69.TACIN SAHİBİ, Kral ve Kraliçe

313 71 29
                                    

Arryn

Ops! Esta imagem não segue as nossas directrizes de conteúdo. Para continuares a publicar, por favor, remova-a ou carrega uma imagem diferente.

Arryn

Kapı çaldığında öğlen olmuştu. Bölük pörçük uykularla huzursuz bir gece geçirmiş ve bitkindim. Ne düğün yorgunluğunu atabilmiş ne Leo için duyduğum endişeyi dindirebilmiştim. Neyse ki kapının dışındaki onun sesiydi. Kapıyı açıp boynuna atlamayı düşünürken halini görünce kalakaldım. Akşamki zırhı ve kılıcıyla baştan ayağı kan içindeydi. Yüzü, elleri, tüm zırhı, saçları dahi kurumuş kanla kaplıydı sadece gözlerinin yeşili belliydi ki onlar da karanlıktı.

İrkildiğimi görünce halinden ötürü mırıltıyla özür diledi. Kapıyı kapatıp içeri girişindeki tavrını beğenmedim, yüzüme bakmıyordu, yaralı mıydı, nesi vardı, yorgun mu, üzgün mü, hasta mı? Ayaklarını zorla sürür gibiydi.

"İyi misin aşkım?"

Bana bakıp yarım bir tebessüm etti,
"Yaralı değilim. Sorduğun buysa. Ama iyi miyim..." sözün sonunu getirmedi.

Ne yapacağımı bilemez halde peşinden yürüdüm, teraslardan birine çıktı, kol zırhlarını çözüp çelik plaka ve kopçaları yerlere atmaya başladı. Gövde zırhını ve örme zincir gömleğini de söküp yere attı, divana ilişip arkasına yaslandı.

"Şarap." Dedi.

Ona önce kahvaltı etmesini veya temizlenmesini söylemeyi düşündüysem de dırdırcı görünmek istemedim. Hali berbattı, Leo'yu pek çok berbat halde görmüştüm ama bu defa ruhu iliklerinden çekilmiş gibi yavaş ve sakindi. Sesi bile fısıltı halinde geliyordu. Yine de Lionell kalesinde Adriana'nın doğurmasını beklerken ve bebeği öldüğünde çektiği ızdırap dolu günlerden çok farklı görünüyordu. Son zamanlarda kilo almıştı, yeşil gözlerini çevreleyen mor halkalar yok olmuştu, düğün günümüzde yaşayan her varlığın başını döndüren yakışıklılığı, bu sabah teninin altından taşan müthiş bir sıhhat ışıltısıyla taçlanmıştı.

Çok uzun boylu ve öbek öbek adaleli, fevkalade çekici bir adamdı, kanlı bir zırhın içindeki en sakin haliyle uzanıp gözlerini yummasına rağmen güneşin altında her hücresinden güç ve zindelik akıyordu. Şifacı içgüdülerim bana insanların sıhhatine dair ipuçları verirdi ve ona aşık olmaktan öte onun damarlarında gezen kudreti ve gümbürdeyen kanı duyumsuyordum. Lionell kalesinde edindiğim kadim Yakut öğretilerinde, Savaşçı tılsımının kullanıldıkça sahibine güç kattığı, gücünü bastırdığında ise bünyesini tükettiği yazılıydı. Leo'nun o sabahki ışığını, çıktığı gizli savaştan galip döndüğüne yordum.

Akşam bizim için odaya getirilmiş şaraptan bir kadeh doldurup ona verdim. Başına dikti ve gözlerini yumdu. Bir süre sessiz ve adeta nefessiz kalıp öylece bekledikten sonra doldurmam için bardağı uzattı. Ben tekrar doldurup getirirken zırhını tamamen çıkarmış deri iç giysileriyle kalmıştı. Kan kokusu burun direğimi yaktı.

İkinci kadehi başına diktikten sonra usulca sokuldum,
"Seni yıkamamı ister misin?"

"Sonra... Beni yalnız bırak."

KILIÇ MAKAMI - TamamlandıOnde as histórias ganham vida. Descobre agora