KILIÇ MAKAMI - Tamamlandı

By tknmz39

38.3K 7.3K 6.3K

Rüyada keskin, parlak, altından yapılmış güzel bir kılıç görmek; evlat, hak, adalet, menfaat, mal ve mülk, dü... More

İlk Yansıma
1. BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5. Bölüm
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
Ek/1 SAVAŞ MAKAMI - Harita ve Karakterler
10.1-SAVAŞ MAKAMI
12.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
Ek/2 Harita ve Soy Ağacı 🌟
13.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
14. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
15. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
16. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
17. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
18.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
19.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
20. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
21. BÖLÜM SAVAŞ MAKAMI
22. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
23.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
24. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
25.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
26. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
27.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
28.BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI
29. Eve dönüş
30. BÖLÜM, Niyetler
31. BÖLÜM, Kalp Ağrıları
32. SAVAŞ MAKAMI, Kim Gitsin?
33. SAVAŞ MAKAMI, Herkes İçin En İyisi
34. BÖLÜM, SAVAŞ MAKAMI, Bulanık Sular...
35. SAVAŞ MAKAMI, Kalbindeki His
36. SAVAŞ MAKAMI, Yeni İhtimaller
37.SAVAŞ MAKAMI, Yaban Gülleri
38.SAVAŞ MAKAMI, Bir Macera Daha...
39.SAVAŞ MAKAMI, Sırlar
40. SAVAŞ MAKAMI, Ava Giden Avlanır!..
41.SAVAŞ MAKAMI, Dokuz Doğurmak
42. SAVAŞ MAKAMI, Zen'in İlmi
43. SAVAŞ MAKAMI, Hep Bir Yolu Bulunur...
44. SAVAŞ MAKAMI, Onun Kapısı...
45.SAVAŞ MAKAMI, Kalem ve Kağıdın Sesi
46.SAVAŞ MAKAMI, Bir Garip Protesto!
47. SAVAŞ MAKAMI, Nişan Al, Çek, Bırak!
48. SAVAŞ MAKAMI, İşaret
49. SAVAŞ MAKAMI, Avın Sahibi
50. SAVAŞ MAKAMI, Kızıl Gökler
51. SAVAŞ MAKAMI, Yüz Yüze...
52. SAVAŞ MAKAMI, Kral Konseyi
53.SAVAŞ MAKAMI, Altın Aslanlar
54. SAVAŞ MAKAMI, Mevsim Dönerken
55.SAVAŞ MAKAMI, Işıklı Bir Yol
56. SAVAŞ MAKAMI, Yılanın Kuyruğu
58.SAVAŞ MAKAMI, Turnuva
59. SAVAŞ MAKAMI, Sabır Günleri
60. SAVAŞ MAKAMI, Turnuva/2
61.SAVAŞ MAKAMI, Kan Rüyası
62.SAVAŞ MAKAMI, Yeni Bir Savaşçı
63. TACIN SAHİBİ, Evlilikler ve İttifaklar
64. TACIN SAHİBİ, Elmas Lord
65. TACIN SAHİBİ, Onur dövüşü ve Kutlama
66. TACIN SAHİBİ, Saltanat Düğünü
67. TACIN SAHİBİ, Kılıç ve Zehir
68. TACIN SAHİBİ, Aslan Avı
69.TACIN SAHİBİ, Kral ve Kraliçe
70. TACIN SAHİBİ, Damy ve Amryn
71. TACIN SAHİBİ, Lessey ve Arro
72.TACIN SAHİBİ, Orman Kanunları
73. TACIN SAHİBİ, Üç Varis
74. TACIN SAHİBİ, Lades
75. TACIN SAHİBİ, Kuzey yolcuları
76. TACIN SAHİBİ, Yem
SON: SAVAŞ

57. SAVAŞ MAKAMI, Meşk

374 87 44
By tknmz39

Leo, kahvaltı salonunda Arryn ile yan yana oturdukları yarım saat boyunca kıza oldukça soğuk davrandı neredeyse yüzüne bile bakmadı ve onunla tek kelime konuşmadı. Arryn onun eline uzanıp nesi olduğunu iki kez sorsa da adam tek kaşını kaldırarak yüzüne ters ters bakıp elini kızın elinden çekti.

"Sonra konuşacağız Arryn Fergo!" Dedi.

Dörtkaranın yeni başkenti Lionell 'deki devasa Halk Arenası, tarihinde ilk kez bir Elmas Lord müsabakasına ev sahipliği yapıyordu. 200 metre yükseklikteki kemerli yapının bütün tribünleri tıka basa doluydu, dört bir yandan asiller ve köylüler bu tarihi gösteriyi izlemek için şehre akın etmişti. Surların dışında binlerce çadır kurulmuştu ve halk dört saattir arena kapılarında bekliyor, muhafızların kimlik kontrolü ve üst baş aramasından teker teker geçirilip içeri sırayla alınıyordu. Ramsey'in danışmanları, arenada 65 bin kişinin bulunduğunu söylüyordu.

