Unutulmak gerçek ölümdür."

Leo kesik kesik yutkundu, "Büyükanne lütfen... Sana ihtiyacım var."

Arryn gözyaşlarını tutmakta zorlanıyordu, Leydi Rosa vasiyet etti,
"Bu Şifalı ellere, bu eşsiz yüze, bu merhametli yüreğe emanetsin aslan oğlum. Göklerdeki Anamız aşkınızı kutsasın, kalplerinizi ışığıyla doldursun." Arryn'e döndü,
"Leslie'min yetimine iyi bak Doğunun kızıl güneşi. Onu çok sev, ona sadık kal, ona çocuklar ver."

Arryn yanağından yuvarlanan iri bir damlayı parmaklarıyla silip söz verdi.
"Sizi tanıdığım için çok mutluyum, dostunuz olmak büyük bir onurdu. Sizi torunlarınıza sevgiyle anlatacağım."

Kadın yorulmuştu ve gençleri en mutlu günlerinde daha fazla yaşlılık, hastalık ve ölüm kokusuyla yan yana tutmak istemiyordu. Eliyle kapıyı işaret etti,
"Gidin. Son isteğim, gözlerimi kapadığımda yas tutmayın, ben çok neşeli yaşadım, gidenlerin arkasından bakmadım, Leslie'm hariç hiçbir kaybıma yas tutmadım, benim adımı saadetinizle onurlandırın, bu kale yıllardır kasvetle dolu, kahkahalarınızla çınlatın. Hemen."

Leo, konuşamayacak kadar boğazı düğümlenmiş haldeydi, başıyla onayladı ve kadını yanaklarından öptü.
"Sabah yine gelirim büyükanne."

Leydi Rosayı ziyaretten çıkınca Leo, Arryn'in eli avucundayken Yüzbaşı Sabra'ya döndü, aynı agresif alaycılığıyla adama tepeden baktı,
"İzninizle nişanlımla surlarda yürüyüşe çıkacağız."

Yeminli muhafız artık genç adamla göz göze gelemiyordu, sıkıldı, mahcup bir tavırla,
"İzin konusunun muhatabı lordumdur efendim, nereye gitmeyi arzu ederseniz ben size refakat etmekle yükümlüyüm." Diyebildi.

Leo, Doğuluların onuruna ve saygılı hitabet becerisine hayranlıkla kaşlarını kaldırdı.

Arryn, Leo'nun kolunu çimdikledi,
"Yüzbaşıyı rahat bırak Leo." Diye uyardı ve muhafızına sevecenlikle gülümsedi, "Refakatinizden memnunum Yüzbaşı Sabra. Bizi yirmi adım geriden izleyin lütfen."

"Emredersiniz Leydim."

Leo kıs kıs gülerek Arryn'in elinden tutup yürürken adama döndü, "Prenses, diyeceksin. Yükümlülüğün iki son sonra sona eriyor ve onu benim atadığım kral muhafızlarına teslim ediyorsun, dostum."

"Şeref duyarım majesteleri, prens. Prenses Arryn..."

Arryn iç geçirerek yürüdü, açık havaya çıkınca göğe bakarak duraksadı, derin nefesler alıp şükretti.
"Ah Leo!"

Leo, kızı kolunun altına çekti ve sarmaş dolaş ağır adımlarla yürümeye başladılar. Hava ılık, gökyüzü açık ve yıldızlarla doluydu.

Arryn, Leydi Rosa'nın durumuna üzgündü.
"Kaledeki en iyi dostum Leydi Rosa, umarım sağlığına kavuşur."

"En iyi dostun ha? Lessey ve Ken'e ne oldu?"

"Evet, öyle. Onlar daha çocuk."

Leo bir kahkaha attı, "Sen büyüdün yani?"

"Ben onlardan çok daha olgunum, senden bile!"

"Kabul."

"Herkesin benden yüz çevirdiği zamanlarda bile hep benimle konuşuyordu. Hep hastalıklarını, kendi gençliğini ve Leslie'yi anlatıyordu ama sonuçta yanımdaydı, beni destekliyordu ve ondan çok şey öğrendim. Leydi Rosa inanılmaz bir kadın."

"Sence iyileşecek mi?"

"Çok yaşlı Leo, her şeye hazır olmalısın. Ciğerleri iyi değil."

