62.SAVAŞ MAKAMI, Yeni Bir Savaşçı

469 86 88
                                    

Mysa Kalesi, Batıkara

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Mysa Kalesi, Batıkara

Mysa Kalesi, Batıkaranın en güney ucunda, Dar Deniz kıyısında kurulu başkentinin, Eretra hanedanına ait yönetim merkezi ve aynı zamanda en büyük askeri karargâhıydı. Kale, 150 metre yüksekliğinde bir tepenin zirvesinde, Dar Deniz'in hemen karşı kıyısındaki güneyli Leah şehrine bakıyordu. Toplam 5870 metrekarelik bir alanı kaplayan kompleks içinde hanedan ailesinin yaşadığı kuleler, idari merkez olarak kullanılan konsey binası, merkez kışlalar, ahırlar, yemekhaneler, dört katlı evler, pazaryeri, er meydanı, akademi binası, şifa merkezi, gök bilimleri kulesi ve gözetleme kulelerinden oluşan görkemli bir yapıydı. Dış surları oluşturan 20 metrelik duvarlar yaklaşık 5000 metre uzunluğundaydı ve zapt edilemez bir üne sahipti. Ana kale, Gotik mimariyle Müdejar tuğla işçiliğinin en iyi örneklerinden biri olarak inşa edilmiş sarı tuğladan örülmüş dış cephesiyle Batı göğünün parlak öğlen güneşinde altın gibi parıldıyordu.

Hanedan kuleleri, Eretra Nehri'nin bir kolu olan Lys Nehri'nin kıvrımına bakıyordu. Kale, aynı zamanda zapt edilmez özelliklerden biri olan derin ve geniş hendeklerle çevriliydi. Konsey binası olarak kullanılan Hüküm Kulesi, kompleksin güney ucunda yer alıyordu ve 33 metre yüksekliğindeydi. Kaleden ayrı bir yapı olan bu kule, saldırı durumunda kendini tamamen izole etmek için ahşap ve çekmecelerden yapılmış dar bir taş köprü ile birleşiyordu. Dört katlı, konsey salonu, zindanı, taht odası, ara odaları ve çatı terası olan altıgen bir kuleydi. Hüküm kulesi ile hanedan kuleleri arasında, veliahtların ve şövalyelerin talim yaptığı er meydanı bulunuyordu.

Çocukluğundan beri kalenin iç avlusunda kılıç talimleri yapan delikanlı, babası gibi oldukça maharetliydi. 14 yaşını doldurmak üzere uzun boylu, yoğun talimler ve iyi beslenmeyle güçlü bir bedene sahipti. Hantes soyluları yüzyıllardır ayrıcalıklı konumda yaşadıkları ve seçmece evlilikler yaptıkları için köylülere nazaran daha sağlıklı, güçlü, kalıtsal olarak maharetli ve görünüş olarak kusursuz özelliklere sahipti. Dış görünüşleri ve özel yetenekleri ile soylu olmayanlardan ilk bakışta ayrılırlardı.

Delikanlının yüz hatları oturmuş, esmer çehresini gür ve sert siyah sakallar çevrelemişti, yaşından on yaş büyük gösteriyordu ancak bakışlarındaki duru ifade onun henüz çocuk olduğunu belli ediyordu. Annesinin buz mavisine çalan açık gri göz rengine skahip olmak dışında Minas hanedanının karakteristik görüntüsünden pek bir şey aldığı söylenemezdi. Kemikli, erkeksi, sert yüz çizgileri ve oldukça koyu ten rengi Batılı Eretralara özgüydü. Annesi kalemle çizilmiş gibi biçimli dudakları, kalp şeklinde yüzü ve çekik gözleri, kalkık burnu, berrak cildi ile çok güzel bir kadındı, babası ise güzel diye ifade edilemeyecek kadar keskin karizması ile diğer erkeklerden belirgin şekilde ayrılan sert bir görünüşe sahipti. Lucian Eretra, babasının katı abanoz çehresi ve annesinin zarif beyaz güzelliği ile harmanlanmış koyu kumral bir genç adamdı.

İyi bir şövalye olmak için yetiştirilen bedeninden beklenenin aksine biraz kiloluydu. Annesi ve babası onun daha çevik bir savaşçı olması adına özel diyetler uyguluyor sadece çiğ sebze, çiğ yumurta ve az pişmiş sığır etinden oluşan, ekmek ve her türlü unlu mamulün kısıtlandığı bir menü hazırlanıyordu ama genç adam su içse yarıyordu. Henüz şarap içmeye bile başlamamıştı ancak kalın bacakları ve kolları, şişkin göbeği ve yağlı bir üst bedeni vardı. Kılıç ve mızrak kullanmakta ne kadar iyi eğitilse de fazla kiloları, talimlerde istenildiği kadar çevik olmasını engelliyordu.

KILIÇ MAKAMI - TamamlandıWhere stories live. Discover now