Kral ve Kraliçenin, en parlak yıldızı işaret eden kuzey kapısından üstü açık atlı arabalarıyla arenaya girip meydanı turlayarak halkı selamlamasıyla başkent dışından gelen binlerce güneyli, Kral olduğundan beri ilk kez yakından gördükleri Ramsey Lionell'i sevinç çığlıklarıyla karşıladı. Şaman davulları ve üflenen borular, halkın sesini bastırıp Göklerdeki yaratıcıya dua ve selam gönderdi.

Güneykaranın vahşi tabiatlı akıllı oğlu, bir Yakut Gözcü olan Ramsey, başında tacı ve süslü kırmızı pelerini omuzlarında dalgalanırken halkı için gurur kaynağıydı. Lionell hanesinin yönetiminde asırlardır güven ve refah içinde yaşayan güneyli halk, hanedanını taparcasına seviyordu. Yüzyıllardır çalışkanlıkları, cesaretleri, madenleri ve dillere destan aşklarıyla diğer karalara medeniyet taslayan güneyliler, Hantes'in Lordlarına hükmeden büyük tahtın kendilerine geçmesiyle üstünlüklerini tescillemiş ve bu büyük turnuvada doyasıya kutlamayı hak etmişti. Alkış ve çığlıklardan kıyamet kopuyor, kalabalığın ayak seslerinden yerler zangırdıyordu.

Kral ve Kraliçenin iktidar locasındaki yerini almasının ardından Leo ve Arryn, Turnuva için arenaya vardıklarında başlangıç işaretini vermek için Şeref Tribününde buluştular.

Leo başında altın tacı ve üzerinde görkemli tören giysileriyle tribünün önünde, halkı selamladı. Ramsey'in arabasıyla arenayı turlamasından daha büyük bir coşkuyla karşılandı, özellikle genç kızlar ve kadınlar boğazlarını parçalarcasına onun adını haykırıp giysilerinin yakalarını çekiştiriyordu. Dakikalarca süren alkış ve tezahüratların bitmesini beklemeden ellerini kaldırdı, ilk şeref atışı için mermer kaidenin üzerinde yayını kuşanmış bekleyen Arryn'e doğru döndü.

O müthiş gürültü kısa bir an yatıştı, ince bir merak uğultusu tribünlerde dalgalandı, güneyin savaşçı prensinin kendine eş seçtiği güzel Doğulu, tribünün üzerinde bir tanrıça gibi tüm ihtişamıyla karşılarındaydı. Kızın saçlarının rengi insanların aklını başından aldı, duruşundaki asalet ve yayını gerişindeki güçlü duruş, daha önce güneylilerin değil hiçbir Hanteslinin görmediği destansı bir manzaraydı. Ramsey, kızı o podyuma çıkararak halkın sevgisini kazanmasını sağlamayı başarmıştı. Leo kıza atış için direktif vermeden önce insanlar kıza seslenmeye başladı. Adını bile doğru dürüst bilmiyorlardı, kimine göre Aren, Arin, Arni, Arli olsa da ona 'Gelinimiz' diye sevgiyle haykırıyorlardı.

Leo kıza gururla baktı, Arryn'in zaten süt beyaz olan benzi iyice beyazlamıştı, titremiyordu fakat kendini çok fazla kastığı sertleşen yüz ifadesinden belliydi. Kalabalığın sevgisi karşısında kaskatı kesilmişti.
Leo sağ elini havaya kaldırdı, insanların bağırışları bıçak gibi kesildi. Kireç taşından yapılma kat kat tribünlerin ortasındaki toprak meydanın ovalinde, Leo'nun gür sesi yankılandı.

"Okçulaaaaar, hazır ol! İlk Şeref Atışı! Çeeeeek! Bırak!"

Arryn, hedefe kilitlediği gözünü kırpmadan ilk okunu rahatça bıraktı. Ucunda ateş yanan ok, 340 metre uzaklıktaki direğin tepesinde asılı meşalenin yağlı kumaşı ile tam on ikiden buluştuğunda meşale parlayıp alev aldı. Öyle büyük bir gürültü koptu ki yer sallandı adeta arzın merkezi titredi, halk coşkudan çıldırıyordu.

İkinci atış ve üçüncü atışın da tam isabet etmesinin ardından Arryn, kaidenin önüne gelip kralı ve halkı zarifçe selamladı. Sevinçten ağlıyor, kalbi delice çarpıyor, içi içine sığmıyordu. Binlerce insanın önünde yaşadığı bu büyük gurur, ömrü boyunca unutamayacağı en özel anı olarak kalacak, bunu torunlarına bile anlatacak, nesiller dilden dile onun başlattığı okçu kız geleneğini konuşacaktı.

300 seçkin Kraliyet okçusu da, Leo'nun direktifleriyle atışlarını yapıp tüm bayrakları tutuşturan ateş şovunu tamamlayınca Arryn, üzerindeki pantolonlu takımı değiştirip elbisesini giymek üzere Şeref tribünün içindeki soyunma odasına yürüdü.