"Anneme dair son parçamı da yitiriyorum."

"Fanilerin kaderi bu hayatım, şöyle düşün, bunca yıl yanındaydı ve sana sevgisiyle güç verdi. Görevini tamamlayıp huzurla ebedi istirahatine çekilmek onun hakkı."

"Güzel kadınım, ne zarifsin."

"Ben yanındayım bitanem. Bundan böyle ben varım. Her şeyi birlikte göğüsleyeceğiz. Bunun anlamı çok yüce."

Leo içini çekerek kızın parmaklarına kenetlediği ellerini kaldırıp elinin üstünü öptü.
"Varlığın için şükrediyorum, seni hak edecek ne yaptım... Sana tapıyorum Arryn Fergo, seni şu kahırla dolu dünyadaki tüm insanlardan, dağlardan, denizlerden ve göklerden daha büyük bir aşkla seviyorum. Seni bu kalede yalnız bıraktığım her an için üzgünüm, keşke seni Doğu karada ilk gördüğüm gün kendime alsaydım. Benim kaderim o gün baştan yazıldı ve eskisinden çok daha insaflı bir kalemle!"

Arryn güldü, "Sana tapıyorum aşkım ama o kadarı da imkânsızdı, daha çocuktum!"

Leo da güldü, "Büyümeni beklerdim!"

"Bunu avda söylemiştin. Seninle karşılaşacağımı bilseydim onunla evlenmezdim, büyüyüp bana gelmeni beklerdim, demiştin. Gerçekmiş!"

"Şuna bak, bana inanmamış! Ben boşa konuşmam güzelim, sana bekar olsaydım seni kendime alırdım da demiştim. Ben kardeşime de diğer ahmak oğlanlara da benzemem. Şartlar uygun hale geldiğinde seni kendime almam iki gün sürdü!"

Arryn kocaman bir kahkaha attı, "Kibirli şey! Ben istediğim için öyle oldu, affedersin! Öncesinde bana çok çektirdin, şimdi keyfini sürüyorum ama bana ettiklerini sana ödeteceğim!"

"Bana kıyamazsın?"

Arryn onun zümrüt erimiş gözlerine bakınca dudaklarını birbirine bastırıp sustu, hıı dedi. Leo onu kucaklayıp havaya kaldırdı ve kendi etrafında döndürdü.

"Bana kıyamazsıııın!" diye gülerek haykırdı.

Arryn kahkahalarla gülerek onun boynuna sarıldı.

"Ah evet evet, deli, kapa çeneni! İlgi bağımlısı falan mısın sen? Övülmekten ne kadar da hoşlanıyorsun ama kabul, övgü sözleri üstüne yakışıyor ukala prens."

"Evet, ilgiye bayılıyorum, ben annesiz büyümüş bir yetimim unuttun mu? Ellerini üstümden çekmeni istemiyorum. Sevginin tamamını her gün her an senden istiyorum. Sakın cimri davranma, bozuşuruz."

"Ah Leo, kalbimde senin için sonsuz sevgi var ve hepsini alacaksın."

"Peri kızı şimdi seni öpeceğim ama sonrasından korkuyorum."

"Yüzbaşı Sabra'yı bugün daha fazla hırpalama aşkım. Adam, yeminli muhafız olduğuna hiç bugünkü kadar pişman olmamıştı!"

Gülüştüler. Leo adama ters ters baktı,
"Şimdi seni kaçırsam beni nasıl durdurabilir ki? Aramızdaki varlığı sadece göstermelik."

"Bu sabah buna ikna oldum, sen de tatmin olsan iyi olur."

"Hayır, sana arzumun çeyreği bile tatmin olmadı!"

Arryn çığlık attı, "Bence sen kasıklarına bir zincir tak!"

Onların neşeli kahkahalarını surları gören terasından izleyen Ramsey memnuniyetle gülümsetti. Yaklaşan büyük savaş öncesi oğlunun keyfinin yerine gelmesi, eski neşesine kavuşmasından çok rahatlamıştı. Leo bir süre yeni karısıyla oyalanırken Ramsey gizli işlerini yoluna koyacak zaman bulacaktı. Düşündüğü işler kalenin içindeki hain meselesi değildi, onu da düşünüyordu elbette ama o meselede sona gelinmişti. Haini katletmek için Leo'nun düğününün sona ermesini beklemeye karar vermişti.

