8. BÖLÜM

640 113 83
                                    

Ramsey

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ramsey

Güney Karaya doğru yola koyulmadan önce bize yardım eden iyi huylu kuzey köylülerine teşekkür ettim.

"Bu köyün adı ne?" diye sordum.

"Taşlıköy lordum." Dedi kulübenin sahibi. Köylüler bütün asillere lordum diye hitap eder.

"Sizi unutmayacağım Taşlıköy. Sizi ihya edeceğim." Dedim.

Adamlar içtenlikle gülüştü, halimin perişanlığı kadar daha önce kendi yöneticileri olan asillerden tutulmamış pek çok vaat işittikleri için elbette inanmadılar. Samimiyetle bana iş teklifinde bile bulundular. Ben de onlara güldüm.

En yaşlıları, "Evden kovulursan Lord çocuğu, gel bizimle ormancılık yap. Pazuların güçlü, işimize yararsın. Sana ev ve yemek veririz." Dedi.

Karım tatlı tatlı gülümseyerek, "Olur burayı sevdim." Diyordu. Biliyordum benimle nereye olsa gelir, ne koşulda olsa yaşardı. O, kadınların en iyisi!

"Kuzeyli dostlarım, karım burayı sevdi ama benim yapacak çok işim var, tüm dört kara beni bekler. Bir gün tekrar görüşene dek sağlıkla kalın. Gök Babamız sizi korusun."

Bu kez yakalanma korkusu olmadan güneye giden ana yola çıktık, burada katırların çektiği ticaret kervanları, oradan oraya sevk edilen askerler ve mevsimlik işçi olarak yer değiştiren göçebe köylüler yollardaydı. Mola vermek için durduğumuz her yerde dakikalar içinde beni tanıyan kuzeyli, güneyli veya doğulu birilerinin çıkmasına Leslie şaşırdı. Henüz o sadece Ramsey ile evlendiğini sanıyor, yolculuğun devamında kiminle evlendiğini anlayacak. Umarım çok fazla dehşete düşmezdi.

Dörtnala ve hiç durmadan yol alsak Lionell'e iki gece ve bir günde varabilirdik. Biz ise her gece doğada kamp yaparak ancak dört gün sonra varabildik. Gündüzleri durup dinlenmeden at sürüp yarış yapıyorduk, Leslie çok iyi bir binici olduğu kadar eğlenceli bir yol arkadaşıydı ve beni hiç yormadı. Geceleri ise bir sazlık, bir mağara, bir ağaç kavuğu veya bir höyük yani nereyi bulursak orada duruyorduk. Pek uyuduğumuz söylenemezdi doğrusu, Leslie'nin teninde keşfedeceğim daha çok tatlar vardı. En doyumsuz gecelerimizdi. Ne o ne de ben ailelerimizin adını bile anmadan aşkın tadına vardık, hiç susmadan konuştuk, durmadan tükenmeden seviştik. Ne olur ne olmaz, bir daha böylesine hür olamayabilirdik. İnsan bir kere her şeyden ama her şeyden hür olduğunda, ekmeğin de suyun da dudağın da aşkın da tadı eşsizdir.

Yolculuğumuzun son gününde elinde bir kuru yaprakla geldi, "Sana şiir yazdım."

Sivri bir kaya parçası ile yaprağa iz çıkarmaya çalışmış ama yaprak birçok yerinden delinmiş, Leslie'nin açık tuttuğu avuçlarında güçlükle bir arada duruyordu.

"Dur, elleme dağılıyor."

"Sen oku, ben ezberlerim. Bir defter ve kalem bulur bulmaz şiirlerini yazıp benim için biriktireceksin."

KILIÇ MAKAMI - TamamlandıWhere stories live. Discover now