Leo onu koridorda kolundan yakalayıp durdurdu, "Sen, dur bakalım!"

Arryn onun boynuna atılmak istedi fakat aksi eller tarafından durduruldu, anlayamadı. Adamın yüzüne telaşla bakmaya başlarken az önceki sevinci de gururu da sönmeye yüz tuttu.

"Sen, Shermy'nin benimle görüşmeye geldiğini kimden öğrendin?"

"Ne?"

"Beni duydun!"

"Ben, bilmiyordum..."

"O gün çalışma odama gelmeden önce kuzeyli piç ile görüşmüşsün! Sana ne söyledi?"

"Ben... Onu... Bana o söylemedi. Ben sana geliyordum zaten..."

"Sen! Bana sakın yalan söyleme Arryn Fergo, seni çok pişman ederim! Burası benim diyarım ve benden bir şey saklayabileceğini sakın aklının ucuna dahi getirme!"

"Leo yalan söylemiyorum, o kuzeyli piç bana Shermy'nin senin yanında olduğunu söylemedi, şeyi söyledi... Batıkara lordunun piçini öldürdüğünü..."

"İkisi de aynı kapıya çıkar, fitne! Sen o piçle nasıl konuşursun? Ahırlarda sizi görmüşler! Sen ne yaptığının farkında mısın? Adını çıkarmak istiyorsan git bütün kuzeylilerle flört et ama benim karım olmak istiyorsan muhafızın olmadan odandan dışarı adımını bile atmayacaksın! İki altın pelerinli kral muhafızını seni korumaları için atadım, onlarsız kalede nefes bile almayacaksın Arryn, anladın mı?"

"Ben yanlış bir şey yapmadım."

"Artık nişanlı bir kızsın ve iki gün sonra benim karım olacaksın! Senin doğruların, seni de beni de mahvedebilir bunu o küçük kafana sok! Anla! Muhafızın olmadan hiçbir erkekle görüşemez, konuşamaz, yan yana duramazsın! Babanın kuralları benim nezdimde de geçerli, ağabeyin ve baban hariç hiçbir erkekle kapalı bir alanda, yanında iki muhafızın olmadan görüşmeyeceksin!"

"Ben... Ben onunla konuşmuyorum zaten! Atımı tımarlıyordum, bir anda geldi..."

"Umurumda değil! Saltanat gelinlerinin en büyük düşmanı dedikodudur, namusuna dil uzatmak isteyenler olacaktır ve sen buna mahal vermekten kaçınacaksın!"

Arryn bir çığlık attı ve Leo'yu göğsünden itti,
"Yeter delirdin mi Leo? O salak şey yanıma geldi ve birkaç laf etti hepsi bu, onunla konuşmadım ve derhal oradan ayrıldım. Kes şunu!"

"O piçi geberteceğim, yemin ederim onu elimden kimse alamayacak! Sana derdimi anlatamıyor muyum ben? Düşmanların söylemekten en çok zevk alacağı şey her zaman en başta, asil bir kadının başka erkeklerle olduğu, çocuklarının başkalarının piçi olduğu yalanıdır! Muhafızların senin gardiyanların değil asıl özgürlüğün ve güvencen olacak anla bunu! Onları sağ kolun ve sol kolun gibi görmeyi öğreneceksin. Uyuduğun zamanlar hariç her an seninle olacaklar."

"Anladım kahretsin... Ah çok üzgünüm, ne aptalım. Leo benimle böyle konuşmana dayanamıyorum, ben bunları düşünemedim..."

Leo, derin bir nefes aldı ve günlerdir yoğunluktan, hesaplardan, planlardan ve dengelerden yorulan başını kızın ellerine yasladı, hızlı hızlı soluklandı.
"Çıldırmak üzereyim bana yardım et, işlerimi zorlaştırma... Her şey pamuk ipliğine bağlı... Sabaha karşı o piçi gebertecektim elimden zor aldılar. Sana aşık olduğunu söylüyor! Beni çıldırttı canına susamış gerzek herif. Ondan uzak dur. Söz ver?"

"Leo söz veriyorum dediklerine uyacağım, ben bunları hiç düşünmemiştim, bu delilik... Ah kahretsin. Manyak mı o? Ben sana aitim."

"Manyak ama kıskançlıktan kudurdum. Belki de birinin emriyle komplo hazırlamak niyetindedir bilmiyorum... Kimseye güvenemem. Cehennemime hoş geldin sevgilim. Biliyor musun prens olmadan önce ben de yaşıyordum! Dilediğim gibi... Taht ve taç dikenlidir, kimse görmeden içine kanamayı sana öğretir. Ve o piç sana bir daha bakarsa onu paramparça edeceğim!"