Aklındaki en dehşetengiz husus, yeryüzüne çökmek üzere olan karanlığa dairdi. Yaşı daha fazla ilerlemeden ve sağlığını tamamen yitirmeden çocuklarına yaşanabilir bir dünya bırakmayı başarabilmek, koca bir ömre ve birçok fedakârlığa mal olmuştu.

Kaleye dönüş yolunda Leo, Arryn'e aile geçmişinden bahsetti.
"Leydi Rosa, Leslie'nin üvey annesi, biliyor musun?"

"Şaka yapıyorsun!"

"Öyle. Onu birkaç günlükken almış."

"Ama ondan hep çok sevgiyle bahseder, ağzı dolu dolu evladım der... Bunu asla düşünmezdim."

"Leydi Rosa, bundan kırk sekiz yıl kadar önce bir denizciyle gizli aşk yaşamış, hamile kalmış. Büyük büyükbabam Lord Ramon, öğrenince adamı sürmüş, ki muhtemelen bir denizin dibinde köpekbalıklarına yem olmuştur, Rosa'yı da cezalandırmış. Gizlice kürtaj ettirip evden uzaklaştırmış."

"Ne kadar zalimmiş!"

"Kızının kendi dengi olmayan biriyle olmasını kabul edememiş. Kendi yöntemleriyle durumu temize çekecek bir yol bulmuş. Aynı anda, diğer büyükbabam o sıralar Leah'ta gözde bir binbaşıyken ilk eşini doğumda kaybetmiş. Leydi Lydia Lionell, babamın uzak kuzenlerinden, Leslie'nin annesi, doğumunda kan kaybından ölmüş. Binbaşı Albart elinde kız bebeği ile dul, kızı da annesiz kalmış ve Lord Ramon, Rosa'yı Binbaşı Albart ile çabucak evlendirmiş. Adam için yoldaş, bebek için bakıcı ve üvey anne, kadın için teselli... Leydi Rosa aşkının ve kaybettiği bebeğinin yerine Leslie'yi koyarak onu sahiplenmiş. Kocası ondan çok yaşlı ve adamı hiç sevmemiş ama küçük kıza hemen bağlanmış, Leslie babamla karşılaşana dek hikâyeyi bilmeden büyümüş."

"Baban mı ortaya çıkarmış? Leydi Rosa'nın Krala karşı tepkisini şimdi daha iyi anlıyorum. Baban da az değilmiş!"

"Atalarının oğlu işte, zalim bir altın aslan! Leslie'yi ailesinden koparıp kendisiyle gelmeye ikna etmek için yapmayacağı şey yokmuş. Bu çok çetrefilli bir hikâye."

Arryn, yolun ortasında durmuş ağzı ve gözleri şaşkınlıktan açılmış düşünceli halde Leo'ya bakarken duyduğu aile sırrının trajedisine üzülürken kendisine açılan adamın içtenliğine minnet duydu. Yakışıklı yüzündeki masum ifadeye öyle dalıp gitti ki ona soracağı yüzlerce soruyu unuttu. Leo ona ikinci kez kendisi hakkında böyle derinlemesine açılıyordu ve bu her şeyden değerliydi. Dili çözüldüğü zaman çok daha çekici oluyordu böyle zamanlar onun için cinsel birleşmeden bile daha mahrem ve daha özeldi.

Leo ona gülümsedi, "Sen ne kadar güzel dinliyorsun." Dedi hayretle.

Arryn, onun şaşırmasına şaşırdı, gözlerini kırpıştırdı, "Bana anlattığın için teşekkür ederim. Seni ve aileni daha iyi tanımak hoşuma gidiyor."

"Kavga ettiğimizde koz olarak kullanma da!"

Arryn, bunu duyduğuna içerledi, ben Adriana değilim diye karşı çıkmayı düşündü, kadının adını anmaktan vazgeçti,
"Asla... O kadar çiğ süt emmiş değilim. Daha konuşacak çok şey var Leo. İstediğin her zaman seni dinlerim ama anlatmazsan sormam. Her halinle seni seviyorum aşkım."

