46.SAVAŞ MAKAMI, Bir Garip Protesto!

270 85 84
                                    




Arryn, Lionell kalesinde biriken turnuva kalabalığından daha dövüşler başlamadan ve misafirlerin hepsi gelmeden sıkılmaya başlamıştı. Düşününce bu yeri ne çabuk sahiplenmişti de sonradan gelenler gözüne batıyordu, bu çok yersizdi. Fakat kuzeyliler genç kızın katlanabileceğinden çok daha gürültücü ve arsızdı. Lessey ile Doğudan gelecek ailesinin kalacağı odaların hazırlıklarıyla ilgilenirken koridorda yine onunla karşılaştılar, doğrusu genç adam yollarına çıkıvermişti.

Lessey, gayrimeşru olsa da dayısı sayılan kuzeyliye gülümseyerek nazikçe selam verdi, genç adam ise iki genç leydinin önünde sadece asil olmayanların eğilmesi gerektiği üzere neredeyse yere kadar eğilip onları selamladı.

"Yine Güneyin tropik ikliminin ılıklığını arkanızda bırakacak kadar güzelsiniz sevgili leydim ve Prenses Lessey."

Lessey tatlı bir tebessümle, "Teşekkürler Grey." Dedi.

Arryn ters ters bakıp başını öte yana çevirdi. Yüzüne baktığı zaman gözlerini güzel adamdan alamayacak kadar afallıyordu. Çocukluğundan beri Güzel Grey adıyla anılan genç adam inanılmaz hoş bir fiziğe sahipti. 1,90 boylarında, atletik yapılı, omuzları geniş ve pazuları usta okçular kadar dolgun, heykel gibi bir vücudu vardı ve uzun gümüşi sarı, pırıl pırıl saçları kuzeylilere özgü ince örgülerle bezeliydi. Yüz hatları öyle düzgün ve öyle biçimliydi ki onu ilk kez gören herkes gibi meleksi olduğunu düşünmekten kendini alamamıştı. Üçgen yüzünde iri ceylan gözleri mavi ile grinin en uçuk tonu olan gök rengiydi, kavisli kaşları kalemle çizilmiş gibi hoş, tertemiz cildi bebeksi, dolgun pembe dudakları, iri inci dişleriyle şahane gülümseyen, gamzeli, sakalsız teni soğuk yanığı buğday tonunda tam bir erkek güzeliydi. O kadar uzun boylu, kaslı ve elmacık kemikleri belirgin, çene hattı da köşeli olmasaydı, onu Gök Tanrıça tasvirlerinde Tanrıçanın arkasında cenneti süsleyen masum melek kızlara benzetebilirdi ama Grey'in güzelliği kadınsı olmanın dışında, farklı, cazip ve buz gibi erkeksiydi.

Grey'i gören kimse onun insanüstü güzelliğinden gözünü alamıyordu. Doğal cazibesi yetmezmiş gibi her zaman çok özenli giyiniyor, her daim ütülü ve kolalı, iyi kumaştan dikilmiş pantolon ve gömlekler, süslü renkli ceketlerle etrafa hoş bir parfüm kokusu saçarak dolaşıyordu. Gümüşi sarı saçları alnının üstünden çok ince yedi sekiz örgüyle geriye doğru taranmış, kalan düz tutamlar omuzlarına açık bırakılmıştı. Saçlarında ve kulaklarında kuzeyli erkeklerin taktığı türden irili ufaklı, işlemesiz gümüş halka küpeler diziliydi.

Arryn adamı ilk gördüğünde ve hele piç olduğunu, Karadeniz'deki küçük bir amazon topluluğunun kadın reisinden dünyaya geldiğini duyunca fevkalade şaşırmış ve 'olsa olsa su perileri getirmiştir bunu!' diye düşünmüştü. Sonrasında ise genç adamın kendisine karşı aşırı ilgisi, mayhoş bakışları, iltifatları ve sürekli konuşma isteğiyle canı sıkılmış ondan kaçacak yer aramaya başlamıştı.

Grey, Arryn'i her görüşünde yanına gitmekten kendini alıkoyamıyordu.

"Bilekliğiniz ne güzel bakabilir miyim?" deyip Arryn'in narin bileğine uzanınca kız boş bulunup elini kaldırdı.

Grey kızın ince beyaz parmaklarını avcunun içine alıverdi, çapkınlıkta hudut tanımıyor ve kendine çok güveniyordu.

"Akik mi? Ne hoş bir oyması var."

Arryn onun temasından rahatsız olarak elini derhal geri çekti, Lessey kıs kıs güldü.

"Bilmiyorum Sir Grey, neyse ne!"

"Ben soylu değilim leydim, sadece Grey. Piçlerin hane adları yoktur, isimlerimiz iki kez söylenir böylece piç doğumlu olduğumuzu anlarsınız."

Arryn elbette bu söyleyişi biliyordu ama Grey Grey demeye kendi terbiyesi müsaade etmemişti.

KILIÇ MAKAMI - TamamlandıWhere stories live. Discover now