Arryn, adamın göğsünde ağlamaya başladı. Yaşadığı şok ve duygu seli, Leo'nun kollarında boşandı, onun kollarına tutunup kendini onun merhametine bıraktı ve yeni hayatının ağır sorumluluğundan korkmayı ilk kez o gün öğrendi. Adriana olmanın ne demek olduğunu... Prenses olmanın ne demek olduğunu...

Leo onu avutmak için saçlarını okşayıp kulağına aşk sözleri fısıldayarak tatlı tatlı konuşurken başını kaldırdı, Arryn onun yüzüne baktı, kirli sakallarına usulca dokundu,
"Seni kaybedemem..."

"Ben seninim aşkım. Sözümden çıkmayacaksın yemin et. Sözümü dinle ki seni koruyayım, seni yücelteyim, seni kraliçem yapayım? Beni anlıyor musun? Kolay bir yol seçmedin. Bedelleri olacak."

Arryn başıyla onayladı, Leo onun dudaklarına uzandı, kız nihayet onun ateşli sevgisiyle sarmalanınca huzur buldu, inleyerek boynuna sarılıp onu kendine bastırdı. İlk kavgaları felaketle sonuçlanacak diye yüreği ağzına gelmişti. Şimdi Leo'nun dudaklarına kavuşmuşken ciğerlerine ihtiyaç duyduğu oksijen yeniden sağlanıyordu.

Leo onu kucaklayıp öpmeyi bırakmadan soyunma odasına taşıdı, içeriye girip kızın sırtını kapıya yasladı,
"Arryn sabrım kalmadı! Kanıma karıştın. Senin için deliriyorum." Derken kızın boynunu öpüyordu, bir eliyle kapının kilidini çevirip kendilerini odaya kilitledi.

Kıza muhafızları yanında olmadan ağabeyi ve babası hariç bir erkekle kapalı alanda baş başa kalmaması konusunda yaptığı uyarıdaki tek istisna kendisiydi.

Arenada altmış beş bin kişinin çığlıkları ve ayak sesleri yeri göğü inletirken ayaküstü birbirlerine dolanıp dünyanın geri kalanını unutmuş halde cayır cayır öpüşmeye daldılar. Leo'nun sabırsız elleri kızın ceketini üzerinden sıyırdı.

"Leo delirdin mi, biri gelebilir?" Diye Arryn soluk soluğa uyardı.

"Kimse gelmeyecek, sus!" deyip kızın iki kolunu başının üstünde kaldırıp bileklerinden kapıya bastırdı ve diğer eliyle çenesini avuçlayıp yüzünü kendine hapsetti.

Arryn'in muhafızları, Leo'nun içeriye arkadaki yoldan geldiğini görmediği gibi içeride olduğunu da hiç düşünmeyecekti, onlar arenadaki görkemli açılış gösterilerini izlemekle meşguldü. Arryn'in yolunu kesmeden önce Kendall'ı Şeref Tribününe giden yola nöbetçi olarak dikip, "İçeri girmeye kim yeltenirse kafasını kes!" emri vermişti. Kimsenin geleceği yoktu ya gelen olursa Kendall zaten gerekeni sorgusuz sualsiz yapardı.

"Seni öyle istiyorum ki hiçbir erkek hiçbir kadını benim seni istediğim kadar istememiştir, irademi delip geçtin. Aklımı yerinden oynattın güzelim..."

Cevap olarak kedi miyavlamasına benzeyen bir mırıltı yükseldi kızın dudaklarından, "Leo..."

Adamın arzudan gözü dönmüş haliyle hem eğlenip gururlanıyor hem çok ileri gidecek diye ödü patlıyordu.

Leo onu öperken hızlıca soymak için yakasına davrandı, gömleğinin minicik düğmelerini çözmekle uğraşmak yerine eteklerinden tuttuğu gibi yırttı, inci düğmeler etrafa saçıldı,

"Yapma dur..." diyen Arryn'in beyaz omuzlarını öptü, boynunu kokladı, kulak memesini hafifçe dişleyip canını acıttı. Arryn tiz bir çığlık attığındaysa kulağının altında güldü, burnunun ucunu kızın göğüs çatalına bastırıp sakalları teninde dolaşırken gerdanını usul usul öptü. Arryn onun burnunun ve sert sakallarının sataşmasıyla ensesinde serin bir ürperti duydu. Leo büyük elleriyle onun kalçalarını kavrayıp bedenini kendine çekti, üzerlerinde giysilerle bedenlerini birbirine yaslayıp tatmin arayarak soluk soluğa tutuştukları dudakların kavgasında kazanan olmadı fakat Arryn az kalsın kendini kaybediyordu.

Leo'nun kollarındayken sonunu düşünmeyeceği o arsız noktaya varıp onunla tamamlanmak, onun olmak istiyordu. Bacaklarının arasındaki nabız atışı öylesine şiddetlenmişti ki dokunsa ellerinde doruğa ulaşacak kadar tav olmuştu. Birlikte kaldıkları gece bile adamın kendisine böyle hoyratça dokunmadığını düşündükçe bu gidişattan korkuyor ama ne kendini ne onu durduracak gücü bulamıyor, aksine onunla bir sarmal olmuş yuvarlandıkça arzusu büyüyordu. Her yerine dokunmasını istiyor, temas için yanıyordu.