"İşte bu yüzden sana hayranım, sen kendisi küçük ama kalbi çok büyük bir ilahesin."

Adriana hakkında bildiği her şeyi yüzüne bir değil iki değil onlarca kez çarpmıştı, soyu sopu belli olmamakla, ailesinin zalim barbarlar olmasıyla, annesinin ve babasının evliliğinin dahi meşru olmayıp kendisinin de piç sayılması gerektiğine kadar her türlü hakaret duymuştu.

"Büyükannemi fetheden muzaffer kumandan, sırada benim için dost olmanı istediğim biri daha var."

Arryn, nişanda tanıştırıldığı o korkunç korsanı hatırladı ve gözlerini devirdi,
"Kendall! Senin kan kardeşin, benim kan kardeşimdir Leo ama ona ürpermeden bakmayı nasıl başaracağım?"

Leo ona güçlü bir kahkahayla karşılık verdi,
"Kalbi kedi gibidir desem inanmazsın değil mi?"

"Kaplanlar da kedidir, gibi mi?"

"Aslanlar ve kaplanlar da, hah sayılır!"

"Miyavladığını duymak fena olmazdı!"

Arryn, kendi kendine kahkahalarla güldü, Leo ona rrarrrr diye kükreme sesiyle karşılık verince çığlık atıp kaçtı, adamın kendisini kovalamasını istedi ve muhafızların görmeyeceği bir ağacın altına kadar koşup Leo'ya yakalandı, asırlık arokaryanın altında boynuna atladı ve soluk soluğa dudaklarına yapıştı.

Sabahtan kalma sönmemiş bir arzuyla tatlı tatlı öpüştüler.
"Beni böyle azdırıp çekip gitmeye hakkın yok Arryn Fergo!"

"Seni sadece öptüm!"

"Sadece öpmediğini biliyorum, hoş sadece sana bakmam da yeterli."

Arryn kıs kıs gülerek parmaklarını ısırdı,
"Şey... Biraz kanamam oldu sence normal mi, kimseye soramıyorum."

"Çok mu?"

"Çok az."

"Olur öyle. Canın acıyor mu?"

"Biraz ama seni tekrar istemeyecek kadar değil."

"Beni kudurttuğunu söylemiş miydim?"

"Evet az önce söyledin."

"Ve gidip kızlar odasında huzurlu bir uyku çekmeyi düşünüyorsun öyle mi?"

"Tam olarak öyle, uykusuzluktan geberiyorum!"

"Böyle zalimlik görmedim. Git hadi..."

Leo surat astı, aksilik etti, homurdandı, Arryn ona güldü,
"Sanki başka çaremiz varmış gibi!" Diye söylendi.

"Geç oldu kaleye dönelim, sana bir hediyem var."

"Ne?"

"Sürpriz."

"Söyle Leo."

"Görürsün."

"Söylesene?"

"Söylemem."

"Aşkım lütfen söyle yine gözüm kadar mücevherler mi? Şimdiden servete kondum!"

"Sen yoksa benim değil servetimin peşinde miydin?"

"Tüh ağzımdan kaçtı!"

"Gel buraya cadı!"

Bu kez yolun ortasında durup küçük bir öpücükle sarmalandılar. Arryn tahrikini sürdürdü, Leo'nun müstehcen konuşmaları çok hoşuna gidiyor, yeni keşfettiği kadınlık gururu okşanıyordu.

"İpek sicimden sana kelepçeler aldım aşkım!" Diye kulağına fısıldadı. "Seni yatağa bağlamak ve zevkten bayıltana kadar üstünde olmak istiyorum."

Kız tiz bir çığlık attı, "Sen gerçekten kuduzun tekisin! Sapık! Beni bayıltman için bağlamana gerek yok."

"Ama ben seni ellerin bağlı görmek istiyorum. Belki gözlerini de bağlarım..."

"Ben de seni çeneni kapalı görmek istiyorum ama susmuyorsun!"

"Susmamı istemediğini biliyorum. Aksine!"

"Yeter artık, ben de uyuyamayayım istiyorsun değil mi bencil!"

"Ah evet her an beni düşün."

"Hediyeyi söyle?"

"Kelepçe!"

"Leo!"

Gülüşerek hediyenin ne olduğunu söyle, söylemem diye inatlaşarak Arryn'in odasına döndüler.

Hediyesi kızın odasında boynunda kırmızı bir kurdele ile bekleyen yavru bir kurt köpeğiydi, Arryn tüy yumağı gri yavruyu görünce çığlık attı ve hemen kucakladı.
"Bu ne? Hey sen ne tatlısın! Ah Leo beni bir kez daha kalbimden vurdun, çok zalimsin! Tanrım bu harika! Ben bunu yerim..."

Yavruyu yüzüne yaslayınca köpek Arryn'i yalamaya başladı, kız kahkahalarla gülerek yeni yoldaşına sarıldı, boynuna yasladı. Ona derhal aşık olmuştu, uzun gri tüyleri öyle parlak ve yumuşaktı ki parmakları tüylerin arasında kayboluyordu. Arryn mutluluktan çıldıracaktı, kucağında köpeğiyle Leo'nun boynuna atladı, adamı öpücüklere boğdu.
"Teşekkür ederim, teşekkür ederim, bu aldığım en güzel hediye, Leo seni çok seviyorum aşkım harikasın, buna bayıldım! Baksana nasıl masum bakıyor ayy bayıldım! Teşekkür ederim! Seni pofuduk küçük yaramaz gel buraya!"

Leo gülerek kızı seyretti, "Pabucum dama atıldı!" Diye takıldı.

"Ben bununla uyurum! Tanrım harika bir şey! Leo bayıldım!"

"Çok yüz verme de yatağına alışmasın."

Arryn köpeği kollarında havaya kaldırdı, yavru ince sesiyle hev hev diye havladı, kahkahalar attı.

"Sese bak minnoş! Erkek mi? Adı ne olsun?"

"Sen koy."

Arryn köpeğin yuvasının ve eşyalarının da odasına getirildiğini gördü, Leo'ya sorular sordu bir süre yavru hakkında sohbet ettiler, büyüdüğünde devasa bir bozkurt olacağını sahibine sadık ve korumacı olduğunu anlattı.

"Yalnızca sıcak iklimi sevmiyor, yazın huysuzluk edebilir."

"Alışır bence."

"Seni sevdi bile."

"Ben de onu çok sevdim aşkım! Çok teşekkür ederim! Beni çok mutlu ettin. Ahh kalbim... Bu tüy yumağına hemen vuruldum."

"Pabucumu dama atma da prenses. Sonra bozuşuruz."

"Sen benim ilk aşkımsın Leo! Sonra Çakır, sonra da doğacak çocuklarımız... Kalbimin sahipleri sizsiniz."

"Çakır mı? İsmi bu mu?"

"Evet gözleri çakır baksana çok güzel."

Leo onu gülerek izlerken yanından ayrılası yoktu, muhafızlar huzursuzca adamın ne zaman kalkıp gideceğini düşünürken Amryn ve Armina odaya geldi, yavruyu görünce onlar da çığlık çığlığa bir neşeyle başına üşüştüler, hepsi hayvanı kucaklamak için hep bir ağızdan konuşup gürültü yapıyordu. Onlar Çakır'ı sırayla severken Arryn, Leo'yu kapıdan geçirdi, kapının dışında bekleşen ikisi mavi pelerinli ikisi altın pelerinli dört muhafıza aldırmadan boynuna sarıldı. Leo artık adamlara aldırmayı bırakmıştı, varlığına alışması gereken onlardı.

Kızın kulağının altından öptü, "Beni özle."

"Özlemekten tükendim adamım."

"Biri zamanı ileri sarsa ona tüm servetimi de tacımı da verirdim. Beni iki gece sonraya senin koynuna atsa?"

Arryn ağlamaklı oldu, yutkundu. "Git hadi." diye fısıldadı.

Leo gitti, ardından yavrunun haberini alan Arro ve Lessey de kızların odasına geldi, Arryn'in odası gece yarısına kadar yavru köpeğini sevmek isteyenlerle doldu ve neşeli bir muhabbete daldılar. Arryn yatağına giysileriyle uzanıp Arro ve Lessey'in birbirine kaçamak bakışlarını ve mesafeli tavırlarını izledi. Ağabeyi prensese su gibi akıyordu ama Lessey kayıtsız davranıyor arkadaşça bir mesafeyle konuşuyordu. Arro ile konuşup onu biraz cesaretlendirmeye karar verdi fakat o gece çok yorgundu ve yine dinlenmeye fırsat bulamamıştı. Yeniden uyuyakaldı. Amryn onun ayakkabılarını ve elbisesini çıkarıp geceliğini giydirdi, üstünü örttü ve alnından öpüp iyi geceler diledi. Yavruyu da yanına koydu, saatlerdir sevilmekten yorgun düşen yavru da uyumuştu.