Leo ne yaptığının farkındaydı ve aralarındaki heyecan, başını fevkalade döndürüyor, kendi şehvetinin yakıcılığından da kendini durdurma gücünden de çok eğleniyordu. Böyle şeyler yaşamayalı çok zaman olmuştu. Sonuna kadar gidememenin erkekleri deliye döndüren savaşından tarifsiz bir haz duyuyordu fakat o sabah farklıydı.

Hayatında olan biten her şey öyle karmaşık öyle çetin yollardan ilerliyordu ki karışıklıktan artık zihin uçları yıldırımlar üretiyordu. Ona göre bu kadar genç insanlara bu kadar çok sorumluluk yüklenmemeliydi. Eğriyi doğruyu ayıramaz durumda tamamen içgüdüleri ile ilerlemeye başlamıştı. Yapacağı tek hata sevdiği kızla sevişmek olsundu, bedeninin biraz gevşemeye ihtiyacı vardı. Gençliğinin ve gücünün doruğunda, evlilik hayatına alışmış bir adam neredeyse bir yıldır yalnızdı, kadınsızdı.

Arryn'in dolgun alt dudağını dişleyip öpmeyi bıraktı ama burnunun ucundan çekilmedi.
"Durmak istemiyorum." Diye fısıldadı.

Arryn onun yeşil gözlerinde yanan ateşe kararsızca baktı, narin parmakları Leo'nun saçlarının arasında dolaştı, kesik kesik soludu.

"Beni deli ediyorsun güzelim."

Arryn gülerek nazlı nazlı göz süzdü ve kollarını adamın boynundan ayırmadan,
"Sana deli oluyorum." Diye fısıldadı.

Leo onun yüzüne eğilip biraz daha öptü, öperken kızın dolgun dudaklarını ince ince dişledi, elleri üstündeki sımsıkı korsenin kalın kumaşının arasında tenine ulaşacak bir boşluk arandı. Belindeki kurdelenin ucunu bulup çekiştirdi.

Arryn nefes nefese, "Yapma..." dedi.

Leo sıcak nefesi burun kanatlarını şişirirken hırıltıya benzer bir sesle söylendi, "Benim ol, şimdi!" Cevap beklemeden arsızca kurdeleye asılıp sıkı bağlanmış düğümü çözdü.

Arryn bir kolunu Leo'nun beline dolayıp bir elini göğsünün üstüne bastırdı. Onu sakinleştirmek için bir tılsım bilmiyordu ama sevgisi işe yarayabilirdi belki. Kalbi gerçekten çok hızlı atıyordu, teni fena ısınmıştı ve dahası vardı.

Arryn, onu sakinleştirmek öte dursun kendisi kesik kesik yutkunarak kendi nabzını ve nefesini de kontrol edemediğini düşünüp söylediğine de kaçındığına da pişman oldu. Bu haldeyken tamamlanmayı erteledikçe ilk gecelerinden keyif alamayacaktı, düğün gecesi Leo'nun elinde heyecandan bayılıp kalacak veya her şeyi mahvedecek bir acemilik yapacaktı. Hazır bu kadar istekliyken olup bitseydi anlamadan, canı acımadan, bedeni kasılmadan...

Başını kaldırarak adamın yakışıklı yüzüne baktı, Leo belindeki korsenin çapraz bağlı kurdelelerine parmaklarını geçirerek üzerinden gevşetmekle meşguldü, mimik çizgilerinin katılaştığını ve sonuna dek gitmekte kararlı olduğu anladı, öpüşürken oldukça kızarıp şişmiş dudaklarını büzerek kirpiklerini eğdi.
"Yakalanırsak çok fena olur aşkım ama sensiz nefes alamıyorum."

Leo onu önce alnından sonra yanağından öptü, sıcak nefesini kulağının boynuyla birleştiği hassas noktaya üfledi, "Kimse gelemez." Deyip güldü. Kendall, emirlerine sorgusuz uyardı.

Arryn'i kucaklayıp odanın ortasındaki geniş ve yüksek masanın üstüne taşıdı. Pantolonunun kemerini çözüp uzun bacaklarını sıkıca saran keten kumaşı ters çevirerek üzerinden sıyırdı, kendi ceketini ve tuniğini de başından çıkarıp yere attı, kızın iplerini çözdüğü korseli üst çamaşırını da çıkardı ve sesli, derin bir soluk alarak kızın çıplak bedenine baktı. Kendi esmer teninin yanında beyaz bir kâğıt gibi lekesiz teninin güzelliğini ve eşsiz kıvrımlarını hayranlıkla seyredip, "Çok güzelsin." Diye mırıldandı. Beyaz ve güzel teni olan kadınları seviyordu ve Arryn'in teni, öpmelere doyamayacağı kadar güzeldi üstelik buram buram yaban gülü ve taze bahar kokuyordu.

Kızı tek koluyla belinden yakalayıp kucakladı ve daha yoğun bir tutkuyla yeniden dudaklarına yumuldu. Ona doyamadığını belli eden her uzvuyla kendine hapsetti. Arryn'in kanı, kendi çıplak ve heyecandan soğuk terler döken serin göğsüne yaslanan kızgın demir gibi bedenin temasıyla fokurdamaya başladı. Adam göğsünün birini avuçlayınca inledi, göğüs uçları hemen belirginleşti. Leo iki parmağının arasında o küçük fakat hisli noktaları sıkıştırdı, dili ve dudakları, ıslak dokunuşlarla kızın ağzından çenesine, boynuna, gerdanına ve göğüslerine indi, iştahlı ağzını kızın kar gibi beyaz ve diri göğüslerine kapattı.

Arryn titremeye başladı, öyle tahrik olmuştu ki bayılacak gibiydi, itiraza benzer sözler mırıldandı ama onun erkeksi ferah kokusundan, boynundan, gücünden ve öptüğü yerlerinden tutuştuğu gerçeğinden kaçamayacağı bir noktaya gelmişti. Leo onu duymazdan gelip kızı çıldırtan dil oyunlarını sürdürdü. Arryn'in güzel tenini hızlı fakat sıcak bir tanışma merasimine uygun düşecek kadar itinayla öpücüklere boğdu, iki göğsünün arasındaki çizgiyi burnunun ucuyla takip ederek göbeğine indi, orada oyalanıp sataştı, gıdıkladı.

Arryn, kendi bedeninde hiç bilmediği zevk noktalarını Leo'nun ellerinde keşfetti, her noktasına dokunuyor, tüylerini ürpertiyor, cildinin altında şimşekler çakmasını sağlıyordu. Kendisi ise ona nasıl zevk vereceğini bilmiyordu, elini kolunu koyacak yer bulamıyor, bunun tek kişilik bir gösteri olduğunu düşünüyordu. Bilgi ve beceri yönünden eksiğini yoğun tutkusuyla kapattı ki adamı memnun etmek ve önceden tanıdığı tüm kadınları unutturup onu kendine meftun etmek istiyordu.

Leo onu öpmeyi sürdürerek altındaki incecik ipek çamaşırını indirdi, Arryn'in utançla kapattığı bacaklarını araladı, yüzünü bacaklarının arasına gömdü. Kız çığlık attı, patlamaya hazır bir volkan veya kopmaya hazır küçük kıyamete benzeyen hislerden yumak olmuştu. Arryn'i diliyle iyice uyardıktan ve ilk birleşmede canı yanmasın diye iyice ıslanmasını sağladıktan sonra kendi kemerini açtı, pantolonu yere düşünce kemerin metali mermer zeminde çınladı, kızın üstüne uzandı bedenini kendi gövdesiyle kapladı.

Arryn'i kollarıyla ve dizleriyle kafes içine alıp dudaklarını ağzıyla kapattı, kızın sırılsıklam beklediği anı daha fazla ertelemeye gücü ve takati kalmamıştı. Çamaşırından kurtulup Arryn'in vücudunu altında sıkıştırdı ve baldırlarını iyice aralayıp tek, keskin bir itişle içine girdi.

Arryn, onun altında sarsıldı, dudaklarını yoğun öpüşmeden kurtarıp duyduğu ince sızıyla haykırdı, tırnaklarını adamın sırtına geçirdi. Leo onun kızarıp terleyen yüzünden öptü, durup biraz soluklandı, Arryn'in alışmasını bekledi.
"İyi misin aşkım?"

"Ah... Hayır! Acıyor..."

"Çok sıkısın. Acı geçecek gevşemeye çalış..."

"Ahh bu çok! Fazla! Şey..."

"Ne hissediyorsun?"

İkisi de soluk soluğa, kan ter içinde ve ilk birleşmenin sarsıcı dalgasıyla titriyordu, ihtiyaç duydukları buluşmayla kalpleri göğüs kafeslerinde sert taklalar atıp duruyordu. Yaşamaya devam etmeleri için eksik olan parçaları tamamlanmış birbirlerinin havasına, suyuna, kanına ve terine bulanmışlardı.

"Tanrım! Çok dolu... Çok gergin... Bana göre fazla mı irisin?"

Leo kıkırdadı ve kızın boynunu milim milim öptü, "Ahh Arryn, artık şu işi yapabilir miyiz yoksa felç geçireceğim. Hareket etmek istiyorum."

Arryn'in belini kavrayıp kendine daha yakın bir açıyla çekti ve içinde usul usul ilerledi, kızın nazlanması biteceğe benzemiyordu ve sabrını çok fazla zorluyordu. Leo'ya göre buna sevişmek denemezdi, işkence çekiyordu.

"Bitir şunu Leo."