Sabah Arryn, göğsünde bir ağırlık ve yüzünde ıslaklıkla uyandı, gözünü araladığında köpeğini üstünde yüzünü yalarken buldu, onu kucaklayıp kahkahalarla gülerek kalktı.
"Çakır? Ne istiyorsun oğlum? Bu günaydın öpücüğü müydü? Mmm, babanın yerine bu öpücüğü kabul ediyorum. Sen benimle mi uyudun Tanrı aşkına her yerim tüy olmuş! Seni şapşal şey..."

Hayvan Arryn'i dişleyip çekiştirmeye başlayınca Arryn onun tuvaleti olduğunu anladı, Leo tuvalet eğitimi olduğunu söylemişti. Çakır'ı bahçeye çıkarması için muhafızına verdi, yarım saat sonra Arryn de duştan çıkıp gün için hazırlanmıştı ve yürüyüşten dönen Çakır, Arryn'in boynuna bağladığı renkli kurdele ile kalenin yeni maskotu olmuştu.

Kahvaltıda Leo ile yan yana geldiklerinde adam onun boynuna sokuldu, öpüp kokladı ve gece uyuyamadığımı fısıldadı.

Arryn muzip bakışlarla ona döndü,
"Dün sabah bu saatlerde sevişiyorduk." dedi.

Leo derin bir nefesle göğsünü şişirdi, "24 saat delirmeme yetecek bir süre. Bugün ya seni kaçıracağım ya aklımı!"

"Kaçmak değilse de ufak bir kaçamağa hayır demem, aşkım."

Leo biraz düşündü, "Benden işaret bekle."

Arryn dudaklarını ısırarak onayladı. Bedeni dünkü yorgunluğunu attığından beri tekrar Leo için yanıyordu, derinlerinde ondan arta kalan boşluğun yeniden dolması, tenini esnetmesi onu yükseltmesi ve doruklara ulaştırmasına ihtiyacı vardı.

Sürekli birbirlerine sokulup göz göze, burun buruna fısıldaşıp gülüşmeleri, Leo'nun ellerini sahipliğini herkese bildirir halde kızın belinde, omzunda, kollarında ve yüzünde dolaştırıp durması ve yüz kişinin içinde ayaküstü sevişir halleri, Lord Turi'nin kanına dokunuyordu. Onlardan yana pek bakmamaya çalışsa da yedikleri boğazına diziliyordu. Defalarca uyarmıştı, muhafızlarına yetki vermişti ama nafileydi. Turi, onların fazla yakın olup olmadıkları konusunda şüpheye düşüyordu.

Leydi Verona sürekli sakin olmasını, gençlerin birbirini sevdiği için memnun olmasını söyleyip duruyordu ama adamın yine de aslan müsveddesine sağlam bir sol kroşe çakası vardı. Kendi gençliğini unutmuş gibiydi. Düğünün turnuva bitiminde yapılmasını kabul etmeye karar verdi, nasılsa aslanlarla onların anladığı şekilde konuşacaktı.

*****

Continue Reading

You'll Also Like

488K 30.5K 72
İki yakın arkadaş; gotik prenses Ezgi ve onun güneş saçlısı Ece... İkisinin birbirine uzak tarzlarına ve yaşantılarına rağmen birleşen hayatları, sev...
7.7M 447K 83
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
21.8K 2.9K 21
Herkesin sadece bakarak taklit edilmesi mümkün olmayan ve ne yaparsan yap, dışarıdan bakıldığında anlaşılmayan bir hayat hikayesi vardı. Ne kadar sür...
67.9K 8.4K 35
Dört arkadaşın geçmişten günümüze uzanan hayatları Arkadaşlık onlar için seçimdi, aşksa onlar için bir tercih. Çocukluktan beri yakın arkadaş olan bu...