Leo, kızın kendisine direnen ellerini başının üstünden masanın zeminine kilitledi, kızın refleksle sıkıştırdığı bacaklarını diziyle bastırıp iyice araladı, kendine hareket etmek için yer açtı ve bir bacağını kaldırıp kendi beline sardı, bir kez daha bütünüyle yüklendi. Arryn onun sertliği ile tamamen zapt edildiğinde en keskin çığlığını bastı, Leo onu öperek susturmak zorunda kaldı.

Arryn'in bitir şunu demekten kastı biran önce acı ve baskının sona ermesiydi, doğrusu erkeğin içine bir kez girdiğinde sevişmenin tamam olduğunu sanıyordu. Bunun böyle dakikalarca sürmesi kızı afallatmıştı.

Leo kızın birleşme konusunda ne kadar cahil olduğunu bilmese de onun teninden yükselen hararete güveniyordu, ateşli sevgilisini tatmin etmeden bırakmayacaktı çünkü cayır cayır oynaşlarından onun da sondaki o müthiş rahatlama için yandığını anlıyordu ve ilkinin unutulmaz olması gerekiyordu.

Arryn'i uzun uzun öperek kulağına zevk sözcükleri ve müstehcen iltifatlar fısıldadı, kasılan bedeninin tekrar gevşemesini sağladı, parmak uçları teninin hassas noktalarını uyardı ve içinde hafifçe gidip gelmeye başladı.

Arryn derinlerini okşayan ileri geri hareketleri dinlerken orasındaki sızının yok olduğunu ve adamın deviniminin, içinde müthiş bir kamaşmaya yol açtığını duyumsadı, gözlerini yumdu ve kendini aşığının ellerine bıraktı, öpüşürken hissettiği o derin yangın ve o baş döndürücü zevk geri geldi. Başladığından beri altında inleyip tırnaklarını geçirdiği, ara sıra ittirip şikâyet ettiği erkeğin, etinin içindeki baskısından hoşlanmaya başladı. Leo, onu nasıl elde edeceğini biliyordu, sabırlı ve becerikliydi.

"Benim küçük güzel kadınım... Arryn muhteşemsin çiçeğim... Ne tatlısın! Sıkma kendini."

"Ah bu hoşuma gidiyor."

"Hissediyorum sevgilim. Ne istediğini biliyorum." Biraz daha ileri ve geri hareket ettiğinde Arryn bir çığlık daha attı, bu kez boğazından kopan çığlık, acıdan zevke doğru evirilmişti fakat hala katmanlarının yırtılmaya benzer gerginliğini duyuyor, onu kabul etmekte zorlanıyordu.

"Leo, çok sıcaksın! Aaah!"

Leo'nun alnındaki ter damlaları, onun da kendisi kadar zorlandığını gösteriyordu, Arryn'in avuçladığı saç dipleri sırılsıklam olmuştu ve yüzündeki her çizgi kaskatı bir hal almıştı.

"Arryn... Hadi bırak kendini."

"Nasıl?"

Leo artık Arryn'in kasılan bedeninin iyice çözülmesini sağlayıp ritmine onu dahil etmişti fakat bakirenin ilk birleşme anındaki direnci, adamın kan ter içinde kalıp oldukça zorlanmasına neden olmuştu. Kendini tutmak yerine kızı zorlasaydı canı çok fazla yanardı ve tahriş olup daha sonrasında hiç zevk almayabilirdi. Dakikalardır içindeydi ve nihayet tam istediği gibi derin git gellerle sürdüreceği birleşmeye kızı kendi arzusuyla dahil etmişti. Arryn, kalçasını ona doğru kaldırarak hareketine katılıyor, altında zevkle inliyor ve doyum arıyordu. Leo şimdi de ona doymuyor, doruk noktasını uzatmak için oyalanıyordu.

Arryn'in belirginleşen göğüs uçlarını dişleyerek öperken kızı çığlık çığlığa yoğun, büyüleyici bir tatmine ulaştırdı ve onun çözülüşünün sıcak kasılmalarıyla sona geldi, aniden kızın üstünden geri çekilip dışarı boşaldı.

Arryn adam geri çekilirken, ilk girişteki gibi canı acıyarak haykırdı, ona hayretle bakıp bacaklarını kapatarak mayışmış bir kedi gibi iniltiyle yan döndü.
"Aman Tanrım! Geberdim! Ahh... Bu şey çok zor ve çok zevkli! Vay canına..."

Erkeğin eline ilk gelen kumaş parçasına bıraktığı zevk sıvısının kendi kanına bulaşmış olduğunu ve çıplak bedeninin heybetini şok halinde izledi. O şeyi, içine almadan önce görmüş olsaydı herhalde oradan koşa koşa kaçardı fakat birleşmeyi nasılsa başarmışlardı. Arryn'in şaşkınlıkla büyüyen gözlerine göre erkeğin çıplaklığı akıl almaz bir manzaraydı.

Leo kendini temizleyip, Arryn'in bacak arasını silmek için uzandı. "Arryn... Ahh sen bir ilahesin aşkım. Çıldırttın beni!"

Kız gıdıklandı ve utandı, "Ayyy yapma! Dokunma! Ahh!"

Leo ona güldü ve çıplak güzelliğini ıslık çalarak hayranlıkla seyretti, terli bedenine hızlı fakat şehveti dinmemiş öpücükler kondurdu. Kalçalarını avuçlayıp demir gibi parmaklarıyla sıktı, göbek deliğinden öptü.
"Yemin ederim seni gecelerce uyutmayacağım! Üstünden inmeyeceğim kadınım."

Kan ve zevk artığına bulanan kumaşı çöpe atıp biraz soluklandıktan sonra giyinmeye başladılar. Birbirlerinden ayrılmayı başardıklarında Arryn, kendini yorgunluk, zevk ve acıdan karmakarışık hissediyordu, tenine değen her kumaş parçasını hassasiyetle duyuyor, vücudunda hala sert eller dolaşıyormuş gibi bir hülya içinde yüzüyordu. Sonunda müthiş bir tatmine ulaşmıştı ve belden aşağısı uyuşmuş gibiydi, bir an yürüyemeyeceğini sandı, dizleri pelteye dönmüş, beli ve kasıkları, uyluk kemikleri sızlıyordu.

Bacaklarının arasındaki sızının devam ettiğine bakılırsa birkaç gün orasının üstüne oturamayacağına ve at binemeyeceğine emindi. Leo kesinlikle çok dikkatli ve sabırlıydı ama yine de acı oradaydı işte. Bu işin nasıl hem bu denli zevkli hem de dayak yemiş gibi ağrılı olduğunu henüz anlayamıyordu ama Leo'nun fevkalade tatmin olduğuna emindi. Ellerini ve dudaklarını üstünden ayıramıyor ve gözlerine başka türlü daha derin bir bağlılıkla bakıyordu. Kulağına fısıldadığı şahane iltifatlar ve aşk sözleri de cabasıydı.

"Muayene için gelecek ebeleri nasıl halledeceksin?" diye sordu.

"Bana güven."

"Çok fenayım ah! Kahrolası gülme! Seninki acıyor mu?"

Leo hınzır bir kahkaha atıp sokuldu ve kızın boynunu koklayarak öptü.
"Birkaç gün her nefes alışında beni düşünmeden edemeyeceksin."

"Hain! Kafanı kırmalıyım."

"Bence memnun olmalısın, bekâret sorununu hallettiğimize ve oranın sızısı iki günde geçeceğine göre düğün gecesi asıl şenliği görürsün."

"Tehdit mi ettin yoksa vaatte mi bulundun anlamadım ya neyse, git artık."

Leo kızı kollarında kemiklerini kıracak gibi sıkıca sarıp alnından öptü, "Seni seviyorum güzel kadınım." Diye fısıldayıp odadan çıktı.

Arryn onun ardından kapıyı yeniden içeriden kilitledi ve elini yüzünü yıkayıp yüz ifadesinden az önce sevişmiş yorgun bakire ifadesini silmeye çalıştı, o gün için ayarlanan elbisesini hızlıca giyinip kızaran yüzünü pudraladı, mücevherlerini taktı, saçlarını düzeltti.

İkisi de birbirlerinden uzaklaşınca geride kırık bir kalple yarım kaldıklarını hissetti. Arryn devamında erkeğinin kollarında sarılı kalıp onun aşkını hissetmek istiyordu, kadının aşk dürtüleri doğal olarak böyle çalışıyordu. Leo ise kızın canını yakmamak için kendini zapt etmeye çalışmaktan yeterince tatmin olmamış, tadı damağında kalmış, geri çekildiği anda o ana kadar yaşadığı tüm zevki silinip gittiği için öfkelenmişti.

Ayaküstü, gizli saklı, alelacele sevişip bununla yetinebilecek çiftlerden olmadıklarını ikisi de anlıyordu fakat bir an önce ayrılmak zorundaydılar. Yine de tekrar bu kadarcık bir kaçamak fırsatı bile bulamayacak olma olasılıkları yüreklerine su serpiyordu. Pişman değil, eksiktiler.

*****

Continue Reading

You'll Also Like

Muhal By m.

General Fiction

10.2K 755 27
Bu kitap ben tarafından yarım bırakılan hayatların avucuna bırakılan bağışlanma isteğidir.. Yazmayı unutan adamın âhı, kendini milyon defa anlatmaya...
8M 511K 121
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
775K 37.4K 33
O gün yaptığı tek hata; espresso'yu cool lime refresha ile aldatmaktı. Fakat hiç ummadığı, görmek istemediği kişi de o gün karşısına çıkmıştı. Dışarı...
71.3K 8.5K 35
Dört arkadaşın geçmişten günümüze uzanan hayatları Arkadaşlık onlar için seçimdi, aşksa onlar için bir tercih. Çocukluktan beri yakın arkadaş olan bu...